Islam Dinine Gore Allah

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde faruknur tarafından oluşturulan Islam Dinine Gore Allah başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,439 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Islam Dinine Gore Allah
Konbuyu başlatan faruknur
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Cry

faruknur

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ara 2009
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
ALLAH;


*Soru:Madem,her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;o halde insanlardan niçin hesap soruluyor ve niçin cehenneme gidiyor? Vahdet-ül vucudu açıklarmısın?

Cevap:Evet her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;ama, kader defterinde yazılı olduğu için o şey olmuyor.

Mesela; Bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hem de geleceği de bir manada görebilir.Bir meteoroloji uzmanı da uydudan gelen fotoğraflara bakarak bir manada geleceği görebilir. Meteoroloji uzmanı, uydudan gelen fotoğraflara ve bilgilere bakarak, görüyor ki, Ülke”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplayarak,hemen defterine şunları yazıyor ”yarın Ülke bulutlu ve yağışlı olacak”.

Bulutların gelmesine daha bir gün var.Bir gün sonra, Ülke bulutlu ve yağışlı olsa;


Soru: Acaba meteoroloji uzmanı bir gün önceden defterine,bu olayı yazdığı için mi olaylar oluyor?

Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördü de mi yazdı?


Cevap;Uzman olayları uydudan önceden gördü de yazdı.

Yani;meteoroloji uzmanı;önceden defterine yazdığı için o olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden uydudan,öngörüp, öyle yazmıştır.

Mesela;Aklı başında bir adam, bir taksiye binse;taksiciye;”beni çabuk, şu dar, tali yoldan; şu diyara götür dese.

Taksici ise;nazik bir biçimde ona;“daha güvenli,doğru ve tehlikesiz, ana bir yoldan,seni daha rahat ve çabuk götürebilirim;hem dediğin yol tehlikeli,dar ve virajlıdır, o yolda başımıza bir kaza gelebilir” diye cevap verse.

Ve fakat o adam; taksiciyi zorlasa; ve o tehlikeli,dar, virajlı yolda,bir kaza olsa.


Soru:O adam;taksiciye; ”bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi; sen beni bu yoldan getirmese idin bu kaza olmayacaktı” diyebilir mi?

Cevap: Diyemez:Çünkü;kendisi tehlikeli yolu istemiştir.Ne zorla arabaya bindirilmiş, nede istemediği bir yoldan götürülmüştür.Hem taksiciyi, kendisi zorlamıştır.Hem taksici,gerekli uyarıyı da baştan yapmıştır.Hem taksici işi gereği; görevini yerine getirmiştir.Suç; götüren taksici de değil,tehlikeli yoldan ısrar ile gitmek isteyen; o adamdadır.
Hem;küçükler akıl baliğ olunca;yani farık ve mümeyyiz olunca yani iyiyi kötüden fark etmeye başladıklarında; sorumlulukları başlar, amel defterleri açılır. Aklı olmayan deli ve mecnunlardan hesap sorulmaz. Zorla, cebren imzalatılan senet; hukuken geçerli de değildir.

Bir zaman gayet; akıllı, zengin, güçlü ve mahir bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir resim sergisi açmış. Fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş. Konuklara her türlü ikramı yapmış. Resim sergisini gezen misafirler, harika eserlere bakmışlar;ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken, birisi; ressamı göremediği için; “acaba bu harika resimleri kim yapmıştır?” diye bir soru ortaya atmış.

Bir kısım insanlar;bu resimler “kendi kendine” olmuştur demişler.

Bir kısım insanlar; bu resimleri “tabiat kanunlarının” yaptığını iddia etmişler.

Bir kısım insanlar ise; “tabloyu meydana getiren materyaller olan boya, fırça, kağıt, kafa kafaya verip birleşerek, bu harika resimleri meydana getirmiştir” demişler.

Bir kısım insanlar ise;harika eserlerin ve ikramların; “ancak akıllı,mahir,güçlü, zengin bir sanatkar tarafından” yapılabileceğini, söyleyip; kendilerine ikramda bulunan,O sanatkarı içeriden, alkışlar ile çağırıp, kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.

İşte biz de;bu canlı kainatın, tek;sanatkarına,yaratıcısına,Rabb”ine, İlah”ına, Musavvir”ine, Bedii”sine; Allah diyoruz.

Bir sanatkarın yaptığı bir eser ile; Allah”ın bir şeyi yaratmasındaki fark şudur ki; sanatkar; Allah”ın yarattığı materyalleri kullanarak ancak bir eser yapabilir.

Mesela; bir ressam; boya,fırça vs.materyalleri kullanarak ancak cansız bir resim yapabilmektedir. Allah ise, bir başkasına veya başka bir şeye muhtaç olmadan ve yine kendisinin yarattığı ve kendi eseri olan zerrecik bir nutfeden, yaklaşık 60 trilyon hücreden, ikiyüz altı kemikten vs. müteşekkil koca bir insanı inşa etmekte ve canlı ve cüz-i iradesi, aklı,şuuru,ruhu,duyguları,duyu organları,sinir sistemi vs. olan harika bir eser yaratmaktadır.

Evet evet;pozitif ilimler;” bu kainat nasıl yaratılmıştır” sorusunu cevaplamaya çalışır.Din ise;”bu kainatı kim ve ne için yaratmıştır” sorusunu cevaplamaya çalışır.

***Bir eser,sanatkarının bir parçası olmadığı gibi; sanatkar da, eserinin bir parçası değildir.Yani mahlukat, Allah”ın bir parçası değil, eseridir. Yani vahdet-ül vücudu doğru anlamak gerektir.Yoksa Allah mahlukatın bir parçası olsa idi; cehennemde cehennemliklerle birlikte; kendi kendini yakması gibi akla ve mantığa aykırı bir şey olur idi.***

Mesela; bir balona üfleyerek şişiren bir kişinin nefesinin; o balonun içinde olması; o kişinin balonun,bir parçası olduğunu göstermediği gibi;hem balon da o kişiden farklı ve ayrı bir şeydir.Hem Allah;Ferd olduğundan,eşi ve benzeri olmadığından; mahlukatın cinsinden olamaz ve Allah; yarattığı hiçbir şeye benzemez.

Mesela;bir aynada tezahür eden güneşin timsaline istinaden; o ayna ben güneşim diyemez. Belki ben güneşi gösteriyorum diyebilir. Hey kendini Nemrut veya Fravun gibi Allah zanneden veya mahlukata bu Allah”tır diyen akılsız; sen kim; Allah kim.

Bir esere bakıldığı zaman; eser sahibi unutulmamalı.Mana-i harfi ile bakılmalı. Yani;Ne güzel bir ayna diyerek, dikkatli ve kem bakıp nazar ile aynanın camını ve aynanın ustasının kalbini kırmamalı. “Maşaallah,Fesubhanallah; bu aynanın ustası gerçekten harika ve mahir birisi” diyerek, sanatkarını da sena ve takdir etmeli, ikramları içinde teşekkür etmeli.Subhanallahu vebihamdihi demeli.


*Soru:Allah”ı kim yaratmıştır?

Cevap:Allah’ı kimse yaratamaz. Yaratılan bir şey zaten Allah olamaz.

Allah; eşi,benzeri,rakibi, ortağı ve hiçbir şeye muhtaç olmamalı. Ölümsüz,ölmeyen ve öldürülemeyen;Ezeli ve Ebedi yani başlangıcı ve sonu olmayan,kusursuz bir şey olmalıdır.

Bir varlık; nasıl olur da;başka bir varlık tarafından yaratılmamış, her şeyin tek yaratıcısı, kendisinden evvel hiçbir şeyin olmadığı,kıyametten sonra da bir vakit kendisinden sonra hiçbir varlığın olmayacağı; doğmamış, doğrulmamış, zamandan ve mekandan münezzeh, ölmeyen, varlığı hiç değişmeyen, çok sabırlı, çok merhametli; bir varlık olur?Bu Uluhiyyet sırrı; bizim için, kapalı bir kapı olsun.

Farzedelim ki; bir sarayın açık doksan dokuz kapısı olsun.Ama bir kapısı kapalı olsun ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilsin ve anahtarda sadece O”nda olsun. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık kapıların herhangi birinden içeri girebilir.Ama inat edip, açık kapılardan saraya girmemek ve kapalı kapının önünde durmak; o kapalı kapıyı açamadığı için, bu saraya girilemez demek, saray sahibini;inkar etmek, kabul etmemek, red etmek;hiç akıl karı değildir.

Bu sefer biz ;o dessas şeytana; aksi ile kanıt yöntemi ile;şu soruyu soralım.

*Peki,Allah yoksa; bu kainatı kim yaratmıştır? Yani resim sergisindeki harika eserleri kim yapmıştır?

Ey şeytan susuyorsun.Kibrinden,enaniyetinden,inadından ve kandırdığın dostlarına mahcup olmamak için, Allah”tır diyemiyorsun! Cansız bir eserin bile sanatkarı var iken ve olması lazım iken;canlı bir eserin sahibi evleviyetle, haydi haydi vardır.

***Hz.Ali”ye bir gün Allah”a ve Ahiret gününe inanmayan birisi gelir ve “insanlar ölünce yok olur;Hem Allah ve Ahiret yoktur”der.Hz.Ali;o kişiye; ”Ya; varsa” diye cevap verir.O kişi;bu ihtimali hiç düşünmemiştim der.***

Evet evet; inanan kişi,inancından dolayı bir şey kaybetmez ama; inanmayan kişi; işini şansa bırakmış olur ki;bu da akıl karı değildir.


*Soru:Dua ve tevekkül nedir?Şartları nedir?Niçin her duamız kabul olmuyor?

Cevap:Dua;mahlukatın;Allah”a muhtaç olduğunu anlaması, hissetmesi ve ihtiyacını Allah”a fiili ve kavli arz etmesidir. Hem duanın şartları vardır.Hem her duada mutlaka kabul edilir diye de bir şey yoktur.Fakat her duaya bir cevap vardır.Ya dua aynen kabul edilir veya sizin için hayırlı olmadığından kabul edilmez veya ahirete talik edilir,yani ahirette karşılığı verilir.

Bir çiftçi, ürün almak için,evvela; toprağını sürecek, tohumu dikecek, sulayacak vs.yani; cüz-i iradesini kullanarak, fiili dua edecek.

Sonra; küll-i irade sahibi olan, Allah”a;ürün vermesi için kavli,sözlü dua edecek. Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.

Mesela;Çekirge,kuraklık ve sel afeti gibi. Fiili ve kavli dualardan;yani şartlardan birinin eksik olması neticeye engeldir.Hem kavli dua da halisane olmalı;istiğfar,şükür, Peygambere Salat ve Selam ile duaya başlanmalı,mümkün ise;Allah”ın tüm isimleri zikredilmelidir.

Önce devemizi sağlam bir kazığa,sağlam bir ip ile bağlamalı, sonra; benim devem kaçmaz veya kaçamaz veya kaçırılamaz dememeli,kavli, sözlü duamızı da hiçbir zaman unutmamalı.Devenin dizgini her zaman elinizde olmalı, gerektiğinde o dizgini gevşetmeli, gerektiğinde çekmeli; ama hiçbir zaman dizgini elden bırakılmamalı. Her zaman sürünün başında bir çoban olmalı, tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamalıdır.

Bundan sonra da; Erzurumlu İbrahim Hakkı”nın Marifetname eserinde dediği gibi;”Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyip sabır ile beklemeli; bu kainatın da bir Sultan”ı,Malik”i ve sahibinin olduğu” bilmeli. “Hasbunallahu nimel vekil” diyerek;Allah”a; Tevekkül edip,güvenmeli.

***Hey gemici kardeş filikayı almayı unutmayasın.Hey yüzücü kardeş can yeleği takasın.Sakın yanlış anlama;biz sen yüzme bilmiyorsun demiyoruz.Allah”a güvenme de demiyoruz.Biz diyoruz ki;el ve ayaklarına kramp girdiği zaman boğulma ve kendine de fazla güvenme; tedbiri elden hiçbirzaman bırakma diyoruz.Sana gülen olursa da aldırma diyoruz.***

Ey Aziz yolcu, elindeki torbayı, bindiğin geminin üzerine bırak, çünkü ayrıca elde taşıman ve kendine yük etmen hiç akıl karı değildir.

Gerekli iş,görev,vazife ve tedbirlerinizi aldıktan sonra da; benim gemimi hiçbir güç batırılamaz veya benim gemim, batmaz,batamaz diyerek, gururlanıp, Gayretullaha toslamamalı.

Mesela;bir vakit Tıtanıc isminde, cesim, büyük, bir gemi yapılmış “bu gemiyi Allah bile batıramaz” diye iddia edilmiş.O gemi; daha ilk seferinde Allah”ın bir aysbergine toslamış ve batmıştır.

Ey Aziz insan;sen bu kainatın Halifesi ve Sultanısın. Siz yaprak değilsiniz ki, rüzgar nereye savurursa oraya gidesiniz.O halde bir köle gibi değil, bir reis-i cumhur gibi emir ve sorumluluk sahibi ol.Dikkat et; sana emanet olarak verilen mülkü ve tebanı ve aileni ve mevcudatı koru.Emanete hıyanetlik etme ve bil ki onların her birinden,bir gün mutlaka; bir bir hesaba çekileceksin.

***Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır. Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir.***

Ey Aziz insan;sen, kafa feneri hükmünde olan cüz-i aklın ile ancak dar, kısıtlı ve sınırlı bir alanı aydınlatabilirsin.Kendini bir güneş, zan ederek; her şeyi aydınlatamazsın.Hem güneş bile sadece dünyanın belli bir yüzünü ancak aydınlatabilmektedir.

Her şeye muhtaç olan birisinin, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru şeydir. Yanlış olan; kişinin hiçbir şeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.

Evet evet;oruç;hem insanı terbiye eder,hem Allah”a muhtaç olduğunu hatırlatır. Misafirin; babanın çocuğuna ve mazlumun duası ise asla geri çevrilmez.


*Soru :Din nedir?Zaten bu din değilmi afyon gibi bizi uyuttu? İlerlememize ve yükselmemize mani oldu!Zaten bütün savaşlarda din yüzünden çıkmadı mı?

Cevab:Din;Hayatın,hayatıdır.Din; Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini, daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. Hem;İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine,kölelik ve kast sistemine karşıdır. Hem savaş esiri de;köle değildir. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete; hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder. İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir.

Haksız yere bir insanı kasten öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Mesela; öldürülen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak önemli bir buluşa imza atabilir veya bir kişinin katli, öldürülmesi; bir dünya savaşına da sebep olabilir. Mesela; birinci dünya savaşında olduğu gibi.
Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz.Yıkıcı değil, yapıcı olunuz. Alan el değil, veren el olunuz.Cüz-i bir şer için,küll-i bir Hayrı terk etmeyiniz.

Mesela;küll-i bir hayır olan ve sayısız mahlukatın susuzluk ihtiyacını gideren yağmurun yağması ile;üzeri ıslanan birisi” yağmur şerdir” diyemez ve o kişi için de yağmur terk edilemez.

Hayırda yarışınız.Anne ve babaya;sizleri kötülüğe zorlamadıkları sürece itaat ediniz. Yakınları,kimsesizleri, yaşlıları, yolcuları, hastaları, komşuları,dul ve yetimleri, küçükleri, , talebeleri, bekarları, masumları,mecnunları,savaş esirlerini, zorda ve çaresiz durumdaki borçluları koruyunuz ve gözetiniz.

Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkes; hesaptan sonra cennete girecektir.

***İslam dininin; Peygamberi, Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman; hem İncile, hem Hz.İsa peygambere; hem,Tevrata,hem Hz.Musa peygambere; hem Zebur”a, hem Hz.Davud peygambere; yani tüm orjinal semavi kitap ve peygamberlere inandığı için;din değiştirmesine gerek olmadığı gibi; hiçmi hiç akıl karı da değildir.***

Evet evet;çoğu savaş ve kavgaların asıl sebebi din değil;menfaat çatışmasıdır. Asıl savaş ise; imanı kazanmak veya kaybetmek savaşıdır.Hem zulme de rıza göstermemeli. Hem komşu devletler ile iyi geçinmeli,karlı ticaret yapmalı. Ama iç ve dış hainlere de müsaade etmemeli; daima uyanık ve tedbirli olmalı.


*Soru:Allah”ın bir şekli ve sureti varmıdır? Mana-i harfi ve mana-ı ismi ile bakmak ne demektir?Allah”ı kimler ne zaman görebilir;hiç gören varmıdır?

Cevap:Allah”ın bizim anladığımız tasavvur ettiğimiz bir şekilde, bir sureti yoktur. Çünkü; Suret ve şekil sınırlı şeyler için söz konusu olabilir.Yani başlangıcı ve sonu olan şeylerin sureti ve şekli olur. Allah ise; Ezeli ve Ebedi”dir, yani; ne bir başlangıcı ve nede bir sonu vardır.

Mesela;belirli iki nokta arasına çizilen bir çizgiden, bir doğru oluşur.Üç doğrunun başlangıç ve bitim noktalarının, açı yaparak birleşmesinden de üçgen oluşur.Eğer üçgenin kenarını meydana getiren doğruların başlangıç ve bitim noktaları yok ise yani sınırsız ise;baştan bir doğruyu çizemezsiniz. Dolayısıyla da bir üçgeni çizemezsiniz. Çizemediğiniz içinde o şeye şekil ,biçim ve suret veremezsiniz.

Mesela; su girdiği kabın şekilini ve suretini alır. Yani suyun şekli kesinlikle sadece şöyledir denemez.

Mesela; görüntü bir şeyin üzerine düşen ışığın yansıması ile olur.Eğer bir uçak radardan gelen sinyalleri yansıtmaz veya sinyali aksi farklı bir yöne iletir yönlendirir ise o uçak radarda görülemez.
Mesela;hayalet uçaklarının radarda görünmemesi ve radara yakalanmaması gibi.Sakın yanlış anlama hayalet uçağı radarda görülememesi; göz ile de görülemeyeceği anlamına da gelmez. Sakın yanlış anlama bunlar birer temsildir.

Mesela; mıknatısın veya güneş veya gezegenlerin çekim kuvvetlerini göremememiz; onun olmadığını göstermez.Mez-cezir olayları yani denizin çekilip geri gelmesi buna bir karinedir yani kanıttır.

Evet evet;nasıl ki;hava zerreciklerini veya mikropları göremememiz onların olmadığını göstermediği gibi; Allah”ı görememeniz de Allah”ın olmadığını göstermez.Nasıl ki;mikropları görmek için mikroskop ve ışık gerektir.Öyle de;Allah“ı görebilmek içinde iman ile kabre ve haşirden sonra cennete girmek gerektir.

Dikkat ediniz; mana-i harfi ile bakmak demek, Allah“ın tasarrufatını görmek demektir. Yoksa zatını görmek demek değildir.Hem ancak; ahirette ehl-i cennet Allah“ı görecektir.Evet evet; biz sadece Allah“ın Kudret fırçasını ve yaptığı eserlerini ve tasarrufunu görmekteyiz;O bizi görmekte ama biz zatını görememekteyiz.

Mesela; bir aynaya bakıyoruz;sadece aynayı ve içindeki görüntüleri görüyoruz.Ama aynanın arkasındaki polisleri ve emniyet amirini göremiyoruz.İşte aynanın arkasınıda fark etmek; o aynaya mana-i harfi ile bakmak demektir.

Mana-i ismi ile bakmak ise;sadece resmi görüp; resmin arkasındaki gizli kudret elini ve resmin sahibi olan ressamı fark edememek demektir. Mesela; sevgiliye bakıyor onun Cemali, sureti ve güzelliği ile mest ve aşık oluyor;o sevgiliye hiçbir zaman,bir zarar dokunmaması için içten samimi ve ihlaslı olarak Allah”a dua ediyoruz.Ama o güzelliği yaratan; ve cennette Cemalullah ve Muhabbetullah ile mest olup kendimizden geçeceğimiz; Allah”ı hep unutuyoruz.

Sadece;Mirac hadisesinde Hz.Muhammed peygamber; Allah”ı; bizzat gözleri ile Nur olarak görmüş;ama sureti şöyledir dememiştir.


*Soru:Miraç hadisesinde kısaca ne olmuştur?

Cevab:Miraç hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed peygamber; çok kısa bir zaman zarfında; refref”e binip, sidret-ül münteha makamına yükselip; geçmişi, geleceği, cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş; Allah”ı; gidip de gören mi var? veya Ahirete gidipte dönen mi var? Sorularını da cevapsız bırakmamıştır.


Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Gelecek nasıl görülebilir? Benim aklım bu gibi şeyleri almıyor!

Cevap:Mesela;bir elektronik saat düşünelim.Bir saat zarfında;saati gösteren rakam bir defa atarsa, dakikayı gösteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gösteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkça;aynı zaman biriminde, daha çok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde görebiliriz.

Mesala; farzedelim ki;çok büyük bir saatin akrebine, yelkovanına, saniyesine ve salisesine 4 ayrı kişi binsin.Bu kişilerin bulundukları yer,konum, sabit bir sürede kat ettikleri yol,yaptıkları hız ve yapılan hareket sayısı ve neticede hasıl olan iş, dönen çarkların devir sayısı vs. aynı değildir. Hız arttıkça ; yapılan iş, katedilen mesafe ve hareket de artmaktadır.

Mesela; koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve saniyede otuz kilometre gibi çok süratli bir hızla, hem kendi ekseninde hemde güneşin çevresinde hiçbir şeye dayanmadan, direksiz, bir topaç ve Mevlevi gibi döndüren Allah; sevgili bir peygamberini Miraç hadisesinde;elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye Muktedirdir.

Mesela; Büyük okyanusta çok büyük bir deprem veya metan gazı patlaması olduğunu ve bundan dolayı dev dalgaların hızla 2 saat sonra kıyıları vuracağını uydudan gören ve hesaplayan ve Tusinami uyarısında bulunan birisi bir manada geleceği görebilmekte ve insanların tedbir alması için gerekli uyarıları 2 saat önceden yapmaktadır.Bu uyarılara kulak veren ve tedbirini alanın kurtulma şansı daha kuvvetlidir.

Mesela ;Hz.Nuh peygamberin uyarılarını dikkate almayanlar ;suda gark olmuşlar.Hatta oğlu bile kurtulamamıştır.Hey kardeş ben falan soydan geliyorum diye kendinde ayrıcalıklı bir meziyet olduğunu zannetmeyesin! Allah; Adil ismi gereğince, herkese ve herşeye eşit mesafededir bilesin.

Kab-ı Kevseyn makamına çıkarılan Hz.Peygamber ise;elbette ve herhalde ve evleviyetle haydi haydi geçmişi ve geleceği görebilir ve görmüştür. Hem geçmiş ve geleceğin yazılı olduğu bir Kader defteri de vardır.Hem insan; geleceğini öğrenmeye de pek meraklıdır.

Evet evet,bir cismin kütlesi değişmediği halde;ağırlık dünyanın farklı yerlerinde farklıdır. Çünkü yerçekimi;dünyanın her yerinde de aynı değildir.Çünkü; birşeyin veya biryerin dünyanın merkezine olan uzaklıkları farklı farklı olabilir. Altın tacirlerinin veya Hazineden sorumlu kişilerin buna çok dikkat etmesi gerektir.Hem bu da bir fizik kaidesidir.

Mesela; aya çıkan birisinin ağırlığı ile, dünyadaki aynı kişinin ağırlığı aynı değildir. Çünkü ağırlıkta mekana gore değişmektedir.Çünkü farklı mekanların yerçekimi de farklı farklıdır. Hareket kabiliyetleri de farklı farklıdır. Ayda havada uçan ; dünyada uçamamaktadır.Demek ki ; havada uçmak için, yerçekimi kuvvetini yenmek veya birşekilde ortadan kaldırmak gerektir.

Zaman da; mekana ve kişilerin konumuna göre değişkendir. Size göre gelecek bir şey; bir başkasına göre geçmiş olabilir.Işık hızında bir şey;ışık hızının altında olan bir şeyden hep bir adım öndedir.

Mesela; ışık hızında olan bir kişi; bir merminin tabancadan çıkışını ve istikametini görebilir ve kendisini o mermiden koruyabilir.Çünkü ışık hızı; merminin hızından kat ve kat hızlıdır.
Mesala; süper bir bilgisayarın hızı ile demode olmuş bir bilgisayarın hızı aynı değildir. Dahi birisinin düşünce hızı ile; normal birisinin düşünce hızı aynı değildir.

Hem cezbeye giren yani İlahi aşk ile yanan birisinin hali ile; normal birisinin hali de aynı değildir.Hem bir peygamberi de kendiniz ile kıyaslamamak gerektir.Sen bir zerre isen ;o bir güneştir.

Bast-ı zaman yani;az zamanda çok uzun bir zaman yaşamak mümkündür.
Mesela;bazen bir dakikalık bir rüyada; bir günde yapamayacağınız çok işleri kısa bir sürede; rüyada yapmanız ve yaşamanız gibi.Miraç hadisesinde ;beka alemine giren Hz.Peygamber ;bize göre çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı miraç ile Bast-ı zaman yapmıştır.

Hem beka aleminin birkaç dakikası şu dünyanın binler senesine denk gelir.Miraç; zamanda yolculuktur. İlim adamlarının, zaman içinde yolculuk yapmak içi çalışmaları da boşuna değildir.Hem sıra dışı olayların ve kişilerin varlığı da bir vakıadır.Mesela;peygamberler ve mucizeleri gibi.
Güneş günü ile dünya günü de aynı değildir.Çünkü dünyanın kendi çevresinde bir dönüş süresi ile;güneşin kendi çevresinde bir dönüş süresi farklıdır.Kainat 6 günde yaratılmıştır. Burdaki gün dünya günümüdür yoksa başka bir günmüdür bu konuda çeşitli rivayetler vardır.

Mesela; tayy-ı mekan yani bir şeyin aynı anda birkaç yerde olması hadiseleri mümkündür. Hem ışınlamanın bir çeşidi de keşfedilmiştir. Mesela;faklı mekanda olan birisinin aslı olmasada; sureti ve görüntüsü birebir; başka bir yere ilim ve teknoloji sayesinde getirtilebilmektedir. Görüntülü telefon veya internet üzerinden kamera ile saat farkı ve mesafesi çok farklı yerlerde olan iki kişi;karşılıklı aynı anda sesli ve görüntülü görüşme yapabilmektedir.
Hey kardeş; peygamberleri, mucizeleri, hakikatleri ve sırları merak eder isen; Kuran-ı Kerim okumalısın.


*Soru:Allah bize çok yakın,ama biz ona çok uzağız,diyorlar;bu nasıl birşeydir?

Cevap:Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile çok yakındır.Bak güneş ışığı; tenimizi karartmakta ve derimizi yakmakta bazen de kavlamaktadır.
Evet evet;biz güneşe zatı; bakımından, çok uzağız. Ayna,teleskop,büyüteç vasıtasıyla,güneşin özelliklerini dünyadan bir manada anlayabiliriz.
Veya; bir uzay aracı ile; yaşlı dünyamızın lambası ve sobası olan güneşe; yaklaşarak; gerçek mahiyetini, yüzünü, sıcaklığını, yakıcılığını ve Azametini anlayabiliriz.


*Soru:Allah; bir iken nasıl aynı anda birçok yerde hazır olabilir?

Cevap: Mesela;birçok aynayı,birçok farklı yerlere koyup yüzlerini tek bir güneşe çevirdiğimiz zaman, her bir aynada güneşin aynı timsalini görebiliriz. Güneş bir iken birçok yerde ayna vasıtası ile ve timsali,ışık ve ısısı ile;heryerde hazır ve nazırdır. Fakat aslı,yani zatı; o yerde değildir.
Allah ise; kudreti ile heryerde hazır ve nazırdır;her şeye tasarruf etmektedir.Hem zaman ve mekan ilede kayıtlı değildir.
Mesela;uzaktan kumanda aleti ile bir arabayı veya model bir uçağı idare eden kişi; o aracın içinde değildir.Ama irtibatsızda değildir.

Hem Allah; mahlukatının bir parçası da değildir. Bir ressamın tablo ile irtibatı ve teması fırça veya eli iledir.Ama ressam o tablonun içinde değildir.Hem ressam; tablonun cinsinden de değildir.Tablo belirli bir yerde asılı iken;ressam o yer ile kayıtlı da değildir.Tablo cansız iken;ressam cansız değildir. Tablo; ressama bağlı iken,ressam tabloya bağlı değildir.Ve dahi o tablonun; bir Sahibi ve o tabloda O Sahibin bir imzası ve mührü vardır.

Mesela;insan elindeki baş ve şehadet parmaklarını birleştirdiğinizde; Allah yazısını görebilirsiniz.Hem avuç içindeki çizgilerinde bir manası olsa gerektir. Hem hiçbir parmak izide bir başkasınınkine benzememektedir.Hem yüzdeki benlerin ve alın çizgilerinin de bir manası olsa gerektir.

Hem mahlukat; Allah”ın değil zatına; bir şuasına bile dayanamaz.
Mesela;Hz.Musa peygamberin Tur dağında, Allah”ın zatını görmek istemesi ve fakat Tur dağının tek bir tecellisine bile dayanamadan o dağın paramparça olması ve Ululazm bir peygamberin bu tecellinin mahafetine dayanamayıp korkup bayılması gibi.
Ey aziz insan;Allah”tan kork ve titre.Mercimek büyüklüğündeki hafızana ve Azrail”i gördüğünde patlayan ödüne, fazla güvenme.

Mesela;herbir televizyondan,aynı anda,birçok farklı yerlerden aynı görüntünün ve sesin herkes tarafından izlenip,dinlenebilmesi. Hz.Süleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, çok uzak bir diyardan, bir anda, hazır edilmesi Nurani bazı evliya ve abdalın aynı anda; farklı yerlerde görülmesi de imkan dahilindedir.
Mesela;Azrail”in bir anda; farklı yerlerde farklı kişilerin ruhlarını kabzetmesi ve aynı anda farlı yerlerde görülmesi gibi.


*Soru:Şeytan kimdir,amacı nedir?Allah”tan başkasına secde edilmez ise; Şeytan”a “Hz.Adem Peygambere secde” emri nasıl bir emirdir? Hz.İbrahim”in; oğlu Hz.İsmail”i kurban etmeye kalkışması nasıl açıklanabilir? Bir zulmü gördüğümüzde ne yapmalıyız?

Cevap:Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık, bir düşmanıdır. Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.

İnsan, şeytan”dan her bakımdan üstündür.Hem insan;mahlukatın en eşrefidir.
Mesela;Hz.Süleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü; Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin; cennetten çıkmasına vesile olmuştur. Evet evet; şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.

***Dikkat ediniz!Allah”ı inkar etmemek ayrıdır,Allah”a iman etmek ayrıdır. Allah”ı inkar etmek ise; hiç mi hiç akıl karı değildir. Yani şeytanın;Allah”ı inkar etmemesi, Allah”a iman ettiğini göstermez.***
Şeytan, kibrinden dolayı; Allah”ın “ Ademe secde et” emrine karşı gelmiş.Bu yüzden; Allah’ın Rahmetinden kesin bir şekilde kovulmuş ve imtihanı kaybetmiştir.Hey şeytan; ben bir emre karşı geldiğim için ne hale düştüm; Ademoğlu ise kimbilir kaç emre karşı geldiğinde nasıl bir hale düşer mi diyorsun!!!

Hem şeytan; Allah”tan,süre istemiş, Kıyamet vaktine kadar, kendisine sınırlı bir süre verilmiş. ”Bende Senin ihlaslı kulların hariç,herkesi Sana düşman edeceğim ve onları azdıracağım” diyen şeytan; Hz.Adem peygambere ve nesline karşı,büyük bir savaş başlatmıştır.

***Sakın sizi şeytan,” Allah afedicidir ” diye yanıltmasın.Evet; Allah kesinlikle af edicidir ama, kul hakkı hariçtir. Kulun af edip etmiyeceği ise;kulun ihtiyarına bırakılmıştır.Hem cehennem dahi luzümsuz değildir.Hem; Allah aynı zamanda “Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.***

Mesela;Hz.Nuh Peygamber zamanındaki isyan ve zulümler neticesinde; Allah”ın emri ve kudreti ile, bir rivayette güneş sistemimizin yakınından geçen NIBIRU isminde bir gezegen; denizleri med-cezir gibi kendine çekmiş; denizler dağlara kadar yükselmiş; Hz.Nuh peygamberin gemisindekiler kurtulmuş ama o Aziz Peygamber oğlunu kurtaramamış; bu nedenle Allah”a ne düşman olmuş nede oğluna hidayet nasip olmadığı için Allah”a kırılmıştır.

Hey kardeş bu gezegen hızla dünyaya yaklaşıyor;bilirmisin.Tedbirini almış mısın!

Peygamberin vazifesi tebliğdir.Hidayeti ise insanın Allah”tan kendisinin talep etmesi gerektir.Hem din de zorlama da yoktur.Ama iman ettikten sonra da dinin emir ve yasaklarına uyma ve uyulmadığı vakit bunun bir müeyyidesi vardır. Herkes imtihana tabidir ve Allah nazarında herkes eşittir Hiç kimsenin; hiç kimseye üstünlüğü yoktur. Kim ki; Allah”tan korkar ve itaat eder o kişi üstündür.Bu kişi bir çobanda olabilir,bir kralda.

Sanığı cezalandırmadan önce,suça sebep olan nedenleri; işsizliği, cahilliği, fakirliği, acizliği, çaresizliği, kaldırarak; suçu önleyici tedbirler alınız. Suçluyu öyle bir ceza ile ürkütünüz ki ;o sucun yanına bile yanaşamasın. Gaye o ürkütücü cezayı vermek değildir, caydırmak olmalıdır. Yoksa o suçlu; suçu tekrar işlemeye devam edecek toplumun huzur ve sükununu bozacaktır.

Mesela;Göze göz,dişe diş diye;bir ceza olsa. Kimse adam öldüremez. Çünkü kendisine de aynı cezanın verileceğinden korkar,yapmaz, yapamaz. Hem kan davası da olmaz ve olamaz.Cezalar caydırıcı olmalıdır.Yani suçu önleyici olmalıdır.Yoksa ceza; amaç olmamalıdır. Bir suçu işleyen sanık ile birlikte; insanları; suça iten, kullanan, satın alan, azmettiren; perde arkasındaki; gizli, hain ve kurnaz iştirakçiyi hele hiç unutmayınız.

Önce tedbir sonra terbiye sonra ceza. Islahı gayr-i mümkünse ve cezasıda idam ise infaz etmek gerektir. Çünkü dönüşü mümkün olmayan bir yola giren suçlu için en hayırlı yol hem kendisi,hem ailesi, hemde toplum için cezanın infazıdır.

Hem sen Allah”tan daha fazla merhametli olamazsın.Hem sen kul hakkına da karışamazsın.

Hey kardeş;kötü yola düşürene sesini çıkarmazsın.Kötü yola düşene ise etmediğini komazsın öyle mi! Niçin bataklığa düşeni kurtarmazsın. Niçin bataklığın kökünü kurutmazsın. Niçin beşeri kanun ve nizamlarını; Allah” kanunları ile çatıştırır ve çeliştirirsin.

Hey şeytan; “bende bir günah keçisiyim; insanlar yapılan günahları benim üzerime yıkıyor. Allah ise; “hem beni kullanıyor,hemde mülküne sahib çıkmıyor” deme. Sen Kaderi insanlara tersten ve yanlış anlatıyor ve faturayı da Allah”a kesmek istiyorsun ve insanları sinsice, kurnazca ve cerbeze ile Allah”a düşman ediyorsun.

Hem insanları dönüşü olmayan yola ve bataklığa düşürüyorsun; ondan sonrada onları dolduruşa getirip; haydi şayet Allah var ise ve gücüde yetiyor ise;sizi bu bataklıktan kurtarabilirse kurtarsın diyorsun değil mi!

***Evet evet; şeytana, Hz.Adem peygambere secde emri; ubudiyet secdesi değil, Uluhiyet secdesidir.Yani şeytanın emre itaat edip etmiyeceğinin tespitidir. Yoksa elbetteki Allah”tan başkasına secde edilmez.***

Hem;Hz.İbrahim peygamber ile oğlu Hz.İsmail peygamber kıssasında ise;Hz.İbrahim peygamberin Allah”a vermiş olduğu bir ahdi yerine getirip getirmeyeceğinin bir tespitidir. Yoksa; Allah merhametsiz ve gaddar değildir.Hem o bıçak Hz.İsmail Peygamberi kesmiş de değildir.Hem sakın yanlış anlama; hem kendi çocuğunu veya başka birisini de kurban etmeye kalkma!

Hey şeytan;kibirlenip senin gibi kendini birşey zannedip ebedi cehennemde kalmaktan ise; herzaman günahkar ve kusurlu olduğumuzu bilip; tövbe edip, velevki günahlarımızın bedelini ödedikten sonra; cennete girmek; bizim için çok büyük bir nimet ve şeref olsa gerektir.

Bir kazayı veya zulmü ve zulmü yapanları gördüğünüzde; evvela; devletinizin yetkili mercilerine bildiriniz, gecikmesinde telafisi mümkün olmayacak neticeler hasıl olacaksa, mümkünse hemen elinizle düzeltmeye çalışınız, yoksa dilinizle düzeltmeye çalışınız,yoksa en azından o zulmü yapan, o zalimi Allah”a havale ediniz. Bunu da yapmıyor iseniz belaların gelmesini bekleyiniz.Bana ilişmeyen, dokunmayan yılan; bin yaşasın demeyiniz. Hem; o yılan, birgün mutlaka başınıza bela olacaktır.


*Soru:Yerine ve zamanına ve makamına göre akıllıca hareket etmek nasıl olur? Mütevazı olmak ne demektir? Sıhhat nedir? Gerçek zenginlik nedir? İslamiyet nedir? İman nedir? Müflis ve yiğit kime derler?

Cevap:Mesela;ileriden bir aslan geldiğini gördüğünüzde hemen tedbirinizi alınız.Aslan bana bir şey yapamaz, oda Allah”ın bir mahluku, her şey Allah”ın tasarrufunda, Allah istemese hiçbirşey olmaz diyip okşamaya kalkmayınız. Çünkü sizde olan bu imanı; aklı ve temyiz kudreti olmayan Aslan”dan da beklemek; hiç akıl karı değildir.

Mesela; bir asker görevde ve savaşta; Azametli, heybetli, cesur,atik, güçlü, silahlı, korkusuz ve Celal sahibi olmalı. Ama evine geldiğinde ise; Cemal sahibi olmalı, çocuğuna karşı şefkatli, ve eşine karşıda nazik ve hürmetli olmalıdır.

Kendinizi; karşınızdaki sahsın yerine koyup, ”acaba aynı hareket bana yapılsaydı, ben ne yapardım”diye düşünmeli. Güçlüden değil;Hak”tan, haklıdan, doğrudan ve hakikattan yana olmalıdır.

Her dediğiniz doğru olmalı ama her doğruyu söylemekte doğru değildir. Karı kocanın arasını düzeltmek için,bir can kurtarmak için veya savaş halinde her doğruyu söylemek doğru değildir. Yalana da hiçbir cevaz yoktur.Bunun gibi özel hallerde;susmak en doğru bir iş olsa gerektir.

Bindiğiniz dalı kesmeyiniz, bindiğiniz gemiyi batırmaya çalışmayınız, ekmeğini yediğiniz yere hainlik etmeyiniz.Yoksa;pirinci kurtarayım derken,evdeki bulgurdan da olabilirsiniz.

Ve ummadığın ve ihtimal bile vermediğin bir taşın;başını yarması ve seni kahretmesi de imkan dahilindedir.

Mesela; İlahlık iddiasında bulunan ve Hz.İbrahim peygamberi bir rivayette Urfa şehrinde ateşe atan ve Allah”a ok atmak için kendisine yüksek bir kule yaptırtan,kendini çok; akıllı,güçlü ve zengin zanneden Nemrudu; kahreden şey; emsalleri tarafından alay edilen, bir sivrisinek tarafından öldürüleceğini kahinlerinden öğrenmesi idi.

O sivrisinek,Allah”a;”Allah”ım beni niçin eksik yarattın” diye sitem etmiş ve o çilekeş sineğine; cevaben, Allah; ”nemrud”u öldürmen için yarattım “diye ilham edip, taltif edip, memnun etmiş ve gönlünü almıştır. Nemrud; sarayının tüm pencere ve kapılarını kapattırmış ama İlahlık iddiasında ki Nemrut; anahtar ve burun deliğini kapamayı unutmuştur. Burnundan kafasının içine giden sinek; migren gibi çok şiddetli baş ağrılarına neden olmuş; ağrıyı dindirmek için kafasına vurulmasını emretmiş;sonunda vura vura kafasını patlatmıştır.

Mütevazı olmak;dilencilik yapmak veya kendini hakir göstermek veya işini bırakıp daha kötü bir duruma düşmek değildir.Her zaman daha iyi nasıl olur diye düşünmeli ve çalışmalı ve yükselmeli; hem namertlere fırsat vermemeli hem namertlere alet olmamalı hem de gizli ve sinsi oyunlarını bozmalı.

Kalem sahibi bilginlere,kılıç sahibi askerlere ve ululemre; Haktan ve hakikattan ve adaletten ayrılmadıkları sürece hürmet ve itaat etmek gerektir.

İşinizi ehil kişilere yaptırınız.Yöneticilerinizi ehil kişilerden seçiniz. İşinizi tam ve eksiksiz yapınız. Mesela;arabanızı iyi bir ustaya yaptırınız.Yani ustanın maharetine bakınız; yoksa ustanın gözünün ve teninin rengine, cinsiyetine, milliyetine vb. bakmayınız.Yeter ki; o kişi hain olmasın.

***İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini düşünerek, uzaktan da olsa akraba ve kardeş olduğunuzu unutmayınız.***

***Sofradan istekli kalkınız.Yani doymadan kalkınız.Haddinden fazla yemek, hem sıhhati bozar hemde yattığınızda karabasana davetiye çıkarırsınız. Tıbbın piri, İbn-i Sina “sıhhat az yemektir” demiştir.***

Evet,evet;bu dünyada gerçek zenginlik;bedenin, sıhhatli ve ruhun, huzurlu olmasıdır. Huzur ise imandadır ve helalinden; çalışmak, kazanmak, paylaşmak insana huzur verir. Tersi ise insana tedirginlik verir. İslamiyet hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; iman ise,Hak”kı kabul ve tasdiktir. Hem İslam;güzel ahlaktır.İman; tahkiki ise daha güzeldir.

Evet evet; ahirette gerçek müflis;hesap günü günahları altında ezilen kişidir. Gerçek zengin ise; hesap gününden selametle çıkan;kimseye borçlu olmayan kişidir.

Hey genç arkadaş huzur yalnız paradadır diyorsan.Git zenginlere huzurlu olup olmadıklarını sor. Sakın yanlış anlama;biz fakir ol, zengin olma demiyoruz. Mesela; Hz.Süleyman peygamber gibi;mal mülk sahibi olmak bunu Hak yolda kullanmak; Hz.Davud peygamber gibi hem yol gösterici, hem de Kral gibi olmak gerek diyoruz.

Ey fakir kardeş;bilirmisin ki,belki de Allah seni ve mahlukatını sevdiği ve koruduğu için sana vermemektedir.Hem bilirmisin ki;çoğu insanlar zengin olduktan sonra Allah”ı unutmaktadır. Hem her şeyin en hayırlısını talep etmek gerektir.

Belki de; senin hakkını zalimler gasp etmektedir!İsyanını Allah”a değil;o zalimlere yapmalısın. Hem üzülme;” sevgilimi en zengin kaptı” diye.Sen de zengin olsa idin; o güzeli bir başkasına kesinlikle kaptırmaz idin.Hem sana zengin olamazsın diyen mi var.Yoksa o diyarda zengin olmana mani gizli kast sistemi mi var!

***Evet evet;hem dünyayı hemde ahireti isteriz.Ne ahireti kazanmak için dünyayı terk ederiz;nede dünyayı kazanmak için ahireti terk ederiz.***

Hem, Karun; “ben ilmim ile zengin oldum “ demişti ve kendini bir şey zannetmiş ve şımarmış idi. Sonra toprak onu yuttu.

Hey hep dört ayak üzerine düşen kardeş;dikkat et; Fravun da hep dört ayak üzerine düşer idi. Hem hiç de hasta olmamıştı.Sonra kendini bir şey zannetmiş ve haddi aşmış idi.Sonra deniz onu yuttu.

Nemrut da; Allah ile savaşmak için kendisine yüksek bir kule yaptırmış idi.Güya Allah”a ok atıp onu vurmak istemiş idi. Sonra bir sivrisineğe yenildi.

Ebrehe de; Allah”ın Beytullahını yıkmak istedi. Cesim filleri ile geldi. Sonra Ebabil kuşlarına yenildi.

***Gerçek yiğit; hasmını yenebilecek durumda iken;öfkesine sahib olan ,zayıf ve küçükleri; garip ve kimsesizleri kollayan ve koruyan; zulme ve haksızlığa da razı olmayan kişidir. ***



*Soru:Biz gençlere ne tavsiye edersin?Bataklığa düşmüş insanları; kim, ne zaman, nasıl kurtaracak?

Cevap:Ey gençler;kendinize uygun, önce münasip bir iş ve sonrada eş bulmak için çalışınız. Bekar iseniz; Pazartesi,Perşembe günleri ve ay takvimine göre, hicri ayların 13.,14.,15. (dolunay) günleri oruç tutunuz. Oruç ve evlilik nefsi dizginlediği gibi, şehveti söndürür. Batakhanelerin kapısına kepenk vurur. Zina hoş görülemez. Hiçbir ehl-i namus hatta en serseri bir kişide eşinin zina yapmasına razı olmaz olamaz. Bataklıkları ve batakhaneleri kurutmak gerektir.Çünkü mikrop ve hastalık yayarlar..

Mesela; sıtma ve aıds gibi.

Ey şeytanın ve deccalin bataklığa düşmüş ve düşürülmüş Aziz insan, elbet birgün senin feryadını işiten bir civanmert yiğit, çıkacak; seni ve tüm insanlığı, şeytanın ve deccalin o pis bataklığından kurtaracaktır.

O yiğit neden sen olmayasın, Nemrudu öldüren; kör,topal,hasta bir sivrisinekten veya Hz.İbrahim peygamber için yakılan ateşi söndürmek için ağzında küçücük bir su damlacığı ile gelen karıncadan daha mı acizsin! Yoksa bir kurtarıcı mı bekliyorsun! Yoksa iş işten geçtikten sonra mı aklın başına gelecek!

Ey aziz insan;Hz.Adem peygamber soyundan geldiğini hiçbirzaman unutma.Hem sen hiç hafife alınacak bir şey de değilsin.Sen bu kainatın halifesi ve sultanısın.Niçin o kurtarıcı sen olmayasın.Senin diğer kurtarıcılardan neyin eksik.Bir musibet geldiğinde mi uyanacaksın.

Haydi işverenler;sizlere çok iş düşmektedir.Bir kişiye iş vermek;o kişiyi bataklıktan çıkarmak veya bataklığa düşmeye engel olmak demektir.Ey zenginler; malınızın kırkta birini bile yatırıma yönlendirseniz;dünyada işsiz kalmayacaktır.Hem verdiğiniz sadaka ömrünüzü uzatacak; zekat ise toplumda sosyal;dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlayıp, malınızın kirini giderecektir.

Evet evet;cömert zenginler hem ahirette kat kat yaptıkları hayırların karşılığını alacak;hem de,o yanında istihdam ettiği kişinin yaptığı hayıra da hissedar olacaktır.

Haydi görevliler,yetkililer,ahlak zabıtaları vs.; insanlar size güvenmekte ırz ve namuslarını, can ve mal güvenliklerini size emanet etmektedirler. Görevinizi eksiksiz yapınız. Aldığınız maaşı Hak edip; sonrada afiyetle yiyiniz.

Mesela; bir kişi boğuluyor,sende yüzme biliyor isen,hemen o kişiyi kurtar. Sonrada devletinizin yetkili mercilerine haber ver diyoruz.”Yok benim görevim ve işim bu kişiyi kurtarmak değildir” deme diyoruz.Bu çilekeş ve vefalı dünyamıza; bir küçücük bir fidan, bir ağaçta sen dik diyoruz.

Mesela;İslam peygamberi,Hz.Muhammed ;batıl ve hurafeleri kaldırmış ve şeytanın dünya saltanatlığına son vermiş;aileleri tarafından diri diri mezara gömülen kız çocuklarını gömülmekten ve bir mal gibi alınıp satılan kadınları ve gençleri, batakhanelerden; faiz yüzünden perişan olan borçlularıda, faiz bataklığından kurtarmış, faizi de kaldırmıştır.

Mesela;bugün bile kredi faizi yüzünden çok aileler, toplumlar hatta devletler perişan olmakta, yuvalar yıkılmaktadır.Hem kredi kartım var;Allah”a ihtiyacım kalmadı diye sevinen; sonrada faiz batağına düşünce “Aman Ya Rabbi” diyen sen değilmisin! Evet,evet; iktisat etmek, ısraf etmemek,çok çalışmak,üretmek, ayağını yorgana göre uzatmak,alacaklı ile anlaşmak,borcun aslını ödemek, helalleşmek, bir daha faize; tövbe etmek gerektir.

Ey sarhoş arkadaş; gözünü kapayarak ve aklını iptal ederek; gerçeklerden kaçamazsın. Niçin çoluk çocuğunun nafakasını ve sağlığını heba edersin! Artık ayılmanın zamanı gelmedi mi?

Ey kumarbaz kardeş;zengin olmak için mevcut son sermayeni niçin tehlikeye atarsın.Hem bilmez misin ki;kumar seni;yenmek için kurulan bir tezgahtır; sakın o zar; cıvalı, o kağıt; işaretli,o torba; çift bölümlü; kumarhanede gizli, özel kamera ve oyun aletleri; özel yapım ve uzaktan kumandalı ve hileli olmasın!
Hey; extazy hapı ile kendini Herkül,Süpermen vs.zanneden kardeş; hem sağlığın hem paran gidiyor bilesin.Kendini dev aynasının önünde; dev zanneden hata eder bilesin.

***Hem bir şey yapmıyorsunuz;hem bir şeyler yapmaya çalışanlara, Mani oluyor ve “dünyayı kurtarmak sana mı düştü ” diye alay ve tenkit ediyorsunuz. Dünyada; Tesadüf diye bir şeyin olamayacağını,kendi kendine hiçbir şeyin olmadığını,her şeyin bir sebebe ve kaidelere bağlı olduğunu bilmiyor musunuz!***

Hem kulağınızı tıkayarak veya pembe gözlük takarak gerçeklerden kaçamazsınız ve kendinizi ve başkalarını da aldatamazsınız.Hem niçin her şeyi; Allah”a havale ediyorsunuz.Neden korkuyorsunuz,neyi bekliyorsunuz! Hem; elbet bir gün ölmeyecek misiniz!İlla bir yılanın sizi ısırmasını,bir taşın başınızı yarmasını mı bekliyorsunuz. Niçin o yılanın sokmasına göz yumuyorsunuz! Niçin yoldaki taşı hemen kaldırıp bir kenara koymuyorsunuz! Niçin yapılan zulümlere ses çıkarmıyor ve razı oluyorsun! Bir gün seninde kapını çalabileceklerini düşünmüyor musunuz!


*Soru:Hakikatlere ve Hak”ka ulaşmak için; Veya sevgiliye ve arzularınıza ulaşamadığınız için; dünyaya küsmek veya dünyayı terk etmek mi gerekir!

Cevap:Kendinize yapılmasını arzu etmediğiniz bir şeyi ,birbaşkası içinde arzu etmeyiniz.Çok arzu ettiğiniz bir şeyi elde edemediğiniz için de dünyaya ve sevgiliye küsmeyiniz. Sizin;iyi ve güzel diye bildiğiniz; aslında kendiniz için şer;şer olarak bildiğiniz de kendiniz için; iyi ve güzel olabilir.Çünkü siz;kalbleri ve gönülleri ve gaybı bilemezsiniz.

Mesela;şeker iyidir,güzeldir;ama şeker hastaları için öyle değildir.Hem; iyi ve kötü;doğru ve yanlış;helal ve haram;güzel ve çirkin;zamana, mekana, kişilere ve değerlere göre değişkendir. Ölçü ise; daima Allah”ın emir ve yasakları olmalıdır. Bunlar ise;Kuran-ı Kerim de ve sünnet-i seniyyede mevcuttur.

Bir vakit; beğendiğiniz ve hoşlandığınız birisi;sizden hoşlanmayabilir veya sizden hoşlanan birisinden de siz;hoşlanmayabilirsiniz.Veya zemin ve şartlar evlenmeye Mani olabilir.Hem evlenecek kişinin; evliliğini devam ettirebilmesi için evini geçindirebilecek bir işinin olması da gerektir Elbette ki;her anne baba; evlenecek çocuğunun rahat etmesini, eş ise; güzel bir evlilik yapmasını, kendisinin ve çocuklarının istikbalini düşünür.Sen ise;işsiz güçsüz bir şekilde evleneyimde ne olursa olsun dersin; ama hata edersin.

Hey işi gücü yerinde;belirli bir maaşı olan, bekar kardeş senin evlenmen ve sıkıntı içinde olan kayınpeder ve kayınvalidenin yükünü hafifletmen gerektir. Evet evet;evlenmek sünnettir.O halde şartlar var ise;evlenmek gerektir.

Hem nasıl olsa anam; yemeğimi pişiriyor,babamda ekmeğimi getiriyor deme.“Anam babam öldüğünde; elden ayaktan düştüğümde; bana kim bakacak“ diye şimdiden düşünmeye başla!

Hey sevgilisini; ele kaptıran kardeş;üzülme.Her olmayan bir işde bir Hayır vardır.O sevgiliyi;senden daha iyi koruyacak ve kollayacak kişiye izin vermek gerektir.

Bir dilbere çok kişi talip olur ama bir kişi alır.Ne demiş;Nasrettin Hoca, parayı veren düdüğü çalar! Yani evlenmek için; para gerektir.Para içinde iş; bulmak, kurmak ve çalışmak gerektir.

Sakın yanlış anlama eş satlık mal değildir.Hem mehri de vermek gerektir.O mehir hatun için kötü gün dostudur.Sen öldüğünde belki o mehir ile çoçuklarını idare edecek; daha da zor duruma düşmeyecektir. Yine yanlış anlama mehir başlık parası da değildir..

Hem eş seçiminde ve evlilikte; eşin akıllı ve ehl-i iman olmasına, eşlerin birbirine denk olmasına, birbirlerinden hoşnut olmasına, zorluk ve mani çıkarılmamasına, tarafların rızalarının olmasına, eşlerin güzel ahlaklı olmasına ve akid yapılmasına dikkat edilmelidir. Ebeveynlerin ve büyüklerin; duaları ve gönülleri ve rızalarının alınması da güzel bir şeydir.

Ne demiş atalar;davul bile dengi dengine çalar.Yani eşlerin birbirine denk olmasına dikkat etmek gerektir.

Hem evlilikte de keramet vardır.Hem kaçırmak olmaz.Hem eşe; cebir ve şiddet de olmaz. Hem güzelliği, zenginliği ve aklı zaman içinde gitmekle; bu nedenle boşamak ve atmakta olmaz.Hem emanete de; hıyanetlik olmaz.

Boşanmak;ne haramdır, nede hoştur.Demek eş getirince iyi, getirmeyince kötü öyle mi! Yoksa “getirsinde nasıl getirirse getirsin mi “diyorsun.Niçin ayağınızı yorganınıza göre uzatmıyorsunuz.Niçin iktisat ve kanaat etmiyorsunuz.Niçin kendinizden daha kötü durumda olanlara bakıp şükretmiyorsunuz.Hep kendinizden üstün olanlara haset ile bakıp nazar ile yıkıyorsunuz.Hem çalışmıyorsunuz; hemde çalışana Mani oluyorsunuz.

Hey kardeş;nasıl olsa çocuklar büyüdü bana bakarlar diye;eşini boşamaya kalkmayasın! Çünkü sen;evlendiğin vakit kayınbaba ve kaynanana bakmam ve onları evimde istemem ve yok demiştin.Çocuğunun eşide; belki sana yok diyecektir bilesin.

Evet evet; ne eker isen,onu biçersin.Sakın yanlış anlama; evlilik çekilmez bir hal almış ise; ve dahi istenmeyen kötü hadiselere mutlak gebe ise;boşanma bir Hak olsa gerektir.Ve dahi; boşanma neticesinde taraflar daha kötü bir konuma düşecekler ise; boşanmayı ve dahi çocukların istikballerini düşünmek gerektir.

Evet evet;benim eşim şöyle veya böyle diye şikayet etmeyesin.Herkesin; rızkı,huyu, kabiliyeti ve çalışma alanı farklı farklı ve değişkendir bilesin. Herkes zengin olsa idi; kim çalışacak idi.Herkes fakir olsa idi; size kim iş verecek idi.
Evet evet; aslında herkes zengindir. Kimi ilmen ve aklen zengindir. Kimi mal ve mülk olarak zengindir. Kimi ise güç ve kuvvet olarak zengindir. Kimi ise; yakışıklı ve güzeldir! Hem yakışıklı,hem zengin,hem akıllı,hem güçlü bir eşe sahip olmak ise;Nur-un ala Nur“dur.

Hiç üzülme;tencere yuvarlanır kapağını bulur.Hem dört dörtlük bir eşi bulmakta çok zordur. Evet evet; söz dinleyen akıllı kişiler ise; her zaman kazanır.Kaderi zorlayan kaybeder; razı olan ise,kazanır.Hey aşık; sevgilini doyurmak için çok çalışmak gerektir.

***Hey aşık; sevgilinin suretine doyasıya bakmak hoş ise; Cennette Ruyetullah daha da hoştur. Hem üzülme sevgilim çirkinleşti diye; çünkü cennette daha güzel olarak sana gelecektir.Hem üzülme dünyada veya cennette sevgilim beni seçmedi diye; sevgilinin suretinde çok gılman ve huri olacaktır. ***

İlahi aşk ile; beşeri aşk aynı değildir. Hem Allah; seni hiçbir zaman terk etmez; hem senden bir şeyde beklemez. Hem bir anne veya babanın çocuğuna gösterdiği şefkat; aşktan da üstündür.Bir eş; eşini terk edebilir ama çocuğunu kolay kolay terk edemez.


***Dünyayı bütün bütün terk etmeyiniz.Yani dünyayı kesben değil;kalben terk ediniz. Yani;hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete; çalışınız.Bazen inzivaya, itikafa çekilmek gerekse bile bunu devamlı hale getirmeyiniz. ***

Mesela; Hz.İdris peygamber;terzi, Hz.İsa peygamber; marangoz, Hz.Davut peygamber; kral,Hz. Muhammed peygamber; çoban,Hz.Musa peygamber işçi vs. idiler. Dünyayı ve dini; terk etmediler. Peygamberlik vazifelerini ücret almadan yaptılar, hayatlarını idame ettirmek içinde çalıştılar. Çoban oldukları için gocunmadılar,kral oldukları içinde; böbürlenmediler.

Evet tek koltukta iki karpuz gitmez ama iki koltukta iki karpuz gider. Kuş gibi uçabilmek için,çift kanatlı olunuz yani,hem maddi hemde manevi hayatınız için çalışınız.Her ikisinide birlikte orantılı şekilde götürünüz.İfrat ve tefritten kaçınınız.


*Soru:Hayat kaç tabakadır?İlm-ü ledüniyye nedir?Dağların faydası nedir?

Cevab:Hayat; beş tabakadır.Birinci tabaka;şu anda yaşayan insanlara ve cinlere aittir. İkinci tabakada; Hz.Hızır ve Hz.İlyas peygamber. Üçüncü tabakada, Hz.İdris ve Hz.İsa paygamber. Dördüncü tabakada, şehitler. Beşinci tabakada ise vefat etmiş ve alemi ervahta bulunan ruhlar vardır. Hem Hz.İdris peygamber; cennettedir ve vefat etmiş de değildir. Hem Hz.İsa peygamber öldürülmüşte değildir. Hem şehidler; öldüklerini bilmezler ve güzel bir hayatları vardır. Hem Hz.Hızır hayattadır; içimizde dolaşmaktadır.

***Evet evet;Hz.Hızır ile Hz.Musa peygamber arasında geçen kıssada; Hz.Hızır”ın bildiği ama herkesin bilemediği bir ledün ilminden bahsedilmektedir.Bu ilim; bizim bildiğimiz akıl ile izahı güç gizli bir ilim olup,bu ilim sahibleri kendi rey ve görüşü ile hareket etmezler. Sakın sakın kendinizi Hz.Hızır gibi gizli ilim sahibi zannedip; kendi aklınız ile izahı güç şeyler yapmayınız. Hz.Musa peygamber gibi aklınız ve vicdanınız ile hareket ediniz;Allah“ın çizdiği sınırları aşmayınız.***

Mesela; aracında, karşıdan gelen araçları gösteren bir radar cihazı olan bir şöforün devamlı olarak karşıdan gelebilecek araçları görmeden hatalı solladığını zannedebilirsiniz. Gerçekte o şöfor hata yapmamakta radara göre hareket etmektedir. Hey kardeş;takdırdığın radarın hata payının sıfır olmasına ve hiç bozulma ihtimalinin olmamasına da dikkat etmek gerektir.

Sakın yanlış anlama; aracında hatasız radarın yoksa,hem hatalı sollama hem hiçbir işini de şansa bırakma. Hey kardeş;seni sollayan araca yol müsaid ise; yol vermelisin. Yol müsait değil ise o kardeşini sollamaması için uyarmalısın.Hem yol çizgi ve levhalarına da dikkat etmeli,hız ve yük limitini aşmamalısın.
Hey kardeş;sen de, Allah“ın çizdiği rotadan ayrılmamalısın.

Evet evet;nasıl ki yeryüzünde nehirler olduğu gibi; yeraltında da gizli nehirler ve kaynaklar vardır.Mesela; Kabe“deki,Zemzem gibi.

Hem dağlar; su depolarıdır. Kar sularını sünger gibi kendine çekerler. Hem dağlar yeryüzünün direkleridir.Hem yeryüzüne yaptıkları ağırlık ile; depremin şiddetine doğal bir sed olup;azaltırlar.Hem; dağı yalayan havadaki zehirli maddeleri,o Azametli dağ; mıknatıs gibi kendine çeker ve havayı temizler. Hem dağcılar da; o temiz havayı soluklar.

Evet evet;yeryüzünündeki karaların alanını tespit eder iken; yeryüzündeki yüksekliği de dikkate almak gerektir.Mesela; bir huninin sadece altının alanını hesaplayıp; huninin yüzeyinin alanını unutur iseniz; yani bir dağın yüksekliğini ve dış yüzeyini unutur iseniz; yanlış hesap yaparsınız.


*Soru:Ezan okuyan imam, bir defa“Allahu Ekber” dediğinde nasıl bu sözü duyan herbir insanın kulağına ayrı ayrı binlerce “Allahu Ekber” sözü girer?

Cevap:Her bir hava zerresi aynı bir fotokopi makinesi gibi;kendisine yüklenen bir sözü başka bir hava zerresine nakl ederek çoğaltır. Söylenen söz bir iken ve sadece bir kişinin kulağına girmesi gerekirken; o sözü duyan her bir insanın kulağına o bir tek söz; ayrı ayrı girer.

Hem o tek hava zerresine aynı anda hem ses, hem görüntü yüklenebilir. Mesela; televizyon,radyo,kablosuz internet, cep telefonu gibi alıcı ve vericiler vasıtasıyla ses ve görüntünün nakli gibi.Bakır veya altın gibi bir telden, akan elektrik gibi.

***Evet evet; ilim adamları, geçmişteki hava zerrelerine yüklenen sözleri ve resimleri yakalayabilecek bir alet üzerinde çalışmaktadırlar! Yani bir manada geçmişe gitmeye çalışmaktadırlar.***

Evet evet;şimdiye kadar tek bir hava zerresini yaratan bir ilim adamı daha dünyaya gelmemiştir ve gelemeyecektir.Çünkü yaratmak Allah”a aittir.Ama dahi mucidler ve ilim adamları vasıtasıyla harika buluşlara imza da atılmamış değildir.Haydi; mucidler ve akiller ordusu;ilk hedefiniz yeni keşf ve buluşlardır; ileri.

Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’


Soru:İlim adamları; atamızın yani ilk insanın maymun olduğunu söylüyor?

Cevap:Hayır hayır;sizin atanız; Aziz ve muhterem bir insan ve ilk peygamber olan Hz.Adem Aleyhisselamdır.Hey maymundan geldiğini iddia eden kardeş,iddian doğru ise; halihazırdaki diğer maymunlarında insan olması gerekmezmiydi!

***Sakın; sizin insanın atası olduğunu iddia ettiğiniz kafatası;Kuran-ı Kerim de bahsi geçen ve Allah”a isyanları dolayısıyla ceza olarak Allah tarafından maymuna çevrilenlere ait olmasın! ***

Evet evet; insanı maymuna dönüştüren; Allah”ın bu mucizesini araştırmak gerektir.Yoksa Allah”ı inkar etmek için;maymundan geldiğini iddia etmek hiç akıl karı değildir.

Hem;bitki,hayvan ve insanın; DNA şifresi farklı farklıdır.Genetik ve tıp ilmi sahipleri; DNA şifresini çözmek için çalışmaktadır.

Yok eğer; maymundan geldiğimizi kabul etmez isek; bizi yükseltmiyorlar makam ve mevki vermiyorlar diyorsan o başkadır.


*Soru:Kafir,münafık,müslüman ne demektir? Fedai ne demektir?

Cevap:Kafir; Allah”a imanı olmayan kişi demektir.Munafık ise;müslümanmış gibi görünen ama Allah”a imanı olmayan ikiyüzlü kişi demektir.

Müslüman;Allah”ın; birliğine, Kitaplarına,Peygamberlerine,Ahiret gününe imanı olan kişidir.

Fedai ise; kendilerine özel ruhsat ve izin verilen, kafir ve münafıkların içine sızan, onların var ise;hain planlarını deşifre eden yiğide derler.

Hey şeytan;kendini ve avarelerini çok zeki zannetme.Hem Müslümanları da pek hafife alma.Hem defterinin dürülmesine çok az bir vakit kaldığını ve cehennemden birgün çıkabileceğinide hiç zannetme!

*Soru:”Dünya;öküz ile balık üzerindedir”; ne demektir?

Cevap:Dünyada geçim kaynaklarından en önemlileri; balıkçılık, tarım ve hayvancılık olduğu veya bu söz söylendiğinde; dünyamızın balık veya boğa burcunda olduğu anlatılmak istenmiştir.Yoksa dünyamız elbetteki;bildiğimiz öküz ve balık üzerinde değildir.
Mesela;”ayağını yorganına göre uzat” deyimi ile gelirinden fazla harcama yapma demek istenmiştir.Yoksa;ayak ve yorgandan bahsedilmemektedir.

*Soru:Tenasüh; yani reenkarnasyon fikrine ne diyorsun?

Cevap:İslamiyet; Tenasüh fikrini kabul etmez.Yani ölen bir kişi, başka bir şeyin suretine girerek hayatını devam ettirmez. Ölen kişinin ruhu berzah elemine gider.

Mesela; insanlık tarihi yedi bin yıl olduğunu ve ortalama bir ömründe yüz sene olduğunu farz etsek, yetmiş defa bu dünyaya gelip gitmemiz gerekirken; değil yetmişini, birini bile hatırlayamamamız bizim çok unutkan veya akılsız olduğumuzun değil, tenasüh fikrinin doğru olmadığını gösterir.

Delil ise; Miraç hadisesi ile ahireti,cenneti,cehennemi ve Allah”ı gören ve Ululazm bir peygamber olan; Hz.Muhammed Mustafa peygamberin beyanı ve Allah”ın kitabı olan;Kuran-ı Kerim”in yazılı ve aşikar olan ayetleridir.
Dikkat ediniz; insan ölünce ruh berzah alemine gider.Haşirde ise tekrar bedene girmesi reenkarnasyon değildir.Hem bedenin tekamülü de; reenkarnasyon değildir. Mesela; bir tırtılın, kelebek olması veya kurbağa yavrularının balık gibiymiş gibi gözüküp, gelişerek tekamül ederek kurbağa olması gibi. Bunlar Allah”ın birer aşikar,göz ile görünen mucizesidir. Sen manen kör isen; biz ne yapalım!

Hey kardeş;cesedinin yanıp kül olması ile cehennemden kurtulacağını ve hesap vermeyeceğini yani yok olup gideceğini zannetmesin. Cesedinin toprağa,mezara gömülmesini isteyesin.Hem küresel ısınmaya bir neden de sebepsiz ve gereksiz kesilen ağaçların ve yakılan cesetlerin sebep olduğunu da bilesin.


*Soru:Acaba; cennetlik miyim; yoksa cehennemlik miyim?Ehl-i Kitap”ın durumu nedir?Ehl-i Kitap niçin şeytan ve deccale karşı ittifak etmiyor?

***Cevap:İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlik miyim, yoksa cehennemlik miyim sorusunu ve Levh-i Mahfuzu merak etmek onu okumaya çalışmak yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir.***

Anneniz ve babanız sizi sırtından indirip haydi hayata ve çalışmaya ve üretmeye dediklerin de; onlara düşman olmayınız ve yaşlandıklarında onlara “of” bile demeyiniz. Hiçbir ebeveyn, yani anne ve baba; çocuğunu bilerek ve istiyerek ateşe atmaz.Ancak, o hayırsız evlat ;anne veya babasını, kasten öldürerek; cehennemi Hak eder. Halbuki; anne ve babası; daha küçücükken kendisini şefkatle büyütmüş, kendisini her türlü zararlı şeylerden esirgemiş elinden gelebildiği ve imkanlar elverdiği kadarı ile sana cennet hayatı yaşatmaya çalışmış idi. İşte;”Bismillahirrahmanirrahim”in bir manasıda budur.

Hey çocuk;helal para nasıl kazanılır; ebeveynin seni adam etmek için nelere katlanır bilirmisin?

Çocuklarınıza manalı ve güzel isimler koyunuz. Hem ismin önemli olduğunu ve isminin tesiri altında kaldığını ve genellikle ismi ile müsemma olduğunu da unutmayınız.

Hey kardeş adli tıp ilmi ile uğraşanlar;suçluların sima ve fizyolojisine bakarak bir suçlu profili çıkarabilmekte; astroloji ile uğraşanlar ise;yıldız ve gezegenlerin konumlarının doğayı ve insanları etkilediğini; belirli tarih aralarında doğanların belirli karaktere sahip olduklarını;kişinin doğum tarihi ve saatinden; kişinin genel bir huy ve karakter tahlili yapabildiklerini; ama insanın kaderini ve cüz-i iradesine bu gezegen ve yıldızların etki edemediğini ve kaderlerinin nasıl olacağını,cennetlik,cehennemlik olacaklarını bilemediklerini beyan etmişlerdir.

Hey kardeş horoskop senin kader defterin değildir.Ama senden; tamamen ilgisiz ve alakasızda değildir.Herkesin huyu,suyu,karakteri farklı farklıdır.Hem yıldızname ilminin piri de;Hz.İdris peygamberdir.Belli bir ilme dayanmayan ve mesnetsiz konuşan şarlatanlara kulak asmamak gerektir.İlmi ve ilme dayalı; ilim adamlarının sözlerine ise kulak vermek gerektir.Bu ilim maddi veya manevi olabilir.Mesela;hipnoz hem herkesin harcı değildir;hem tehlikelidir; hem ilim gerektirir.Bu ilim bizim bildiğimiz pozitif ilimlerinden farklıdır.Hem bir doktor eliyle ve marifetiyle olmalıdır.

Evet evet;çocuklarınızı güzel bir şekilde terbiye ediniz ve yaşadığınız zamana göre güzel ahlaklı ve imanlı olarak yetiştiriniz. Evlenme çağına geldiğinde ise evlendiriniz.

Ne ekerseniz;onu biçersiniz.Herkes ancak; çalıştığının karşılığını alacaktır. Çalışınız, üretiniz, yiyiniz,yediriniz,kalp kırmayınız,veren el olunuz, israftan kaçınınız. Sağlığınızın ve boş vaktinizin kıymetini iyi biliniz.

Çocuklarınızı ve rahimlerdeki ceninleri de rızk endişesi ile öldürmeyiniz. Yoksa;ahired de o masum çocuklar, sizden ve iştirakçilerinizden; davacı olacaklardır.

Hüküm ve hükmün dayanağı olan kanun; adil olmalıdır. Dikkat ediniz; kanun ve hüküm adil olmaz ise;bundan zarar görenler Hakkını bu dünyada alamasa bile ahirette mutlaka haksızlığa ve zarara sebep olanlardan mutlaka alacaktır. Evet evet;Hz.Yusuf peygamber, İmam-ı Hasan ve Hüseyin, İmam-ı Azam vs. gibi; haksızlığa, zülme, iftiraya uğramış bu nedenle; haps olmuş, işkenceye maruz kalmış, şehit olmuş kişilere müjdeler olsun.

Hey ölüme meydan okuyan; Azrail ile dalga geçen genç kardeş; sen ölüm korkusunun ne olduğunu bilir misin! İdam sehpasına çıkarılan ve boynuna ip geçirilen kişiden sorup öğrenebilirsin! Hem; her idam sehpasına çıkarılan kişiyi de suçlu zannetmeyesin.

Hem fay hattının üzerine bina yapıyorsun.Hem o evi depreme dayanaklı yapmıyorsun; ondan sonrada evim niye yıkıldı;bu ölen masum çocukların suçu neydi diyorsun.Hem üzülme; depremde vefat eden,suda boğularak, yangında yanarak vefat eden tüm masumlar şehid hükmündedir. Yoksa ah ah; bunları biliyordum ama; fakirliğin ve cahilliğin gözü çıksın mı diyorsun!

Demek, Allah verince iyi; kısınca kötü öyle mi! Bollukta azın; yoklukta isyan edin öyle mi! Fakir isen öl; zengin isen çok yaşa öyle mi! İyiliklere dur; kötülüklere geç; öyle mi! Sen çalış ben yiyeyim; başkası açlıktan ölsün bana ne öyle mi! Hayır hayır; varlıkta Şükür; yoklukta Sabır gerektir. Sakın yanlış anlama; Sabır; zulme razı olmak demek de değildir.Bir şey yapamasanız bile; kalben buğz etmek;kalben dahi o zulme meyl etmemek gerektir.

Hem herkesin cennete gireceğini nereden çıkarıyorsun.Sen dini; oyuncak mı zannediyorsun!

Hey onbaşı; yoksa sen kendini Başkomutan mı zannediyorsun! Bir vakit; bir onbaşı kendisini Başkomutan zannetti.Hem kendisini yaktı; hem de dünyayı yaktı.Evet evet;doping iğneleri veya extazy hapı ile kendisini Süpermen, kurtarıcı vs.zanneden hem kendini hemde halkını yanıltır.

Hey kardeş gerçek kurtarıcı;maddi ve manevi tehlikelerden, Aziz milletini, selamete çıkaran kişidir. Hele çıkardıktan sonra bataklığa sokan kişi hiç değildir.

Hey kardeş bizim;sahte kabadayılara ve kurtarıcılara ihtiyacımız yoktur.Bizim kurtarıcımız;akıllı,mert ve dürüst olmalıdır.

Hem deme;”Allah;bu dünyada bize sahib çıkmadı da; ahirette mi bize sahib çıkacak!” Hem deme; “Sabrın bittiği noktada gelen; Allah”ın yardımını ne yapayım.” Hem deme;”Allah bizi kızdırmaktan veya kendisine isyan ettirmekten zevk mi alıyor!

Evet evet; bazen bir baba elbetteki çocuğunu kızdırmaktan hoşlanır.Bu aslında onu çok sevdiğindendir.Hem hiçbir baba çocuğunun hiç kötülüğünü arzu bile etmez.Hem seni;mümkün olsa, cennet hayatı gibi yaşatmak ister.Aslında o baba; seni hayatın türlü türlü cilvelerine karşı dayanaklı olmanı ve zorluklar karşısında pes etmemeni;istemekte ve seni terbiye etmektedir.

Hem bazen çocuğun isyan bayrağını çekmesi; onu keyiflendirir ve hoşuna gider.Sen ancak baba olduğunda bunu anlayabilirsin.Sakın yanlış anlama; ebeveyne daima saygıda ve hürmette kusur etmemek hele hiç küfür etmemek; hatta mümkün ise, of bile dememek ve onu hiç kırmamak gerektir.
Hem Allah; hiç kimseye iltimas geçmez ve imtihan sırrına dikkat eder.Cennet ucuz; cehennem lüzümsuz değildir.

Evet evet; aslında Allah sizi çok sevmektedir. Şeytan ise; sizin cehenneme girmenizi istemektedir.Siz bataklıkta boğulan birisini kurtarmak istersiniz; ama o hain sizi o bataklığa çekmek ister. Sakın yanlış anlama bu bir temsildir; elbetteki boğulana yardım etmek gerektir.

Hey kardeş; Allah”ı uyutacağını veya kandıracağını da zannetmeyesin! Timsah gözyaşların veya yalanların ile Allah”ı yanıltamazsın.Hem namazını da dosdoğru ve ihlas ile kılasın.Hem Allah”ın Sabrını da denemeye kalkmayasın.

Hey kardeş; Ademoğlunu da uyutacağını veya kandıracağını da zannetmeyesin! Onlar büyüklük gösterip yaptığın haksızlıklara şimdilik ses çıkarmamakta seni mahcup ve utandırmak istememekte; hatanı düzeltmek için süre vermektedirler.

Pembe gözlük ile kainata bakan, kainatı pembe görür.Siyah gözlük ile bakan ise;siyah görür.Esas olan ise; kainata şeffaf gözlük ile bakmak; yani gerçekçi olmaktır.Şerlere; gözünü yummak, görmemezlikten gelmek,ses çıkarmamak veya hoş görmek doğru değildir.Veya teviller ile; haram olan bir şeye, helal; haram olan bir şeye; helal demekte doğru değildir.Hem helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir.Harama girmeye hiç lüzum ve gerek yoktur.
Hem burası cennet değildir; dünyadır bilesin.Burada çalışılacak; ahirette ise bedeli alınacak. Hem dünya;kafir ve munafıklar için cehenneme nisbet ile cennet gibidir.Hem dünya;müslüman için cennete nisbet ile cehennem gibidir. Hem muhabbetullah ile;bir müslümanın bu dünyada da cennetin manevi bir nevi gölgesine girmesi de vakidir. Evet evet; güzel gören güzel düşünür.Güzel düşünen de hayattan zevk alır.

***Evet evet;hem madem kıyamet kopmamıştır,hem imtihan kapısının senin için kapanıp kapanmadığı; bizce mechuldur.Hem madem kimin ne olacağını ve ne olduğunu;Allah bildirmedikçe, Allah”tan başkası bilemez;o halde ümitsizliğe kapılmadan ve ümitvar olarak; kabre iman ile girmek gerektir.***

Evet evet;Allah”ı inkar eden; Kafir ve Munafıklar; cehennemden kesinlikle ve kesinlikle çıkamayacaklardır. Ehl-i iman ise; hesaptan sonra ancak cennete girebilecektir.Amel defterleri açılmamış masum çocuk ve mecnunlar ile imtihana tabi olmayan mahlukattan ise; hesap sorulmayacaktır.
Hey kardeş; Mevlana Celalettin-i Rumi,kim olursan ol gel demiş,lakin kafirliğini bundan sonra da devam ettirebilirsin dememiş.Sakın yanlış anlama kardeş;cennet ucuz,cehennem lüzümsuz değildir.

Ey ehl-i kitap;dikkat ediniz; Allah”ı tanımak; ama,Allah”ın havl ve kuvveti ile; “ağaçlara gel dediğinde gelen, git dediğinde giden; hervakit üzerinde güneşten rahatsız olmaması için bir bulut olan; kendisini öldürmeye gelen suikastçıların arasından görünmeden geçen, on parmağından su akıtan,az bir azık ile çok kişiyi doyuran, Miraca yükselen,Allah”ı bizzat gören,bir işareti ile ayı ikiye bölen;kendisine mucizevari bir kitap verilen; Allah”ın sevgili kulu ve elçisi olan; Hz.Muhammed Mustafa”yı (Aleyhisselam) “tanımamak olmaz. Allah”ın herhangi bir Peygamberine düşman olmak; Allah”a düşman olmak demektir. Allah”a düşman bir kişi; ehl-i necad olamaz.Yani cennete giremez. Yani “La İlahe İllallah,Muhammedün Resulullah” demek gerektir.

Evet evet; Allah katında din İslamiyettir.Hem tüm peygamberler de Müslümandır.Hem tüm Hak dinler; Allah birdir ve Ahiret vardır demiştir.Hem tüm peygamberlerin İlahı; Allah”tır.

Sakın yine yanlış da anlama; İslamiyeti ve İslam Peygamberini Hakkı ile duymamış, bilmeyen; fakat kalbinde zerrece Allah”a imanı olan ve kendi peygamberinin ve tahrif edilmemiş kitaplarının izinden giden “Allah birdir ve Ahiret vardır”diyen ehl-i kitap da; hesaptan sonra cennete girecektir.
Sakın yanlış anlama;Ahirzaman peygamberi olan Hz.Muhammed peygamberini ve getirdiği Hakikatleri duymuş ve bilen Ehl-i Kitap; Müslüman olmadıkça ehl-i necat olamaz.

Hey ehl-i kitap; niçin İslamiyeti doğru öğrenmiyorsun? Yoksa Müslümanları kendine mi çekmek istiyorsun;niçin ehl-i kitap olmayanlar ile uğraşmıyorsun.
Sakın yanlış anlama; İslamiyet tüm peygamberleri ve getirdikleri orijinal;nüsha ve kitapları tasdik ve teyid eder.Hem peygamberler arasında da ayırım yapmaz. Hem bir peygamberi dahi inkar eden müslüman olamaz.Orjinal olmayan kitap ve nushaları ise kabul etmez.

***Evet evet; Hz.İsa Peygamber yeni bir din ile gelmez. Hz.Muhammed Mustafa Peygamberi ve Kuran-ı Kerim”i; teyid ve tasdik etmek ve deccali öldürmek için gelir.***

Hey ehl-i kitap;niçin deccale ve şeytana karşı; ittifak etmiyorsunuz. Birlikten güç doğduğunu bilmiyormusunuz.Siz birbiriniz ile uğraşmaktan; hain şeytanı ve zamanın deccalini ve deccal misal kişileri hepten unutuyorsunuz.

*Soru: Kaç kişi iman ile kabre giriyor? Şu anda cennet ve cehennem varmıdır?
Cevap:Yüzde yüz olması için dersi güzel, sıkı ve düzenli çalışmak işi şansa bırakmamak ve her zaman tedbirli olmak gerektir.

Evet evet; kimsenin çözemediği problemleri;kısa, pratik, basit ve kolay çözen ve bunu herkesin anlayabileceği ve hiç unutmayacağı bir tarzda anlatan, dahi bir öğretmenin; dost,arkadaş ve talebeleri; kuvvetle muhtemel başarılı olacaktır. Aksinde ise; tersi olacaktır.

Hey kardeş ben ilm-ü ledünü bilirim dersin.Sen Hz.Musa peygamberden daha mı üstünsün. Hz.Musa peygamberin bilemediği bir ilmi; sen nasıl bilebilirsin. Sen evliyayı kendin ile kıyas mı edersin.Kendini evliya zanneden veya ilan eden evliya değildir bilmezmisin.

Hey kardeş sen kağıt, büyü,sihir ,cin vs.gibi boş ve tehlikeli şeyler ile uğraşacağını niçin helal yollardan çalışıp zengin olmaya bakmıyorsun.Hem cin görmemişsin, hem cin hakkında ahkam kesiyorsun.Saf insanların parasını çarpıyorsun! Sen kimi kandırıyorsun!

Hem uzayda bulunan galaksiler de boş değil; Nurdan yaratılmış melekler ile doludur. Hem uzayda boşluk da yoktur.Heyula denen atomdan daha da küçük gayr-i nizami bir madde ile doludur.Güneşin ışık ve ısısı bu yol ve vasıta ile gelir.Hem yıldızlar;cennetin Nurunu yansıtırlar.Hem cennet ve cehennem şu anda dahi vardır ve sakinlerini beklemektedir.Hem uzayda belki dünya misal altı gezegen daha olsa gerektir.


*Soru:Dünyadaki;hadsiz kötülüklere, günahlara, cinayetlere,Allah; niçin Mani olmuyor, zalimleri niçin hemen cezalandırmıyor? Niçin mülküne sahip çıkmıyor? Yoksa uyuyor mu! Yoksa bizi terk mi etti?Yoksa Allah yok mu?

Cevap: Şu an imtihan vakti olduğundan; imtihanın huzur ve sükununu bozmuyor, yalnız huzuru bozanları ve kopya çekenleri tespit edip sessizce dışarı çıkarıyor. İmtihanın, ahengini bozmamak ve talebeleri korkutmamak ve imtihanı amacına ulaştırmak ve sonsuz şefkatinden dolayı ve bir aile reisi gibi, cezayı bazen hikmeti gereği erteliyor ve mahlukatına son nefesine kadar süre veriyor.Ola ki yanlış yoldan döneler,ola ki hidayete ereler.

Hem imtihan olmasa idi; Elmas ruhlu peygamberler ile kömür ruhlu şeddatlar, nemrutlar, fravunlar nasıl ayırt edilecekti?Şayet öğretmen soruları bazı talebelere iltimas yapıp önceden dağıtsa veya kopyayı serbest bıraksa idi;hem imtihanın sırrı bozulacak,hem hayatın ve imtihanın zevki kalmayacak, hem de çalışkan talebeye ve çalışana haksızlık, Adaletsizlik olacak ve hem de terakki ve yarış olmayacak, hem medeniyet ve insanlık yerinde sayacak, hem de öğretmene haklı bir itiraz yapılacak idi.

***Hem büyük davalar; büyük şehirlerdeki büyük mahkemelerde görülür. Dünyadaki hadsiz kötülük,günah ve cinayetler ile ilgili davalarda ancak ahiretteki büyük Mahkemede görülecek;yapanın yanına kar kalmayacaktır.***

Sem olan Allah,her şeyi duymakta. Basir olan Allah,her şeyi görmekte. Habir olan Allah ise her şeyden haberdardır.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahiretde bir mahkeme-i kübrada, delil olarak saklanmaktadır. Hem; Allah”ın uyuduğunu nerden çıkarıyorsun!Yoksa çok uyuyan ve uyutulan ve vazifesini yapmayan ve Allah”ı dinlemeyen ve her haltı işleyen ve her türlü zulüm yapan sen misin! Yoksa Allah”tan bile daha çok; saygı gösterdiğin ve korktuğun; bir şeyin, seni ahirette kurtaracağını mı zannediyorsun!Hem cennet ucuz değildir. Hem cehennem dahi lüzumsuz değildir.

Hem,eğer her haksızlıkta Allah size şiddetli bir tokat vursa idi o zaman herkes korkudan zoraki iyi olur ve hayat yaşanmaz bir hal alır, idi. Yoksa,keşke vursaydı da cehenneme girmeseydik mi diyorsun!Allah”ın emir ve yasaklarına uymayan ve uygulamayan sen; Allah”ın kanun ve düzenini; yürürlükten kaldıran ve bunun ile övünen sen;” beşeri kanunlarımı Allah bile yürürlükten kaldıramaz” diyen sen; kendini Allah”tan daha üstün gören ve savaşlarla dünyayı yakıp yıkan sen, haksızlıklara ses çıkarmayan ve görevini yapmayan ve görevini kötüye kullanan sen; doğruyu söyleyenleri; dokuz köyden kovan, cezalandıran sen; sonra kendi yaptığın kurduğun düzen iflas edince; sorumluluktan ve cezadan kurtulmak için suçu kadere ve Allah”a yıkmak isteyen,sen!

Sakın yanlış anlama; biz diyoruz ki; madem siz kendi beşeri kanunlarınız ile yönetiliyor ve kendi kanunlarınızı kendiniz yapıyor; acaba bu kanun ne için ve kimin için ve niçin çıkardığınızı dahi bilmiyor; Aziz milletinizin Ali ve yüksek menfaatlerini bile koruyamıyor;iseniz; Allah”a niçin isyan ediyorsunuz ve suçu niçin kadere yıkıyorsunuz!

Hem;beşeri kanunlarınızı ve düzeninizi çok beğeniyor iseniz; Devletinize niçin isyan ediyorsunuz! Yok biz kendi kendimizi yönetmiyoruz, kendi kendimizi yönettiğimizi zannediyoruz,bizi perde arkasındaki gizli güçler ve eller yönetiyor, alın teri kazancımızın neredeyse hepsini elimizden alıyor, kendileri ise istisna ve muafiyetler ile çalışmadan risksiz kazançlarına kazanç katıyor; bizleri üç kuruşa köle gibi karın tokluğuna çalıştırıyor; onun için baş kaldırıyor ve isyan ediyoruz diyorsanız; niye o hainlere fırsat veriyorsunuz!Niçin bunları ve durumunuzu devletinizin; akıllı ve civanmert vekillerinize, yetkili, görevli kişi ve kurumlara söylemiyorsunuz, kanunlarınızın daha adil olması insanların huzur ve refah içinde yaşaması için; niçin orijinal fikirlerinizi ve projelerinizi beyan edip;yetkili ve görevlilere yardımcı olmuyorsunuz!

Hem o silahı; mazlum ve masum halkınıza niçin çeviriyorsunuz! Yoksa siz; “birbirinizi kırın,yiyin; bizde sülük gibi kanınızı ve milli servetinizi emelim, sömürelim, parçalayalım, köle gibi sizi çalıştıralım” diyen o gizli hainlere mi çalışıyorsunuz. Yoksa sizi sinsi hainler kurnazca kullanıyor mu! Hem siz bu gizli hainleri niçin kollayıp, koruyor ve hiç ses çıkarmıyorsunuz!

Yoksa o gizli hainler;vatan millet;din iman;eşitlik özgürlük diye saf insanları kandırıp, kullanıp; insanları birbirleri ile çatıştırıyor; elinize silah ve para verip; daha da ezmek ve zalim düzenlerini sürdürmek için sebep mi arıyor!

Soru:İyi güzel de;biz bu tüm dediklerini yapıyoruz.Derdimizi kimselere anlatamıyoruz. Artık bu devletten fayda gelmeyeceğini anladık bu yüzden isyan ediyoruz.

***Cevap:Diyelim ki; isyan ettiniz.Karşınıza isyanı bastırmak için yine askerlik veya polislik vazifesini ifa eden belki de kendi kardeşiniz çıkacak;hem, o kendi öz kardeşiniz ile savaşmak hiç mi hiç akıl karı değildir.Hem dahilde savaş; silah ile değil,akıl ve kalem ile olur. Hem kalem; kılıçtan daha keskindir.

Evet evet; devlet, vatandaşlarına hizmet götürmeli; yoksa vatandaş; devletin kulu kölesi olmamalıdır.Memuriyet devlete ve millete hizmet için tercih edilmeli;yoksa “salla başını al maaşını”olmamalı.

Hem sen niçin okuyup ve çocuklarını okutup; devletini kendin yönetmiyorsun. Yoksa sana yönetemezsin veya okuyamazsın diyen mi var? Hem sen niçin okulları araçları yıkıyor ve yakıyorsun. Sana hizmet için gelen devlet erkanını bile kovuyorsun! Sonra da; nerede bu devlet diyorsun! Yoksa buralara devlet gelirse düzenimiz bozulur mu diyorsun! Yoksa elektriksiz,susuz,yolsuz,okulsuz vb.bir köyüm, mahallem mi olsun diyorsun!

Evet evet;zulme rıza zulümdür. Ama;zamana, mekana ve makama göre akıllı hareket etmek gerektir.Siz zannediyor musunuz ki; deccal”in kuvveti sadece kendindendir. Hayır hayır; onun arkasında şeytan ve şeytanın dostları vardır.

Hem deme; “bu terör ve anarşi niçin bitmiyor” diye. Yoksa bitirmek mi istemiyorlar. Yoksa sizi mi bitirmek istiyorlar!

Hey kardeş;düşman ile savaşacak silahınız,askeriniz ve savaş bilginiz ve birikiminiz, servet ve cesaretiniz yok ise; düşmanı tahrik eden hareketlerden ve sözlerden sakınmak gerektir. Zaten düşman size ezmek ve toprağınızı işgal etmek için bahane aramaktadır.O halde o bahaneyi vermemek gerektir.

Hey kardeş; akılsız bir liderin peşinden gidip yok olacağına, aklınızı çalıştırıp; akıllı ve Adil bir devletin hüküm ve tasarrufu altında yaşamak daha evladır. Hem tanka karşı; sapan ile savaşılmaz. Düşmana karşı koyacak mukabil bir silahın yok ise; düşmanını aklın ile alt etmelisin. Hem pekçok devletin ekmeğini yiyebilir, suyunuda içebilirsin.

Hem pekçok devlet; sen niçin namaz kılıyorsun veya oruç tutuyorsun da vs. demez. Velevki o devlet; şeytanın ve deccalin hüküm ve tasarrufu altında olmasın! Çünkü; şeytanın diyarında akıllı kişilere iş,ekmek ve su yoktur.Hem akıllı kişileri yönetmek pek zordur.Hem şeytan da; kendisinden daha akıllı olanı sevmez.

Evet evet;zengin,akıllı ve güçlü insan; dağa çıkmaz ve çıkarılamaz; hem kendini kullandırtmaz, hem kandırılamaz. O halde; elektriksiz, susuz, yolsuz, fabrikasız, barajsız, okulsuz, evsiz vb.yer bırakmamak;Ülkeyi imar ve ihya etmek; terör, anarşi ve bölünmeye zemin hazırlamamak; acizliğin, fakirliğin, cahilliğin,işsizliğin, dinsizliğin, dini taassubun, batıl ve hurafelerin belini kırmak;Gizli kast sistemini ve köleliği kaldırmak;batıl;fikir, görüş ve ideolojileri ve kanlı ve baskıcı rejimleri,terör örgütlerini,gizli ifsat komite ve yuvalarını tasfiye etmek;Köle,uyuşturucu,içki,fuhuş ticaretinin kökünü kazımak; hertürlü kumar ve tefeci faaliyetlerine son vermek; faizi ve batakhaneleri kaldırmak; Allah”a ibadet edilen yerleri; ilim ve irfan yuvalarını ise;korumak gerektir.Evet evet; cami,kilise,havra,okul,fabrika,yol,çeşme,hastahane vs; senin içindir bilesin.

Hem dine de saygılı olasın.Velev ki o din senin dinine saygılı olmasın. Hem her peygamberin yoğurt yiyişi farklıdır bilesin.Hem sakın Allah”ın sevgili bir peygamberi ile uğraşmayasın.Hem uğraşır isen;Nemrut gibi kafanın kırılacağını iyi bilesin.

Hey ehl-i kitap;İsevi aklı,Muhammedi gücü,Musevi zenginliği; şeytana ve deccale karşı birleştirmek gerektir.Hey ehl-i kitap;siz bütün dünyayı ehl-i iman yaptınızda mı kendi kendinizle savaşmaya kalkıyorsunuz! Niçin “Lailaheillallah” kelimesinde birleşmiyorsunuz.

Hey hain; akıllı ol.Milletin maddi ve manevi bağlarını koparma.Yoksa sende o gemide boğulursun. Sakın yüzme biliyorum ,filikam,can simidim ve can yeleğim var diyerek kurtulacağını da zannetme. Büyük okyanus ve denizlerde; büyük gemiler bile hortuma ve girdaba yakalanıp batmaktadır.Hem parana,aklına ve gücüne de fazla güvenme; sen boğulduktan sonra;okyanusun derinliklerine batan hazinenin de sana bir faydası olmaz ve seni de kurtaramaz.

Hem insanları sömürüyor ve aç bırakıyorsunuz; sonra da; bir taş ile iki kuş vurup; bıyık altından gülüp;bu nasıl vicdansız Allah ki; sömürdüğümüz insanları açlıktan kurtarmıyor öldürüyor diyorsunuz öyle mi!

O hainler; açtıkları ve geri kapattıkları petrol kuyularındaki petrolü; altın ve elmas ocaklarını vs.acaba vatanınızı parçalayıp, sizi birbirinize kırdırdıktan sonra mı çıkarmayı düşünüyorlar!

Hey kendini bir milletin kurtarıcısı zanneden akılsız; yoksa o silahı masum insanları katl etmek için o hainlerden mi aldın!Akıl odur ki;mevcud durumunun daha iyi olması için çabalamaktır.Yoksa mevcud durumunu tehlikeye düşürmek ve daha kötü duruma düşmek ve Aziz milletini mahvetmek değildir.

Hey hain ekmek yediğin devlete silah çekip,isyan edip, yeni devlet kuracaksın da ne olacak. Madem kuracağın veya yeni kurduğun devletin hukuk sistemi ile; ekmeğini yediğin devletin hukuk sistemi aynı ve benzer veya pek farkı yok ise veya daha kötü ise; ne için ve kimin için savaşıyorsun!Niçin masum insanların günahlarına giriyorsun!

Yeni bir devlet kurdun da başın göğe mi erişti.Yoksa kurduğun devlet paravan ve kukla bir devlet mi! Yoksa o hainler; kurdurttuğu yeni devleti sıçrama taşı gibi kullanacaklar mı! Yoksa milletleri birbirine kırdırtmak mı istiyorlar! Yoksa yık dinini; kur devletini mi diyorlar!

Yoksa ben Allah”ın kanun ve düzeninin uygulandığı bir devlet kurmak istiyorum ve onun için savaşıyorum mu diyorsun.Heyhat; Müslüman kardeşini ve masum insanları öldürerek mi o devleti ve düzeni kurmayı düşünüyorsun. Çok yanılıyorsun.Hainlere ses çıkaramıyorsun; gariban ve güçsüzlerle uğraşıyorsun öyle mi! Yoksa antika silahlar ile devlet mi kurmaya kalkıyorsun! Yoksa hainler ile anlaşmadan yeni bir devlet kurulamaz mı diyorsun!

Sakın yanlış anlama;biz haksızlığa karşı susun, hiçbirşey yapmayın demiyoruz; şeytan ve deccal ile savaşmayın da demiyoruz. Hem ekmeğini yediğiniz devlet; şöyle veya böyledir; yıkın,kaos çıkarın,ihtilal için zemin hazırlayın veya ihtilal yapın da demiyoruz.

Biz diyoruz ki; hernerede yaşıyor iseniz,öncelikle; batıl ve yanlış; zihniyetlerin, hurafelerin, sistemlerin,fikirlerin,düzenlerin,kanunların,yanlış olduğunu; akli ve mantiki deliller ile ispat edin ve o kanunları meşru yollardan ve güzellik ile tahvil edin, değiştirin. Devletleri savaşlar ile fethetmekten ziyade öncelikle insanların kalplerini, akıllarını fethedin ve müspet hareket ile güzel örnek olun; şeytanın düzenine alet olmayın diyoruz.

Sakın yanlış anlama;doğru yolda olmayan kardeşini uyarmak ona iyilik etmektir. Susmak ve yaptığı kötü işleri hoşgörmek ise ona asıl kötülüktür.Hey kardeş;dost kötü günde belli olur.Yoksa iyi günde yüzüne gülüp seni kullanan ve soyan dostun değildir.

Hem dost acı söyler bilesin.Paran, servetin,sıhhatin, güzelliğin,aklın, gücün vs. bittiğinde dost bildiklerin seni terk edecektir bilesin! Ama Rabbin seni asla terk etmeyecektir.Evet evet;dost istersen Allah yeter.

Evet evet; devlet aynen bir babaya benzer.Tabaiyyeti altındaki vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılaması ve herkesi memnun etmesi kolay olmasa gerektir. Nasıl ki;dindar bir kişi ile; şeytan çok uğraşır.Aynen bunun gibi Allah”ın düzen ve kanunu ile yönetilen bir devlet ile de uğraşan ve o devleti yıkmak isteyen çok düşman olur.

Hey kardeş merak etme;nerede olursan ve hangi devlette yaşarsan yaşa; Allah senin ekmeğini gönderecektir; velev ki hainler senin ekmeğin ile oynamasınlar ve o ekmeği gasp etmesinler. Hem ekmeğini yediğin devlete de silah çekme.Silah ancak cana kast halinde ve kendini veya bir üçüncü şahısı müdafa için çekilebilir. Hem meşru müdafa bir Hak”dır.Ama sınırını da aşmamak gerektir.

Hey, devlet baba;Allah”ın kanun ve düzeni ile yönetilmez isen;kendi yaptığın kanunların dışına çıkmak zorunda kalır; hem görevli ve yetkili kişileri de zor duruma sokarsın.Niçin kanunlarında “göze göz;dişe diş” demezsin!

Evet evet;beşeri hukuk ve adalet ile; İlahi hukuk ve adalet arasında boşluk olmamalıdır. Hem devletin bekası ve milletin huzur ve saadeti için bu elzemdir.Ve devlet dahi kendi bekası için gerekeni yapar! Ama; Allah”ın sınırlarını da aşmamak ve zorlamamak gerektir.

Hey çocuk; her şeye burnunu sokup; devlet babayı üzmeyesin.Hem yaşın küçük olduğu için bazı şeyleri zamanı gelince öğreneceksin!

Hey kardeş;devletinin Kadir ve kıymetini iyi bilesin.Hem ona iyi sahip çıkasın.Hem ona karşı gelir isen;kafanın kırılacağını bilesin. Her ne kadar bazen Deccal o devlete sahip çıksa da; o zalimin elinden Aziz devletini kurtarasın.Hey kardeş devlet senin devletin. Niçin hainlerin eline bırakasın!
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
ne bu ya. bakış açınmı. tamam öyle bak reklamını da yaptın. propagandanıda. belki biz insanda tanrıyı arıyoruz ne olacak yolumuzdanmı dönücez. ben olsaydım bunu silerdim adminatöre de duyurulur. şimdi sana birisi bir pragraf için cevap verse ne olacak, o zamanda hadislerdenmi yazıcan. bu kadar uzun yazmanın ne anlamı var bir yerden al yapıştır. birazda sen hayyam oku birden çğrışım yaptı sende bunları oku sevgili dostum.;

Yeryüzü padişahların, kralların olsun.
Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın..

Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun,
Temizlik, cennet kapıcısının işi..

Kim, ne olursa olsun,
Sevgili bizim olsun tek,
Canı, canımız olsun..

Ey kör bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş
Bırak onu bunuda gönlünü hoş tut hoş
Durmadan kurulup dağılan bu evrende
Bir nefestir alacağın oda boştur

Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.

Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili..

Adil davranmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka , tesbih , post , seccade güzel ama
Tanrı kanar mı bunlara
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bana kalırsa bu forumu daha çok güzelleştirebilmek için öncelikle böyle kopyala-yapıştır yazılar kaldırılmalı. Forum içinde bunlardan çok var. Cevap versen verilmiyor, hiç bir tartışma kapısı aralamıyor bu yazılar. Eğer bu tarz şeyler okumak istesek hem din hem de örneğin psikoloji hakkında, google a yazıp bir çok kaynağa ulaşabiliriz. Önemli olan insanların kendi cümleleriyle burda birebir iletişimde bulunmak.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Sevgili ''köle'' sana katılıyorum.Forumun amacına aykırı buluyorum.Bu soru cevaplarla ne yapmak istediğiniz çok açık soruların cevaplarındaki açısız açılar hiç hoşuma gitmedi.
Bana kalırsa bu forumu daha çok güzelleştirebilmek için öncelikle böyle kopyala-yapıştır yazılar kaldırılmalı. Forum içinde bunlardan çok var. Cevap versen verilmiyor, hiç bir tartışma kapısı aralamıyor bu yazılar. Eğer bu tarz şeyler okumak istesek hem din hem de örneğin psikoloji hakkında, google a yazıp bir çok kaynağa ulaşabiliriz. Önemli olan insanların kendi cümleleriyle burda birebir iletişimde bulunmak.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
ben olsaydım bunu silerdim adminatöre de duyurulur.

Peki silme sebebiniz ne olurdu?

Bana kalırsa bu forumu daha çok güzelleştirebilmek için öncelikle böyle kopyala-yapıştır yazılar kaldırılmalı.

Bunu sence nasil yapabiliriz?

Ayrica arkadaslar konu acilmis, yazdigi seyler ortada. Bizde bu arkadasin felsefe ile ilgilenen insanlar uzerindeki on yargilari ile gelip bu yaziyi paylastigini, hatta bir daha siteye bile ugramayacagini tahmin edebiliyoruz. Lakin paylastigi seyleri dikkatlice okursaniz islam dinine uygun bir uslupta sorularin cevaplarinin verildigini gorebiliriz. Belki kendi cumleleri degil lakin bir din aliminin konu ile alakali cevaplari olabilir. Sonuc itibari ile felsefe ile ilgilenen insanlarin Allah inanci olmadigi, ateist olduklari yada farkli din ve inanislara sahip olduklari on yargisinin olusmasindaki sebeplerden biri de bence suan yaptigimiz sey. Iman eden, Allah'a inanan, islam dinine mensup bir bireyinde felsefe ile ilgilenebilecegini hatta ve hatta islam dininin felsefeye cok acik bir din oldugunu gostermek sanirim zor olmasa gerek. Elestiri yapabiliriz elbette ama bu elestirilerimiz kendi inancimiza, kendi yaraticimiza, kendi dinimize ters dusuyor diye; silin bunu, bu ne boyle gibi yaklasimdan ziyade, onun paylasmis oldugu sorular var mesela alinti yapilip bunlar ustunde tartisma ortami olusturarak daha verimli bir alis veris yapabiliriz. Konuyu illa baslatan devam ettirecek diye bir husus yok.
Ornegin;
*Soru:Allah”ın bir şekli ve sureti varmıdır?

Evet sizce yaraticinin bir sekli sureti var midir?

 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Yeryüzü padişahların, kralların olsun.
Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın..

Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun,
Temizlik, cennet kapıcısının işi..

Kim, ne olursa olsun,
Sevgili bizim olsun tek,
Canı, canımız olsun..

Ey kör bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş
Bırak onu bunuda gönlünü hoş tut hoş
Durmadan kurulup dağılan bu evrende
Bir nefestir alacağın oda boştur

Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.

Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili..

Adil davranmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka , tesbih , post , seccade güzel ama
Tanrı kanar mı bunlara

Öuhteşem bir şiir. Konuyu gördüm fakat bildiğiniz üzere felsefe yazılan değil tartışılan düşünülen bir işlev içerisinde. Alttaki yazıyı beyfendinin yazmadığıda apaçık ortada. Sadece sitenin popilasyonunu düşürmeye çalışıyor sanırım. Böyle şiirleride ayrı bir konu başlığında toplarsanız sevinirim.
 

Nietzsche

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eyl 2009
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
44
popilasyon derken neyi kasıt ettin anlamadım. popülasyon ise demek isteğin bir başlık ile bu nüfus değişimi neden olsun?
Evet sizce yaraticinin bir sekli sureti var midir?
o şekli benim, sensin, onlar, yaratılan herşey
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
ne bu ya. bakış açınmı. tamam öyle bak reklamını da yaptın. propagandanıda. belki biz insanda tanrıyı arıyoruz ne olacak yolumuzdanmı dönücez. ben olsaydım bunu silerdim adminatöre de duyurulur. şimdi sana birisi bir pragraf için cevap verse ne olacak, o zamanda hadislerdenmi yazıcan. bu kadar uzun yazmanın ne anlamı var bir yerden al yapıştır. birazda sen hayyam oku birden çğrışım yaptı sende bunları oku sevgili dostum.;

Yeryüzü padişahların, kralların olsun.
Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın..

Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun,
Temizlik, cennet kapıcısının işi..

Kim, ne olursa olsun,
Sevgili bizim olsun tek,
Canı, canımız olsun..

Ey kör bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş
Bırak onu bunuda gönlünü hoş tut hoş
Durmadan kurulup dağılan bu evrende
Bir nefestir alacağın oda boştur

Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.

Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili..

Adil davranmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka , tesbih , post , seccade güzel ama
Tanrı kanar mı bunlara

Hocam demek istediğim siteye rabet azalır. Anladığını düşünüyorum.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52

Peki silme sebebiniz ne olurdu?
Bunu sence nasil yapabiliriz?


önce şunu belirtmeliyimki, burda cevap vermek sizin de dedğiniz gibi buraya girip bir kere mesaj yazıp bir daha uğramayan arkadaşın tuzağına düşmek gibi bir şey.o amacına ulaştı şu an.belli bir çerçeve içerisinde oluşturulan form kuralları dahilinde belki bunu yapabilrdiniz.fakat üste yazdığınız üzere bu konuya aynı çerçeveden bakmıyoruz ne yazık ki..! hiç eşitçi bir yaklaşım değil yaptığınız. geçmiş dönemlerimde araştırma yaparken bu tür dini içerikli sitelere girip tartışmalara katıldım fakat bırakın konu açmayı bir tartışmada kendi bakış açılarına göre olmayan herşeyi anında yok ediyorlar. yani dini tartşmanın bile yasak olduğu bu tür siteler bunu böyle yapıp kendilerine göre parazit olduğunu düşünülen her konyu bertaraf ediyorlar. ama görüyorumki sizin bakışınızda farklı özgür bir çerçeve adı altında düşünlülmesi ve herkes bakış açısını belirtmeli mantığı ile savunuyorsunuz. belki de bunu bu tür yorumları getiren insanları burada felsefe de form sakilerini aynı bakışta olmaları ve karşınıza almamak için olabilir diye düşünüyorum. çözüm önerisinde sunuduğunuz her pragrafı alıp tartışalım ilkesine de katılmıyorum . zaten o tür oldukça başlık var.yine açılsın sorun yok ama kendi cümlelerimizle olsa.
sonuçta bu tür şeylerin uzun vadede zarar vediğini düşünüyorum. daha önce girdiğim farklı felsefe sitelerindede bu konuları çok konuşmuştuk kısa vadede haklısınız. ama ben maraton koşusunu seçtim yüz metere koşusunu değil. bu bir kısır döngü oluyor.ama kişi çıkacağını sanıyor her enerjisini harcadığında ama yorulduğu zaman bakıyorki yine aynı yerde...
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Hocam demek istediğim siteye rabet azalır. Anladığını düşünüyorum.

galiba hayyamı sevmiyorsunuz. yoksa alıntıdanmı rahatsız oldunuz.o arkadaşın yazdığını cidiye almadığımdan yaptığını yanlış bulduğumdan hayyam şiirleri le anlayabileceği dilde cevap verdim tabki hayyam şiir kategorisinde ama bazen böyle yerini de buluyor. siteye rağbet bu şekilde azalacağınıu düşünüyorsanız eğer dini eleştirmeyen bir bakışta olanyerlerde var. yinede diyorumki hayyamın o dönemde dinin çok önemli olduğu inanmayanın kafir sayıldığı kafaları kesildiği fakat hayyamın bunu bilim ile aşıp insani vasıflarla nasıl bertaraf ettiğini araştırın. kitapta önereyemmi.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
[FONT=&quot]16. yüzyılda yaşamış Bektaşi şairlerinden [/FONT][FONT=&quot]Azmi’ nin dizeleri cevap olacaktır sanırım.
[/FONT]


Yeri göğü ins ü cini yarattın
Sen ey mimar başı eyvancı mısın?
Ayı, günü çarhı, burcu var ettin
Ey mekan sahibi rahşancı mısım?


Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz, göğü direksiz
Durdurursun acep iskancı mısın?


Kullanırsın kanatsızca rüzgarı,
Kürekle mi yaptın sen bu dağları,
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verüb alırsın, sen cancı mısın?


Sekiz cennet yaptın sen adem içün,
Adın büyük bağışla, anın suçun,
Ademi cennetten çıkardın niçün?
Buğday nene lazım harmancı mısın


Bir iken bin ettin kendi adını
Görmedim sen gibi iş üstadını
Yaşadırsın kurudursun odunu
Sen bahçevan mısın, ormancı mısın


Cibril’e perde altında söylerdin
İnüb Beytullah’da kendin dinlerdin
Bu ateşi, cehennemi neylerdin
Hamamın mı vardır, külhancı mısın.


Haaya çekilüb seyrana dudun
Aklı ermezlerin aklınını urdun
Kuldan ince köprü yaptın da kurdun
Akar suyun mu var, bostancı mısın


Bu kuşlara bedel bu yazı yaptın
Evvel bahara karşı güzü yaptın
Mizanı iki göz terazi yaptın
Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın


Kazanlarda katranların kaynarmış
Yer altında balıkların oynarmış
On bu dünya kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsın yılancı mısın


Esirci misin koydun cehenneme arab
Hoca mısın okur yazarsın kitab
Aslın katib midir görürsün hisab
İhtisabın mı var, yok hancı mısın


Yüzbin tamun olsa korkmam birinden
Rahman ismi nazil değil mi senden
Gaffar-üz zünübüm demedin mi sen
Af et günahımı yalancı mısın


Beni af eylelrsen düşen mi şandan
Şahlar bile gecer böyle isyandan
Ne dökülür ne eksilir haznenden
Bağışla kusurum haznedar mısın


Şanına düşer mi noksan görürsün
Her gönülde oturursun yürürsün
Bunca canı alup gene verirsin
Götürüp getiren kervancı mısın


Bilirsin ben kulum sen sultanımsın
Kalbe zikrim dilde tercümanımsın
Sen benim canımda can mihmanımsın
Gölnümün yarısın, yabancı mısın…


Beli delil eyler kendin söylersin
İçerden Azmi’yi pazar eylersin
Yücelerden yüce seyran eylersin
İşin seyran kendin seyrancı mısın

Eyvan: Köşk/ Çarh-ı burç: yıldız kümesi / Rahşan: Parlak/ Cibril: Cebrail
Beytullah: Tanrı’nın evi/ Hafa: Köşe, gizli yer
Hisab: vergi denetleyicisi/ Gaffar-üz zünüb: günahları affedici
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
çoktan beri böyle dizeleri okumamıştım çevire çevire. ne güzel cevaplamış.. tam isabet diyorum.. ben hayyam dedim. sen bektaşi azmi dedin.eklencek birşey yok diyorum.kopyalayıp almamın bir sakıncası yoktur sanırım..
 

metka

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2010
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
yıl 2010

binlerce yıldır aynı soruya aynı cevapları veren akıl nekadar ilerlemiş olabilir.sorulması gereken acaba insanın süreti varmıdır? ve biz kendimizi adlandırdığımız gibi insanmıyız eğer insan isek hala niye diğer canlılar için normal olan avcılık ve toplayıcılık eylemlerini hala gerçekeştiriyor ve yaşadığımız gezegeni yok ediyoruz.ve hala düşünme akıl yürütme ve bedeninimizin yapabilirliklerini kullanmak yerine başka canlıların sırtından geçiniyoruz.insan süreti bumudur ki tanrıyı allahı (korkunun)suretinin ne olduğunu merak ediyor ve arıyoruz.
her canlı çevresiyle iletişimi kadar algı ve bilgiye sahiptir.
bilgi dünyayı algılama olarak genişledikçe dengeye oturur.
denge=canlı+çevre+iletişim+algı+bilgi
=bilgi+dünya+algı
=1
ne yapıyoruz; şu andamı yaşıyoruz yoksa bu soruları sorduğumuz için 1000 yıl öncede mi?
bilgi ve imkanlarımız çoğaldıkça ,tersine mi düşünüyoruz.ne yaşıyoruz.......
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
galiba hayyamı sevmiyorsunuz. yoksa alıntıdanmı rahatsız oldunuz.o arkadaşın yazdığını cidiye almadığımdan yaptığını yanlış bulduğumdan hayyam şiirleri le anlayabileceği dilde cevap verdim tabki hayyam şiir kategorisinde ama bazen böyle yerini de buluyor. siteye rağbet bu şekilde azalacağınıu düşünüyorsanız eğer dini eleştirmeyen bir bakışta olanyerlerde var. yinede diyorumki hayyamın o dönemde dinin çok önemli olduğu inanmayanın kafir sayıldığı kafaları kesildiği fakat hayyamın bunu bilim ile aşıp insani vasıflarla nasıl bertaraf ettiğini araştırın. kitapta önereyemmi.


Sevgili yabancı sanırım konunun akısınada yabancı kalmışsın. Öncelikle gel bir kaç santim aşağıya orada ben o şiir hakkında ne yazmışım bir bak. Orada yapılan alıntı neden oldu bende bilmiyorum. Yani anlayacağın ben o şiire laf etmedim. Ve ek olarak ben tam bir hayyam hayranıyım.

Dikkatin İçin Teşekkür ederim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst