- Konbuyu başlatan
- #1
Arkadaşlar ben üç tane deneme yazdım sizlere paylaşayım dedim.Yorumlarınızı bekliyorum.Denemeler içinde bazı alıntı sözcükler barındırmakta okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.
AKVARYUMDAKİ BALIK
İnsanların büyük bir çoğunluğu(monoton olanlar) herhangi bir akvaryumdaki balık gibidir. Ona söyleneni emredilenleri yaparlar ama bu olayların fikirlerini ve hayatlarını kısıtladığının farkında değildirler. Akvaryum camı hayatın sınırlarıdır. Bir ‘’balık’’ için onu aşmak saçmalıktır. Camın içindeki sakin su ve verilen yemek(!) emredilenleri yaptığı için mükafattır. Çok az sayıda balık kurtulmayı deneyebilir. Sahip(!) suyunu temizlerken kurtulmaya çalışabilir bir-iki yıl boyunca vücudunu akvaryum camına her gün düzenli bir şekilde vurarak deneyebilir. Tabi ki bu durumda susuz bir yere düşmenin ihtimali büyüktür. Aslında ölüm, intihar gibi görülebilir. Ama ileride duyulacak en büyük pişmanlık denememektir. Kim bilir belki de sahibi bir gemi kaptanıdır ve atlamayı başardığı zaman okyanusa, sonsuzluğa uzanacaktır. Unutmamalıdır ki zor yola kolay insanlar çıkamaz. Artık seçim biz değerli(!) balıklardadır. Sisteme uyma DÜŞÜN!
AKVARYUMA SIĞMAYAN KÖPEKBALIĞI
Düşünmek… Ne kadar basit bir kelime ama manası büyük. Akvaryumdaki balıkların düşündükleri ; Domatesin kilosu ne kadar? Sınava çalıştın mı şeklindedir. Aksine idrak eden ve hakikati arayan kişinin düşünceleri çok farklıdır. Akvaryumdaki balıklar yüzünden idrak eden kişinin de düşünmesi zorlaşır. Monotonların gereksiz sohbeti ,boş işleri, suyu kirletmeleri vb. zihnimizde o kadar fazla yer kaplamıştır ki hakikati düşünmekte zorlanırız. Hakikati arayan ve idrak edenler dışında bunu kimse anlayamaz. Biz idrak edenlerin toplumda dışlanmasının sebebi ise akvaryuma köpekbalığının sığmamasındandır. Düşünmeye konsantre olmuşken aklınıza monoton insanların kavramları geliyorsa kaç dostum! Kaç yalnızlığına! Yükseğe çıkmışken tekrar aşağı inmemek için kaç! Kaç rüzgarın sert ve şiddetli estiği yere! Büyüklerin(!) gürültüsünden küçüklerin zehirli iğnelerinden kaç! Sineklik olmak değil senin görevin! Unutma! Unutturma! Düşünmeyen ve idrak etmeye gayret etmeyen insan al yanaklı bir hayvandır!
YALNIZLIK SENFONİSİ
Doğa bir arkadaş. Yalnızlık senfonisinin şefi. Senfonide olmayanların vay haline. Balıklara yer yok. Yapabildikleri bilet alıp izlemek olur. Çoğu zaman hayasızca domates atarlar. Bilet alıp izleyebildiklerine şükretmeleri gerek. İmkansız değil mi tüyleri kırpılmış bir koyunun senfoniyi bilet alıp izlemesi. Komiktir, bedava izleyenler dolaşıyor aramızda. Okulda, işte, evde… Belki de bu yüzden dedi yazar ‘’Bir okul fazla yapın bir hapishane eksiltmiş olursunuz’’ diye. Yalnız olmak. Doğaya ait olmak. Ait değil miyiz hepimiz doğa anaya. Mağarayı dost. Kurdu onurlu bir düşman. Akvaryuma sığmayan köpekbalığının düşmanı bile onurlu olmalı. Gurur duymalı onunla. Pençeleri yok diye kendini iyi sanan zayıflara sesleniyorum; Çok şeye sahip olanın köleliği de fazla olur. Yaşasın asil yoksuzluğum! Mağara yeterli sineklerin vızıltısından kurtulmak için. Doğa yeterli hakikati anlamak için. Tüyleri kırpılmış sürünün arasına girince şunu anlıyorum; Ben bu kulaklara göre ağız değilim! Unutma! Unutturma! Düşünmeyen ve idrak etmeye çalışmayan insan al yanaklı bir hayvandır!
AKVARYUMDAKİ BALIK
İnsanların büyük bir çoğunluğu(monoton olanlar) herhangi bir akvaryumdaki balık gibidir. Ona söyleneni emredilenleri yaparlar ama bu olayların fikirlerini ve hayatlarını kısıtladığının farkında değildirler. Akvaryum camı hayatın sınırlarıdır. Bir ‘’balık’’ için onu aşmak saçmalıktır. Camın içindeki sakin su ve verilen yemek(!) emredilenleri yaptığı için mükafattır. Çok az sayıda balık kurtulmayı deneyebilir. Sahip(!) suyunu temizlerken kurtulmaya çalışabilir bir-iki yıl boyunca vücudunu akvaryum camına her gün düzenli bir şekilde vurarak deneyebilir. Tabi ki bu durumda susuz bir yere düşmenin ihtimali büyüktür. Aslında ölüm, intihar gibi görülebilir. Ama ileride duyulacak en büyük pişmanlık denememektir. Kim bilir belki de sahibi bir gemi kaptanıdır ve atlamayı başardığı zaman okyanusa, sonsuzluğa uzanacaktır. Unutmamalıdır ki zor yola kolay insanlar çıkamaz. Artık seçim biz değerli(!) balıklardadır. Sisteme uyma DÜŞÜN!
AKVARYUMA SIĞMAYAN KÖPEKBALIĞI
Düşünmek… Ne kadar basit bir kelime ama manası büyük. Akvaryumdaki balıkların düşündükleri ; Domatesin kilosu ne kadar? Sınava çalıştın mı şeklindedir. Aksine idrak eden ve hakikati arayan kişinin düşünceleri çok farklıdır. Akvaryumdaki balıklar yüzünden idrak eden kişinin de düşünmesi zorlaşır. Monotonların gereksiz sohbeti ,boş işleri, suyu kirletmeleri vb. zihnimizde o kadar fazla yer kaplamıştır ki hakikati düşünmekte zorlanırız. Hakikati arayan ve idrak edenler dışında bunu kimse anlayamaz. Biz idrak edenlerin toplumda dışlanmasının sebebi ise akvaryuma köpekbalığının sığmamasındandır. Düşünmeye konsantre olmuşken aklınıza monoton insanların kavramları geliyorsa kaç dostum! Kaç yalnızlığına! Yükseğe çıkmışken tekrar aşağı inmemek için kaç! Kaç rüzgarın sert ve şiddetli estiği yere! Büyüklerin(!) gürültüsünden küçüklerin zehirli iğnelerinden kaç! Sineklik olmak değil senin görevin! Unutma! Unutturma! Düşünmeyen ve idrak etmeye gayret etmeyen insan al yanaklı bir hayvandır!
YALNIZLIK SENFONİSİ
Doğa bir arkadaş. Yalnızlık senfonisinin şefi. Senfonide olmayanların vay haline. Balıklara yer yok. Yapabildikleri bilet alıp izlemek olur. Çoğu zaman hayasızca domates atarlar. Bilet alıp izleyebildiklerine şükretmeleri gerek. İmkansız değil mi tüyleri kırpılmış bir koyunun senfoniyi bilet alıp izlemesi. Komiktir, bedava izleyenler dolaşıyor aramızda. Okulda, işte, evde… Belki de bu yüzden dedi yazar ‘’Bir okul fazla yapın bir hapishane eksiltmiş olursunuz’’ diye. Yalnız olmak. Doğaya ait olmak. Ait değil miyiz hepimiz doğa anaya. Mağarayı dost. Kurdu onurlu bir düşman. Akvaryuma sığmayan köpekbalığının düşmanı bile onurlu olmalı. Gurur duymalı onunla. Pençeleri yok diye kendini iyi sanan zayıflara sesleniyorum; Çok şeye sahip olanın köleliği de fazla olur. Yaşasın asil yoksuzluğum! Mağara yeterli sineklerin vızıltısından kurtulmak için. Doğa yeterli hakikati anlamak için. Tüyleri kırpılmış sürünün arasına girince şunu anlıyorum; Ben bu kulaklara göre ağız değilim! Unutma! Unutturma! Düşünmeyen ve idrak etmeye çalışmayan insan al yanaklı bir hayvandır!