- Konbuyu başlatan
- #1
Kafamda bununla ilgili çok fazla soru var, hepsini bir anda buraya dökmek istiyorum.
İnsanlar tartışmaya neden ihtiyaç duyarlar, insanlar kendi benzerlerini gördükleri için mi gerilirler, yoksa kendilerini benzemeyeni mi? Ben kendi içimde yanlış bulduğum birşeyi yanlış bulmayan bir insanla mı tartışırım, peki bunu niye yaparım, bu iki insana da ne katar?
İnsanların hayatlarının her dönemlerinde farklı ruh halleri vardır ve o an için gerçekleştirmek istedikleri derin istekleri vardır, fakat bunu açığa çıkaramamışlardır. Bu açığa çıkmamaktadır, çünkü kendi isteklerine zıt yönde çalışan başka bir içsesleri daha vardır. İşte insanlar bu içsesi susturmak için birşeyler paylaşıp, tartışma ihtiyacı hissederler. Karşıda konuşan kişi ya onun o zıt içsesi gibi konuşur, ya da biz öyle zannederiz, ve o kişiye karşı mücadeleye gireriz.
Bu bize ne sağlar, size zıt birşeyi savunan kanlı canlı bir insan görürsünüz. Onun eksiklerini daha objektif şekilde görmeye çalışırsınız, ve tatmin olduğunuz noktada içinizdeki bu kötü kişiden uzaklaşırsınız. [bu döngünün hayatın içinde tekrar tekrar yapıldığına inannıyorum]
Bunların hepsinin temelinin bebeklikte atıldığına inanıyorum, isteklerinizi tam olarak göremeyen fakat sizden daha ulu ya da yüce sandığınız bir varlığın isteklerine kendinizi uyarlamayı öğrendiniz ve şimdi bunların acısını yaşıyoruz. Birşeyleri tartışmadan, yıkmadan ya da can acıtmadan, içimizdeki o kötü sesi bir türlü susturamıyoruz. Ve yolumuza sessiz-sakin bir şekilde devam edemiyoruz. Haydi tartışalım.
İnsanlar tartışmaya neden ihtiyaç duyarlar, insanlar kendi benzerlerini gördükleri için mi gerilirler, yoksa kendilerini benzemeyeni mi? Ben kendi içimde yanlış bulduğum birşeyi yanlış bulmayan bir insanla mı tartışırım, peki bunu niye yaparım, bu iki insana da ne katar?
İnsanların hayatlarının her dönemlerinde farklı ruh halleri vardır ve o an için gerçekleştirmek istedikleri derin istekleri vardır, fakat bunu açığa çıkaramamışlardır. Bu açığa çıkmamaktadır, çünkü kendi isteklerine zıt yönde çalışan başka bir içsesleri daha vardır. İşte insanlar bu içsesi susturmak için birşeyler paylaşıp, tartışma ihtiyacı hissederler. Karşıda konuşan kişi ya onun o zıt içsesi gibi konuşur, ya da biz öyle zannederiz, ve o kişiye karşı mücadeleye gireriz.
Bu bize ne sağlar, size zıt birşeyi savunan kanlı canlı bir insan görürsünüz. Onun eksiklerini daha objektif şekilde görmeye çalışırsınız, ve tatmin olduğunuz noktada içinizdeki bu kötü kişiden uzaklaşırsınız. [bu döngünün hayatın içinde tekrar tekrar yapıldığına inannıyorum]
Bunların hepsinin temelinin bebeklikte atıldığına inanıyorum, isteklerinizi tam olarak göremeyen fakat sizden daha ulu ya da yüce sandığınız bir varlığın isteklerine kendinizi uyarlamayı öğrendiniz ve şimdi bunların acısını yaşıyoruz. Birşeyleri tartışmadan, yıkmadan ya da can acıtmadan, içimizdeki o kötü sesi bir türlü susturamıyoruz. Ve yolumuza sessiz-sakin bir şekilde devam edemiyoruz. Haydi tartışalım.