Etek boyu çağdaşlık göstergesi midir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde kestanmis tarafından oluşturulan Etek boyu çağdaşlık göstergesi midir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,257 kez görüntülenmiş, 37 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Etek boyu çağdaşlık göstergesi midir?
Konbuyu başlatan kestanmis
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan alpine
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Etek boyu ve Çağdaşlık :) Güzel konu :)

Bilim akıl ve düzen yapısında ilerlerken.. Kuralları git gide yıkan daha özgür olmayı tercih eden insan.. Kuralsız yapısıyla akıl yolundan çıkmıştır.. Buda çağdaşlık içindeki çağdaşsızlığın ta kendisi oluyor sanırım..

Yukaridaki iletinde "Akil hem kural koyar, hem de kuralin disina cikar" diyorsun, algiladigim kadariyla. Bu celiskiyi aciklar misin?

Ayrica insanoglu numenal yetisi, sadece akildan olusmaz. Dusunce, bilinc v.s. olgular aklin sinirliligini asan ve insanoglu gozlemini aklin sinirlari disina cikaran yetilerdir.

Oyle olmazsa, akil kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi ile sabit kalir, bilim ve teknik ilerliyemezdi.
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
Yukaridaki iletinde "Akil hem kural koyar, hem de kuralin disina cikar" diyorsun, algiladigim kadariyla. Bu celiskiyi aciklar misin?

Ayrica insanoglu numenal yetisi, sadece akildan olusmaz. Dusunce, bilinc v.s. olgular aklin sinirliligini asan ve insanoglu gozlemini aklin sinirlari disina cikaran yetilerdir.

Oyle olmazsa, akil kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi ile sabit kalir, bilim ve teknik ilerliyemezdi.



Burada aklın kullanıldığı zaman kuralların geldiğini.. Aklın kullanılmadığı zaman yani hayvansal içgüdüler ağır bastığında kurallardan uzaklaşıldığından bahsediyorum.. Yani insanın iki yönü var ve bu iki yönü kendi aralarında savaş içerisinde.. Bu yüzden aklın yükselmesi için kuralların tam olarak insanın bu yönlerini doğru bir şekilde değerlendirip uygun düzen getirilmesi gerekmektedir..
(Geniş bir konu :) )

İnsan beyni bir sır olmaktan çıkmış değildir.. Ama kavram kargaşasına düşmemek için ben akıl derken düşünce , yaratıcılık,mantık , hafıza gibi birçok yetinin bir arada kordineli bir şekilde çalışması ile ortaya çıkan yetiyi kast etmiştim.. Bilinç farklı bir durumdur.. Bilinç olmayan bir akıl ile olan akıl arasında fark olmaz sanırım.. Bilinç sadece yaptığını fark eder o kadar.. Yapıcı olan akıldır.. Bilinç sadece algılayıcıdır.. Yinede Bilinç konusunda tam bir bilgiye sahip değiliz..

Teknik ilerleme aklın yaratıcı yeteneği ile ortaya çıkan bir yetidir.. Ve insanı hayvanlardan ayıran en önemli farkıda gelişme yeteneğidir..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Burada aklın kullanıldığı zaman kuralların geldiğini.. Aklın kullanılmadığı zaman yani hayvansal içgüdüler ağır bastığında kurallardan uzaklaşıldığından bahsediyorum.. Yani insanın iki yönü var ve bu iki yönü kendi aralarında savaş içerisinde.. Bu yüzden aklın yükselmesi için kuralların tam olarak insanın bu yönlerini doğru bir şekilde değerlendirip uygun düzen getirilmesi gerekmektedir..
(Geniş bir konu :) )

İnsan beyni bir sır olmaktan çıkmış değildir.. Ama kavram kargaşasına düşmemek için ben akıl derken düşünce , yaratıcılık,mantık , hafıza gibi birçok yetinin bir arada kordineli bir şekilde çalışması ile ortaya çıkan yetiyi kast etmiştim.. Bilinç farklı bir durumdur.. Bilinç olmayan bir akıl ile olan akıl arasında fark olmaz sanırım.. Bilinç sadece yaptığını fark eder o kadar.. Yapıcı olan akıldır.. Bilinç sadece algılayıcıdır.. Yinede Bilinç konusunda tam bir bilgiye sahip değiliz..

Teknik ilerleme aklın yaratıcı yeteneği ile ortaya çıkan bir yetidir.. Ve insanı hayvanlardan ayıran en önemli farkıda gelişme yeteneğidir..

Sadece akil degildir. Aklin gorebildigi ve algiladigi bir deger olmadan, akil bir ise yaramaz. Iste onemli olan birincisi aklin kendini bu degere teslimiyetidir, ikincisi bu degerin akla akli tasiyan olarak ne kazandirdigi/kaybettirdigidir.

Bu da aklin disinin beyinsel kisice sorgulanmasinin verecegi bir cevaptir, tbi bu sorgulama varsa. Yoksa, akil zaten bildigini okur.
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
Sadece akil degildir. Aklin gorebildigi ve algiladigi bir deger olmadan, akil bir ise yaramaz. Iste onemli olan birincisi aklin kendini bu degere teslimiyetidir, ikincisi bu degerin akla akli tasiyan olarak ne kazandirdigi/kaybettirdigidir.

Bu da aklin disinin beyinsel kisice sorgulanmasinin verecegi bir cevaptir, tbi bu sorgulama varsa. Yoksa, akil zaten bildigini okur.

Sayın hocam hemen hemen aynı bölgede geziniyoruz sanırım.. Akıl işleyicidir ve işleme alınan veri olmadan tabi işe yaramaz (bilgisayar gibi).. Burada bahsettiğimiz varlık insan ise sahip olduğu yapıyı anlamak için ayrıştırmamız gerekiyor.. Bu yapıda ilk göze çarpan akılın hayvansal bir alt yapının üzerinde kurulu olmasıdır.. Hayvansal alt yapı ne oluyor; bunlar organizmanın ihtiyaç duyduğu her şeydir diyebiliriz (beslenme,korunma,barınma,güven,sevgi,seks gibi) Tabi birde dış dünya ile etkileşimi ile aldığı bilgiler var...

Şimdi düşünelim Akıl+Organizma ihtiyaçları+Dışsal veri .. Burada akıl haricindekiler dış ortamdan aktarılan veriler gibidir aslında.. Her akıl mutlaka bu veriler arasında bir sorgulama yapacaktır.. Yoksa çalışmayan bir akıldan söz edemeyiz.. Yalnızca sonuçlar hep aynı yola çıkmaz..

Mesela diyelim akıl düşünür derki sahip olduğum vücudu korumalıyım varlığım buna bağlı.. Bu sonuca çözüm arar akıl..
1-Bakar etrafa bir savaş var o zaman derki bende var olmak için yok etmeliyim..
2-Diğer akıl düşünür derki; ortam çok kötü bunu düzenlemeli savaşı barışa çevirecek bir yol bulmalıyız.. Yoksa bu işin sonu yok ben kendimi kurtarsam bile bu ortamda yaşam kelle koltukta çok zor olacak.. En iyisi düzeni sağlayıp herkesin adaletli bir şekilde pastadan azda olsa çokta olsa pay almasını sağlamak.. Böylece düşman en kalıcı şekilde bertaraf edilip düzen sağlanabilir..


Sorgulama farkı aklın daha fazla kullanımı ile daha doğru bir cevaba ulaşma şansını artırıyor görüldüğü gibi.. Bu farkı ise akla verilen değer , eğitim ile alabiliriz ancak.. Sonuç olarak akıl ilerledikçe getirdiği düzen daha verimli olacaktır..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sayın hocam hemen hemen aynı bölgede geziniyoruz sanırım.. Akıl işleyicidir ve işleme alınan veri olmadan tabi işe yaramaz (bilgisayar gibi).. Burada bahsettiğimiz varlık insan ise sahip olduğu yapıyı anlamak için ayrıştırmamız gerekiyor.. Bu yapıda ilk göze çarpan akılın hayvansal bir alt yapının üzerinde kurulu olmasıdır.. Hayvansal alt yapı ne oluyor; bunlar organizmanın ihtiyaç duyduğu her şeydir diyebiliriz (beslenme,korunma,barınma,güven,sevgi,seks gibi) Tabi birde dış dünya ile etkileşimi ile aldığı bilgiler var...

Şimdi düşünelim Akıl+Organizma ihtiyaçları+Dışsal veri .. Burada akıl haricindekiler dış ortamdan aktarılan veriler gibidir aslında.. Her akıl mutlaka bu veriler arasında bir sorgulama yapacaktır.. Yoksa çalışmayan bir akıldan söz edemeyiz.. Yalnızca sonuçlar hep aynı yola çıkmaz..

Mesela diyelim akıl düşünür derki sahip olduğum vücudu korumalıyım varlığım buna bağlı.. Bu sonuca çözüm arar akıl..
1-Bakar etrafa bir savaş var o zaman derki bende var olmak için yok etmeliyim..
2-Diğer akıl düşünür derki; ortam çok kötü bunu düzenlemeli savaşı barışa çevirecek bir yol bulmalıyız.. Yoksa bu işin sonu yok ben kendimi kurtarsam bile bu ortamda yaşam kelle koltukta çok zor olacak.. En iyisi düzeni sağlayıp herkesin adaletli bir şekilde pastadan azda olsa çokta olsa pay almasını sağlamak.. Böylece düşman en kalıcı şekilde bertaraf edilip düzen sağlanabilir..


Sorgulama farkı aklın daha fazla kullanımı ile daha doğru bir cevaba ulaşma şansını artırıyor görüldüğü gibi.. Bu farkı ise akla verilen değer , eğitim ile alabiliriz ancak.. Sonuç olarak akıl ilerledikçe getirdiği düzen daha verimli olacaktır..

Onemli olan aklin dusunmesi degil, neye/kime gore ve neyi hedef alarak, amac edinerek, neye varmak isteyerek dusunmesidir.

Sorgulama akildan gelmez. Cunku sorgulanan akildir. Sorgulama gozlemin aklin sinirlarini asmasi ile gelir. Bu da her kisinin kendi aklinin ve sinirladigi konunun ne oldugu ile ilgilidir. Ayrica, sorgulama olabilmesi icin, ortada bir rahatsizlik, zarar ve sorun algisi olmasi gerekir.

Aklin da sinirlarini zorlayacak ve asacak olan bu algi ve sorgulamasidir.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
güzel giyinmek çağdaşlıktır ancak bu soyunmakla bir tutulmamalı... nefsine hakim olabilen ve cinsellik bakımından sorunu olmayan erkekler için(belki kadınlar için de) etek boyunun sorun olması rahatsızlık belirtisi gibi düşünülebilir.
eteğin kısa olması her ne olursa olsun erkeğe cinsel çağrışımlarda bulunacaktır. bu da normal bir şeydir. ancak cinselliğin bastırılmamış olduğu toplumlarda(ki bunlar çağdaş toplumlardır) kişinin psikolojik rahatsızlıkları yoksa eğer kısa veya uzun eteğe aldırış edeceğini sanmıyorum.
etek boyu ile penis boyu arasındaki ters orantıyı kırabilmek kesinlikle çağdaşlığın sonucudur-ilk adımı değil...
günümüzde bir kadının sırf etek boyu ile bir erkeği etkilemesi mümkün olmuyor. eteğin rengi-kumaşı ve formu da çok önemli,, ayrıca kadının kokusu, makyajı, fiziği, bakışları ve gülüşü de düşünülürse, etek boyu çok masum kalıyor burada...
neye geleceğim....
çıplaklık eşitlik olamaz çünkü,,,,, bazı kadınların ya da bazı erkeklerin bazı yerleri, diğer bazıların bazı yerlerinden kötü, küçük, zayıf olabilir.... ve bizler zaten bu yüzden giyiniriz kanımca. güzel giyinmek bizi çağdaş ve eşit yapar...
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
Onemli olan aklin dusunmesi degil, neye/kime gore ve neyi hedef alarak, amac edinerek, neye varmak isteyerek dusunmesidir.

Sorgulama akildan gelmez. Cunku sorgulanan akildir. Sorgulama gozlemin aklin sinirlarini asmasi ile gelir. Bu da her kisinin kendi aklinin ve sinirladigi konunun ne oldugu ile ilgilidir. Ayrica, sorgulama olabilmesi icin, ortada bir rahatsizlik, zarar ve sorun algisi olmasi gerekir.

Aklin da sinirlarini zorlayacak ve asacak olan bu algi ve sorgulamasidir.

Bu iş yumurtamı tavuktan çıkar , tavukmu yumurtadan çıkar hikayesine döndü... Aklın düşünmesi olmasaydı amaç edinme diye bir kaygısı olmazdı.. Yani yolun başında , piramidin tepesinde akıl var.. Ha amaçlar yanlış olabilir bu bütün akıllar için geçerlidir.. Ama aklı kişiselden çıkarıp evrensel olarak düşünürsek kendini geliştirme , amaçlarını iyileştirme yeteneğine sahiptir.. Ortak paylaşımlar gelişim için önemli bir noktadır..

Bu tavuk başımıza hep bela olacak galiba.. :) Sorgulama akıldan gelir hocam.. Neden derseniz bu birazda akla bakış açısı ile ilgili.. Bilgisayarı düşünelim .. Bilgisayara yüklenen programları bilgisayardan ayrı düşünmemiz lazım.. Çünkü Bilgisayar program işleyicidir diyebiliriz kısa bir tanımla.. Biri işleten biri işlenen.. Akılda bu dünya ile etkileşiminde yüklenen verileri işler.. Yani akıl kendini sorgulamaz yüklenen verileri sorgular.. Aslında burada çelişik bir durum söz konusudur..Yüklenen veriler aklı yönlendirip işleyişe etki eder..Ama akıl işlem tabanında sorgulama yapısı sabit olduğu için.. En sonunda bu verilerde sorgulanacaktır... Veriler yüklendikçe en doğru veriler kabul görülüp diğerleri pasif hale geçer.. Tabi bu işleyiş hatalara açıktır.. Hata daha çok yorumlama ve daha çok veri ile yok edilebilir.. İşte gelişme böyle oluyor hocam..

Aslında ikimizde pek farklı şeyler söylemiyoruz..Bakış açısı değişik biraz..Sonuç olarak aynı yerdeyiz gibi.. Yoksa anlamadığım farklı bir konu varsa belirtirseniz sevinirim..
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
güzel giyinmek çağdaşlıktır ancak bu soyunmakla bir tutulmamalı... nefsine hakim olabilen ve cinsellik bakımından sorunu olmayan erkekler için(belki kadınlar için de) etek boyunun sorun olması rahatsızlık belirtisi gibi düşünülebilir.
eteğin kısa olması her ne olursa olsun erkeğe cinsel çağrışımlarda bulunacaktır. bu da normal bir şeydir. ancak cinselliğin bastırılmamış olduğu toplumlarda(ki bunlar çağdaş toplumlardır) kişinin psikolojik rahatsızlıkları yoksa eğer kısa veya uzun eteğe aldırış edeceğini sanmıyorum.
etek boyu ile penis boyu arasındaki ters orantıyı kırabilmek kesinlikle çağdaşlığın sonucudur-ilk adımı değil...
günümüzde bir kadının sırf etek boyu ile bir erkeği etkilemesi mümkün olmuyor. eteğin rengi-kumaşı ve formu da çok önemli,, ayrıca kadının kokusu, makyajı, fiziği, bakışları ve gülüşü de düşünülürse, etek boyu çok masum kalıyor burada...
neye geleceğim....
çıplaklık eşitlik olamaz çünkü,,,,, bazı kadınların ya da bazı erkeklerin bazı yerleri, diğer bazıların bazı yerlerinden kötü, küçük, zayıf olabilir.... ve bizler zaten bu yüzden giyiniriz kanımca. güzel giyinmek bizi çağdaş ve eşit yapar...

“Cinselliğin bastırılmamış toplumlarda” Buradan sonra gözden kaçırılmış şeyler var.. Cinselliği bastırılmamış toplum nasıl oluyor ona bir göz atalım..Çağdaş olarak nitelendirdiğiniz toplumlardaki cinsellik günü birlik ilişkiler olarak öne çıkmaktadır.. Bu yüzden insanlar mini etek gibi kavramlarla fazla uğraşmazlar çünkü cinselliğe ulaşmak kolaydır.. Gelişmemiş toplumlarda ise cinsellik bir tabudur.. Ulaşmak genelde kolay değildir.. Peki bu durumda hangisi daha doğrudur?

İnsan fizyolojisinde cinsellik önemlidir.. Bunu bastırmak doğru bir sonuca ulaştırmaz insanı.. Böyle bir durumda ilişkiler gizlenir.. Dürüstlük ortadan kalkar.. Peki hayvanlar kadar serbest bir ilişki ortamı neler getirir? Burada ahlak kuralları kalmaz.. Aile ortamı yok olur.. Cinsellik gerçek fonksiyonu olan çoğalmaktan çıkıp zevk aracına dönüşür.. Bunlar teori değildir bizzat yaşanan gerçeklerdir.. Peki çözüm nedir.. Çözüm insanların utanmadan cinselliğini yaşaması için ortadan kaldırılması gereken engeller vardır.. Evlenmek yok edilemez çünkü aile olmanın temelinde böyle bir yapı olması şart.. Ama evlenmek için belirli şartların sağlanması için beklenilmesi yanlıştır.. Mesela ev , kazanç , okuyup adam olmak , bir baltaya sap olmak ,, belli bir yaşa gelmeyi beklemek.. Bunlar sağlanana kadar cinsel olgunluğa erişmiş sağlıklı bir insan ne yapacak.. Ucuna düğüm atıp koşullar sağlanana kadar bekleyeceğini düşünmek hayalcilik olur.. Onun için evlilik konusunda kolaylık ve yeni çözümler gerekmektedir.. Yoksa çağdaş toplumlar doğru yolu bulmuş diye bir şey yok ortada.. Zaten en başta bahsettiğim gibi çağdaş kelimesinde düşülen çok hatalar var..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu iş yumurtamı tavuktan çıkar , tavukmu yumurtadan çıkar hikayesine döndü... Aklın düşünmesi olmasaydı amaç edinme diye bir kaygısı olmazdı.. Yani yolun başında , piramidin tepesinde akıl var.. Ha amaçlar yanlış olabilir bu bütün akıllar için geçerlidir.. Ama aklı kişiselden çıkarıp evrensel olarak düşünürsek kendini geliştirme , amaçlarını iyileştirme yeteneğine sahiptir.. Ortak paylaşımlar gelişim için önemli bir noktadır..

Bu tavuk başımıza hep bela olacak galiba.. :) Sorgulama akıldan gelir hocam.. Neden derseniz bu birazda akla bakış açısı ile ilgili.. Bilgisayarı düşünelim .. Bilgisayara yüklenen programları bilgisayardan ayrı düşünmemiz lazım.. Çünkü Bilgisayar program işleyicidir diyebiliriz kısa bir tanımla.. Biri işleten biri işlenen.. Akılda bu dünya ile etkileşiminde yüklenen verileri işler.. Yani akıl kendini sorgulamaz yüklenen verileri sorgular.. Aslında burada çelişik bir durum söz konusudur..Yüklenen veriler aklı yönlendirip işleyişe etki eder..Ama akıl işlem tabanında sorgulama yapısı sabit olduğu için.. En sonunda bu verilerde sorgulanacaktır... Veriler yüklendikçe en doğru veriler kabul görülüp diğerleri pasif hale geçer.. Tabi bu işleyiş hatalara açıktır.. Hata daha çok yorumlama ve daha çok veri ile yok edilebilir.. İşte gelişme böyle oluyor hocam..

Aslında ikimizde pek farklı şeyler söylemiyoruz..Bakış açısı değişik biraz..Sonuç olarak aynı yerdeyiz gibi.. Yoksa anlamadığım farklı bir konu varsa belirtirseniz sevinirim..

Sorgulamaakildan gelmez. Cunku akil, kendine gore dogrudur, tektir v.s. temelli butun pozitiflere sahiptir. Sorgulama iste beynin bu pozitifleri sorgulamak icin dusunceyi devreye sokmasidir. Tabi bu da aklin pozitiflerinde bir acaba ve suphe belirirse mumkundur, aksi; akil mutludur, mesuttur, kendince dogrusunu, sabitini, savundugunu, sahiplendigini v.s. bulmustur, taki bir acabavesuphe dogana kadar. Akil sorgulamaz, dogrular, sahiplenir, sabitler ve paralelinde de karsi cikar, mucadele eder ve savunur/saldirir. Bu konuda su linke bir goz at.

http://www.felsefe.net/psikoloji/5241-aklin-algi-quotcimazi-celiskisiquot.html

Ayrica akil, soyuttur ve soyuttan somuta hareket eder. Yani once yaratir, sonra sistemlestirir ya da onun icin mucadele eder. Iste etik ve metafizik her turlu ideolojik inancsal veriler, degerler,sistemler,kurumlar, kurumsallasmalar v.s. boyle olusur.

Evet her sey bilgi ve algi meselesi. Eger sen benim dile getirdiklerimi algilamakta bir sorun yasiyorsan ve belirtirsen,seve seve aciklarim.
 

kenan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Kas 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Dünyanın neresine giderseniz gidin, mini etekli bir bayan her zaman ilgi odağı olur. Kimileri elit tabaka, aydın insanlar, medeni toplum vs. olduğunu söylese de bu kural değişmez. Nice insanlar var ki, kıyafetine bakıp ön yargıyla yaklaşıyorsunuz daha sonra onun kültürü, ahlakı ve bilgi birikimi karşısında o kişiye karşı olan tabularınız yıkılıveriyor. Çağdaşlık, kıyafetle olan bir şey değildir. Kılık kıyafet zamana göre değişkendir. Bu, ahlak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Üstümüz başımız değil, beyinlerimiz çağdaş olsun..

Avrupalı kadın imajı ve Amerikalı yırtık pırtık blue-jean giyen kız.. Gelenek ve kültürlerin korunması gerekiyor.. Berbat bir haldeyiz, özümüze dönüp onları modernize etmek varken..
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
elbet öyledir, bayan ister mini etekli olsun ister kara çarşaflı olsun... çevresindekilerden farklı ise mutlaka ilgi odağı olur. bayan olması da gerekmez. siyahların arasındaki sarı olsa da olur...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kadınların açık veya kapalı giyinmeleri ne kadar çağdaş oldukları ile mi ilgilidir?

şimdi bu soru böyle tutulursa uzarda uzar sadece
pişmemiş pekmez gibi

evet ve hayır ya da kısmen ve duruma göre değişken olmakla birlikte subjektifte
-saçma-değişken ve ilgisiz gibi cevaplarda verilebilir buna

-ikili mantık ve asal mantık (ya da bulanık mantık)

sorunun aradığı yargı ve cevap -yanıt yargısı 100 evet ya da 100 hayırsa?
aslında tüm diğer şeyler sorunun cevabı değildir- açıklamasıdır; bu soruya cevap verilemez kusura bakmayın kısaca bu haliyle

olabilir de olmayabilirde çünkü çağdaş olduğunu düşünüp gerçekten bu eylemi gerçekleştiren bir suje bu sorunun cevabıdır -evet cevabı
ve gayrıçağdaş-antiçağdaş ya da muhafazakar vb. olduğunu düşünüp etek boyunu küçülten ya da uzatmayan (ya da istesede koşutlu sınırlamalarla uzatamayaan irade) ya da kimse ise de karşı cevabıdır

---------- Mesajlar Birleştirildi at 19:10 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 18:53 ----------

sorunun gerçeklik cevabı ya da gerçek cevabı gerçeklik incelemesinin cevabıdır ya da gerçekliğin oluşturumudur; bizatihi bu durumda

bu da değişen yüzdelerle cevap sağlayabilir ve sınayabilir -kaba cevap evet ve hayır olacaktır

ama evet hayır'a sokmamalı- binlerce cevap aslında
suje kadar cevabı var muhtemelen ve toplumdan topluama da değişken olmakla birlikte
çağdaşlığın ne olduğu da bulanık olmakla birlikte çağa ayak ve adım uydurmak ve çağ gerçekleri ihtiyaçları olsun

giyinmenin özgürlüğü aslıdna bir ihtiyaçtır, insan mahremlerini kapatmak ise insan adedi
ahlak kuramlarına ise girmeyeceğiz
yasalar ne der onu da bilmiyoruz-kamu alanlarında sınırlanabilir- dinler ve hükümetler sınırlıyor;

aslında bizim gibi bir toplumda baktığımızda fazla açıcı
özgürlük-cinsel özgürlük ilk adımda bana çağrıştı ve başka şeyler
başka şeyler -değişim istenci-gelişmiş bir topluma aidiyetlik hissi; dış toplumdan gelme- üst toplumlara ayak uydurma ihtiyacı ve bilinci (benzeri yargılamalar da) toplumsal açıklık bildirme -toplumsal sınıf ya da benzeri uzayan şeylerle listelenir
başka sonuçlarda olabilir- ilk çağrışımlar; çocuklar ve gençlerde ise farklı değerlendirilmeli ; özgür irade yansıması henüz belirgin mi?

sorular ve analizler gerekir-toplumsal veri ve istatsitiki veri gerekir -genel gözlem ve sezi yansımaları böyledir bizce-kısaca ve çokta kabaca ama
 
Son düzenleme:

X

FAdmin
Onursal Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
693
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Medeniyet dedigin acip sacmaksa bedeni, hayvanlar sizden daha medeni.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
çağdaş, tanımı yapılmadan hem sorunun hem de yanıtların ideolojik boyutu kaçınılmazdır. çağdaş ve uygarlaşma ya da ilk-el olma durumları hep bir diğerine göre ve ölçümlenirler ve fakat çağdaş ile uygar olma -ki uygarlığın da ayrı bir tartışılması gerekir- aynı değildir. aynı zaman diliminde yaşayan insanlar ve toplulukların çoğunluğunca kabul görmüş değerleri, davranışları, edimleri çağdaş sayılır ancak bu onun çağcıl olduğunu göstermez. kadın etek giymeseydi etek boyundan dahi söz etmeyecektik. soru belki de şu olmalıydı; kadınlar neden etek giyerler? bu soruya verilecek yanıt/lar etek boyunun çağdaşlığı açısından bir izlek oluşturacaktır.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Etek boyu ile çağdaşlık bağlantısını ben de kuramadım ayrıca sadece kadınlar değil İskoç erkekleri de etek giymiyor muydu? Ayrıca unutulmamalı ki etek boyu 1960 ve 1970'lerde de çok kısaydı.

kilt_603802.jpg
 

Felsefiyen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
28
İnsanların giyim tarzı benimsedikleri kültüre, inanca veya her neyse ona bağlı. İnsanların giyim tarzı peki çağdaşlığı belirler mi? Bir nebze olabilir diye düşünüyorum ama etek boyu kesinlikle alakasız. İlla çağdaşlık için kıyafete bakmak istiyorsanız bu etek olmamalı. Çağdaşlık için kıyafet çok düşük bir etken. Bir toplumun çağdaş olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız etek boyuna değil yaptıkları işlere ve eğitimine bakın. İnsanların birbiri ile nasıl diyalog kurduklarına bakın.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Evet, etek boyu, toplumlar icin cok guzel bir cagdaslik testidir, turnusol kagidi gibi.

Nasil mi? Soyle;

Bir memleketin cagdas olup olmadigini anlamak icin, bu memleketi alirsiniz, icerisinde kadinlarin giydikleri etegin boyunun bir tartisma konusu olup olmadigina bakarsiniz.

Eger ki bu yaygin sekilde tartisilan bir konu ise, bu memleket cagdas degildir.

Ha yok, eger bu insanlarin "bana ne, sana ne" diyerek gecip gittigi, tartismaya bile luzum gormedigi bir konu ise, iste bu medeni cagdas bir memlekettir.

Bilmem anlatabildim mi.......
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst