Herseyi sorgulamalı miyiz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde iuflsfozkn tarafından oluşturulan Herseyi sorgulamalı miyiz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,200 kez görüntülenmiş, 51 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Herseyi sorgulamalı miyiz?
Konbuyu başlatan iuflsfozkn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Neden aglAriz?korkudan mı? Sevinçten mı ? Neden ağladığını cozebilen var mı?
Ağlamak mı daha mutlu eder? Gülmek mı?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
ağlamak ,elektrik hattı için topraklama gibidir belki yıldırım yüklü bulutlar için paratonerdir belki insan için bir doğum sancısı gibidir.ağlayınca rahatlar ruh.sevindiğinde ağlamak ile hırstan ağlamak arasında çok büyük uçurum var .benim kastettiğim ağlamak ; başkasının derdine , kendi bencilliğine , kendini kendine mağlup etmişliğe ağlamak,pişmanlığa ağlamak.
gülmek de güzeldir lakin etkisi geçici olduğundan mıdır ? ağlamak kadar tesir etmez ruha.ciddiyetsizdir gülmek, sanki resmi üniformasını çıkarıp pijamasıyla iştima alanına gelen askerin hali .gülmeye bütün bütün düşman değilim elbet ama her kahkahadan sonra aklıma dünyada olup bitenler , gülemeyenler geliyorsa o güldüğüme bin pişman olmalıyım deyip çakılıp kalamadığıma , ağlanacak halime güldüğüme , güldükçe görünmez olan gafletime düşmanım işte..
ama insanım ..basit bir insan ...bunu da sorgulayalım ..gülmek ?
insan olmak?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Kor olmak ve kör olmak arasindayim. Gördüklerim ciğerimi parçalayacak cinsten manzaralar . Karamsarlık da var serde lakin gercek ortada. Ates düştüğü yeri yakıyor diyorlar pek eksik ve nakıs. Yananla yanmak gerek , aglayanla ağlamak . İnsan olmak kendi icin yasamak olmamalı . Madem gördüklerine kor olamiyorsun bari kör ol diyesim geliyor.!
Göz güzeldir , sıhhat güzel. Bela , musibet istemek yanlış , intihar etmek de . Yaşanası bir hayat icin el ver bekleyenlere, soluk ol nefes ol su ol.
 

nirvana

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
15 Mar 2009
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
bide dur sakin ol dostum, bu kadar ses buhran yapar ,arada tıka kulaklarını sessiz ol ,kaybol,yeniden doğuşun kolaylaşsın...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Günlük hayatta başımıza gelen sıkıntılara ve hastalıklara karşı sabır göstermeye çalışırız.

Yaşadığımız her musibetin Allah'tan geldiğini hatırlayarak tevekkül ederiz. Ancak bazen yaşadıklarımızı nasıl değerlendirmemiz gerektiği konusunda zihnimizde soru işaretleri oluşur. Kur'an-ı Kerim'de hem 'güzel imtihan' hem de 'kötü imtihan' olarak bahsedilen belayı nasıl değerlendirmemiz gerektiğini düşünürüz. Eyüp Vaizi Salime Eken, bela ve musibetlerin kulluğumuzu zenginleştirecek bir imtihan vasıtası olduğunu söylüyor. Eken, "Rabb'imiz imtihan vasıtasıyla kuluna gelişim, olgunlaşma yani hammaddeden mücevhere dönüşme imkânı veriyor. Çünkü kainatın özelliklerini nefsinde barındıran insan bazen bir gül gibi nazenin büyütülmeye bazen de bir demir parçası gibi ateşle şekillenmeye ihtiyaç duyabilir." diyor.

Salime Eken, yaşadıklarımızı Kur'an ifadesiyle 'güzel imtihan'a dönüştürmenin mümkün olduğunu söylüyor. Dünya hayatının, yaşamıyla ölümüyle bir imtihan alanı olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Eken, kimi zaman fakirliğin kimi zaman da zenginliğin kul için bir imtihan vesilesi olabileceğini hatırlatıyor. Eken, "Yüce Yaratıcı'mızın biz kulları için takdir buyurduğu ve bizi Rabb'imizle bağlayan, ilişkide tutan bu imtihan araçları karşısında bize düşen farkındalık ve kabullenme ile yaklaşmaktır." diyor. Eken, maddî ve manevî sıkıntıların Rabb'imizin bizimle irtibat kurmak için oluşturduğu bir kul-Rabb diyaloğu şeklinde anlaşılması gerektiğini ifade ediyor.

İmtihan bir ihsan olarak kabul edildiğinde insanın zihnindeki soru işaretlerinden kurtulacağını dile getiren Eken, "İmtihanı ihsan olarak gördüğümüzde "neden"i "niçin"i sorgulamadan ve çoğunlukla şükrünü yerine getirerek benimseriz. Oysa sıkıntılar ortaya çıkar çıkmaz kolay bir şekilde "niçin" sorusunu sormak şöyle dursun bizzat yaşar hale gelebiliyoruz. Kulun en temelde kendisine yaşatılan her şeyde bir hikmet bulunduğunu aklından çıkarmadığında kendini yıpratmamış olacaktır." diye konuşuyor. İnsanın bela ve musibetlerdeki hikmeti düşünmesini, aksi durumda kulluğuna zarar gelebileceğini hatırlatıyor. Eken, "Hastalandığımızda ya da maddî sıkıntı çektiğimizde o an içinde hemen bunu anlamlandıramayız. Fakat bütün kâinatta bulunanları yüce bir planın parçaları olarak detaylandıran Rabb'in ilahi planında yaşadığımızın bir anlamı olduğunu düşünmeliyiz. İlahi planın güzelliğini kabullenirken, Allah'ın adaletlilerin en adaletlisi olduğunu bilmek bizi bütün yüklerden kurtarıyor. O'ndan gelecek sıkıntılara O'nunla yaşamanın lezzeti uğruna katlanmak ise dünyanın güzel nimetleri arasındadır." diyor.
alıntı-zaman
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
her şey değişiyor..zaman ve mekan içine sığdırılmış herşey ...bu halde nasıl olacak da biz bir şey hakkında kesin bilgi elde edebileceğiz ...bakın bir Tanrı sorgulaması Karneades denen arkadaş (akademia nin başkanlarından) tarafından nasıl ortaya atılmış..Stoacının tanrısı alemin ruhudur , ruh olarak duyguya sahiptir.imdi bir DUYUM bir değişmedir.şu halde stoacının tanrısı değişkendir.fakat değişen şey kötü yönde de değişebilir, bozulabilir ve ölebilir.şu halde stoalıların tanrısı edebi değil, onların duyuma sahip tanrıları ,tanrı değil.esasen o ,duyulur varlık olarak cisimseldir ve bakımdan dahi değişmez değildir.eğer tanrı varsa gene karneades diyor, ya sonlu ya da sonsuz bir varlıkttr.eğer sonlu ise eşyanın bütününe dahil demektir.bütünün bir parçasıdır ve tam ,evrensel ,mükemmel varlık değildir.sonsuz ise değişmezdir, hareketsizdir, onda değişiklik ve duyum yoktur, yani bu halde yaşıyan ve gerçek bir varlık değildir....

görüldüğü üzre tamamen saçma değil ..tanrının varlığı şüphe götürmez bir gerçek...fakat doğru bilginin imkanı nasıl olacak...
yani herşey değişiyorsa bilgiler de değişecek bu durumda yerçekimi kanunu değişirse fizik hakkındaki hareket kanunlarımız değişecek ..peki ışığın rengi değişirse? elma hangi renk bu durumda ? elma renksiz mi ? elma yok diyelim mi?diyebilir miyiz?
şüpheciler nerde duracaklar merak ediyorum???
doğru bilgi imkansızdır derken , karneades gibi yanılıyorlar ...sizce????
 

Mudruk

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Nis 2011
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bir arayış olmaz ise yaşam da olmaz. :)
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Sorgulamayı sadece polis mi yapar? Salla, her şeyi sorgula, niye sorguladığını da sorgula, niye sorgulamanı sorguladığını da sorgula... Elbet bir yerde durmak zorunda kalacağız çünkü ya sorgulamamızı tamamlarız ya da ömrümüzü tamamlarız.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
ölüm için zaten bütün sorgulamalarımız...madem ölmek zorundayız o halde neden?
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Sorgulamadan yaşamak, bana göre yaşamak sayılmaz. Önemli olan sorgulanacak konuların doğru seçimi. Sorgulamada da fazla derinlere dalmamak gerekiyor.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
ölüm için zaten bütün sorgulamalarımız...madem ölmek zorundayız o halde neden?

Garip bir örnek ama vereyim: Benim fizik dersim berbat (kesin kalıyorum) ve ben yine de derste defter tutuyorum ama diğer derslerin hiç birin de tutmuyorum. Bana dediler ki "La olum sen zaten kalcan, niyee defter tutuyon ki?" ben de: "Napıyım lan canım sıkılıyo, tutmasam uykum geliyoo" dedim. Yani evet, öleceğiz ama ölene kadar canımız sıkılmasın, sorgulayalım filan, filan...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Garip bir örnek ama vereyim: Benim fizik dersim berbat (kesin kalıyorum) ve ben yine de derste defter tutuyorum ama diğer derslerin hiç birin de tutmuyorum. Bana dediler ki "La olum sen zaten kalcan, niyee defter tutuyon ki?" ben de: "Napıyım lan canım sıkılıyo, tutmasam uykum geliyoo" dedim. Yani evet, öleceğiz ama ölene kadar canımız sıkılmasın, sorgulayalım filan, filan...

ciddi bir sorun senin için....fizik ....ve hayat bilgisi ...bence ikisi için de defter tutman iyi olur :p
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Valla siz sorgulamasanız da polis sorguluyor, bakın :)

Kürt Eylermcilere Polis Sorgusu: Öğle Namazı Kaç Rekat?

Van'da polis, camiye kaçan göstericileri cemaatten ayırmak için ilginç bir yola başvurdu. 'Öğle namazı kaç rekat' sorusuna cevap veremeyen gözaltına alındı.

96553.jpg


Polisin müdahalesi ile kaçan göstericilerden bazılar Hz. Ömer Camisi'ne girdi. Caminin kapılarını kapatan polis ekipleri, içeri girerek göstericileri tek tek gözaltına aldı.

Gösterici olmadığını söyleyen bir kişi ise polislerin sorduğu 'Öğle namazı kaç rekattır' sorusuna cevap vermeyince gözaltına alındı.

Hayatın adeta durduğu kentte yer yer olaylar devam ederken, polis ekipleri ise geniş güvenlik önlemi aldı.

Kaynak:
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Bunu haberlerde izlemiştim.Çok gülmüştüm ya: ) Trajikomik bir durum...
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Aslında öz itibariyle zamanında Diyabakır Cezaevi'nde "Andımız'ı ezbere söyle bakayım" diye sorup da, okuyamayanlara işkence eden kemalist zihniyetten bir farkı yok bence.

Kafa aynı kafa. Aynı haltın moru. Bu seferki müslüman soslusu sadece.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Farkındasındır ki bu olayların hiç çıkmama durumu da olabilirdi...Eeee ne oldu elde var hüzün...

Fides o halde suc elmayı yiyenin mı diyelim .. Yani ortamın bu halde olması hepimizin sucu ! Ben babam asker olduğu icin 8 yıla yakın Doğu'da okudum ve sefalet hakimdi o topraklarda !!! Ben babami 2,5 ayda bir görebiliyordum niye ? Bizim halkımız değil mı onlar ? Oralar Türkiye değil mı ? Bu sorun çok ciddi ! Çözümü kucaklaşma fakat bunu istemeyen o kadar çok ki olaylar onların hizmetçisi !!!
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Fides o halde suc elmayı yiyenin mı diyelim .. Yani ortamın bu halde olması hepimizin sucu ! Ben babam asker olduğu icin 8 yıla yakın Doğu'da okudum ve sefalet hakimdi o topraklarda !!! Ben babami 2,5 ayda bir görebiliyordum niye ? Bizim halkımız değil mı onlar ? Oralar Türkiye değil mı ? Bu sorun çok ciddi ! Çözümü kucaklaşma fakat bunu istemeyen o kadar çok ki olaylar onların hizmetçisi !!!

Çarpıttın konuyu. Bu olayların çıkma nedeni belli. Madem geri adım atılacaktı bir şeyler kabul edilecekti ne gerek vardı milletin yaralanmasına, ölmesine?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
hayır ...sadece bir günlük mesele değil bu ...demek istediğim ....boşuna olmuyor ayrıca ..birileerinn kızarmış ekmeğine tereyağı oluyor bu işler...fatura ise kime kesiliyor belli...herkes tutturdu bir cemaaat cemmaat....önceden irtica derlerdi şimdi cemat oldu...hikaye hep aynı....iktidarı kaybettiklerinde hep aynısını yaptılar...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst