Korumak

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Turgut Saka tarafından oluşturulan Korumak başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,208 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Korumak
Konbuyu başlatan Turgut Saka
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Turgut Saka

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
kendimizi korumakla,, başka birini, evimizi, geleneğimizi, sanatımızı, mimarimizi korumak aynı şeyler midir? Ya da neden koruruz? korumak bir iyilik midir yoksa karşılık beklenen bir çıkar ilişkisi midir? kafamı çok karıştıran konulardan biri olaması nedeniyle fikirlerinizi almak isterim. teşekkür ederim.
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Kendiniz dediğiniz şeyin içinde de birileri ya da birşeyler vardır, onlara gelecek olan bir saldırı size gelmiş demektir. İçinizdeki bu nesnelerden ya da kendinizi üzerinden tanımladığınız şeylerden bağımsızlaştırdığınız ölçüde onları korumayı -sahiplenmeyi bırakırsınız. Geleneğim kendi kendini korumalıdır, sanatım kendini korumalıdır, ailem de kendini korumalıdır. Aynı şekilde onlar da beni korumayı bırakmalıdır. Güçlü olan ayakta kalır.
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
iyiliğin tanımı insanın kendisi için en güzel ve en yararlı olan şeyse eğer, bence evet (mimari, sanat, gelenek gibi içten olarak güdülenmediğimiz, sonradan itkilendiğimiz şeylerde) çıkar ilişkisi kaçınılmaz...
insanın kendini koruması ise doğuştan gelen bir özeliğimiz sanırım..her insan tehlike karşısında otomatikman savunmaya geçer..
 

ait oldugum bi nick yok

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
38
iyiliğin tanımı insanın kendisi için en güzel ve en yararlı olan şeyse eğer, bence evet (mimari, sanat, gelenek gibi içten olarak güdülenmediğimiz, sonradan itkilendiğimiz şeylerde) çıkar ilişkisi kaçınılmaz...
insanın kendini koruması ise doğuştan gelen bir özeliğimiz sanırım..her insan tehlike karşısında otomatikman savunmaya geçer..

İnsanın kendini koruması, kurduğu sistemi yıkıcak dış güçleri bir şekilde etkisizleştirmek adınadır. İçinde korkuların, acizliklerin, savunmasızlıkların, yalnızlıkların vb olduğu ve bunların yeterince tutup dışarı çıkartılamadığı, ben'e katılamadığı bi sistemde gelicek her tepki bi saldırı niteliğindedir. Ne kadar az yüzleşilirse kişi o kadar çok kendini koruma isteği duyacaktır çünkü onunda yeterince bilmediği bi bölgeye geliyodur oklar. Haliyle kurulan savunma mekanizmaları, insanın kendini koruması doğuştan gelen bi özelliğimiz olamaz o ancak bedensel bi koruma şekli olabilir ki kasttettiğiniz bu değil sanırım.
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
İnsanın kendini koruması, kurduğu sistemi yıkıcak dış güçleri bir şekilde etkisizleştirmek adınadır. İçinde korkuların, acizliklerin, savunmasızlıkların, yalnızlıkların vb olduğu ve bunların yeterince tutup dışarı çıkartılamadığı, ben'e katılamadığı bi sistemde gelicek her tepki bi saldırı niteliğindedir. Ne kadar az yüzleşilirse kişi o kadar çok kendini koruma isteği duyacaktır çünkü onunda yeterince bilmediği bi bölgeye geliyodur oklar. Haliyle kurulan savunma mekanizmaları, insanın kendini koruması doğuştan gelen bi özelliğimiz olamaz o ancak bedensel bi koruma şekli olabilir ki kasttettiğiniz bu değil sanırım.
evet..haklısınız..insan ne kadar çok kenidini bilirse o kadar az sinirlenir sanırım..
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
koruyoruz.
eskimiş bir ahşabı emprenye ederek üzerini su bazlı pinoteks ile boyamak ahşabı korumak oluyor. ortada ahşabın ne kokusu ne de yaşı kalıyor. sadece bir doku kalıyor... bir koruma kültürü başlamış gidiyor anadoluda. teknik çok ilerledi.

koca konağı gözlerimizin önünde otel yaptılar. diyorlar ki ne güzel işte işe yarayacak,, bi yaşlı kadın boşuna işgal ediyordu evi. amcanın birine sordum,, amca senin bu binaya da istersen otel için uyumlu bir çözüm yapalım, belki arada gelen turistlere kiralar para kazanırsın... amca da sert cevap verdi, olur mu evlat!!!,, misafirden para alınır mı?
yaşlı teyzeyi de koca konağı boşa işgal ettiğine inandırarak, bir apartman dairesine çıkardılar... evine ne mi oldu? otel oldu. güzel bir koruma projesi ile zengin züpbeler için metres yazlığına çevrildi... tüm gömme dolaplarının içlerine en iyisinden kenefler yerleştirilerek bok kuyusu haline getirildiler... kimin aklına gelirdi ki, dünyanın en güzel ahşap işçiliğinin arkasında boşaltım ihtiyacı giderilecek. buna yeniden işlevlendirme diyorlar yani güzelim bir anadolu türküsünü, öküz gibi bağırarak yorumlayan kıraç ve benzeri şarkıcıların yaptıkları iş gibi...

yapılan en iyi koruma dahi insanın içini yakıyor bazen. çünkü insan ve kültür hep dışlanıyor. koruma her zaman modern topluluğun hizmetine sunuluyor. yapılardaki koruma her ne kadar olumlu bir izlenim verse de bazen kültürün baş düşmanı olabilmekte. burada taş devrindeki insanları, tunç devrine çıkaran insanlardan bahsetmiyorum. taş devrinde olan insanların taşlarını kenefe çevirmekten bahsediyorum ve bu kenefi kullananlar taş devrine dahi ulaşamamış hazıra konan asalaklar.

tekniğin gelişmesi ile kültürün gelişmesi arasındaki orantı o derece kopuk ki artık neyin geliştiğini kestiremiyorum. hala on parmak bağlama çalmaya çalışan ve artık o hızda, o bağlamayı bir yerlerine sokmalarından korktuğum virtiözler yayılmış durumda etrafa. teknik gelişiyor fakat çalınan hep aynı türkü ve artık fahişeye çevrilen gene aynı türkü ve tabi bağlama...iki katlı ahşap bir konak, yıkılmak üzere,,, korunması kararlaştırıldı. ilk soru hangi odayı kenef yapacağız?
amcayı evinden çıkardılar. tıpkı teyzenin evine yaptıkları gibi onun da evini otel yaptılar. tüm müştemilatlar yıkıldı, yerlerine daha uygun kulübeler inşaa edilerek otelin ofisleri hazırlandı. tabi eskitme(emprenyeli) ahşaplar ve eskitme taşlar(cilalı) ile de güzel cepheler oluşturuldu. son yüzyılda teknik çoook ilerledi. fikirler çooook gelişti...
yüz yıl sonra cilaladıkları ahşaplar aynı olacaklar, tek kıymık bile başını göstermeyecek ve o kıymık yeni gelen kimsenin bir yerlerine batmayacak, renkeleri solmayacak. bezir yağı da neymiş,,,

teyze apartman dairesine geçti. artık bir kapıcısı var.

amca yeni evinden memnun gibi onun da kapıcısı var. kenefi de alafranga ve evin içinde.

eski evlerinin de artık kapıcıları var.

kasabanın yarısı kapıcı olacak bu gidişle...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst