- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 28 Mar 2019
- Mesajlar
- 1,322
- Tepkime puanı
- 266
- Puanları
- 83
18 MART 1915
BÜYÜK BİR DESTANIN ADIDIR ÇANAKKALE ZEFERİ
Ufukta yeni bir güneş doğması için yeni bir umut yeni bir yaşam kaynağı gerekliydi....hayat zorluklarla dolu mücadeleyle devam ederken halk ve kültürler yeni bir lideri ararken topluluk çaresiz ve bitap düşmüş bir haldeydi...
O gün kürdü lazı çerkezi TÜRKÜ demeden ayrım yapmadan herkes anam bacım kardeşim vatanım diyerek yolları gözler oldu umutlar kapılar dualar semalarda yankılandı...
Gözler ağlamaklı vatan ise düşman tarafından sarılmış etrafı bitap düşürülmüş acılar kol gezerken gönüller yaralıydı...
Ama birşey vardı UMUT hayata bakış ve en önemlisi ise YÜCE YARATANA KARŞI KARŞILIKSIZ SEVGİ İMAN VE İNANÇ vardı...
Bir gün bu halk küllerinden büyük bir ZAFER doğuracaktı hemde tüm yapısıyla birlikte...
Karşıda kocaman ZIRHLI birlikler son teknoloji GEMİLER vardı...
Askerleri ve kullandıkları silahlar ise bizlerden kat kat güçlüydü...
Ama bilmiyorlardı ki...
Burada bir İMAN VE GÜÇLÜ bir İNANÇ vardı...
Sadece doğru an ve zaman gelesiye kadar beklemedeydiler...
Zaman hızla akıp gittiğinde köylerden şehirlerden haberler geliyor acılar iletiliyor paşaların gözleri isse yeni bir umut bekler oluyor çaresizlik karşısında yapılabilecek en güzel şey için VATAN SAVUNMASI için herşey düşünülüyordu ama bir türlü uygulamaya geçilemiyordu...
Zaman akıyordu ve geçiyordu ey dost...
Gönüller yaralı kalpler ise acılarla doluydu...
O gün kürt laz çerkez türk demeden her evde bir acı bir hüzün ve bir yoksunluk vardı ama bu HALK öyle bir HALK tı ki Yüreğinde ki ne SEVGİYİ bıraktı Nede gögsünde taşıdığı İMANI VE İNANCI bıraktı..
Analar tarlasını bıraktı geçimini bıraktı VATAN VUSLATINI DAİMLİĞİNİ düşünür oldu...
Vatan gidiyordu elden kayıyordu çaresizlerdi birşeyler yapılması gerekiyordu...
İşte Gün doğarken o ışık o güneş doğmuştu
Hasan Tahsin ilk kurşunu sıktığında ilk şehit geldiğinde işte o beklenen ateş o kıvılcım gelmişti...
Artık zaman bekleme anı değil VATANI SAVUNMA ydı...
15 lik gençler savunmalara koşarken tek gayeleri VATAN için çaba emek ve gayret idi...
Analar kuzum ben seni kınaladım çünkü VATANA emanetsin VATANI GERİDE bırakma diye yankıladı...
SUBAYLAR KOMUTANLAR elde zorluklar bulunan imkanlarla bu vatan için bu toprak için çabaladılar gayret ettiler...
Bir komutan çıktı er meydanına öyle güzel planladı ki ona askerler öyle inandı ki, vatan için GAZİ MUSTAFA KEMAL için çabalarını verdiler...
Analar cephede mermiye topa ragmen silah taşıdılar sular taşıdılar patikler ördüler...
İlk çıkarma başladığında 400 kişi koca zırhlıya ve binlerden fazla askere karşı tepeyi KAHRAMANCA savundular ve destek gelesiye kadar bırakmadılar...
Çanakkale de zafer sadece bir meydanda olmuyordu...
Cephede ALLAH ALLAH sesleri yankılanıyor ve siperlerde kurşun bitince süngüler yerini alıp koşuşturmaca başlıyordu...
Herşey sadece VATAN içindi....
Zorlu günler birbiri ardınca geliyor yeri geldiğinde kurşun bitiyor ama cephe ve mevizler bırakılmıyordu....
Seyit onbaşı kalan son tek top mermisiyle Tek başına koca Top mermisini sırtlayarak son atışını yapıyor ve koca ZIRHLIYI ÇANAKKALE boğazına gömüyordu.....
Ardından da tarihe geçecek şu sözleri söylüyordu..
Ben sadece VATANIMI DÜŞMANA KARŞI SAVUNDUM diyerek bu onurlu duruşu sergiliyordu...
Vatana çeşitli ülkelerden insanlar geliyor silah ve kurşun alımı için çeşitli ülkelerden bilezikler analardan bacılardan ellerindeki olanlar orduya tahsis ediyorlardı...
Kürt laz çerkez azeri ve türk demeden bu halk BİR VE BÜTÜN olmuş....ve her manada sadece yaşam için toprakları için hayatı pahasına dahi olsa VATANI savunmaktan vazgeçmemişlerdi....
Zaman geliyor ve geçiyordu bu zorlu süreçler neticesinde kazanılan bir zafer oldu ve bu ZAFERİN ADIDA 18 MART 1915 ÇANNAKKALE ZAFERİ oldu...
Zafer sonrasında Paşanın yani GAZİ Mustafa Kemalin sözleri akıllarda yankılanır oldu....
Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.” 3 Mayıs 1915 Arıburnu
250 bin askerimizi şehit verdiğimiz bu topraklarda şehidin kanı vardır ve bu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Gelecek nesillere anlatılarak destanımızın yaşatılması ve bizim için canından vazgeçenler için bu vatanın korunması boynumuzun borcudur.
“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir” 25 Nisan 1915 Conkbayırı
Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Böyle.
BÜYÜK BİR DESTANIN ADIDIR ÇANAKKALE ZEFERİ
Ufukta yeni bir güneş doğması için yeni bir umut yeni bir yaşam kaynağı gerekliydi....hayat zorluklarla dolu mücadeleyle devam ederken halk ve kültürler yeni bir lideri ararken topluluk çaresiz ve bitap düşmüş bir haldeydi...
O gün kürdü lazı çerkezi TÜRKÜ demeden ayrım yapmadan herkes anam bacım kardeşim vatanım diyerek yolları gözler oldu umutlar kapılar dualar semalarda yankılandı...
Gözler ağlamaklı vatan ise düşman tarafından sarılmış etrafı bitap düşürülmüş acılar kol gezerken gönüller yaralıydı...
Ama birşey vardı UMUT hayata bakış ve en önemlisi ise YÜCE YARATANA KARŞI KARŞILIKSIZ SEVGİ İMAN VE İNANÇ vardı...
Bir gün bu halk küllerinden büyük bir ZAFER doğuracaktı hemde tüm yapısıyla birlikte...
Karşıda kocaman ZIRHLI birlikler son teknoloji GEMİLER vardı...
Askerleri ve kullandıkları silahlar ise bizlerden kat kat güçlüydü...
Ama bilmiyorlardı ki...
Burada bir İMAN VE GÜÇLÜ bir İNANÇ vardı...
Sadece doğru an ve zaman gelesiye kadar beklemedeydiler...
Zaman hızla akıp gittiğinde köylerden şehirlerden haberler geliyor acılar iletiliyor paşaların gözleri isse yeni bir umut bekler oluyor çaresizlik karşısında yapılabilecek en güzel şey için VATAN SAVUNMASI için herşey düşünülüyordu ama bir türlü uygulamaya geçilemiyordu...
Zaman akıyordu ve geçiyordu ey dost...
Gönüller yaralı kalpler ise acılarla doluydu...
O gün kürt laz çerkez türk demeden her evde bir acı bir hüzün ve bir yoksunluk vardı ama bu HALK öyle bir HALK tı ki Yüreğinde ki ne SEVGİYİ bıraktı Nede gögsünde taşıdığı İMANI VE İNANCI bıraktı..
Analar tarlasını bıraktı geçimini bıraktı VATAN VUSLATINI DAİMLİĞİNİ düşünür oldu...
Vatan gidiyordu elden kayıyordu çaresizlerdi birşeyler yapılması gerekiyordu...
İşte Gün doğarken o ışık o güneş doğmuştu
Hasan Tahsin ilk kurşunu sıktığında ilk şehit geldiğinde işte o beklenen ateş o kıvılcım gelmişti...
Artık zaman bekleme anı değil VATANI SAVUNMA ydı...
15 lik gençler savunmalara koşarken tek gayeleri VATAN için çaba emek ve gayret idi...
Analar kuzum ben seni kınaladım çünkü VATANA emanetsin VATANI GERİDE bırakma diye yankıladı...
SUBAYLAR KOMUTANLAR elde zorluklar bulunan imkanlarla bu vatan için bu toprak için çabaladılar gayret ettiler...
Bir komutan çıktı er meydanına öyle güzel planladı ki ona askerler öyle inandı ki, vatan için GAZİ MUSTAFA KEMAL için çabalarını verdiler...
Analar cephede mermiye topa ragmen silah taşıdılar sular taşıdılar patikler ördüler...
İlk çıkarma başladığında 400 kişi koca zırhlıya ve binlerden fazla askere karşı tepeyi KAHRAMANCA savundular ve destek gelesiye kadar bırakmadılar...
Çanakkale de zafer sadece bir meydanda olmuyordu...
Cephede ALLAH ALLAH sesleri yankılanıyor ve siperlerde kurşun bitince süngüler yerini alıp koşuşturmaca başlıyordu...
Herşey sadece VATAN içindi....
Zorlu günler birbiri ardınca geliyor yeri geldiğinde kurşun bitiyor ama cephe ve mevizler bırakılmıyordu....
Seyit onbaşı kalan son tek top mermisiyle Tek başına koca Top mermisini sırtlayarak son atışını yapıyor ve koca ZIRHLIYI ÇANAKKALE boğazına gömüyordu.....
Ardından da tarihe geçecek şu sözleri söylüyordu..
Ben sadece VATANIMI DÜŞMANA KARŞI SAVUNDUM diyerek bu onurlu duruşu sergiliyordu...
Vatana çeşitli ülkelerden insanlar geliyor silah ve kurşun alımı için çeşitli ülkelerden bilezikler analardan bacılardan ellerindeki olanlar orduya tahsis ediyorlardı...
Kürt laz çerkez azeri ve türk demeden bu halk BİR VE BÜTÜN olmuş....ve her manada sadece yaşam için toprakları için hayatı pahasına dahi olsa VATANI savunmaktan vazgeçmemişlerdi....
Zaman geliyor ve geçiyordu bu zorlu süreçler neticesinde kazanılan bir zafer oldu ve bu ZAFERİN ADIDA 18 MART 1915 ÇANNAKKALE ZAFERİ oldu...
Zafer sonrasında Paşanın yani GAZİ Mustafa Kemalin sözleri akıllarda yankılanır oldu....
Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.” 3 Mayıs 1915 Arıburnu
250 bin askerimizi şehit verdiğimiz bu topraklarda şehidin kanı vardır ve bu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Gelecek nesillere anlatılarak destanımızın yaşatılması ve bizim için canından vazgeçenler için bu vatanın korunması boynumuzun borcudur.
“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir” 25 Nisan 1915 Conkbayırı
Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Böyle.
Son düzenleme: