Bilgi Felsefesi ve Teorileri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Bilgi Felsefesi ve Teorileri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,277 kez görüntülenmiş, 36 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Bilgi Felsefesi ve Teorileri
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Ulke ve toplumumuzda bilgi temelli felsefe olan epistemoloji algi, bilgi, bilinc ve farkindalik temelinde cagdisi olarak ya bilinmemekte, ya bilincli bilinmememekte, ya da felsefenin varliksal (ontolojik/teolojik/fizik otesi temelli varolus) dali ile karistirilmakta ve bilgi ile ilgili hersey; metafizik temelinde algilanmakta ve degerlendirilmektedir.

Epistemoloji yani bilgi felsefenin bilgi ile ilgili dalidir ve bilginin ne oldugunun, kokeninin, tarihinin ve bilgi ile ilgili herseyin ortaya kondugu dalidir.

Bilgi varlik degildir, aksine varlik bir bilgidir. Bilgi genelde bir uclem temelinde degerlendirilir.

Dogrulanmislik

Inanilmislik

Gercegin ne olduguna paralel olarak-gerceklik ya da gerceklendirilmislik.

Buradaki gercek, realite temelindeki metafizik gerceklik degil; truth temelindeki gercegin ne oldugu algisidir.

Diger bir sorun da bilgi ile onun bir niteleyeni sifati olan bilim ve bilimsellik te birbirine karistirilmaktadir.

Bilgi bilimsel bilgi den farklidir. Daha dogrusu bilimsel bilgi bilginin bilimsel olarak nitelenisidir. Ayni sey bilissel bilgi icin de gecerlidir.

Gunumuzde bilgi ile ilgili teoriler sunlardir.

Theories


*Coherentism ·
*Constructivist epistemology ·
*Contextualism ·
*Determinism ·
*Empiricism ·
*Fallibilism ·
*Foundationalism ·
*Holism ·
*Infinitism ·
*Innatism ·
*Internalism and externalism ·
*Naïve realism ·
*Naturalized epistemology ·
*Phenomenalism ·
*Positivism ·
*Reductionism ·
*Reliabilism ·
*Representative realism ·
*Rationalism ·
*Skepticism ·
*Theory of Forms ·
*Transcendental idealism ·
*Uniformitarianism

Iste bir beyin bilgi yi dusunce olarak paylasmak ve tartismak istiyorsa; bu teorilerden birini kendisine referans almali, ya da kendi teorisini ortaya koymalidir.

Cunku bilgi, metafizigin; materyalizmi, idealizmi, objektivizmi, subjektivizmi, pozitivizmi ile tartisilmaz.

Bilindigi gibi benim bilgiye bakis acim, constructive epistemoloji yani, yapilandirmaci bilgidir. Bu konuda baslik vardir.

Bilgi konusunda hakkinda kavrami tartisabilmek ve bu konuda bilgi ve dusunce dile getirebilmek icin; bilgi teorilerinden birisi taban alinmalidir.

Cunku bilgi metafizigin varliksal ideolojik inancsallari ve onlarin tabanlari ile tartisilmaz. Varlik ve bilgi felsefede farkli kastagorilerdir.

Bilgi ile ilgili benim actigim konu ve kavramina anlam ve icerigine gore basliklar ve aciklamalar var.

O yuzden bilgi felsefesi ile

Birincisi varlik felsefesi olan metafizigi

Ikincisi bilgi felsefesinin bir sifati niteligi olan bilimsel bilgi ve bilim felsefesini karistirmamak gerekir.

Cunku bilgi sifat ve nitelik olarak sadece bilimsel ve bilissel degildir. Inancsal, ideolojik, etik v.s. temelli insanoglunun kavramsal her turlu ortaya koyumu bilgidir.

Yaalniz yapilandirmaci bilgi, bilginin bilimsel ve bilissel sifatli ve nitelikli olanidir. Sadece bunu degil, ayni zamanda hangi bilginin bilimsel ve bilissel olmadigini neden ve nasil olmadigini da aciklar.

Her turlu bilgiyi bilimsel ve bilissel temelde degerlendirir ve sorunlarini ortaya koyar.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bilgi sorunu etrafında örülen bilgi teorisi, felsefenin ikincil sorunudur ve aslında ana sorunla bağlantılıdır... bilgi, dış dünyadaki somut maddi süreçlerin insan bilincindeki -az çok aslına uygun- yansımasıdır... dolayısıyla bilgi, maddenin kendisi değil de, maddenin bilinçteki yansımasıdır...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bilgi sorunu etrafında örülen bilgi teorisi, felsefenin ikincil sorunudur ve aslında ana sorunla bağlantılıdır... bilgi, dış dünyadaki somut maddi süreçlerin insan bilincindeki -az çok aslına uygun- yansımasıdır... dolayısıyla bilgi, maddenin kendisi değil de, maddenin bilinçteki yansımasıdır...

Bilgi felsefesinde bilgi inancin dogrulama ile gerceklesmesi olarak gecer.

Bilgi, tamamen insanoglunun bir urunudur ve insanoglu algisinin kavramlastirdigi uzerinden turetilendir.

Verdigin ornekte madde insanoglunun algiladigina verdigi bir kavramdir ve bilgi bu kavram uzerinden turetilir.

Bilimsel nitelikli bilgi ise, insanoglunun algiladigi fenomenin ne oldugu degil; bu fenomenin davranis ya da fonksiyonunun gozlemidir.

Iste insanoglunun algiladigi fenomenin varliksal ne oldugu (madde, dusunce ve kavram) tartismasi; metafizigin ontolojisinin monist indirgemeci ve determinist; birinin digerine karsi ciktigi tozlerdir.

http://www.felsefe.net/felsefe'ye-giris/4031-bilgi-ve-ne-oldugu.html
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bilgi, (bilince ait bir unsur olması bakımından) elbette bilen öznenin bilgisidir; ama bu tümüyle insan tarafından, kapalı devre olarak üretilebileceği anlamına gelmez... çünkü, bilgi dediğimiz olgu, sonuçta dış gerçekliğin bir yansımasıdır... o nedenle de, dış dünya yahut gerçekliğin kendisi olmadan, bilince yansıması da söz konusu olamayacağından, bilgi olanak alanına giremez... yani bilginin iki ayağı vardır; 1) dış dünyadaki bilgi nesnesinin kendisi (madde, yahut maddi süreçler) 2) bilginin nesnesinin yansıdığı öznenin bilinci... buradan bilgi, ''objektif dünyanın subjektif yansıması'' olarak, tanımlanabilir... objektif ayağı olmayan bir bilgi, yoktur...
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bilgi, (bilince ait bir unsur olması bakımından) elbette bilen öznenin bilgisidir; ama bu tümüyle insan tarafından, kapalı devre olarak üretilebileceği anlamına gelmez... çünkü, bilgi dediğimiz olgu, sonuçta dış gerçekliğin bir yansımasıdır... o nedenle de, dış dünya yahut gerçekliğin kendisi olmadan, bilince yansıması da söz konusu olamayacağından, bilgi olanak alanına giremez... yani bilginin iki ayağı vardır; 1) dış dünyadaki bilgi nesnesinin kendisi (madde, yahut maddi süreçler) 2) bilginin nesnesinin yansıdığı öznenin bilinci... buradan bilgi, ''objektif dünyanın subjektif yansıması'' olarak, tanımlanabilir... objektif ayağı olmayan bir bilgi, yoktur...

"Kapali devre?!"

Bilginin uretilebilmesi ve de kavramdan turetilebilmesi icin, ortada bir kavram olmasi gerekir. Kavramin olmasi icinde insanoglunun algisina bir !? isareti "var" olarak yansimasi gerekir.

Iste bu varlar somut ise zaten fenomendfir ve insanoglu varligindan bagimsizdir. Ya da insanoglu bu bagimsiz fenomednler uzerrinde soyutlama yaparlar.

Yani gerceklik insanoglu yapilandirilmisligidir. Cunku neyin gercek oldugunun anlamini icerigini tanimini tarifini ve bilgisini veren insanogludur ve bu acidan gercek felsefenin hem metafizik hem de epistemolojik dallarinin tartisilan en on kavramidir.

Mesela metafizik olarak gercek varlik tartismasi ucludur.

Nesnel varlik, oznel varlik ve isimsel varlik.

http://www.felsefe.net/felsefe'ye-giris/4032-gercek-uzerine-gercek-karmasasi.html

Buradaki bir algi sorunu da, insanogluna yansiyan insanoglu disindaki herhangi bir fenmomenin bunyesinde bilgi olmadiginin algilanamamasidir.

Yani diyelim dunya da bilgi yoktur, bilgi dunyayi algilayan insanoglunun bu algidan turettigidir.

Bilginin objektif ayagi insanoglunun fizikidir. Bilgi tureten iki ayagi da algisina yansiyan soyut ya da somut kavram; ve bu kavrami soyutlayan zihni yetiler ve ozellikler.

Yani maddenin oznelligi ozselligi ya da oznelligi yoktur, bunu maddeye insanoglu verir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
1) bilginin üretilebilmesi için, ortada bir kavram olması gerekmez... ortada bir bilen (bilecek olan) özne ve bir de bilinecek olan nesne olması gerekir... 2) bilginin nesnesi daima somuttur... çünkü bilgi nesnesi, insan bilincinin dışında yer alan, dış dünyaya aittir ve o nedenle de, gerçektir... gerçeklik kümesi, insan bilincinin dışında varolan her şeydir ve aslında ne ise odur... 3) gerçeklik, asla insan tarafından yapılandırılamaz... çünkü, gerçeklik nesneldir, insanın dışındadır; insana bağlı olmadan vardır; yani insan tarafından varlığı bilinse de, bilinmese de, algılansa da, algılanmasa da vardır ve her ne ise odur... insan gerçekliği yapılandıramaz (keyfine göre, yukardan aşağıya, soldan sağa istediği gibi biçimlendiremez); yalnızca algılayabilir ve üzerinde çalışarak (deney, gözlem..vb.) bilgisini edinebilir... 4) ''öznel varlık'' diye bir şey ve dolayısıyla bir kavram yoktur... olmaz... eğer bir 'varlık' tan söz edeceksek, o nesneldir... nesnel değilse, varlık değildir... belki, bizim bilincimizin içinde yer alan bir hayal olabilir; ama ona da varlık denemez... 'isimsel varlık' deyimi, yahut yalnızca adı olan ama kendi olmayan varlık kavramı, toptan saçmadır... 5) 'somut kavram' deyimi, tam bir saçmalıktır... çünkü, bütün kavramlar insan bilincinin bilme sürecinde elde ettiği soyutlamalardır ve dolayısıyla hepsi bir soyutlama ürünü olduğundan; ister istemez, bütün kavramlar soyuttur... somut olan kavramın denk düştüğü (yani yansıttığı) gerçekliğin ya da gerçeklik parçasının kendisidir... yani her zaman ve her durumda, gerçek olan, somut olandır ve onu ifade eden kavram, o somut gerçeğin insan bilincindeki yansıması olarak, soyut karşılığıdır... siz, somut olanı işaret eden kavramı, ''somut kavram'' zannediyorsunuz; soyut olanı işaret eden kavramı da ''soyut kavram'' zannediyorsunuz... yani size kalırsa, 'elma' kavramı, somut kavram oluyor; ama 'özgürlük' kavramı soyut kavram oluyor... ama yanılıyorsunuz, bir kavramın somutu işaret etmesi, kendisinin de somut olduğunu göstermez... çünkü, genel olarak elma diye, somut bir şey yoktur... önümdeki tabakta duran kırmızı elma vardır (somut olarak); yine somut olarak yeğenimin ısırarak yediği yeşil renkli başka bir elma vardır; somut olarak bahçemdeki ağaçta bulunan elmalar vardır; ve ben bütün bu somut elmaların ortak özelliklerini, onların kendi bireyselliklerinden (büyük, küçük, kurtlu, ham, olgun, sarı, kırmızı, yeşil..vs.) soyutlayarak, bilincimin bir ürünü olmak üzere genel olarak 'elma' kavramını elde ederim... ve işte bu genel olarak 'elma' kavramı artık soyuttur ve tek tek somut elmalardan elde edildiği halde, onların kendilerine özgü özelliklerini bırakarak ortak özelliklerini yansıtmaktadır... bütün kavramlar, böyledir... hepsi, insan bilincinin soyutlama ürünleridir ve ''''somut kavram'''' diye bir şey yoktur... olmaz...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
1) bilginin üretilebilmesi için, ortada bir kavram olması gerekmez..

Kavram olmadan bilgi turetmeye bir ornek ver. Neyin uzerine bilgi turetiyorsun?

Madde deme bu burada zaten bir kavramdir. Cunku insanogluna aittir. Baska bir tur ya da canli ya da insanoglu disdindaki herhangibir sey icin gecerli degildir.

. ortada bir bilen (bilecek olan) özne ve bir de bilinecek olan nesne olması gerekir... 2) bilginin nesnesi daima somuttur... çünkü bilgi nesnesi, insan bilincinin dışında yer alan, dış dünyaya aittir ve o nedenle de, gerçektir...

Beyin insan disinda mi? Beyin bilginin nesnesi degil mi? Sen bana maddede bilgi oldugunu mu soyluyorsun? Birmasaya baktiginda, onun bilgi neresinde hangi dilde ve sen insanoglu olarak masa iler nasil bir dialog kuruyorsun?

Bilgi sadece insanogluna aittir. Insanoglu bu bilgiyi dis dunyaya veren turdur.

Evrende, dogada, dunyada, maddede, nesnede v.s. bilgi yoktur. Insanoglu bunlari algiladiginda ve gozlemlediginde bunlardan bilgi turetir.

Bunlarda bilgi yoktur, bilgiyi bunlara veren insanogludur.

Gercekten ne algiliyorsun?

gerçeklik kümesi, insan bilincinin dışında varolan her şeydir ve aslında ne ise odur... 3) gerçeklik, asla insan tarafından yapılandırılamaz... çünkü, gerçeklik nesneldir, insanın dışındadır; insana bağlı olmadan vardır; yani insan tarafından varlığı bilinse de, bilinmese de, algılansa da, algılanmasa da vardır ve her ne ise odur... insan gerçekliği yapılandıramaz (keyfine göre, yukardan aşağıya, soldan sağa istediği gibi biçimlendiremez); yalnızca algılayabilir ve üzerinde çalışarak (deney, gözlem..vb.) bilgisini edinebilir... 4) ''öznel varlık'' diye bir şey ve dolayısıyla bir kavram yoktur... olmaz... eğer bir 'varlık' tan söz edeceksek, o nesneldir... nesnel değilse, varlık değildir... belki, bizim bilincimizin içinde yer alan bir hayal olabilir; ama ona da varlık denemez... 'isimsel varlık' deyimi, yahut yalnızca adı olan ama kendi olmayan varlık kavramı, toptan saçmadır... 5) 'somut kavram' deyimi, tam bir saçmalıktır... çünkü, bütün kavramlar insan bilincinin bilme sürecinde elde ettiği soyutlamalardır ve dolayısıyla hepsi bir soyutlama ürünü olduğundan; ister istemez, bütün kavramlar soyuttur... somut olan kavramın denk düştüğü (yani yansıttığı) gerçekliğin ya da gerçeklik parçasının kendisidir... yani her zaman ve her durumda, gerçek olan, somut olandır ve onu ifade eden kavram, o somut gerçeğin insan bilincindeki yansıması olarak, soyut karşılığıdır... siz, somut olanı işaret eden kavramı, ''somut kavram'' zannediyorsunuz; soyut olanı işaret eden kavramı da ''soyut kavram'' zannediyorsunuz... yani size kalırsa, 'elma' kavramı, somut kavram oluyor; ama 'özgürlük' kavramı soyut kavram oluyor... ama yanılıyorsunuz, bir kavramın somutu işaret etmesi, kendisinin de somut olduğunu göstermez... çünkü, genel olarak elma diye, somut bir şey yoktur... önümdeki tabakta duran kırmızı elma vardır (somut olarak); yine somut olarak yeğenimin ısırarak yediği yeşil renkli başka bir elma vardır; somut olarak bahçemdeki ağaçta bulunan elmalar vardır; ve ben bütün bu somut elmaların ortak özelliklerini, onların kendi bireyselliklerinden (büyük, küçük, kurtlu, ham, olgun, sarı, kırmızı, yeşil..vs.) soyutlayarak, bilincimin bir ürünü olmak üzere genel olarak 'elma' kavramını elde ederim... ve işte bu genel olarak 'elma' kavramı artık soyuttur ve tek tek somut elmalardan elde edildiği halde, onların kendilerine özgü özelliklerini bırakarak ortak özelliklerini yansıtmaktadır... bütün kavramlar, böyledir... hepsi, insan bilincinin soyutlama ürünleridir ve ''''somut kavram'''' diye bir şey yoktur... olmaz...

Aslinda detaya girmek istemiyorum.

Cunku girince ana verilmek istenen gozden kaciyor.

Gerceklikkumesini ortaya koyan kimdir/nedir?

Bunlar kendi kendilerini mi ortaya koyuyorlar, bunu insanogluna nasil iletiyorlar hangi dialog ile?

Acaba bu dedigin gercekligin, kendisini insanoglunun ortaya koydugundan haberi var mi?

Bence guzel bir yazisma basladi.

Yalniz kullanilan her bir kavram bir temeluzerinde kullaniliyor.

Bu acidan biri bitmeden digerine gecmeyelim.

Yani bilgi bitmeden gercege somuta soyuta v.s. gecmeyelim.

O yuzden ilk soru su.

Eger sen bilginin insanoglu disinda oldugunu soyluyorsan;

Yani, insanoglu ona vermeden dunyada, evrende, dogada, nesnede,maddede v.s. bir bilgi oldugunu soyluyorsan;

Insanoglu bu bilgiyi diyelim dunya ile hangi dialog temelinde aliyor?

Ya da dunya bunyesindeki bilgiyi insanogluna nasil iletiyor?

Kavram kullanmadan bana bir bilgi ornegi ver.

Unutma burda, dunya da, doga da, evren de, madde de, nesne de sadece insanoglunun verdigi ve ne verileni ne de baska turleri ilgilendirmeyen kavramlardir.

Eger burasi anlasilmazsa, digger kavramlar ile ilgili yazismalarin bir yarari olmaz.

Ozet olarak algilanana insanoglu bir kavramverir, diyelim nesne ve sonar da bu nesneyi gozleminden de bilgi turetir.

Nesne de bilgi yoktur, ne nesne oldugunun ne de kendisinden bilgi turetildiginin de farkinda degildir.

Tek rolu, insanogluna yansimaktir. Iste bu yansiyi algilayan insanoglu burden bilgi turetir; kendi yeti ve ozellikleri ile bu bilgiyi turettigine mal ederek.

Somut, soyut, insanoglunun soyutlamasi, soyut yetiler ve degerler v.s. farkli konulardir.

Yalniz bilginin niteligi hersey olabilir. Yani bilgi, inancsal, ideolojik, etik, metafizik,fiziki, matematiksel, mantiksal, ya da aklina insanoglunun siniflandirdigi ne varsa her birinin niteliginde olabilir bilgi.

Burda da insanoglu eylemleri olan bilmek ile inanmak karistirilmamasi gerekir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
yazdıklarımı anlamaya çalışmadığınız için; ''kavram olmadan bilgi üretmeye örnek ver''... diyorsunuz... kavram, kendisi zaten (bizatihi) bilginin bir biçimidir... soyutlama süreci, zihinsel bir işlem olduğundan ve kavram da bir soyutlama ürünü olduğundan, her kavramın bir nesnesi vardır ve o kavram, kendi nesnesinin bilgisidir, yahut bilgisini taşır... ''bilginin nesnesi, insan bilincinin dışındadır, dış dünyaya aittir ve o nedenle de gerçektir'' diyorum; hiçbir şey anlamadan, ''beyin insanın dışında mı'' diye soruyorsunuz... tuhaf... bir kez daha anlatmaya çalışıyorum: bilecek olan (yani bilmeye yönelen) bilinç, bilginin öznesidir... bu bilincin dışında kalan (yani beynin dışında filan değil) ve bilinecek olan (öznenin bilmeye yöneldiği) bir nesne vardır ve işte bu nesne de, bilginin nesnesidir... bilgiyi olanaklı kılan temel önkoşul, bu ikisinin, yani bilecek özne ile, bilinecek nesnenin varolmasıdır... beyin, bilincin kendisi değil de, sadece taşıyıcısı olduğu için, bilginin nesnesi olup olamama bakımından, herhangi bir ceviz ağacından hiçbir farkı yoktur... (burada bir parantez açalım ki, sonradan itiraz gelmesin: özel olarak bilinç, kendisini de bilgi nesnesi haline getirerek, kendi üstüne dönebilir ve buradan bilincin bilgisi çıkar; bu özel durum şimdilik tartışma dışı kalsın...) ''bilgi, sadece insanoğluna aittir.'' diyorsunuz; (bazı yüksek memelilerin de kimi basit bilgiler edinebildiğini bir yanda tutarak) buna hiçbir itirazım yok; bilen özne olarak, insan bilinci, bilgiyi edinir ve taşır... dolayısıyla, bilgi insan içindir ve insanın bilgisidir... ama hemen arkadan, ''insanoğlu bu bilgiyi dış dünyaya veren türdür'' diyerek, kusura bakmayın ama, saçma bir tez ileri sürmüş oluyorsunuz... neden: çünkü, insan bilgiyi dış dünyaya vermez; tam tersine, dış dünyadan (yani dış dünyadaki bimek istediği, yahut bilme eylemine konu ettiği nesnelerden ve nesnel süreçlerden) edinir, alır... zaten verecek olsa, dış dünyada bilginin herhangi bir alıcısı yoktur... neden yoktur; çünkü, insan bilincinden başka bir bilinç yoktur... ''evrende, doğada, dünyada, maddede, nesnede bilgi yoktur'' diyorsunuz; eee... ben de zaten vardır demiyorum ki... elbette yoktur... (burada anlaşıyoruz) ama hemen arkasından, ''bilgiyi bunlara veren insanoğludur'' diyorsunuz... işte bu saçma... çünkü, insan bunlara bilgiyi vermez; tam tersine bunlardan bilgiyi alır, edinir... yeterince açık ve anlaşılır bir 'gerçeklik anlayışı' verdiğim halde; ''gerçekten ne anladığımı'' soruyorsunuz... tekrar edeyim: bilen öznenin bilincinin dışında ne varsa, hepsi birden, ''''gerçeklik alanını'''' oluşturur... yani 'gerçek' dediğimiz şey, bizim bilincimizin dışında kalanların tümüdür... gerçek, kesinlikle somuttur... insan bilinci tarafından algılanır ve bilgisi edinilir... ''gerçeklik kümesini ortaya koyan kimdir, nedir'' diye soruyorsunuz; ortaya koyan, tanımlayan, insan bilincidir... ama gerçeklik kümesi, insan bilincine bağlı olmadan (kendi başına), yani insan, onu algılasa da, algılamasa da, varlığının farkına varsa da, varmasa da, onun bilgisini edinse de, edinmese de, vardır... gerçeklik kümesinin varoluşu, insan bilinci tarafından algılanmasına bağlı değildir... gerçekliğin varlığı ve birliği, insan dahil herşey için '''ilk veri''' dir... zaten bilgi dediğimiz, insanın değil, insan bilincindeki '''''gerçekliğin''''' bilgisidir... herhangi bir gerçekliğin var olmadığı durumda, herhangi bir bilgi de var olmaz.... ben, bilginin insanoğlu dışında olduğunu söylemiyorum.... bilginin nesnesinin (yani gerçekliğin) insanoğlunun dışında olduğunu söylüyorum... bunu anlamak, bu kadar mı zor '' ... '''Insanoglu bu bilgiyi diyelim dunya ile hangi dialog temelinde aliyor?''' diyorsunuz... insan, dış dünyada bilmek istediği yahut bilginin nesnesi kıldığı şeyin önce varlığını algılıyor; sonra onu bilmeye yöneliyor; boyutlarını ölçüp biçiyor; sertliğini ölçüyor; belki tadına, kokusuna bakıyor; ağırlığını tartıyor; vs. vs.... ve o nesnenin bilgisini ediniyor... bu kadar basit.... benden saçma bir şey istiyorsunuz : '' Kavram kullanmadan bana bir bilgi ornegi ver.'' ... bu talep, saçmadır... çünkü, kendileri de birer bilgi olan kavramlar, aynı zamanda bilgi taşıyıcı birimlerdir... anlamadığınız şey şu: ben, 'kavramsız bilgi olur' demiyorum; 'bilgi için gerekli olan, bilen (yani bilmeye yönelen) özne ile bilinecek nesnedir' diyorum... bilecek olan özne ile bilinecek olan nesnenin ilişkisinden, zaten bir kavram (yani bir bilgi) ortaya çıkar... ve bilgi elde ettiğimiz o kavramdır, zaten... dolayısıyla, kavram kullanmadan bilgi aktarımı istemek, (dokuzuncu'nun deyişiyle) abesle iştigaldir...
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
yazdıklarımı anlamaya çalışmadığınız için; ''kavram olmadan bilgi üretmeye örnek ver''... diyorsunuz... kavram, kendisi zaten (bizatihi) bilginin bir biçimidir... soyutlama süreci, zihinsel bir işlem olduğundan ve kavram da bir soyutlama ürünü olduğundan, her kavramın bir nesnesi vardır ve o kavram, kendi nesnesinin bilgisidir, yahut bilgisini taşır... ''bilginin nesnesi, insan bilincinin dışındadır, dış dünyaya aittir ve o nedenle de gerçektir'' diyorum; hiçbir şey anlamadan, ''beyin insanın dışında mı'' diye soruyorsunuz... tuhaf... bir kez daha anlatmaya çalışıyorum: bilecek olan (yani bilmeye yönelen) bilinç, bilginin öznesidir... bu bilincin dışında kalan (yani beynin dışında filan değil) ve bilinecek olan (öznenin bilmeye yöneldiği) bir nesne vardır ve işte bu nesne de, bilginin nesnesidir... bilgiyi olanaklı kılan temel önkoşul, bu ikisinin, yani bilecek özne ile, bilinecek nesnenin varolmasıdır... beyin, bilincin kendisi değil de, sadece taşıyıcısı olduğu için, bilginin nesnesi olup olamama bakımından, herhangi bir ceviz ağacından hiçbir farkı yoktur... (burada bir parantez açalım ki, sonradan itiraz gelmesin: özel olarak bilinç, kendisini de bilgi nesnesi haline getirerek, kendi üstüne dönebilir ve buradan bilincin bilgisi çıkar; bu özel durum şimdilik tartışma dışı kalsın...) ''bilgi, sadece insanoğluna aittir.'' diyorsunuz; (bazı yüksek memelilerin de kimi basit bilgiler edinebildiğini bir yanda tutarak) buna hiçbir itirazım yok; bilen özne olarak, insan bilinci, bilgiyi edinir ve taşır... dolayısıyla, bilgi insan içindir ve insanın bilgisidir... ama hemen arkadan, ''insanoğlu bu bilgiyi dış dünyaya veren türdür'' diyerek, kusura bakmayın ama, saçma bir tez ileri sürmüş oluyorsunuz... neden: çünkü, insan bilgiyi dış dünyaya vermez; tam tersine, dış dünyadan (yani dış dünyadaki bimek istediği, yahut bilme eylemine konu ettiği nesnelerden ve nesnel süreçlerden) edinir, alır... zaten verecek olsa, dış dünyada bilginin herhangi bir alıcısı yoktur... neden yoktur; çünkü, insan bilincinden başka bir bilinç yoktur... ''evrende, doğada, dünyada, maddede, nesnede bilgi yoktur'' diyorsunuz; eee... ben de zaten vardır demiyorum ki... elbette yoktur... (burada anlaşıyoruz) ama hemen arkasından, ''bilgiyi bunlara veren insanoğludur'' diyorsunuz... işte bu saçma... çünkü, insan bunlara bilgiyi vermez; tam tersine bunlardan bilgiyi alır, edinir... yeterince açık ve anlaşılır bir 'gerçeklik anlayışı' verdiğim halde; ''gerçekten ne anladığımı'' soruyorsunuz... tekrar edeyim: bilen öznenin bilincinin dışında ne varsa, hepsi birden, ''''gerçeklik alanını'''' oluşturur... yani 'gerçek' dediğimiz şey, bizim bilincimizin dışında kalanların tümüdür... gerçek, kesinlikle somuttur... insan bilinci tarafından algılanır ve bilgisi edinilir... ''gerçeklik kümesini ortaya koyan kimdir, nedir'' diye soruyorsunuz; ortaya koyan, tanımlayan, insan bilincidir... ama gerçeklik kümesi, insan bilincine bağlı olmadan (kendi başına), yani insan, onu algılasa da, algılamasa da, varlığının farkına varsa da, varmasa da, onun bilgisini edinse de, edinmese de, vardır... gerçeklik kümesinin varoluşu, insan bilinci tarafından algılanmasına bağlı değildir... gerçekliğin varlığı ve birliği, insan dahil herşey için '''ilk veri''' dir... zaten bilgi dediğimiz, insanın değil, insan bilincindeki '''''gerçekliğin''''' bilgisidir... herhangi bir gerçekliğin var olmadığı durumda, herhangi bir bilgi de var olmaz.... ben, bilginin insanoğlu dışında olduğunu söylemiyorum.... bilginin nesnesinin (yani gerçekliğin) insanoğlunun dışında olduğunu söylüyorum... bunu anlamak, bu kadar mı zor...

Bence cumler cumle gidelim.

Madde de doga da evrende nesne de ya da insanogluna yansiyan ve insanoglunun algiladigi her hangi bir seyde bilgi var midir?

Yoksa bilgiyi insanoglu kendisine yansiyandan algiladigindan mi turetir?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
sizi içtenlikle anlamaya çalıştığıma, emin olabilirsiniz... (kendi payıma ben, sizin de içtenliğinize güveniyorum) ... evet... çok iyi olur... cümle cümle gidelim; ve hatta her ikimiz de her mesajda yalnızca tek bir cümle yazalım... yalnız bir şey rice edeceğim; tekrara düşmemek bakımından, son yazdığım mesajı, bütün iyi niyetinizle bir kez daha okuyun... demek istiyorum.... sevgi ve saygılarımı sunuyorum...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
sizi içtenlikle anlamaya çalıştığıma, emin olabilirsiniz... (kendi payıma ben, sizin de içtenliğinize güveniyorum) ... evet... çok iyi olur... cümle cümle gidelim; ve hatta her ikimiz de her mesajda yalnızca tek bir cümle yazalım... yalnız bir şey rice edeceğim; tekrara düşmemek bakımından, son yazdığım mesajı, bütün iyi niyetinizle bir kez daha okuyun... demek istiyorum.... sevgi ve saygılarımı sunuyorum...

Okumam bir seyi degistirmiyor.

Sonucta diyelim bir kavramin anlam ve iceriginde anlasamazsak, ona bagli digger kullanilan kavramlarin verildigi gibi anlasilma Adina bir anlami kalmiyor.

Ayrica ben her mesaji okurum, zaten

Peki soru su.

Soru metafik ile epistemoloji farki olsun.

Varlik ile bilgi arasindaki iliski ya da fark nedir?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
yalnızca tek bir soru alacağımı belirttiğim için; bence cevap vermem gereken sorunuz :''Varlik ile bilgi arasindaki iliski ya da fark nedir?'' olduğundan; cevap da şu olur: varlık kavramı, kendisi zaten somut olarak ve tek tek bütün var olanlara ilişkin bir soyutlama süreciyle ortaya çıkan bir 'bilgi' olduğundan; soru, otomatik olarak, bilgi ile bilgi ilişkisine dönmüş olur ve dolayısıyla cevap, bütün bilgilerin birbirleriyle bağlantılı ve ilişkili olduklarıdır; yani, varlık bir gerçeklik yahut nesne değil de, nesnelerin tümümünün soyutlanmasıyla elde edilmiş bir kavram (bilgi) olduğundan, sormak istediğiniz soru, bilginin bilgiyle ilişkisine dönüşmüş durumdadır; ama aslında problem, bilginin bilgiyle değil, bilginin nesneyle ilişkisinde gizlidir....
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
yalnızca tek bir soru alacağımı belirttiğim için; bence cevap vermem gereken sorunuz :''Varlik ile bilgi arasindaki iliski ya da fark nedir?'' olduğundan; cevap da şu olur: varlık kavramı, kendisi zaten somut olarak ve tek tek bütün var olanlara ilişkin bir soyutlama süreciyle ortaya çıkan bir 'bilgi' olduğundan; soru, otomatik olarak, bilgi ile bilgi ilişkisine dönmüş olur ve dolayısıyla cevap, bütün bilgilerin birbirleriyle bağlantılı ve ilişkili olduklarıdır; yani, varlık bir gerçeklik yahut nesne değil de, nesnelerin tümümünün soyutlanmasıyla elde edilmiş bir kavram (bilgi) olduğundan, sormak istediğiniz soru, bilginin bilgiyle ilişkisine dönüşmüş durumdadır; ama aslında problem, bilginin bilgiyle değil, bilginin nesneyle ilişkisinde gizlidir....

Bilginin nesnesi nedir?

Yani bilgiyi ortaya kim/ne koyar?

Senin bu mesajin tamamen bir bilgidir.

Bilgi olmadan varlik ortaya konabilir mi?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bilginin nesnesi, bilincin dışında yer alan herhangi bir şeydir... yani dış dünyada somut olarak var olanlardan biridir... bilgiyi insan ortaya koyar... evet, benim mesajım tümüyle bir 'bilgidir'... zaten size bir bilgi ulaştırmaya çalışıyorum... bakın, işte bunu anlamıyorsunuz... '''bilgi olmadan, varlık ortaya konabilir mi'' bu soru anlamsız... sizin ''varlık'' dediğiniz, zaten bir 'bilgidir'... 'varlık kavramı', dış dünyada tek tek ve somut olarak var olan bütün nesnelerin bilgisidir....
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
bilginin nesnesi, bilincin dışında yer alan herhangi bir şeydir... yani dış dünyada somut olarak var olanlardan biridir... bilgiyi insan ortaya koyar... evet, benim mesajım tümüyle bir 'bilgidir'... zaten size bir bilgi ulaştırmaya çalışıyorum... bakın, işte bunu anlamıyorsunuz... '''bilgi olmadan, varlık ortaya konabilir mi'' bu soru anlamsız... sizin ''varlık'' dediğiniz, zaten bir 'bilgidir'... 'varlık kavramı', dış dünyada tek tek ve somut olarak var olan bütün nesnelerin bilgisidir....

"Bilincin disinda" derken!?

Mesela ornek ver.

Madde de bilgi var mi?

Ya da insanoglu disiundaki baska bir fenomende bilgi var mi?

Varsa aciklar misin?

Neden anlamsiz?

Varligi ortaya koyan kimdir/nedir?

Son cumlene girmiyorum, cunku o varlik tartismasina giriyor.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
siz ne yazık ki, ne dediğinizi bilmiyorsunuz... güzel kardeşim, bu ne: ("Bilincin disinda" derken!?) şimdi bu soru mu yani... bilincin dışında demek, bilince ait olmayan demektir... yani; bilgilerimiz, düşüncelerimiz, korkularımız, kaygılarımız, heyecanlarımız, öfkelerimiz, utançlarımız, sevgilerimiz, gururlanmalarımız, cesaretimiz, aşklarımız, umutlarımız, hayallerimiz, coşkularımız, .... vs. vs... 'nin dışında kalan; yani 'bilincimizin bir unsuru olmayan' demektir.... anlayabildiniz mi.... bilincimizin dışında demek, bilincimizin bir parçası olmayan, yahut bilincimize ait bir öge, bileşen olmayan demektir.... sorduğunuz soru, biraz olsun, soruya benzemeli... burada, size değer verdiğimiz için, meram anlatmaya çalışarak, emek veriyoruz... soruya bakın: ''''
Mesela ornek ver.

Madde de bilgi var mi?'''' yahu sv. evrensel, maddede bilgi olur mu... ?... maddede bilgi, yahut bilgisizlik gibi bir şey yoktur.... maddenin sadece kendisi vardır.... onun bilgisine ihtiyaç duyan, onun aslında ne olduğunu merak eden ve onu çeşitli yöntemlerle araştırıp bilgisini edinen (kazanan) insandır... sorularınızı, 'tuhaflaşmadan' sormalısınız... hiç acele etmeyin, (merak da etmeyin) naçizane benim de, diyalektik materyalizmin de bilgi teorisi sağlamdır... ve işte buradadır...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
siz ne yazık ki, ne dediğinizi bilmiyorsunuz... güzel kardeşim, bu ne: ("Bilincin disinda" derken!?) şimdi bu soru mu yani... bilincin dışında demek, bilince ait olmayan demektir... yani; bilgilerimiz, düşüncelerimiz, korkularımız, kaygılarımız, heyecanlarımız, öfkelerimiz, utançlarımız, sevgilerimiz, gururlanmalarımız, cesaretimiz, aşklarımız, umutlarımız, hayallerimiz, coşkularımız, .... vs. vs... 'nin dışında kalan; yani 'bilincimizin bir unsuru olmayan' demektir.... anlayabildiniz mi.... bilincimizin dışında demek, bilincimizin bir parçası olmayan, yahut bilincimize ait bir öge, bileşen olmayan demektir.... sorduğunuz soru, biraz olsun, soruya benzemeli... burada, size değer verdiğimiz için, meram anlatmaya çalışarak, emek veriyoruz... soruya bakın: ''''
Mesela ornek ver.

Madde de bilgi var mi?'''' yahu sv. evrensel, maddede bilgi olur mu... ?... maddede bilgi, yahut bilgisizlik gibi bir şey yoktur.... maddenin sadece kendisi vardır.... onun bilgisine ihtiyaç duyan, onun aslında ne olduğunu merak eden ve onu çeşitli yöntemlerle araştırıp bilgisini edinen (kazanan) insandır... sorularınızı, 'tuhaflaşmadan' sormalısınız... hiç acele etmeyin, (merak da etmeyin) naçizane benim de, diyalektik materyalizmin de bilgi teorisi sağlamdır... ve işte buradadır...

Yazi dil ve uslubundan duygusal bir davranis sergilemeye basladiginin gozlemini aliyorum.

Bilgi bilincin disinda olamaz.

Insanoglu bilgi turetebilmesi icin, beyninin zihinselyetilerine ve soyutlamasina ihtiyac duyar. Bilinc de bunlardan biridir.

Sen bunu anlayabildin mi?

Bilgi insanoglu urunu olarak insanoglunun her turlu nesnel oznel ve kavramsal ozelligini ve yetilerini icerir.

Maddenin kendisi ne demektir?

Madde insanoglunun verdigi bir kavram degil midir?

Madde kendi kendisini insanoglunun algisi olmadan ortaya koyabilir mi?

Sorularimi lutfen duygusallasmadan yanitlarsaniz, sevinirim.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
anlaşmaya sadık kalmaya çalışmak gerekir... her biri çok geniş kapsamlı birçok soruyu arka arkaya sıralamayın... bu yaptığınız doğru bir iş değil... bu sorulara, hakkıyla cevap verebilmem için 350 sayfalık kitap yazmam gerekir... mantıklı ve samimi olun... 1) sanki bana bir itirazmış gibi, ''Bilgi bilincin disinda olamaz.'' diyorsunuz.... iyi ama, ben bunun aksini nerede yazdım; gösterin... .... bir saçmalığı, hasım olarak gördüğünüz için, benim üstüme atıyorsunuz.... sonra benden bir cevap bekliyorsunuz.... evet, bence de, 'bilgi, bilincin bir bileşeni, bir unsurudur ve bilincin içindedir... eeee.... ne oldu şimdi.... 2) insanoğlunun bilgi türetebilmesi için, beyne ihtiyacı varmış... filan... iyi de, ben, beyinsiz bilgi üretilebilir filan mı dedim... çocuk olmayın... ciddi bir sorunu tartıştığımızı dikkatten kaçırmayın.... ciddi olmak 'ciddi bir iştir'... buyrun :''Sen bunu anlayabildin mi?'' bu ne demek...?... buyrun: ''Maddenin kendisi ne demektir?'' bayım, maddenin kendisi demek; sizin ve benim bilincimizin dışında yer alan ve ne sizin, ne de benim tarafımdan algılanmaya, bilgisinin edinilmesine filan ihtiyaç duymadan, kendibaşına var olan (diyelim, bahçemdeki) zetin ağacıdır... o zeytin ağacı ne ise odur... ne sizin ne benim onu algılamamıza ihtiyaç duymadan, kendi başına ve orada var olandır... yeni bir saçmalık: '' Madde insanoglunun verdigi bir kavram degil midir?'' bu ne... madde, insanoğlunun verdiği filan değil, beyefendi, insanoğlundan bağımsız, insanoğlu var olmadan çok önceden beri var olan bir şeydir.... saçmalık üstüne saçamalık... birincisi, madde kavramının işaret ettiği şeyin kendisi, somut gerçekliktir.... dış dünyada yer alan binlerce farklı nesnenin, insan tarfından kendi bireyselliklerinden soyutlanarak elde edilmiş bilgisi olan, ''madde'' kavramı, bir bilgidir... siz, tuhaflaşıyorsunuz... çok açık söylüyorum... madde kavramı, dış dünyadaki sonsuz sayıda somut var olanın soyutlanmasıyla, insan bilinci tarafında elde edilmiş bir kavram, dolayısıyla bir bilgidir; ama maddenin kendisi, erik ağaçları, çam ağaçalrı ve ceviz ağaçaları...vs. bilgi değil, bilginin kaynağı olan, gereçekliktir... rica ediyorum... sorduğunuz tek bir soru, aristoteles mantığı bakımından, 'saçma' olmasın...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
anlaşmaya sadık kalmaya çalışmak gerekir... her biri çok geniş kapsamlı birçok soruyu arka arkaya sıralamayın... bu yaptığınız doğru bir iş değil... bu sorulara, hakkıyla cevap verebilmem için 350 sayfalık kitap yazmam gerekir... mantıklı ve samimi olun... 1) sanki bana bir itirazmış gibi, ''Bilgi bilincin disinda olamaz.'' diyorsunuz.... iyi ama, ben bunun aksini nerede yazdım; gösterin... .... bir saçmalığı, hasım olarak gördüğünüz için, benim üstüme atıyorsunuz.... sonra benden bir cevap bekliyorsunuz.... evet, bence de, 'bilgi, bilincin bir bileşeni, bir unsurudur ve bilincin içindedir... eeee.... ne oldu şimdi.... 2)

Asagidaki yazi sinin degil mi?

siz ne yazık ki, ne dediğinizi bilmiyorsunuz... güzel kardeşim, bu ne: ("Bilincin disinda" derken!?) şimdi bu soru mu yani... bilincin dışında demek, bilince ait olmayan demektir... yani; bilgilerimiz, düşüncelerimiz, korkularımız, kaygılarımız, heyecanlarımız, öfkelerimiz, utançlarımız, sevgilerimiz, gururlanmalarımız, cesaretimiz, aşklarımız, umutlarımız, hayallerimiz, coşkularımız, .... vs. vs... 'nin dışında kalan; yani 'bilincimizin bir unsuru olmayan' demektir.


insanoğlunun bilgi türetebilmesi için, beyne ihtiyacı varmış... filan... iyi de, ben, beyinsiz bilgi üretilebilir filan mı dedim... çocuk olmayın... ciddi bir sorunu tartıştığımızı dikkatten kaçırmayın.... ciddi olmak 'ciddi bir iştir'... buyrun :''Sen bunu anlayabildin mi?'' bu ne demek...?... buyrun: ''Maddenin kendisi ne demektir?'' bayım, maddenin kendisi demek; sizin ve benim bilincimizin dışında yer alan ve ne sizin, ne de benim tarafımdan algılanmaya, bilgisinin edinilmesine filan ihtiyaç duymadan, kendibaşına var olan (diyelim, bahçemdeki) zetin ağacıdır... o zeytin ağacı ne ise odur.

Ozeytinm agaci insanogluna yansidigi ve insanoglunca algilandigi icin insanoglu tarafindan once agac sonrada bir cesidi olan zeytin agaci olarak belirlenmedi mi?

Diyelim insanoglu yok, kim bu zeytin agacini belirleyecek?

Insanoglu olmadan zeytin agaci kendi kendini belirliyebilir mi?

Bir sey yansimadan algi olur mu?

Algi olmadan yansi ne ise yarar?

.. ne sizin ne benim onu algılamamıza ihtiyaç duymadan, kendi başına ve orada var olandır... yeni bir saçmalık: '' Madde insanoglunun verdigi bir kavram degil midir?'' bu ne... madde, insanoğlunun verdiği filan değil, beyefendi, insanoğlundan bağımsız, insanoğlu var olmadan çok önceden beri var olan bir şeydir.... saçmalık üstüne saçamalık... birincisi, madde kavramının işaret ettiği şeyin kendisi, somut gerçekliktir.... dış dünyada yer alan binlerce farklı nesnenin, insan tarfından kendi bireyselliklerinden soyutlanarak elde edilmiş bilgisi olan, ''madde'' kavramı, bir bilgidir... siz, tuhaflaşıyorsunuz... çok açık söylüyorum... madde kavramı, dış dünyadaki sonsuz sayıda somut var olanın soyutlanmasıyla, insan bilinci tarafında elde edilmiş bir kavram, dolayısıyla bir bilgidir; ama maddenin kendisi, erik ağaçları, çam ağaçalrı ve ceviz ağaçaları...vs. bilgi değil, bilginin kaynağı olan, gereçekliktir... rica ediyorum... sorduğunuz tek bir soru, aristoteles mantığı bakımından, 'saçma' olmasın...

Bak ben senin yazdiklarina "sacmalik" demiyorum.

Senin materialist temelli align bir seyi algilayamiyorsa, o sacmalik degildir. Senin algilayamamis olmandir. Yukarida kenmdi kendin ile bilgi ve bilincte celiskiye dustun.

Gerceklik nedir ve madde ile bagi nedir?

Gercekligin dusunce ve de kavram ile bagi nedir?

Senin alginda varliklar sadece somut mudur?

Soyut varliklar ne olacak?

Bilinc somut mu soyut mu bir varliktir?

O yuzden senin once, kavram bilgi kendisi varlik v.s. gibi kavramlarin farkini ortaya koyabilmen lazim.

Gerceklik bir insdanoglu yapilandirilmisligidir.

O acidan yapilandiranin yapilandirma timeline ve konusuna gore degisken ve gorecelidir.

Sonucta gercegin ne oldugu inanc ile dogrulanandir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst