Bahtin'in kuramsal kavramları

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Filozoflar kategorisinde Nietzsche tarafından oluşturulan Bahtin'in kuramsal kavramları başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,993 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Filozoflar
Konu Başlığı Bahtin'in kuramsal kavramları
Konbuyu başlatan Nietzsche
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

Nietzsche

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eyl 2009
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
44
Bahtin, zamanında bu kavram yaygınlaşmış olmamakla birlikte disiplinlerarası düşünmenin en özgün örneklerinden birini ortaya koyar. Dilbilim, Marksizm, filoloji, antoropoloji, edebiyat kuramı, felsefe ve hatta etnografya Bahtin'in çalışma alanlarıdır; ancak Bahtin tek tek bu disiplerin içine sıkıştırmaz kendini, aksine geniş kuramsal çerçevesini bu disiplinlerin tamamına yayar.
Bu disiplinlerarasılıkla onun geliştirdiği düşünme tarzının temel eleştirisi ve sorgulaması, Aydınlanmacı "evrensel akıl" kavramı ve buna bağlı "tek-sesli dünya görüşü" anlayışıdır diyebiliriz. Bahtinci temel kavramları bu bağlamda ifade edecek olursak, "çok-dillilik", "diyalojizm" ya da "diyalojik düşünme", ve "merkezsizlik" gibi kavramlara ulaşırız.
Diyalojizm, genel anlamda dünyanın çok-dilliliğine atıfla öne sürülen bir kavramdır. Dilin özü ve niteliği, diyalojik olmasıdır. Bu anlamda, diyaloji, monologun tam tersidir. Bunun anlamı, anlamlar arasında karşılıklı etkileşim ve diyalog olmasıdır, yani diyaloji karşılıklı etkileşim üzerine kurulu bir anlamlaştırma düşüncesidir. Dil, konuşan ya da yazan özne'den önce varolan bir yapıdır, ancak bu yapı yine de konuşma an'ında gerçeklik ( ya da anlam) kazanır. Bu bağlamda, konuşma anı, karşılıklı etkileşim anı olarak, hangi anlamın hangi anlamı nasıl etkileyeceğinin belirlendiği andır.
Zaten her zaman anlamla yüklü olan dil, monologa imkân vermez. Diyaloji, burada normal bir diyalogtaki gibi, iki kişi arasındaki söyleşi durumu değildir, esas olarak çoğul konuşan özneler arasındaki anlam ilişkisidir. Bu nedenle, "Diyalogun bağlamları sınırsızdır" der Bahtin. Buna bağlı olarak da çok-dillilik kavramı ortaya çıkar. Çok-dillilik, sözceler çokluğu ile ortaya çıkar. Bütün sözcelerin indirgenebileceği, ve bütün dillerin yanyana gelebileceği tek bir düzlem sözkonusu degildir.
Bahtin'in bu alanı açıklamak üzere, "merkezcil güçler" (centripetal) ile "merkezkaç güçler" (centrifugal) şeklinde kavramlar kullandığı görülür. Dilin ve anlamın açıklanışı üzerine kavramlardır bunlar. Birinciler, yaşamın akışını düzenleyip kalıplara sokarak bütünleştiren merkez yönelimli güçlerdir. İkinciler ise merkezileşmeden kaçan, bütünselleştirilemeyen ve sabitlenemeyen dilsel ve anlamsal ögelerdir. Çok-dillilik bu merkezkaç güçlerin varlığına dayandırılır. Dil ve kültür böylece sabitlenebilir bir yapı olarak anlaşılmaktan çıkarılır.
Karnaval teriminin ortaya çıkışı da bu noktayla ilişkilidir. Karnaval, yaşamın merkezcil bir yapıya sahip olduğu fikrinin yadsınması ve çok-seslilik üzerine bir anlayışın öne sürülmesini mümkün kılar. Bahtinci Karnavalesk terimi bu anlamda, yaşamın çok-sesliliğini ve anlam çokluklarını kuramsal alanda değerlendiren, Dil'i ya da Kültür'ü bu anlamda soyut bir yapı olarak anlayan anlayıştan (Saussure'ün Yapısalcı dilbilim'i) uzaklaşmak olarak görülür.
Dilin gerçek niteliği, buna göre soyut dil yapısında değil, belli bir andaki sözce icindeki dilsel alışverişte, yani diyalojide ortaya çıkar. Söyleyen ile dinleyen arasındaki ilişki anında ortaya çıkar, dilin anlamını belirleyen şey. Bahtin, bu anlamda, Saussurecü dil anlayışına tarihi ögesini sokmaktadır. Öte yandan eğer anlam, sadece söyleyen kişiye (özne'ye) ait degilse, burada merkezsizleştirilmiş de olmaktadır.
 
P

pissen

Ziyaretçi
Bahtin serim düğüm çözüm nedir bilmiyor mu yada sen mi atladın Nietzsche, zira ben hiç bir şey anlamadım bu başlıktan.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Buradaki ana sorun, dilin emirsel, noktalamasal olumlu/olumsuz kesinlikci ve monolog yapi ve isleyisidir. Iste boyle bir sessel/kulaksal dil yapilanmasinda gozun ve gozlemin verdigi cokboyutlu, derin ve oz algi; sadece bakanin bu goz dilini ancak ve ancak ses/kulak dilinin indirgemeci ve noktalamaci yapi ve isleyisi ile mumkundur.

Iste boyle bir monologlar arasi diyalog kurmak, diyalogdan ziyade monolog ustunlugune donusur. Cunku amac algilamak degil; herkesin biribirini kendi degerleri ile yargilamasi, mukayese etmesi ve kendince yazilani/soyleneni "dogru mu/yanlis mi" v.s. klasik s1k1s1k ve tikanik indirgemeci bir cevaba zorlar.

Iste kritik ve analitik dusunce, en azindan bu temeldeki tikanik soru/cevap diyalogu yerine, hem kendini hem de karsi tarafi dusuncesini dile getirmeye, bildigini ortaya koymaya yonlendiren bir dialogdur.

Orneklersek "A sin/degilsin, ya da A misin?" tikanikligi, "Neden A sin/degilsin?, A olmanin/olmamanin nedenleri nelerdir?" v.s. temelli soru ve cevabi algiya, bilgiye, bilince tasiyan bir dialogdur.

Ses/kulak dilinin emirsel yapi ve isleyisinin ortaya koydugu tek bir sey vardir. Olumlu/olumsuz, noktalama, sabitleme, sahiplenme, indirgeme ve bunun getirdigi, mutlaklik, kesinlik, ispat v.s. Halbuki dusunce noktalamaz ise gelisir, yenilenir, dusunur, sorgular, irdeler v.s.

Iste bu temelde bu emirsel noktalama dilinin anlam ve icerik ve de algi ve gozlem olarak her turlu algiya, bilgiye ve bilince acilabilmesi, analitik ve kritik zihniyet ve bunun soru/cevap temelli dusunce uretimi ve belirtimi ile mumkunlesir.

Aksi monolog ustunlugu, tartisma ikna olmasi/etmesi temelli hem kisileri tanitmayan hem kendilerini tanimalarina firsat vermeyen, hem dusunce ve bilgi icermeyen monologlar arasi diyalog kurma cabasidir. Buradaki amacta kendini karsiya kabul ettirmek ve karsiyi kendin gibi dusunmeye zorlamak ve yonetmek teslimiyetidir. Bu hem dusunce ozgurlugune hem de dusunme ufkuna set cekmekten baska birsey degildir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst