Kaht-I Ricalin Zirvesindeyiz...

Kaht-i ricâlin tam da zirvesindeyiz…
Yaşadığımız bugünlerde ‘kıtlık’ kelimesi ve kavramı gündemi
haylice neşgul ediyor..
Gıda kıtlığı,
Enerji kaynakları kıtlığı,
İklimsel bazlı yağış kıtlığı
vs diye sıralayıp gidiyoruz..
Fakat asıl kıtlığı ;
yani eskilerin ifadesiyle ‘Kaht-i ricâl’
günümüz diliyle ‘Adam kıtlığı’ndan bahseden pek yok ya da diğer kıtlıklardan olsa
gerek insanlar bunu unutmuş ve ihmal etmiş görünüyor..
İlimde
Siyasette
Sanatta
Kültür dünyamızda
Ticarette
hülasa toplumsal dinamiklerin tüm alanlarında gerçek anlamda kifayetli, selahiyetli,
mümtaz karakter sahibi, yaşadığı toplumun sosyal genetiğini ve kodlarını taşıyan
‘İnsan-ı Kamil’lerden mahrum durumdayız hatta bu açıdan toplum olarak en fakirlerin
başında geliyoruz..
Türkiye’nin, İslam Coğrafyası’nın ve dünyanın kronikleşen problemlerinin çözümünde,..
İnsanın ve toplumların yuvarlandığı buhranlar anaforunda onların elinden tutacak
ve rehberlik edecek mürşidlere, akl-ı selimlere, kifayetli ve duayen otoritelere ihtiyaç
bugün iklim krizi ve kuraklık kadar önemlidir hatta daha önemlidir demek mübalağa olmaz..
Bilim var,
Yapay zeka var,
Metaverse gibi dijital toplum mühendislikleri var ama İLİM ve İLİM ADAMI yok !
Yani ‘eşya’ var ama İNSAN yok !..
Türkiye ve dünya olarak içine yuvarlandığımız bu küresel cinnetten, adamsızlıktan çıkış yolu
yaşadığımız toplumu / toplumları ‘İnsan-ı kamil’ yetiştiren bir sürece tahvil edip
yatırımı sadece eşyaya ve paraya değil önce ‘insan’a odaklamamız gerekiyor..
Bunu başar(a)madığımız sürece ülkemiz ve dünyada ‘individüalist / bireyselci’ ve narsist
hırslarlarla yüklü pragmatist / çıkarcı HOMO-ECONOMİCUS tipler üretiriz..
Yaşadığı toplumun geleceğini düşünmeden elinde bitcoin ve dolarla sadece kendi portföyünü
doldurmakla meşgul egoist bir tipoloji..
-Efendim, yetkin ve ehil insanları bulup yönetime getirirsek bu problemi çözeriz..
Hayır, işte asıl yanıldığımız nokta tam da bu zaten..
Tabanı eğitmeden / yetiştirmeden tavanın icraatları akamete uğrar, kemale ulaşmaz..
Şu anda dünyada en yaygın stokçuluk , en fazla tezgah altı zam, en çok denetimsiz
döviz / dolar mevduatı hangi bereketli (!) topraklarda ?!
Önce insanımızın tipolojisini değiştirmeliyiz,
Toplumsal parolamız da önce ‘insana yatırım’ olmalıdır..
Siyaset arenasında,
Sanat ve kültür dünyasında,
Ticaret ve ekonomi alanında arz-ı endam eden figürlere baktığımızda mevcutların yerine
koyacağınız ‘alternatifleriniz’ yok elinizde..
Ve bu ülkede bir asra yakındır aralıksız devam eden bir ‘karakter erozyonu’ yaşıyoruz..
Yapmamız gereken öncelikle bu erozyonu durdurmak ve içinden fâzıl karakterlerin çıktığı
Münbit bir toplum inşa etmek ama toplumsal mutabakatla..
Platon’un ‘Devlet’i ile,
Farabi’nin ‘el-Medinet ül Fadıla’sı kadar ütopik ve fazlaca ideal olmasa da
Erdem ve emeğe, Âhilik hukukuna değer veren karakterlerin çoğunluk olduğu
Bir toplum ve insan tipolojisi ortaya koymak hayal değildir..
Kaht-i ricâli artık zirveden indirip yerine ‘Adamlık’ı ikame etmek,
Tam da o zamandayız..
Vesselam…