Çocuk Yapmak

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde köle tarafından oluşturulan Çocuk Yapmak başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,677 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Çocuk Yapmak
Konbuyu başlatan köle
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan rainbow64

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İnsanlar doğaya ve hayvanlara bakarak biricik görevlerinin nesillerini devam ettirmek olduğunu düşünür. Eğer hayatın bir anlamı varsa bu çocuk yapmak olmalıdır.

Ayrıca cinsel istekler çok güçlüdür ve insanı her dakika her saniye çocuk yapmaya zorlamaktadır.

Oysa ki cinsel arzular kişiye neslini devam ettir değil, sadece zevk al demektedir. İnsanlar zevk alma işinin içine çocuk yapmayı bir şekilde iliştirmişlerdir.

Her bebeğin ve her çocuğun ihtiyaçları vardır ve bunların bir çoğu yarım kalmıştır. İnsanlar büyümüştür olgunlaşmıştır, ya da büyük olma taklidi yapmışlardır ama geçmişleri her zaman ordadır. Kendi bebeklik ve çocukluk ihtiyaçlarını günlük hayatta gideremeyen birey bunu bir çocuk yaparak telafi etmek ister. Eskiden sahip olduğu ve bir şekilde kaybettiği cenneti, tekrar bir bebek yaparak sağlamaya çalışır. Ve o bebeği sahiplenir, öper, koklar, tapınır. Çünkü o eline aldığı vücut aslında kendisidir.

Kendi geçmişiyle ilgili sorunlarını çözen, kendine tapması için bir başkasına ihtiyaç duymayan çünkü bunu kendi kendine başarabilen bir birey, çocuk yapmaya ihtiyaç duymaz. Kendi özüne ulaşmıştır, cinsel arzularını sahiplenmiştir, bunları hiç bir baskı hissetmeden yaşar. Duygusal ihtiyaçları ve bağlanma ihtiyaçları azalmıştır, insanlara bağlanmadan ve kendisine bağlanılmasını istemeden, daha kontrollü bir hayat yaşar.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan bir türdür/ve canlı türü olarak; diğer türlerden farkı, sosyal/tarihsel/bilinçsel bir birikim yaratmış olmasıdır. insan türünün diğer türlerdeki çokluğu önemsediği ve bunda bir güç bulduğu da bir realite olsa gerek. kitlesel gücün varlığı hep ola-gelmiştir. biyolojik bir türün varlığını sürdürme eğilimi salt bu yönü ile çoklu/teki üreme/çoğalmaya bağlı olarak dominant/baskın bir yapıdadır. bu baskılama bir yönü ile dayatmadır. insan türünün evrimleşme ve sosyalleşerek insanlaşma süreci bu gel-gitler eşiğinde yaşanmış ve günümüze gelinmiştir. yaşamsal doğadan kopuş kadının köleleştirilmesi/kapatılması/ikincileştirilmesi ile başlayan bir süreçtir ve hala izlerini derin bir şekilde sürdürme eğilimi taşımaktadır. canlı türün varlık nedeni kendisidir. değilse o tür zaten olmayacak ve tartışma konusu bile olmayacaktır. dolayısı ile, çocuk sahibi olmak yaşamanın/varlığın temel nedeni ve belirleyeni değildir. cinselliğe yabancılaştırılmanın/yabancılaşmanın kadının/anaerkin yok edilmesi ile sıkı bağlantısı vardır. insanın yaşamsal doğasına aykırı olan bu erk çoğalma ve üretmeyi de dışlamakta ve tersine bir süreci gündeme getirerek nötr olma eğilimi taşımaktadır. burada eşitlenme eğiliminden söz etmek olanaklıdır. cinsler/arası ilişkide çocuk istemek çok ayrı bir olgu olup cinsler arası ilişkinin temel belirleyeni değildir. çocuklara hangi yargı ile bakıldığı önemlidir. maymun topluluklarında çocuklara topluluğun bir bireyi/bakım ve gözetime gereksinim duyulan bir bireyi gözü ile bakılmaktadır. insan türünün farkında olmadığı yabancılaşma çocuğa bakış açısını daraltmış ve bu nedenle de cinsellik ile çocuk olgusunun karıştırılmasına neden olunmuştur. birey canlı ve tam doğum ile toplumsal kimlik kazanır; ancak o daha ana karnında iken bir değerdir.
 

H.Sh

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Kas 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
aslında insanlar çougu kendi hayatlarına reng katmak için yapıyorlar.çoçuk insanın sonuncu oyuncagıdır.İnsanlar hep bu hayatda bir şeyley yapmak isterler.işte çoçuk bir insandır,insan ise kainatın en yücü yaradılanı.(men yabancı olduğum için Türk dilində yaptığım yanlışlara göre kusuruma bakmayın)
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bir insanın hayatındaki en büyük engelin ailesi olduğunu düşünmeye doğru sağlam adımlarla ilerliyorum. Şu an buradaysak ve yaşıyorsak, bir başka 2 kişinin hatası olduğumuz için yaşıyoruz. O başkaları anneyle babadır. Bu sorun nasıl çözülür, bunun tam anlamıyla bir hata olduğu kabullenilerek. Hata olduğu kabullenildiğinde arada bir ilişki kalır mı, bunu sanmıyorum.

Hata lafını özellikle vurguluyorum, çünkü bunun tamamen yanlış, hatalı, güçsüzce ve eksikçe bir eylem olduğuna inanıyorum. Ve ardından gelen anne-baba rolu oynanması da bu hatanın güzel işlenmiş devamlarıdır.
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İnsan içgüdüsel olarak türünün devamını sağlama eğilimindedir, tıpkı diğer hayvanlar gibi. Bunun dışında insanlar diğer hayvanlardan farklı olarak düşünebildiği için çocuk yapmak için ekstra sebepleri daha vardır. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz yaratma arzusu. İnsan bir şeyler yapmak, yaratmak ister. Tıpkı sanat gibi. Kendinden bir şeyler katarak (duygu, düşünce vs) şiir yazmak, resim yapmak, beste yapmak, güfte yazmak ister. Çocuk yapmak da buna benzer. Kendinden öncelikle fiziksel olarak bir şeyler yaratmak; sonra da kendi fikirlerini, görüşlerini, kişiliğini ona aşılayarak onu geliştirmek ister. Aynı şekilde insanlar çocuğunun da çocuğu olsun isteğine sahiptir. "Soyun devam etmesi" isteğine sahiptir. Bu da bir şekilde insanın sahip olduğu en büyük şey olan varlığını ölümsüzleştirmek, bir parçasının var olmaya devam etmesini istemesidir.
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
İnsan içgüdüsel olarak türünün devamını sağlama eğilimindedir, tıpkı diğer hayvanlar gibi. Bunun dışında insanlar diğer hayvanlardan farklı olarak düşünebildiği için çocuk yapmak için ekstra sebepleri daha vardır. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz yaratma arzusu. İnsan bir şeyler yapmak, yaratmak ister. Tıpkı sanat gibi. Kendinden bir şeyler katarak (duygu, düşünce vs) şiir yazmak, resim yapmak, beste yapmak, güfte yazmak ister. Çocuk yapmak da buna benzer. Kendinden öncelikle fiziksel olarak bir şeyler yaratmak; sonra da kendi fikirlerini, görüşlerini, kişiliğini ona aşılayarak onu geliştirmek ister. Aynı şekilde insanlar çocuğunun da çocuğu olsun isteğine sahiptir. "Soyun devam etmesi" isteğine sahiptir. Bu da bir şekilde insanın sahip olduğu en büyük şey olan varlığını ölümsüzleştirmek, bir parçasının var olmaya devam etmesini istemesidir.

sana katılıyorum loralynn..insanın çocuk yapma sebebine en makul açıklama budur sanırım..ek olarak şunu söylemek istiyorum..çocuğu doğuran kadındır.dolayısıyla kadın birşey yaratmış olur ve yaratma özelliğine sahiptir.erkekse yaratma güdüsünü düşünce veya sanat alanında geliştirir..bu sebeple ki kadınları bilim, sanat yada diğer camialarda erkeklerden daha az sayıda görüyoruz sanırım..
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
sana katılıyorum loralynn..insanın çocuk yapma sebebine en makul açıklama budur sanırım..ek olarak şunu söylemek istiyorum..çocuğu doğuran kadındır.dolayısıyla kadın birşey yaratmış olur ve yaratma özelliğine sahiptir.erkekse yaratma güdüsünü düşünce veya sanat alanında geliştirir..bu sebeple ki kadınları bilim, sanat yada diğer camialarda erkeklerden daha az sayıda görüyoruz sanırım..

Bence bu cevap çok önyargılı olmuş. Hangi kadın sanattan yoksundur yada sanatta erkekden daha az başarılıdır. Sadece dünya kadının değerini ve yerini yeni yeni anlıyor. Daha Avrupa bile son 100 yıldır kadına önem veriyor. Ve onun erkek kadar eşit haklara sahip olduğunu söylüyor. Bu sadece diğer işlerde olduğu gibi kadının sanat ve bilim yaşantısına yeni yeni girmesi ile oluyor. Ve inanıyorum ki kadınlar biz erkekleri geçebilecek kapasiteye sahip. Sadece onları yönetmek ve egolarımızı tatmin etmek için onları kötülemeyelim ve bilimin içinde olmalarına izin verelim o kadar. Ve evet kadının çocuk yapması hakkında size katılıyor fakat sanat hakkında karşı çıkıyorum.

Saygılarımla...
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Kadının tek başına bir insan yarattığı düşüncesine neden kapıldınız ki? Çocuk kadın ve erkeğin ortak ürünüdür. Birlikte bir şey yaratırlar. Çocuğu da birlikte büyütürler. Kadının vücudunda taşımasından ötürü çocuğa daha farklı yaklaştığını (hormonlar sebebiyle) söyleyebiliriz; ancak vücudunda taşıdığı için onu tek başına yarattı demek yanlış olur. Ayrıca sanat konusuna ben de katılmıyorum sebep bu değildir. Bu konuda Andronova'ya katılıyorum.
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Kadının tek başına bir insan yarattığı düşüncesine neden kapıldınız ki? Çocuk kadın ve erkeğin ortak ürünüdür. Birlikte bir şey yaratırlar. Çocuğu da birlikte büyütürler. Kadının vücudunda taşımasından ötürü çocuğa daha farklı yaklaştığını (hormonlar sebebiyle) söyleyebiliriz; ancak vücudunda taşıdığı için onu tek başına yarattı demek yanlış olur. Ayrıca sanat konusuna ben de katılmıyorum sebep bu değildir. Bu konuda Andronova'ya katılıyorum.

Tabiki doğru söylüyorsunuz. Fakat çocuk kadının içinde büyür. Kadın çocuğu eğitir, büyütür, değer verir, ona doğruyu-yanlışı gösterir ve en önemlisi ona hayatını ona adar. Yani çocuğun hislerini, vicdanını ve aklını nasıl kullanacağını kendi hayatından bir parça vererek şekil verir. Yoksa erkek konusunda tabiki de haklısınız. Ama erkek sürekli çalıştığı için çocukla anne kadar ilgilenemiyor. Bundan ötürü böyle bir yorumda bulundum.
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
kadın tek başına yaratıyor demedim. kadın yaratıyor dedim veya doğuruyor.. ve eğer bir cenin kadının içinde oluşuyor ve doğduğunda da ikili arasında inanılmaz bir ilişki varoluyorsa kadın yaratıyor derim ...sanat, felsefe, siyaset vs. elbette kadınların da içinde oldukları şeyler..ama erkeklerden her zaman daha az..mecliste şu an kaç tane kadın milletvekili var?? yeterince az..
bunun sebebinde de doğurma(ki doğurmasa bile yine de o hormonol yapıya her zaman müsaittir ve bu durum onu etkiler) ve ondan sonrasındaki kadının hormonal veya duygusal yoğunluğunu çocuğuna odaklamasının çok büyük payı var bence..birde erkeklerde daha çok olup kadınlarda daha az olan hormolar var..seratonin gibi.(insana daha çok liderlik ve başarılı olma özelliği sağlayan hormon )...
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Söylenenlere katılmıyorum. Çocuk ihtiyacı ruhsal bir ihtiyaçtır. Eğer çocuk yapmak istiyorsanız, bu önüne geçemediğiniz bir istekse, bu sizin hiç bilmediğiniz içgüdülerinizden değil, duygusal ve ruhsal manada kendinizden bir parça yaratmaya ihtiyacınız olduğundandır.

Eğer içgüdünün kanıtı cinsel istekler ise, cinsel istekler sadece zevk al demektedir. Ancak bu zevkin içine çocuğu katabilirsiniz, çünkü cinsel isteklerinizi başka şekilde yaşantılamayı bilmiyorsunuz. (Kısacası kendinizden bile uzaksınız)

Kişi kendi çocukluğunu tekrar varetmek için çocuk yapmak ister, çünkü bağımlılık ihtiyaçlarını ancak bu şekilde açığa çıkartır.

Kendi benliğini yeteri kadar dinleyemediği için, cevabı hep bir başkasında arar.

Konunun cinsellikle ve erkeklerin kadına yüklediği idealizasyonla büyük bir bağlantısı var. Erkekler kadınları yeteri kadar tanımadıkları için, kadınların çocuk yetiştirmeye ve bakmaya doğuştan programlı olduklarını sanıyorlar.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
bunun sebebinde de doğurma(ki doğurmasa bile yine de o hormonol yapıya her zaman müsaittir ve bu durum onu etkiler) ve ondan sonrasındaki kadının hormonal veya duygusal yoğunluğunu çocuğuna odaklamasının çok büyük payı var bence..birde erkeklerde daha çok olup kadınlarda daha az olan hormolar var..seratonin gibi.(insana daha çok liderlik ve başarılı olma özelliği sağlayan hormon )...

Böyle bir hormon mu varmış :) başarı hormonu :) Lütfen bilgi aktarırken daha dikkatli olalım. Ve mümkünse kaynak belirtelim.Serotonin en basit adıyla mutluluk hormonudur diyelim :)
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Seratonin derken serotonini kastediyorsunuz sanırım. Ancak serotonin mutlu, huzurlu olmayı sağlayan nörotransmitter maddedir. Ne açıdan liderlik ve başarı sağlar? Direkt bir bağlantı varmış gibi gelmedi bana; kaynak gösterebilir misiniz acaba?
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
böyle birşey söylediysem eğer biryerden uydurup değil biryerden okuyup söylemişimdir..ve sizde mutluluk hormonu olduğunu söylerken bunu biryerden okuyup öğrenmişsinizdir..benim okuyup öğrendiğim yanlış olabilir veya sizinki de yanlış olabilir..sonuçta bilim içerikli ansiklopedik bir kitaba bilgi vermiyorum..inanıp inanmamak yine sizde kaynak :cinsel aşkın anatomik yapısı,helen e.fisher
bu kadar mutlu olacağınızı bilseydim arada sırada yalan yanlış şeyler yazardım telrunya..)
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
böyle birşey söylediysem eğer biryerden uydurup değil biryerden okuyup söylemişimdir..ve sizde mutluluk hormonu olduğunu söylerken bunu biryerden okuyup öğrenmişsinizdir..benim okuyup öğrendiğim yanlış olabilir veya sizinki de yanlış olabilir..sonuçta bilim içerikli ansiklopedik bir kitaba bilgi vermiyorum..inanıp inanmamak yine sizde kaynak :cinsel aşkın anatomik yapısı,helen e.fisher
bu kadar mutlu olacağınızı bilseydim arada sırada yalan yanlış şeyler yazardım telrunya..)


Öncelikle yanlışını görmek ve bundan pay çıkarmak erdemdir.
Bizler foruma yazdığımız herşeye dikkat etmeliyiz çünkü insanlara ulaşıyor ve yanlış bilgilenebilirler. Bu nedenle gözden geçirip yazmak lazım. Eğer bir kaynak varsa; kısa kısa alıntılamak yerine aradaki bağı kurarak anlat ki faydalı olabilsin belki böylece yanlış da anlaşılmazsın şayet seni yanlş anladığımı düşünüyorsan. Sanırım yalnız ben de değilim böyle anlayan.
Madem bir kaynağın var; bize neden alıntı olduğunu söylemedin? Bu da ayrı bir husus...
Son olaraksa, senin hatan beni kesinlikle mutlu etmiyor. Bunu nereden çıkardın bilemem ama benim çıkarımlarıma göre sen bunu okurken muhtemelen sinirleneceksin, huzursuz olacaksın ve serotonine bağlı olarak beyin damarların daralacak ve başın ağrycak. Üzgünüm, bir ağrı kesici kullanabilirsin.
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Söylenenlere katılmıyorum. Çocuk ihtiyacı ruhsal bir ihtiyaçtır. Eğer çocuk yapmak istiyorsanız, bu önüne geçemediğiniz bir istekse, bu sizin hiç bilmediğiniz içgüdülerinizden değil, duygusal ve ruhsal manada kendinizden bir parça yaratmaya ihtiyacınız olduğundandır.

Eğer içgüdünün kanıtı cinsel istekler ise, cinsel istekler sadece zevk al demektedir. Ancak bu zevkin içine çocuğu katabilirsiniz, çünkü cinsel isteklerinizi başka şekilde yaşantılamayı bilmiyorsunuz. (Kısacası kendinizden bile uzaksınız)

Kişi kendi çocukluğunu tekrar varetmek için çocuk yapmak ister, çünkü bağımlılık ihtiyaçlarını ancak bu şekilde açığa çıkartır.

Kendi benliğini yeteri kadar dinleyemediği için, cevabı hep bir başkasında arar.

Konunun cinsellikle ve erkeklerin kadına yüklediği idealizasyonla büyük bir bağlantısı var. Erkekler kadınları yeteri kadar tanımadıkları için, kadınların çocuk yetiştirmeye ve bakmaya doğuştan programlı olduklarını sanıyorlar.

Bağımlılık ihtiyaçları derken tam olarak neyi kastettiniz, açabilir misiniz biraz?

İçgüdülerin farkında olup olmamak önemli değildir, sonuç önemlidir. O da bu konuda çocuk yapmayı istemektir. Burada neslin devamını sağlama içgüdüsüyle birlikte insanda cinsel istekler oluşur.Cinsel istekler toplumda zevk al demek gibi görünüyor olabilir. Ancak şöyle düşünmek gerek bunun bir içgüdü olduğunu anlamak için; karşı cinsten iki insanı toplumdan izole bir ortama koyun çocukluktan itibaren, ya da ilk insanları düşünelim, yani cinsellik hakkında hiç bir şey bilmeyen insanlar diyelim. Bu iki birey cinsel ilişkinin zevk için olduğunu bilmeden cinsel birleşme isteği duyarlar. Bu içgüdüdür. Bilinçsiz ve doğuştan gelen bir istek.
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bağımlılık ihtiyaçları derken tam olarak neyi kastettiniz, açabilir misiniz biraz?

İçgüdülerin farkında olup olmamak önemli değildir, sonuç önemlidir. O da bu konuda çocuk yapmayı istemektir. Burada neslin devamını sağlama içgüdüsüyle birlikte insanda cinsel istekler oluşur.Cinsel istekler toplumda zevk al demek gibi görünüyor olabilir. Ancak şöyle düşünmek gerek bunun bir içgüdü olduğunu anlamak için; karşı cinsten iki insanı toplumdan izole bir ortama koyun çocukluktan itibaren, ya da ilk insanları düşünelim, yani cinsellik hakkında hiç bir şey bilmeyen insanlar diyelim. Bu iki birey cinsel ilişkinin zevk için olduğunu bilmeden cinsel birleşme isteği duyarlar. Bu içgüdüdür. Bilinçsiz ve doğuştan gelen bir istek.

Bağımlılık ihtiyaçları, diğer insana olan ihtiyaçlarınızdır. Tanrılaştırma, gözde büyütme, kopamama, tek bir bireymiş gibi hissetme ihtiyaçları. Bunlar rahatça açığa çıkarılamazlar, çünkü bunlardan korkulur ve güçsüzlük olarak algılanır, böylece üstüne set çekilir. Böylece toplum yaşamına adapte olursunuz.

Cinsel hazzın nesnesi yoktur, çünkü yaşamın ilk dönemlerinde bu, cinsel organların egemenliğinde değildir, tüm vücutta yaşantılanır. Fakat bu haz alış biçimi yasaklandığı ve sen üremek zorundasın, bunlar senin içgüdülerin dendiği için, bu haz alış sadece cinsel organlara indirgenmiştir.

Anlatması fazla zor olucak, o yüzden sürekli siliyorum yazdıklarımı. Sadece tek birşey söyleyeyim, eğer ilginç gelirse oradan birşeyler yakalarsınız yoksa anlatamayacağım. Kişinin aradığı şey aslında hazdır, hem kendindeki hazdır hem de karşı tarafın suratındaki hazdır. Karşı tarafın suratı nasıl haz alıyorsa, siz de o şekilde haz almaya mecbursunuz. Aslında kendinize bile uzak olduğunuzu görebildikten sonra duruma geniş açıdan bakınca, aranılan şeyin cinsel birleşme ya da çocuk yapmak değil, sadece karşı tarafa yüklenilen haz olduğu anlaşılıyor.
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cinsel birleşmenin içgüdüyle ortaya çıktığını ve zevkin içgüdü sonrasında keşfedildiğini düşünüyorum. Cinsel birleşmenin kökeni hakkında konuşuyorum yani. Şu an cinsellik sonucu zevkin farkına varmış bir toplumda yaşadığımızdan ötürü, içgüdüyü barındığının çok da farkında değiliz. Zevk alındığı için çocuk yapmak konusu günümüzde korunma yöntemleri olduğu için söz konusu olmadığından ötürü, cinselliğin içgüdüsel kısmı çocuk yapmakla ilgilidir. Ancak daha önce de belirttiğim gibi çocuk yapmak isteği salt içgüdüden ibaret değildir, duygu, düşünce, istek gibi etkenler vardır. Sizin de belirttiğiniz gibi insanlar bazı duygularını ve ihtiyaçlarını bu yolla tatmin eder.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Canlilarin ortak ozelliklerinden olan ureme ve turunu devam ettirme eylemi insan oglunda her ne kadar zevke dayandirilsada ben boyle oldugunu dusunmuyorum. Eger bir cift artik cekirdek aile olmaya karar verdiginde ki bu donem evlendikten kabaca 1 sene ile 3 sene arasinda degisir; karar verdikleri o gunku yasanilan cinsellik diger yasanilanlardan farklidir. O an disi birey anne olma duygusunun ilk hazzi ile tanisirken, erkek birey ise baba olma duygusunun ilk hazzi ile tanisir. Tabii bu yasanilan eylemlerin tamami bilgili olmak ile dogrudan alakalidir. Bir cok kisinin kurtaj yaptirdigini, cogu kisinin yanlislikla oldu dedigini, bazi kisilerin tamamiyle zevk urunu olarak gordugu gercegide bilmekteyiz.
 

DepresifKedi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Tem 2011
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Cinsellik mağara adamlarında bi istek (güdü) olarak başlamıştır, cinsellikle zevk alınmış ve cinsellik tekrarlanmıştır. Çocuk sahibi olmak ve üremek cinselliğin bir sonucudur ki, alınan zevk tekrar edilirken neslin devamı sürmüştür. İnsanların zevk alınan eylemi tekrarlaması olayın temelini oluşturur bana göre, üreme ve çocuk bunun bir sonucu olabilir ama mağara adamını değil günümüz insanını düşünürsek çocuk yapmaya ve cinselliğe de çok farklı anlamlar yüklenmiştir, ama temel gene aynıdır, zevk alınan eylemin tekrarı ve bunun sonucu.


Çocuk istemek sonradan öğrenilmiş bir şey olarak karşımıza çıkabilir. Çikolata yer ve mutlu olursunuz, mutluluk çikolata yeme eyleminin sonucudur. Bir süre sonra mutlu olmak için de çikolata yiyebilirsiniz. Aynı bu şekilde çocuk yapmak için de cinsellik yaşayabilirsiniz, sebepler ve sonuçlar yer değiştirmiştir. Çocuk yapma isteğine ise günümüz toplumuna gelene kadar bir sürü etken sebep olmuştur, bir sürü şey işin içine girmiştir. Kendinden bir parça ortaya koyma isteği bundan biri olabilir. masum bi varlık yaratma isteği olabilir. Yaşanamayan çocukluğun yaşatılma isteği olabilir. Türün devamı olabilir. Ama bunlar işin özünü değiştirmez.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst