Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

İslam Felsefesi

fides

Yeni Üye
15 Şub 2008
1,694
5
38
İslâm dünyasında felsefi düşüncenin bir ekol olarak başlayıp kurulması, iç ve dış bir çok sebebin yanında, özellikle Grek (Antik Yunan) filozoflarının eserlerinin bilhassa Süryânice ve Grekçe'den Arapçaya yapılan ilk çevirileriyle aynı zamanlara rastlar ki, bu dönem İslâm tarihinde Abbasî hilâfetinin kuruluş sıraları demektir.

Ancak İslâm felsefesinden en önemli etkiye sahip olan Yunan felsefesinin etkisi doğrudan olmayıp, Helenistik felsefe yani, İskenderiye yoluyla olmuştur. Milâdî altıncı yüzyılın başlarında dağılan Atina okullarındaki düşünürlerden bazıları İskenderiye'ye, bir kısmı da Suriye'deki merkezlere gitmişti. Buralarda Platon ve Aristo'yu açıklayarak bir felsefe oluşturmuşlardı. Sözü edilen merkezlerde önceleri Yunanca yazıları eserler sonradan süryanice ve arapçaya çevriliyordu. İşte İslâm dünyasında daha sonra Arapçaya intikal ettirilen ve İslâm felsefesinin kuruluşunda tesiri olan eserler ilk planda bunlar olmuştu. Bunlara daha yedinci miladi yüzyılın ortalarında müslüman Arapların fethettiği Suriye ve İran'daki Hıristiyan ve yahudi manastırlarındaki ilmi faaliyetleri de ilave etmelidir. Buralarda Yunan felsefesinin, özellikle de Platon, Aristo ve yeni Platonculuğun hristiyanlıkla meczedilmiş eserleri, arapçaya yakın bir dil olan süryânice yazılıyordu. Keza, sözü edilen merkezlerden bazıları tamamen İlâhiyata (teoloji) dair düşünceler geliştirirken, felsefe de dini bir hüviyet kazanıyordu.

Çeviri çalışmalarında Emevîler döneminin (661-750) çok önemli bir yerinin bulunduğu söylenemez. Fakat, dini ilimlerin yanında akli ilimlere ayn bir rağbet gösteren Abbasîler'de, bilhassa Bağdat'ı devlet ve hilafet merkezi yapan ve süryânca, yunanca ve bir miktarda farsça eserlerin arapçaya çevirisini üslenen kişileri teşvik eden Halife Mansur (H.136-158/M. 753-775) döneminde söz konusu çeviri faaliyeti çok ciddi bir tarzda gelişme gösterdi. Harun Reşid (170-193/886-908) ve Memun (198-218/813-833) zamanlarında ise İslâm felsefesinin önemli malzemesi sayılabilecek mühim eserler çok sistemli bir çeviri faaliyetiyle arapçaya kazandırıldı. Bu sonuncu Abbasi halifesi, Bağdat'ta Beytü'l-Hikme (Felsefe evi) adı verilen bir akademi kurulmuştu ki, burası İslâm felsefesinin kurulup gelişmesinde çok önemli bir etkiye sahip olmuştu.

Bütünlüğü içinde İslâm felsefe hareketini Doğu ve Mağrib (Endülüs) felsefeleri olmak üzere iki büyük kola ayırmak gelenek halini almıştır. Felsefi düşünceyi kurma ve geliştirme bakımından doğu kolu Mısır'dan Türk-İslam'a kadar uzanan çok geniş bir coğrafyayı kaplar ve Endülüs'e göre çok daha çeşitli ve verimli olmuştur. İslam felsefesinin Endülüs kolu ise, ortaçağ dönemi hıristiyanlarının daha çok dikkatini çekmiş ve batılılar tarafından yazıları eserlerde özel bir yer tutmuştur. Ancak İslam dünyasındaki fikri oluşum ve gelişimde Mağrib kolunun Doğu kadar büyük tesiri olamamıştır.


Sonuç olarak; İslâm felsefesi kendinden önce kurulmuş olan büyük düşünce hareketleriyle temasa geçmiş, onlardan aldıklarını yorumlamış ve çağının hemen her türlü milli, sosyal dini meseleleriyle ilgilenmiş çok önemli düşünce akımıdır

farabi.jpg
 

self_evident

Yeni Üye
21 Haz 2012
34
0
0
49
"Sonuç olarak; İslâm felsefesi kendinden önce kurulmuş olan büyük düşünce hareketleriyle temasa geçmiş, onlardan aldıklarını yorumlamış ve çağının hemen her türlü milli, sosyal dini meseleleriyle ilgilenmiş çok önemli düşünce akımıdır"

Müslüman hikmetçiler sadece temasa geçip, aldıklarını yorumlamakla yetinmediler. Üzerine koydular, geliştirdiler hatta orjinal yepyeni şeyler sundular.

Ben İslam Felsefesi tabirini sorunlu buluyorum, bunun yanı sıra bu bölümde Müslüman hikmetçilerinin düşünce mirasına yaptıkları katkılardan da örnekler sunulmasını arzu ederdim. Bölümü ziyaret ettiğimde bu tarz paylaşımlar bulmayı umut etmiştim.

Ben beklentimi ifade ediyorum, yoksa şu ana kadar yapılmaması bundan sonra yapılmayacağı anlamına gelmez tabi.
 

self_evident

Yeni Üye
21 Haz 2012
34
0
0
49
buradan aradığınıza kısmende olsa ulaşabilirsiniz.

Teşekkür ederim.

Kaynak yazı/makale kadar, Müslüman hikmetçilerin ortaya koyduklarına dair beyin fırtınalarını okumak istiyorum.

Henüz yeni üyeyim, geziyorum forumu. Belki bunlar yapılmıştır, okur yararlanırım. Belki de yapılmasına vesile olurum :)
 

yamak

Yeni Üye
10 May 2012
76
0
0
39
Rica ederim hoş geldiniz bende felsefeye daha yeni merak sardım okuyup derleyip buraya yazmak isterdim ama hem daha ilk çağ felsefesinin içindeyim o konulara geçemedim hemde okuyup kavrayıp sağlıklı aktarmam için çok çok erken buraya gelip geçmiş konuları şimdiki konuları tekrar tekrar okuyup kavramaya çalışıyorum sizden de faydalanmak nasip olur inşallah.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Islam felsefesi derken; bugun hangi toplumun ve cografyanin uyguladigi islamin baz alinacagi, hangi mezhebim baz alinacagi, hangi degerlerin baz alinacagi v.s. gibi sorunlar vardir.

Cunku bugun islam felsefesi dunyanin her bir tarafina yayilmis tarihi, cografi ve toplumsal farkliliklar iceren Afrika, Asya, Avrupa ve diger kitalara da ulasmis olan bir anlayistir.

Ulkemiz ve toplumumuz adina ise islam felsefesi mesela bir Suudi Arabistan anlayisindan farklidir.

Diger dini felsefeler ile mukayese edildiginde de mesela diger iki ibrahimi din olan hristiyanlik ve musevilik ile de ortak yonleri vardir.
 

self_evident

Yeni Üye
21 Haz 2012
34
0
0
49
Islam felsefesi derken; bugun hangi toplumun ve cografyanin uyguladigi islamin baz alinacagi, hangi mezhebim baz alinacagi, hangi degerlerin baz alinacagi v.s. gibi sorunlar vardir.

İslam felsefesi tabiri tanımını sorunlu buluyorum. Buna karşın İslam felsefesi denen şeyin toplum, coğrafya ile sınırlı bir ilgisi olsa da mezhep ile çok da bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum.

Felsefe çoğu kez soyut olana dair bir uğraş. Şahıslar, olaylar, fikirler silsilesi içinde bazen olaylara dönük de olsa o hep fikre dair bir uğraştır. Mezhep dediğiniz şey daha çok(buna toplum ve coğrafyayı da ekleyebiliriz) somut olanla, pratikle ilgilidir.

Bu yüzden farklı toplum, coğrafya hatta mezhepler söz konusu olsa da, aynı felsefi ekole bağlılık, aynı paralelde düşünce üretimi mümkündür ve olmuştur. Fikrin üretiminde örneğin namazda takip edilecek şekil şartları(mezheplerin konusu) ne kadar etkin olabilirse, sizin sorun gördüğünüz şey de o kadar sorundur.

Bu anlamda "Hangi İslam?" sorusu gibi bir şey söylediğiniz. Kanımca bu biraz İslam'ı ve yapısını, ana dinamiklerini bilmemekle ilgili.

Bu yaklaşım aynı zamanda yok olmaya, yokluğa da ima içerdiğinden katılamayacağım.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İslam felsefesi tabiri tanımını sorunlu buluyorum. Buna karşın İslam felsefesi denen şeyin toplum, coğrafya ile sınırlı bir ilgisi olsa da mezhep ile çok da bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum.

Felsefe çoğu kez soyut olana dair bir uğraş. Şahıslar, olaylar, fikirler silsilesi içinde bazen olaylara dönük de olsa o hep fikre dair bir uğraştır. Mezhep dediğiniz şey daha çok(buna toplum ve coğrafyayı da ekleyebiliriz) somut olanla, pratikle ilgilidir.

Bu yüzden farklı toplum, coğrafya hatta mezhepler söz konusu olsa da, aynı felsefi ekole bağlılık, aynı paralelde düşünce üretimi mümkündür ve olmuştur. Fikrin üretiminde örneğin namazda takip edilecek şekil şartları(mezheplerin konusu) ne kadar etkin olabilirse, sizin sorun gördüğünüz şey de o kadar sorundur.

Bu anlamda "Hangi İslam?" sorusu gibi bir şey söylediğiniz. Kanımca bu biraz İslam'ı ve yapısını, ana dinamiklerini bilmemekle ilgili.

Bu yaklaşım aynı zamanda yok olmaya, yokluğa da ima içerdiğinden katılamayacağım.

Neden islamin farkli mezhepleri de birbiri ile gecinemez.

İslam dininde, fıkıh yani İslam hukuku konusunda anlayış, metod ve uygulama açısından farklı düşüncelere sahip mezhepler bulunur. Bu mezheplerin başlıcaları şunlardır.

Sünni Mezhebinin takip ettiği dört büyük fıkıh mezhebi:
Hanefi mezhebi (Hanefilik)
Şafii mezhebi (Şafiilik)
Maliki mezhebi (Malikililik)
Hanbeli mezhebi (Hanbelilik)

Şia Mezhebinin takip ettiği fıkıh mezhepleri:
Zeydiyye mezhebi (Zeydiyye)
Caferi fıkhı (Caferiyye)
İsmailiyye mezhebi

Ayrıca diğer bağımsız fıkıh mezhepleri ve alimleri de mevcuttur.
Zahiri mezhebi (Zahirilik)

Bu mezheplerden Sünni İslam inanışında yaygın olanları: Maliki, Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezhepleridir. Bu nedenle bu dört mezhebe zaman zaman dört büyük fıkıh mezhebi denmiştir.



 

self_evident

Yeni Üye
21 Haz 2012
34
0
0
49
Pardon, mezheplerin birbiri ile geçinememesi(ki bu da ne demektir tam algılayamadım) İslam felsefesinin irdelendiği bir başlıkta neden gündeme geliyor? Belki şöyle sormalıyım İslam felsefesi ile mezhepsel farklılıkların ilgisi nedir sorusunun cevabı mezheplerin birbiri ile neden geçinemiyor mudur?

Şaşkınlık içindeyim :)

Wikipedia'dan alıntı yapma hakkınızı yerinde kullanmanızı tavsiye ederim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Pardon, mezheplerin birbiri ile geçinememesi(ki bu da ne demektir tam algılayamadım) İslam felsefesinin irdelendiği bir başlıkta neden gündeme geliyor? Belki şöyle sormalıyım İslam felsefesi ile mezhepsel farklılıkların ilgisi nedir sorusunun cevabı mezheplerin birbiri ile neden geçinemiyor mudur?

Şaşkınlık içindeyim :)

Wikipedia'dan alıntı yapma hakkınızı yerinde kullanmanızı tavsiye ederim.

Bunda algilayamayacak bir sey yok. Bakin islam dunyasina anlarsiniz, sii-sunni savaslarini v.s.

"Yerinde" derken butun bu farkli mezhepler islam felsefesine dahil degil mi, anliyamadim?
 

UpBot

Yeni Üye
14 Ocak 2021
1,017
5
38
Bol görüşlü bir konu olmuş :) Tartışmaya açık aslında devam edilebilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst