İnsan Ne ile Yaşar?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde sümeyra tarafından oluşturulan İnsan Ne ile Yaşar? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,852 kez görüntülenmiş, 66 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İnsan Ne ile Yaşar?
Konbuyu başlatan sümeyra
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kültür diğer bir yönü ile de doğaya yabancılaşmadır ve bu yabancılaşma efendisini arayan bir yüzüğe dönüştüğünde tüm canlı/doğayı tehdit eden yıkıcı bir yapıdır. dolayısı ile kültür tek başına yapıcı bir olgu olma özelliğine sahip değildir. kültür bir birikimdir ancak yaşamın temel nedeni değildir; yaşamayı sağlar, anlam kazandırır...
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
sevgili nejdet,
insanı doğaya yabancılaştıran bir olgu nasıl oluyorda aynı zamanda onun hayatına anlam katıyor?şaşkınım doğrusu,bu çelişkiyi anlamakta zorluk çektim.
kültür kavramının içini dolduran öğelere baktığımızda insanın anlam arayışını ve üreticiliğini,doğayı yorumlayışını,dönüştürücü kuvvetini görüyoruz fakat sosyal ve fiziksel tahribatın kaynağın da da insan ve zamanla fosilleşen bir kültürlenme sözkonusu olabiliyor,fakat bu söylediğin kadar çelişki yaratmamalıdır,kültürün farklı boyutlar içermesi başka şey,yıkıcı yönüyle insan hayatına dahil olması başka şeydir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili Sümeyra,

çanak-çömlek sıradan eşyalar olarak görülebilirse de onların üretilmesi için harcanan emek/zanaı ve süresine baktığımızda hiç de göz-ardı edilemeyecek bir süre ve birikimin sonunda ortaya çıkan yaratılar olduklarını görüyoruz. bunun gibi tuncun bakır ve kalayın aklaşımından elde edilmesi, madanlerin keşfini ve çok uzun metaluriji bilgi birikimini ve aktarımını gerektirmiştir. dil denilen imgesel düşünce tüm bu yaşamsal varlıkların yaratılmasındaki diyalektik süreçten ortaya çıkmış ve insan yaşamını kolaylaştırarak türün var-olmasını/sürdürülmesini sağlamışardır. ne çanak, ne çakı, ne orak, ne saban, ne dil hiç biri doğada saf ve kendiliğinden yoktur. insan bunları yaratan canlı türüdür. bu yaratılar doğaya bir yabancılaşmadır. bu nedenle kültür doğaya bir yabancılaşmadır. onu zararlı bir boyuta getiren ise yine insan olmuştur, kültür yaşamın bir gereği olmaktan çıkartılmış örneğin concorde yuçak ile uçma keyfi ve ayrıcalığı için insan ozansal tabakayı tahrip etmekten geri kalmamıştır. örnekler çoğpaltılabilir. öyle ise kültür temel de sağladığı olanaklar ile yaşamı kolaylaştıran bir varlıklar bütünü olmaktan öteye geçmeyecektir. bu nedenle yaşamın nedeni değildir; sonucudur.

soruya yenisini katmak gereğini duyumsuyrum; yaşamak nedir?
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
''yaşamak'' tercih etmektir.
 

hikmethakikat

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
niçin yaşadığımızı bilmek istediğimiz veya istemediğimiz için yaşıyoruz
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tercihlerimizi belirleyen olgular nelerdir? birey doğum ile yaşadığı/yaşayacağı sosyal çevreyi hazır bulur. toplum ve bireyin tercihleri zorunlu olrak çatışır denebilir mi? bunun ilk soru ile bağlantısı ve kültür ile ilgisi nelerdir?
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
yaşadığımız evrende hiçbişey sağlam bir zeminde durmamaktadır,üzerinde yorum yapabildiğimiz tecrübelerimizde buna dahil,potansiyelimiz ne kadar tehlikede ise tecrübelerimiz de o kadar yok olma tehlikesiyle karşıkarşıyadır,dolayısıyla yapılan tanımlamaların kapsamını sınırsızca ve özgürce-hakettiği ölçüde- genişletmeliyiz diye düşünüyorum.

''Felsefece baktigimizda, bir potansiyelin oldugunu ve bunun surecegini nereden biliyoruz, tum insanligin bilincini okuyabiliyor muyuz ve gelecegi bilebiliyor muyuz ? sorusu gundeme geliyor, dolayisiyla ancak tecrubesine sahip olabildiklerimiz hakkinda konusabiliyoruz.''

eğer tecrübeler varsa potansiyel olmak durumundadır,çünkü hiçbirşey tek başına var olamaz,geçmişten ve gelecekten bağımsız tek bir örnek olmadığı gibi,tecrübelerimizde gelecekten dolayısıyla var olan potansiyelden ayrı bir mecrada kıpırdamaz.
bu konuya faklı bir bakışla yaklaşmak gerekirse şu soruyu rahatlıkla sorabilirim ; var olduğunu düşündüğümüz tecrübelerimiz gerçekte ne kadar vardır ki zihin ve düş gücü potansiyelinin ''felsefece bakış açısıyla'' varlığını sorguluyoruz


Bu gorus nihilizme varan bir kuskuculuk degil mi sayin sumeyra? Size gore var olanlar var degiller mi? O halde hicbir var olanin bilgisinden de soz edemeyiz ve tanimlarini da yapamayiz. Nihilizm Gorgiasin doneminde cok guclu bir arguman olarak karsimiza cikmakla birlikte, gunumuzde nihilizm; bilimin bu denli guclu oldugu bir ortamda dayanaklarini yitirmis gibi gorunuyor.


Ornegin atom-alti teorisi ortaya atildi ve su anda elektron mikroskoplari ile bunu goruntuleyebiliyoruz. Demek ki atom-alti bizim bir "sani"miz degilmis, gercekten de varmis. Veya Ayin Dunyaya olan uzakligini milimetresine kadar hesaplayip Gezegenimizden Aya uzay araclarini kesin bir dogrulukta gonderebiliyoruz. Buradan da su sonuc ortaya cikiyor, insan var olanlarin bilgisini elde edebiliyor, dolayisiyla 'var'liklarini da otomatikman kanitlamis oluyor. Eger olmasalardi insan onlarin bilgisini de elde edemezdi.


En basit ornekle bu durum suna benziyor;


ben "icinde kapali bulundugumuz bir oda vardir." diyorum,
siz de "bu odanin disinda bir de koridor vardir fakat biz onu su an tecrube edemiyoruz." diyorsunuz.
Ben de diyorum ki "siz su anda sadece bu odanin 4 duvari icerisinde yer alan varolanlarin bilgisini elde edebilirsiniz fakat, duvarlarin disinin bilgisine sahip olmaniz mumkun gorunmuyor. Duvarlarin otesini odanin icerisinden tecrube edemeyeceginize gore, disarisi hakkindaki gorusleriniz bir tahminden oteye gidemez. Ayni sekilde bu odanin olmadigini da savunamayiz cunku icerisindeki herseyi tecrube etme, olcup-bicme bu sayede bilgisini elde etme imkanimiz vardir."

Bu baglamda Evreni de olcup-bicebiliyoruz, gosterebiliyoruz, isaret edebiliyoruz boylece hem deney bilgisine sahip olabiliyoruz hem de olup-bicerek, bilimsel bilgi ile varligini kanitlamis oluyoruz.

Bir de sunu belirtmeliyim ki tanimlari sizin dediginiz gibi "sinirsizca" yaptigimizda tanim olmaktan cikarlar. "Efradı cami, ağyarı mani." Yani tanim; ferdlerini içerecek, diğerlerini dışarıda bırakacak sekilde yapilmali. Dolayisiyla her tanim bir kisitlama olmak durumundadir. Fakat tanim yapmadan da bilgiden bahsedemiyoruz. Dolayisiyla var olanlari dusunebilmek icin ve onlarin hakkinda konusabilmek icin "sinirli" tanimlari kullanmak zorundayiz gibi gorunuyor.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
hep derim "oda" denildiğinde 4 duvar düşünülür. oysa ki taban ve tavan duvarları ile oda 6 duvardan oluşmaktadır. "oda" kapalı/özel/sınırlandırılmış/belirgin bir yapıyı anlatır ve bu tanımı yapmak için "oda" dışındaki olguya gereksinim vardır; başka bir anlatımla sınırlandırılma içinde bulunduğu diğervarlık zeminine/zeminlerine gereksinim duyar, öyle olmasa idi "oda"sınırlandırılması yapılamayacaktı. sezgiler varlıktan çıkar ve var olması muhtemel olasılıklardan en kuvvetlisine ilişir. Jules Verne, Vinci gibi sezgi-bilimcileri göz-ardı etmek nasıl olanaklı değilse, sonsuz öz-ün biçimlerinin ona vücut verdiği, şeki ile sonsuz özün biçimlendiği de göz-ardı edilemezdir.
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
hep derim "oda" denildiğinde 4 duvar düşünülür. oysa ki taban ve tavan duvarları ile oda 6 duvardan oluşmaktadır. "oda" kapalı/özel/sınırlandırılmış/belirgin bir yapıyı anlatır ve bu tanımı yapmak için "oda" dışındaki olguya gereksinim vardır; başka bir anlatımla sınırlandırılma içinde bulunduğu diğervarlık zeminine/zeminlerine gereksinim duyar, öyle olmasa idi "oda"sınırlandırılması yapılamayacaktı. sezgiler varlıktan çıkar ve var olması muhtemel olasılıklardan en kuvvetlisine ilişir. Jules Verne, Vinci gibi sezgi-bilimcileri göz-ardı etmek nasıl olanaklı değilse, sonsuz öz-ün biçimlerinin ona vücut verdiği, şeki ile sonsuz özün biçimlendiği de göz-ardı edilemezdir.

Evren de sonlu-sinirli bir mekandir, ayni oda gibi. Peki Evrenin disinda bir mekandan soz edilebilir mi? Evrenin tanimi geregi bu mumkun degildir. Ayni sekilde odadan kasit, "bilgisine sahip olabileceklerimizin tumu"dur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
evren sonlu/sınırlı değildir; sonsuz ve de sınırsızdır; sonlu olarak değerlendirilecek olduğunda evren-dışının da tanımlanabliyor olması gerek. gerçi, bitişik-evrenlerden söz edilyor olsa da ışığın yayılma sabitesi ünlü mc2 formülü geçerliliğini hala bilimsel olarak koruduğundan bu değerlendirmeler birer hipotez olarak yarışmalarını sürdürmektedirler. evrenin sonlu/sınırlı olduğunu düşünmedim. yaratılmamıştır. var-dır. ilk ve son yoktur.
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
evren sonlu/sınırlı değildir; sonsuz ve de sınırsızdır; sonlu olarak değerlendirilecek olduğunda evren-dışının da tanımlanabliyor olması gerek. gerçi, bitişik-evrenlerden söz edilyor olsa da ışığın yayılma sabitesi ünlü mc2 formülü geçerliliğini hala bilimsel olarak koruduğundan bu değerlendirmeler birer hipotez olarak yarışmalarını sürdürmektedirler. evrenin sonlu/sınırlı olduğunu düşünmedim. yaratılmamıştır. var-dır. ilk ve son yoktur.

Evren Uzerine:
*Gunumuz bilimi sahip oldugu teknoloji sayesinde Evrenin sonlu ve sinirli oldugu konusunda hem fikirdir.
*Evren asagi yukari 13,7 milyar yil yasindadir.
*Evrenin kaynagi kabul edilen Buyuk Patlama anina en cok, bugun eldeki deneysel ve teorik imkanlar cercevesinde, 10uzeri -43 saniye yaklasilabiliyor.
*Evrenin sekline dair ilk dogru malumatlara Platonda rastliyoruz. Platon Evrenin dodekahedron(12 yuzlu-12gen) sekilde olduguna inanmaktaydi. Platon Evrenin sonlu oldugunu ve ic ice gecmis prizmalardan olusan kure biciminde oldugunu M.O. 4.yy.da aciklamistir. Nasanin bu bilginin dogrulugunu teyit edis tarihi 2003 yili sonlarina denk gelmektedir.
*Evrenin capi saniyede yaklaşık 60.000 km genişler.
*Evrenin capi 156 milyar ışık yılından biraz fazladir.



Evren konusunda daha cok malumat sahibi olmak isterseniz baska bir baslik acip orada bu konuyu konusabiliriz.
 

hacker

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
26 Kas 2008
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
İnsan değer verdiği heşey için yaşar.Değerleiyle var olur.
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
evren ve büyük denilen patlama ile ilgili geniş açılımımı aşağıdaki forumda bulabilirsiniz.

http://www.felsefe.net/forum/bilimsel-makaleler/1513-bitmeyen-sorular-oz-bicim.html

Genis aciliminiz Buyuk Patlamaya alternatif sunacak olcude genis gorunmuyor. Eger Buyuk Patlamaya inanmiyorsaniz, once onun neden olamayacagini kanitlamali daha sonra da alternatifinizin neden mutlak bilgi niteliginde olacagini aciklamaniz gerekiyor. Bunlarsiz bir dusunce, felsefe veya bilimden cok bir sanat eseri olabilir.

Tum yazida bir tek su ifade konumuzla ilgili gorunuyor:
"Algılanan ve görünen uzayın sürekli ve sarmal bir genişleme eğiliminde olması sonsuzluğu tanımlarken kendi içinde aynı zamanda “ilk” olgusunu yoklaştırır."

Evrenin bir genisleme surecinde olmasi sonsuzlugu tanimliyor oldugu anlamina gelmez. Inflation varsayimina gore Evren buyumeye devam edecektir fakat Deflation varsayimina gore Evren belli bir yerden sonra kuculmeye baslayacaktir. Sizin bu ifadeniz, su anda henuz cocukluk asamasindaki bir insanin sonsuza kadar buyuyecegini soylemek gibidir.

Bilinebilir olan su anda Evrenin buyudugudur, fakat bundan cok ileriki zamanlarda ne olacagi hakkinda ancak varsayimlarda bulunabiliriz.

Kaldi ki Inflation varsayimi gecerli olsa bile bu Evrenin sonsuz oldugu anlamina gelir mi? Bildigimiz sey bir baslangicinin oldugu. Bir baslangici olduguna gore sonsuz olmasi mevzu bahis olamaz. Bu suna benziyor: Bizler karincalar gibi uzerinde yasadigimiz devasa agacin gelecegini tartisiyoruz. Sonsuz diyoruz. Fakat o agacin baslangicta her agac gibi bir tohumdan bittigini unutmamak gerek. O halde agac sonsuzdur diyemeyiz. Agacin akibeti konusu ise insanin su andaki mumkun bilgisini asmaktadir.

Bilimi sorgulama girisiminde bulunusunuzu anliyorum fakat "n.s.a. deniz seviseyindeki su 100 derecede kaynar." turunden bir bilim onermesini, hic bir deney ve gozleme dayanmadan tahminlerle varsayimlarla yikmaya calismak cagimiz icin pek gecerli bir yontem gibi gorunmuyor. Yani Amerikayi tekrar tekrar kesfetmemize gerek yok, var olan Amerika ile ne yapabilecegimiz sorunu onemli.
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
verdiğiniz ev örneği kesinlikle düşüncelerimi yansıtmıyor..tecrübeler ve potansiyel arasında ki bağı anlatmak için odaları keskin hatlarla çizilmiş,görsel geçirgenliği olmayan bir yapıttan bahsetmek tecrübeleri hayata geçiren düşünsel mekanizmayı hiçe saymak olacaktır..benzetme şöyle olmalı derim;tecrübeler evin kendisi,o eve açılan kapı ise ruhsal ve zihinsel potansiyeldir.
kuşkucu bir yaklaşımla bakıyorum evet,fakat bu nihilist bir şüphecilik değildir, kuantuma açılan pencerenin ardından olup biteni anlamaya çalışmaktır;bilimsel bir bakıştır.
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
verdiğiniz ev örneği kesinlikle düşüncelerimi yansıtmıyor..tecrübeler ve potansiyel arasında ki bağı anlatmak için odaları keskin hatlarla çizilmiş,görsel geçirgenliği olmayan bir yapıttan bahsetmek tecrübeleri hayata geçiren düşünsel mekanizmayı hiçe saymak olacaktır..benzetme şöyle olmalı derim;tecrübeler evin kendisi,o eve açılan kapı ise ruhsal ve zihinsel potansiyeldir.
kuşkucu bir yaklaşımla bakıyorum evet,fakat bu nihilist bir şüphecilik değildir, kuantuma açılan pencerenin ardından olup biteni anlamaya çalışmaktır;bilimsel bir bakıştır.


Peki diyelim ki oyle olsun, ifadelerimi simdi sizin benzetmenizle dile getireyim, kapi baskalarinin kapisi oldugunda yine bizim icin duvar degil midir? Her evin kapisindan her istedigimiz zaman girebiliyor muyuz? hayir. Sadece kendi evimizin kapisi, bizim icin kapi mahiyetindedir. Bir de kuantumdan kastiniz kuantum mekanigi mi yoksa kuantum dusunce teknigi adi altinda piyasaya sunulan binlerce yillik dogu mistisizminin belli basli prensiplerimi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kültürel birikim olmasaydı insan türü diğer türlerden daha fazla yaşama şansı bulabilecek miydi? yoksa dinozorlar gibi yok olup gidecek miydi? ne ile yaşamak ve neden yaşamak arasında bir fark olsa gerek...
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
kastım kuantum mekaniğiydi sevgili senexlratus..
her evin kapısından istediğimiz gibi giremediğimiz,başkalarının evlerinin,aidiyet duygusunun günümüzde ki gibi ayyuka taşındığı bir evrende bağdaştırdığım potansiyel-tecrübeler olgularının hayatımıza yansımasını anlamak zor.
şunu söylemek istiyorum;sahiplenme edimin olduğu yerde insan doğası susar.
 

insan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eyl 2008
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
yaşamak,avunmaktır.insanda neyle avunacağını arayarak yaşar.
 

hangigercek

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
insan var olabilmek için yaşar asla yaşayamayacağını bile bile..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst