8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Tarih Kulübü kategorisinde fides tarafından oluşturulan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,436 kez görüntülenmiş, 22 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Tarih Kulübü
Konu Başlığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan fides

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

8 MART DÜNYA EMEKÇI KADINLAR GÜNÜ!



Bu uluslararası günün gerçek manası Alman Sosyalist Clara Zetkin...1907’de Uluslararası Sosyalist Kadınlar gününü organize eden Clara Zetkin,tüm sosyalist partileri kadınların oy için savaşmaya davet edip konferanslar hazırladığında 1908 yılında New York Sosyal Demokrat Kadınlar birliği bu çağrıya uyarak büyük gösteri düzenlemiş.1909’da, Kopenhag’daki Sosyalist kadınlar 1910’da 2.Enternasyonel Konferansında Clara Zetkin, 8 Mart 1857 de ölen 129 kadının anısına bu günü Uluslararası bir kadın günü olmasının gereğini vurgulayıp kabul ettiriyor.1911 yılı 19 mart’ında Avrupalı sosyalistler,ilk kez bir uluslararası kadınlar gününü kutluyorlar.

Ve nihayet 1975 yılında Dünya Kadın Yılı’nı ilan Birleşmiş Milletler Örgütü 16 Aralık 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına karar verdi.Kadınlara eşit haklar verilmesinin Dünya barışını güçlendireceğini kabul etti.

Böylece 8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.

Dünya kadınlarının böyle bir güne sahip olmalarının bedelini çok ağır ödemek zorunda kaldılar ama başardılar.

Kısaca;8 Mart 1857; 129 işçi kadın yaşamını verdi ve bize özgür yaşamı kazanmak için en büyük bedel olan yaşamımızı koyma zorunluluğunu öğretti. Bu aynı zamanda özgücümüze dayanarak yaşam gücü olabileceğimizin eylemle tamamlanmasiyla oldu. Kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesine karşı kadın, belki de ilk örütlü tepkisini koydu.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

Dünyanin her yerinde en fazla kadınlar ve çocuklar sömürülmektedir. Sömürmüye 'dur' demek bizim görevimizdir. Clara Zetkin, Rosa Luxemburg, Kollontai, ve Krupskayalarin tekipisi, tıpkı yaşam savaşında büyük bedeller ödeyerek yüceleşen, Tanya, Zilan, Çigdem, Idil, Barbara, Andrea, Viyan Beritan ... gibi olabilmek. Onların yükselttiği direniş bayraklarını kaparcasına yakalamak ve özgür yaşam hayallerimizi gerçekestirebilmek. Bunun için örgütlenmek, bunun için direnmek.

Dünyadaki bir çok kadın cins ve emek sömürüsünü ayni anda yasamaktadir. Türkiye ve Kürdistan'da oldugu gibi diğer bir çok dünya ülkesinde yaşanan savaşların acısını ençok kadınlar yaşıyor. Kürt kadını ise, ezilen ulus kadını olması nedeniyle üçüncü bir baskı altında ve buna karşı en güçlü ve örgütlü direnişi gösteriyor.

Genel Birkaç Bilgi:



Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre(2001);

1.Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.

2.Bunakarşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.

3.Dünya’daki mal varlığının %1’ine sahipler.

4.Başka bir deyişle dünyadaki işlerin %34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin %90’ına ve toplam malvarlığının %99’una sahipler.

5.Şahirlerde evlikadınların %18’i,köylerde de%76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

6.Kadınların %57,7’si evliliklerinin ilk günlerinde şiddetle karşılaşıyor.

7.Aile içi suçların %90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.



Türkiye’de 8 Mart Kadınlar Günü



İlk kez 1921 yılında ‘’ Emekçi Kadınlar Günü’’olarak kutlanmaya başlanan 8 Mart,1975 yılında daha yaygın olarak kutlandıve sokağa taşındı.1975 yılında ‘’Türkiye 1975 Kadın Yılı’’ kongresi yapılmıştır.1980 askeri darbesinden sonra dört yılanılmadı 8 Mart.1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.Kadınlar 80’li yıllarda 8 Mart’ı izinli yürüyüşler ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da,küçük guruplar halinde mütevazi kutlamalar gerçekleştirildi.90’lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş katılımlarla oldu.

Tüm bunlardan sonra 8 Mart dünya kadınlarının yüzyıllardır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.



Ama yine de cemre her yıl olduğu gibi bugünde ,gelecek güzel günlerin habercisi olarak, o günlerin mücadelecisi kadınlara düştü.Kadın,üzerinde namus etiketi taşıyan bir mal değildir.Abisinin kurşunuyla açılmış yaradan usul usul toprağa akan kan , her hangi bir şeyin temizleyicisi değil, tazecik bir bedenin hayattan koparılışıdır.Kadınlar bizlerin ardında değil ,bizlerle yanyana.Bizlere hizmet etmek değil, birlikte yaşamı var etmek adına.


Alıntıdır
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Üç etekli ak pusulu türkü bakışlı
Kadınlar yürüyor dağlara doğru
Leylak moru gül kurusu dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Sivas'lımı Urfa'lımı bilemem gayri
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru
Ordu ordu çekip gider ay çiçekleri
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi
Bilemezler avcının kim olduğunu
Sezmişler düşmanın kokusunu
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi.


H. Hüseyin Korkmazgil


kadinlar.gif
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Bugünün bir Dünya Kadınlar Günü olmasını sağlayan tarihteki bazı önemli kilometre taşlarına şunları örnek olarak verebiliriz.

1857 New York: Kadınlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.
1908 New York: 15.000 kadın daha az çalışma saati, daha fazla gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan “Ekmek ve Gül” idi. Ekmek hayat güvencesini, karın tokluğunu, gül de daha kaliteli hayatı simgeliyordu.
1909: İlk Kadın Günü 28 Şubat’ta kutlandı. Avrupa’daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı
1910: Clara Zetkin adlı bir Alman sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonali’nde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.
1911: Kophenhag kararından sonra ilk defa 19 Mart’ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik faaliyetler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanında meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahiptir
1917: Rus kadınlar “ekmek ve barış” için grev yaptılar. Hayat şartlarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart’ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da kabul görmüştür
1977: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü olarak 8 Mart’ı kabul etti.
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

15.bmp

“Uyanın, harekete geçin, savaşın! Bugünkü büyük tarihi durum sizleri cesaretsiz bulmasın. Dünün bilinmeyen milyonlarca köle kadınları, bugünün savaşçıları meydana çıkın ve ileri yürüyün!”

Clara Zetkin, kızlık soyadı Eissner (5 Temmuz 1857 - 20 Haziran 1933) devrimci sosyalist Alman politikacısı ve kadın hakları savunucusu.

1917`ye kadar Almanya Sosyal Demokrat Partisi`nde aktif olarak çalıştı, daha sonra Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi`ne (USDP) katıldı ve Spartaküst Birlik`in kurucuları arasında yer aldı, bu birlik 1919`da Almanya Komünist Partisi (KDP) oldu. 1920`den 1933`e kadar Reichstag`da partisini temsil etti.

Yaşamı
Zetkin, Saxony`de dünyaya geldi. Öğretmenlik eğitimi aldı, 1874`ten itibaren Almanya`daki kadın hareketi ve işçi hareketi ile ilişki içerisinde bulunmaya başladı. 1878`de Almanya Sosyalist İşçi Partisi`ne (SAP) katıldı.

Bismarck`ın 1878`de sosyalist hareketi yasaklaması üzerine, 1882`de Zürih`e, daha sonra Paris`e sürgüne gitti. Clara Eissner, 1889`da ölen sevgilisi Ossip Zetkin`inin (çiftin iki erkek çocuğu bulunuyordu) soyadını edindi. 1899`da bir kere daha evlendi ve 1928`e kadar 19 yıl evli kaldı.

Clara Zetkin, SPD`den de yakın arkadaşı Rosa Luxemburg ile birlikte devrimci radikal solun önde gelen isimleri arasında yer aldı. Revizyonizm tartışmasında Luxemburg ile birlikte Eduard Bernstein`i eleştirdi.

Zetkin kadınların oy hakkı ve fırsat eşitliği gibi konularda kadın politikasına da eğildi. Sosyal-demokrat kadın hareketini geliştirmeye çalıştı, 1891`den 1917`ye kadar SDP`nin kadın gazetesi Die Gleichheit`in editörlüğünü yaptı. 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Clara Zetkin, 1. Dünya Savaşı sırasında Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg ve diğer etkili SDP politikacılarıyla birlikte partinin Burgfrieden politikasına, savaş döneminde grev yapılmayacağına ve hükümetin ve savaşın eleştirilmeyeceğine dair geçici bir barış anlaşması denebilir, karşı çıktı. Savaş karşıtı görüşlerinden dolayı defalarca tutuklandı, gene de Berlin`de 1915 yılında savaş karşıtı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansını düzenledi.

Ocak 1919`da Almanya Komünist Partisi kuruldu. Zetkin partiyi 1920-1933 arası Reichstag da temsil etti. Lenin`le 1920`de “Kadın Sorunu” üzerine bir görüşme gerçekleştirdi. 1924`de kadar KDP`nın merkez ofis üyesi, 1927`den 1929`a kadar partinin merkes komitesi üyesi oldu. 1921`den 1933`e kadar Komintern`in idari komitesinde yer aldı. Ağustos 1932`de kıdeminden dolayı başkanı olduğu Reichstag`da Nasyonal Sosyalizm ile savaşılması gerektiği çağrısında bulundu.

Adolf Hitler`in Almanya Komünist Partisi`ni Reichstag yangınından sonra yasaklamasıyla Zetkin ömrünün son zamanlarını Sovyetler Birliği`nde sürgünde geçirdi, 1933`te Moskova`da kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti ve burada defnedildi.

Birleşene kadar Doğu Almanya`nın on mark banknotlarının üstünde fotoğrafı yer aldı.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Yer-yüzü Cenneti-nin emekçi tüm kadınlarına armağanımdır



KADIN


Bir kadın doğurdu beni
Can-ını verdi bana
Ana dedim ben o-na!...
o-nu da bir kadın doğurdu
kızım dediler o-na
onların kızı
benim anam!...
oğul doğurduğu için
sevinçliydi babam
büyüyecektim aralarında.
Anam sustukça babam konuştu
kızlar sustukça oğullar konuştu
onların kızı anama değil
anamın doğurduğu bana
ne olacağını sordu babam!...
babamı da bir kadın doğurmuştu
onların oğlu, göz-bebekleri
kızları sorulduğunda
hiç sayılmadılar ki!?
babam anasını çok severdi
anam da babasını
bense anamı…
babam bana sorduğunda
sevinirdi yürekli anam
ötelenmekten gocunmaz
can-ını gördüğü bende
yazgısına sığınmış sevda bulutu
yüklerdi yüreğini her gün/gece bana
ben kadın değilim
bir çocuğum var…


Küçüksu,
8 Mart 2007
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Dünya emekçileri kadınlar günü

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır

Türkiye'de 8 Mart Kadınlar Günü

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya başlandı.

Kadına karşı şiddet ve 2007 itibariyle dünyadan veriler;

* Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
* Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
* Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
* Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
* En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
* Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
* Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
* Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

günde en az 8 saat işi başında didinen ya da didinmiş, aile ve topluma hizmet edip, kalkınmaya destek olan tüm emekçi kadınların günüdür, maalesef ülkemizde bir sevgililer günü havası yaratılmaya çalışılmakta, milletin birbirine hediye almasını sağlayacak çalışmalara gidilmektedir. ayıptır, yazıktır. sadece "emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun" sözü yeterlidir. kadının sosyal toplum ve iş hayatına ne büyük katkısı olduğunun hatırlanması yeterli olacaktır.

kayıtlara göre nüfusun 12%si okuma yazma bilmiyor.
okuma yazma bilmeyenlerin 75%si kadın.
bu oran genel nüfusun 20%si oluyor.

25 yaş üstü nüfus içinden:
toplam kadın nüfusunun (sondaki parantez toplam nüfusa oran)
%27.38'i okur yazar değil (% 13,74)
%7.52'si okur yazar ama bir egitim kurumundan mezun değil (% 3,77)
(bunlar ilkokul3'ten mezun da olabilir)
% 45.24 ilkokul (5 yil) (% 22,71)
% 5.30 orta okul (% 2,66)
% 9.11 lise ve dengi (% 4,57)
% 5.39 yüksek okul mezunu (% 2,71)

1935 senesinde 395 millet vekilinden 18'i kadın (%4.6)
2002 senesinde 550 milletvekilinden 24'ü kadın. (% 4.4 daha iyi değil kesinlikle)
bu konuda en trajik tablo 1950 senesinde 487 milletvekilinden 3ünün kadın olması şeklinde vuku bulmuş.

21. yüzyilda türkiye'de kadin tablosu

türkiye'de hala kadınların yüzde 40'ı görücü usulüyle evlenirken, yüzde 30'u dini nikahla, yüzde 20'si nikahsız yaşıyor...
türkiye'de 8 milyon kadın okuma-yazma bilmiyor, eğitim gören 100 kadından ise sadece 2 tanesi yükseköğrenim görüyor...
türkiyede kadınların yüzde 55'inin doğum kontrolünü uygularken, yüzde 64'ü hamilelik döneminde doktor yüzü görmüyor. anne olmak için
ülkemizde yılda 2 bin 500 kadın yaşamını yitiriyor.
türkiye'de kadınların yüzde 65'i eve gelen konuğa görünmüyor, ki bu özellikle kırsal kesimde çok yaygın.
türkiye'de berdel, başlık parası, töre ve namus cinayetleri, dayak, baskı ve gelenekler kadını hedef almaya devam ediyor.

yani 21. yüzyılda türkiye'de hala kadının adı yok ne yazik ki...

hadi bu durumu kutlayalım hep beraber.

kaynak;kutsal bilgi kaynakları
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Kadınları susturulmuş bir toplum çökmeye mahkumdur. Üreten ve yeni kuşakları şekillendiren kadınlar salt birer emekçi olarak değerlendirilmemelidirler. Kadınlar özgürlüğün temsilcisi olabilirler; gözlerindeki bağ çözülmüş olarak...erk-egemenin düşün-seli köle emeği üzerine kuruludur ve köle olmadan yaşayamaz; tarihin ilk kölesi ise kadınlardır. Köle ve özgür zıtları temsil ederler; emek ve sömürü gibi; dünyanın emekçileri, üretenleri ve köleleri cins ayrımı gözetmeksizin özgür olmaya doğru adım attıklarında bu günün tarihsel anlamı iz-düşümünü bulacaktır.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65



3 Nisan 1930’da Belediye seçimlerinde Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan yeni Belediye Kanunu kabul edildi.

26 Ekim 1933’te kadınlara Köy İhtiyar Heyetleri için yapılan seçimlerde, seçme ve seçilme hakkı vermek amacıyla Köy Kanunu’nda değişiklik yapıldı.

3 Aralık 1934’de ise;

İsmet İnönü ve 191 arkadaşı tarafından Anayasa’nın 10. ve 11. maddeleriyle,

Madde 10- Onsekiz yaşını ikmâl eden her erkek Türk, meb’ûsan intihabına iştirâk etmek hakkına hâizdir
( *5 Kânûnuevvel 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanun’la aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 10- Yirmiiki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk meb’ûs seçmek hakkını hâizdir.)
Madde 11- Otuz yaşını ikmâl eden her erkek Türk, meb’ûs intihab edilmek salâhiyetini hâizdir
( *5 Kânunuevvel 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanun’la aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Madde 11- Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk meb’us seçilebilir.66)

Eklendi.

Bu Atatürk devrimlerinin en önemli halkalarından birisidir…
Bakın bunu Atatürk nasıl tanımlar:

“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu seferde milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır.”

Neden mi bütün milletlerin üstünde;

1935 Genel Seçimi sonucunda; TBMM’de 18 kadın milletvekili (%4.6) bulunmaktadır. İngiltere’de 1918-1935 yılları arasında kadın parlamenter oranı %1-%2.4
Fransa’da kadınlar seçme ve seçilme hakkına henüz sahip değildi.


Fransa’da 1944,
İtalya’da 1948,
Japonya’da 1950,
İsviçre’de ise 1972 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardır.
İçlerinde Batılı denilen bu ülkelerinde olduğu 65 ülkede II. Dünya Savaşı’ndan sonra kadınlara seçme hakkı verilmiştir.
Bu nedenini anlatmıyor mu sizce…
Peki bu haklar keyfimi idi verilişi,




O zaman kurtuluş savaşında ülke manzarasını anlatan bu ülkeyi kuran insanların niteliğine bakalım, fotoğraflarla, en güzel onlar anlatmaz mı bunu….



Savaş sırasında ulaşım yolları tahrip edilmiştir, bir an önce demiryollarının ıslahı gerekmektedir, çocuk yaşlı demeden erkeklerin tümü cepheye hazırlanmaktadır, kim yardıma koşar…


Müdafayı hukuk Cemiyetinin tüm yoksulluğuna rağmen Anadoludan topladığı paralarla Peşin olarak almak istediği mermi ve cephaneyi ABD meclisi vermeyi ret eder, peki ne olur, kağnılarla cephe alanlarından toplanan kovanlar tekrar doldurulmak üzere taşınır…

Bunlar Yeterlimidir Seçme ve seçilme hakkına tabi ki hayır.
“…her görüşten yurttaşın üye olduğu Anadolu ve Ru­meli Müdafaa-i Hukuk örgütlerinden ve bu örgütlerin yarattığı ulusal birikimden yararlanılmalıdır; kurulacak parti, halkçılık programı üzerinde yükselmeli, bu nedenle adı Halk Partisi (fır­kası) olmalıdır. Tam bağımsızlık ve kayıtsız koşulsuz egemenlik ilkelerine dayanan bir politika izleyecek olan bu parti, ulusun tümünü kapsamalıdır. Sınıfsal değil ulusal olmalıdır. Batı’da görülen sınıf partileri Türkiye için geçerli değildir, çünkü o sı­nıflar Türkiye’de henüz oluşmamıştır; nüfusun yüzde seksenden çoğu köylü ve çobandır ve bu sınıfın zararına çalışan büyük çift­likler, tarım işletmeleri yoktur; ağalık denilen ve daha çok Doğu’da bulunan toprak sahipleri zengin derebeyler değildir, kendi topraklarını bile işleyememektedirler.”

Halk fıkrasının kurulmasında yaptığı konuşmasında bunlar söylemektedir Atatürk, Bu ülkeyi yönetecekler; Kurtarıcılarıdır yani halkıdır, Kadını Erkeği, Yaşlısı Genci, Zengini Fakiri ayırt edilemez, Eğitim önemlidir ve kollar sıvanır…


Bu maddeleri düşüren yasa lara bu manzaralarımızdır,










Afet İnan, İsmet İnönü Ve Atatürk Kız Lisesi önünde, Bir süre sonra Bu Liseler Karma olacaktır.



Atatürk Eğitim ile her zaman iç içe olmuştur




Temsil Halkın işidir her kesimden parçanın, Sadece Erkeklerin kafalarındaki zihniyet değil Kadınlarımızın da başlarındaki zihniyet atılacaktır ve atılmıştır,










8 mart kadınlarımızın kafalarındaki örtünün kaldırıldığı insan olmanın halkın bir parçası olmanın bilinci ile aydınlatılmaya başlandığının ilk kilometre taşıdır.

Bu günün önemini
"Bir gün Akşehir civalarında bir köye gittim (elbet Kurtuluş Savaşı günlerinde, çünkü bunları Mart 1923’te anlatıyor). Çok yağmur yağıyordu ve soğuk vardı. Kendimi belli etmeyerek bir evin önünde duran bir kadına, hemşire, yağmur var, soğuk var, beni kabul eder misiniz dedim. Hiç tereddüt etmeyerek buyurun dedi ve beni bir odaya aldı. Odada ateş olmadığı için, isterseniz bizim odaya gidelim, orada hazır ateş var dedi. Gittik. Müteakiben komşulardan birkaç kadın ve birkaç erkek geldi. Beraber konuşmaya başladık. Konuşurken bana en mühim sualleri soran kadınlar oldu. Akerin vaziyetini, düşmanın halini, en mühim düşmanın hangisi olduğunu sordular ve bunları sorarken hiçbir telaş ve takayyüde (kayıt, şart) lüzum görmediler. İnsanca konuştular. Fakat benim kim olduğumu anlayınca telaş gösterdiler ve söyledikleri şeylerden kendilerine bir zarar geleceğini zannederek korktular. Çünkü şimdiye kadar resmi bir adamla açıkça konuşmayı büyük bir kabahat telakki etmişlerdi."
Yaşam tarzı olarak kadının eve kapatılmasının bu sohbet en güzel örneği değimli, kayıpların ve kazançların anlatıldığı…

O nedenledir ki Atatürk’ün ağzından sürekli kadınlarla ilgili konuşmalarında;

“Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulatı pazara götürerek paraya kalbeden, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlara beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimatını taşıyan hep onlar; hep o ulvi, o fedakar, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.”

“Kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok münevver, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. Eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar.”

“...bizi analarımızın adam etmesi lazım idi. Onlar edebildikleri kadar etmişlerdir. Fakat bugünkü seviyemiz, bugünkü icabat ve ihtiyacat-ı esasiyeye gayr-ı kafidir. Başka zinniyette, başka kemalde adamlara muhtacız. Bunları yetiştirecek olan bundan sonraki validelerdir.“

Bu ve benzerlerini dinleriz…
Bu sözlerden sonra bizlere söz kalırmı…

Bu gün Kadınlar günü olarak değil Atatürk’ün tanımladığı gibi

“Mümkün müdür ki bir camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin?”

Zincirlerden kurtulma günü olarak kabul ederek zincirlerimizi kırıp ezberi bozalım….

T. Öğer KOÇ
 

usenenadam

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
9 Kas 2009
Mesajlar
80
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
üstüne üstlük üstelik

aptalız ya malum oldu
şöyle bir baktım
senaryolar filimler klipler
albümler kasetler reklamlar
senin üstüne..

zengin olmuş kimileri
işleri senin üstüne..

gözlerinde yakamozlar
gündüzleri çıkamazlar..
mealinde dizeler dizmiş
ve üşenmemiş oturmuş
bin beş yüz şiir daha yazmış
heepsi senin üstüne..

padişahlar siyasiler büyükbaşlar
kocaman kodaman adamlar
attan makamdan koltuktan pat!
düşüyorlar üstüne..

herif hayatı anlamamış
koca kafada bir adet düşünce
o da senin üstüne..

parayı bulan maganda
sopayı kapan manda
karnı acıkan o anda
haydaa dooğru senin üstüne..

dağlara baktım senin ahların
rüzgarı dinledim ağıtların
bulutları sağdım göz yaşların..

karınca ezmemiş adamım
ama dayanamadım
uleeeynn insafsızlaarr!
şeklinde nara atıp inecektim kii..
parmağını dudaklarına götürüp
şşt! dedin durdurdun..

ben de saygı ile durdum..

evet doğru yaa..
bu sayın mayınların hepsini
sen doğurdun...
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ'NÜ KUTLUYORUZ.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde: 10


"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar".


Ülkemizde Anayasa‘da ve çalışma yaşamını düzenleyen yasalarda, ayrımcı kuralların yer almaması ne kadar eşitlik sağlıyor kadınlarımıza...

8 Mart 1857 de New Yorklu kadın işçilerin eşit işe eşit ücret, ücretsiz mesai yaptırılmaması talepleriyle kitlesel greve gitmeleri, polisin kadın işçilere saldırması ve çıkan yangında işçi kadınlardan 129 kişinin can vermesi bedeli üzerine ortaya çıkan ve 1910 da toplanan Sosyalist Kadın Enternasyonali‘nde Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edilen bu günün 100. yılında hala cinsiyete dayalı eşitsizlikler sürmekte, kadın emeği ikincil ve yedek işgücü olarak görülmeye devam etmektedir.


Yaşamın tüm alanlarında, insanlık onuru ve değerleri bakımından olduğu kadar hak, fırsat ve sorumluluklar açısından da iki cins arasındaki eşitliğin tanınması ve gerçekleştirilmesi için daha kaç yüzyıl gereklidir acaba..

Bugün tüm mücadelelere rağmen kadınlarımıza aile yaşamında, çalışma hayatında ve toplumda hak ettikleri eşit koşullar sağlanamamıştır. Yasal düzenlemeler, kız çocukların okutulmamasının, töre cinayetlerinin devam etmesinin, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak sağlayan düşünce ve önyargıların önüne geçememiştir.

Üniversitelere öğrenci alırken kadın erkek ayırımı yapılmazken, iş kanunları ve ülkemizin de imza attığı Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi‘ne karşın bugün hala kamu kurumları başta olmak üzere personel alım ilanlarına da yansıyan cinsiyet ayrımcılığı oldukça düşündürücüdür.

Yaşamın tüm alanlarında kadınlar hala yeterince temsil edilememektedir.

Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir.

" İnsan ırkı iki kanatlı bir kuştur,bir kanadı kadınlar,diğeri erkekler ve her iki kanatta eşit düzeyde gelişmedikçe,insan ırkı uçamayacaktır."


Ülkemizde ve tüm dünyada kadınların hak ve taleplerini elde etme mücadelelerine saygı duyuyor ve destekliyoruz.



Dünyada ve ülkemizde tüm kadınların "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlu olsun.


TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
yer-yüzünün tüm emekçi kadınları!

emeğinizin teriyle sofralarda
kucak kucakladığınız çocuklarınızla
insanı insan olarak yoğurduğunuzda
gün ilk gündür
 

fürü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Mar 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Nazım Hikmet---Kadın..
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
...Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Ben de bayan arkadaşlarımızın "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar" gününü kutlarım. Azru ettikleri ve Hakettikleri ÖZGÜRLÜĞE - EŞİTLİĞE kavuşmaları dileğiyle...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Ben de bayan arkadaşlarımızın "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar" gününü kutlarım. Azru ettikleri ve Hakettikleri ÖZGÜRLÜĞE - EŞİTLİĞE kavuşmaları dileğiyle...
Teşekkürler.Bugün kadınlar günü..."kadın" nitelemesinin yumuşatılması, (bayan kullanılarak) kibarca hala bu cinsiyet sahiplerini alt statüde gördüğümüzün bir yansıması bence... Neden kimse "bay arkadaşlar" demez?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bugünün yalnızca kadınlara ilişkin olduğunu düşünmedim.
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Teşekkürler.Bugün kadınlar günü..."kadın" nitelemesinin yumuşatılması, (bayan kullanılarak) kibarca hala bu cinsiyet sahiplerini alt statüde gördüğümüzün bir yansıması bence... Neden kimse "bay arkadaşlar" demez?

Ben de bu tarz günlerde her zamankinden daha fazla bir ötekileştirme görürüm. Açıkçası sırf bu yüzden bu tarz etkinlikleri/olayları sevmem. Eğer kastettiğiniz buysa.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst