Evlilikler Neden Yürümüyor?

bu arada özellikle dogmalara ve öğretilere karşı duran arkadaşlara sormak istiyorum;

Toplulukların/Toplumların en temel yapı taşı kabul edilen Aile kurumu tarihten bu yana evlilikle kurulmaktadır.. her çağda ailenin psikolojik ve sosyal fonksiyonlarıda düşünerek ; evliliğin yerine önerebileceğiniz alternatif bir sisteminiz var mı?

hani hayal gücü en yüksek filmlerde bile insanın fiziksel biçimi çok geliştirilemez ya..işte bu konuda sanki bunlardan biri. madem yıkıyorsunuz paldır kültür öğretileri..evlilik yerine ne öneririsiniz?

donkişot' Alıntı:

bu arada özellikle dogmalara ve öğretilere karşı duran arkadaşlara sormak istiyorum;

Toplulukların/Toplumların en temel yapı taşı kabul edilen Aile kurumu tarihten bu yana evlilikle kurulmaktadır.. her çağda ailenin psikolojik ve sosyal fonksiyonlarıda düşünerek ; evliliğin yerine önerebileceğiniz alternatif bir sisteminiz var mı?

hani hayal gücü en yüksek filmlerde bile insanın fiziksel biçimi çok geliştirilemez ya..işte bu konuda sanki bunlardan biri. madem yıkıyorsunuz paldır kültür öğretileri..evlilik yerine ne öneririsiniz?

Genişletmek için tıkla ...

Ben dogmalara karşıyım. Öğretilecek şeyler vardır. Örneğin insana barınma, yeme, içme, dil ve çeşitli ihtiyaçların giderilmesi öğretilebilir. İnsanın hayatını sürdürmek için gerekli olan şeyler öğretilebilir. Pekala bir çocuğa daha kavrayamadığı yaşta Dini öğreterek çocuğa veya kendine ne gibi fayda sağlayabilirsin?sadece üzerinde yapay bir inanç oluşturursun ve düşünce yapısını kısıtlarsın. Ancak çocuğa sorgulamayı ve öğrenmeyi öğretirsen ilk sorduğu anda kendi dinini ona anlatmakta haklısın. Çünkü zaten ilk sorduğu anda çocuğun o konudaki mantığı yerini bulmuştur ve ilk anlatılanlara kayıtsız şartsız inanmak zorunda değildir. Ben evlilikte bir problem görmüyorum evlilik sisteminde bir problem yoktur ancak evlenecek kişilerde çoğu zaman problem vardır. Evlilik sistemi yerine bir şey öneremem ancak evlenecek kişiler hakkında önerebileceğim bir şey var; bencil olmasınlar. Saygılarımla.

byReveal' Alıntı:

Ben dogmalara karşıyım. Öğretilecek şeyler vardır.

Genişletmek için tıkla ...

bende dogma dostu değilim sadece hayattan ve insandan kopmuş felsefe sevmiyorum o kadar.zaten bunlardaki tutarsızlık adeta kendi kendini yok ediyor. felsefe gerçekleri görmek için araç olmalı,araçlıktan çıkıp amaçlaşırsa bu kez gerçekleri deşmeye başlıyor. gerçekler ve kavramlar deşilmeye başlanınca felsefe kaostan başka birşey üretemez hale gelir bana göre.

bu çağ ilişki düşmanı bir çağ. örgütsel, kişisel, özel, şizofrenik ilişkilere bile izin vermiyor. tabi kadın dırdırı an başta

Evliliklerin yürümeme nedenleri birden fazladır. ekonomi başta geliyor tabiki.birbirini tam tanımadan evlenen çiftlerde oldukça fazla..

Evlilik ve kapitalizm desem...

fides' Alıntı:

Valla fonksiyon, türev, integrali matematikçilere bıkakıp diğer sorulara geçiyorum.

Genişletmek için tıkla ...

Matematikçi değilim ama, evlilik kurumunun temel işlevi insan türünün devamlılığını sağlamak, yani üremeyi olanaklı kılmaktır bence..

glsezinrs' Alıntı:

Matematikçi değilim ama, evlilik kurumunun temel işlevi insan türünün devamlılığını sağlamak, yani üremeyi olanaklı kılmaktır bence..

Genişletmek için tıkla ...

Evlilik, üremeyi olanaklı kılmak için mi var?
Ben bu - http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/73814-evlilik-olmasaydi.html#post103946 - konuyu iyi ki açmışım.

evlilik ev kurmaktan gelir. evi kuran da genel olarak dişidir. çünkü dişinin toplumların genelinde farklı bir işi yoktur. aslında bu o kadar önemli değil. iki cinsten biri yuva ile fazlası ile ilgilenmek zorundadır.
mesela toplumumuzda bu görevi kadın üstlenir. ev işlev şeması tamamı ile ona kolaylık sağlamak için gelişmiştir. erkek daha çok müştemilatlar, yollar, araçlar vs... ile ilgilidir.
modernizmin sonuna kadar olan süreçte,, resim ve fotoğraflara bir göz atarsanız eğer,, dediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz.
ve tabi konut plan şemalarının gelişimlerine bir göz atın isterseniz. eklenen ve çıkan mahallerin, mahal kullanım amaçlarının nasıl değiştiklerini görebilirsiniz.

sorun şudur ki, evliliklerin çabuk sonlanması ekonomi ile ya da üreme ile uzaktan yakından alakalı değildir. evliliğin yürümemesi, ev-yuva kavramlarının ve genel konumlarının değişmesi ile alakalıdır.

kadının evden dışarı çıkması, erkek ile benzer özelliklere sahip olmaya başlaması,, yuvanın da yok olmaya başlamasına neden olmuştur. doğal olarak günümüzde yapılan evlilikler(modern çiftlerde) bana hep cama çarpan bir çift sineği hatırlatıyor. öyle çarpıp duruyorlar... evlendiklerini sanıyorlar.

modern evlilikler aslında artık, birlikte-ortak yaşamak, hayatı kolaylaştırmak adınadır. bunun da adı yuva değildir malesef. bu uyumusuzluk ve çiftlerin ne yaptıklarını anlayamama ve karıştırma durumu evlilikleri sonlandırmada oldukça önemli bir etken.

benim düşüncem şuan birlikte yaşamak-evlilik değişim göstermekte. kısa zamanda bu sorun hallolacaktır. en azından insanlar ne istediklerini anlayabileceklerdir.

Sayın enkazın yazsını beğendiğimi dile getirmeliyim. Evlilik ile ilgili koca bir külliyat çıkar bu başlıktan umarım...

Kadınların bir başkaldırısı mı söz konusu, yoksa ucuz işgücü olarak kullanılmak istenen kadın metalaştırılmakta mıdır? İşgücü derken; ekonomik, cinsel ve diğer anlamlarda...

Hiyerarşinin olmadığı tek yer aile mi olacak yarın birgün?

Yoksa insanlık tabiatı gereği hatasından dönecek mi?

Fatma teyzeler, ayşe nineler ve emine anneler yaşayacak mı tekrar dünyada? Yoksa türleri yok olma tehlikesi ile mi karşı karşıya?

Evliliğin yürümesi için önce emeklemeyi öğrenmesi gerekir. Aynı bebek gibi bakım ister bir an da yürümesi beklenmemelidir. İzin vermelidir çiftler tay tay duruşlarına sonra yavaş yavaş kenar kenar tutunarak yürümesine.Hele bir bacakları güçlensin bakın o zaman tutabilirmisiniz sağlam yürüyüşleri ve koşarcasına ilerleyişini.

Evlilik neden yürümüyor,evlenip görmek gerekiyor en azından tecrübeden konuşuruz

bence tanım eksikliği var. Yani aslında tanımlanmış olana meydan okuma var. Ve tanımlanmış olanı yanlış anlama var. Biz kendi sosyo-psikolojik varsayımlarımızla bu işin içinden çıkamıyoruz sanırım.

Bu arada sevgili faust. Umarım tecrübe etme imkanına en kısa zamanda kavuşursun

kısmet ne desek yalan şuan için

Standart bir soruyla, sorunun akışını değiştirsek mi?

Evliliğin yürümesinden kasıt nedir? Çünkü çok çeşit evlilik var ortada. Her şeye rağmen devam eden evlilikler ve bunlara karşın sudan sebeplerle biten evlilikler...

şöyle devam edelim o zaman... Aile işlevini yitirdi mi? Ailesiz toplum olabilir mi? Aile sosyal-psikoloji açısından yeterince incelenebilmiş midir? Aile devrimizde artık atıl bir kurum mudur? Aileye yönelik sistematik tahribat girişimlerinin amacı nedir?

Sanırım sorulara cevaplar arayarak devam edilebilir...

Kısa bir katkı da benden. Batının evliliğe ve sosyal hayata yönelik yorumları aile kurumunu neredeyse yok olmanın eşiğine getirmiştir.
Sonuç: Yüksek sosyal harcamalar, yüksek alkol ve uyuşturucu tüketimi, yaygın psikolojik hastalıklar, çöken ekonomiler, yüksek faizli borçlanma, ihtiyar nüfus, çeşitli sapkınlıkların yaygınlaşması, mutsuzluğun artması ve benzeri tespit edilmiş bir sürü sorun... Türkiye'de de durum aşağı yukarı aynıdır.

Ve ilginç bir istatistik: Dünyanın den mutlu ülkeleri genelde en fakir ülkeler. Nijerya, Afganistan çok mutlu ve umutluymuş. Fransa gibi ülkeler çok mutsuzmuş. İnternetten bu araştırmanın sonuçlarını herkes inceleyebilir...

ufuk8307' Alıntı:

Ben evlilik müessesesinin son derece gereksiz olduğunu düşünüyorum.2 insan birbirini sevip aynı evde yaşamaya karar verince niye bu ilişkiyi, evlendirme dairesinde belediye görevlisi ve 2 şahitin önünde atacakları imza ile alacakları evlilik cüzdanıyla resmileştirirler ki?Bence birbirine aşık, birbiriyle uyum içinde olan bir çift evlenmeden aynı evi paylaşabilmeli, birbirleriyle kavga etmeye başlayıp birbirlerinden soğudukları zamanda mahkeme avukat falanla uğraşmayıp rahatça ayrılabilmeli.Böyle düşünmeme sebep olan şey ülkemizde ve dünyada mutsuz evliliklerin çok fazla olması ve çoğu evli çiftin aynı evde iki yabancı gibi yaşaması.

Genişletmek için tıkla ...

Düşüncenize saygı duyarım ama sizin dediğiniz gibi olsaydı, ne aile kavramı olurdu ne ahlak ne de geleceğe aktarılabilecek bir kültür. Eğer insanların sevgisi ölene kadar hiç bitmeyecek olsaydı, birbirini seven çiftler bir kere sevdimi artık hep birbirleriyle ayrılma aşamasına gelmeseydi dediğiniz haklı olurdu. Ama şimdi dediğiniz olursa, insanlar aynı af edersiniz yoldaki köpeklere dönerler. Kimin kiminle yuva kurup bıraktığını kimse takip edemezdi. Yolda gördüğünüz her on kişiden biri kardeşiniz olabilirdi. vb vb...
Ben insanların birbirlerine aşık olabileceği görüşüne karşıyım. Tamam hoşlanırlar severler bağlanırlar ama benim görüşüm insanlar asla birbirine aşık olamaz. Aşk yalnızca ilahi bir kavramdır. Zaten insanların birbirlerine aşık olma gibi bir gereksinimleri yoktur. Nesillerinin devamı ve yalnız yaşamaya alışık olmadıkları için birbirleriyle evlenip, ilişki kurarlar. Aşkın sonsuzluğu kapladığını düşünüyorum. 70 yıllık bir ömre sığmayacak kadar büyük ve asla bitmeyecek bir güç olduğunu düşünüyorum. Tabi bunlar benim felsefem, her filozof kendi felsefesini üretir. Sevgi ve saygılarla...

Aşık olduğunuz zaman evlilik kararı alırsanız çoğunlukla sonu hüsran oluyormuş bu sebeple daha mantıklı düşüneceğiniz süreçte bu kararı almanız daha olumlu sonuçlar doğuracaktır yani aşk etkilerinin azaldığı 1 yıldan sonra bu karar alınırsa, evlilik daha sağlam temellere oturmuş olacaktır.

Teşekkür ediyoruz güzel bir anlatım güzel bir konu.