Din Eleştirileri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Furkan Topal tarafından oluşturulan Din Eleştirileri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,876 kez görüntülenmiş, 61 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Din Eleştirileri
Konbuyu başlatan Furkan Topal
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Kuran'daki Allah tasavvuruna yakışmayan ayetler – Beddua eden, hakaret ve küfreden, yemin eden bir Tanrı?



Hani bazı insanlar, kızdıkları kişilere “Allah seni şöyle yapsın, böyle yapsın” şeklinde beddua/intizar eder, lanet okurlar. Peki herşeyi yaratan, herşeyi önceden bilen, herşeye gücü yeten bir Tanrı neden kendi yarattığı kullarına beddua etsin?



“Biz zalimleri şöyle cezalandıracağız” şeklindeki ayetler bir noktaya kadar (Kuran’ın kendi mantığı içerisinde) anlaşılabilir belki, çünkü burada yapılan beddua değil, olacak şeylerin önceden bildirilmesidir. Ama Allah’ın bizzat kendisinin, “Allah sizi şöyle yapsın”, “şöyle olasınız inşaallah” şeklinde beddua etmesi hiç akla sığar mı?

  • Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar, “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha önce inkar edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah onları yok etsin, nasıl da uyduruyorlar!


  • Onlara baktığın zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşurlarsa sözlerini dinlersin; tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar.


  • Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!


  • Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!


  • Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar!


  • Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu.






  • Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.


  • İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.


  • De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.


  • Kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.


  • Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir.


  • Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.


  • Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.


  • Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir.


  • Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.


  • Doğrusu Allah, inanıp yararlı işler işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Durakları ateş olduğu halde kafirler, zevklenirler ve hayvanlar gibi yerler.


  • İnsanların beyinsizleri, “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler; de ki: “Doğu ve batı Allah’ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir”.


  • Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme. Âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman, “Öncekilerin masalları!” der.



İnsanlar, sözlerinin doğruluğunu vurgulamak, dinleyenleri inandırmak için kendilerinden daha yüce/üstün gördükleri şeyler üzerine yemin eder, ant içerler.
Peki herşeyi yaratan, herşeyi bilen, herşeye gücü yeten, zaman ve mekândan münezzeh bir Tanrı, hitap ettiği kullarını inandırmak için yemin eder mi?


Allah, ALLAH üzerine yemin ediyor (!)

  • Rabbine and olsun ki Biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.

  • Kendilerine verdiğimiz rızıktan, onların ne olduğunu bilmeyen putlara pay ayırırlar. Allah’a and olsun ki, uydurup durduğunuz şeylerden elbette sorguya çekileceksiniz.

  • Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki
Allah KURAN üzerine yemin ediyor
hikmetli Kuran’a => ;

zikir dolu Kuran’a => ;

şerefli Kuran’a => ;

apaçık Kitaba => ;

satır satır yazılmış Kitab’a =>


Allah olur olmaz HERŞEY üzerine yemin ediyor


Sadece birkaç örnek:


İncire, zeytine =>


Yayılmış ince deri üzerine =>


Kaleme ve yazdıklarına =>


Herşeyin çiftine de, tekine de and olsun =>


bu kente (Mekke’ye) =>


Zilhicce ayının ilk on gecesine =>


İkindi vaktine (asra, çağa)=>


Kuşluk vaktine =>


Şafak vaktine =>


geceye =>


gündüze =>


Batmakta olan yıldıza =>


dolunay halindeki aya =>


(kafirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara. =>


(mü’minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara =>


Art arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara =>


Kıyamet gününe =>


İslam alimleri, Allah’ın kendi üzerine veya yarattığı şeyler üzerine yemin etmesini kısaca şöyle açıklar: Arapça’da deyim veya anlatım kalıpları olarak bu gibi yeminler çok yaygındır. Bu sebeple Kuran’da da bunlar yer almıştır. => Fakat bu açıklama, Kuran’ın herşeyin üstünde olan bir Tanrı sözü olduğuna mı işaret eder, yoksa daha çok insan sözü olduğuna mı?

Alimler bunun yanı sıra, hayâl güçlerini zorlayarak birçok farklı yorum da bulmuşlar. Örneğin: Allah bu ayetlerde üzerine yemin ettiği şeylerin kutsallığına, ayrıcalığına işaret ediyor. => Peki ama neden zeytinle incir diğer yemişlerden daha kutsal olsun ki? Neden günün herhangi bir vakti diğer vakitlerden daha mübarek olsun ki? Hem zaten üzerine yemin edilmeyen herhangi bir vakit de kalmamış ki?


Kuran’ın bu gibi “eften püften” şeylerden bahsetmesini, hatta bunlar üzerine yenim etmesini Muhammed zamanında da oldukça tuhaf bulanlar olmuş ki, şu ‘ayet’le cevap verme gereği hissedilmiş:

  • Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ebu leheb nefistir. Kuranda nefis çeşitli şekillerde tasvirlenmiştir. Şeytan, vs...
Yok olmak, helak olmak, canı çıkmak gibi terimler maddi değil, manevidir. Hepsinde ortak olan Gerçekten(allah, Tanrı, vs...) uzaklaşma kavramıdır.
Yemin etmek nefsi bağlamaktır.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Din eleştirisi değil İslam eleştirisi olmuş bu konu. Şimdi hangisini eleştiriyoruz onu öğrensek de ona göre yorum yapsak?
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
@telrunya,

daha arşivim var, en yakınımızdaki dinden başlamak istedim :)

ebu leheb nefistir. Kuranda nefis çeşitli şekillerde tasvirlenmiştir. Şeytan, vs...
Yok olmak, helak olmak, canı çıkmak gibi terimler maddi değil, manevidir. Hepsinde ortak olan Gerçekten(allah, Tanrı, vs...) uzaklaşma kavramıdır.
Yemin etmek nefsi bağlamaktır.

Olmamış yeterince cevaplayamamışsın. (bana göre) Paçayı kurtarmaya çalışmışsın ama paça çoktan yırtılmış gibi görünüyor. (yine bana göre)
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
şimdi şöyle düşün.
mozart ın bir eserinden bir notayı alıp sürekli ona basarsan ne olur? mesela "do" (tabi burada enstrüman akordunu sağlam sayıyoruz)...
düşünsene ortada dannn dannn diye bir ses olmaz mıydı? tabi eğer bu senfoniyi kötülemek istiyorsan notaları tek tek alıp insanlara şöyle derdin ki şuan öyle yapıyorsun,, (notaları bozarak çaldığını da karıştırmayayım uzatmak istemiyorum) ..
bakın ey insanlık, siz bu senfoniyi seviyorsunuz ama şu sese bakın, offf bu kadar kötü ses olur mu hiç,, dan dannn dannn.... !
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Selam,

“Oku”!
Seni yaradan Rabbinin adıyla! ...

(Bakara, 2/97) "Deki: Kim Cibrile düşmansa, bilsin ki, o, Kur'an'ı Allah'ın izniyle -kendinden öncekileri tasdik edici ve müminlere yol gösterici ve müjdeci olarak- senin kalbine indirmiştir.

Allahın emriyle, Kur'anı, Hz. Muhammed Mustafa (sav)e Vahy eden, İlahi Plan görevlisi, Cebrail (A.S) dır. Allaha and içilmiştir çünkü, öncelikle- seçilmiş olduğuna ve Vahyin de Allahtan olduğuna,ikna edilmesi gereken peygamber efendimizdir.

Kendinden önceki nebi/resullerin başına gelen peygamber efendimizinde başına gelmiş ve müşrikler onun vahy esnasında muhatap olduğu enerjinin olağanüstülüğünden, tutulduğu halleri(bayılma-titreme-terleme) saralı-cinli-sihirlenmiş olarak nitelemişlerdir.Elçilik görevinin zor-meşakkatli bir görev olduğu bu kadar açık... Kur'an peyderpey indirildiğinden çoğu ayette Cebrail (A.S)in, kutsal değerler üstüne ant içmesi O'nu, tebliğ edecek olan peygamber efendimizin ikna edilmesi içindir (ve din de zorlama yoktur).

(Ahzab 33/1-2-3)- Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
-Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız haberdardır.
-Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.

(MAİDE 5-67)Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez.

****

Ayetlerde direkt Allah katından bildirilenler ("De ki onu "Ruhu'l Kudüs" -mukaddes, temiz ruh- Rabbinden hak olarak indirdi." Nahl 16/102 vb), ile, İlahi planın Melekût Âleminin ilgili her makamının da (yine Allahın izni ile O katın/makamın) ilgili tebliğini yine onların kendilerinin lafzıyla vahyetmiştir Cebrail(A.S) Kur'anda.

(Kadir 97/4 ) Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner!

(Duhan/ 24) Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Fâtır 35/1); "Gökleri ve yeri yoktan var eden, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediğine (dilediğini) artırır. Muhakkak ki Allah her şeye kadirdir."

****

ALLAH...O' Rûh-u Azam, O' KUr' an da çelişki yoktur, kendinden öncekileri tasdik edici ve müminlere yol gösterici olan, Hakk'ın yeryüzünde tesis edilmesi için ''Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.'' diyen bir resulün tebliğ ettiği Din Tekdir. Çelişki; halen Allahla arasına, yeryüzünde bozgunculuk yapan/nifak tohumlarını sokanlarda-onların, çarpıttıkları ile bakanlardadır.

DİN'in bana dediği;

Şer kaynağı olmayacaksın. İnce eleyip sık dokuyacak, nefsini terbiyede iradeni hakim kılacaksın.

Adaleti (önce)kendinden bilip, Hakk yolunda halk için mücadele edeceksin, 'azıcık aşım ağrısız başım' şükrü olmayacak sade şükr' ün. Sırf kendine Müslüman olmayıp adaletin neferi olacaksın.Zalimlik,münafıklık yapmayacaksın, yapanlarla hakkın rızasına binaen hak üzre mücadelede olacaksın. Sana/zürriyetine; sistem kurulmuştur (ettiğini bulman), dünyalıklar emanet edilmiştir. Ahirini/cennetini-cehennemini de hak üzre irade buyuran/kazanan/yaratan sensin. Elbet, içindekilerle birlikte dünyanın da bir kaderi planı vardır ve Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir.( Müdessir , 38 )

ENBİYA SÛRESİ- 21/16. Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

ŞEMS SÛRESİ-91/7,8,9. Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
10. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

ve...

Haki kat O'dur ki; Dünya, görgüsünden geçip, halden anlayıp,rıza bilip/yediisen... Cümle alemde senden razı olur/kat edersin

Mârifet ehli olan; Kadri kıymeti bilir. Arif olduğu üzre, paylaşmayı-paylaşarak çoğalmayı/çoğaldıkça Bir olmayı da.(doğrusunu Allah bilir)

bu da benim eleştirim, Selametle
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Olmamış yeterince cevaplayamamışsın. (bana göre) Paçayı kurtarmaya çalışmışsın ama paça çoktan yırtılmış gibi görünüyor. (yine bana göre)

Paçayı kurtarmaya çalışan biri gibimi duruyorum? Her koyun kendi paçasından asılır.

Cevap gayet güzeldi fakat üzerinde kafa yorma zahmetinde bulunmadığınızdan yeterli gelmemiş olması gayet doğaldır. Araştırmıyorsanız, boş boş yazmanın ve eleştirmeninde bir manası yoktur! Descartesin dediği gibi :

"Her zaman ara, bir gün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın bulursun"
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Hedefte islam var gibi duruyor... Muhattap olarak islamın alınması dahi, islamın gücünü göstermeye tek başına yeter!

Eğer uydurulmuş bir hurafe diyenlerdensen olsaydı saldıran insanlar, üzerinde hiç durmayacaklardı ve kendileri insanlık adına daha hayırlı şeyler ortaya koyacaklardı.

Bütün bu faaliyetler vicdanlarından yükselen seslerin susturulması içindir. Vicdan Allah var diyor! Ve aynı Allah birbirinizin hakkını gözetin, iyilik edin, aldatmayın vs. diyor!

İslamda çelişki yoktur. Kuran ap-açık bir kitaptır. Tefsirleri okuyup aydınlanmak, akıl yürütüp yol almak gereklidir.

Vicdanları ile çelişen insanların bohem yaşantılarına kılıf uydurmak gibi bir çukura çokca düştükleri görülür.

Kafirun suresinin de bildirdiği gibi... Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize!

islam bir nurdur. Nur balçıkla sıvanamaz. İslam sevgidir, sevgi nefretle yok edilemez. İslam gerçekliktir, gerçeklik yalanla örtülemez. İslam bilgeliktir, bilgelik cehaletle örtülemez...!

Netice olarak: Sorgulamak başka bir şeydir, kesin bir hükümle bu böyledir demek başka bir şeydir. Nezaket insanda bulunsa, sahibine nice makamlar kazandırır. Sorgulamaya kimse karşı değil ancak art niyetli saldırıların, fayda-zarar açısından değerlendirildiğinde, hiç bir faydası yoktur. İslam dışı bir yol tercih etmişsen değerli furkanım, bence sana verdiği kazanımları da görmemiz lazım ki biz senin yolunu izleyelim. Bize kendi erdemini ayan et ki görebilelim. Ancak tutumunda zahiren ben bir erdem göremiyorum ki seni ve senin yolunu izliyeyim. Batının da belkide vardır erdem. Öyle ise bize göster.
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Dinin eleştirisini dine girmeden yapayım.Dinde inanç vardır.İnanç birşeyi sebep ihtiyacı duymadan doğru saymaktır.Doğru olanda kesin olacağından inanan kişi için inandığı şeyde şüphe yoktur.İnanmanın yarattığı bu kesinlik heleki metafiziksel bir konuda saçmalıktan öte değildir.Onu geçtim,dünyadaki bütün gelişimlerin temeli olmuş olan şüpheyi yok saymak için mantığı reddetmek gerekir.Aynı zamanda bu eminlik insana diğer konularda da böyle bir kesinlik olabileceği güdüsü aşıladığından şüpheyi ve sorgulamayı unutturacaktır.Dinin kurallarını sırf inandığı için sorgulamadan kabul eden insanlar aynı zamanda önlerine sunulan başka kurallarıda sorgulamayı unutacaklardır.Bu beyni aptallaştırır.Sen düşünmezsin,kurallar konulmuştur uygularsın.Bu mantıksız mı ? Olamaz inandığım şeyin bir bildiği vardır derler.Bunu bilmiyormuyum, insan herşeyi anlayamaz zaten derler.Böyle böyle kendilerini kandırırlar.Kısaca inanç mantıksızlıktır ve mantıksızlığın insanoğluna verdiği zarar çok büyüktür.İçinde yazanlar bilmemneler umrumda değil,isterse dünyanın en iyi şeylerini öğütlesin inanmak aptallaştırır.

Ha islama gelirsek;
Cihadı teşvik eden onca ayet var.
Kafirler le dost edinilmemesini,evlenilmemesini anlatan eden onlarca ayet var,
Kısas ayeti var,
Hırsızın elinin kesilmesi var
Kadın ile erkek arasındaki bariz eşitsizlik var,
Daha saymama gerek var mı ? İşte sizin hoşgörü ve sevgi dininiz :) Kendi dininizi öğrenin,açın kur-anı okuyun sonra tartışalım.Yok şimdi deme bunlar farklı yorumlar,o döneme göre yapılması emredilmiş şeyler filan.Söylediğin gibi kur-an apaçık toz_zerresi ^^
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Yadsıman sanadır... Öncelikle cihad bir emirdir, evet... Hepimiz izlemişizdir; yüzüklerin efendisi filmi... Orada bir taraf diğer bir tarafla savaştı ve hepimiz istisnasız bir tarafı tuttuk ve onların savaşını haklı gördük. Buyrun size cihat.

Kafirleri dost edinmeyin ayetinin tefsirini okursan ne kadar haklı olduğunu göreceksin. O özel bir duruma münhasır olarak indirilmiş bir ayettir. Yüzklerin efendisi filminin iyi tayfasının gidip de o karanlık güçlerden birini veya birilerini dost edinmesi gibi bir şey. Buyrun kafirleri dost edinmeyin ayeti.

Kıssas ancak mağdur tarafın rızası ile uygulanır. Kıssas uygulanmaz ise tazminat uygulanır. Çocuk tecavüzcülerine ne yapmak gelir içinizden? Artı islam fıkhının cezaları caydırıcı mahiyettedir. Amaç uygulamak değil bilakis uygulamamaktır. Zina edenlerle ilgili 4 şahit hükmü nedir? Bulabilir misiniz bir zina fiilinde 4 şahit? Üstelik eşinizin o halini göstermek ister misiniz başkalarına? Kıssas bir çok hukuk sisteminde uygulanmıştır geçmişte.

Recm: Zina edenlere verilen idam cezası. Kuranda recm yoktur. İslam literatürüne yahudi adetlerinden geçmiştir. 1 kere uygulanmıştır peygamberimiz döneminde. Onda da peygamberimiz uygulamak istememiş ve huzurundan gidip tövbe etmelerini istemiştir. Ancak aşırı pişmanlık sonucu illa cezalandırılmak istediklerini ifade etmişlerdir. Tarihi bilmek gereklidir! Zinada had (sopa ile ete işlemeyecek kadar vurmak) cezası ve sürgün uygulanır. Ancak tövbe ederlerse diyor ayet bunlardan da vazgeçin. Sürmeyin diyor yani.

Hırsızın ellerinin kesilmesi: Belirli bir miktarın üzerindeki mal veya parayı çalanlara uygulanmıştır. İhtiyaçtan çalanlara herhangi bir ceza dahi uygulanmamıştır. Toplum sorumlu tutulup, üstüne bir de yardım edilmiştir. Daha fazla çalanllar için tazminat ile bir miktar hapsedilme vardır. Daha organize ve çaplı işlerde el kesme ve hapsetme de var evet. Ancak el kesme caydırmak maksatlıdır ve ne şekilde uygulanacağı çok net değildir. Elin üzerine kesik şeklinde de düşünen fıkıhçılar ve alimler var.

Kadın erkek haklar bakımından eşittir. Sdece imamlık ve ceza reisliği mesleklerini, hissii olduklarından icrasına müsade edilmemiştir. Diğer bütün meslekleri yapmakta özgürdürler. Erkek sorumluluk bakımından bir miktar öndedir ekonomik manada. Ancak kiminizi kiminizie üstün yaptık derken her iki tarafın da birbirine üstün yanları olduğu ayetle sabittir. Ev eksenli yaşamaya teşvik edilmeleri nesillerin anne terbiyesinden ve şefkatinden mahrum olmamaları içindir
Ataerkil toplumlarının erkek baskısını islamla karıştırmayalım lütfen.

Ben siz SatanicMajesty'nin yüksek idrakine sığınıyorum. Lütfen sizin gibi bilgi yolunda olan insanlar daha hassas olsunlar. Düşünün güncel hayatı. Düşünün yaşadıklarımızı.

Artı size bilimle iligili bir sürü ayet yazabilirdim burada. Biliyorsunuz ki bilim kadın erkek herkese farzdır. Pozitif bilimlerleri araştırmak dindarın olmaz ise olmazıdır. Becerememişsek bizim kabahtimiz. Dinin değil.
İLİM KELİMESİ VE TÜREVLERİ KURANDA 750 YERDE GEÇER, AKIL VE TÜREVLERİ İSE 300 YERDE GEÇER...

Merhamet ey SatanicMajesty
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Maalesef hayatımız fantastik bir film değil :) İnsanları ayıran,kutuplaştırıp birbirine düşürecek fikirler ile barış-huzur sağlanamayacağı açık.Öyle olsa şimdiye cenneti keşfetmiştik.Dolayısıyla insanlara bilerek inanarak zarar vermenin mantığını açıklaman gerekicek bana.
Valla kısas farz kılınmıştır ama tabi diğer bir seçenek olan kan parası da tercih edilebilir.Hani yapılan bir yanlış var,sen mağdursun;acı çekiyorsun ve sinirlisin.İntikam almak geliyor içinden çünkü bu olay kötü birşey ve sen düzgün düşünemeyebilirsin.Allahta diyorki bu senin hakkın hadi buyur.Biri kardeşini öldürse nekadar sakin olur ve sağlıklı düşünürsünde böyle bir karar almazsın ? Allahta destek çıkıyor buna,sen git kötüyle kötü ol diyor farz bu diyor,hakkın diyor.Katile karşı katil ol diyor.Böyle bir etik yok... Dünya bu etik anlayışı yüzünden böyle;ülkemizdeki kan davalarının temelide budur açıkça görüldüğü gibi.
Bildiğim kadarıyla ilk defa yapanı affetme seçeneği cezayı uygulayacak kişiye kalmış ama ikinci defa yapana farz kılınmış.İnsanlar cahil olabilir,çaresizlikten yapıyor olabilir yada başka ne yapması gerektiğini kimse ona göstermemiştir.Gider elini kesersin yada damgalarsın;birde toplum onu dışar yine yapacağı tek şey hırsızlıktır,döner yine yapar.Suç insanın aklıyla ilgilidir,bazıları doğruyu öğrenmez;ona ceza uygulanır özgürlüğü kısıtlanır.Ama öğrenme şansını yadırgayarak direkman onu çöpe atıp,damgalayarak hiçbirşey daha iyi olmaz maalesef.
Valla ''Kadınlarınız tarlalarınız gibidir onları dilediğiniz gibi sürebilirsiniz'' ve kadına kocasının sözü dinlenmediğinde dayak atılabileceği durumu pek öyle göstermiyor.Günümüz de görüyoruz ki kadınlar erkeklerden daha doğru kararlar veriyorlar;kadınlar duygusal ise erkeklerde genç yaşta hırslı ve aceleci ve cinselliklerine düşkünlerse çok fazla hata yapıyorlar.Miras olayı ise tamamen erkek kadına bakar,kadın evinde oturur dolayısıyla erkek parayı alsın baksın olayından ibarettir.Bu nekadar mantıklı ?
Valla bilimi nekadar teşvik ederse etsin;inanç bilimin temeliyle çelişki içindedir.Bilim şüphe etmeyi ön planda tutar ama Allah benim ve dinimden şüphe etmeyin,bu en büyük günahtır demiştir.Allaha şirk koşanlarında asla cehenneme giremeyeceğini belirtmiştir.Ayrıca evrimin birçok din tarafından ''akıllı tasarım'' a ters düştüğü görüşü yüzünden reddi de dinin nekadar araştırmaya teşvik ederse etsin bilimle çeliştiğini ortaya koyuyor.Bilim değişebilmeye dayalıdır,somut ve tekrar tekrar deneylenmiş şeylerin dahi tam olarak kesin olduğunu kabul edip yola çıkmaz.Yeni bilgiler varolan bilgileri güncelleştirip değişikliğe uğratabilir.Bunu farketmek içinde şüphe gerekir.
Ben burda insanların yaşadıkları şeyleri dine addetmiyorum,dinin söylediklerinin bana ters olduğunu ve inanç kavramının mantıksızlık olduğunu savunuyorum.
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
şimdi şöyle düşün.
mozart ın bir eserinden bir notayı alıp sürekli ona basarsan ne olur? mesela "do" (tabi burada enstrüman akordunu sağlam sayıyoruz)...
düşünsene ortada dannn dannn diye bir ses olmaz mıydı? tabi eğer bu senfoniyi kötülemek istiyorsan notaları tek tek alıp insanlara şöyle derdin ki şuan öyle yapıyorsun,, (notaları bozarak çaldığını da karıştırmayayım uzatmak istemiyorum) ..
bakın ey insanlık, siz bu senfoniyi seviyorsunuz ama şu sese bakın, offf bu kadar kötü ses olur mu hiç,, dan dannn dannn.... !


evet ben de katılıyorum bu görüşe . içerik sadece tek yönden ele alınarak bazı yerlerden seçme yapılarak üst üste getirilerek yapılmış. genele bakmak lazım.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yadsıman sanadır... Öncelikle cihad bir emirdir, evet... Hepimiz izlemişizdir; yüzüklerin efendisi filmi... Orada bir taraf diğer bir tarafla savaştı ve hepimiz istisnasız bir tarafı tuttuk ve onların savaşını haklı gördük. Buyrun size cihat.

Kafirleri dost edinmeyin ayetinin tefsirini okursan ne kadar haklı olduğunu göreceksin. O özel bir duruma münhasır olarak indirilmiş bir ayettir. Yüzklerin efendisi filminin iyi tayfasının gidip de o karanlık güçlerden birini veya birilerini dost edinmesi gibi bir şey. Buyrun kafirleri dost edinmeyin ayeti.

Kıssas ancak mağdur tarafın rızası ile uygulanır. Kıssas uygulanmaz ise tazminat uygulanır. Çocuk tecavüzcülerine ne yapmak gelir içinizden? Artı islam fıkhının cezaları caydırıcı mahiyettedir. Amaç uygulamak değil bilakis uygulamamaktır. Zina edenlerle ilgili 4 şahit hükmü nedir? Bulabilir misiniz bir zina fiilinde 4 şahit? Üstelik eşinizin o halini göstermek ister misiniz başkalarına? Kıssas bir çok hukuk sisteminde uygulanmıştır geçmişte.

Recm: Zina edenlere verilen idam cezası. Kuranda recm yoktur. İslam literatürüne yahudi adetlerinden geçmiştir. 1 kere uygulanmıştır peygamberimiz döneminde. Onda da peygamberimiz uygulamak istememiş ve huzurundan gidip tövbe etmelerini istemiştir. Ancak aşırı pişmanlık sonucu illa cezalandırılmak istediklerini ifade etmişlerdir. Tarihi bilmek gereklidir! Zinada had (sopa ile ete işlemeyecek kadar vurmak) cezası ve sürgün uygulanır. Ancak tövbe ederlerse diyor ayet bunlardan da vazgeçin. Sürmeyin diyor yani.

Hırsızın ellerinin kesilmesi: Belirli bir miktarın üzerindeki mal veya parayı çalanlara uygulanmıştır. İhtiyaçtan çalanlara herhangi bir ceza dahi uygulanmamıştır. Toplum sorumlu tutulup, üstüne bir de yardım edilmiştir. Daha fazla çalanllar için tazminat ile bir miktar hapsedilme vardır. Daha organize ve çaplı işlerde el kesme ve hapsetme de var evet. Ancak el kesme caydırmak maksatlıdır ve ne şekilde uygulanacağı çok net değildir. Elin üzerine kesik şeklinde de düşünen fıkıhçılar ve alimler var.

Kadın erkek haklar bakımından eşittir. Sdece imamlık ve ceza reisliği mesleklerini, hissii olduklarından icrasına müsade edilmemiştir. Diğer bütün meslekleri yapmakta özgürdürler. Erkek sorumluluk bakımından bir miktar öndedir ekonomik manada. Ancak kiminizi kiminizie üstün yaptık derken her iki tarafın da birbirine üstün yanları olduğu ayetle sabittir. Ev eksenli yaşamaya teşvik edilmeleri nesillerin anne terbiyesinden ve şefkatinden mahrum olmamaları içindir
Ataerkil toplumlarının erkek baskısını islamla karıştırmayalım lütfen.

Ben siz SatanicMajesty'nin yüksek idrakine sığınıyorum. Lütfen sizin gibi bilgi yolunda olan insanlar daha hassas olsunlar. Düşünün güncel hayatı. Düşünün yaşadıklarımızı.

Artı size bilimle iligili bir sürü ayet yazabilirdim burada. Biliyorsunuz ki bilim kadın erkek herkese farzdır. Pozitif bilimlerleri araştırmak dindarın olmaz ise olmazıdır. Becerememişsek bizim kabahtimiz. Dinin değil.
İLİM KELİMESİ VE TÜREVLERİ KURANDA 750 YERDE GEÇER, AKIL VE TÜREVLERİ İSE 300 YERDE GEÇER...

Merhamet ey SatanicMajesty

Cihad bir emir değildir. Cihad nefse karşı verilen mücadeledir. Çünkü bu topyekün bir savaştır. İslamiyette fiziksel savaşmanın ve insan katletmenin yeri yoktur. Ayetleri maddi yorumlara dayandıran zihniyetler olduğu sürece bunların aşılması güç olacaktır! Mushafta anlatılanlar toplumun gerçekleri ile bağdaştırılamaz fakat kişinin kendi gerçekliği ile bağdaştırılabilir. Günümüz islamı maalesef manevi olanı bırakmış, maddi olanla ilgilenmektedir ki bunu yakınen görüyoruz! Mushafta anlatılanları kendinizde aramadığınız sürece cihadı savaşmak ya da bir emir olarak görmeniz kaçınılmaz!

İnanç, zihinsel bir durumdur! Bilgiyi gerektirir! Bilgi olmadan inanç olamaz! Siz doğduğunuzda bir şeye inanmıyordunuz! fakat size birileri bir şeylere inanmanız gerektiğinden bahsetti. Allah ya da Tanrı kavramından söz etti ve yaratıcı sıfatına tapmanızı söyledi. Kişinin hayatı ritimsel dengelerdedir, genelde söz etkili ve iz bırakıcıdır. Birilerinin Tanrı hakkında anlattıkları sizi Tanrı inancına itmiştir! Oysaki kendi gerçekliğinden Tanrı kavramını aramayanlar için Tanrı zihinsel ve fikirsel bir bir bütünün oluşturduğu sade bir fikirden ibarettir! Günümüz islamında bir diğer hususta inanç konusunda "kalben inanma" olayıdır ki gözden kaçırılan bunu bile bir bilgi sonucu olduğudur! Doğduğunuzda kalben inanıyormuydunuz?
İnanç bir çeşit morfindir, zihnin sonu gelmez sorularına karşı bir antitezdir, kestirimsel bir yoldur. Kendini bilenin kendine inanmaya ihtiyacı yoktur!

Gerçek insanın varlığından emin olduğu kendi varlığı haricinde hiç bir yerde aranamaz. Bu yüzdendir ki Tanrı ile kul arasına kimse giremez. Bu yüzdendir ki Tanrı sanılandan daha yakındır. bu yüzdendir ki Tanrı kendi ruhundan üflemiştir......
 

Mercury77

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Eki 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
47
Tanrı bireysel eğitim verir, toplumsal yaşam sunar

Mushafta anlatılanlar toplumun gerçekleri ile bağdaştırılamaz fakat kişinin kendi gerçekliği ile bağdaştırılabilir.... Günümüz islamı maalesef manevi olanı bırakmış, maddi olanla ilgilenmektedir ki bunu yakınen görüyoruz! İnanç, zihinsel bir durumdur! Bilgiyi gerektirir! Bilgi olmadan inanç olamaz! Allah ya da Tanrı kavramından söz etti ve yaratıcı sıfatına tapmanızı söyledi. ... Birilerinin Tanrı hakkında anlattıkları sizi Tanrı inancına itmiştir! Oysaki .... Doğduğunuzda kalben inanıyormuydunuz?
.... Gerçek insanın varlığından emin olduğu kendi varlığı haricinde hiç bir yerde aranamaz. Bu yüzdendir ki Tanrı ile kul arasına kimse giremez. Bu yüzdendir ki Tanrı sanılandan daha yakındır. bu yüzdendir ki Tanrı kendi ruhundan üflemiştir......

İnanç hakkında konuşmak çok kolay... Şekilde de görüldüğü gibi Tanrı hakkında, Yegane Tanrı'nın sözlerine bile bakılmadan konuşmak ucuz olmuş. Yapmış olduğum alıntılamada söz yazarının düşünsel cümlelerini böldüğüm yerlere ... koyarak bir iki söz söylemek bize de düşer diye düşündüm. "Günümüz İslam'ı veya Eski Günlerin İslam'ı diye bir şey olamaz. İslam Her zaman İslam'dır. Fakat burada kast edilen şey, Günümüzde özellikle Türkiye'de yaşanılan İslam Kültürüdur diye düşünüyorum. "Allah katında Geçerli Din İslamdır", Hz. İsa da Müslüman dı çünkü o bir peygamberdi, İbrahim de. (Kuran ve İncil: Tanrıya teslim olmuşlardı. YAkup oğullarına dedi ki: Müslüman olarak yaşayın ve öyle ölün. Yakum dedi ki: Benden sonra neye inanacaksınız.) Günümüzde, KÜLTÜRLERİN VE GELENEKLERİN etkisiyle değiştirilmiş bir İslam yaşanılmaktadır.
Burada da görüldüğü gibi kimse TANRI'NIN KENDİ MESAJINDAN dinini öğrenmediği için de dini bir Morfin olarak görmekteler, kimileri de sorgusuz bir şekilde taklitçi zihniyet ile sömürülüp veya uyutulup gitmektedir. Oysa bilmeden konuşmak, bilmeden yaşamak insanların kolayına gelir. Çünkü Tanrı insana o yetkiyi vermiştir. Onu öyle yaratmamıştır.

Araf 7/172: Allah ademin çocukların belinden soylarını çıkardığı zaman (ergenlik dönemine girilince) kendilerini kendilerine karşı şahit tutarak sordu. Sizin Rabbiniz Ben değil miyim? Kesinlikle, buna tanıklık ederiz ki, bizim Rabbimiz Sensin. dediler." Ergenlik dönemine kadar her insan özel bir eğitimden geçer, o yüzden ergenlik dönemini direkt yaşayan Adem bir süre Cennet (Özel Bahçe) de eğitim almıştır. Şuan da zaten İlahi Dinlere göre Ergenlik dönemine girmeden ölen her insan Cennete gider.

Enbiya 21/50-68: "Biz zaten İbrahim'e önceden doğruyu öğretmiştik." "Sonra hepsi birden vicdanlarına döndüler de biz haksızmışız dediler. Sonra da azgınlıklarına devam ettiler."

İnanç bilgi ile davranış bileşimidir. Tanrı adına kesilmeyen veya onun adından başkası adına kesilen kurbanı yemek inanç ile özdeşleştirilir, Hem Kur'anda hem İncilde hem eski ahitte.
Tanrı yarattğı insanı başıboş bırakmamıştır. Yarattığı bu insana kendi doğrularını doğuştan yükler ve bir şekilde ona doğruları öğretir.

Fussilet 41/53: Biz yarattığımız her insana hem açıkta (görülebilir alanda) hem de kendi içinde (özünde) ayetlerimizi gösteririz...
İnsan 76/1-3: Tarihte adı sanı anılmayan İnsanı bir damla sudan yarattı. SOnra ona bir biçim ve şekil verdi. Sonra işiten ve gören haline getirdi. Sonra da doğruyu ve yanlışı öğretti. Şimdi dileyen kulluk yapar, dileyen nankörlük yapar.
Daha bir çok ayette, yaratılan insanın YEGANE TANRI tarafından özel olarak yetiştirildiği ve eğitildiği ifade edilir. "Ona kötülükten kaçınmayı ve iyilik yapmayı öğrettik"

Böylece Allah yaratılmış, görülebilir ve içinde yaşanılan ayetlerini, mazeretler ortadan kalksın diye bir de yazılı olarak göndermiştir. Kitaplar ve peygamberlerle. Ve onları muhakeme etme yeteneğini insana vermiştir.

EĞER MÜKEMMEL OLAN TANRI, yarattıklarına özel olarak BİREYSEL anlamda kendini sistemini tanıtmasaydı ve doğruları öğretmeseydi, ONA YOL GÖSTERMESEYDİ yani örneğin Çinli bir çocuk şöyle diyecekti:

"Araf 7/173: Atalarımın yaptığı yanlıştan ötürü bizi mi cezalandıracaksın." Bir anlamda, Budistin torunu diyecekti ki, benim kültürüm beni böyle yetiştirdi.

Veya bir Müslüman şöyle diyebilecekti. "Êy tanrım sen beni 2010 yılında yaşattın, Çağ değişti. Ben Muhammed as. zamanında yaşasaydım elbette daha iyi bir kul olurdum.

Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak; ‚Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti). ‚Evet (buna) şahidiz,' dediler. Kıyamet günü: ‚Biz bundan habersizdik' demeyesiniz." (el-A'râf, 7/172).

"Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gön¬derdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Nisa 4/165)

Enam 6/157 “Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurdukdemeyesiniz, diye bu Kur’an’ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. "

İşte bu mazeretler ortadan kalksın diye bireysel eğitim verir ve toplumsal yaşam sunar.
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Selam,

Öncelikle Allah Varoluşun bütünde adı ; sürekli / sonsuz/baki ....

Özdeğin dinamiğine mana veren, kudreti aşikar, aşkın irade, Alim hem bâtıni (içrek) hem elbette İLK sebeb... Ve tezahürü...varlık olan (hal n) olmayan! etki/tepkideki her şey...SON-uç, O'...her şey ALLAHda-n. (bence)


(ALLAH)Yaratan/sürekli oluştaki, var edene - var olanın amentüsü...

ve DİN...

Din de zorlama yoktur zirâ Allah'ın, şah damarından yakınım dediği düşünen varlık İnsan , merhale merhale O' öze yakınlaşır. Çünkü, var OLUŞ esasdır. İnsan, bihakkın aklının idaresinde!! nefsine galebe çalacak ve hissederek/düşünerek-deneyerek öğrenecek, İradesince Tekamül edecektir. Kör inanç-sırf acınacak kul istese idi Allah, insana varoluşunda düşünme yetisini /bunun sorumluluğunu vermezdi.

Allah,düşünen insana yine de kolaylık sağlamış, her ümmete bir uyarıcı göndermiş, öğütlerine çeşitli kıssalarla dikkat çekmiş, düşünce ufkuna yeni boyutlar getirmiş, İnsana; varlığının! bekasına dair, sorumluluk ve yükümlülüklerini bildirip/ inayet eylemiştir.

Bu ilahi düzende, O'nun ilmindeki Levh-i Mahfuz(korunmuş Levha) dan; seçilmiş peygamber/elçilerin, tebliğ ettikleri inanç esaslarında bir değişme/fark yoktur. Hepsi de Sırat-ı müstakim üzre, İnsanları irşad etmek üzere gönderilmiş ve Hz.Muhammet Mustafa (sav) ile peygamber vazifelendirilmesi tamamlanmıştır.

"(Geçmiş) her ümmet içinde mutlaka bir uyarıcı peygamber buluna gelmiştir" (el-Fâtır 35/24), "Allah'a andolsun ki biz senden önceki ümmetlere de peygamberler göndermişizdir..." (en-Nahl 16/63; ayrıca bk. Yûnus 10/47).

Kur'anın, peyderpey 23 senede inmesindeki hikmet de, sadece tebliğle yetinilmeyip, dinîn esasları/ahlakının; mevcut uygulamalara alışkanlıklara karşılık, Peygamber tarafından ümmete örneklenerek açıklanması, onları ürkütmeden-ruhsal gelişimlerini örselemeden eğitip / öğreterek ,yanlış uygulama/alışkanlıklarından arındırılmaları içindir. Halen sorgulanan-yanlış gelen uygulamaların sebebi-hikmeti de budur. Özde/esas da,yanlış yoktur ancak 1400 yıl önceki bir kavmin alışkanlıklarından onları rencide etmeden imana-Ku'ran ahlakına davet etmenin başka yolu da yoktur. Çünkü insanın korkutularak bağlanması değil düşünerek-gelişerek imana gelmesidir amaç.

Ve bir dolu farklı tefsir bilerek-bilmeyerek dinden soğutma/vebal!! taşır. BAKARA 2/142 ( Tefsirlerdeki vurucu! cümle son tahlilde ayetin vurguladığı ile çok manidar : )

Diyanet İşleri(yeni ):Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir.”

Diyanet İşleri (eski) :İnsanların beyinsizleri, 'Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?' diyecekler; de ki: 'Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir'.

Elmalılı (sadeleştirilmiş):İnsanlardan beyinsiz takımı: «Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?» diyeceklerdir. De ki: «Doğu da batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru bir caddeye çıkarır.

İmam İskender Ali Mihr :İnsanlardan sefih olanlar (iradesine hakim olamayanlar) diyecekler ki: “Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?” De ki: “Doğu vebatı Allah'ındır. O, dilediğini Sıratı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).”

Muhammed Esed:İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, dilediğini doğru yola iletir."

Ümit Şimşek:İnsanların idrakten yoksun kısmı diyecek ki: 'Önceden yöneldikleri kıbleden bunları çeviren şey ne?' Sen de ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O, dilediğini dosdoğru bir yola ulaştırır.
***
Allah İnsanı bilir/ İnanmıştır. İnsan da, O'nun hikmetinden feyiz alıp (zamanla) kendini geliştirir/bilir inşallah.

Söz... :)) Allahla/kul arasındaki bu güzel bağ hakkında bundan böyle yazmayacağım, tüm samimiyetimle/ Allah hepimizin iyiliğini versin
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İnanç hakkında konuşmak çok kolay... Şekilde de görüldüğü gibi Tanrı hakkında, Yegane Tanrı'nın sözlerine bile bakılmadan konuşmak ucuz olmuş.
Tam tersine inanç hakkında konuşmak çok zordur. Fakat inancı iyi analiz etmek konuşturur. Tanrının sözü?! Tanrının bir sözü yoktur! O sözleri mümkün kılar! Sizin mushafınızdan alıntı yaptığınız ayetler Tanrının sözü değildir! Daha öncede dediğim gibi Kuran ayrı bir kavramdır. O her yerdedir! Her zamandır! O bir kitap değildir! Onu kitaplaştıran yine sizin kavram kargaşasına soktuğunuz islamdır.

Günümüz İslam'ı veya Eski Günlerin İslam'ı diye bir şey olamaz.
İşinize gelmez ise olmaz elbette. İyi araştırmazsanız olmaması gayet normal! İslamı ve islam tarihini iyi araştırınız sadece islami kaynaklara bağlı kalmadan tarafsız bir şekilde araştırınız! Daha sonra yukarıda cümleye olan itirazınızı gelin görüşelim!
Fakat burada kast edilen şey, Günümüzde özellikle Türkiye'de yaşanılan İslam Kültürüdur diye düşünüyorum.
Kültür bir deneyim ve bilgi birikiminin sonucudur! İslamı yozlaştımazsanız kültürüde yozlaşmaz!

“Allah katında Geçerli Din İslamdır", Hz. İsa da Müslüman dı çünkü o bir peygamberdi, İbrahim de. (Kuran ve İncil: Tanrıya teslim olmuşlardı. YAkup oğullarına dedi ki: Müslüman olarak yaşayın ve öyle ölün. Yakum dedi ki: Benden sonra neye inanacaksınız.) Günümüzde, KÜLTÜRLERİN VE GELENEKLERİN etkisiyle değiştirilmiş bir İslam yaşanılmaktadır.
Haşa Allah katınamı çıktınız da Allahın katında geçerli din islamdır diyorsunuz!? Allahın bir katı varmı? İslamı siz gibi düşünenler bir kalıba sokmadımı? El islam koşulsuz teslimiyettir. Teslim olmak için nefsi örtmek gerekir! Zannettiğin kendini geride bırakmam gerekir!
Müslüman kavramını bile değiştirdiniz. Oysa Mushaftan örnekler veren siz, yine mushafı az bildiğinizden kıyaslama yapmayıda bilemezsiniz! Hucurat ta örnekleri vardır. Açın okuyun!
Teslim olmak bir kademedir, yolun sonu değildir. Teslimiyet yeni aşılması gereken dağlar doğurur! Dağların ötesine geçenler için bir yol, bir din, bir müslümanlık, hristiyanlık, vs... kalmaz.
Burada da görüldüğü gibi kimse TANRI'NIN KENDİ MESAJINDAN dinini öğrenmediği için de dini bir Morfin olarak görmekteler, kimileri de sorgusuz bir şekilde taklitçi zihniyet ile sömürülüp veya uyutulup gitmektedir. Oysa bilmeden konuşmak, bilmeden yaşamak insanların kolayına gelir. Çünkü Tanrı insana o yetkiyi vermiştir. Onu öyle yaratmamıştır.
Bildiğini bilen hiçbirşey bilmiyordur! Bilmediğini bilenler yol alır! Tanrıyı kavramlara sokan zihniyet, kendini sorgulamaktan imtina ettiği için kafasındaki Tanrı fikrini sorgulamayı hiç düşünmez! O fikir saplantı olur, içine işler! Nasıl olsa bu fikir kesinlikle doğrudur!
Ergenlik dönemine kadar her insan özel bir eğitimden geçer, o yüzden ergenlik dönemini direkt yaşayan Adem bir süre Cennet (Özel Bahçe) de eğitim almıştır. Şuan da zaten İlahi Dinlere göre Ergenlik dönemine girmeden ölen her insan Cennete gider.
Kendini bilen için ergenlik, yaşlılık, gençlik dönemi yoktur! Beden fizyolojik değişimler geçirir fakat bunun cevhere etkisi olmaz! Ademin cennette eğitim aldığını yine mushaftanmı çıkardınız!? Hangi ilahi dinlere göre ergenlik dönemine girmeden ölen her insan cennete girer? Siz cennet nedir biliyormusunuz? Cehennem nedir biliyormusunuz?
İnanç bilgi ile davranış bileşimidir. Tanrı adına kesilmeyen veya onun adından başkası adına kesilen kurbanı yemek inanç ile özdeşleştirilir, Hem Kur'anda hem İncilde hem eski ahitte.
Tanrı yarattğı insanı başıboş bırakmamıştır. Yarattığı bu insana kendi doğrularını doğuştan yükler ve bir şekilde ona doğruları öğretir.

İnsanı Tanrıdan ayrı sayarsanız doğruları yüklediğinden bahsedersiniz! Yaratım bile zihnin bir ürünüdür! Beden yaratılır, cevher hep vardır. Siz doğduğunuzda yaratıldığınızımı düşünüyordunuz? Yoksa birileri size yaratıldığınızımı söyledi! Yaratılan ve yaratan ve yaratım hepsi birdir! Bu biri görmek istemeyenler ibrahime öğretileni duymamıştır. Kendini beden zanneden için yaratılmış olmak doğaldır!
Biz yarattığımız her insana hem açıkta (görülebilir alanda) hem de kendi içinde (özünde) ayetlerimizi gösteririz...!
Fussilet 53 yarattım demez! Yarattığımız her insana diye bir şey yok burada! Kendi nefsinde ayetleri görmeyen mushafı kör okur! Kendi içinde ayetleri okumayan dıştakini nasıl okusun?
Tarihte adı sanı anılmayan İnsanı bir damla sudan yarattı. SOnra ona bir biçim ve şekil verdi. Sonra işiten ve gören haline getirdi. Sonra da doğruyu ve yanlışı öğretti. Şimdi dileyen kulluk yapar, dileyen nankörlük yapar.
Daha bir çok ayette, yaratılan insanın YEGANE TANRI tarafından özel olarak yetiştirildiği ve eğitildiği ifade edilir. "Ona kötülükten kaçınmayı ve iyilik yapmayı öğrettik"

Bu ayette tarih kelimesi nerede geçiyor? Yaratılan kanlı canlı insandır! İnsan kendini insan sanır!
Böylece Allah yaratılmış, görülebilir ve içinde yaşanılan ayetlerini, mazeretler ortadan kalksın diye bir de yazılı olarak göndermiştir. Kitaplar ve peygamberlerle. Ve onları muhakeme etme yeteneğini insana vermiştir.
Yazı bulunmasaydı, nasıl gönderecekti? Allahın yazılı olarak göndermeye ihtiyacı var mıdır? Kuran yazılı değildir! Mushaf yazılıdır! Kuran nekledilendir! Hep nakil halindedir! Her yerdedir! Her zamandır! Nakledileni almak için alıcının antenlerini temizlemeye ve yönlendirmeye ihtiyaç vardır! Yoksa nasıl olurdu da erenler Kuranı gönülden okurdu?!
EĞER MÜKEMMEL OLAN TANRI, yarattıklarına özel olarak BİREYSEL anlamda kendini sistemini tanıtmasaydı ve doğruları öğretmeseydi, ONA YOL GÖSTERMESEYDİ yani örneğin Çinli bir çocuk şöyle diyecekti:
Kendi sistemi?!?!? Tanrını bir sisteme ihtiyacı yoktur. Sistemlerin sebebi ve sonucudur! Sistemlere sığmaz, sistemler ile anlatılamaz olandır! Doğru ve yanlış görecelidir! Tanrı doğru ve yanlışı mümkün kılar! Doğru da ondandır, yanlışta! Doğru senin doğrun, yanlış senin yanlışındır!
Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak; ‚Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti). ‚Evet (buna) şahidiz,' dediler. Kıyamet günü: ‚Biz bundan habersizdik' demeyesiniz." (el-A'râf, 7/172).
Ben sizin rabbiniz değilmiyim? Evet buna şahidiz! Evet buna aynayız! Ayna ile görüntüye hasıl olan ve görünen birdir! Sen biri bin yaparsan anlayışın bin olur. Biri bir yapta anlayışın bir olsun!
“Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurdukdemeyesiniz, diye bu Kur’an’ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. "
Diyanet Meali : “Yahut "Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.”
Bizden önce kitap inenlere yahudilere ve hristiyanlara diye açıklamasıda vardır! Yahudiye ve hristiyana bir kitap inmişmidir ki? Hristiyanın kitabını peygamberin takipçileri yazmamışmıdır? İsa nebi değil miydi?
Neden açıkça bu ayette sizede kitap indirdik dememişte! Rahmet indirdik demiştir? Çünkü Kuran rahmettir! Her an her yerdedir, her zamandır! E ayette emare, iz, belirti demek değilmidir zaten?
Tanrıyı kişileştirme çabası İslamın dejenerasyonuna hız katmıştır. Mushafı kendinden ayrı okuyup, anlatılanları kafasında canlandıran ve olayları kişilere ve Tanrıya mal eden bir zihniyet, kendinden kaçan zihniyettir! Mushafta anlatılanlar ayna gibidir! Kişi kişiliğinden vazgeçsin diye kişiyi kişiye anlatır! Nihayetinde cevher kişi değildir!
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
şimdi şöyle düşün.
mozart ın bir eserinden bir notayı alıp sürekli ona basarsan ne olur? mesela "do" (tabi burada enstrüman akordunu sağlam sayıyoruz)...
düşünsene ortada dannn dannn diye bir ses olmaz mıydı? tabi eğer bu senfoniyi kötülemek istiyorsan notaları tek tek alıp insanlara şöyle derdin ki şuan öyle yapıyorsun,, (notaları bozarak çaldığını da karıştırmayayım uzatmak istemiyorum) ..
bakın ey insanlık, siz bu senfoniyi seviyorsunuz ama şu sese bakın, offf bu kadar kötü ses olur mu hiç,, dan dannn dannn.... !

Bunu müzikle bağdaştırmak ne kadarda saçma! Yazılı olanlar ortada. Tümünü ele aldım, yine bir şey değişmiyor.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Din basittir... Ritüeli az ancak toplumsal yaşama dair önerisi çoktur. Bu dini anlamayanlar için bir daha...

Aldatma!
Aldanma!
Zina etme!
Çalma!
Fazlalık paran varsa paylaş!
Doğayı sev koru!
Başkasının karısına bakma!
Nefsinin elinde oyuncak olma!
Yalan söyleme!
Hırsına yenik düşme!
İbadet et!
Alkol kullanma!
Yiyeceklerin faydalı ve temiz olanlarını ye!
Rüşvet alma!
Küçükleri sev ve say!
Eşine iyi davran!
Büyükleri say ve sev!
Boş konuşma!
Adil ol!
Bilge ol!
Oku!
Öğret!
Gerektiğinde kendini savun!
Nefsinle mücadele et!
Kabalık karşısında sabırlı ol!
Evlen!
Sev, sevil!
Zorlama!
Sevdir!
Eşcinsel olma!
Koku sürün!
Tahrik edici giyinme!
Ayetleri anla ve açıkla! ( pozitif bilimler )
Ayetleri anla ve açıkla! ( kuran ayetleri )
Paylaş!
Kibirli olma!
Haset etme!
VS...
VS...
VS...
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Din basittir... Ritüeli az ancak toplumsal yaşama dair önerisi çoktur. Bu dini anlamayanlar için bir daha...

Aldatma!
Aldanma!
Zina etme!
Çalma!
Fazlalık paran varsa paylaş!
Doğayı sev koru!
Başkasının karısına bakma!
Nefsinin elinde oyuncak olma!
Yalan söyleme!
Hırsına yenik düşme!
İbadet et!
Alkol kullanma!
Yiyeceklerin faydalı ve temiz olanlarını ye!
Rüşvet alma!
Küçükleri sev ve say!
Eşine iyi davran!
Büyükleri say ve sev!
Boş konuşma!
Adil ol!
Bilge ol!
Oku!
Öğret!
Gerektiğinde kendini savun!
Nefsinle mücadele et!
Kabalık karşısında sabırlı ol!
Evlen!
Sev, sevil!
Zorlama!
Sevdir!
Eşcinsel olma!
Koku sürün!
Tahrik edici giyinme!
Ayetleri anla ve açıkla! ( pozitif bilimler )
Ayetleri anla ve açıkla! ( kuran ayetleri )
Paylaş!
Kibirli olma!
Haset etme!
VS...
VS...
VS...

alkol kullanma nerede demektedir? Ayetleri anla ve açıkla nerede demektedir? eşcinsel olma nerede demektedir? tahrik edici giyinme nerede demektedir?
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Ap açık olarak hepsi kuranda vardır. Mesela lut kavmi ile ilgili ayetlere bakabilirsiniz eşcinsellikle ilgili. Alkollü içecekler ile ilgili 3 ayet mevcuttur. Kadınlarla ve erkeklerle ilgili ayetlerde tahrik edici giyinmeme ile ilgili açık ve net bilgiler mevcuttur. Kuranı anlama ve anlatma ile de ilgili ayetler mevcuttur. Dilerseniz gönderebilirim hepsini.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst