- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 30 Nis 2012
- Mesajlar
- 1,302
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Marks demiş ki “İnsanların bilinci toplumsal varlıklarının ürünüdür”. Güzel demiş. Herkes de pek seviyor bu cümlesini; fakat sonuna da farkında olmadan şunu ekliyor “Ben hariç”. Madem doğru bir tespit olduğunu düşünüyorsun -ki açıkça öyle –kendine neden uygulamıyorsun? Nasıl bir toplum içerisine doğdum; yahut ben doğduğumda toplum ne âlemdeydi? Şahsen ben bir askeri darbe sonrası, cemaatler koalisyonunun iktidar olduğu, özünden farklılaşmış çarpık bir Kemalizm’in/Atatürkçülüğün hüküm sürdüğü bir zamanda doğdum ve bu hâkimlerin tasarladığı eğitimin tezgâhından geçtim. Şimdi, eğer bu yukarıda yazdığım Marks’ın sözünü kendime uygularsam ve bilincimi bilinçli bir eylemle yeniden kurmuş olmadığımı varsayarsam, bilinç durumumu Sosyalizm açısından değerlendirdiğimde tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. Sadece benim için değil, herkes için tünelin ucunda Mahmut Hoca var. Önce bunun farkında olmak lazım, sonra da o bilinci değiştirmek. O nasıl olacak? Kullandığın kavramları değiştirerek olacak. Kavramlarını değiştir, kavrayışını değiştir, bilincini değiştir.
---------- Mesajlar Birleştirildi at 13:54 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 13:41 ----------
Ezberci eğitim sisteminden aklı başındaki herkes şikayet ediyor örneğin; fakat çoğu insan kendinin de o sistemin ürünü olduğunu hesaba katmıyor. Sanki sistem bir tek bu arkadaşlar üzerinde etkisiz oldu da toplumun geri kalanı etkilendi. Hepimiz bu sistemin ürünüyüz arkadaş. Nasıl bir hasar bıraktı bilincimizde, ona bakmak lazım. Bir olguyu kendi iç koşulları ve onu etkileyen dış koşullarını inceleyerek, neden sonuç ilişkisi kurma alışkanlığımız yok. İşte buna sebep oldu o sistem. Bilinçteki bu hasar, yani senin nesnel gerçekliği ve zorunlulukları tespit edememe durumun kendi kendine mi geçecek peki? Hayır. Sen bundan nasıl kurtulacaksın? Kendi düşünce devrimini gerçekleştireceksin. Düşünüyorsun da yanlış bir felsefi sistem üzerinde, hatta belli bir sistemi bile olmayan bir kavramlar kargaşasını temel alarak düşünüyorsun. O yüzden de belli bir durumda hangi konumu alman gerektiğine karar verirken, nesnel gerçekliğin zorunluluğunu farkedemediğin için dogmalarına sarılıyorsun. Meseleyi kafandaki melekler ve şeytanlar üzerinden yorumlamaya çalışıyorsun ; fakat gerçek hayatta olmayan şeyler ile olguyu anlamaya çalıştığında aldığın pozisyon çoğunlukla yanlış oluyor. Düşünmeyi düşünmeyi öğrenmeye çalışmak lâzım.
---------- Mesajlar Birleştirildi at 13:54 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 13:41 ----------
Ezberci eğitim sisteminden aklı başındaki herkes şikayet ediyor örneğin; fakat çoğu insan kendinin de o sistemin ürünü olduğunu hesaba katmıyor. Sanki sistem bir tek bu arkadaşlar üzerinde etkisiz oldu da toplumun geri kalanı etkilendi. Hepimiz bu sistemin ürünüyüz arkadaş. Nasıl bir hasar bıraktı bilincimizde, ona bakmak lazım. Bir olguyu kendi iç koşulları ve onu etkileyen dış koşullarını inceleyerek, neden sonuç ilişkisi kurma alışkanlığımız yok. İşte buna sebep oldu o sistem. Bilinçteki bu hasar, yani senin nesnel gerçekliği ve zorunlulukları tespit edememe durumun kendi kendine mi geçecek peki? Hayır. Sen bundan nasıl kurtulacaksın? Kendi düşünce devrimini gerçekleştireceksin. Düşünüyorsun da yanlış bir felsefi sistem üzerinde, hatta belli bir sistemi bile olmayan bir kavramlar kargaşasını temel alarak düşünüyorsun. O yüzden de belli bir durumda hangi konumu alman gerektiğine karar verirken, nesnel gerçekliğin zorunluluğunu farkedemediğin için dogmalarına sarılıyorsun. Meseleyi kafandaki melekler ve şeytanlar üzerinden yorumlamaya çalışıyorsun ; fakat gerçek hayatta olmayan şeyler ile olguyu anlamaya çalıştığında aldığın pozisyon çoğunlukla yanlış oluyor. Düşünmeyi düşünmeyi öğrenmeye çalışmak lâzım.