Hapı yutmak = ideoloji

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Hapı yutmak = ideoloji başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,308 kez görüntülenmiş, 26 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Hapı yutmak = ideoloji
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
matrix_hap1.jpg


Morfeus : Hoş geldin Neo. Tahmin edebileceğin gibi ben Morpheus’um.

Neo : Seninle tanışmak bir onur.

M : Hayır. O şeref bana ait. Lütfen. Gel, otur. Eminim şu anda kendini tavşan deliğinden düşen Alice gibi hissediyorsundur.

N : Öyle denilebilir.

M : Gözlerinden belli. Sende gördüklerini kabullenen birinin gözleri var uyanmayı beklediğin için tuhaf ama bunlar gerçekten pek uzak değil. Kadere inanır mısın Neo?

N : Hayır.

M : Neden?

N : Hayatımı kontrol edemiyor olma düşüncesini sevmem.

M : Ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Neden burada olduğunu anlatayım. Bir şey bildiğin için buradasın. Bildiğini açıklayamıyorsun. Ama hissediyorsun. Hayatın boyunca hissettin. Dünyada ters giden bir şeyler var. Ne olduğunu bilmiyorsun ama orada. Beyninde kıymık gibi seni çıldırtan bir şey. Seni bana getiren şey bu duyguydu. Neden söz ettiğimi biliyor musun?

N : Matrix mi?

M : Ne olduğunu öğrenmek ister misin? Matrix her yerde. Etrafımızda. Şu anda, bu odada. Pencereden dışarı baktığında görürsün ya da televizyonu açtığında işe gittiğinde hissedersin ya da kiliseye. Vergi öderken. Gerçeği görmemen için dünya, bir perde gibi önüne çekilmiş sanki.

N : Ne gerçeği?

M : Köle olduğun gerçeği. Herkes gibi bir kalıba doğdun. Tadını alamadığın, dokunamadığın, koklayamadığın bir hapse, aklın için bir hapis ne yazık ki, kimseye Matrix’in ne olduğu anlatılamaz. Kendin görmelisin. Bu, son fırsatın. Buradan sonra dönüş yok. Mavi hapı alırsan hikaye biter yatağında uyanır ve istediğin şeye inanırsın. Kırmızı hapı alırsan Mucize Ülkesi’nde kalırsın ve sana tavşan deliğinin ne kadar derin olduğunu gösteririm. Unutma sana gerçeği öneriyorum. O kadar.

......

Matrix filminin mesajına saygım bir yana ama ideoloji budur işte...hep şöyle der ; Unutma sana gerçeği öneriyorum. O kadar. :))

tabi tabi..:)

sonra mavi haplılar ve kırmızı haplılar savaşır dururlar..ötekileştirme, kin,nefret,kan ve gözyaşı... bi biri kazanır bir diğeri.. .tarih yazar gene yazar..ama birşey değişmez..sözde gerçek,iyi,adalet,doğruluk adına tabi... olan nedir? masumlar ezilir ,sömürülür,kandırılır, aldatılır, masumlar ölür..haplılar sevinç çığlıkları atar.. çünkü insanlığı kurtarmışlardır(!)..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Antibiyotik bir haptır ve doğru zamanda, doğru amaca yönelik olarak yutulursa, insanın yakalandığı hastalıktan kurtulmasına yardımcı olur. Altuzan, kanser tedavisinde kullanılan çok önemli bir haptır, insan hayatını kurtarabilir. Bir çok tansiyon hastası çeşitli haplar kullanarak sağlık durumlarının kötüleşmesini önlerler. Diğer yandan, extacy de bir haptır; ancak uyarıcı/uyuşturucu olarak kabul edilmektedir ve kullanımı yasaktır. Kullanımı yasak olmasa bile gereksiz yere veyahut da dozun üzerinde antibiyotik almak da zararlıdır. Bir de tabi baş ağrısı için tansiyon ilacı alınmaz örneğin çünkü o işe yarayan doğru hap tansiyon hapı değildir. Demek ki mesele hap olup olmama meselesi değildir, hapın işlevi meselesidir. Örneğin faşizm hapını alırsanız, dünyaya ırk ayrımı üzerinden bakar, insan hayatına saygı duymaz, bazılarını köleleştirmenin meşru olduğu fikrine sahip olursunuz. Örneğin dinsel içerikli bir hap alırsanız, kadının eksik olduğu, köleliğin meşru olduğu, küçük yaşta kızların evlendirilebileceği, şiddetin bir eğitim aracı olabileceği fikrini alırsınız. Liberalizm hapını alırsanız, her insanın hakları olduğunu, bunların dinden bağımsız özgür düşünceye sahip olmasının normal olduğunu, cinsiyet ve ırk ayırımı yapılmaması gerektiği, devletin müdahalesinin sınırlı olması gerektiği fikirlerini alırsınız. Örneğin Bilimsel Sosyalizm hapını alırsanız, tarihin ezilen ve ezenler arasındaki bir mücadele olduğunu, emekçinin sömürüldüğünü, devletin hakim sınıfın baskı aracı olduğunu, emekçi sınıfın özü itibari ile devrimci olduğunu, ideoloji denilenin herhangi bir sınıfın fikir dünyası demek olduğu ve gelecekte ideolojilerin sonlanacağı, bunun da sosyalizm aracılığı ile olabileceği fikirlerini alırsınız. Tabi şunu belirtmek gerekir; nasıl bir dönem belli bir hastalığın tedavisinde işe yarayan haplar, belli bir süreden sonra işlevsizleşebiliyor ve insanın sorunlarını çözmek de aciz kalıyorsa, ideolojiler de öyledirler. Şimdi din hapını sanayileşmiş bir millete yutturmaya çalışın, iyileşmeyecek tersine hastalanabilecektir. İdeolojileri kaka olarak göstermenin bir temeli yoktur. Kişi ideolojinin ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyorsa böyle bir kanıya sahip olması anormal değildir. Dikkat etmek gerek, anormal olmadığı, iyi birşey olduğu anlamına gelmez.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Antibiyotik bir haptır ve doğru zamanda, doğru amaca yönelik olarak yutulursa, insanın yakalandığı hastalıktan kurtulmasına yardımcı olur. Altuzan, kanser tedavisinde kullanılan çok önemli bir haptır, insan hayatını kurtarabilir. Bir çok tansiyon hastası çeşitli haplar kullanarak sağlık durumlarının kötüleşmesini önlerler. Diğer yandan, extacy de bir haptır; ancak uyarıcı/uyuşturucu olarak kabul edilmektedir ve kullanımı yasaktır. Kullanımı yasak olmasa bile gereksiz yere veyahut da dozun üzerinde antibiyotik almak da zararlıdır. Bir de tabi baş ağrısı için tansiyon ilacı alınmaz örneğin çünkü o işe yarayan doğru hap tansiyon hapı değildir. Demek ki mesele hap olup olmama meselesi değildir, hapın işlevi meselesidir. Örneğin faşizm hapını alırsanız, dünyaya ırk ayrımı üzerinden bakar, insan hayatına saygı duymaz, bazılarını köleleştirmenin meşru olduğu fikrine sahip olursunuz. Örneğin dinsel içerikli bir hap alırsanız, kadının eksik olduğu, köleliğin meşru olduğu, küçük yaşta kızların evlendirilebileceği, şiddetin bir eğitim aracı olabileceği fikrini alırsınız. Liberalizm hapını alırsanız, her insanın hakları olduğunu, bunların dinden bağımsız özgür düşünceye sahip olmasının normal olduğunu, cinsiyet ve ırk ayırımı yapılmaması gerektiği, devletin müdahalesinin sınırlı olması gerektiği fikirlerini alırsınız. Örneğin Bilimsel Sosyalizm hapını alırsanız, tarihin ezilen ve ezenler arasındaki bir mücadele olduğunu, emekçinin sömürüldüğünü, devletin hakim sınıfın baskı aracı olduğunu, emekçi sınıfın özü itibari ile devrimci olduğunu, ideoloji denilenin herhangi bir sınıfın fikir dünyası demek olduğu ve gelecekte ideolojilerin sonlanacağı, bunun da sosyalizm aracılığı ile olabileceği fikirlerini alırsınız. Tabi şunu belirtmek gerekir; nasıl bir dönem belli bir hastalığın tedavisinde işe yarayan haplar, belli bir süreden sonra işlevsizleşebiliyor ve insanın sorunlarını çözmek de aciz kalıyorsa, ideolojiler de öyledirler. Şimdi din hapını sanayileşmiş bir millete yutturmaya çalışın, iyileşmeyecek tersine hastalanabilecektir. İdeolojileri kaka olarak göstermenin bir temeli yoktur. Kişi ideolojinin ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyorsa böyle bir kanıya sahip olması anormal değildir. Dikkat etmek gerek, anormal olmadığı, iyi birşey olduğu anlamına gelmez.

İdeolojilerin fikirsel olarak ne söylediğine karşı olan yok. ne yaptırdığına karşı olan var. o da benim (H) işte demişsiniz ya ''kişi ideolojinin ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyorsa '' burda kastınız benim ama benim bilip bilmememin bir önemi yok. işte o hapın tedavi eden değil hasta edici ucube yüzü burada gizli...idelojinin ne olduğunu bilemeyen,belirli fikirlerle zehirlenen beyinlerin yok ettiği mahvettiği hayatlar ve kendi hayatları (dağa çıkanlar,cinayet işleyenler,cinayete kurban gidenler vs vs) ... ha illaha bu kadar sert değil tabi belirli bir ideolojiye yıllarca hizmet edip sonunda sömürüldüğünü anlayan hayatlar...en hafifinden de ideolojisi yüzünden birbirinden nefret eden insan toplulukları....
bu ideolojilerin en büyük örgütsel hali siyasi partiler değil mi, hani şu zamanında birbirini öldürenlerin sonra koalisyon kurup birbirlerini evlat lık derecesinde kardeş ilan ettikleri (dsp-mhp)
bu ideolojilerin en büyük örgütlü hali siyasi partiler demokrasi yaygınlaştıktan sonra hangi halkı refaha taşıdı? yandaşlar,yoldaşlar,badem bıyıklılar vs hamuduyla götürdü o kadar.. ideoloji temelli herhangi bir gruptan parsayı götürüyor nemalanıyorsanız amenna... bu hep böyledir...ideolojilerin halka bir faydası yoktur..saat 12 den sonra halkın bindiği ideolojinin faytonu hep kabağa dönüşür :)
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İdeoloji derken sizin anladığınız şey nedir? Önce itiraz ettiğiniz şeyi kendi açınızdan tanımlarsanız daha iyi anlaşılacaktır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İdeoloji derken sizin anladığınız şey nedir? Önce itiraz ettiğiniz şeyi kendi açınızdan tanımlarsanız daha iyi anlaşılacaktır.

yaratılan bir fikir uğruna mücadele etmek.(tabiki geçici ve yalan dolan bir fikir)
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
yaratılan bir fikir uğruna mücadele etmek.(tabiki geçici ve yalan dolan bir fikir)
Anladım,, örneğin ilahi olduğu iddia edilen dinler gibi düşünce ürünlerini kast ediyorsunuz. Çünkü bunlar yalan dolandır ve geçicidir. Tam da sizin ideoloji tanımınız kapsamına girmekteler. Eğer değilse bunların geçici ve yalan dolan olmadığını ispat etmeniz gerekliliği doğar ki yapamazsınız.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Anladım,, örneğin ilahi olduğu iddia edilen dinler gibi düşünce ürünlerini kast ediyorsunuz. Çünkü bunlar yalan dolandır ve geçicidir. Tam da sizin ideoloji tanımınız kapsamına girmekteler. Eğer değilse bunların geçici ve yalan dolan olmadığını ispat etmeniz gerekliliği doğar ki yapamazsınız.
Evet yapamam. bu yüzden de inancımı ideolojileştrip herşeyi bu ideoloji ile yargılamam. bu ideolojiye ters gelen şeyleri yalanlamaya çalışmam. işte ideoloji bu yüzden insan psikolojisine aykırıdır. herşeyi belirli bir ideolojiye uygun hale getirmek için insanın aklını zorlaması insanın doğasına aykırıdır,bu insanın aklına ve vicdanına kısaca kendine ihanetidir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Evet yapamam. bu yüzden de inancımı ideolojileştrip herşeyi bu ideoloji ile yargılamam. bu ideolojiye ters gelen şeyleri yalanlamaya çalışmam. işte ideoloji bu yüzden insan psikolojisine aykırıdır. herşeyi belirli bir ideolojiye uygun hale getirmek için insanın aklını zorlaması insanın doğasına aykırıdır,bu insanın aklına ve vicdanına kısaca kendine ihanetidir.
İdeoloji tanımınıza göre inancınız zaten bir ideolojidir. Onu ideolojileştirmek de nereden çıktı?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İdeoloji tanımınıza göre inancınız zaten bir ideolojidir. Onu ideolojileştirmek de nereden çıktı?

Tanrının ideolojisi olsaydı insana sahip olduğumuz formatta akıl vermezdi. Dinleri Tanrıdan gelmiş olarak kabul etsenizde etmesenizde sonuç değişmez. din sosyolojik kurumlar içinde ayrı bir yere sahiptir. ideolojileştrilmesi dinin kendisini ve öyle davranmayan mensuplarını bağlamaz.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
donkişot, sizin ideoloji tanımınız uyduruk ve geçici bir fikir için mücadele etmek. Bu tanıma göre din bir ideolojidir. Uyduruktur, geçicidir,bunun için mücadele edilir. Yani saydığınız tüm özellikleri taşıyor. Sorun, yaptığınız tanımdan kaynaklanıyor. Bu sorunu aşmak için dini yapay bir biçimde ideolojiden farklılaştırmak yerine, tanımınız üzerinde düşünün.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
donkişot, sizin ideoloji tanımınız uyduruk ve geçici bir fikir için mücadele etmek. Bu tanıma göre din bir ideolojidir. Uyduruktur, geçicidir,bunun için mücadele edilir. Yani saydığınız tüm özellikleri taşıyor. Sorun, yaptığınız tanımdan kaynaklanıyor. Bu sorunu aşmak için dini yapay bir biçimde ideolojiden farklılaştırmak yerine, tanımınız üzerinde düşünün.

Tanımım da bir sorun yok. İnsan algısında herşeyi geçici ve yalan dolan ilan edilebilir. yaratılan geçici ve yalan dolan bir fikir uğruna mücadele etmek tanımım kısaca iyilik,doğruluk ve adaletten başka ideoloji tanımamamın açık beyanıdır. bu kavramlar üzerinde de tartışmaya girilebilir elbet.işte ideolojinin kör döğüşüde böyle başlar. iyiyle kötüyü ayırt edemez duruma gelmişsek zaten ,hiç bir zeminde buluşamayız demektir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Zaten neyin, kim için, hangi ölçüye göre iyi, doğru, adil olduğu konusundaki farklılıklar ideolojik farklılıklardır. Yani insan, ideoloji dışında kalamaz, taraftarı olduğu ideolojinin farkında değildir, ideoloji sahibi olmadığını düşünür. İdeoloji genel anlamda kişinin hayata bakış açısı demektir. Şeylere verdiği anlamlar bütünüdür. Yani siz, kişinin hayatı belli bir biçimde -- belli bir bakış açısına sahip olmamak mümkün değildir--anlamlandırmasına itiraz ediyor ve onun belli bir şekilde --nasıl olacaksa--hayata bakmaması gerektiğini, bunun yararsız/zararlı olduğunu ifade ediyorsunuz.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Zaten neyin, kim için, hangi ölçüye göre iyi, doğru, adil olduğu konusundaki farklılıklar ideolojik farklılıklardır. Yani insan, ideoloji dışında kalamaz, taraftarı olduğu ideolojinin farkında değildir, ideoloji sahibi olmadığını düşünür. İdeoloji genel anlamda kişinin hayata bakış açısı demektir. Şeylere verdiği anlamlar bütünüdür. Yani siz, kişinin hayatı belli bir biçimde -- belli bir bakış açısına sahip olmamak mümkün değildir--anlamlandırmasına itiraz ediyor ve onun belli bir şekilde --nasıl olacaksa--hayata bakmaması gerektiğini, bunun yararsız/zararlı olduğunu ifade ediyorsunuz.

İdeoloji kavramı genelleşince her fikri içine alıyor ve benim gibi her düşünce sahibinide kapsıyor elbette. ama bu şu anlamada geliyor herkes iyi,doğru adalet için mücadele ediyor. iyide dünyaya bakınca olanlar hiçte öyle değil. demek ki birşeyler yanlış, işte o yanlış olan iyi,doğru ve adaletten ayrı olan ideolojilerdir. şöyle bir laf vardı; kendi çıkarın hükmü tamamen yanlış kılar. ideoloji çıkar sahiplerine hizmet etmektir. çıkar sahiplerini görmek için dünyaya ve olan bitene bakmak yeter. kimse eline silah almazsa savaşlar biter, kimse ideoloji sahibi olmazsa da kavga biter (uyarlamadır...ve ütopyadır) insan kendi çıkarını düşündükçe yeryüzünde adalet olmayacak...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
kavramların anlamını bilmek, önemlidir... ideoloji, idea (düşünce) kökünden gelip, sözcük anlamı olarak düşüncebilimi 'inden hareket ederek geliyor olmakla birlikte; kavramın, yirminci yüzyılda kazandığı anlam : sınıflı toplumlarda, sınıfların dünya görüşü, sınıfların dünyaya bakış açısı anlamındadır... ideoloji kavramını reddetmek, ideolojiyi, 'kötü, at gözlüğü, vs. ilan etmek, ideolojisizlik ya da ideolojilerden azade olmak anlamına gelmez... ideolojiye karşı olmak demek, her zaman egemen ideolojiden yana olmak demektir... çünkü, egemen ideoloji, kendi egemenliğini birçok araç ve yöntemle gerçekleştirir ve aynı zamanda ideoloji kavramını toptan reddederek, ya da 'ideoloji' kavramını tu kaka ilan ederek, egemen ideolojinin egemenliğinin, başka ideolojilerle sarsılmasını engellemeye çalışır... bu kavramın bu toplumdaki en büyük düşmanı, kenan paşaydı ; ama tuhaf biçimde kendisi amerikan emperyalizminin koç başı, mızrak ucudur ve dolayısıyla, amerikan emperyalizmiyle işbirliği yapan burjuvazimizin ideolojisinin lideridir... ideoloji, bir toplumda sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik , ahlaki, estetik...vb. birçok alanda, egemen sınıfın egemenliğini sürdürmeye yönelik düşünceler bütünü, sistematiği ( ve fakat, aynı zamanda başka bir sınıf tarafından o egemen sınıfın egemenliğini yok etmeye yönelik, bu dünyaya yöneltilen başka bir bakış açısıdır; yani bir ideolojidir....) ideoloji kavramının düşmanları, her zaman ve her durumda egemen olan ideolojinin elinde bir oyuncak olduklarını , ezilen sınıfın ideolojisinin ortaya çıkıp belirginlik kazanmasını önlemek için misyonerlik yaptıklarını kendileri bile fark edemez... sn. donkişot'a ne demeli, bilemiyorum; don kişot, daha yazıldığı zaman bile gericiydi, gelişen kapitalist üretim ilişkilerine karşı, feodal değerleri öne çıkarıyordu... ' o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler....' ...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ve fakat, aynı zamanda başka bir sınıf tarafından o egemen sınıfın egemenliğini yok etmeye yönelik, bu dünyaya yöneltilen başka bir bakış açısıdır; yani bir ideolojidir..
Egemen sınıfın egemenliği yok edilir yenisi gelir bu kezde o egemen sınıf olmuştur..ee napmak lazım onuda yok etmek lazım..ve bu böylee sürer gider.. (çünkü iyilik ,doğruluk ve adalet asla egemen olamaz)
ideoloji kavramının düşmanları, her zaman ve her durumda egemen olan ideolojinin elinde bir oyuncak olduklarını , ezilen sınıfın ideolojisinin ortaya çıkıp belirginlik kazanmasını önlemek için misyonerlik yaptıklarını kendileri bile fark edemez.
ideolojik bakış o kadar saplantılı ki ne yaparsa yapsın herkes birşeylere hizmet etmekten kurtulamıyor :) Sanıyor....sanrı= ideoloji :)
o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler
haplılar kendileri gibi düşünmeyenlerin -ayrılıkçıların(!) -köyüne atları ile geldiler, hepsini biçip gittiler...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
peki... siz, ideolojiden (yani nesnel olarak bir parçası olduğunuz toplumsal sınıfın dünyaya ve olaylara yönelttiği bakış açısından, ekonomik, sosyal ve siyasal süreçleri değerlendirme, anlama, yorumlama ve etkileme çabasından) uzak durun ve hatta bu çabalardan nefret edin... örneğin sultan ahmet camisinin imamı gelsin, içinde bulunduğunuz sınıfın (ve belki o sınıfın bir alt katmanı olarak diyelim plaza kölelerinin ya da şeker pancarı üreticisi köylüyseniz, tarımsal üreticilerin) çıkarlarının ne olduğunu ve bu çıkarların egemenlere karşı nasıl savunulabileceğini, hükümetin izlediği ekonomik ve sosyal politikalarda sizin sınıfınızın nasıl korunabileceğini düşünsün ve o alanlarda demokratik, ideolojik ve politik mücadeleye girişsin ve haklarınızı koruyup geliştirsin... siz, hafta tatili hakkınızı, emeklilik hakkınızı, yıllık izin hakkınızı..vb .. sultan ahmet camisinin imamının sizin adınıza yürüttüğü mücadeleyle mi kazandığınızı sanıyorsunuz... yazdığım mesajları alıntılıyorsunuz ama hiç anlamıyorsunuz... - ''egemen sınıfın egemenliği yok edilir yenisi gelir bu kez de o egemen sınıf olmuştur.. ee ne yapmak lazım onu da yok etmek lazım.. ve bu böyle sürer gider..(çünkü, iyilik, doğruluk ve adalet asla egemen olamaz)'' - diyorsunuz ; ama tarihin nasıl ilerlediğini, köleci toplumdan günümüze nasıl gelindiğini hiç düşünmüyorsunuz... aslında, asla egemen olamaz dediğiniz, iyilik, doğruluk ve adalet gibi insani değerlerin bizzat bu sınıf mücadelesi sürecinden çıktığını ve tarihsel bakımdan giderek ağırlık kazandığını ve geleceğin dünyasında egemen olacaklarını göremiyorsunuz... aslında görmenizi de beklememek gerekiyor, çünkü ''ideolojik bir körlük'' içindesiniz ... egemen sınıf, kendi ideolojisini birçok farklı yolla topluma dayatır ve açıkça kendi ideolojisinin saflarına kazanamadığı grupları, ideolojinin kötü olduğuna, her türlü ideolojinin bir tür saplantı ve belki bir hastalık olduğuna ve o nedenle de ideolojilerden uzak durmak gerektiğine ''ikna eder'' ve dolayısıyla, ideolojinin kötülüğüne ikna olmak demek, egemen ideoloji tarafından ''etkisiz hale getirilmek'' demektir ; yani artık sınıf mücadelesinde siz, bir ''ölüsünüzdür''... (''o iyi insanlar o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler''... bu göndermeyi hiç anlamadınız...) .../... size tavsiyem, sultan ahmet camisinin imamıyla aranızı iyi tutmaya bakın...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
peki... siz, ideolojiden (yani nesnel olarak bir parçası olduğunuz toplumsal sınıfın dünyaya ve olaylara yönelttiği bakış açısından, ekonomik, sosyal ve siyasal süreçleri değerlendirme, anlama, yorumlama ve etkileme çabasından) uzak durun ve hatta bu çabalardan nefret edin... örneğin sultan ahmet camisinin imamı gelsin, içinde bulunduğunuz sınıfın (ve belki o sınıfın bir alt katmanı olarak diyelim plaza kölelerinin ya da şeker pancarı üreticisi köylüyseniz, tarımsal üreticilerin) çıkarlarının ne olduğunu ve bu çıkarların egemenlere karşı nasıl savunulabileceğini, hükümetin izlediği ekonomik ve sosyal politikalarda sizin sınıfınızın nasıl korunabileceğini düşünsün ve o alanlarda demokratik, ideolojik ve politik mücadeleye girişsin ve haklarınızı koruyup geliştirsin... siz, hafta tatili hakkınızı, emeklilik hakkınızı, yıllık izin hakkınızı..vb .. sultan ahmet camisinin imamının sizin adınıza yürüttüğü mücadeleyle mi kazandığınızı sanıyorsunuz... yazdığım mesajları alıntılıyorsunuz ama hiç anlamıyorsunuz... - ''egemen sınıfın egemenliği yok edilir yenisi gelir bu kez de o egemen sınıf olmuştur.. ee ne yapmak lazım onu da yok etmek lazım.. ve bu böyle sürer gider..(çünkü, iyilik, doğruluk ve adalet asla egemen olamaz)'' - diyorsunuz ; ama tarihin nasıl ilerlediğini, köleci toplumdan günümüze nasıl gelindiğini hiç düşünmüyorsunuz... aslında, asla egemen olamaz dediğiniz, iyilik, doğruluk ve adalet gibi insani değerlerin bizzat bu sınıf mücadelesi sürecinden çıktığını ve tarihsel bakımdan giderek ağırlık kazandığını ve geleceğin dünyasında egemen olacaklarını göremiyorsunuz... aslında görmenizi de beklememek gerekiyor, çünkü ''ideolojik bir körlük'' içindesiniz ... egemen sınıf, kendi ideolojisini birçok farklı yolla topluma dayatır ve açıkça kendi ideolojisinin saflarına kazanamadığı grupları, ideolojinin kötü olduğuna, her türlü ideolojinin bir tür saplantı ve belki bir hastalık olduğuna ve o nedenle de ideolojilerden uzak durmak gerektiğine ''ikna eder'' ve dolayısıyla, ideolojinin kötülüğüne ikna olmak demek, egemen ideoloji tarafından ''etkisiz hale getirilmek'' demektir ; yani artık sınıf mücadelesinde siz, bir ''ölüsünüzdür''... (''o iyi insanlar o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler''... bu göndermeyi hiç anlamadınız...) .../... size tavsiyem, sultan ahmet camisinin imamıyla aranızı iyi tutmaya bakın...



Sosyal bilimlerde doğa bilimlerinde olduğu gibi bir kavramın anlamı üzerinde hem fikir olamazlar. Sosyal bilimlerde, neredeyse sosyal bilimci kadar, o kavramın anlamı vardır. Bu kavram kargaşasından “ideoloji” kavramı da nasibini almıştır.
İdeoloji sosyal bilimcilerin hem fikir oldukları ortak bir anlama sahip değillerdir. İdeolojinin birçok anlamı bulunmaktadır; Bunlardan bazıları;
1) “İdeoloji siyasi veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünü.”
2) “Toplumsal yaşamdaki anlam, gösterge ve değerlerin üretim süreci.”
3) “Belirli bir toplumsal grup veya sınıfa ait fikirler kümesi.”
4) “Bir egemen siyasi iktidarı meşrulaştırmaya hizmet eden yanlış fikirler.”
5) “Siyasi veya toplumsal bir doktrin meydana getiren ve bir hükümetin, bir partinin, bir sosyal sınıfın hareketlerine yön veren düşünce ve görüşler sistemi.”
mhhp.org.tr

Benim itirazım ideolojilerin faydasız,sahte,yalancı,alçak yüzünedir.. kısaca YAPAY YÜZÜNEDİR. anlatmaya çalıştığınız manada tabiki HAKLISINIZ..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
ideoloji kavramı, yukarıda sn.donkişot'un örneklerini sunduğu gibi, birbirine yakın ama yine de az çok değişik yönlerine vurgu yapılarak, birçok farklı biçimde tanımlanabilir... kavramın bu niteliği, yüksek düzeyde sentetiklik ve çok katmanlılık gibi yapısal özelliklerinden gelmektedir... ama eğer kesin olan bir niteliği sınıflara bağlı olarak ortaya çıktığı, var olduğu, geliştiği ise; bir başka niteliği de, sanattan spora, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel süreçlere neredeyse yaşamın bütün alanlarına yönelik genel ve kapsayıcı bir bakış açısı olması / oluşturması niteliğidir... çağdaş birey, ancak toplum içinde ve kendi iradesinden bağımsız olarak, istese de istemese de bir toplumsal sınıfın üyesi olarak var olabilir ; tam bu noktada ya kendi üyesi olduğu sınıfın diğer sınıflardan farklı, kendine özgü çıkarları olan ve bunları hayata geçirebilmek için de, bir araya gelerek (örn. kendisi bir maaş karşılığında çalışan bir insansa ; sömürüyü sınırlandırmak ve yeni haklar kazanmak ya da önceden kazanılmış diyelim bir kıdem tazminatı hakkını koruyabilmek..vb. için bir sendika kurarak) örgütlenmek zorunluluğunu fark edecek ve bu yönde mücadele edecek ; ya da kendi nesnel konumunu kavrayamayacak, televizyon dizilerinde gördüğü havuzlu villalara lüks otomobillerle girip çıkan insanlar gibi yaşayabilmek için piyango hayalleri kuracak ve hatta ''acaba bir sendika mı kursak ?'' diye düşünen arkadaşlarını, 'ideolojik davranmakla, ideolojinin esiri olmakla' suçlayacaktır... çünkü, kendisi 'ikna' edilmiştir ; kendi sınıfına ait olmayan başka bir ideoloji tarafından bilinci işgal edilerek, 'etkisiz hale' getirilmiştir... bugün türkiye'de yalnız kamu sektöründe çalıştırılan bir milyondan fazla 'taşeron işçisi' var ; gerçekte tam bir kabusun içinde yaşıyorlar; ömür boyu asgari ücrete mahkum durumdalar; kıdem tazminatları yok; yıllık izin hakları yok; iş güvenceleri yok; taşeron, gözünün üstünde kaşın var deyip, her an kapının önüne koyabilir; ama, başka bir ideoloji tarafından bilinçleri işgal edilmiş olduğu için, bir türlü kendilerinin işçi sınıfının bir parçası olduğunu ve çıkarlarının tüm çalışanların çıkarlarıyla ortak olduğunu kavrayamaz... diyeceğim o ki, tarihsel olarak, sınıflı toplumlar aşılmadıkça, ideolojiden kurtuluş yoktur... hiç kimse, ''sınıflar olsun ama kendilerine özgü bakış açıları olmasın'' filan diyemez... derse de, boş konuşmuş olmaktan kurtulamaz... ayrıca şunu da eklemeliyim, bu konudaki değerlendirmem, marksist bir karakter filan taşımaz , okumuş olanların bileceği gibi, bunların kendisinden önce ortaya çıkarılmış olduğunu marks, söyler zaten... / ...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
elimde olsa başlığı, ''üretim araçları karşısındaki konumu bakımından kendi nesnel durumlarına aykırı, yabancı dünya görüşleri tarafından bilinci işgal edilmek = hapı yutmak'' olarak düzeltmek isterdim... böyle bir başlık, örneğin taşeron işçilerinin kabusuna, ya da abd'li cargill şirketinin ürettiği nişasta bazlı (ve belki de gdo'lu) mısır şekerine pazar payı açmak için, üretimine kota sınırlaması getirilen, şeker pancarı üreticilerinin yahut, yüz binlerce genç ve çoğu başörtülü kızımızın, merdiven altı tekstil ya da gıda sektöründe sigortasız, güvencesiz çalıştırılarak sömürülmesine bir çözüm önerisi taşıyabilir, sunabilirdi... doğru davranış, ideolojiden nefret etmek değil ; objektif olarak kendi içinde yer aldığımız sınıfın ideolojisinin ne olduğunu, neden öyle olduğunu ve başka sınıfların ideolojilerinin neden, oldukları gibi olduğunu ve bu bağlamda neyden yana olmanın ve neye karşı olmanın gerekli ve doğru olduğunu; ve örneğin devletin neden kurulu düzenin temel taşlarının değişmesine her zaman (en geniş demokrasilerde bile) karşı olduğunu, ve yine örneğin türkiye'deki iktidarın neden halkının çıkarlarıyla, neredeyse tümüyle yabancıların eline geçmiş olan finans kapitalin çıkarlarının diyelim bir kredi kartları bağlamında çatışınca (üstelik kendi hukuku da gerektirdiği halde) ısrarla ve yıllardır, halkının lehine tek bir adım bile atmadığını; vilayet tabelalarından neden t.c. ibarelerinin sökülmeye çalışıldığını, neden 'kardeşim esat' tan , 'zalim esed'e gelindiğini, ... vb. yani içinde yer aldığımız bu dünyada ve bu ülkede akıp giden olayları ''anlayabilmek ve açıklayabilmak'' ve ona göre, tavır belirlemek, kendi söylemeye değer ve doğru sözümüzü söylemektir... yoksa, siz bir kavrama düşman olmuşsunuz, bundan ne çıkar, ne olur... kim olursa olsun, en iyi bildiğini düşündüğü, istediği her hangi bir alandaki bir toplumsal sorunu, nedenleriyle, kaynaklarıyla, dayanakları ve çözümleriyle birlikte ''ideolojik olmayan'' bir bakış açısıyla ortaya koysun ; ben, 'kendisini çok da bir şey sanmayan' alçak gönüllü bir forumdaşınız olarak, onun ortaya koyacağı o sorunda ; ya bir ideolojiye yaslandığını ya da ele aldığı sorunu, doğru dürüst ( sistematik ve tutarlı bir şekilde) kavramış olmadığını, açıklayamadığını, alternatif ( ve dolayısıyla 'ideolojik') bir yaklaşımla ortaya koymaya söz veriyorum... yani, sınıflı toplumlarda 'ideoloji' kavramının, arkasındayım... buradayım... dünyaya kendi bulunduğum yerden, yani bir ideolojiyle bakıyorum... çünkü, başka türlü sosyal dünya ve onun olayları, olguları, süreçleri insan için ''anlaşılabilir'' değildir...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İdeoloji; iki sıradan insanın asla bilemeyecekleri şeyler üzerine konuşup, (başkalarının fikirleri ve yorumları üzerinden hareketle ) birbirinden nefret etmesidir.
İdeoloji; 15 yıl sonra değişecek fikirleri için şimdi ki zaman da karşısındakine saldırmaktır. (sadece fiili değil ,her çeşit saldırı)

İdeoloji; 10 yıl önce ''yaşasın sosyalizm'' diye bağıran adamın 10 yıl sonra biriken paraları ''evi nişantaşından mı alsam?'' diye düşünmesidir.

İdeoloji; kendi ideolojisi ile tüm insanlara küstahlık yapmaktır. (En yüce değerleri biz bulduk, tüm değerleriniz bizden aşağı ve dünyada ki mutsuzluğun,adaletsizliğin, kötülüğün vs sebebi bizim ideolojimizin iktidarda olmamasıdır.)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst