Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde gamzecik tarafından oluşturulan Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 79,410 kez görüntülenmiş, 487 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ?
Konbuyu başlatan gamzecik
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prens Ernak

serkan.idealist

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Haz 2010
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
cennet çok uzakta değil.hiçbir durağı olmayan,asla durmayan düşünce treninden inin.o zaman hayatın anlamı,bir çiçeğinki kadar
güzeldir.
 

MrGedek

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Ocak 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
kabuller : allah,cennet,cehennem,ahiret,sonraki yaşam,kader.

sorgusuz yaşanmaz - salt kabuller bir yaşamı anlamlı kılmaz.bir yaşamın anlamı ise ispatlanamayan kabullere yıkılmamalıdır - zannımca diyeceğim ama zannımca değil öyle olmalı.
 

ustungelari

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
mutlu olmak için mi yaşıyoruz sorusundan önce bence asıl üzerinde durulması gereken konu "mutluluk nedir" olmalı.. basit bir hi yada duygu mu yoksa bir ihtiyaç mı mesela?.. fakat bunun da tartışmasını yapabilmek için öncelikle "ihtiyaç" nedir iyi bilmeliyiz.. "ihtiyaç" kavramını basit olarak "gereksinim duyulan şey" olarak tanımlayabiliriz.. fakat bu biraz eksik bir tanım olur.. ihtiyaçlar zorunlu olan "temel ihtiyaçlar" ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar olarak ikiye ayrılır.. bu ikisini birbirinden ayırmak biraz zor olsa gerek.. yani şöyle açıklıyım bundan binlerce sene önce "ihtiyaç" denilen şey sadece "hayatta kalmak" iken şuan bu uygarlık düzeyinde ihtiyaçlar biraz daha değişmiş gözüküyor.. yani temel ihtiyaç olarak saydığımız beslenme, barınma, yeme gibi şeylerin yanına uygarlık seviyesi arttıkça ve teknolojinin de gelişmesiyle yeni ihtiyaçlar ekleniyor.. şöyle ki şuanda benim, sizin veya bir çok kişinin hayattaki ihtiyaç duyduğu tek şey yalnız yaşamak için gerekli olan "temel ihtiyaçlar" değildir.. örneğin cep telefonu bir ihtiyaçtır.. teknolojinin bize sunduğu en önemli haberleşme kaynağıdır.. fakat bir şeyin ihtiyaç mı yoksa lüks mü olduğunu da birbirinden iyi ayırt etmek gerekir.. cep telefonu bir ihtiyaçtır doğru fakat "iphone" kullanmak bir ihtiyaç değil lükstür.. şimdi "ihtiyaç" kavramını anladığımızı düşünerek konumuz olan mutluluğa dönüyorum.. yalnız "mutluluk bir ihityaç mıdır?" sorusunun cevaplayabilmek için ihtiyacın ne olduğunu bilmemiz gerektiği kadar mutluluğun da ne olduğunu iyi bilmeliyiz.. evet mutluluk nedir?.. öncelikle şudur, budur denebilcek kadar basit bir tanımı olmayan bir şeydir.. şu anda herhangi bir iş adamına veya bir memura sorucak olsak hayattan zevk alıp mutlu olmanızı engelleyen şey nedir diye bir çoğunun vericeği cevap "yaşamak için mücadele" olucaktır.. peki yaşamak için mücadele etmek neden insanı mutsuz etsin?.. "tipik olarak mutsuz kişi, gençliğinde normal bir gönül doyumundan yoksun bırakılmış, doyamadığı bu şeyi öbür doyum biçimlerinden daha önemli görür olmuş, böylece hayatına tek taraflı bir yön vermiş, aynı zamanda o doyum için gerekli girişimlerde bulunmak yerine bütün dikkatini doymak üzerine toplamıştır" diyen bertrand russell bu durumu gayet iyi bir biçimde anlatmıştır.. evet yaşamak için verdiğimiz mücadele bizim mutlu olmamızı engelliyorsa bir durup düşünmeliyiz.. insanlar bu mücadeleyi öylesine büyük bir şey saymışlardır ki içine "hırs, başarı, onda varsa bende daha iyisi olucak" tarzı düşünceler koymuşlardır.. tamam başarı mutluluk getirebilir ama mutlu olmanın tek yolu başarıdan geçmez.. örneğin başarılı ve zengin bir iş adamı görsek hangimiz "ulan adam hem başarılı hem zengin bundan mutlusu var mıdır bu dünyada" demez?.. ama işin aslının öyle olucağını sanmıyorum.. bu insan başarıyı hayatının merkezine öyle bir koymuştur ki başka hiçbir şeyi önemsemez olmuş tek derdi tek amacı başarı olmuştur.. ne ailesi, ne hobileri ne zevklerine zaman ayırmaz.. tek amacı ya başarılı olmak yada rakiplerinin başarısızlığıyla kendini güçlü sanmak olmuştur.. "başarı mutluluğun sadece bir unsurudur ve eğer bütün öbür unsurların feda edilmesi pahasına elde edilmişse çok pahalıya mal olmuştur" der bertrand russell.. sonuç olarak mutluluk ne yalnız başına başarı ne de herhangi bir şeydir.. mutluluk bir bütündür.. eğer "başarı" sözcüğünü ölçüt alırsak mutluluk hayatın her alanındaki başarıdır diyebiliriz.. ama hırssız.. ama rekabetsiz ve saf başarı.. fakat bu da yaşadığımız şu uygar(!) dünyada pek de olası bir şey olarak gözükmez tabii pembe hayallerle yaşayan bir romantik değilsek.. bence mutluluk temel anlamıyla insan için bir ihtiyaçtır.. fakat nasıl ki ilkel insanların tek ihtiyacı temel ihtiyaçlarken uygarlık düzeyi arttıkça başka ihtiyaçlar temel ihtiyaçların önüne geçtiyse mutlulukda bunlar gibi arkada kalmış bir ihtiyaçtır.. mutluluğu başarı para kazanma hırsı gibi gören insanlarla (ki bunlarda da suç olduğunu sanmıyorum yaşam ve çevre bu insanlarıda bu şekle sokmuştur) dolu bir dünyada mutluluk diye bişey olamaz.. anca kısa süreli sevinçler olabilir.. sonuç olarak mutluluk bir ihtiyaçtır fakat artık değişen bu dünya düzeninde temel bir ihtiyaç olmamasını geçtim artık bir "ihtiyaç" olarak bile görülmeyen bir şey haline gelmiştir.. "sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin" diyen nazım hikmet'in sözleriyle duygulanan insanlar artık beyinleri uyuşup o soyut resmi bile "satın alabilir miyiz acaba?" düşüncesine dalmışlardır.. ve ben üstüngel arı, çok açık bir şekilde söyleyebilirim.. evet mutluyum.. ama aklı başında birinin gıpta edebileceği bir mutluluk değil, kendini taçlı bir kral sanan delinin mutluğu benimkisi.. size tavsiyem; sizde böyle olun..
 

tırı vırı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Şub 2011
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Direk başlıklara göre cevap veriyorum; Ben dünyaya gönderilme sebebimin olduğunu düşünüyorum, zor durumda birini görüp yardım ettiğimde onun için gönderildiğimi düşünüyorum, hata yaptığım zaman birileri benden ibret alsın diye gönderildiğimi düşünüyorum, sevip sevilirken mutlu olmak yada mutlu etmek için gönderildiğimi düşünüyorum, yaşama amacımı bir gün bir fosil yada dışkı da olsam bır hayvanda onun yaşamına sebep olarak düşünüyorum, o zaman mutlu oluyorum diyorum ki vay be ben neymişim...
 

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
neden mi yaşıyoruz... arkadaşlar nereden de bulursunuz böyle saçma sapan şeyleri..afedersinizde bir insan kendine ben neden yaşıyorum diye bir soru sorabilir mi? bunu kendine soran ve bu konuyu açan gamzecik özellikle sana sesleniyorum arkadaşım..
herşeyi felsefe yaparak irdeleyemezsin... bunu bir kere aklımıza sokalım..
yaşamak bir misyon bir görev değildir ve asla olamaz.. eğer sizin bir ruhunuz yoksa yaşayamazsınız.. sizi ayakta tutan ve yaşatan tek varlık ruhunuzdur ve bunun paralelinde istemenizdir..
arkadaşlar bakın sizi uyarmak zorunda kalıyorum.. artık şunu öğrenelim.. taş ya da duvar ya da toprak neyse odur.. bazen aslında herşey sadece göründüğü gibidir ve tartışılamaz.. siz burada bir anlamda ağaca kuş demiş oluyorsunuz.. ya da kediye köpek..bu tip şeylerde neden aranmaz.. hayatın yaşanmasının bir nedeni olmaz, olamaz.. bakın size bir cümle kurayım şimdi..
-"Herkes bu dünyaya yaşamak için gelmiştir"
siz bu cümlenin içindeki yaşamak kelimesinin nedenini bulmaya çalışıyorsunuz.. bu cümle ile yapmaya çalıştığınız şeyi bir kıyaslayın bakalım .. bundan büyük saçmalık olamaz..
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
doğmak işte gerisi boş. eğer doğmuşsan gerisini düşünme yaşayacaksın . önemli olan yaşadığın günlerin içinin boş veya dolu olması .
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
-kendince veya değil-kimse, boşuna doğmadığı/yaşamadığı gibi

İnsan (günlerinin boşluğu-doluluğu) hakkında, (durağan-sabit!?) zannın fazlası, haya gerektirir. O gelecek vaadine tabi doğmuştur ve yaşar .. haddi bilmek korumak kollamak zaruridir yoksa kendinden gayrı diğerine kıyam! etmek kimsenin haddinde/haddine veya birilerinin tek elinde!! değildir.

ancak, akıl yolu ile orta bulunup hak/hukuk gözetilmeli..(ki yine hatırlatmada fayda var 'kimse-ye taşıyacağından fazla yük -yüklenemez-yüklenmemiştir') birey; kendi tarafından öte de, sorumluluk duyabilse, sorun! hal olacak ve öznele takılmış, kifayete sığmayan mutluluk vs. gibi arayışlara gerek kalmayacaktır.

bazı bazı... elden ne gelir, balık baştan kokmuş da desek (o koku bizden peydahlanmış olabilir yani zannımız/kazanımlarımızın kasaveti) evet : ) :) iş işten geçer! ve/fakat sonrası vardır , can çıkmadan O candan umut kesmez.. ve üstte bahsettiğim üzere kendi boş vermiş! bakışlarımızla seyr edeceğimize BİR işe yaramalı ve sırf ahkam kesip, talep etmek yerine bu umman da her kez e BİR yer var-olabilir!- deyip yer açmalı ancak bu oluşuma sebebiyet-im iz ile sonuçlara katlanırken! anlamaya da çalışmalıyız.

-insan zordayken-yaşamın kolay MUTLULUK!? olduğunu kim söyledi ki : )
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Sokrates "Bilgi insanı mutlu kılar." demiş. Buna katılıp katılmadığımın önemi yok ama sanki burada dolaylı olarak mutluluk yaşam içindir anlamı çıkıyor. Nasıl mı? Bilgi, hayat bilgisi olabilir. Biz bu hayat bilgilerini kullanırız ve bilgiler bizi mutlu kılar, mutlu bir hayatımız olur. Bu açıyı da inceleyelim.
 

papillon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Mar 2011
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
neden yasıyoruz sorusu hayatı zor yasıyanlar sorar kendıne buda kapitalizmin acımasızlığıdır. bır ınsan evladı 10 saat masa basında calısmak ıcın yaratılmamısdır sistem tamamıyle yanlısdır. insan doğalya yasamalıdır yurumelıdır kosmalıdır egzoz gazını deıl okjiseni ıcıne cekmelidir keyıf ıstıyorsa otlardan sıgara yapabılır. modern betonarme hayat tam bir fiyaskodur. nasanın yaptı araştırmalara gore dunyanın en mutlu ınsanları hawai acıklarında tropikal doğayla yasıyan ınsanlardır.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
cennet çok uzakta değil.hiçbir durağı olmayan,asla durmayan düşünce treninden inin.o zaman hayatın anlamı,bir çiçeğinki kadar
güzeldir.

Haklısınız..Durmadan sorgulamak ve didiklemek, yaşamın saflığını bulandırır , onun güzelliklerini saklar.Her zaman değilse de ara-sıra çiçek kadar beklentisiz ve doğal yaşamalı insan.Yaşamın "salt" kendisi güzel ve anlamlı çünkü...
 

betoncivisi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Sürekli değişiyor.. Bazen yeni bir sebep bulana kadar sebepsiz.

Mutluluk; isteklerimiz, kabiliyetlerimiz ve tatmin olma becerimizin ilişkisinden doğan bir sonuç.
Bütün canlılar yaşıyor ve ölüyor. İnsanlar dışında hiç birisinin mutluluğu bildiğini sanmıyorum..

Sonuç olarak yaşamak ve mutlu olmak arasında doğrudan bir bağlantı olmadığını düşünüyorum.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Öyle ya da böyle yaşıyoruz. Yaşamamızın sebeplerinden biri de ölümle karşılaşmamaktır.
 

durkheim

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 May 2011
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Madem öleceksek neden yaşıyoruz. Hayat bir başlangıç ve son arasında sıkışmış olan olan bir gerçeklik değil midir. İşte bu başlangıç ve son arasındaki süreci hayat olarak nitelendiriyoruz ve bu süreçteki pozitif ve nagatif tüm çatışmaların bir sonucu olarak mutluluğu ve mutsuzluğu yaşıyoruz. İnsan mutluluğa, iyiye, güzele programlanmştır ancak onu çevreleyen-etkileyen unsurların etkisiyle mutluluğu ve mutsuzluğu yaşıyor.
 

içimdekideniz

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 May 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Aslında bu soruya ciltlerce yazı yazsanda hiç bir zaman tatmin edici bir şey çıkmayacak ortaya, çünkü bu soruya olan cevap kişiden kişiye,zamana ve o anki ruh haline göre değişir.Niçin yaşadığımı yoldaki bir tane çakıl taşı için olduğunu söylesem kim tersini savunabilir ki?
bu yüzden bu soruya herkes tek başıan ve kendisi ancak yanıtlayabilir.
 

asamen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 May 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
neden yaşıyoruz sorusunun cevabı her inanç modeline her fikir sistemine göre farklılaşır....yaşadığımız ölümler yıkımlar çaresizlikler karşısında direnmemizin sebebi olsa olsa yok olma fikrinin verdiği korkunçluktur..ölmek için o kdar sebep varken mutluluğun kapısını bu kadar zorlamamızın sebebi olsa olsa bu olmalı...mutluluk yoktur,varsa bile çok küçük anlarda gizlidir o küçücük anlar için bu kadar acıya katlanmalı mı?
 

AlperCADIROGLU

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
26 May 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Mutluluğun olduğu yerde mutsuzluk ta vardır. İkisinide sevmiyorum. Eğer ben mutluysam, ya mutsuz olan insanlara ne olacak, herkes aynı anda mutlu olabilir mi, değil... Eğer herkes mutluysa ama 1 kişi mutsuzsa neyleyim o mutluluğu... Yine eğer öbür tarafta mutluluk ve mutsuzluk kavramları varsa hiç olmasın daha iyi.
Yaw bu hayat nasıl birşey arkadaş anlamadım gitti, anladım ki kimse anlamamış, nerden geldik nereye gidiyoruz, herkes birşey söylüyor ama hiçkimsede kesin değil, hep tereddütlü, kimse ne olacağını bilmeden yaşıyor pehhh... bütün dinlere hakim olanda tam bilmiyor, tam bir ateistte bilmiyor, ya da vs vs vs...
Neden bu dünyaya geldik bilmiyoruz, neden yaşıyoruz bilmiyoruz, öldük sonra ne olacak yine bilmiyoruz....
Kafamızda birşeyler tahmin etsek bile, tahminde kalıyor, ve bu maç hiç bitmiyor, bitmeyen maç hayat....
İçimize dönüyoz olmuyor, kitap okuyoz olmuyor, dışımıza bakıyoz yine olmuyor....
Sormadan mal gibi de yaşanmıyor...
Bu hayatta mutluluk için yaşasak ne olacak yaşamasak ne olacak, ne olacak bizim sonumuz, sonumuzun sonu ne olacak...
Ölek te öğrenek o an...(zamanı gelince...)
Belki ölüpte yine öğrenemeyiz, bu sefer başka bir evrende başka şeylerle uğraşır durumda buluruz belki kendimizi pehh...
Ama şunu derim her zaman; hayat bizlere verilmiş bir armağandır, kesinlikle diyorum bunu.
Yoksa bu hayata gelmeyi biz mi seçtik, manyak gibi beynimde soru var, oh ne güzel, seviyorum kendimi :]
Yoksa ben mi abartıyorum...
Başta ilk insanlar karnını doyurmak için yaşardı, yemek yer mutlu olurdu...
Sonra savaşlar başladı, savaş kazanan mutlu olurdu...
Sonra sanat başladı, bunla mutlu oldu insan...
Sonra sanayi-endüstriyi uğraş edinip mutlu oldu...
Şimdi ise teknoloji ile kendini avutup mutlu oluyor...
Peki bundan sonra ne olacak...
Evimizde gezen hizmetçi robotlar ?
ya da uçan arabalar, beyin okumalar, ışınlanma, başka gezegene geçiş, beyinsel seyahatlar....
Burdan şunu çıkarıyorum, bence insanlar mutlu olmak için yaşamamış, yaşamak için mutlu olmuşlar...
 

hilalgkb

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Ocak 2011
Mesajlar
49
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
eğer ölmek için yaşıyor olsaydık intihar etmek istediğimizde zorlanmadan işi bitirirdik. ama bir insanın intihar etmeyi gerçekleştirmesi çok zordur, her zaman bişey onu engellemeye çalışır. beyninde bir bölge o kişi intihar etmesin diye acayip acayip yöntemler kullanır ve genelde de başarılı olur. demekki bişey bizim yaşamamıza ihtiyaç duyuyor, bizim mümkün olduğunca fazla yaşamamızı isteyen bişey var. ne ölmek için yaşıyoruz nede mutlu olamk için.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
eğer ölmek için yaşıyor olsaydık intihar etmek istediğimizde zorlanmadan işi bitirirdik. ama bir insanın intihar etmeyi gerçekleştirmesi çok zordur, her zaman bişey onu engellemeye çalışır. beyninde bir bölge o kişi intihar etmesin diye acayip acayip yöntemler kullanır ve genelde de başarılı olur. demekki bişey bizim yaşamamıza ihtiyaç duyuyor, bizim mümkün olduğunca fazla yaşamamızı isteyen bişey var. ne ölmek için yaşıyoruz nede mutlu olamk için.

Kendime soruyorum bu soruyu "Hayat mı bana, ben mi hayata bağlıyım?" Her seferinde farklı cevaplar alıyorum. Birey de bile tek cevap yokken toplulukta tek cevap bana zor görünüyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst