100.000 yıllık ilişki

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde kuzeys tarafından oluşturulan 100.000 yıllık ilişki başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,705 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı 100.000 yıllık ilişki
Konbuyu başlatan kuzeys
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Turgut Saka
K

kuzeys

Ziyaretçi
Bugün 49 yaşında olan Phillips, 60'ların ünlü müzik grubu Mamas and the Papas'ın lideri olan babasıyla ilişkisinin kendisi 19 yaşındayken başladığını ve 10 yıl boyunca devam ettiğini söyledi.


S. Freud yaşamış olsaydı bu duruma en gereçekçi ve en bilimsel yaklaşım içerisinde izah edebilirdi. Bu gün o yaşamıyor ve biz yaşıyoruz.Sizlerin bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum. Sizce bu durum toplum ve tanrı tarafından ööö ilan edilmiş yasak kılınmış ensest bir kepazelikmidir yoksa onların içerisinde bir birey insan düşünce ve ben'lik varmıdır?
 

elysianial

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Eyl 2009
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
ensest bir kepazelik.
yazıda "Mackenzie Phillips, babasının kendisine nasıl uyuşturucu kullanılacağını ve kokain enjekte edileceğini öğrettiğini de sözlerine ekledi." cümlesi de yer alırken, bunu yaşasaydı freud bile ruhsal sapkınlıklar silsilesi diye adlandırırdı.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Türkiye'den bir araştırma yazısı...

09/08/2009
Bağırsa duyulur mu?
Aylin Akçay

Ensesti, en geniş tanımı ile çocukların aile üyeleri ya da akrabaları tarafından cinsel olarak istismar edilmesi olarak tanımlayabiliriz. Nüfus Bilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından düzenlenen “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak” araştırması çocuk istismarının yaygın, ama en gizli kalan, ve sonuçları itibari ile en yakıcı olan şekillerinden biri olan enseste Türkiye açısından bakıyor.
Ensesti, en geniş tanımı ile çocukların aile üyeleri ya da akrabaları tarafından cinsel olarak istismar edilmesi olarak tanımlayabiliriz. Nüfus Bilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından düzenlenen “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak” araştırması çocuk istismarının yaygın, ama en gizli kalan, ve sonuçları itibari ile en yakıcı olan şekillerinden biri olan enseste Türkiye açısından bakıyor. En güvenilir yer olarak bilinen evde, çocukların yakınlarında olan ve en çok güvendikleri aile üyeleri tarafından istismar edilmesinin nedenlerini, sonuçlarını, nasıl gizli kaldığını ve nasıl önlenebileceğini anlamaya götürüyor bizi bu araştırma. Enseste maruz kalanlarla karşı karşıya gelen farklı meslek uzmanlarından 98 kişi ile görüşmeler yapılarak gerçekleştirilen araştırmanın Danışmanlarından Dr. Alanur Çavlin Bozbeyoğlu ile ensest, yürüttükleri araştırma ve ortaya çıkan sonuçlar üzerine görüştük.
Ensest üzerine yapılan çalışmaların hepsi, ensestin çoğunlukla gizli kaldığını ve ensestin toplumsal olarak da inkar edildiğini ortaya koyuyor. Sizin araştırmada gözlemleriniz nedir?
Bizim yaptığımız araştırma, ensest gerçekliğinin kabulü üzerinden yapılan bir çalışma. Araştırmada birinci olarak yapmaya çalıştığımız şey enseste zemin hazırlayan toplumsal yapıyı anlamak. Öncelikle şunu söylemek gerekir, çocukları aile dışındaki sorunlardan koruyan, iyi kötü bir sistem var. Eksik de olsa aile, çocuğu kendisi dışındaki tehlikelerden koruyan bir sistem. Ama aile içindeki sorunlara geldiğimizde böyle bir sistemden bahsetmemiz mümkün değil. Dolayısıyla sorun aile içinden çıkamıyorsa, çoğunlukla çözümsüz kalıyor.
Aile içinde olanların daha az tartışıldığı, aile içi meselelerin konuşulmasının yaygın olmadığı durumda ensest de tabii ki daha gizli kalıyor. Şimdi ensesti bu şekilde açıklığıyla konuşabilmemiz de bu konuda araştırma yapma fırsatı bulmamız da aile içi şiddetin varlığının kabul edilmiş olmasıyla ilişkili.

Araştırmanızda ensestle karşılaşıldığında saldırgandan çok mağdurun suçlandığı sonucu ile karşılaşıyoruz…
Evet, maalesef genellikle karşılaşılan tutum, yaşananlarda saldıranın suçuna odaklanmış bir tutum değil. Mağduru suçlayan, mağduru koruyamadığı için annesini suçlayan bir tutumla karşılaşıyoruz. Bu sadece ailenin, yakın çevrenin tutumu değil, bu bütün bir toplumun tutumu aslında. Okullarda, hastanelerde, mahkemelerde, yani bu konuyla ilgili kamu hizmeti vermesi gereken tüm kurumlarda da durum böyle.

Aile ile ilgili birçok meselede çözüm annelerden beklenir. Ensest olaylarında da annenin sorunu fark etmesi ve çözmesi bekleniyor, hatta anneler suçlanabiliyor. Bu ne kadar doğru bir yaklaşım?
Evet, genel geçer beklenti bu yönde. “Anne bunu görmeli, nasıl fark etmez, nasıl bir şey yapmaz” diye soruyoruz. Biz araştırmayı yaparken duruma biraz tersinden bakalım dedik, tamam anneden anlamasını bekliyoruz ama bakalım anne nasıl bir durumda, bunu anlamaya çalıştık. Araştırma Danışmanımız Klinik Psikolog Ufuk Sezgin’in deneyimleri ve bize aktardıkları bu yönde çok ön açıcı da oldu. Ufuk Sezgin, saldırganların gerçekten iyi stratejiler izlediğini anlattı. Saldırgan ailenin üyelerinden biri ve dolayısıyla her zaman çocukla baş başa kalabilme şansına sahip. Aile üyelerinin dışından birisinin, çocukla yalnız kalabileceği fırsatlar yaratması pek mümkün olmayabilir, ama babadan, abiden, dededen bahsediyoruz ve bu kişilerin her zaman çocukla yalnız kalmaları mümkün ve bu zaten çok doğal bir durum. Saldırgan, anne ya da ailenin diğer üyelerinin evde olmadığı zamanlarda, gizli olarak bunu yapıyor. Uzmanların anlattığı örnekler de bunu doğruluyor. Dolayısıyla, anne bazen gerçekten yaşananları göremeyebiliyor ya da görse bile inanmak istemiyor.

Peki anneler bir şekilde ensesti fark ettiklerinde…
Annenin bunu kabullenmesi hakikaten zor, çünkü aynı evde birlikte yaşadığı kişiler bunu yapanlar. Bu, anne için de ciddi bir travma. Diyelim anne kabullendi, bu defa ne yapacağı ve nasıl mücadele edeceğini bilmiyor, çünkü bu konuda yeterli destek mekanizmaları yok. Bir defa ekonomik zorlukları var bu işin. Çoğu ailede kadın, ekonomik olarak güçlü değil ve eşine bağlı. Bu da kadını mücadele etme konusunda oldukça zayıf düşürüyor. Bu anlamda anneyi güçlendiren ve destekleyen bir mekanizma olması gerekir.
Şunu da söylemek gerekiyor, anneler en ufak bir destek ışığı gördüklerinde bunu değerlendiriyorlar. Örneğin okulda düzenlenen bir etkinlikte ya da ufak bir yerde bunun konusu geçiyor, anne hemen bunu yakalayabilip destek almaya çalışabiliyor. Eğer anne yardım edebilecek herhangi birinin olduğu bilincini edinirse “yalnız” olmadığını anlar. Bu yüzden anneyi suçlayıcı tarzdan vazgeçerek, onu güçlendirecek çalışmalar yapmak gerekiyor.

Annenin ekonomik olarak güçlü olması da tek başına yeterli olmuyor. Ekonomik açıdan daha güçlü olanlar, eşinden ayrılabiliyor, ensestin yaşandığı ortamdan uzaklaşabiliyor. Ama sonuçta hala bu toplumda yaşıyorlar ve toplumsal baskı her anlamda devam ediyor.Bu baskıyla baş etmek de zor bir şey. Kimi zaman kadınlar, gizli saklı evden ayrılmayı, farklı gerekçelerle boşanmayı tercih ediyor ve bu yüzden saldırgan cezasız kalıyor.
Aslında ensestle ilgili ciddi cezalar var, bunu gerçekleştiren kişi ortaya çıktığında ceza alabiliyor. Ama suçlu cezalandırılsa bile, bunun muhatabı olan çocuk, annesi vs. bu sistemin, bu toplumun içinde yaşamaya devam ediyor, önyargılarla ve suçlamalarla yüz yüze kalmaya da devam ediyor. Dolayısıyla ensestin açığa çıkmasının ardından olayın izlerinin gerçekten silinebilmesi için toplumsal zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Ensest vakalarıyla karşılaşan uzmanların da birçok zorlukla karşılaştıklarından bahsediyorsunuz. Biraz bunlardan bahsedebilir miyiz?
Ensest konusunda pek çok kurumun sorumluluğu var aslında. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, avukatlar, hekimler, psikologlar, çocuk psikiyatrileri vs. Kurumlar-meslekler arası işbirliği olmadığı sürece bu sorunun çözümü bireysel çalışmalara kalıyor. Kanuni olarak kimi maddeler var aslında, ama bir şey olduğunda iyi işleyen bir mekanizmanın varlığından söz edemeyiz.

Çocuk istismarıyla ilgilenen çok sayıda kurum var. SHÇEK, psikolog, doktor, avukat vs. bunların birlikte çalışması gerekiyor. Örneğin, Adli Tıp raporu için tek bir hekim yeterli değil. Bu yüzden uzmanlar bocalıyorlar. Çocukların sorunlarını anlatmak için en kolay ulaşabilecekleri danışmanlardan olan okullardaki rehber öğretmenler çoğunlukla çoukları nereye ve ne şekilde yönlendireceklerini bilememenin sıkıntısını yaşıyorlar. Büyük bir sorumluluk olduğu için tek başlarına karar veremiyorlar..
Bir defa, uzmanlar ne yaparlarsa çocuk için daha iyi mi olur bunu bilemiyorlar ve karar vermek gerçekten çok zor. Özellikle çözüm için sistemli işleyen bir mekanizmanın olmadığı koşullarda, buna karar vermek çok zor. Bir avukat bile, ensestin açığa çıkması ve cezalandırılması ile ilgili bir adım atıldığında çocuğun içine gireceği sisteme güvenmiyor örneğin. Uzmanların en çok üzerinde durduğu şey, çocukların daha az yıpranarak bu süreçten çıkmaları, ama bahsettiğimiz gibi bir sistem çalışmadığı için bu pek mümkün olmuyor. Örneğin, çocuk yaşadığı olayı defalarca anlatmak zorunda kalıyor ve bu bile çocuk için başlı başına bir travma.
Ensestin açığa çıkması
Araştırmaya göre ensest, çoğu zaman ortaya çıkan sonuçlar neticesinde açığa çıkıyor. Örneğin mağdurum evlendiğinde bakire olmaması, gebelik ve doğum, ensest ilişkiyi saklamak ve cezalandırmak için işlenen cinayetler, ya da intiharlar, ensestin ortaya çıkmasına yol açan nedenlerden bazıları. Ensest, fizyolojik hastalıkların araştırılması sırasında da ortaya çıkabiliyor. Cinsel istismar olayı ile doğrudan bağlantılı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel organda yaralar gibi durumlarla birlikte, cinsel istismar olayından bağımsız hastalıklar nedeni ile de ensest açığa çıkabiliyor.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
aslında ifade etmek istediğim kokain ve uyuşturucudan kaynaklı bozukluk değil, iki yetişkin insanın tüm çarpıklığına rağmen insanın özgür iradesiyle 10 sene birlikte yaşamaları doğru yada yanlış iyi yada kötü bu birlikteliği sürdürebilirmeli.Bence bu durum bu kadar uzun sürdüyse baba-gibi kızda kızı gibi babasıda toplumsal düşüncelerden ve gerçeklikten sıyrılıp o hazzı yaşamış olabilirler.Yoksa bu kadar uzun sürmezdi -medya bilmese bile eşler bu durumu öğrenirlerdi. Dinsel mitlerden dolayı aile içerisinde ensest ilişki yasaklandırılmışdır veya belirli akrabalık ilişkisine göre sınırlandırılmıştır. Ensest ilişkinin temeli habil ile kabil'e kadar uzanıyor ve o dönemden bu yana insanlık berlili kurallar noktasında ilişki kuruyor. Ki ruhsap sapkınlıklık kendi başına bir tartışma konusudur.

Sapıklık ve sapkınlık arasında irade farklı vardır birisi kişisel davranış bozukluğuna -delilik gibi- diğeri kapitalist kültürün tüketim alışkanlığı olabilceği gibi kural ve kanun dışı seçimlerde olabilir. Bu gün insanlar eşcinsel ilişkiler yaşamakla birlikte - grup seks yapabiliyorlar yada bir çoklarının hayal edemeyecekleri fanteziler içine girebiliyor. Bunlara sapkınlık demek yedi ölümcül günahtan birini ret etmek ve insan doğasında olan bir istemi görmezden gelmektir. Yani bir kaçış senfonisidir.

Ayrıca savunmamakla birlikte uyuşturucu insana haz veren bir şeydir. uyuşturucunun insan fizyolojisinde ve zihninde açtığı tahribat sigara kadar uzun sürmediği için ve bu kimyasal alışkanlık çok pahalı olduğu insanları farklı yönlere süreklendiği için toplum tarafından aforoz edilmiştir.Yoksa kullanım olarak keyif ve haz verici bir şey olabilir.Ve bildiğim kadarıyla hollanda gibi bazı ülkelerde kullanımı serbest.

Tüm bunlar tasvip etmediğim haraketler olmakla birlite benim söylemek istediğim insanın içindeki güdü - sınırlandırılmamış biçimlendirilmemiş o insan - o kimlik yada her neyse.. bu bana daha çok düşündürücü geliyor.
 

nil sarı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Eyl 2009
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
verilen örnek kesinlikle bir cinsel sapkınlık örneği değildir.10 senelik bir birliktelikten bahsediyoruz,bu bir tercihtir, hemde tüm geleneksel alışkanlıklardan(ayakbağlarından) kurtulmuş iki bedenin ve ruhun birleşmesidir söz konusu olan.babalar,kızlar,anneler,kardeşler..bunlar ilişkilerin insani yanını savsakladığına inandığım fazlalıklardır.İnsan hayat düzleminde anne-baba-kardeş değil,''insan'' dır.Bu nedenle cinsel-ruhsal birlikteliklerin cinsiyeti, mesnedi,akrabalık boyutu vs. yoktur,iddia ediyorum;hepimiz geleneksel ve tinsel değerlerimizden arındığımızda cinsel yönelimlerimizin değiştiğini göreceğiz.
Dikkar edlirse 'arınmak' dedim çünkü gerçek anlamda insan olabilmenin ilk şartıdır bu,tüm kuralları saf dışı bırakıp,kendiyle bütünleşen insan bunu başarabilecektir''
...! karakutuyla yüzleşmeli.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
sapkınlık, sapıklık, delilik normal görülmesi saçmalığın önde gideni... bu konuyu nasıl olur da normal görebilirsiniz aklım almıyor... böyle şeyler hastalıktan başka bir şey değildir. deliliktir. resmen iğrendim.
sorun bu durumun olması değildir. asıl sorun bu olayın normal karşılanmasıdır.
eşcinsellik ve ensest ilişkiler vardır ve normaldirler çünkü hastalıktırlar... asıl sapıklık bu durumları normal karşılamaktır...
siz nerelerde yaşıyorsunuz allah aşkına!!! bu kadar toz pembe ise her şey sizlerin oralarda ne ala....!!!
hiç tanımadığınız birileri yanınıza gelip size şu tür sorular sormadılar mı?
abi 15 liraya istediğin kadar sakso çekerim (bir erkek bir erkeğe)?
kardaş gruba katılmak ister misin (bir erkek bir erkeğe)?
ve bu tip adamlar (bakın bu kişiler ille de bu işi para karşılığında yapan kişiler değiller) istedikleri kişileri bulamayınca çevrelerinde tecavüzlere yeltendiklerini duymadınız mı? ve tecavüze uğrayan çocukların hayatlarının nasıl mahvolduklarını duymadınız mı?..... !!!! nerede yaşıyorsunuz? !!!!
elli altmış yaşındaki heriflerin 20 yaşlarındaki kızlarla flörtüne dahi sapıklıkla bakmak gerekirken siz tutup da bu ilişkiye normal bakıyorsunuz... "nil sarı" bildiğimiz karakutudan bi farkınız var mıdır acaba merak ediyorum??????????
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
enkaz sapkınlık, sapıklık, delilik, hastalık nedir bunları bi tanımlar mısın?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
cinsellik bir tabu olmaktan çıkartılmalı ve fakat aşk cinsellik ile sınırlandırılmamalı aynı zamanda. cinsellik ve aşk karıştırıldığı zaman kişinin çocuğu ile ilişkisi sıradan değerlendirilecektir; bu yanlış bir değerlendirmedir. sevginin tür ve boyutları vardır; her can bir dünya taşısa da çocuğa duyulan sevgi hiç bir zaman aşk boyutuna yaklaşamaz; aşk tan daha değersiz bir duygu ve sevgi olduğu için değil elbette...ana/baba-çocuk arasındaki ilişki aşk değildir...

not. ensest ilişkinin çoğunlukla ve hemen hemen her zaman kadına yönelmiş olması dikkatlerden kaçmamalıdır. neden?
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
cinsellik bir tabu olmaktan çıkartılmalı ve fakat aşk cinsellik ile sınırlandırılmamalı aynı zamanda. cinsellik ve aşk karıştırıldığı zaman kişinin çocuğu ile ilişkisi sıradan değerlendirilecektir; bu yanlış bir değerlendirmedir. sevginin tür ve boyutları vardır; her can bir dünya taşısa da çocuğa duyulan sevgi hiç bir zaman aşk boyutuna yaklaşamaz; aşk tan daha değersiz bir duygu ve sevgi olduğu için değil elbette...ana/baba-çocuk arasındaki ilişki aşk değildir...

not. ensest ilişkinin çoğunlukla ve hemen hemen her zaman kadına yönelmiş olması dikkatlerden kaçmamalıdır. neden?

Sevginin ya da cinselliğin yada aşkın sadece sizin kafanızda olan ve heryere yazma ihtiyacı duyduğunuz türlerinden biraz örnek verirmisiniz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"sizin kafanızda olan ve heryere yazma ihtiyacı duyduğunuz "

üzgünüm, siz tartışmayı bilmiyorsunuz. yukarıdaki sözleriniz konu ile ilgili değil ve hiç kimse sizin gibi düşünmek zorunda değil. düşünceleri anlamaya çalışmak yerine karalamak anlayışından uzaklaşmalısınız. kimseye dikte etmeyi düşündüğüm bir düşüncem yok...ancak çarpık düşünceleri eleştirmekten geri duyrmayacağımı bilmelisiniz...
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ben size soru yöneltiyorum, heryerde sevgiden bahseden yazılarınız var ve ben bunları direk olarak öğrenmek istiyorum. Makine gibi bir yazı değil direl olarak cinsellik sevgi ve aşk üzerine bunun türleri üzerine yazınızı görmek istiyorum. Sevginin kökeni başlığına siz hayatta kimlerden nefret ediyorsunuz dedim ve cevap gelmedi. Neden şahsi birşeyler yok hiç bir zaman yazılarınızda. Lütfen sevgi şudur, 2 ye ayrılır, a dır b dir demeyin. Hayatınızdan bir örnek katarak bana sevgi -aşk ve cinsellik türlerini anlatın.

Size direk olarak yazmassam ve yalvarmassam cevap vermiyeceksiniz o yüzden bu şekilde konuşuyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sömürgenlerden nefret ediyorum ve fakat onlara acıyorum, sefil oldukları için
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bana acıyarak cevap yazarsanız sevinirim hala bekliyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili köle,

şiirlerime neden bakmıyorsun, yanıtları orada bulacaksın, her foruma her şeyi yazmak istemediğimden dolayı bunu yapma bana...
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Diğer başlıklara yazdığınız hızla neden şahsi birşeyleri anlatamıyorsunuz? Ve bu benim kaçıncı soruşum acaba :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu forumda ensest ilişki tartışılıyor ve bu konudaki düşüncelerimi yazdım. bunu doğru bulmadığımı nedenleri ile açıkladım. karşı düşüncelerinizi bekliyorum.
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ensest ilişki üzerine 5000 tane msg atılabilir şu başlığa, ama şu kurmaya çalıştığım dialogu hiç kimse kurmayacak burda. Son 5 dk içinde bu başlığı bu meseleyle kirlettiğim için özür dilerim, ama ben hayatımda mühim birşeyi öğrendim, bu sebeple herhalde mazur görür başlık sahibi ya da forum yöneticileri. Aradan çıkıyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tartışmaya açık olmak gerek. sınırlandırmadan; önyargısız.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
köle benin tanımlarla çok işim olmaz. bu olaylara normal bakmak benim işim değil, normal bir vatandaşın da işin değildir. bir psikiyatri kliniğinde bu olaylara normal ve tanımlar üzerinden bakılması normaldir. hayatsa bir klinik değildir. bir aile ne bir labaratuardır ne de bir kliniktir... hayata tanımlar üzerinden bakarsanız bir tıp kitabından ne farkınız kalır.
söylediğiniz kavramların tanımlarını tıbbi olarak bildiğimi söyleyemem. bilmeme de gerek yoktur zaten,,,,
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Tanımlarla benim de işim yok ama sizin var çünkü yazınızda sürekli normal vatandaşın işi değildir diyorsunuz. Ben de normal nedir diye soruyorum size. Ne bir psikiyatrım ne de sizle farklı hayatın içinde olan bir insanım.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst