Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

İnsan Bedeni

E

evrensel-insan

Ziyaretçi
beyinle hiç ilgili değil, bitkilerin beyni yok ama his ederler...duyumsama/sadece beyni olan canlılar ile sınırlı değildir. böylesi bir yaklaşım ruhu daraltmış olur, ona üstünlük/ayrıcalık bahşeder...

numenal yetinin sadece beyine ait oldugunu soylemedim ki. Genelde canliligin belirtisi denebilir. Olumde vucut yok olmaz, ama numenal yetisini yani canliligini yitirir. Gerci uzerinden yeni canli turleri olusur, ama; bu zaten canliligin zinciridir.

Insanoglu ise epistemolojik olarak ve dunya duzenini degistirecek bir duzeyde, en gelismis numenal yetiye sahiptir.

Bizde onun birer uyeleri olarak, algiladigimiz herseyi, sadece insanoglu yetisi ile ve sadece kendi turumuz adina, ait, icin, eliyle algilar ve monolog olarak yansitiriz.

Yani yukaridaki ornegindeki bitkinin, durumu; bitkiye ait degil, insanoglunun bitkiyi gozlemi, algisi ve bilgisinin bir sonucudur. Yani tek tarafli bir monologdur, ortada bir dialog yoktur.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
soyutlamalar ile gelişen insana dair düşünce onun var-olanı algılamasını sağlayabilir; olmayanın/hiç-in/yok-un algısı olamaz. dolayısı ile diyalog denilen iletişimin şekli farklı olsa da insan düşüncesi gölzemlediğini yorumlamak ve olandan hareketle olabilecekleri yaratmakla uğraşabilir. insan diğer türlerden farklı olarak kendine dönebilen türdür; bu durum onun kendinden öteki türe ulaşmasını sağlar ve fakat onu tam olarak çözümlediği anlamına gelmez. duyumsamayı salt insanın algısal bilgisi çerçevesinde değerlendirmek, güneş olarak adlandırdığımız yıldızın bir kara-delik olduğunu söylemekten öteye geçmeyecektir. öz olanın varlığı onun insan düşüncesinin algısal bilgisi ile sınırlı değilidir. algıladığımız evrenin ötesine dair düşünce, algının yorumuna bağlı ve algıdan bağsız olduğuna göre canlıya dair his denilen boyut yine insan düşüncesinden bağsızdır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
soyutlamalar ile gelişen insana dair düşünce onun var-olanı algılamasını sağlayabilir; olmayanın/hiç-in/yok-un algısı olamaz. dolayısı ile diyalog denilen iletişimin şekli farklı olsa da insan düşüncesi gölzemlediğini yorumlamak ve olandan hareketle olabilecekleri yaratmakla uğraşabilir. insan diğer türlerden farklı olarak kendine dönebilen türdür; bu durum onun kendinden öteki türe ulaşmasını sağlar ve fakat onu tam olarak çözümlediği anlamına gelmez. duyumsamayı salt insanın algısal bilgisi çerçevesinde değerlendirmek, güneş olarak adlandırdığımız yıldızın bir kara-delik olduğunu söylemekten öteye geçmeyecektir. öz olanın varlığı onun insan düşüncesinin algısal bilgisi ile sınırlı değilidir. algıladığımız evrenin ötesine dair düşünce, algının yorumuna bağlı ve algıdan bağsız olduğuna göre canlıya dair his denilen boyut yine insan düşüncesinden bağsızdır.

Iste tamda bu nedenlerden, insanoglu fenomenin ne oldugunu ortaya koyamaz, fenomen de kendisinin ne oldugunu ortaya koyamaz. Ortada olan, ya da ortaya koyulan sadece ve sadece insanoglunun kendisine yansi ve gozlem veren fenomenin gozlem bilgisini ortaya koymaktir.

Fenomenin ne oldugunu soylemek ve hele hele bunu ideolojik inancsal olarak kesinlestirmek, mutlaklastirmak, sabit ve degismez kilmak; sadece aklin kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi inanctan baska birsey degildir. Bilimsel yonu de yoktur.
 

Süreyya Önal

Yeni Üye
16 Nis 2010
469
0
0
50
(tek tek şuna karşılık şu buna karşılık bu diye ayırmadan son bir kaç mesajın bendeki izdüşümü)


Doğadan aldığı(bilinç)nı yine doğaya yoran! yükleyen ve onu değerlendiren! Bütünüyle- parçayı tasarlayan BİLİNÇ ve yine O'nun boyut-lar-arası bağlantı kanalları (bu bağlantı kanallarının bilinen bilinmeyen alış-verişinden mütevellit tesirler mekanizmasının alanı da ruhsal boyut)

her şey! kendince (kendini bilen!) bir- diğerini!!de değerlendiren.. AKIL ve O'nun kurması- tasarlaması!

***

kendinde varlığın !bütünüyle!kendine yönelik algısında sadece'ben'! vardır (ve O' bilinç, üst insan alt insan.. vs.tanımdan azade -bir anlamda!tanımlar üstüdür)

kendini? bilmek istemek ! parçanın arzusudur ki o da kendini ne anlamda ne kadar ne ile - il işkillendirdiğiyle- alaka dar olduğuyla -hasbelkader boyutuyla- ilintilidir.
O' -alt insan üst insan vb.- bilumum kalıbı zorlayarak kendini/doğasını keşfe çıkar-arar ilmini bilinir/bilmi kılar


arayan ya mevlasına ya belasına varır... dem işler.hepsi bir hepsi bela yeter ki haktan olan hakkı bula
yoksa ! nasıl yaşanır bu gelgeç dünyada

hıı? :)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
(tek tek şuna karşılık şu buna karşılık bu diye ayırmadan son bir kaç mesajın bendeki izdüşümü)


Doğadan aldığı(bilinç)nı yine doğaya yoran! yükleyen ve onu değerlendiren! Bütünüyle- parçayı tasarlayan BİLİNÇ ve yine O'nun boyut-lar-arası bağlantı kanalları (bu bağlantı kanallarının bilinen bilinmeyen alış-verişinden mütevellit tesirler mekanizmasının alanı da ruhsal boyut)

her şey! kendince (kendini bilen!) bir- diğerini!!de değerlendiren.. AKIL ve O'nun kurması- tasarlaması!

***

kendinde varlığın !bütünüyle!kendine yönelik algısında sadece'ben'! vardır (ve O' bilinç, üst insan alt insan.. vs.tanımdan azade -bir anlamda!tanımlar üstüdür)

kendini? bilmek istemek ! parçanın arzusudur ki o da kendini ne anlamda ne kadar ne ile - il işkillendirdiğiyle- alaka dar olduğuyla -hasbelkader boyutuyla- ilintilidir.
O' -alt insan üst insan vb.- bilumum kalıbı zorlayarak kendini/doğasını keşfe çıkar-arar ilmini bilinir/bilmi kılar


arayan ya mevlasına ya belasına varır... dem işler.hepsi bir hepsi bela yeter ki haktan olan hakkı bula
yoksa ! nasıl yaşanır bu gelgeç dünyada

hıı? :)

"Haktan ve hakki bulmaktan" ve "bilincten" ne algiladiginizi aciklar misiniz?
 

Süreyya Önal

Yeni Üye
16 Nis 2010
469
0
0
50
gün aydın


haktan ve hakkı bulmaktan ve dahi bilinçten ne anladığım mesajın içinde açık-tı- ancak birde şöyle anlatmaya çalışayım düşüncemi

her şey!yine her şeyi kendince (kendin gibi) bilen! ve fakat bir- diğerini!!de değerlendiren.. AKIL ve O'nun kurması- tasarlaması!

Doğadan aldığını (vücuda gelme/duyumsama-kendini bilme!) akıl yolu ile sürecinde yine doğaya yoran! yükleyen ve kimi ayan kimi beyan(özü itibariyle aynı/ devir daim aksiyonda )ol'anı gözlemleyip zam-anını da yakaladıkça değerlendiren!...parçaları birleştirerek bütünü gören!bütününden de parçayı okuyan akıl...
içiçe reaksiyonlar duyumlar ve düşünsel boyut ve akıl...ve ortak aklı kullanan yoran! işleyen bilinç

hak da: bunlar ışığında hak edebildiğini bulmak.. (bende algı-anlam bu)


kahvaltımı yapayım bir de o şekil bakayım konuya :) uyku sersemi bir şeyleri atlıyor olabilirim
 

Mutlu Fakir

Yeni Üye
20 Eyl 2011
44
0
0
75
kalenin bedenleri
yaar yar yar amman
çevirin gidenleri..

İnsan hayatı iki şey üstüne kuruludur;
1- Kendi bedeni
2- Karşı cinsin bedeni
Gerisi ötesi berisi sakarya fasarya angaryadır.

Beden insanın kaportası gibi dursa da eenn önemli eenn kıymetli enenenn hassas vitrinidir.
Vitrin camı buzlu-puslu-renklidir. Etrafını yedi yıl dolanmayınca içini göstermez.
Kalenin bedenlerini ele geçirmek için tarih boyunca savaşan insanın,
kendi bedenini kayırmak, karşı cinsin bedenini/vitrinini ele geçirmek adına
yapmayacağı şey yoktur.

İnsanın asla doğru olmayan/durmayan her an kudurmaya meyilli bir yapısı olduğundan
bedeninin içine bir de ruh üflenmiştir.
İnsan buna, "içimdeki çocuk" "bir ben var benden içeruu" "içim daralıyoo" da demiştir.

İşte biz her işi/haltı yaparken, "yap/maa.. et/mee.. vay öküz.. ayıı.. tüü Allah cezanı versin/razı olsun.." diye çırpınan hoplayıp zıplayan, tepinen, sevinen üzülen saçını başını yolan o çilekeş şanssız talihsiz
kadersiz kısmetsiz elektrikli telli direkli varlık ruhtur.

İnsan bok yedikçe hak yedikçe veye nadiireenn iyi hoş güzel bir iş işledikçe
ruh niye böyle telaşla tasayla kederle hoplar zıplar?
ve niye güzel işler gördükçe heyooo! diye çocuk gibi sevinir?
Şunun içüün;

Beden, garsoon şunu getir- gaaarsoon bunu getir..yiyip içip sıçıp ot olacak,
ruh hesap vermeye gidecektir. Ateist, nihilist, hiççi, yokçu, evrensel vb. ruhlar hariç.:)
- geel bakalım ruhefendi/hanım.. üü deftere bakaar mısınız.. yemediğin nane kalmamış senin?
- vallahi efendim, mutlaka siz de gördünüz nasıl da yalvardım etme dedim gitme dedim..
üç beş saniyelik bir orgazm içün, bir ipek ten, bir kadife cilt içün bu kadar da baş kıç oynatılmaz
abidikgubidik yapılmaz.. kendine gel.. yakarlar bizi dedim, dinletemedim.. sonracığıma..
- yoo, hiiç mazeret dinlemem.. dinletecektin. senin de hoşuna gitti tabii.. takıldın gittin işte
bir faanii bedenin peşine. geç şöyle.
- aman efendim..
- alın bunu.
.............
çıt çıt çıt çıt çedene de
sar bedeni bedene..
(bir halk türküsündeen)
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
"hak" kavramı/olgusu ile "insan bedeni" yan yana geldiğinde -yaşama hakkı- olarak tanımlanan evrensel ortaklaşma üzerinde yeniden ve bıkmadan usanmadan durmak/düşünmek gerektiği ortaya çıkmaktadır. yaşama hakkına tanınan kutsiyet beden bütünlüğünü koruma, geliştirme ve onu korumayı istemeyi içinde barındırmaktadır. duygu, düşünce ve histen yoksun beden canlı olsa da bilinçli olamaz. yaşama hakkı ile bilinç arasında, bilinç ile düşünme arasında, beden ve ruh gibi ayrılmaz bir bağ olduğu rahatlıkla görülebilir. insan, bedeni ile bir bütündür. onu insan yapan salt beden değilidir. öyle ise insan bedeni ile sıkı bir bağ içerisinde olan başka olguların olması gerekmektedir. bunlardan biri sosyal dokudur. o doku bedene yapışır...
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst