Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Açım ama ne yesem?

muratkarahan

Yeni Üye
3 Tem 2010
169
4
18
32
tam aksi belki az yemek az uyumak az konuşmak daha da olgunlaştırır,belki uzak durmak,kendinle uğraşmak daha iyidir.metabolizma nekadar yediğine değil ne yediğine bakar,gerisi obezite ,kalp damar problemlerinden başka bir şey yapmaz..bence.:)

Cümleleri direkt ilk anlamları ile okumuşsun.Yazdıklarımdan obezite ve kalp damar problemelerine ulaşman bunu gösteriyor.Daha çok insan tanımaktan ve soyut ihtiyaçlardan bahsetmiştim :)
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
Cümleleri direkt ilk anlamları ile okumuşsun.Yazdıklarımdan obezite ve kalp damar problemelerine ulaşman bunu gösteriyor.Daha çok insan tanımaktan ve soyut ihtiyaçlardan bahsetmiştim :)
komik ama ,sizde aynı şekilde okumuşsunuz ,ruh tanımada obur olmanın faydası yok,yürek yarasından başka bir şey çıkmıyor vesaire..:D
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Ruh doyumsuzdur çünkü ruhun potansiyeli insan bedenin sınırlarını fazlası ile aşar. Güzelliklerle, sanatla, okumakla ve araştırmakla beden içinde ruh bedeni de aşarak büyür ve gelişir. Son nokta asla olmayacaktır.
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
ruh doyumsuzluğunun sonu hiç olmayacak ,hep onun lüksüne yaşayıp gideceğiz,oku, öğren,tanı,karşılaştır,eksik yanlış varsa tamamla dahasını isterse sakın kırma yap,uğraş ,paralan ruhun doysun,aman ruhsal açlık bilmem neler yapar...Ayrı değil BEN den ruhum ama O değil mi ben in başındaki tek tanrı ,hükümdar öyleyse...bazen zalimin önde gideni ,hep onun dediğini yapmak zorunda mıyım aman ona bişey olmasın diye..azıcık had hudud bilse öyle memur çocuğu gibi davransa biraz tutumlu olsa,doymayı bilse,her gördüğünün peşinden koşmasa,nasıl olacaksa tabi.var mı bilen terbiyesini..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Bazı düşüncelerimi düzelttikten/değiştirdikten sonra anlıyorum ki önceki düşüncelerim hastalıklıymış..peki ya şimdi yeni ulaştığım düşüncelerimide ilerde değiştirirsem ne olacak, oldu mu bunlarda hastalıklı...bu paradokstan çıkış yok.. açım ama ne yesem? diyorsunuz, bu sizdeki bir düşüncenin/kanının ürünü değil mi? belkide aç değil toksunuz ama kendinizi aç sanıyorsunuz.. aç olduğunuzdan nasıl emin oldunuz? ruhum aç demek o kadar kolay değil bence, ruhunuz hakkında konuştuğunuza emin misiniz? belkide hastalıklı düşüncelerinizi ruhunuzun sesi sanıyorsunuz, belkide hastalıklı düşünceleriniz ruhunuzun üzerini kaplamış ve oraya ulaşmanızı imkansız kılmıştır..
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
bu başlığı ne zaman görsem ne atıştırayım diye düşünüyorum,iştah açıcı bir başlık..konu neydi?
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
Bazı düşüncelerimi düzelttikten/değiştirdikten sonra anlıyorum ki önceki düşüncelerim hastalıklıymış..peki ya şimdi yeni ulaştığım düşüncelerimide ilerde değiştirirsem ne olacak, oldu mu bunlarda hastalıklı...bu paradokstan çıkış yok.. açım ama ne yesem? diyorsunuz, bu sizdeki bir düşüncenin/kanının ürünü değil mi? belkide aç değil toksunuz ama kendinizi aç sanıyorsunuz.. aç olduğunuzdan nasıl emin oldunuz? ruhum aç demek o kadar kolay değil bence, ruhunuz hakkında konuştuğunuza emin misiniz? belkide hastalıklı düşüncelerinizi ruhunuzun sesi sanıyorsunuz, belkide hastalıklı düşünceleriniz ruhunuzun üzerini kaplamış ve oraya ulaşmanızı imkansız kılmıştır..
çok doğru noktalardan yakalamışsınız mevzuyu o sebepten kelimelerle oynayıp dağıtmadan sereyim analizimi kendimce.
konu başlığı genele hitaben,genelin parçası olarak bende kaçamıyorum,her ruh doyumsuzdur kesin kanım.hiçbir unsur tamamen onun isteklerini doyuramaz sürekli ister,ister ki yaşamın devam etsin, her formuyla devam etsin.o kadar da kötü değil durum yani.ben Tasavvufun çatısı altına sığınanlardanım ,işim kolay yani esasen ruhu kendime açıklarken çok alengirli değil ..
son olarak, hastalıklı olma ihtimalim yüksek ,olabilir e bunuda pek önemsemiyorum:)
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
tasavvufun çatısı eskisi gibi sağlam değil,kiremitlerin aktarılması lazım..her yerden su sızıyor dikkat et.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
her ruh doyumsuzdur kesin kanım.hiçbir unsur tamamen onun isteklerini doyuramaz sürekli ister,ister ki yaşamın devam etsin

Doyumsuz olan ruh değilde düşünce olabilir. Sadece varolmanın bilincine sahip değiliz aynı zamanda düşüneniyiz. düşünürüz ve varoluruz. eğer düşüncelerimzi sadece ruhumuz (tinselliğimiz) üretiyor olsaydı belkide doyumsuz olmayacaktık.
ancak insanın yapısına bakıldığında; (kierkegaardın tesbitleriyle)

Tinsenlik ve doğallık ( sonlu ve sonsuz)
Geçici ve kalıcı
Zorunluluk ve özgürlük

ögelerinin birarada olduğu görülüyor. bu da haliyle hastalıklı ve paradoksal insani/beşeri yapıyı doğuruyor.

Kısacası herkes hastalıklı:)
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
Doyumsuz olan ruh değilde düşünce olabilir. Sadece varolmanın bilincine sahip değiliz aynı zamanda düşüneniyiz. düşünürüz ve varoluruz. eğer düşüncelerimzi sadece ruhumuz (tinselliğimiz) üretiyor olsaydı belkide doyumsuz olmayacaktık.
ancak insanın yapısına bakıldığında; (kierkegaardın tesbitleriyle)

Tinsenlik ve doğallık ( sonlu ve sonsuz)
Geçici ve kalıcı
Zorunluluk ve özgürlük

ögelerinin birarada olduğu görülüyor. bu da haliyle hastalıklı ve paradoksal insani/beşeri yapıyı doğuruyor.

Kısacası herkes hastalıklı:)
düşünmek için gerekli dinamik altyapının kaynağı ayrımlı ise akıl mı ruh mu ?her ikisimi mutlaka biri baskın çıkıyor ayrıysa ve ruh doyum sağlamak için aklı kendine doğru kaydıracak yeteneğe sahip bence..
varolmanın bilincini tam çözümlemiş olduğunu düşünen düşünürler varlıklarının kaynağını kendi ifadeleriyle ispat etme çabası gösterirken VAROLMA kelimesi bile öz dışı müdaheleye tabidir.Dışında müdahele edilgenliğine sahip.
Hep derim yine bilmenin seyre hayrı yok diye.düşün düşün çok işim hayırlısı :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Doyumsuz olan ruh değilde düşünce olabilir. Sadece varolmanın bilincine sahip değiliz aynı zamanda düşüneniyiz. düşünürüz ve varoluruz. eğer düşüncelerimzi sadece ruhumuz (tinselliğimiz) üretiyor olsaydı belkide doyumsuz olmayacaktık.
ancak insanın yapısına bakıldığında; (kierkegaardın tesbitleriyle)

Tinsenlik ve doğallık ( sonlu ve sonsuz)
Geçici ve kalıcı
Zorunluluk ve özgürlük

ögelerinin birarada olduğu görülüyor. bu da haliyle hastalıklı ve paradoksal insani/beşeri yapıyı doğuruyor.

Kısacası herkes hastalıklı:)

Ruh değil de düşünce derken, düşünceyi yaratan beynin sınırları vardır, ruhun ise yoktur. Ruh, Yaradan'ın bir parçası olan yanımızdır ve sonsuzdur. Ruh dünya yaşamında yaşamakla, tecrübe etmekle büyür, gelişir fakat asla doyacağı son nokta olmayacaktır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Ruh değil de düşünce derken

Düşüncenin temelini bilemiyoruz, dibi karanlık bir kuyu gibi , düşünce var ancak altı boşlukta duruyor sanki, düşünceyi inşa eden şeyin temeli belirsizdir bu nedenlede düşünce doyumsuzdur demek istemiştim...düşüncenin dayanağı yoktur. örneğin içinize dönün ve kendinizi kontrol edin, düşüncelerinizi kontrol edin ..hayata bakışınız,felsefeniz,kanılarınız,inançlarınız vs hepsi size anlamlı gelenlerden oluşmaktadır, ancak bir başkasına da bambaşka şeyler anlamlı gelmekte .. eğer insana özgü kökenimizi,varoluş amacımızı/varoluşumuzun anlamını bilseydik bu konu boşlukta asılı kalmasaydı bu durum ancak böyle değişebilirdi, başka türlü değişmesi mümkün görünmüyor..
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
Düşüncenin temelini bilemiyoruz, dibi karanlık bir kuyu gibi , düşünce var ancak altı boşlukta duruyor sanki, düşünceyi inşa eden şeyin temeli belirsizdir bu nedenlede düşünce doyumsuzdur demek istemiştim...düşüncenin dayanağı yoktur. örneğin içinize dönün ve kendinizi kontrol edin, düşüncelerinizi kontrol edin ..hayata bakışınız,felsefeniz,kanılarınız,inançlarınız vs hepsi size anlamlı gelenlerden oluşmaktadır, ancak bir başkasına da bambaşka şeyler anlamlı gelmekte .. eğer insana özgü kökenimizi,varoluş amacımızı/varoluşumuzun anlamını bilseydik bu konu boşlukta asılı kalmasaydı bu durum ancak böyle değişebilirdi, başka türlü değişmesi mümkün görünmüyor..
düşüncenin temelini tam metniyle bulamasakta esas etkinin, kimyasal mekanizmaların tesiri altında kaldığını düşünüyorum.
Hormonal yaşam,isteklerin çıkış noktası,
burdan isteğe bağlı düşüncenin; gelişim oluşturması,hareket,doyum yada istek tekrarı çıkar.O sebepten Bence o kadar askıda bir durum değil ,ama kimyayı belirleyen unsurlar biraz pusulayı şaşırtabilir o uzun iş.
Düşünce kaynağına göz attıktan sonra ruhun bu adres üzerinden doyum sağlamaya çalışması ve hamleleri tayin etmesi daha kolay.
İnsana özgü kökenimiz saptanabilir ,varoluş amacımız yorumlanabilir bir konu.
varoluş amacını netleştirebilmiş ruhlar,belki biraz kandırmaca,kanalize etmeyle ruh doyumuna ait noktaları bilirler.
Oksijen ve bu bedenle algılanabilir kısmı daha kolay geçilebilir bu şekilde.tanımla ve ikna et ruhu ekmeklede doyar rostoylada..

En düzeltebildiğim hali bu ,birde fincanı ters çevirip bakınız bu fala gibi.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
[MENTION=4517]meyelan[/MENTION]; yazdıklarından bir çıkarıma varamadım inanın ki , yada başka deyişle anlamadım diyeyim:confused:
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
düşüncenin temelini tam metniyle bulamasakta esas etkinin, kimyasal mekanizmaların tesiri altında kaldığını düşünüyorum.
Hormonal yaşam,isteklerin çıkış noktası,
burdan isteğe bağlı düşüncenin; gelişim oluşturması,hareket,doyum yada istek tekrarı çıkar.O sebepten Bence o kadar askıda bir durum değil ,ama kimyayı belirleyen unsurlar biraz pusulayı şaşırtabilir o uzun iş.

İsteği, istenci ,bilinci iradeyi vs oluşturan altyapı oldukça diyalektik olmuş oluyor böylece, kimyasal olayları çözsek bile bu karmaşık yapıyı çözümlemek mümkün değil bana göre..evrendeki belkide en kompleks yapı beynimizdir diyorlar..

Düşünce kaynağına göz attıktan sonra ruhun bu adres üzerinden doyum sağlamaya çalışması ve hamleleri tayin etmesi daha kolay.

Nasıl olabilir sizce?

İnsana özgü kökenimiz saptanabilir ,varoluş amacımız yorumlanabilir bir konu.

kökenimizi nasıl saptayabiliriz sizce? amacımız hakkında ne yapabiliriz? varoluş amacı diye bir amaç bile sonsuzluk içinde çok garip geliyor bana.
varoluş amacını netleştirebilmiş ruhlar,belki biraz kandırmaca,kanalize etmeyle ruh doyumuna ait noktaları bilirler.
Oksijen ve bu bedenle algılanabilir kısmı daha kolay geçilebilir bu şekilde.tanımla ve ikna et ruhu ekmeklede doyar rostoylada..

Tanrı doğrudan doğruya bilgi vermediği sürece hakikatı kavramak mümkün mü?
 

meyelan

Yeni Üye
25 Ağu 2013
785
26
28
kimyasal mekanizma ile parantez içine alınabilir birsürü etkin ajan var bireyi oluşturan, genetik en önemli etki,çevresel,psikolojik dinamikler,algı parabolü,ve Tanrı istenci,isteği güdümünde meyelan hali yani birçeşit yönelme ile belirlenmiş istekler ki belirleyen dinamiklerin çoğunluğu yukarıda .
Beynin birtakım alanları görevini hala ifşa etmemiş olsada insan ve onun gereksinimlerine dair varolduğu kesinliği kabuldur sanırım.yapının kompleksliği ne olduğu gerçeğini etkilemez bence.
Esasen bu itici ajanların nereye ittiğini anlamak,geliş evrelerini keşfetmek ,ne istediğini çözmek ,isteğin olabilirliğini yorumlayabilmek isteğin kendini gerçekleştirmekten daha zor bir iş.insana özgü dediğim burdan hareketle alına yol ve etapları bireysel ,bir keşif alanı.
bu hengame alanında doğru ve yol gösterici bir iz olduğunu varsayarak ,tek işin çok boyutlu gören bir gözlük edinmekte olduğunu düşünüyorum.Yani hakikat bir yerde asılı duruyor ve bende arıyorum,duyularımı temizlemem gerek yada başka bir kapı aralığı bulmam gerek.
yoksa durup dururken yine Hz Muhammed i Rabbine en yakın yapan ve onun için alemi vareden ameli nedir ki de boğulabilirim.


kısmen anlatabildim umarım diycem artık gerekirse kendimi tercüme ederim :p
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Hz Muhammed i Rabbine en yakın yapan ve onun için alemi var eden ameli nedir ki de boğulabilirim.

bu sonradan uydurma bir söz,bence buna takılıp kalmayın..buna benzer peygamberi yüceltme adına düzülmüş bir çok yalan dolu tasavvuf kitaplarında..benim asıl merak ettiğim şey;şu yaşadığımız hayattan önce de bir yaşantımızın olup olmadığı,Muhammed'in peygamber Marx'ın ateist olacağı önceden belli değilse ve Allah insanların kaderini önceden tayin etmediyse hangi kriterlere göre insanları zaman ve mekan içinde değişik hayat şartlarında var etti?bende bu haksızlık gibi görünen soru yumağı içinde boğulma safhasındayım..Firavun'un suçu ne?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
kimyasal mekanizma ile parantez içine alınabilir birsürü etkin ajan var bireyi oluşturan, genetik en önemli etki,çevresel,psikolojik dinamikler,algı parabolü,ve Tanrı istenci,isteği güdümünde meyelan hali yani birçeşit yönelme ile belirlenmiş istekler ki belirleyen dinamiklerin çoğunluğu yukarıda .
Beynin birtakım alanları görevini hala ifşa etmemiş olsada insan ve onun gereksinimlerine dair varolduğu kesinliği kabuldur sanırım.yapının kompleksliği ne olduğu gerçeğini etkilemez bence.
Esasen bu itici ajanların nereye ittiğini anlamak,geliş evrelerini keşfetmek ,ne istediğini çözmek ,isteğin olabilirliğini yorumlayabilmek isteğin kendini gerçekleştirmekten daha zor bir iş.insana özgü dediğim burdan hareketle alına yol ve etapları bireysel ,bir keşif alanı.
bu hengame alanında doğru ve yol gösterici bir iz olduğunu varsayarak ,tek işin çok boyutlu gören bir gözlük edinmekte olduğunu düşünüyorum.Yani hakikat bir yerde asılı duruyor ve bende arıyorum,duyularımı temizlemem gerek yada başka bir kapı aralığı bulmam gerek.
yoksa durup dururken yine Hz Muhammed i Rabbine en yakın yapan ve onun için alemi vareden ameli nedir ki de boğulabilirim.


kısmen anlatabildim umarım diycem artık gerekirse kendimi tercüme ederim :p


anlıyorum..(bu kez anladım:)).. bizi oluşturan atomlar,hücreler,kimyasal olaylar,istek ,istenç,duygular,akıl,mantık ,bilinç irade vs.. ortadaki karmaşaya bakar mısınız.. bu mekanik sistemlerin işleyişini çözmeye çalışarak veya çözerek varoluşa bir anlam veremeyiz bence..eğer zaten biz maddelerin tozundan, neden -sonuç ilişkisinden, devinimden, evriminden vesaire oluşmuş olsaydık bu ruhsuz maddeler gibi olurduk... neden diye sormaz, yaşamıda ölümüde, olan bitenide vb sorgulamaz bu devinim içinde parça /nüve/toz görevimizi yapar dönüşür giderdik..

Şurasını atlamayalım; bizler sonuçta Tanrının bir düşüncesinin ürünleriyiz..ve Tanrı bizi bir çok zorunlu öge ile yarattı (akıl,mantık,duygular,irade,istekler-arzular,soyut düşünme, yaratıcılık,yargılama,sorgulama vs) bu ögeleri aşmamız mümkün değil..bizi biz yapan şeyler bunlar bunlar temel dayanaklarımız bizler sadece bilinç ve irade sahibi canlılar değiliz, bu bilinç ve iradenin alt yapısını oluşturan oldukça karmaşık bir yapı var... neyse esasta varmak istediğim nokta şudur; bizler bu halimiz ve hakikat yoksunluğumuz ile düşünceler üretiyoruz..bu düşüncelerin ucu hep acık kalmaya mahkum, bu şartlarda üretilen düşünceler karanlıkta yolunu kaybetmeye mahkum, şaşırmaya mahkum,paradoksa mahkum,bu şartlarda üretilen düşünceler uçsuz bucaksız bitmez tükenmez sorular üretmeye mahkum.. açım ama ne nesem diyorsunuz ya işte bu düşünceleri yiyerek doymanız mümkün değil...istediğiniz kadar yeyin bunların akıl için kalorisi fazla olsada, ruh için besin değeri çok düşük...
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst