- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 9 Nis 2012
- Mesajlar
- 14
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Bazen çok çaresiz kalıyoruz hayatta. Hiç pes etmemize, olası her yolu denememize rağmen dört duvar arasındaki karanlıkta kalıveriyoruz. Bunu hiç hak etmiyoruz belki, böyle düşünüyoruz. Fakat geriye baktığımızda yanlış şekilde değerlendirilen fırsatlar ve sapılmış yollar görüyoruz. Keşkeler çok sık çıkıyor ağzımızdan. Pişmanlığı hücrelerimize kadar zerk ettiriyoruz. Arada sırada o karanlığa uğrayan meraklılar, daha da karartıyorlar daha da siyaha çeviriyorlar dört duvar içini verdikleri tavsiyelerle. Kendimiz ile başbaşa bırakıp gidiyorlar bizi, sonuçta yine yalnız kalıyoruz. Keşke fark edebilseler onlar da bunu da, bizi yalnız bıraksalar o karanlıkta. Onlara uygun olmadığımızı fark ettikten sonra çekip gitmeseler. Bilseler, o karanlığa gömülü kalmamızın bir nedeni de onlar...
Yanlış kararlar vermiş, yanlış yollara sapmış olabiliriz. Bu bizim geçmişimizdir, artık. Fakat şuanki bizi yapanlar da yine o geçmişin biz de bıraktıkları izler ve değerlerdir. İnsanlar bunu anlamıyor. Onlarla aynı yola geçebilmeniz için sizden tüm geçmişinizden kurtulmanızı bir an bile düşünmemenizi istiyorlar. Ya bu mümkün mü? Onca pişmanlık ve onca acı içimizi eritmişken, sağlıklı bir şekilde düşünebilmek, sadece önüne bakabilen bir insan olabilmek mümkün mü? Belirtemediğimiz de bu işte. O insanlara o kadar çok bağlanıyor, öyle değerli ediyoruz ki mutlu olsunlar diye istedikleri gibi olmaya çalışıyoruz. Dillendirmiyoruz kafamızdan geçse bile acı hatıralar. Fakat gün geliyor tutamıyoruz kafamızın içinde onları, çıkıyor ağzımızdan. Hiçbir mutluluk vermemesine, hiçbir duygu uyandırmamasına rağmen.
İnsanlar nefret ediyor bundan işte. Sizin istediğinde hafızasını sıfırlayabilen bir robot olmanızı bekliyorlar. İmkansız ya bu. Onların sizler için ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışırsanız çalışın, hep bu geçmişte kalan ayrıntılara takılıyorlar. İtiyorlar sizi hayatlarından, rest çekiyorlar. İmkansızı başarmamızı bekliyorlar. Ne kadar acı ve elem dolu bir şey bu. Gözyaşlarınız kan oluyor da, inandıramıyorsunuz kendinize. İçten içten kuruyorsunuz da, görmüyorlar acınızı.
Yanlış kararlar vermiş, yanlış yollara sapmış olabiliriz. Bu bizim geçmişimizdir, artık. Fakat şuanki bizi yapanlar da yine o geçmişin biz de bıraktıkları izler ve değerlerdir. İnsanlar bunu anlamıyor. Onlarla aynı yola geçebilmeniz için sizden tüm geçmişinizden kurtulmanızı bir an bile düşünmemenizi istiyorlar. Ya bu mümkün mü? Onca pişmanlık ve onca acı içimizi eritmişken, sağlıklı bir şekilde düşünebilmek, sadece önüne bakabilen bir insan olabilmek mümkün mü? Belirtemediğimiz de bu işte. O insanlara o kadar çok bağlanıyor, öyle değerli ediyoruz ki mutlu olsunlar diye istedikleri gibi olmaya çalışıyoruz. Dillendirmiyoruz kafamızdan geçse bile acı hatıralar. Fakat gün geliyor tutamıyoruz kafamızın içinde onları, çıkıyor ağzımızdan. Hiçbir mutluluk vermemesine, hiçbir duygu uyandırmamasına rağmen.
İnsanlar nefret ediyor bundan işte. Sizin istediğinde hafızasını sıfırlayabilen bir robot olmanızı bekliyorlar. İmkansız ya bu. Onların sizler için ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışırsanız çalışın, hep bu geçmişte kalan ayrıntılara takılıyorlar. İtiyorlar sizi hayatlarından, rest çekiyorlar. İmkansızı başarmamızı bekliyorlar. Ne kadar acı ve elem dolu bir şey bu. Gözyaşlarınız kan oluyor da, inandıramıyorsunuz kendinize. İçten içten kuruyorsunuz da, görmüyorlar acınızı.