Felsefeyi nasıl sevdiniz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde byReveal tarafından oluşturulan Felsefeyi nasıl sevdiniz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,906 kez görüntülenmiş, 33 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Felsefeyi nasıl sevdiniz?
Konbuyu başlatan byReveal
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

byReveal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Evet sayın Felsefe.net ahalisi, anlatın bakalım öykünüzü felsefeyi ne zaman/ne oldu da sevdiniz.

Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. Belki (kısmen) Türk insanının da bu görüşü edinmeme katkısı olmuştur, ama dünya genelinde gördüğümü şu şekilde açıklayacağım; Örnek bir insanımız olsun adını sallıyorum "Ali" koyalım. Çocukluk evresinde Ali'ye biz/kültürü dogmalar ve pratik bilgiler yükleyelim/yüklesin, gençlik evresinde Ali'ye biz/çevresi gelecek kaygısı aşılayalım/aşılasın, Sonra ali çalışsın, çalışsın, çalışsın para biriktirsin, 60 yaşına geldiğinde ne sağlığı, ne enerjisi kaldığında o parayı harcamaya çalışsın, çalışsın, çalışsın, daha bulunduğu "şu an"ı bile fark edemeden hayattan göçüp gitsin. Peki bu soruları [Ali nasıl ve niye dünyaya geldi? Ali niye yaşadı? Ali niye öldü? Ali neredeydi? Ali nereye gitti?] kim cevaplayacak? Ali bunları öğrenemeden/öğrenmeye fırsat bile bulamadan bir o kadar da bildiğini sanıyorken kayıp gitti elimizden.

Ben düşündüm ki hayata gelmeyi kendim seçmedim veya seçtim ama hatırlamıyorum, ama şu anda gelmemin nedenini bilmediğim/hatırlamadığım; hiçbir zaman bilemeyeceğim/hatırlamayacağım anlamına gelmiyor. Bende bunu öğrenmek için çaba sarf etmem gerektiğini düşündüm, ve evreni çeşit çeşit düşünceler eşliğinde tüm çıplaklığıyla gözümün önüne serebilecek tek rehberin Felsefe olduğunu öğrendim. Gittim D&R a Felsefe bölümündeki kitaplara yaklaşık bir 30-45 dk bakmışımdır, sonunda Sokrates'in Savunması isimli eseri almaya karar verdim. Eve gittim, oturdum koltuğa, aldım kitabı başladım okumaya. İlk okuduğumda pek bir şey anlamadım, biraz ara verip tekrar kitabı aldım elime yavaş yavaş cümleleri kafamda süze süze okudum, biraz uzun sürdü ama bu sefer tamamen anladım. Sonra neden Sokrates'in kaçmak istemediğini merak ettim, gittim "Kriton" isimli eseri de aldım derken Platon'un bütün gençlik eserlerini(1-2 si hariç) okudum. Sokrates'in Savunması isimli kitabı elime aldığım zamandan bu zamana Felsefe aşığıyım.

Yöneticiye' Alıntı:
Göz attım ama bulamadım önceden böyle bir konu açılmış ise link verin ve konuyu kilitleyin lütfen.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Çıplak gözle baktığın evrende ne görüyorsun? Felsefe yolda olmaktır derler,rehber tüm yoları bilen midir? hedefi bilen midir? hedefi olmaya birine hangi yol yardım edebilir? ve nihayetinde ulaşılabilecek herhangi bir hedef yoksa yolda olmak ,gezgin olma sevgisinden başka ne işe yarar ?
 

byReveal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Çıplak gözle baktığın evrende ne görüyorsun? Felsefe yolda olmaktır derler,rehber tüm yoları bilen midir? hedefi bilen midir? hedefi olmaya birine hangi yol yardım edebilir? ve nihayetinde ulaşılabilecek herhangi bir hedef yoksa yolda olmak ,gezgin olma sevgisinden başka ne işe yarar ?

Elbette sizinle bunu tartışır ve kelimelere yüklediğim anlamları açıklarım ancak başlıktan da anlayacağınız gibi burası bunun yeri değil. :) Bir sonraki mesajınızda "Felsefeyi nasıl sevdiniz?" bu soruya da cevap verirseniz uygun olacaktır.
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
ben felsefeyi sevmiyorum,ama felsefenin olmasının da zaruret olduğunu biliyorum...

felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor...

zaruret olduğunu biliyorum,çünkü felsefesi olmayan nosyonun misyon haline gelebilmesi imkansız,onun için zaruretten dolayı da olsa felsefe bir ihtiyaç...
zaruri ihtiyaçlarımızın hepsini de sevmek zorunda değiliz,
değil mi?
 

byReveal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
ben felsefeyi sevmiyorum,ama felsefenin olmasının da zaruret olduğunu biliyorum...

felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor...

zaruret olduğunu biliyorum,çünkü felsefesi olmayan nosyonun misyon haline gelebilmesi imkansız,onun için zaruretten dolayı da olsa felsefe bir ihtiyaç...
zaruri ihtiyaçlarımızın hepsini de sevmek zorunda değiliz,
değil mi?

Ne kadar zaruret olsa da sevmek zorunda değilsiniz elbette, ancak şunu merak ediyorum; "felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor..." bunu söylerken neyi kastettiniz?
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
Ne kadar zaruret olsa da sevmek zorunda değilsiniz elbette, ancak şunu merak ediyorum; "felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor..." bunu söylerken neyi kastettiniz?

aslında ne kast ettiğimi ikinci satırda, yani zaruret kısmında açıkladım...

"felsefe" başlı başına bir hiçtir,bu hiçliğini önüne bir ek geldiğinde değere çevirir,aynen 0 gibi...
önüne 1 geldiğinde 10 olur,2 geldiğinde 20...
hayat felsefesi,aşk felsefesi,din felsefesi vs...

sorgulama yaptımız şeyler aslında sorguladığımız şeylerin felsefesidir,şeylerin felsefesini sorgulayarak aslında kendi felsefemizi oluştururuz,
bu farkındalık olmadan felsefeye bulaştığımız da ise felsefenin 0 değerine değer katmaya çalışırız ki bu da imkansızdır,
işte bu imkansız olan bizi şaşırtır...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Felsefeyi seviyorum çünkü,merak edilenlerin sorulamayanların serbestçe sorulduğu ve tartışıldığı ve bir düşünce sistemini her boyutuyla maddi manevi sorgulandığı bilimin adını felsefe koymuşlar..Ha bunu her insan kendi iç dünyasında yapıyordur fakat,bu yolda da tek başına ilerlenmiyor tıpkı her öğretide tarikte ve adını ne koyarsanız koyun gittiğiniz yolda ilerleyebilmek için bu yolda da eskilerin deyimiyle dirsek çürütmek mürekkep yalamak lazım..Burada Özcan beye...

felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor.

bu sebepten dolayı katılmıyorum..Çünkü arkadaş (müslüman iken) diye belirtmiş..adını felsefe koymasak bile din değiştirip İslamiyeti seçen çoğu kişi sırf bu sorgulama ve araştırmaları sayesinde İslamiyeti kabul etmektedir..Bende sorguladıkça etrafımda daha önce farkına varmadığım çoğu şeyi başkalarının gözünden görmek nedense bana zevk veriyor,fakat neden onların benim gördüğüm şekliyle görmediklerini de anlamaya çalışıyorum..İşte bence bu yüzden felsefe lazım..
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
iyide ben ona din değiştirdiği için bir şey demedim ki,
orada olan farklı...
biraz dikkat edersen eminim göreceksin...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Her iki anlamında da zenginlik katıyor bence..Yani dinli yada dinsiz hiç kimsenin aklına gelmeyen ve çoğumuza saçma gelen şeyleri öğrenmek sormak ve arkadaşın dediği gibi sırf laf olsun diye değil gerçekten başını kaldırıp ta yahu bu öğretilenler tüm bu ilim bilim din adına sayıp sıralanan şeyler doğru mu acaba diye bin kişide kaç kişi sorar..Bence sorgulamadığımızdan ve ezbere ebeyenlerden aldığımız neyse onunla yaşatmaya çalıştığımız şeyler bu manada boş kalıyor..Daha öncede yazmıştınız galiba bilmek ve bilmenin farkında olmak..Bu insanlar neyi bildiğini sanıyor Allah aşkına..Sizin korkunuzu anlayabiliyorum ama şu soru geliyor aklıma..Neden yaşadığını ve neye taptığını bilmeyen bir inanç sahibi (bu hangi dine mensup olursa olsun)mi doğru yolda yoksa her şeyi soran araştıran bilginin özüne varan bir inançsız mı .? hangisi..
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
konu felsefe olunca insanın dinli-dinsiz olup olmamasından önce objektif olup olmadığına bakılmalıdır...

dinli insan sorgular,dinsiz olabilir,
dinsiz insan sorgular ve bir dini seçebilir...
işte burada felsefe zarurettir...

bu zaruret,muhatap olduğumuz şeylerin felsefesini sorgulamak için gereklidir...
mesela islam,bunu tahkik ve taklit iman olarak açıklıyor...

bunları dedikten sonra bir iki şey daha belirteyim...

1-arkadaşın dine karşı duruşu umurum da değil,
ama,"Evet sayın Felsefe.net ahalisi, anlatın bakalım öykünüzü felsefeyi ne zaman/ne oldu da sevdiniz." sorusu ve ardından " yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme...." ifadesi hoşuma gitti...

2-birinci madde kapsamı konuyu benim kaşıyabilmem açısından uygun bir zemindi bende kaşıdım... bu arkadaşımıza muhalefet demek değildir,
""felsefeyi sevmiyorum... çünkü bazılarına "Ben başlayayım; yaklaşık 4 sene önce (Müslüman iken) Allah'ın varlığını ve birliğini sorgulamaya cür'et ettiğim ve çevremi gözlemlemeye başladığım sıralarda tanıştım felsefeyle. Bir an başımı kaldırıp baktığımda insanların hayatı çok boş geldi gözüme. dedirtebiliyor..."
demem o arkadaşımızın şahsına değil felsefenin tek başına adam yerine konulmasına bir yönelimdir ki sonrasında yazdıklarıma bakarsan ne demek istediğimi anlayacaksın...

3-paslı çivi dostumuz ile yazıştığımız ve üzerinde mutabık kaldığımız "bireysel farkındalık" açısından kaşıdığım bu düzeyde fark edilmesi gereken şey,felsefenin tek başına bir şey yapamayacağı,ama felsefe ile tanışan dostumuzun bireysel farkındalık açısından durumu...

4-yani;arkadaşımız bana şöyle cevap vermeli idi; "bana bunu felsefe dedirtmedi,ben felsefe ile tanıştıktan sonra kazandığım farkındalık ile bunu söyledim...."
anlatabildim mi?
 

byReveal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
iyide ben ona din değiştirdiği için bir şey demedim ki,
orada olan farklı...
biraz dikkat edersen eminim göreceksin...

Ben yazdığım cümleyi en az 20 kez tekrar okudum, ancak hala verdiğiniz cevap ile çeliştiremedim. Müslüman olduğumu söylediğimde dikkat çekmek istediğim nokta temel düşünce yapım ve sahip olduğum dogmalardı. "...çevremi gözlemlemeye başladığım sırada." burada ise yaşım küçük ve henüz büyüme/gelişme döneminde olduğum için dünyayı yeni yeni tanımaya ve gerçekten anlamlandırmaya başladığımı ima etmek istedim.

Belirttiğiniz üzere şunu da açıklamak isterim; böyle bir cümle kurmamı sağlayan şey kesinlikle felsefe değil, yalnızca geçmişini analiz eden bir akıl.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Eh bu kadar açıklamadan sonra..sizi yordum boş yere benim anlatmak isteyip de anlatamadığımı açmışsınız..Bende sizi bulmuşken hani Musa sırf konuşmayı uzun tutmak için asayı anlattı da anlattı ya benimki de o hesap iyi akşamlar..
 

darkmoon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eyl 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Dücane Hocam bir sohbetinde,”namazdan zevk almaya başlamışsan kalk abdestini tazele” demişti de biz müridan nasıl yani deyu huzursuz kıpraşmalara gark olmuştuk..

.

phileosophia.. yani hikmet sevgisi.. bilgelik arayışı..
ola ki felsefeyi sevmeye başlamışsa insan.. sevgi nesneleşmişse..
Leyla’dan geçme faslı da gelmiştir belki.. hakkı bulma yollarında..
.

insanın ayağı nerede kayacak hiç belli olmuyor..
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
Ben yazdığım cümleyi en az 20 kez tekrar okudum, ancak hala verdiğiniz cevap ile çeliştiremedim. Müslüman olduğumu söylediğimde dikkat çekmek istediğim nokta temel düşünce yapım ve sahip olduğum dogmalardı. "...çevremi gözlemlemeye başladığım sırada." burada ise yaşım küçük ve henüz büyüme/gelişme döneminde olduğum için dünyayı yeni yeni tanımaya ve gerçekten anlamlandırmaya başladığımı ima etmek istedim.

Belirttiğiniz üzere şunu da açıklamak isterim; böyle bir cümle kurmamı sağlayan şey kesinlikle felsefe değil, yalnızca geçmişini analiz eden bir akıl.

teşekkür ederim...
şimdi cümleni bu şekilde yeniden yazmayı dene,ne demek istediğimi anlayacaksın...
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
Eh bu kadar açıklamadan sonra..sizi yordum boş yere benim anlatmak isteyip de anlatamadığımı açmışsınız..Bende sizi bulmuşken hani Musa sırf konuşmayı uzun tutmak için asayı anlattı da anlattı ya benimki de o hesap iyi akşamlar..

teşekkür ederim...
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
nasıl sevdim :)

Varlığı... okumayı! oluşumları olguları olası durumlar üzerine ilişkileri ilişkilendirmeyi
sonra kendimle! başbaşa düşünmeyi.. değerlendirmeyi öteden beri -hep- sevdim

kendimle yüzleşirsem! dünyamla... tanışır konuşur tartışır,
acıyı tatlıyı paylaşırsam kendimi ancak tatmin eder... uzlaşabilirim! düşüncesinin (bende) sürek-
li hasıl olmasıyla... sevdim!

her/hangi bir şeyin yüzünü, iç yüzünü ters yüz etmeyi.. elde kalan soru-n- sa tüketene kadar işleme devam etmeyi sevdim..

bu hal genelde !? rahatsızlıktır çevrene.. dolayısı ile de kendine
ki ne çare :) gülü seven
dikenine katlanmakta.

öğreniyorsunuz!

-
ilk 5-6.. o yaşlar işte.. okul öncesi.. evde birinin ev/esnaf arası alışveriş getir götür mekik dokuması gerekli benden büyüklerin biri ekabir biri fazla nazenin bana kalmış ihale.. babam bir gün mahalle bakkalımızla kısa bir tanıştırma faslı akabinde görevlendirme yaptı : )) ve o oldu

ben,ilk ergen çağa kadar sırası ile mahallelinin maskara maymunu şeytan çekici ahmet abi lakaplı (bildiğim sevilen sayılan) bir evladı oldum ancak taliplisi olmadığınız hal´de takılan bu lakapları taşımak hazmetmek hep zor oldu şahsıma.. hadi maymunluk neyse ne de

şeytan çekici; garip bir şekilde bir yandan egomu okşar diğer taraftan da neden şeytan dedirtirdi

benim için kendime adım attığım ilk kilometre taşı budur.. duyduğum ilk günden; çevremle, kendimle ilişkimde
her değişim dönüşüme (kendimden korkmak! ve kendime karşı! sürekli uyanık olmak vb) hassasiyetim başlamış ve yaşamla çevreli bağımda kendimin hem görgü şahidi hem zanlısı hem maktülüyken kurduğum mahkemelerde.. beraatime karar verene/kendimle sulh yapana kadar uyku haram olmuştu bana

allahtan şansım dı :) ailemin yakın destek ilgi anlayışı, sevecen güveni, okuma alışkanlığım imkanımın olması, iç seslerimi dinlemeyi kendimle; başbaşa kalmayı (konuşmayı!) seviyor olmam ve bu zamanların verimli olduğunu düşünmem ...
tüm bu puzzle parçalarının yerine oturması ve benim dünden bugüne kişisel (yaşam gelişim) tarih, sürecimin de bu tablo olması..
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
Dücane Hocam bir sohbetinde,”namazdan zevk almaya başlamışsan kalk abdestini tazele” demişti de biz müridan nasıl yani deyu huzursuz kıpraşmalara gark olmuştuk..

.

phileosophia.. yani hikmet sevgisi.. bilgelik arayışı..
ola ki felsefeyi sevmeye başlamışsa insan.. sevgi nesneleşmişse..
Leyla’dan geçme faslı da gelmiştir belki.. hakkı bulma yollarında..
.

insanın ayağı nerede kayacak hiç belli olmuyor..

işte dönüşümün başladığı yer...
burada ayağın kayması bile güzel oluyor...
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
sevgili dostlar...

burada anlatılanları,samimiyetle yapılan beyanları dikkatlice okuduğumuzda hep birlikte bir şeyi görebilirsek çok mutlu olacağım...

"insan transformayon-dönüşüm yaşamazsa tekamül edemez,transformasyon için ise;akıl,analiz kabileyeti,objektif bakış ve felsefe zarurettir.çünkü felsefe sorgulamanın bilinen tek bilimsel yoludur..."
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Elbette sizinle bunu tartışır ve kelimelere yüklediğim anlamları açıklarım ancak başlıktan da anlayacağınız gibi burası bunun yeri değil. :) Bir sonraki mesajınızda "Felsefeyi nasıl sevdiniz?" bu soruya da cevap verirseniz uygun olacaktır.

Nasıl sevdim? bizim ki başlamamış bir aşk,bu nedenle felsefeyi sevip sevmediğim konusunda bir karara varmış değilim henüz. ama böyle bir aşkın başlayacağını tahmin etmiyorum ,şimdilik biraz hoşlanma yada ilgi duyma diyelim:p

Nerden geldik, nereye gidiyoruz? yaşamın ana teması bu değil mi. peki bunun bilgisine veya cevabına ulaşma ihtimalimiz var mı? yok. o zaman bu dünyaya ''inanç dünyası'' demem de hiç bir sakınca yok dostum he ne dersin? felsefe ile, bilim ile veya insanın bulacağı herhangi bir yöntem ile ancak inanç dünyamızı sorgulayıp değiştirebiliriz. oksijenle ile hidrojenin nasıl bir araya gelip suyu oluşturduğu bilgisine asla ulaşamayacağız. gerçek diye bir şey yok. veya var ise de onunla aramızda bir uçurum var ve ona asla ulaşamayacağız. öyleyse dogmalar ve öğretilerle doğup büyüyen ve ölen ali amcanın inançları ile en derin felsefecilerin inançları arasında, bu ''inanç dünyasında''ne kadar fark var? Nihayetinde, en sonunda ,birini ötekine üstün yapacak bir dayanağın,kriterin var mı ? bulabilir misin başka bir dünyaya taşmadan, bu dünya da?
 

Bir Dost

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eki 2012
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Nerden geldik, nereye gidiyoruz? yaşamın ana teması bu değil mi. peki bunun bilgisine veya cevabına ulaşma ihtimalimiz var mı? yok. o zaman bu dünyaya ''inanç dünyası'' demem de hiç bir sakınca yok dostum he ne dersin?

Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Peki bunun cevabının olmadığını nereden biliyorsunuz? İnsan düşüncesinin derinliklerinde bu bilgiye sahip olmadığını iddia edebilir mi herhangi biri? Yani bu bilgiye sahibiz, ancak kullanamıyoruz desem buna herhangi biri yanlış diyebilir mi? Bir soruya cevap veremediğimiz zaman o sorunun cevabının olmadığını mı düşünüyoruz acaba? Tanrı vardır desem, size bir çok örnek verebilirim bunun ile ilgili. Ama yoktur dersem de bir çok örnek verebilirim olmadığına dair. Ve ikisinin cevabının doğruluğu da kesin değil. Peki şimdi, nereden geldik nereye gideceğiz sorusunun cevabı yok diyebiliyor muyuz? Neye inandığındır gerçek olan. Kanıt gerekmiyor bazen...

Yanlış düşünüyor olabilirim tabii ki. Her şeyi biliyorum da diyemiyoruz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst