İnsan-Şempanze Benzerliği ve Evrim Üzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde fides tarafından oluşturulan İnsan-Şempanze Benzerliği ve Evrim Üzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 14,664 kez görüntülenmiş, 92 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı İnsan-Şempanze Benzerliği ve Evrim Üzerine
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Boraa

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Levent Demirci

İnsan-Şempanze Benzerliği ve Evrim Üzerine
Yayınlanma: 1 Ağustos, 2009

Nisan ayındaki yazımda bıraktığım yerden devam etmeye ve Harun Yahya’nın 20 Soruda Evrim Teorisi’nin Çöküşü adlı kitabının bir diğer bölümünü incelemeye karar verdim. Kitapta bu bölüme “Maymun ve insan genomunun %99 oranında benzeştiği ve bunun evrimi kanıtladığı iddiası neden doğru değildir?” gibi cafcaflı bir başlık verilmiş.

İlk faul çok erken geldi. Başlıkta “maymun genomu” diye bir kavram var ve fena halde sırıtıyor. Maymun genomu diye birşey yoktur. Genomu olan şeyler canlılardır ve maymun diye bir tür yoktur. Bu nedenle maymun genomu denilebilecek bir genom yoktur.

Harun Yahya: “Birçok evrimci kaynakta zaman zaman insanla maymunun % 99 oranında benzeştiği ve bunun evrime delil oluşturduğu iddiaları yer alır. Bu evrimci iddia özellikle de şempanzede odaklanır ve bu canlının maymunlar arasında insana en yakın tür olduğundan, dolayısıyla insanla arasında akrabalık bulunduğundan söz edilir. Gerçekte bu, evrimcilerin, toplumun bu konulardaki bilgi eksikliğinden faydalanarak ortaya attıkları sahte bir delildir.”

Burada görüleceği gibi şempanzelerin bir maymun türü olduğu sanılıyor. Harun Yahya’ya, İngilizce’de “monkey” olarak geçen ve Türkçesi maymun olan canlı grubunun hangi primat türlerini kapsadığını öğrenmesini tavsiye ederim. Eminim ki şu yazdıklarının bu konularda bilgisi olanlara ne kadar komik geldiğini tahmin bile edemiyordur.

İnsan ve şempanze genomlarının büyük oranda birbirine benziyor olması, evrimin delili olmaktan çok insanlarla şempanzelerin ne kadar yakın akraba olduklarını gösteren bir delildir. Evrimin çok sağlam birçok delili vardır ve evrimin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bilim dünyasında hiçbir tartışma olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanlarla şempanzelerin yakın akraba olduklarını gösteren su götürmez o kadar çok delil var ki birçok inançlı bilim insanı bu gerçeği gönül rahatlığıyla kabul etmekte ve kitaplarında bu akrabalığa işaret eden delilleri açıkça belirtmektedirler. Örneğin akıllı tasarım hareketinin poster çocuğu Michael Behe’nin son kitabında insan-şempanze akrabalığı ve ortak atadan türeme üzerine yazdıklarına değindiğim bir yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

Harun Yahya: “Öncelikle belirtmek gerekir ki evrimcilerin insan ve şempanze DNA'ları hakkında sık sık ileri sürdükleri % 99 benzerlik iddiası aldatma amaçlıdır.
İnsanla şempanzenin genetik yapılarının birbirine % 99 benzer olduğunu iddia etmek için şu anda insanınkinin olduğu gibi şempanzenin de genetik yapısının çözülmesi, ikisinin karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunun elde edilmiş olması gerekir. Oysa elde böyle bir sonuç yoktur. Çünkü, şu ana kadar yalnızca insanın genetik haritası çıkartılmıştır. Şempanze içinse henüz böyle bir çalışma yapılmamıştır.”

Ortada ilginç bir durum var. Harun Yahya, şempanze genomunun sıralandığın bihaber gibi görünüyor. Şempanze genomunun sıralanması ve insan genomuyla karşılaştırılmasıyla ilgili makale Nature dergisinde 1 Eylül 2005 tarihinde yayımlandı. Acaba bu kitap bu tarihten daha mı eskiye dayanıyor? Son baskısı değil. Kitabın son baskısının Kasım 2005 tarihli olduğunu görüyoruz. Yani son baskıdan önce şempanze genomunun sıralandığı ve insan genomuyla karşılaştırıldığı biliniyordu. Muhtemelen bu bölümü baştan sona yenilemek gibi bir zahmete katlanmak istememişler. Belki de son baskıyı yaptıkları sırada bu önemli olaydan her nasıl olmuşsa haberdar olamamışlardır. Kim bilir...

Harun Yahya: “Gerçekte, zaman zaman gündeme gelen insan ve maymun genlerinin % 99 benzeştiği iddiası, yıllar önce üretilmiş propaganda amaçlı bir slogandır. Bu benzerlik iddiası insanda ve şempanzede bulunan 30-40 civarındaki temel proteindeki amino asit dizilimlerinin benzerliğinden yola çıkılarak yapılmış olağanüstü abartılı bir genellemedir.

Oysa insanda 30 bin civarında gen ve bu genlerin kodlandığı 100 bin kadar protein vardır. Bu yüzden, 100 bin proteinin sadece 40 tanesinin benzemesiyle insan ve maymunun bütün genlerinin % 99 aynı olduğunu iddia etmenin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.”

Bilimsel literatürü 10 yıl kadar geriden takip edince ortaya böyle komik şeylerin çıkması da gayet doğal oluyor. İnsan genom projesinin 2004 yılında Nature’da yayımlanan son raporunda protein kodlayan gen sayısının 20000-25000 aralığında olduğu ifade edilmiştir. Yani insanlarda 20 bin civarında gen ve bunların kodladığı 20 bin civarında protein vardır. 30 bin genin 100 bin proteini nasıl kodladığını bir türlü çözemedim. Bir genin 3-4 farklı proteini kodlaması ilginç bir durum olurdu heralde.

İnsan genlerinin sadece 30-40 şempanze geniyle karşılaştırıldığı iddiasının ise biraz önce de ifade ettiğim gibi gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Şempanze genomu sıralanması çalışmaların ilk aşamasında insan ve şempanzelerdeki 13454 adet gen birebir karşılaştırılmış ve sonuçlar 2005 Kasım’da yayımlanan raporda duyurulmuş ve bu karşılaştırmaların detayları da ayrıca raporun eklerinde sunulmuştur. Bu genlerin kodladığı proteinlere bakıldığında %29’unun insan ve şempanzelerde tamamen aynı olduğu yani amino asit diziliminin birebir aynı olduğu ve tüm proteinler için ortalama alındığında her bir proteinde sadece 2 noktada amino asit dizilimi farklılığı olduğu sonucuyla karşılaşmaktayız.

Harun Yahya: “Kaldı ki söz konusu bu temel proteinler diğer pek çok farklı canlılarda da bulunan ortak hayati moleküllerdir. Yalnızca şempanzede değil, bütünüyle farklı canlılarda bulunan aynı tür proteinlerin yapısı insandakilerle çok benzerdir.
Örneğin, New Scientist dergisinde aktarılan genetik analizler, nematod solucanları ve insan DNA'larında %75'lik bir benzerlik ortaya koymuştur. Bu, elbette insan ile bu solucanlar arasında sadece %25'lik bir fark bulunduğu anlamına gelmemektedir!”

İlginç bir şekilde Harun Yahya ilk paragrafta doğru şeyler söylemiş. Sadece şempanzelerle değil belli başlı bazı temel proteinlerimiz nerdeyse tüm canlılarla ortaktır. Fakat aralarında farklar vardır. Aynı protein, farklı canlılardaki genlerin evrimsel süreçteki değişimleri nedeniyle bazı değişiklikler içerir. Yani aynı protein ama amino asit diziliminde bazı farklar vardır. İşlevi, görevi aynı ama yapısında ufak tefek veya akrabalık seviyesine göre daha büyük farklar görülmektedir. Kısacası aynı proteinin farklı versiyonlarına sahibiz ve bunlar arasındaki farklılıklar da akrabalık seviyesine işaret etmektedir.

İlk paragraftan sonra bahsedilen nematod solucanları insanlarla olan benzerliğiyle ilgili verilen oranlar, bu konunun Harun Yahya tarafından pek de iyi anlaşılmadığını göstermektedir. Nematod solucanlarıyla ilgili makalede, insanlardaki en iyi bilinen 5000 genin nematod solucanı genomunda arandığı ve bunlardan %75’inin bulunduğu belirtiliyor. İnsan ve nematod genlerinin birebir karşılaştırmasında hangi oranda bir benzerlik olduğundan bahsedilmiyor. Şempanzelerle insanların durumu ise oldukça farklı. İnsan ve şempanzelerin aynı işlev ve göreve sahip genleri amino asit bazında birebir karşılaştırıldığında ortalama olarak her bir proteinde 2 amino asit farklılığı içerdikleri ortaya çıkmaktadır ki bu da %99’dan da yüksek bir orana denk gelmektedir.

Harun Yahya: “İnsan ile maymun arasındaki genetik benzerlik konusunda evrimci kaynaklarda yer alan bir diğer örnek ise insanda 46, şempanzede ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel ilişkiye bir delil gibi gösterirler. Bu mantık geçerli kabul edilirse, insana şempanze kadar yakın bir akrabanın daha varlığını kabul etmek gerekir: Patates! Çünkü patatesin de maymun gibi 48 kromozomu vardır.
İnsan dışındaki canlılar incelendiği zaman da evrimciler tarafından var olduğu iddia edilen akrabalık ilişkilerinin, moleküler düzeyde varolmadığı görülür. Bu gerçek, genetik benzerlik kavramının evrim teorisine bir delil oluşturmadığını göstermektedir.”

Burada büyük bir çarpıtma göze çarpıyor. Hiç kimse sadece kromozom sayısına bakarak iki farklı türün akraba olduğunu iddia etmiyor. Böyle birşey gerçekten de saçma olurdu. Kromozom sayıları tek başına hiçbir şey ifade etmez. Asıl önemli olan kromozomların yapıları ve genetik içerikleridir. Evrim karşıtları bunu nasıl açılar? ve Evrim Karşıtlarına Dersler: İnsan Kromozomu 2 başlıklı iki yazımda insan ve şempanze kromozomlarının neden ortak atadan türemeyi ve dolayısıyla insan-şempanze akrabalığını çok kuvvetli şekilde desteklediğini açıklamaya çalışmıştım. Eğer Harun Yahya zahmet edip de yazılarımı okuyacak olursa, insanlarda 46 ve şempanzelerde 48 kromozom bulunmasının evrimsel bakış açısıyla ne kadar uyumlu olduğunu ve nasıl açıklandığını görecektir.

Moleküler düzeyde, canlılar arasındaki akrabalık ilişkilerini gösteren delil olmadığı iddiası ise Harun Yahya’nın hüsnükuruntusundan başka birşey değil. Yazımın başından beri birçok defa ifade ettiğim gibi insanlarla diğer hayvanlar ve özellikle de şempanzeler arasındaki akrabalığa işaret eden temel bilimsel veriler canlıların DNA’larında bulunmaktadır. Yani canlıların akrabalığını gösteren en sağlam deliller moleküler düzeydedir. Moleküler düzeyde türler arası akrabalığa işaret eden deliller olmadığını söylemek için ya bilimsel gerçeklerden bihaber olmak ya da bilimsel gerçekleri bilinçli olarak gözardı etmek gerekiyor. Francis Collins’in The Language of God (Tanrı’nın Dili) adlı kitabından tam da bu noktaya uygun olduğunu düşündüğüm bir alıntı yapmayı uygun görüyorum:

“Burada genom çalışmalarından aktardığım örnekler ve bunlara ek olarak bu kitap gibi yüzlercesini doldurabilecek diğer örnekler, evrim teorisi için, neredeyse tüm biyologları Darwin’in varyasyon ve doğal seçilimden oluşan sisteminin şüphe götürmez bir şekilde doğru olduğu konusunda ikna edecek türden bir moleküler destek sağlamıştır. Aslında, benim gibi genetik alanında çalışanlar için genom çalışmalarından gelen uçsuz bucaksız verileri ilişkilendirebilmek, Darwin’in teorisinin temelleri olmaksızın neredeyse imkansız olurdu. (Francis Collins, The Language of God, s. 141)”

Harun Yahya: “Evrimcilerin şempanze insan arasında % 99 benzerlik olduğu iddiası görüldüğü gibi abartılı bir iddiadır. Ancak iki farklı türdeki canlı % 99 oranda benzer bile olsa, bu ikisi arasında evrimsel bir ilişki kurulamaz. Çünkü genetik çalışmalar türlerin çok özel genetik şifrelere sahip olduklarını göstermektedir. Bu şifrelerde meydana gelen en küçük değişim bile o tür açısından ölümcülsonuçlar getirmektedir. Üstelik canlılardaki bu özel yapı genetik şifrenin işlerliğiyle ilgilidir.”

İnsanların bile atalarının nereden geldiği, kimler olduğu gibi bilgiler DNA incelemeleriyle belirlenebiliyorken, Harun Yahya’nın bu tip bir yorumda bulunması konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını gösteriyor. Üreyerek yeni nesiller oluşturduğumuzda DNA’mız ufak değişikliklere uğrar ve gelecek nesillere devamlı değişerek iletilir. Benzerliğin miktarı akrabalık ilişkisinin mesafesini gösterir. Benzerliğin akrabalıkla ilgisi olmadığını söylemek gerçeklikten kopuk olmanın ciddi bir göstergesidir diye düşünüyorum.

Harun Yahya: “Bunu anlamak için birbirine benzer iki canlı türüyle, birbirine benzeyen iki binayı karşılaştıralım. Evrimcilerin iddiası genetik benzerlik olduğuna göre, bunu bir bakıma canlının projesi olarak değerlendirmek mümkündür. İki canlının ve iki binanın projelerinin %99 oranında aynı olduğunu kabul edelim. Sonra da bu projelere dayanarak ortaya çıkan canlıların biçimlerini ve binaların yapılarını birbirleriyle kıyaslayalım. Sonuç, genetik yapıları %99 aynı olan canlılar arasında kapanması mümkün olmayan bir yapı ve fonksiyon farklılığına karşın,projeleri %99 aynı olan binaların birbirine benzer olacağıdır.”

Burada bir analoji kurulmaya çalışılmış ama komik olmuş. Binanın mimari projesi ile DNA’yı direk karşılaştıramayız çünkü mimari proje zaten binanın nasıl görüneceğini gösteren bir resime benzer. DNA ise bundan çok farklıdır. DNA’da bizi biz yapan veya bir sineği sinek, bir aslanı aslan yapan şeyler yani genler çok çok ufak bir bölümü oluşturur. Daha önce de ifade ettiğim gibi insanlarda yaklaşık 20 bin gen vardır ve bizi biz yapan şey bu genlerdir. Bu genlerin bütün DNA içinde kapladığı alan ise sadece %1.5 civarındadır. DNA’larımız hiçbir işe yaramayan, hiçbir işlevi veya görevi olmayan ve tamamen anlamsız büyük bir bölüm içerir. Muhtemelen DNA’larımızın yarısından çoğu bu şekildedir. Mimari projeler ise böyle değildir. Her bir değişiklik, direk olarak binanın görünüşünde bir şeylerin değişmesine neden olacaktır. DNA’da ise çok büyük bir bölümde oluşacak değişiklikler canlıyı hiçbir şekilde etkilemeyecektir. Bu nedenle kurulmaya çalışılan analoji ve dolayısıyla analoji ile varılan sonuç da geçersizdir. Ayrıca buradan çıkan bir başka sonuç da Harun Yahya’nın, en ufak bir değişikliğin ölümcül sonuçlar getireceği yönündeki iddiasının tamamen hayal mahsülü olduğudur. En ufak bir değişim ölümcül sonuçlara neden oluyor olsaydı yeni nesillerin ortaya çıkması mümkün olmazdı. Böyle garip ve hiçbir şekilde bilimsel temele dayandırılamayacak kadar absürt iddiaların böyle rahatça dile getirilebiliyor olması gerçekten üzücü bir durum.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
harun yahya yı analdık saçmalıyor da bu evrimciler de pek farklı değiller ki,
ben harun yahya nın yazılarını okuyorum ve "vaayyy beee neler varmış, neler oluyormuş" diyorum. levent demirci gibileri okuyorum tepkim gene aynı oluyor... birileri beni kandırmaya çalışıyor yani inandırmaya çalışıyor... şimdi bu tip adamların ne farkı vardır eline incili almış-"bana inanın" diyen papazdan? sanki günde on tane bilimsel makale okuyorum, sağlam da bir biyoloji bilgim varmış gibi teorileri anlamaya çalışıyorum... komedi yaa :D
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Yine evrim.Yine maymun:D Haaa şimdide şempanze yada şebek...SEN DE Mİ FRİDESS YAA:)
Ha maymun,ha şampanze. Atam bir hayvan değil benim kardeşim..
İsteyen atam şempanze,isteyen maymun,isteyen monkey desin.
Benim değil..Ne Levent Demirci, ne Harun Yahya!!
Ben Monaliza'yım,insanoğlu insan Monaliza:)
Reddediyovum Evrim Teovisinin "MAUMUNDAN TÜREME"faslını:):):)
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Harun Yahya kimdir...
Takma bir isim... Arkasında kim Adnan Hoca, Adnan hoca kim :)))
Gerisi...
Zamana yazık...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Sevgili Turko, harun yahya,adnan hoca..hoca adnan . darwin..levent demirci..vs.vs...Bu konuda kimse beni enterese etmiyor.
Önemli olan benim kendimi ne ve nasıl hissettiğim değil midir?Genetiğe inanıyorsam ve dedem maymundu yada şempanze diyorsam?
Aklım almıyor değerli arkadaşım...Kabul etmiyorum ben...Bütün maymunları seviyorum,ama dedem,atam değiller.İnsanoğlu(kızı)insanım
ben yahu:)
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Evrim Teorisi kabaca ; insanlar ve maymunlar ortak ataları olan bir primattan bugüne ayrı ayrı evrimleşerek gelmişlerdir der.
İnsanların maymundan geldiği/türediği savı Evrim Teorisi’ni saptırmaya çalışmaktan öteye gitmez.

Bu konu hakkında ilginç bir ilahiyatçı görüşü.
[FONT=&quot] [/FONT]
[FONT=&quot]- 'İslam'da Evrimci Yaratılış Teorisi' adlı kitabınız, sanılanın aksine evrim düşüncesinin İslam'da oldukça kabul gören bir teori olduğunu ortaya koyuyor. Evrimin, İslam'da zamanla geri plana itilmesinin kökeni nedir? [/FONT]
[FONT=&quot]
Sadece evrim teorisiyle ilgili değil, günümüzde var olan bilimsel hatta sosyal alanlarda Müslümanlar maalesef bilim adamlarının zamanında söyledikleri birçok şeyi unutmuş durumda. Bu, genel olarak 'İslam dünyası neden geri kaldı' sorusuyla bağlantılı olarak ele alınabilir. Doğru bilgiye ilim denilmesi zamanla yıprandı, dolayısıyla Müslümanlar genel malumatlara, kulaktan kulağa aktarılan bilgilere ilim demeye başladılar. Bu, İslam dünyasının en temel çöküş nedenlerinden biridir. Bu durum, bilimin İslam dünyasında siyasallaştırılması, bilimin İslam dünyasında siyasetin bir aracı olarak görülmesi olayıdır. Dolayısıyla, malumatların, hurafelerin İslam'da yer bulması, evrim teorisine karşı da reaksiyonu getirdi. Oysa, Müslümanlıkta ciddi bir evrim geleneği vardır. Bazı Müslüman düşünürler bugün evrim düşüncesi diyebileceğimiz ve Darwinizm ile paralellik arz ettiğini söyleyebileceğimiz görüşler ortaya atmışlardır. Kuran ayetlerine dayanarak ortaya atılan bir evrim teorisi oluşturmuşlardır. İslam dünyasında var olan evrimci diyebileceğimiz teori buradan doğmuştu: Kuran'daki yaratılışla ilgili ayetlerin daha bilimsel bir yorumundan ibarettir diyebiliriz.
[/FONT]
[FONT=&quot]
- Peki İslam'daki evrim karşıtlığı nasıl gelişti?
[/FONT]
[FONT=&quot]
İslam'da evrime karşı olmak Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisiyle gelişmiştir. Çünkü Evrim Teorisi, Hıristiyanlık teolojisini temelden sarsan bir teoridir. Müslümanların ise evrimden gocunacak bir yanları yok. Ama Müslümanlar, Hıristiyanların etkisinde kalarak bugün bu teoriye karşı durmaktadır. Hıristiyanlar, Tanrı'yı insan kabul ettikleri için, eğer insan maymundan türemişse; bu, dolaylı ya da doğrudan Tanrı'nın da maymundan gelmiş olabileceği görüşünü ortaya çıkaracağı için, evrime karşıdır. Bu nedenle akide olarak çok ters bir durum onlar için. İslam da bundan dolaylı etkilendi, oysa bizi sarsacak bir şeye değildir evrim.
[/FONT]
[FONT=&quot]
- Dolayısıyla maymundan geldiğimizi söyleminin İslam'la ters düşen bir yanı yok...
[/FONT]
[FONT=&quot]
İslam âlimi Cahiz'in söylediği gibi bakacak olursak: 'Allah dilediği zaman insanı maymundan, maymunu insandan yaratabilir.' Bu, insanın illa maymun olması, maymunun insan olması anlamına gelmez. Bir ölçüde varoluşçu evrim ya da biyolojik evrimin oluşum sürecinde, evrim, basitten karmaşığa doğru ilerler. Dolayısıyla, bu süreçte bir safhada maymun, ondan sonra insan yaratılıyor. Bizzat maymunun insanlaşması değil de, bir çekirdeğin açılımı gibi bu süreci algılamak mümkün. Maymunda gizli olan insanlık tohumunun maymundan çıkarak insan olması şeklinde izah ediliyor örneğin bu süreç. Burada maymunu insan yapan da Allah; insanı da maymuna da dönüştürecek odur. Tanrı'nın yaratıcılığını kabul ettiğimiz müddetçe, insanın maymundan geldiğini söylemekte bir problem yoktur. İslam felsefesiyle, bilim tarihiyle yakından ilgili biri olarak ben de bu Müslüman evrimcilerin yaratılış görüşlerini şahsen kabul ediyorum. Yani, Allah'ın iradesini kabul ettiğimiz andan itibaren maymundan geldiğimizi kabul etmekte bir sakınca yoktur.
[/FONT]
[FONT=&quot]
- Peki tüm bu görüşleriniz doğrultusunda Darwin'in görüşleri size ne kadar yakın?
[/FONT]
[FONT=&quot]
Darwin'le uyuştuğumuz noktalar var. Darwin'le uyuşuyoruz yani. Darwin'le çok fazla ters düşecek bir nokta yok. Ancak bazı yeni Darwinciler, materyalist görüşleri doğrultusunda, evrimin Tanrı'nın iradesi dışında gerçekleştiğini söylüyorlar. Ters düşülecek tek nokta burasıdır. Evrenin yokken yaratıldığını ancak yaratma biçimin ve sürecinin evrim şeklinde olduğunu kabul ediyoruz biz ve bu noktada klasik Darwincilerle bir ayrılığımız söz konusu değil. Bu bağlamda, insan insan olmadan önce, gerçek anlamda bir insan yoktu. İnsana ait bilgiler Tanrı'da vardı ama insanın Adem olarak ortaya çıkışı zaman içinde, bir evrim geçirdikten sonra oldu. Bunu doğrudan maymunun insanlaşması olarak da, güneş ısısı altında bir çamurun ekmek mayalanır gibi mayalanması şeklinde de anlayabiliriz.

Doç.Dr. İLHAMİ GÜLER

[/FONT]
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Eveeettt monoliza ben en eski dedemi tanıyorum en ileride büyük oğlumu, gerisi mutluluk ve onun için emek....
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
dünya öküzün boynuzunda dönüyor derken çok komik geliyor değil mi? acaba bu teori de ileriki bir zaman da "çok komik" gelecek mi? bu teoriye karşı falan değilim; ne karşı olmaya ne de savunmaya yetecek kadar bilgim var,,, zoruma giden sürekli olarak bana dayatılmaya çalışılması. evet din de bana dayatıldı... evrim teorisi de dayatılabilirdi...
herne kadar maymundan gelmiyoruz dese de bu teori aslında bir aldatmaca var bu işte... halk dilinde "maymun gibi bir şey" manasına gelen bir şeyden geldik diyor :D ... o maymun gibi bir şeyler birbirlerine bir şeyler dayatarak şu zamana kadar gelmişler... her maymun gibi topluluk, maymun gibi çocuklarına da bir şeyler dayatmış sonra o maymun gibiler insan gibi olmaya başlamışlar...
az bilgimle görüyorum ki bu teori hep "nasıl"ı soruyor, "neden" sorusuna verebilecek tek bir cevabı yok ya da ben göremedim... o yüzden islamiyet bana en iyi gelen, çünkü neden geldiğimi biliyorum. ha unutmadan eklemek isterim ki, "evrim teorisi" din düşmanlarının ellerindeki tek silah ve bence ciddi bir silah... bu yüzden aşırı itici geliyor şahsıma :)
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Sevgili Enkaz Cansızdan canlının oluşumu ve evrimleşmesi Biyoloji ve Organik kimyanın konusu, Bilm bu konuda sorularının büyük bir bölümünü, beynin ve düşüncenin oluşumunu keşfetmiş durumda, bilim alanında dinle ilgili bir kaygı yok, ama insanların hepsinin bilimselleşmesi diye olayın mümkün olmaması ve huzur arama yöntemlerinin farklılığı ile bu ortam sürüyor, Bilimsel bakış bir çok soygun düzenine sekte vurduğu ve vuracağı için bilimsel bakışları, sulandırmanın ötesinde bir şey değil bunlar, bilgilenmek istediğinizde organik kimya ve Genel Biyoloji kitaplarına ulaşmanız zor değil, ayrıca diğer bu konu ile ilgili araştırma kitaplarına... ama insan illede her şeyi öğrenmek zorunda değil, bazende kendine zaman ayırması elbetteki yanlış değil...
Elinizde tuttuğunuz bir taşı, dağ saplantısı içerisinde olan bir insana taş olduğunu kabul ettirmeniz mümkün değil, bana göre diyerek başladımı anlamsız bir sohbetin yolculuğuda başlar.
Evrim denilen olay gelişim çizgisidir, İnsanın bir gelişim çizgisi olduğunu kabul etme...
Tırtılın kelebekleşmesini inkar...
Gerisi yorumsuz....
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
canlıların cansızlardan oluştuğu bir gerçektir, her gün şahit olduğumuz bir gerçek... annem ile babam yemek yemişler mesela,, sonra da ben olmuşum :) hem de küçücük bir spermden ne hallere gelmişim, tırtılın iki kanadı olmuş da ne olmuş,, benim o halden bu hale düşüncelerim olmuş...
önceki fikrimde de belirttim. evrim teorisine karşı değilim sadece itici geliyor(sebebi din düşmanlığı yapması) ayrıca sorduğu sorular "nasıl" ile başlıyor oysa beni daha çokı ilgilendiren soru "neden" sorusu...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Allah'ın varlığına,üstün gücüne,aklın ve bilimin de yaratıcısı olduğuna inanan,müspet bilime de son derece saygılı bir insan olarak düşünüyorum;varlığın,bazı bilimsel araştırmaların anlattığı şekilde oluştuğunu kör bir inatla iddiaya devam eden beyinlere gerçekleri göstermek zordur. Hatta,belki de olanaksızdır. Çünkü;asl olan,beyanlarını dikkatle inceleyerek,özümseyerek ve düşünerek varlığına inanca ulaştığımız Allah evrimin de yaratıcısıdır. Fakat güdümlü olarak adım atmakta ısrarcı beyinlere bunu kanıtlamak çok zor.
Evrime ben de inanıyorum;inanmadığım atamın maymun olduğu.... Bu sava inansaydım kabulünden gocunur muydum?Tabii ki hayır..Sonuçta o da şirin bir canlı türü:D.
Belki de gerçekten bazı insanların atası maymundur ve bu insanlar atalarına sadakatten ödün vermiyorlardır. Belki bu insanlara saygı duymam bile gerekebilir. Filmlerde duyuyoruz ya;bazıları kızdıklara insanlara "MAYMUN SURATLI" derler ve o insan da sırıtır. Atasına sadakatten olabilir. İşte bu eli öpülesi bir davranıştır.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65

İnsan-Şempanze Benzerliği ve Evrim Üzerine – BİLİM FELSEFE DİN
Harun Yahya: Kaldı ki söz konusu bu temel proteinler diğer pek çok ....Arada kapanacak bir fark olmadığını idrak edemeyeceğini biliyorum ama yine de deneyeyim. ..... Adnan Oktar syesinde Darwinizm ve materyalizm dünya çapında yerlebir oldu. ..... Siz biraz daha naif bir yorumcu olduğunuz için, yaptığınız alaycı ...
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Artik orman degil milli parkiz vallaha billaha.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Neden Milli park atfı, Harun Yahyadan (Adnan Hoca ) dan bu garip masalların buraya taşındığını belgelemedenmi, Bu adamı dikkatli araştırırsanız, Bu adamın dine ve samimi inananlara verdiği zararı, Bu evrim karşıtlığının arkasında saltanatlı yaşamın tehlikeye girmesi ile harcadığı paraları, Bu paraların böylesine nasıl oluştuğunu ve ne amaçla harcandığını görürsünüz.

O zaman şöyle bir soru ile karşılaşmazsınız bu adamın görüşlerinin savunuculuğu neden diye...
Bir çok islami sitede bu adam din düşmanı olarak, dini küçük düşürmekle itham edilir...
Ama nedense burda bilinsizce olduğuna inandığım masumca korunma çabası doğdu...
Burda kimse kimseyi mat etmeye çalışmıyor, İnanç insanın yüreğinde, yüreklerde olduğu sürece herkes herkese saygılı...
Am bazı insanlar dini alet ederek kadın ticaretine başvurmak ve bilme saldırmak istiyorlarsa ilk buna bir çok islami sitede olduğu gibi samimi olarak inananların karşı durması gerekmezmi...
Amacım gerçekten kırmak değil, bunları bilmenizi sağlatmak...
Bu böyle diye Tüm Din adamları böyledir gibi bir iddeam hiç bir zaman olmadı olmazda...
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Michael J. Behe

Evrenin ve tüm canlıların akıllı bir tasarımın ürünü olduklarını savunan ünlü bilim adamlarından biri de Michael J. Behe'dir. Behe, Pennsylvania'da Lehigh Üniversitesi'nde biyoloji profesörüdür. The New York Times ve Boston Review gibi gazetelerde pek çok makalesi yayımlanan Behe, Darwin's Black Box (Darwin'in Kara Kutusu) isimli kitabın da yazarıdır. Evrim teorisinin biyoloji açısından kabul edilmesi imkansız bir teori olduğunu kanıtlayan bu kitap, uluslararası alanda 80'den fazla baskı yapmıştır.


Kaynak: harunyahya.com

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

(insan ve sempanze kromozomlari karsilastirmalarindan, asil onemli olanin aradaki 'gen hatalarinin' benzerlikleri oldugundan ve cesitli orneklerden bahsettikten sonra)
"The bottom line is this. Common descent is true."
"Sonuc sudur. Ortak ata dogrudur."
Michael Behe
The Edge of Evolution (sayfa 72, 3. paragraf)
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Hocam zaten Harun Yahya mı kaldı gerçekte ? Ne olduğu hakkında açılan davalardan asıl amacının kamuoyunda bir sempati yaratarak insanları kendine çekip cinsel arzularını tatmin etmekten başka nedir ki ? En başta zaten karşı çıktığı şey de bilimadamlarınca tamamen kabul edilmiş birşey de değil . Yani öyle olsa zaten bugun ders kitaplarında hipotez olarak değil birer kanun olarak görülürdü ve yazılırdı . Herkesin bir hipotezi olabilir bunu bilimsel makalelerle destekleyebilir ama Harun Yahya ne kadar bilimsel bunu açıklayabilecek var mı ? Kendisi ne olduğu belirsiz bazı savlarla insanları uyutmaya çalışıyor ama artık çoğu kimse bilim şarlatanlarına inanmayı bırakıp doğrulara kendileri ulaşıyor. Bu yüzden mantıksız açıklamaları tutarsız ve kaynaksız bilgileri beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Siz iyice oldurmussunuz. Ben okuldayken hipotez diye degil, teori diye okuduk. Rutbesini soktuler ise bilemem tabi. Sasirmam da acikcasi. Darwin'i dogum gununde kapagina tasimak isteyen Bilim Teknik dergisine sansur uygulayan, sansurlede kalmayip gorevden uzaklastirmalara kadar giden bir bilim insani kirimina kalkisan zihniyet, bu konuyada el atmasini bilmistir herhalde. Teori ne demek, onun aciklamasi da yine forumda Bilimsel Makaleler konusu altinda(hemen alttaki) makalede detaylica aciklanmis zaten.

Yani toparlamak gerekirse, "ortak ata" teorisi, butun bilim cevrelerince kabul gormustur. Bunun aksini iddia eden tek bir bilimsel yazi bulamazsiniz(Bakin, Harun Yahya bile bulamamis), fakat tam tersi icin binlercesini iki parmaginizi kullanmak sureti ile bulabilirisiniz. Simdi durum vaziyet bu iken, bir ulke eger Darwin'i sansurluyor, okullarinda evrim teorisini pas gecip, gokten zembille indigini zanneden bireyler yetismesi icin elinden geleni ardina koymuyor ise, bu memleketi Harun Yahya'lar yonetiyor demektir. Adnan gider baskasi gelir ama sonucta hepsi Harun Yahya.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Güzel konuymuş ya bayağıdır ilgisiz kalmış. İşin tuhafı da evrimi okumayanların şahane(!) yorumları.Hadi Harun Yahya'yı en çok tıklananlar aleminde görüyorlar da hadi tamam gülmek için baktınız desek de arada evrimi anlatan videolar izlense makaleler okunsa da şu "şimdi biz maymundan mı geldik" gibi çok bilimsel yorumları yapmasalar. Cehalet başka bir şey. Evrimi Harun Yahya'dan okuduysanız kendinize bu anlayışta insanları referans aldıysanız o başka tabi(!)

Ortalıkta çok söylenir ya:
teistler şu cümleyi sorun ateistlere : "Biz maymundan geldikse bu maymunlar neden insan olmuyor?" diye.

Gene onlara cevaben ateistler der ki:" Biz topraktan(kil,çamur) geldikse bu toprak neden insan olmuyor?"
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglunun sempanze "benzerligi" genetik olarak %98dir. Bundan zamansal olarak 10 milyon yil once insanoglu ile sempanze tursel olarak farklilasmistir.

Turselligi gosteren en guzel gozlem cinsel iliskidir. Ayni turden olasnlar cinsel iliski kurarlar ve turu temelinde urerler. Yine bu 10 milyon senelik zaman; insanoglunun sempanzeden farkli olarak ayaga dikilmesi donemidir. Insanoglu ile sempanze tamamen tur olarak 8 milyon yil once birbirinden farklilasmistir.

Burada kullanilan insanoglu, evrimsel olarak "homo" yani "ayni" anlamindadir.

Evrim bir olgudur ve evrimi iceren ve henuz olgu olmamis teorileri de icermektedir.

Aslinda evrim ve insanoglunun evrim sureci farkli konulardir.

Evrim, en kaba anlami ile fenomenin degisimi, donusumu, baskalasimi ve olusumudur. Daimidir. Gunumuzde bile yeni turler bulunmakta, bazi turler yok olmakta ve bazi turler de devam etmektedir. Evrim bilimseldir, olgudur ve bilimin konusudur. Evrimde, inanc, ideoloji bulunmaz.

Evrim, olgu ve teori

Evrim hem "olgu ve teori", hem "teori olmayan olgu" ve hem de "bir olgu olmayan, yalnızca bir teori" olarak nitelendirilmiştir. Bu, tartışmayı zorlaştıran bir terminolojik karışıklığı gösterir. "Evrim", "olgu" ve "teori" terimlerinin anlamları aşağıda açıklanmıştır.

 

IdeaFante

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
76
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
30
Insanoglunun sempanze "benzerligi" genetik olarak %98dir. Bundan zamansal olarak 10 milyon yil once insanoglu ile sempanze tursel olarak farklilasmistir.

Turselligi gosteren en guzel gozlem cinsel iliskidir. Ayni turden olasnlar cinsel iliski kurarlar ve turu temelinde urerler. Yine bu 10 milyon senelik zaman; insanoglunun sempanzeden farkli olarak ayaga dikilmesi donemidir. Insanoglu ile sempanze tamamen tur olarak 8 milyon yil once birbirinden farklilasmistir.

Burada kullanilan insanoglu, evrimsel olarak "homo" yani "ayni" anlamindadir.

Evrim bir olgudur ve evrimi iceren ve henuz olgu olmamis teorileri de icermektedir.

Aslinda evrim ve insanoglunun evrim sureci farkli konulardir.

Evrim, en kaba anlami ile fenomenin degisimi, donusumu, baskalasimi ve olusumudur. Daimidir. Gunumuzde bile yeni turler bulunmakta, bazi turler yok olmakta ve bazi turler de devam etmektedir. Evrim bilimseldir, olgudur ve bilimin konusudur. Evrimde, inanc, ideoloji bulunmaz.

Çoğu aile ve toplumda kişiye, çocukluğundan itibaren hazır düşünceler tek yönlü dayanaklarla çivileniyor. Hazırlanmış ve kalıplaşmış görüşler yerine seçenekler ve objektif bulgular sunulursa kişinin beyni daha çeşitli ve daha verimli kombinasyonlar üretir.

Beyin sadece dışarıdan aldıklarıyla yetinirse kısmen robot olur. Beyne dışarıdan verilenler beyni geliştirmeye yönelikse veya beynin kimyasal yapısı beyni geliştirmeye olanak verecek düzeyde gelişmişse o zaman sorgulama gücü gelişir ve dışarıdan neyi alacağına kendi karar verir, bu konuda ustalaşır (beynin numenal devrimi :)).

Duruma genelden yaklaşarak konuyu saptırmak istemiyorum bu yüzden toparlayayım ve sorumu sorayım:

Somut kanıtları olmayan dinlerin canlı hayatını açıklamada evrimden çok daha fazla tutulması ve daha derinde, evrim ve dinin karşı karşıya getirilmesi, birbirine zıtlaştırılması nelere bağlanabilir? Evrimin çok az şeyi açıklaması, evrimi mantıklı bulmamak, aile ve çevrenin kişiye kazandırdığı tanrıyı sorgulama korkusu, dinlerin daha köklü olması ... Bunlar arasında sivrildiğini düşündüğünüz nedenler var mı?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst