Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,582 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Göktaşlarıda yoktan varolmuyor :) Ben bir fizikçi yada biyolog değilim.Abiyogenez olamaz diyorsan ve bir göktaşıyla gelen buz bile bir güç tarafından oraya getiriliyor diyorsan senin bu iddaalarını destekleyen birşey olması gerekir değil mi ? En baştan koşul kabul ederek,bak bu durumlar asla bir güç olmadan varolamaz demenin ne yararı var ? Sana sorduğum soru şuydu;hayat oluşması için gereken şartların sonsuz sayıda gezegende,güneşte,galakside en azından 1 kere bile oluşamayacağını mı iddaa ediyorsunuz ? Tesadüfle birşey açıklamadım ki :) Tesadüf ancak başlangıç olabilir,gerisi nedenseldir.Başlangıçtan sonra olan olayın nedeni başlangıçtır.Ben sonsuz bir evrende oluşacak olasılıkların en az 1 kere oluşabilecek kadar mutlak olduğu kanısındayım.Tesadüfe gerek yok ha belki yanılıyorumdur,tesadüftür;Belki de tanrı dır ama zaten ben o tanrıya başlangıç diyorum :) Dediğim gibi doğal bir açıklama varken doğaüstünü kabul etmem;bir teist değil,deistim.Tanrı dediğim şey bana somut delillerle sizin imkansız dediğiniz-bana göre hiçbirşey imkansız değildir- abiyogenez teoremini paradigma kabul ettim diye kızacak değil.Ki kızabilecek birşey olduğu kanısında da bir kesin yargıda değilim.Yazının en başından beri savunduğum tek şey tanrının varlığı hakkında somut delil,onun şekli şemali ve özellikleri hakkında kesin yargıların bulunamayacağı durumuydu.Kesin yargı iddaa eden sizsiniz,ben size sizin iddaa ettikleriniz karşısında olasılıklar sunuyorum.Ki o özellik ve muazzam dediğiniz şeylerin meydana gelmesini tanrıya bağlıyorsunuz;size şunu söylüyorum;o özellikler dünyamızda oluştuğu için hayatın burda oluşma durumu söz konusu olamaz mı ? Olabilirse,doğal bir matematiksel soru varken neden yüce bir güç aramak ?
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Akıl önemli bir dayanaktır ancak yıkılmaz değildir. Yanılabilir ve yanılmıştır defalarca. Dün peşinden gittiğimiz teorileri bugün terk ettik. Akıl yadsınamaz. İnsanın meseleleri anlamada en mühim silahıdır. Vardığı sonuçlara dikkat edilmelidir.

Ben basitçe şunu ifade ediyorum aslında: Başlangış her ne şekilde olmuşsa olsun, bir başlangıçtan söz edebilmek için o başlangıcı mümkün kılan sebeplerin varlığı öncelikle kabul edilmelidir. Madem hiç bir şey sebepsiz değil, bu hiç tartışılmaz mutlak bir gerçektir. Bu silsileyi geriye doğru sonsuza kadar işletebilirsiniz ya da bir noktada tıkanıp işi başka bir sonsuza devredersiniz. Mesele bu kadar basit. Aklı nereye yüklemeliyiz? Tesadüfün oluşmasına zemin hazırlayan aklı nereye yüklemeliyiz?
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Şuan bilmediğimiz,kavrayamadığımız şeyler olması herşeyi doğaüstü güçlere bağlamayı gerektirmez.3000 yıl önce zeusu yaratan zihniyetten farklı olmak istiyorsanız;bilmediğiniz şeyler var diye doğaüstü,metafiziksel bir varlığı kesin göstermeyiniz.Öyle olduğunu düşünmeniz umrumda değil,insanların düşünceleri farklı olucak tabii ama bir insan bu böyledir;bakın bu da kanıtı diyorsa ya hiçbir koşula bağlı olmadan kanıt gösterecek yani herkesin kabul edeceği ve etmek zorunda olacağı bir kanıt gösterecek yada böyle bir yargıda bulunmayacaktır.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
kesinlikle haklısınız. Elbette düşünen beyinlerin bu kavramları sorgulaması gerekir. Varılan sonuçlar birlikte değerlendirilmelidir. Ne mutlu o insanlara ki sorgulama kabiliyetleri var. Yaratıcı ile ilgili kavram hep inanç olarak ele alınagelmiştir. Mesele bir inanç meselesidir. Kesinlikle bir bilme meselesi değil. Bilinecek kadar basit olamazdı o üstün güç. Tabi bu var kabul ettiğimizde ortaya atılacak bir fikirdir. Biz mümkün mertebe tabiat olaylarını gözlemleyip doğru tesbitlerde bulunmaya çalışacağız. Neden sonuç ilişkilerini ortaya koyup buralardan tutarlı önermelere ulaşmaya çalışacağız. Yani aslında her şey bir neden-sonuç kozalitesi içinde evrilip çevriliyor. Ancak sistemler tahmin ettiğimizden çok daha karmaşık. Birçok noktada tıkanıyoruz malesef. Anlayamadığımız çok şey var. Isınan hava yükselir bunu biliyoruz ama neden yükseldiğini hala bilemiyoruz. Isındığında yükseldiğini gözlemleyebiliyoruz. Ama yaratıcının varlığını sırf pozitif bilimler ile izah etmek yetersiz kalacaktır. Meselenin bir çok yönü vardır ki buna bir çok sosyal konu da girmektedir. Tarih, sosyoloji ve psikoloji gibi bir çok sosyal bilime ihtiyaç var.

Saygılarımla
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Oluşumda bir Tanrı gerekliliği olmadığı neredeyse kanıtlandı :) Ama oluşumdan öncesi için birşeyler söylenemiyor tabi ki. Şu an "Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu" kitabını okuyorum Jean Bottero'nun. Tavsiye ederim.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
İnsan aklı Tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ispatlama yeteneğine sahip değildir.Fizik alemde ispat edemediği sınırsız sayıda şey varken,aşkın bir varlığı nasıl ispat edebilir.
Tanrı'nın yarattığı herşey varlığının kanıtıdır.Biz sadece varlığına iman ederiz,veya inanmayız.
İnsanoğlu,bir "yaratıcı" olması gerektiği fikrine ulaşabilir.Fakat,"Tek Tanrı" fikrine ulaşması güçtür.Bu yüzden peygamberler "Tek Tanrı" fikrini getirmişlerdir,yoksa "tanrı" fikrini değil.Dinlerin geldiği bütün toplumlarda din zaten vardır,ama tek tanrılı değildir.
Tarih boyunca pek çok peygamber gelmiştir "tek tanrı" fikrini öğretmek için.Fakat insan,yapısı gereği,tanrılaşma arzusuyla"tek tanrı" fikrinden uzaklaşmıştır.Bugün tek tanrılı din olarak bilinen üç din de tek tanrı kavramından uzaklaşmıştır.Hristiyanlık ve Yahudilikte bu durum düşünşel alanda da açıkça görülür.İslâmda ise "Kaynak" ortadan kalkmadığı için,fikri alanda açıkça görülmese de,bazı kesimlerde üstü örtülü olarak "panteizm"e kaymalar görülmektedir.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Cisimler hareketlidir, o halde bir ilk hareket ettirici vardır.

Cisimler sebeplerle var olurlar, o halde bir ilk sebep olucu vardır.

Cisimler mevcuttur, o halde bir Yaratıcı vardır.

Michio Kaku, Hyperspace 1992
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
İnsan aklı Tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ispatlama yeteneğine sahip değildir.Fizik alemde ispat edemediği sınırsız sayıda şey varken,aşkın bir varlığı nasıl ispat edebilir.
Tanrı'nın yarattığı herşey varlığının kanıtıdır.Biz sadece varlığına iman ederiz,veya inanmayız.
İnsanoğlu,bir "yaratıcı" olması gerektiği fikrine ulaşabilir.Fakat,"Tek Tanrı" fikrine ulaşması güçtür.Bu yüzden peygamberler "Tek Tanrı" fikrini getirmişlerdir,yoksa "tanrı" fikrini değil.Dinlerin geldiği bütün toplumlarda din zaten vardır,ama tek tanrılı değildir.
Tarih boyunca pek çok peygamber gelmiştir "tek tanrı" fikrini öğretmek için.Fakat insan,yapısı gereği,tanrılaşma arzusuyla"tek tanrı" fikrinden uzaklaşmıştır.Bugün tek tanrılı din olarak bilinen üç din de tek tanrı kavramından uzaklaşmıştır.Hristiyanlık ve Yahudilikte bu durum düşünşel alanda da açıkça görülür.İslâmda ise "Kaynak" ortadan kalkmadığı için,fikri alanda açıkça görülmese de,bazı kesimlerde üstü örtülü olarak "panteizm"e kaymalar görülmektedir.

ortaya attığınız iddiayı kanıtlayacak neleriniz var elnizde merak ettim?
İslâmda ise "Kaynak" ortadan kalkmadığı için,fikri alanda açıkça görülmese de,bazı kesimlerde üstü örtülü olarak "panteizm"e kaymalar görülmektedir. demişsiniz!
bunun çok açıklanmaya ihtiyacı var
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Panteizm ya da Tümtanrıcılık (Doğatanrıcılık, Kamutanrıcılık) Evrenin bütününü Tanrı olarak kabul eden felsefi görüştür. Panteizm'de, pan-enteizm'den (kamusaltanrıcılık) farklı olarak her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır
bu tanıma göre hareket etmeliyiz diye düşünüyor ve cevabınızı buna bağlı olarak irdeleyeceğim
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Sadece fikirler üzerinde tartışmak bizi hiçbir yere götürmez.Uygulamaları da göz önünde tutmalıyız.İnsanoğlu felsefeyi ve dini işine geldiği gibi alır kullanır.
Tasavvuf da bir felsefedir.Yani tanrısal değildir,insan ürünüdür.Fakat yer yer dinin önüne geçmektedir.
"Tanrı herşeydir,herşey Tanrıdır." diyen panteizm,maddeye ve dolaylı olarak da insana kutsallık yükler.Ortaya kutsal şeyler ve kutsal insanlar çıkar ki,bu Tek Tanrı fikrine aykırıdır.
Panteizm ve Vahdet-i Vücut felsefi olarak farklı görünseler de,uygulamada işler karışmaktadır.Vahdet- Vücüda göre de,Allah her şeyde tecelli eder,dolayısıyla insanda da tecelli eder.Ortaya kendilerini tanrı yerine koyan şeyhler çıkar.Din'de kutsal şeyler ve kutsal insanlar yoktur.Bugün insanlara Din diye yutturulan şey,Din değildir.Din doğru bilinse belki de bu kadar din karşıtı insan olmayacaktı...
Ortaya bir iddia atıp tartışmak gibi bir amacım yok.Bu açıklamayı da sadece fikirlerimin anlaşılması için yaptım.Bu konuda söylediklerim zaten düşünen insanın gayet açıklıkla gördüğü şeyler.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
:(
Sadece fikirler üzerinde tartışmak bizi hiçbir yere götürmez.Uygulamaları da göz önünde tutmalıyız.İnsanoğlu felsefeyi ve dini işine geldiği gibi alır kullanır.
Tasavvuf da bir felsefedir.Yani tanrısal değildir,insan ürünüdür.Fakat yer yer dinin önüne geçmektedir.
"Tanrı herşeydir,herşey Tanrıdır." diyen panteizm,maddeye ve dolaylı olarak da insana kutsallık yükler.Ortaya kutsal şeyler ve kutsal insanlar çıkar ki,bu Tek Tanrı fikrine aykırıdır.
Panteizm ve Vahdet-i Vücut felsefi olarak farklı görünseler de,uygulamada işler karışmaktadır.Vahdet- Vücüda göre de,Allah her şeyde tecelli eder,dolayısıyla insanda da tecelli eder.Ortaya kendilerini tanrı yerine koyan şeyhler çıkar.Din'de kutsal şeyler ve kutsal insanlar yoktur.Bugün insanlara Din diye yutturulan şey,Din değildir.Din doğru bilinse belki de bu kadar din karşıtı insan olmayacaktı...
Ortaya bir iddia atıp tartışmak gibi bir amacım yok.Bu açıklamayı da sadece fikirlerimin anlaşılması için yaptım.Bu konuda söylediklerim zaten düşünen insanın gayet açıklıkla gördüğü şeyler.

Vahdet i vücud U ve tasavvufu iyi öğrenmemiz lazım . Söylediğiniz seylerin kısmen doğru olduğunu görebiliriz fakat din konusunda hele Islam konusunda rahat konuşma hakkına sahip değiliz hele o dini iyi bilmiyor ve yasamıyorsak.... Din sabit kaynaklara sahip Kur'an ve sünnet yol bu . Bunun dısına çıkan bir sürü insan var biz onlara bakarak Islam böyledir şöyledir diyemezsiniz . Vahdet i vücud dediğiniz konu iki grup tarafından temsil edilmiş bir grup Dediğiniz gibi herseyde Tanrisallik olduğunu söyler, diğer grubun bu türden bir iddiası olmaması bir yana onlar vahdet i vücud U bir ceZb halindeyken söylemişler yani bir nevi sarhoşluk anında günlük sarhoşluk tan farklı bir sarhoşluğu kastediyorum . Kısacası Islam bir kavram olarak size bize ona göre diye tanimlanamaz onu tanımlayan Kur'an ve sunnettir ve herkes kendi yaşayışından sorumludur . Batı nin müslümanlara bakışı terörist seklinde olduğu gibi Islam i da vahşi bir din bedevi dini olarak görürler cogu itibaryle böyle özEllikle 11 Eylül den sonra ve İngiltere metro patlamasından sonra bu fikir köklerini kuvvetlendirmiş . Peki soralım şimdi kendimize biz terörist miyiz ?
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
"Din" Allah'ın var ve bir olduğunu kabul edip inanmaktır.Bu kadar basittir.Ben "Din" hakkında konuşmadım.Tasavvuf hakkında konuştum.Din'in tartışacak bir tarafı olamaz ki zaten,inanırsın veya inanmazsın.O kadar...Tabii neye inandığını iyi bilerek...
Tasavvufu iyi biliyorum.Ben olayı yaşadım.Daha önce de de söylediğim gibi,tasavvuf bir felsefedir.Yani insan ürünüdür.İnsan zekası gerçeği bulamaz.Gerçeğe ulaşılamıyacağını filozoflar da biliyor.Biz nasılulaşabiliriz ki...Sınırlı aklımızla havanda su döveriz sadece.
Felsefi tartışmalar insanları sadece birbilerinden koparmaya yarıyor.Sonuca ulaşmayacak tartışma fikir jimnastiğinden öte geçmez.
Felseyfe,anlamını bilirsek düşünme yeteneğimizi geliştirmeye yarar sadece.Felsefi tartışmaların amacını kavrayabilmek için "Sion Protokolleri" nin okunmasıı önerirm.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
"Din" Allah'ın var ve bir olduğunu kabul edip inanmaktır.Bu kadar basittir.Ben "Din" hakkında konuşmadım.Tasavvuf hakkında konuştum.Din'in tartışacak bir tarafı olamaz ki zaten,inanırsın veya inanmazsın.O kadar...Tabii neye inandığını iyi bilerek...
Tasavvufu iyi biliyorum.Ben olayı yaşadım.Daha önce de de söylediğim gibi,tasavvuf bir felsefedir.Yani insan ürünüdür.İnsan zekası gerçeği bulamaz.Gerçeğe ulaşılamıyacağını filozoflar da biliyor.Biz nasılulaşabiliriz ki...Sınırlı aklımızla havanda su döveriz sadece.
Felsefi tartışmalar insanları sadece birbilerinden koparmaya yarıyor.Sonuca ulaşmayacak tartışma fikir jimnastiğinden öte geçmez.
Felseyfe,anlamını bilirsek düşünme yeteneğimizi geliştirmeye yarar sadece.Felsefi tartışmaların amacını kavrayabilmek için "Sion Protokolleri" nin okunmasıı önerirm.
okudugumu sanıyorum fakat yine de tesekkurler...tartısma felsefe demektir desem..felsefe dediğimiz şey bize ait düşünce öbeği degil eleştiriyi zorunlu kılar yerine yenisini koymak kaydıyla yıkmayı gerektirir felsefe...
tasavvufu nasıl bildiğnizi bilemem ayrıca size ukalalık yapma niyetinde de degiliim sadece yazdıklarınızdan anladıklarıma göre yazdıklarınızın yanlış şeyler oldugu düşüncesindeyim...vahdet-i vücud meselesi sofestai ler şiiler mutezile hepsi maalesef vartaya düşümüş ..bunu ben söylemiyorum...
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Katılmadığınız nedir,anlayamadım?

"vahdet-i vücud meselesi sofestai ler şiiler mutezile hepsi maalesef vartaya düşümüş ..bunu ben söylemiyorum..."
Bu söyledikleriniz benim söylediklerimle paralel...Bir eksikle...Ehli sünnet de onlarla ayı durumda...Vahdet-i Vücüt ehli sünnet tarikatlarının da felsefesi.

"felsefe dediğimiz şey bize ait düşünce öbeği degil eleştiriyi zorunlu kılar yerine yenisini koymak kaydıyla yıkmayı gerektirir felsefe..."
Bu söylediğiniz,aynı felsefi sistem içindeki eleştiriler için geçerlidir.Yoksa her felsefi sistem kendi içinde tutarlıdır.Birbirlerine karşı hepsi aynı derecede tutarlı veya tutarsızdır.O yüzden felsefi sistemleri karşı karşıya getirp tartışmak sonuçsuz bir çabadır.Bu benim şahsi fikrim değil.Ortadaki gerçeklik budur.
 

EMIR

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
tanrıya ALLAH diyorsanız ALLAH ın dünyaki olaylara son peygamberimize kadar olan mudahelelerine bakmak gerekir lut gölünün oluşması ayın ikiye yarılmış olması nuh tufanının yasanması gibi fiziksel olayları anlamak lazım aniden fizik kurallarını alt üst eden olaylar ALLAH ın dünyaya direk mudahelesidir ve eğer dünyaya mudahele eden birşey oluyorsa o birşey var demektir yok demek için fizik kuralları dışında olanları açıklamak gibi imkansız bir yanılgıya düşmek demektir altın oran denen bir ölçü var onu araştırsanız altın oranın dünyadaki etkisini görürsünüz
 

EMIR

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
ALLAH ın varlığını ispat için dünyadaki mevcut düzenin dısında aniden gelişen olaylara bakmak lazım örnek ayın ikiye yarılması lut gölü olayı kızıl denizin ortadan ikiye ayrılması nuh tufanı gibi ispatlanmış ama önceden ön görülememiş olayları önceden bildiren peygamberler vasıtası ile ve sonradan bunu yapan şey ALLAH tır ha siz ALLAH ı ister insanlaştırıp ona daha kolay ulaşabilceğinizi ister onu yok sayıp kendinizi kandırmayı dileyebilirsiniz ama ortada olan bir gerçeği değiştiremezsiniz
 

serkan.idealist

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Haz 2010
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
tanrının varlığı ya da yokluğu.konu bu olamaz.konu, insanların tanrı olmadan kendi aralarında anlaşabilmesidir.neden.çünkü,
tanrı isteseydi,müdehale ederdi.istese her an edebilir.o halde müdehale etmiyorsa,kavga etmemiz doğru değil.konu
iyi insanlar olmak.insan, tanrıyı anlayamayabilir.onu yadsımak doğru değil.bu bir suç değil.sırf bu yüzden bölünmemiz,
tanrının hoşuna gider mi.bence biz tanrıyı anlayamadık.bari birbirimizi anlayalım.
 

uktasarim

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Önce Abdullah isminin anlamını öğrenin, sonra biraz düşünün. Daha sonra Kabe'de yıkılan putların özellikle üç putun isimlerini öğrenin. Sonraki aşamada tekrar görüşelim.
 

nabi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
bkz. iki boyutlu çizgi film karakterinin 4,5,6,7..... boyutlu herhangi bir nesneyi hayal etmeye çalışması.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ayın ikiye bölündüğüne, kızıl denizin ikiye ayrıldığına dair hiç bir bulgu yoktur. Hiç sordunuz mu neden ikiye ayrılıyor bunlarda 3e 5e ya da 9a ayrılmıyor? Zihninizde yarattığınıza zihniniz ile kanıt arıyorsunuz. Kamer sadece ayı temsil etmez. Arapça türkçe gibi çok yönlü bir lisandır. Ay yarıldı demek ayın fiziksel yarılımından ziyade güneşin yeni doğuşunu ve ayın batışınıda simgelemektedir. Bu da o dönemde ilmin yeni doğuşundandır. Zaten kamer suresini iyice okursanız kendi heveslerine yenik düşenlerden bahsettiğini görürsünüz. Kendi hevesinizdendir ki mucizeler yaratıyorsunuz, kendi mucizenizi görmüyorsunuz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst