Gizil Bir Psikoloji Yasası: Güven Ama Kontrol Et

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde Epilogue tarafından oluşturulan Gizil Bir Psikoloji Yasası: Güven Ama Kontrol Et başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,822 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Gizil Bir Psikoloji Yasası: Güven Ama Kontrol Et
Konbuyu başlatan Epilogue
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Mesleğim gereği birçok kişiyle ortalama 40 – 45 dakika süren “birebir” görüşmeler yapıyorum. Kurulan “güven” köprüsünden geçmeye ve kendi içinin ıssız derinliklerine doğru yolculuk etmeye cesaret edebilen kişilerin bırakın en yakınındakilere, kendilerine dahi itiraf edemeyecekleri nice “eşsiz” yaşantılarına şahit oluyorum. İşin bu yanı belki mesleğimi de eşsiz kılıyor ancak söz konusu yaşantı hammaddesi taş olmayan, etten ve kemikten meydana gelen her insan gibi haliyle bizi de etkiliyor.
Mesela, gelinen nokta itibariyle yaşanmış hiç bir şey beni artık eskisi gibi hayrete düşürmüyor. Hayret duygularım çoktan körelmiş bu manada. Bu temel duygu körelince haliyle merak duygusu da yok oluyor insanda. Öyle ya, herkes için herşeyin mümkün olduğunu ve bunun nice örneklerinin her an bir yerlerde yaşanıp durduğunu iyi bildiğin bir dünyada neyi merakedeceksin ki. Hiç bir insanın, insana ait yaşantıların hiç birinden mutlak manada uzak olmadığını / olamayacağını “iki kere iki dört eder” derecesinde artık çok iyi bilebildiğin bir dünyada söyleyin, neyi merakedeceksiniz!
O yüzden, mal bulmuş mağribi gibi heyecanla yanıma koşup, “Baksana, duydun mu, şu kişi varya, ne yapmış biliyormusun...” diyenlere hemen, “Ne var bunda, sen de aynı şeyi yapmış ancak halihazırda bunu pek çoğumuz gibi gizliyor olamazmısın” diyesim geliyor. “Ben asla yapmam ki!” diye cevap verecek olsa, “Sen onu külahıma anlat. Ben, ne “yapmam” diyenlerin neleri yaptığına belki başındaki saçın telleri adedince şahit olmuş birim. Herkesi kandırabilirsin belki ama beni asla! Bana kül yutturamazsın” demek istiyorum.
Yine, “Hocam, ben hiç kimseye güvenemiyorum” diyen danışanlara da aynı nedenle, “Anlamadım, sorun bunun neresinde ki. Zaten olması gereken de bu değil mi!” diyebilmeyi aklımdan geçiriyorum. Hatta bazen mesleki kimliğimi bir yana itip böyle dediğim bile oluyor.
“Hocam, peki güvenmeden yaşanır mı” diye bir soru geliyor sonra da. Çoğu kişi yaşamak için güvenmelerinin gerektiğine, güven yoksa yaşamanın da mümkün olmadığına inandırılmış. Peki öyleyse, “Meğer 10 – 15 yıldır koynumda yılan beslemişim” diyen insanlar bize neyi anlatıyorlar? Bizden daha az zeki olduklarını mı! Hayır, böyle diyenlerin çoğu, hatta tamamı en az bizim kadar zeki ve basiret sahibi kişiler. Öyleyse bu tespitleri onların beceriksizlikleriyle izah edemeyiz. Böyle diyenler aslında bize birşeyi, sadece bir şeyi, insanoğlunun “sosyal maske” takmadaki eşsiz maharetini anlatıyorlar.
Peki o halde, bu kadar ustaca “maske” kullanabilen ve akşamdan sabaha kolayca “değişebilen” (“yaşamda değişmeyen tek şey, değişimdir” derler) bir varlık olan insanoğluna mutlak güvenden nasıl sözedebiliriz! İnsan durağan, cansız, statik bir nesne değil ki “kesin şöyledir.” diyebilelim ve sonra da ardına bir nokta koyabilelim. Belki bir nesnenin nesne olduğuna, mesela bir ağacın çam ağacı olduğuna şeksiz şüphesiz güvenip inanabiliriz. Çünkü bu ağaç herşeyiyle çam ağacıdır ve ömrünün sonuna kadar da çam ağacı olarak kalacaktır. Ancak dinamik, kompleks, değişken ve sosyal kaygıları da bulunan, dolayısı ile sık sık ve ustaca maske kullanabilen bir varlık olan insanoğlu için nasıl olur da “mutlak güvenden” sözedebiliriz!
“İyi tamam da, güven olmazsa nasıl sıcak dostluklar kurulabilir, insan nasıl aile hayatı tesis edebilir ki” diyebilirsiniz. Hayır, bu kesinlikle mümkün. Hem ben kelime olarak bunu kullansam da gerçekte güvenmemeyi değil, ihtiyatlı olmayı kastediyorum. Dolayısı ile “güvensizlik” yerine “ihtiyat” kelimesini kullanmak belki daha doğru.
Evet bu kesinlikle mümkün. Yaşamda hiç bir zaman hiç bir kişiye karşı tam olarak emin olmayarak, zihnimizin bir köşesinde her zaman için açık bir kapı bulundurarak yaşamakla bu mümkün.
Ancak, bir yanlışı zuhur edene, herkes için ihtimal dahilinde olan söz konusu potansiyel eğilim “kuvveden fiile” çıkana kadar da “aksi ispat edilene kadar herkes masumdur” prensibiyle yaşamakla...
Ve bütün yaklaşımlarımızda / davranışlarımızda bunun gereğini yerine getirmekle... Yani ne ifrata ne de tefrite düşmeden itidalli bir çizgi üzerinde gitmekle, ortada, dengede bir yol / seyir izlemekle...
“İhtiyatlı olmanın” sözü edilen düşüncemizi doğrulayan bir yanlışın bizzat ortaya çıktığı manasına gelmediğini bilmekle, bunun sadece kayda değer bir olasılık olduğunu düşünmekle ve yaşamımızı bu olasılığı da hesaba katarak daha gerçekçi bir zemin üzerinde yeniden yapılandırmakla...
Evet, ihtiyatlı olmanın ne “yüzde yüz güven” ne de “yüzde yüz güvensizlik” manasına gelmediğini, bunlardan birisinin artı sonsuzda diğerinin ise eksi sonsuzda yer aldığını, “ihtiyatın” ise söz konusu doğrusal çizginin “ortasındaki sıfır noktasında” durduğunun farkında olarak yaşamakla bu pekala mümkün. Sözünü etmeye çalıştığım bu.
Anlatmaya çalıştığım meseleyi daha da basite indirgeyip formüle edecek olursak; her işimizde ve eylemimizde herkese karşı her zaman için “Güven ama kontrol et” düsturuyla hareket ederek yaşamak... Hele de içinde bulunduğumuz şu son yüzyılda.
“Güven ama kontrol et” de ne demek! “Bu bir çelişki değil mi!” dediğinizi duyar gibiyim. Kesinlikle doğru, bu bir çelişki... Zaten sözünü ettiğimiz konuların muhatabı olan varlık da bir çelişkiler yumağı değil mi ki!
“Sana ‘sen’ olduğun için güveniyorum. Ama kusura bakma, seni ‘insan’ olduğun için de kontrol ediyorum” diyerek yaşamak!..


Psk. İzzet Güllü
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
şüphe et diyor bir anlamda sevgili doktorumuz. bizim gibi toplumlarda genek görenek sosyal yaşam insanın maskeli yaşamı herşey var. ama insanımız her zaman yeni tanıştığı bir insana bile sonuna kadar güvenir. kendisine çıkrardığı ders güzel olabilir ama mümkün değil. uygulanırlığı yok.istisnai durumlar hariç. çelişikilerle yaşarız ama sürekli güven ama kontrol et.şüphe insanı yada karşısındakini öldürür. yine çok sevdiğim oğuz atayın cümlesini yazmak istiyorum; oysa bütün hayatımız yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki o masum çelişkiden ibarettir.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Kopyala - Yapıştırın içeriğini sadece yazan bilir, yapıştıran değil ama ben de sizden daha fazla psikiyatrist ve psikolog biliyorum ve özel çalışmalarım var. Bu yazıya katılmadığımı belirtiyorum ama bu sitemim İzzet Güllü hanıma, aman yanlış anlaşılmasın, forum karışmasın...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Güvenip, beraberinde kontrol etmenin karşı tarafa da kişinin kendisine de eziyet olacağı düşüncesindeyim. Güven duymuyorsam orada bulunmam ya da güvenip, yanılmış isem karşı tarafa değil kendime suç bulurum.

İnsanların o kadar çok zaafları var ki, her an herşey olabilir fakat bu insanlara hiç güvenilmeyeceği anlamına gelmiyor. Paronayakça düşünüp her an ihtiyatlı olmak büyük bir yüktür. Elimden geldiğince güvenilir insanları çevremde bulundurmaya özen gösteririm, arada yanıldığım da olmuştur fakat güven ve ihtiyatlı ol bana çok anlamsız ve şüpheci bir yaklaşım olarak göründü. Birinin bana güvenip beraberinde beni kontrol etmesini şahsen kabul edemem bu sebeple başkasına da asla yapmam.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
islamda tecessüs yasaktır.yani başkalarının kusurlarını araştırmak.Pisikolog ve polis gibi meslek erbabı insanların karanlık yönlerine çokca şahit olduklarından birazcık paranoyaklaşabiliyorlar. insan yaradılış olarak hem iyiye hemde kötüye meyyal bir yapıda.Bu nedenle hataları olması kaçınılmaz.her birimizin hataları olabilir.Allah başkalarının hatalarının ortaya dökülmesini ,dedikodusunu şiddetle yasaklamıştır.hatta başkalarının kusurlarını ortaya dökenleri evinin içinde bile olsa rezil eder.
güvenmek ,fakat karşımızdakininde bir insan olması münasebetiyle orhan babanın da dediği gibi" hatasız kul olmayacağını" bilmek,süprizlerle karşılaştığımızda dengemizi bozmamak için bize lazımdır .
 

fock

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 May 2013
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
yorumların aksine,
bu yazı insanın belirli olaylardan/yaştan sonra mutlaka uygulaması gereken ve gerçekten gerekli bir yasa.
herkes bunu uygulamalı demiyorum, yazıda da böyle demiyor ama insan bir süre sonra güvendiği halde kontrol etme gereğini hisseder.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
yorumların aksine,
bu yazı insanın belirli olaylardan/yaştan sonra mutlaka uygulaması gereken ve gerçekten gerekli bir yasa.
herkes bunu uygulamalı demiyorum, yazıda da böyle demiyor ama insan bir süre sonra güvendiği halde kontrol etme gereğini hisseder.

Şahsen sebebi ne olursa olsun hem güven hem kontrol ikisini beraber asla düşünemiyorum ve zaten mantığım da almıyor. Güvenirken nasıl kontrol edebilirsiniz ki o zaman tam güvenmiyorsunuzdur...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Şahsen sebebi ne olursa olsun hem güven hem kontrol ikisini beraber asla düşünemiyorum ve zaten mantığım da almıyor. Güvenirken nasıl kontrol edebilirsiniz ki o zaman tam güvenmiyorsunuzdur...

Burada bir noktasi acikliga kavusturmak gerekir. Yani guven ve kontroldaki ozne konusuna.

Guvenen ozne ile uzerine guven duyulan ozne ve kontrol eden ozne ile kontrol edilen ozne.

Iste burada bir caprasik mantik vardir. Yaniguven duyan ozne, kontrolkederken, bu kontrol kendi uzerinedir; karsi tarafa degil. Yani kendi kontrolunu duydugu guven yuzunden kendisine zarar gelmemesi/vermemesi adina olan kontroldur. Yani guven pasif, kontrol aktiftir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Burada bir noktasi acikliga kavusturmak gerekir. Yani guven ve kontroldaki ozne konusuna.

Guvenen ozne ile uzerine guven duyulan ozne ve kontrol eden ozne ile kontrol edilen ozne.

Iste burada bir caprasik mantik vardir. Yaniguven duyan ozne, kontrolkederken, bu kontrol kendi uzerinedir; karsi tarafa degil. Yani kendi kontrolunu duydugu guven yuzunden kendisine zarar gelmemesi/vermemesi adina olan kontroldur. Yani guven pasif, kontrol aktiftir.

Yazının sonunda insan çelişkilerle dolu bir varlıktır ve her an herşeyi yapabilir gibi bir sonuca varılmış. Her insana tabi ki güvenilmez ve beraberinde güven duyduğun kişi de seni yanıltabilir fakat yanılttığı an o kişi güvenilmez kabul edilir zaten kimse kendini kandırmasın bana yanlış yapan birine bir daha güven duyamam ki bir de üstüne hem güvenip hem kontrol edeyim. Güveniyorsam da kontrol etmem varsa bir yanlışı bana karşı zaten önüme çıkar ki hayatımda bu hep böyle olmuştur. Güvendiğim birini kontrol etme ihtiyacı hissediyorsam bu samimiyetsizliktir ve kendini kandırmaktan başka birşey değildir. Ya güvenirsin ya da güvenmezsin benim yaşamımda ikisinin ortası hiç olmadı. İş hayatında özellikle insanların hafiye gibi peşinde dolaşıp, yanlışları var mı diye takip eden hatta şimdi sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarını bile takip eden işverenler çıkmış bu kadarını abartılı buluyorum. İnsan yanlış yaparsa başta kendine yapar zaten benim de haberim olana o kadar o yanlıştan o kişi güvenilirdir olduğu zaman da çok değer verdiğim biri de olsa artık güvenilmezdir fakat başkası için halen güvenilir biri olmaya devam ediyor olabilir sonuçta hiç kimse tamamen güvenilir de değildir güvenilmez de fakat kontrol et kelimesi bana itici görünüyor. Herkesin bunu hakettiğini sanmıyorum. Şahsen beni kontrol eden birileri bulunsa çevremde o kişilerden uzaklaşırdım çünkü rahatsız edici bir tavır bana göre...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Yazının sonunda insan çelişkilerle dolu bir varlıktır ve her an herşeyi yapabilir gibi bir sonuca varılmış. Her insana tabi ki güvenilmez ve beraberinde güven duyduğun kişi de seni yanıltabilir fakat yanılttığı an o kişi güvenilmez kabul edilir zaten kimse kendini kandırmasın bana yanlış yapan birine bir daha güven duyamam ki bir de üstüne hem güvenip hem kontrol edeyim. Güveniyorsam da kontrol etmem varsa bir yanlışı bana karşı zaten önüme çıkar ki hayatımda bu hep böyle olmuştur. Güvendiğim birini kontrol etme ihtiyacı hissediyorsam bu samimiyetsizliktir ve kendini kandırmaktan başka birşey değildir. Ya güvenirsin ya da güvenmezsin benim yaşamımda ikisinin ortası hiç olmadı. İş hayatında özellikle insanların hafiye gibi peşinde dolaşıp, yanlışları var mı diye takip eden hatta şimdi sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarını bile takip eden işverenler çıkmış bu kadarını abartılı buluyorum. İnsan yanlış yaparsa başta kendine yapar zaten benim de haberim olana o kadar o yanlıştan o kişi güvenilirdir olduğu zaman da çok değer verdiğim biri de olsa artık güvenilmezdir fakat başkası için halen güvenilir biri olmaya devam ediyor olabilir sonuçta hiç kimse tamamen güvenilir de değildir güvenilmez de fakat kontrol et kelimesi bana itici görünüyor. Herkesin bunu hakettiğini sanmıyorum. Şahsen beni kontrol eden birileri bulunsa çevremde o kişilerden uzaklaşırdım çünkü rahatsız edici bir tavır bana göre...

Sen benim bahsettigim kontrolu yanlis algilamissin. Buradaki kontrol, oto control, yani kendini kontrol; guvendigini degil. Sen guvendigin insani kontrol etmiyorsun, herhangibir durumda kendini kontrol ediyorsun. Cunku kontrolunu kaybedersen, guvendigin kisiye kendi kontrolunu de verebilirsin.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sen benim bahsettigim kontrolu yanlis algilamissin. Buradaki kontrol, oto control, yani kendini kontrol; guvendigini degil. Sen guvendigin insani kontrol etmiyorsun, herhangibir durumda kendini kontrol ediyorsun. Cunku kontrolunu kaybedersen, guvendigin kisiye kendi kontrolunu de verebilirsin.

Otokontrol sağlamak önemli tabi ki buna bir itirazım yok.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Yazı çok güzel. tespitlere katılıyorum. ancak yazının eksik yanları var. karşımızdakine komple bir güven veya komple bir güvensizlik öne çıkmış yazıda. ama hayatta böyle bişi yok. aynı insana hem güvenebileceğim konular vardır, hemde güvenemeyeceğim. insanlar kime hangi konularda güvenip ,hangi konularda güvenemeyeceklerini genelde iyi bilirler.. ve sosyal ilişkileri genelde bu temel üzerine kuruludur..

Bir olan yol olur...derler.. eğer bir insan bir konuda ,bir davranışı (olumsuz,,güven sarsıcı,beklenmedik vb) bir kez yapmışsa artık bunun tekrarını hatta daha kötülerini yapabilecek potansiyel vardır bu kişide diye düşünürüm..

Ve insanoğlu çiğ süt emmiş derler...

Ve burası riyakar bir dünya...
 

fock

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 May 2013
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
arkadaşlarım çoğunuzun unuttuğu bir şeyi belirtmek isterim,
herakleitos ne demiş "aynı nehire iki kez girilmez" sürekli bir sirkülasyon var ve bu insan için de geçerli
insanın düşünceleri, davranışları. vs vs.. sürekli değişir, 10 yıl önce güvendiğin birinin artık güvenilir olup olmadığını anlaman için kontrol etmen gerekir.
eski türk edebiyatındaki gibi her iyi insan iyi, her kötü insan da kötü olarak kalmaz, sürekli bir değişim vardır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
arkadaşlarım çoğunuzun unuttuğu bir şeyi belirtmek isterim,
herakleitos ne demiş "aynı nehire iki kez girilmez" sürekli bir sirkülasyon var ve bu insan için de geçerli
insanın düşünceleri, davranışları. vs vs.. sürekli değişir, 10 yıl önce güvendiğin birinin artık güvenilir olup olmadığını anlaman için kontrol etmen gerekir.
eski türk edebiyatındaki gibi her iyi insan iyi, her kötü insan da kötü olarak kalmaz, sürekli bir değişim vardır.

Bu çıkarımlara eyvallah.. dünya zaten böyle bir yer.. koşullara/sirkülasyona göre değişiriz.. ama ne kadar değişiriz? hiçbir koşulda değişmeyecek birşeyler olmalı insanın içinde...BEN dediğimiz şeyde bu olmalı..koşullar benden bambaşka bir ben yapılandırabilecekse eğer BEN diye birşeyden bahsedilemez..işte sanırım herkes karşısındaki kişinin içinde olduğuna inandıkları o değişmez ben'e güvenirler..

Ben kimim? bu dünyada kişinin bu soruya cevap vermesi zordur..ben hiçbir koşulda değişmeyecek şey olmalıdır..

İnsan en yapmam dediği şeyi yapabiyorsa eğer bu gerçek bir Ben değildir..koşullar karşısında öylece kaybolup gidebilecek olan şeyler; duygular ve fikirler olabilir ama ben dediğimiz şey asla kaybolup gidemez.. bu yüzden gerçek bir ben /benlik olabilmek için insanın bir Tanrıya inanması gerektiğini düşünüyorum..sonlu benliğini sonsuzla birleştirmesi gerek insanın...ancak böyle insan gerçek varlığını hissedebilir...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Herseyde oldugu gibi guven de guvensizlik te ne kalici ne de mutlaktir. Sonucta bunlar kisinin kendince verdigi degerin, kisiye yansimasi sonucu olusur. Bu da durum ve sartlara gore guven olarak yansiyabilebnin, baska bir durum ve sartta guvensizlik olarak yansiyabilmesi ya da tersi mumkundur.

Iste kisinin bu konuda kendi kontrolunu kaybetmemesi ve her iki zit duyumda da bunu koruyabilmesi onem kazanir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst