Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
e yatırsana. neyse ben başlayayım herkes uyusuk bu sitede. öhöm öhöhöm gençler şimdi şöyle. şimdi bunlar üniversiteye başlıyorlar. daha önce evlerinden çıkmamış, ana kuzusu, telli, sivilceli tipler tabi bunlar. üniversitede bunları fosillerle yatıp kalkmış, kafayı bilim de bilim ulan diye oynatmış profesörler bekliyor. bizim ergenuslar neye ugradıklarını şaşırıyorlar tabii. öyle böyle derken bu gunlere geldik işte dayı..
soruyu soran arkadaşımızın bir yanıtı olmalı her şeyden önce; o, yanıtını vermiş görünüyor. bilim ve bilimin tarafsızlığı/taraflılığı tartışmaya konu edilmelidir ki, bu konuda forum açtığımı biliyorum ve fakat bilim ve bilim insanlarını değerlendirir iken bir tez ileri sürmeden bir düşünceyi eleştirmek/yargılamak/değerlendirmek ve bunu genelleyerek aynı potada eritmek blimsel/düşünsel değildir ve tartışmayı kısırlaştırır. Antropolojinin son yüz yılda kat ettiği aşamayı/mesafeyi görmeyenler sanırsam kendi gölgelerini dinozor sanmaktadırlar...
Bence bu konuyu şöyle devam ettirelim çünkü mesleklerle din veya inanç konusunda bir bağdaşım kurulmamamalıdır. Mesela bir öğretmen de ateist olabilir bir hayat kadını da .Ama bunu sadece antropologlar ateist olur ve bunun nedeni nedir olarak araştırmaya çalışmak bence pek hoş olmuyor. Takdir size ait.
Özel olarak antropologlar hakkinda degil de, genel olarak bilim ve inanc acisindan baktigimda tek bir cevaba ulasabiyorum sahsen:
- Iki tarafli, basit ama cok yayginlasmis bir düsünce hatasi
Ilk basta sunu belirtmek istiyorum, ateistlik de bir inanctir.
"Taraf bir" allahin varligina inanir fakat buna dair maddi yada mantik ile onaylanabilecek bir ispati yoktur (zaten bu yüzden bildigim kadariyla her dilde buna "inanc" denir).
"Taraf iki" ise allahin yokluguna inanir ve bunun icin bilime dayanmaya calisir fakat "taraf bir" de oldugu gibi hic bir sekilde ispatlari yoktur.
Bu arada sunu da belirteyim, ben kesinlikle hic bir tarafi savunmuyorum ve sadece mantiken bu fenomene aciklik getirmeye calisiyorum.
Simdi, düsünce hatasinin temeli burdan kaynaklaniyor: Bilim bazi konularda, hakli olarak, kesin ve itiraza dayanikli bir sekilde ispatlar sunuyor (bilimin görevi zaten gerceklere isik tutmaktir, gerceklerin görevi ise kimsenin bakis acisina aldiris etmeden ciplak bir sekilde sadece gercek olmaktir).
Bu konulardan en popüleri evrim teorisi. Evrim teorisi tüm canli türlerinin milyarlarca sene boyunca olustugunu söyler ve diger antropoloji gibi bilim dallarindanda yeterince ispatlar seklinde destek alir.
Dini kitaplardaki yazilardan yola cikan taraf ise dünyanin sadece bir kac bin sene önce birden yaratildigina inanir.
Sonuc olarak bu konu hakkinda dini kitaplardaki yazilara inanan kesim bu evrim-yaratilis tartismasini kacinilmaz bir sekilde kaybediyor ve ortaya sanki tüm inanclari yalanlanmis gibi bir durum doguyor, cünkü bu kitaplar harfi harfine direk olarak allah`in sözü olarak kabul ediliyor.
Fakat göz ardi edilen bazi noktalar var:
1. Dini kitaplardaki bu yazilar metafor olarak algilanabilir (bu konuya hic girmicem cünkü adi üstünde metafor, nerden bakarsan bak)
2. Bilim bu misal olarak verdigim konuda tartismayi kesin olarak kazansa bile tüm kitap yanlistir anlamina gelmez mecburen.
3. Tüm dini kitaplar bilim tarafindan yanlislanabilse bile bu bir yaratan yoktur anlamina gelmez cünkü bilimin elinde buna dair hic bir sekilde ispati yok ve simdiye kadar hic olmadi da.
Yani bir bilim adaminin "üc milyar senelik fosil buldum, yaratan yok" demesine ben sahsen "eline saglik üc milyar senelik olmasi ilginc ama gerisi senin inancin" ve "istersen arastirmalarina su hala cözemedigimiz kara delik, singülarite, büyük patlama, kuantum fizik, kütlesel cekim, madde nedir, evren kac boyuttan olusur gibi konularla devam edebilirsin" derdim.
Durum bu iste, bilmek ve inanmak arasindaki farki unutanlar cok malesef. Bilim, herkesin test edebilecegi sekilde ispat sunabiliyorsa bu gercek, yine bilim tarafindan yanlislanana kadar dogru olarak kabul edilmesi gerekir.
Insanlarin inanca ihtiyaclari oldugu ise bana göre baska bir gercekmis gibi geliyor sanki.
Bu yüzden özellikle bu zamanlarda kritik düsünmeye ve ayni anda hosgörü ve karsilikli saygiya cok ihtiyacimiz var diye düsünüyorum.