- Konbuyu başlatan
- #1
Stockholm ve Diogenes sendromları gibi daha çok bilinen sendromlar var, ama onların dışında bu kadar yaygın olmayanlar da var... ama bunlar insanları düşündüğünüzden daha da fazla etkiliyor.
Bugün insanın aklı hala dünyadaki en büyük gizemlerden biri. Sanrı, çözülmeli durumlar, insana fazla gelen deneyimler, beyinde görülen anormallikler… liste uzayıp gidiyor.
Rahatsız edici olduğu kadar enteresan olan insan aklı bizi şaşırtma ve üzerine bu kadar düşündürüp taşındırma kabiliyetine sahip, sonsuz ve olağanüstü bir yapı.
Halen bir çok insan şizofreni ve obsesif kompulsif bozukluk hastalıklarından daha çok haberdar olsa ve bunları biliyor olsa da, bunların yanı sıra oldukça garip ve sıradışı olan psikolojik durumlardan da söz edebiliriz.
Bugünün makalesinde daha az yaygın olan ama aynı zamanda insanları da bir diğerleri kadar etkileyen akıl hastalıklarından bahsedeceğiz.
1. Capgras Sanrısı
Bu sıkıntıdan muzdarip kişiler çok yakınlarındaki birinin kendilerine benzer bir sahtekarla yer değiştirdiğine inanırlar. Bu tür bir sanrı şizofrenisi olan insanlarda daha çok yaygındır ama ayrıca demans, epilepsi hastalarında ve kafasına bir darbe almış kişilerde de görülmektedir.
2. Fregoli Sendromu
Bu Capgras Sanrısının tam tersi bir durumdur. Fregoli Sendromu durumunda bundan muzdarip olan kişi farklı insanların aslında görünüşlerini değiştirebilen ve farklı kişiler gibi davranıp hareket edebilen insanlar olduğuna inanır.
3. Cotard Sanrısı
Bu durumdan muzdarip kişi ölü olduğuna ya da var olmadığına dair bir sanrısal inançla yaşar. Bu kişiler vücutlarının çürüme döneminde olduğuna inanır ya da tüm kanlarının çekilmiş olduğunu ya da iç organlarının yok olduğunu düşünürler. Bu durum daha çok psikotik depresyon ya da şizofreni hastalarında görülmektedir.
4. Paramnezi (Çarpık anımsama)
Bu rahatsızlık bir yerin replikasının yapılmış olduğuyla karakterize edilmektedir – yani bundan muzdarip kişiler bir mekanın aynı zamanda iki kopyası olduğuna inanırlar. Örneğin, bir paramnezi hastası kaldığı hastanenin kopyalandığına ve aynı anda başka bir yerde de var olduğuna inanıyor olabilir. Sanki paralel evrenler yaşıyormuşcasına bir deneyim halinin içinde olurlar.
5. Uzaylı el sendromu
Bu hastalıktan muzdarip olan insanlar ellerinin kendilerine ait olmadığına, kendi kontrolü olduğuna inanırlar. Bazen Uzaylı el sendromu yaşayanlar bir ruh, cin veya bunun gibi bir şey tarafından ele geçirilmiş olduklarına inanırlar. Genelde uzaylı el sendromu yaşayan insanlar, beynin iki yarım küresi arasında bağlantı kuran corpus callosum’u hasar görmüş insanlardır.
6. Mikropsi veya Makropsi
Bu imgelerin, görüntülerin, mekanın ve zamanın algısının bozulup karman çorman olduğu sinirsel bir durumdur. Bunun en rahatsız edici belirtilerinden biri vücut imgesinin değişmiş olarak görülmesidir, çünkü bunlardan birini yaşayan kişi vücut bölümlerinin şekil ve boyutları hakkında oldukça büyük bir karmaşa yaşamaktadır. Bu olağanüstü bir korkuya ve alarm haline yol açar.
Bu daha çok migren, beyin tümörü, uyuşturucu kullanımı ve enfeksiyon ile eşleştirilir. Bunun en iyi tedavisi dinlenmedir. Ayrıca bu durum hikayesinde de benzer bir anlatı olduğu için bazen ‘Alice Harikalar Diyarında’ Sendromu olarak da görülmektedir.
7. Kudüs Sendromu
Kudüs Sendromu obsesif fikirlerin, sanrıların ve dinsel deneyimle alakalı diğer temaların varlığıyla bağdaştırılır. Bunlar Kudüs şehrine giderek tetiklenmektedir.
Kudüs Sendromu herhangi bir dinle kısıtlı değildir ve genelde Kudüs’te kalmalarından önce herhangi bir akıl hastalığı yaşamış kişilerde görülmektedir. Bu bölgeden ayrıldıktan bir kaç gün sonra sanrılar ve takıntılı düşünceler yavaş yavaş ortadan kalkar.
8. Paris Sendromu
Paris Sendromu, Fransa’nın başkenti olan Paris’i ziyaret eden Japon vatandaşlarında görülmüştür. Genelde seyahatleri sırasında bir sinirsel patlama yaşarlar, bu aynı zamanda dünyanın başka yerlerine giden Japon turistlerde de görülmektedir.
Bu durum kültürel şokun oldukça yoğun ve sert bir hali olarak görülmektedir, öyle yoğundur ki anksiyetenin fiziksel ve duygusal belirtileri ortaya çıkar, gerçeklik algısı kaybolur, hatta kişi halüsinasyon görebilir.
Paris’i her yıl ziyaret eden 6 milyon turistten sadece 20’si bu sendromdan etkilenmektedir. Şüphelenilen tetikleyiciler, idealizasyon, dil bariyeri, fiziksel ve akli yorgunluk ve radikal biçimde farklı olan kültürel alışkanlıklarla karşılaşma hali olarak gözlenmektedir.
9. Çözülmeli Füj
Bu sıkıntıdan muzdarip olan kişi beklenmedik bir anda ve anlaşılmaz şekilde, kim olduğunun farkında olmadan ve oraya nasıl geldiği hakkında hiç bir fikre de sahip olmadan bir yerden yere dolaşırken bulunur. Genelde bu ataklar uzun ve ağır geçmiş duygusal ve fiziksel stres yaşıyor olmak, psikotik uyuştucu ve ilaçların kullanımı ve belli başlı akli durumlarla oluşup tetiklenmektedir.
10. Yabancı aksan sendromu
Bu durumdan muzdarip olanlar kendi ana dillerini başka bir dilin aksanıyla konuşmaya başlarlar. Bu genelde büyük bir baş darbesi veya beyinde konuşmadan sorumlu bölümünü etkileyen bir darbe sonucunda oluşur. Yabancı aksan sendromu oldukça nadir görülen bir durumdur.
11. Stockholm Sendromu
Bu sendrom kaçırılan kişinin kendisini kaçıran kişiye sempati ve bağlılık geliştirmesiyle gerçekleşir. Bu sendrom genelde kaçırılma, tecavüz, çocuk tacizi, eş tacizi ve benzeri durumlarda görülmektedir.
İlginçtir ki Stokholm Sendromu ismi gerçekten olmuş bir olaydan alır. Bu İsveç, Stokholm’de 1973 yılında gerçekleşen bir banka soygunudur. Bu soygun sırasında rehin alınan kişiler kendilerini rehin alanlara o kadar büyük bağlılık duydu ki mahkemede onların aleyhine şahitlik yapmayı reddettiler.
12. Lima Sendromu
Bu Stokholm Sendromunun tam tersidir. Burada, rehine alınan kişiler değil de rehin alan kişiler sempati ve bağlılık duymaya başlar ve rehine aldıkları kişilerin ihtiyaç ve arzularına yenilirler. Bu reaksiyonun rehin alan kişinin suçluluk duygusu ve ahlaki kararsızlığından kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu Sendrom da gerçek bir olaydan esinlenerek isimlendirilmiştir. Peru, Lima’da Japon Büyükelçiliğinde yaşanan bir rehin hikayesidir. Tupac Amaru Devrimsel hareketi bir kaç gün boyunca diplomat ve ordu mensuplarının da bulunduğu yüzlerce kişilik bir grubu Japon Büyükelçiliğinde rehin tuttular. Ama zamanla rehinelere ve dışarıya nasıl bir durum yaratıp ne kadar büyük bir zorluğa yol açtıklarını anladıkları zaman saldırganlar rehineleri birer birer bırakmaya başladılar.
13. Stendhal Sendromu
Stendhal Sendromu bir kişide bir sanat eseri üzerinde düşünürken ortaya çıkan fiziksel ve duygusal anksiyete, çözümlemeli deneyimler, ve hatta halüsinasyonlarla gelen bir durumdur.
Bu genelde insanlar tek bir yere odaklanmış özellikle güzel ve abartılı bir sanat eseri gördüklerinde ortaya çıkar. Onlara, dünyanın olağanüstü doğal güzelliğiyle yüzleştiği zaman aşırı bir tepki veren insanın durumuyla aynı tanımı verebilirsiniz. Genelde bu deneyim oldukça sınırlıdır ve bu sendromdan müzdarip kişi minimal destekten başka bir girişime ihtiyaç duymayabilir.
14. Diojen Sendromu
Bu sendrom aşırı ilgisizlik, sosyal izolasyon, apati ve çöp toplamaya duyulan kompulsif bir takıntıyla tanımlanır. Genelde yaşlıca ya da gelişmekte olan demans sorunu yaşayan kişilerde görülür. Gelin bu hastalığa ismini veren ilginç adamın ilginç davranışından bahsedelim.
Sinoplu Diogenes (MÖ412 veya 404 – MÖ 323) alaycı ve minimalist bir Yunan filozofuydu. Felsefesi hayatın anlamının erdemler, doğaya uygun şekilde yaşama ve konvansiyonel bütün tutkuların (zenginlik, güç, ün) reddedilmesiyle bulunabileceği inancına dayanır.
Atina’nın sokaklarında bir şarap fıçısının içinde yaşadığı söylenir ve Büyük İskender’le olan küstah ve atılgan karşılaşmasıyla tanınır. Olayın gerçekleştiği yerde Büyük İskender Diogene’e söyler: “Bana ne istersen söyle.” Diogene cevap verir: “Gölge etme başka ihsan istemem.”
Bugün insanın aklı hala dünyadaki en büyük gizemlerden biri. Sanrı, çözülmeli durumlar, insana fazla gelen deneyimler, beyinde görülen anormallikler… liste uzayıp gidiyor.
Rahatsız edici olduğu kadar enteresan olan insan aklı bizi şaşırtma ve üzerine bu kadar düşündürüp taşındırma kabiliyetine sahip, sonsuz ve olağanüstü bir yapı.
Halen bir çok insan şizofreni ve obsesif kompulsif bozukluk hastalıklarından daha çok haberdar olsa ve bunları biliyor olsa da, bunların yanı sıra oldukça garip ve sıradışı olan psikolojik durumlardan da söz edebiliriz.
Bugünün makalesinde daha az yaygın olan ama aynı zamanda insanları da bir diğerleri kadar etkileyen akıl hastalıklarından bahsedeceğiz.
1. Capgras Sanrısı
Bu sıkıntıdan muzdarip kişiler çok yakınlarındaki birinin kendilerine benzer bir sahtekarla yer değiştirdiğine inanırlar. Bu tür bir sanrı şizofrenisi olan insanlarda daha çok yaygındır ama ayrıca demans, epilepsi hastalarında ve kafasına bir darbe almış kişilerde de görülmektedir.
2. Fregoli Sendromu
Bu Capgras Sanrısının tam tersi bir durumdur. Fregoli Sendromu durumunda bundan muzdarip olan kişi farklı insanların aslında görünüşlerini değiştirebilen ve farklı kişiler gibi davranıp hareket edebilen insanlar olduğuna inanır.
3. Cotard Sanrısı
Bu durumdan muzdarip kişi ölü olduğuna ya da var olmadığına dair bir sanrısal inançla yaşar. Bu kişiler vücutlarının çürüme döneminde olduğuna inanır ya da tüm kanlarının çekilmiş olduğunu ya da iç organlarının yok olduğunu düşünürler. Bu durum daha çok psikotik depresyon ya da şizofreni hastalarında görülmektedir.
4. Paramnezi (Çarpık anımsama)
Bu rahatsızlık bir yerin replikasının yapılmış olduğuyla karakterize edilmektedir – yani bundan muzdarip kişiler bir mekanın aynı zamanda iki kopyası olduğuna inanırlar. Örneğin, bir paramnezi hastası kaldığı hastanenin kopyalandığına ve aynı anda başka bir yerde de var olduğuna inanıyor olabilir. Sanki paralel evrenler yaşıyormuşcasına bir deneyim halinin içinde olurlar.
5. Uzaylı el sendromu
Bu hastalıktan muzdarip olan insanlar ellerinin kendilerine ait olmadığına, kendi kontrolü olduğuna inanırlar. Bazen Uzaylı el sendromu yaşayanlar bir ruh, cin veya bunun gibi bir şey tarafından ele geçirilmiş olduklarına inanırlar. Genelde uzaylı el sendromu yaşayan insanlar, beynin iki yarım küresi arasında bağlantı kuran corpus callosum’u hasar görmüş insanlardır.
6. Mikropsi veya Makropsi
Bu imgelerin, görüntülerin, mekanın ve zamanın algısının bozulup karman çorman olduğu sinirsel bir durumdur. Bunun en rahatsız edici belirtilerinden biri vücut imgesinin değişmiş olarak görülmesidir, çünkü bunlardan birini yaşayan kişi vücut bölümlerinin şekil ve boyutları hakkında oldukça büyük bir karmaşa yaşamaktadır. Bu olağanüstü bir korkuya ve alarm haline yol açar.
Bu daha çok migren, beyin tümörü, uyuşturucu kullanımı ve enfeksiyon ile eşleştirilir. Bunun en iyi tedavisi dinlenmedir. Ayrıca bu durum hikayesinde de benzer bir anlatı olduğu için bazen ‘Alice Harikalar Diyarında’ Sendromu olarak da görülmektedir.
7. Kudüs Sendromu
Kudüs Sendromu obsesif fikirlerin, sanrıların ve dinsel deneyimle alakalı diğer temaların varlığıyla bağdaştırılır. Bunlar Kudüs şehrine giderek tetiklenmektedir.
Kudüs Sendromu herhangi bir dinle kısıtlı değildir ve genelde Kudüs’te kalmalarından önce herhangi bir akıl hastalığı yaşamış kişilerde görülmektedir. Bu bölgeden ayrıldıktan bir kaç gün sonra sanrılar ve takıntılı düşünceler yavaş yavaş ortadan kalkar.
8. Paris Sendromu
Paris Sendromu, Fransa’nın başkenti olan Paris’i ziyaret eden Japon vatandaşlarında görülmüştür. Genelde seyahatleri sırasında bir sinirsel patlama yaşarlar, bu aynı zamanda dünyanın başka yerlerine giden Japon turistlerde de görülmektedir.
Bu durum kültürel şokun oldukça yoğun ve sert bir hali olarak görülmektedir, öyle yoğundur ki anksiyetenin fiziksel ve duygusal belirtileri ortaya çıkar, gerçeklik algısı kaybolur, hatta kişi halüsinasyon görebilir.
Paris’i her yıl ziyaret eden 6 milyon turistten sadece 20’si bu sendromdan etkilenmektedir. Şüphelenilen tetikleyiciler, idealizasyon, dil bariyeri, fiziksel ve akli yorgunluk ve radikal biçimde farklı olan kültürel alışkanlıklarla karşılaşma hali olarak gözlenmektedir.
9. Çözülmeli Füj
Bu sıkıntıdan muzdarip olan kişi beklenmedik bir anda ve anlaşılmaz şekilde, kim olduğunun farkında olmadan ve oraya nasıl geldiği hakkında hiç bir fikre de sahip olmadan bir yerden yere dolaşırken bulunur. Genelde bu ataklar uzun ve ağır geçmiş duygusal ve fiziksel stres yaşıyor olmak, psikotik uyuştucu ve ilaçların kullanımı ve belli başlı akli durumlarla oluşup tetiklenmektedir.
10. Yabancı aksan sendromu
Bu durumdan muzdarip olanlar kendi ana dillerini başka bir dilin aksanıyla konuşmaya başlarlar. Bu genelde büyük bir baş darbesi veya beyinde konuşmadan sorumlu bölümünü etkileyen bir darbe sonucunda oluşur. Yabancı aksan sendromu oldukça nadir görülen bir durumdur.
11. Stockholm Sendromu
Bu sendrom kaçırılan kişinin kendisini kaçıran kişiye sempati ve bağlılık geliştirmesiyle gerçekleşir. Bu sendrom genelde kaçırılma, tecavüz, çocuk tacizi, eş tacizi ve benzeri durumlarda görülmektedir.
İlginçtir ki Stokholm Sendromu ismi gerçekten olmuş bir olaydan alır. Bu İsveç, Stokholm’de 1973 yılında gerçekleşen bir banka soygunudur. Bu soygun sırasında rehin alınan kişiler kendilerini rehin alanlara o kadar büyük bağlılık duydu ki mahkemede onların aleyhine şahitlik yapmayı reddettiler.
12. Lima Sendromu
Bu Stokholm Sendromunun tam tersidir. Burada, rehine alınan kişiler değil de rehin alan kişiler sempati ve bağlılık duymaya başlar ve rehine aldıkları kişilerin ihtiyaç ve arzularına yenilirler. Bu reaksiyonun rehin alan kişinin suçluluk duygusu ve ahlaki kararsızlığından kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu Sendrom da gerçek bir olaydan esinlenerek isimlendirilmiştir. Peru, Lima’da Japon Büyükelçiliğinde yaşanan bir rehin hikayesidir. Tupac Amaru Devrimsel hareketi bir kaç gün boyunca diplomat ve ordu mensuplarının da bulunduğu yüzlerce kişilik bir grubu Japon Büyükelçiliğinde rehin tuttular. Ama zamanla rehinelere ve dışarıya nasıl bir durum yaratıp ne kadar büyük bir zorluğa yol açtıklarını anladıkları zaman saldırganlar rehineleri birer birer bırakmaya başladılar.
13. Stendhal Sendromu
Stendhal Sendromu bir kişide bir sanat eseri üzerinde düşünürken ortaya çıkan fiziksel ve duygusal anksiyete, çözümlemeli deneyimler, ve hatta halüsinasyonlarla gelen bir durumdur.
Bu genelde insanlar tek bir yere odaklanmış özellikle güzel ve abartılı bir sanat eseri gördüklerinde ortaya çıkar. Onlara, dünyanın olağanüstü doğal güzelliğiyle yüzleştiği zaman aşırı bir tepki veren insanın durumuyla aynı tanımı verebilirsiniz. Genelde bu deneyim oldukça sınırlıdır ve bu sendromdan müzdarip kişi minimal destekten başka bir girişime ihtiyaç duymayabilir.
14. Diojen Sendromu
Bu sendrom aşırı ilgisizlik, sosyal izolasyon, apati ve çöp toplamaya duyulan kompulsif bir takıntıyla tanımlanır. Genelde yaşlıca ya da gelişmekte olan demans sorunu yaşayan kişilerde görülür. Gelin bu hastalığa ismini veren ilginç adamın ilginç davranışından bahsedelim.
Sinoplu Diogenes (MÖ412 veya 404 – MÖ 323) alaycı ve minimalist bir Yunan filozofuydu. Felsefesi hayatın anlamının erdemler, doğaya uygun şekilde yaşama ve konvansiyonel bütün tutkuların (zenginlik, güç, ün) reddedilmesiyle bulunabileceği inancına dayanır.
Atina’nın sokaklarında bir şarap fıçısının içinde yaşadığı söylenir ve Büyük İskender’le olan küstah ve atılgan karşılaşmasıyla tanınır. Olayın gerçekleştiği yerde Büyük İskender Diogene’e söyler: “Bana ne istersen söyle.” Diogene cevap verir: “Gölge etme başka ihsan istemem.”