Kierkegaard 'e ait özlü sözler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde mavimor tarafından oluşturulan Kierkegaard 'e ait özlü sözler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,197 kez görüntülenmiş, 31 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Kierkegaard 'e ait özlü sözler
Konbuyu başlatan mavimor
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İnsanı ilgilendiren gerçeklikler insanın kendi doğası ve Tanrı’dır. Bilim adamlarının kendi doğalarını anlamadan nesnelerle ilgilenmelerini ve onların arasında ilişki kurmaları anlamsızdır.
..
Yemek yemek bile, mikroskop yardımıyla sindirim hakkında tahmini fikirler ileri sürmekten daha akıllıcadır. Tanrı’ya dua etmek, yemek yemek gibi,gözlemden daha aşağı bir şey değil, bütün herşeyin en yücesidir.


@Thetoyman için.:) işte bir başka filozofta böyle diyor. Örneğin şimdilerde kendilerine modern felsefeciler diyen guruh Tanrı kavramını konuşmayı boş sayıyorsa kieerkegaarda onları boş sayıyor.

Kierkegaard bunları dediyse tanrıyı öğrenmenin de münferit olacağını söylemek zorunda. Orada ki başlık neydi ? " Tanrının varlığı veya yokluğuna dair somut kanıtlar" Somut diyorsa kollektif olmak zorundadır. Tabi ki Kierkegaard'ı severim rolativ düşünceyi severim. Özne her zaman ön planda olmalıdır.
Kierkegaard dua etmenin bilimin istatistiki doğrularından üstün olduğunu söyleyebilir. Bir postmodern bilimin kollektif doğrularını insan hayal gücünü sınırlandırdığı gerekçesiyle reddebilir. Bu kişiler kendi içlerinde haklı da olabilirler. Fakat dediğim gibi ben başlığa cevap verdim.
"Tanrının varlığı veya yokluğu üzerine somut argüman" sunulamaz...Çünkü orada yazdıklarım
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@Thetoyman

Münferit olduğunu söylüyor zaten..hayatı boyunca dinin/inancın kurumsallaştırılmasına karşı mücadele etmiş biri..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Her şeyin aynı seviyeye indirilebilmesi için ilk önce bir hayalet, bir ruh yaratmak gerekiyor, devasa bir soyutlama,her şeyi kucaklayan, ama aslında hiçbir şey olan bir şey, bir serap. İşte o hayalet kamudur.

kierkegaard-kahkaha benden yana
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsan, genel düşüncenin aksine sosyal bir canlı değildir, o kendi kendine yeterli olan bir ben'dir .

**

Kierkegaardın bu düşüncesi bana hep ters gelmiştir..o sosyal yapı içinde kendimizi gerçekleştirsekte bu yapı içinde Tanrıya ulaşmanın mümkün olmadığını iddia ediyor bir nevi..

Gerçekten de aslında sosyal canlılar değil miyiz? bu bir tür düşünce refleksi mi? sorgulanmadan bize kanıksatılmış bir fikir mi:) bilmiyorum..ancak duyguların üzerimde çok yıkıcı olduğu şu dönemlerde kieerkagaardın bu iddiası bana eskisi kadar saçma gelmiyor..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kierkegaard1-e1375636720639.jpg


Kierkegaard, esaslı bir felsefi duruşla ''öznelliği'' felsefi alanda temellendirerek varoluşculuğun temelini atmıştır.

örnekle açıklayalım;

kierkegaard soruyor; gelecekte bir gün öleceğinize inanıyor musunuz?

cevabınız evetse. bu bilgiyi nasıl edindiniz?

görüldüğü gibi nesnel olarak veya bilimsel olarak kimse size ölümlü olduğunuzu kanıtlamadığı halde öleceğinizi biliyorsunuz.

peki bilimsel olarak veya nesnel olarak sizin birgün öleceğiniz ispatlanabilir mi? ispatlanamaz. ama böyle bir ispat olsa bile bu sizin için ne ifade eder?

kierkagaardın burada size anlatmaya çalıştığı şey; nihai kararlarınızın köklerinin öznel olduğunu göstermektir.

Sonuç ; gerçek özneldir.

demekki varoluş HİÇBİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ TARAFINDAN ANLAŞILAMAZ GENELLENEMEZ VE AÇIKLANAMAZ.

-varoluş öznel ve somuttur (nesnel ve soyut bilgilerle yaşamıyoruz hayatta)
-varoluş akıl dışıdır
-Tanrı inancı gizem,nedensizlik,akıl dışılık ve saçma ile bağlantılıdır(saçma varoluşçuluk felsefesine göre anlaşılsın)

kierkegaard teist bir varoluşçudur. imanın şüphe temelli risk içermesi gerektiğini söyler. kesinlik imanı yok eder ona göre. Tanrıya tutku ile bağlıdır.bana göre hem koyu bir fideist hemde rasyonalisttir (ikisi çelişkidir ama bu adama göre varoluş zaten paradoksaldır)

Beni oldukça etkilemiş bir adamdır. okumaya değer adamdır. büyük adamdır:)
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kutsal kitap üzerine tarihsel araştırma yaptıkça akıl çelişkiye düşecek,çelişkiler insanı mutsuzluğa sevkedecektir. sürekli sorgulama içindeki kişi karanlıkta yürüyendir yüz yaşına gelse bile bir sonuca ulaşamayacaktır. insan kararın zorunlu olduğu bir noktaya varmak zorundadır. o karara ancak irade,sezgi ve tutku ile varılabilir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hiçbir anlamda imanın düzeysiz bir şey olduğunu ima etmek istemiyorum; tam tersine, iman en yüce şeydir. Felsefenin sahtekarlığı, inanç yerine başka bir şey vermesi ve inancı hafife almasıdır. Kierkegaard.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
herkesin isteyeceği bir mücevher donmuş gölün ortasında duruyor..ancak yaklaştıkça buz giderek inceliyor görünüyor..kırılma,suya düşme,donma ve ölme tehlikesi var..ama aslında öyle değil..biraz daha ilerlersen anlayacaksın ki mücevher buzun en sağlam yerinde duruyor ..korkaklar buzun inceldiğini görünce cayacaklar ve akılları ile övünecekler..tutkulular ise ilerleyecek...her türlü tehlikeye rağmen...bu mücevhere sadece gerçek tutkulular kavuşabilir..(kierkegaard)

**
aşıklara tavsiyeler başlığımda nostalji yaparken kierkegaardın tutku ile ilgili bu sözlerini hatırladım ve buraya taşıyım dedim..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrı, mutlak olabilirliliktir veya saf olabilirlilik Tanrı’dır.

Tanrı’nın iradesi ihtimal olduğu için dua edilebilir; bu istenç yalnızca zorunluluk olsaydı dua yapılmazdı ve konuşabilmesinin dışında insanın hayvandan farkı kalmazdı.

Mutlak olabilirlilik, her şeyin kendisinde potansiyel halinde bulunmasıyla ilgilidir. Bu Tanrı için imkansız bir şeyin olmaması anlamındadır.

Kierkegaard.

***

Kierkegaard hristiyan teolojiye bağlı kalıp duayı anlamlı kılmaya çalışıyor. dayanağı Hz İsa efsanesinin doğru olma ihtimali üzerine kurulu ama..

Eğer Tanrı iradesi mutlaksa..dua anlamsızdır ve hiçbir işe yaramaz.

ha ancak şu işe yarar; dua eden kişi tanrıyı değil kendini değiştirir ! (kierkegaard)

***

pagan inanışlara baktığımızda dua doğaya karşı bir büyü yöntemi gibide düşünülebilir. bu yöntemler işe yaramaz demiyorum. şamanların birtakım ritüllerle hastaları iyileştirdikleri, kısır kadınlara doğum yaptırdıkları veya yağmur yağdırabildikleri şahitleri olan şeyler.

dua veya inanç bir şekilde işe yarıyor bu evrende. bizzat yaşadığım şey; babaannem siğillerimi okuyarak döktü..

şimdi; gerek hristiyanlık gerekse islam pagan inanışları kendi dinleri için bir ön hazırlık olarak kabul edip, dinin kendileri ile tamamlandığını iddia ederler. (neymiş birçok peygamber gelmişte millet inanmamışta falan filam yalanı yani)

özetle; cosmos inanca bir şekilde karşılık veriyor. bu tek tanrıcı dinlerin Tanrılarını doğrulamaz. sadece inancın cosmosta gizemli bir karşılığı olduğunu doğrular.
 
Son düzenleme:

Mara

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Ocak 2016
Mesajlar
219
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir. * Søren Kierkegaard

163. Ölüm Yıl dönümünde Saygıyla...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İman; %1 doğru olma ihtimaline hayatını adamaktır. risk olmaksızın iman yoktur.

**

Oo my god !

bana göre ihtimal % 0 dır kier abi.. eğer bir yerlerde yaşıyorsan(mesela atalar diyarı) buluşmak dileği ile..
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst