- Konbuyu başlatan
- #1
Güzel Şey
Neden düşünce denen şey güzeli insana her zaman yaşatamıyor. Oysa güzel şey düşünce ile geliyor. Yoksa düşünce güzel şeyin kaynağından uzak mı. Güzel şey geldiğinde Düşünce mi onu buluyor yoksa güzel şeyde de bir bilinç var ve tükenmemek için tamamen teslim olmuyor mu. Eğer böyle ise güzel şey kaynak değil. Oysa güzel şeyin kaynağı olabileceğini düşünüyoruz. Burada ikilem düşünceyi nasıl kullandığımıza bağlı. Biz sevdiğimiz şeyin her zaman olmasını isteriz. Oysa yaratıcımız düşüncemizi eksik yaratmış Bu da düşüncemizin işlemesini sağlamış. Yani düşüncemiz eksik olmasaydı güzel şeyde sürekli yaşar ve aynılık insanı bu sefer farklılık insanı peşinde olmak isterdi. Esas önemli olan aynılığı ve farklılığı içinde barındıran insanoğlunun bir üçüncüsüne ulaşması. İnsanoğlu bu eksik düşüncesi ile bir potansiyele ulaşmış oluyor. Bu sentez yapabilme yetimizdir. İnsanoğlu sentez denen şeyi kullanarak kendi dışındaki dünya ile bağlantı kurabiliyor. Bu ise güzel şeyi dışımızda da yakalayabilme olanağı veriyor. Ama sonsuz olan bir kudret varsa o da insan düşüncesi.Ama her şeyin ortak bir kudretten beslendiğini düşünürsek o bence salt gerçek olan kutsal bir şey olmalı. Dinler buna cevap vermiş. Her semavi dinde kutsal ışık kavramı vardır. Kutsal ışık düşünceye itaat eden olduğu için onu soyut, somut, bilinen, bilinmeyen her şeyden alabiliriz. Bu sonsuzluk ile bağlantı kurabileceğimiz tek yöntemdir. Buna rabıta diyorlar. Rabıta, yapmasını bilen için sorunun cevabıdır. Bu ritüel de püf nokta düşündüğümüz her han gibi bir şeyden kalbimize kutsal ışığın aktığını müşahede etmektir.
Tuna M. Yaşar
Neden düşünce denen şey güzeli insana her zaman yaşatamıyor. Oysa güzel şey düşünce ile geliyor. Yoksa düşünce güzel şeyin kaynağından uzak mı. Güzel şey geldiğinde Düşünce mi onu buluyor yoksa güzel şeyde de bir bilinç var ve tükenmemek için tamamen teslim olmuyor mu. Eğer böyle ise güzel şey kaynak değil. Oysa güzel şeyin kaynağı olabileceğini düşünüyoruz. Burada ikilem düşünceyi nasıl kullandığımıza bağlı. Biz sevdiğimiz şeyin her zaman olmasını isteriz. Oysa yaratıcımız düşüncemizi eksik yaratmış Bu da düşüncemizin işlemesini sağlamış. Yani düşüncemiz eksik olmasaydı güzel şeyde sürekli yaşar ve aynılık insanı bu sefer farklılık insanı peşinde olmak isterdi. Esas önemli olan aynılığı ve farklılığı içinde barındıran insanoğlunun bir üçüncüsüne ulaşması. İnsanoğlu bu eksik düşüncesi ile bir potansiyele ulaşmış oluyor. Bu sentez yapabilme yetimizdir. İnsanoğlu sentez denen şeyi kullanarak kendi dışındaki dünya ile bağlantı kurabiliyor. Bu ise güzel şeyi dışımızda da yakalayabilme olanağı veriyor. Ama sonsuz olan bir kudret varsa o da insan düşüncesi.Ama her şeyin ortak bir kudretten beslendiğini düşünürsek o bence salt gerçek olan kutsal bir şey olmalı. Dinler buna cevap vermiş. Her semavi dinde kutsal ışık kavramı vardır. Kutsal ışık düşünceye itaat eden olduğu için onu soyut, somut, bilinen, bilinmeyen her şeyden alabiliriz. Bu sonsuzluk ile bağlantı kurabileceğimiz tek yöntemdir. Buna rabıta diyorlar. Rabıta, yapmasını bilen için sorunun cevabıdır. Bu ritüel de püf nokta düşündüğümüz her han gibi bir şeyden kalbimize kutsal ışığın aktığını müşahede etmektir.
Tuna M. Yaşar