Kutsalla içsel çatışma

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Kutsalla içsel çatışma başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,469 kez görüntülenmiş, 46 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Kutsalla içsel çatışma
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Din aleyhine konuşmak beni huzursuz ediyor..

tahminim; Yıllarca kutsal kabul edip içselleştirdiğim değerler tüm hücrelerime işlemiş.. bilinçaltıma, duygularıma..

din aleyhine konuşurken bilincim ile bilinçaltı dedikleri zihnin altında işleyen sistem çatışıyor sanırsam.. bu huzursuzluk bundan olmalı..

Yoksa Müslüman arkadaşlarımın dedikleri gibi ilahi bir etki olduğunu sanmıyorum.. dünyada çocuklara kimyasal bomba atanlara etki edilmiyor da din aleyhine konuşanlara mı ediliyor..

***

Daha öncede kutsala duyulan korku başlığını açmıştım..şimdide bu başlığı açmak istedim.. yazmak rahatlatıyor..kendimi gözlemliyorum ve bunları paylaşıyorum..

Din zehirdir lafını hiç sevmezdim ama artık bende öyle hissediyorum..din zehirdir..bu zehri bünyeden atmak gerçekten zor..
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Eğer bir şeyleri silip atarken acı çekiyorsan bunu yapmamanı öneririm.Çünkü şu an system32'yi silmeye çalışıyor olabilirsin.

Bir konu dikkatimi çekti Is2.Ülkemizde bulunan çoğu ateist ya da benzeri inanışlara sahip kişiler nefretlerini ve kinlerini direk İslam'a yöneltirken sen ise direk din kavramıyla bir alıp veremediğinin olduğunu söylüyorsun.Bu durum açıkçası onlardan bir tık daha eleştirel bakabildiğini gösteriyor.

Hayatında dine dair olumlu ya da olumsuz ne yaşadın bilmiyorum.Dinin sana kazandırdığı ya da kaybettirdiği şeyleri yine en iyi sen bilirsin.Ancak bu yaşadıklarını tekrar gözden geçirmeni ve üzerinde daha detaylı düşünmeni öneririm.Çünkü din,soyuta duyulan sevda ya da olmayana olan yakarış değildir.Din,korunulduğunun ve muhatap alındığının garantisidir ve adalet,eşitlik,kardeşliğin temellendiği alandır.

Tabii ki bu senin hayatın.İnsanoğluna verilen zihin asla durmaz.Uyurken bile sırf çalışmak için birtakım rüyalarla oyalanır.Bu kabiliyet sende de bulunduğuna göre din gibi önemli bir konuda "Beyler ben disconnect oldum.Hadi eyvallah." gibi bir tavırla çekip çıkman yanlış olur.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Din aleyhine konuşmak beni huzursuz ediyor..

Yoksa Müslüman arkadaşlarımın dedikleri gibi ilahi bir etki olduğunu sanmıyorum.. dünyada çocuklara kimyasal bomba atanlara etki edilmiyor da din aleyhine konuşanlara mı ediliyor..

Din zehirdir lafını hiç sevmezdim ama artık bende öyle hissediyorum..din zehirdir..bu zehri bünyeden atmak gerçekten zor..

bu yazılanları kendi adıma ,kendi yaşantımdan da benzer izler taşıyarak umursuyorum
bu konuda diyebileceğim her şey bi yere saklanmış gibi ve
umarım geleceğin daha iyi çözümleri bize bu konuda yardımcı olur
ve paylaşmak umarım -yükünüzü ve zorunuzu da paylaştıracaktır ve yükünüzü azalttığı gibi çözümleri ve önerileri de çoğaltacaktır

diğer yazdıklarım giyojen'e taşınmıştır
http://www.felsefe.net/145240-post63.html
 
Son düzenleme:

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Akla pranga vuran ve geçmişini güncelleştiremeyen dinci yobazlık,
İnsan severlikten uzak, ırkçı ve saplantılı etnik yobazlık,
Bilimi ilah gibi görüp putlaştıran bilimci-teknokratik yobazlık,
Çıkarı için diğer halkları açlığa mahkum eden kapitalist yobazlık,
Marks'ın düşüncesini pespayeleştiren sosyalist-komünist yobazlık,
Ve bugünün insanına hayatı zehreden, geleceğin insanını da şimdiden zehirleyen daha nice yobazlıklar…
-Roger Garaudy-

---------- Mesajlar Birleştirildi at 15:17 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 15:09 ----------

Din aleyhine konuşmak beni huzursuz ediyor..

tahminim; Yıllarca kutsal kabul edip içselleştirdiğim değerler tüm hücrelerime işlemiş.. bilinçaltıma, duygularıma..

din aleyhine konuşurken bilincim ile bilinçaltı dedikleri zihnin altında işleyen sistem çatışıyor sanırsam.. bu huzursuzluk bundan olmalı..

Yoksa Müslüman arkadaşlarımın dedikleri gibi ilahi bir etki olduğunu sanmıyorum.. dünyada çocuklara kimyasal bomba atanlara etki edilmiyor da din aleyhine konuşanlara mı ediliyor..

***

Daha öncede kutsala duyulan korku başlığını açmıştım..şimdide bu başlığı açmak istedim.. yazmak rahatlatıyor..kendimi gözlemliyorum ve bunları paylaşıyorum..

Din zehirdir lafını hiç sevmezdim ama artık bende öyle hissediyorum..din zehirdir..bu zehri bünyeden atmak gerçekten zor..

Dostum din hakkında araştırmaktan, düşünmekten, yazmaktan korkma ve yorulma. Bence "din" diyerek aleyhine konuştuğunu düşündüğünü zannettiğin şey, günümüz coğrafyamıza, içimize işlemiş olan "emevi hurafe ve gelenek dini"dir. Bu sebeple aslında benim kanım; içinde kendi isteğinle, hür iradenle kabul ettiğin inancın yanında bu islam karşıtı "din" olgusuna bir karşı koyuş içindesin. Devam et, konuş, tartış, araştır ve düşün. Ama Kuran'ı okumadığın sürece, bu düşüncelerin, araştırmaların hep kısırdöngü içerisinde ve kısır kalacaktır. :)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
o halde belki de; din lehine, aleyhine paylaşabilme ve konuşma-konuşabilme adına da aramızda bir düzen sağlamak üzerine de konuşmalıyız;
konuşabilmeliyiz;
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
[MENTION=6360]ihaveanidea[/MENTION] @ kierkegaardsoren @ sanalmanik

arkadaşlar öncelikle şunu söyleyim bu başlıkta din tartışması yapmak istemiyorum ama mecburen kısmende olsa yapacağım.. ve sanalmanik kusura bakma ama hikayeyi çok dikkatli okudum sonrasında yazdıklarını ise okumaya çalıştım ama pes edip bıraktım. hikayenle de fazla bir bağlantı kuramadım. din bize hiç öğretilmemeliydi? hikayenle kurabildiğim tek bağlantı bu..

[MENTION=6360]ihaveanidea[/MENTION];

Acı çekmeyi severek ayrılma manasında anladım. eğer öyleyse severek ayrılmıyorum dostum. yalan olduğuna kanaat getirdiğim için ayrılıyorum. bu kopuş parça parça oldu. %1 bile doğruluk olasılığı kaldığında hala inanıyordum sonra o 1 de gitti. yüzde yüz yalan olduğuna inandığım bir inanca psikolojik ve kaygısal (varoluşsal kaygılar) nedenlerle bağlı kalmayı kabullenemedim. dinden hiçbir zarar görmedim . ama dinin zararları var. yararı zararı bana göre yüze 50-50 dir. ama mademki din ilahi bir kaynaktan değildir insan sözüdür reforme edilerek bu zararı azaltılabilir diye düşünüyorum.

[MENTION=6363]kierkegaardsoren[/MENTION];

dostum kuranı hiç baştan sona okumadım ancak okumadığım bir ayet kalmamıştır tahminen. en son baştan sona okumaya karar verip başlamam dine olan son %1 lik olasılığıda bitirdi. nisa 24 te takılıp kaldım. günlerce o ayeti çözmeye çalıştım. neyse boşver hepsini oku bitir dedim ama 230 cu sayfalarda falan bıraktım çünkü nisa 24. dediğim gibi %1 ride bitirdi. o ayete daha önce dikkat etmemiştim. din karşıtı söyleme geçme sebebimde dinin zararlarıdır diyebilirim.. emevi hurafe ve gelenek dini yorumuna ise kısmen katılıyorum.( bu çok uzun konu o yüzden ona hiç girmeyim şimdilik)

Ha islam değil ''Din''üzerinden hareket etmemin tek bir sebebi yok ama en büyük sebebi İslam olmasaydı bu toplumda başka bir din kesin olacaktı. tarihte dinsiz-inançsız bir toplum yok. ve bana küçükken varolan o din verilecekti yani. çocuklara din öğretilmemeli bence. şu an yaşadığım şeyler bununla ilgili birazda. çocukluk dönemi freudun dediği kadar olmasada önemlidir. mesela çocukken sevdiğiniz bir şarkı veya albümü şimdi açın dinleyin size iyi gelecektir..
 
Son düzenleme:

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
dostum kuranı hiç baştan sona okumadım ancak okumadığım bir ayet kalmamıştır tahminen. en son baştan sona okumaya karar verip başlamam dine olan son %1 lik olasılığıda bitirdi. nisa 24 te takılıp kaldım. günlerce o ayeti çözmeye çalıştım. neyse boşver hepsini oku bitir dedim ama 230 cu sayfalarda falan bıraktım çünkü nisa 24. dediğim gibi %1 ride bitirdi. o ayete daha önce dikkat etmemiştim. din karşıtı söyleme geçme sebebimde dinin zararlarıdır diyebilirim.. emevi hurafe ve gelenek dini yorumuna ise kısmen katılıyorum.( bu çok uzun konu o yüzden ona hiç girmeyim şimdilik)

Ha islam değil ''Din''üzerinden hareket etmemin tek bir sebebi yok ama en büyük sebebi İslam olmasaydı bu toplumda başka bir din kesin olacaktı. tarihte dinsiz-inançsız bir toplum yok. ve bana küçükken varolan o din verilecekti yani. çocuklara din öğretilmemeli bence. şu an yaşadığım şeyler bununla ilgili birazda. çocukluk dönemi freudun dediği kadar olmasada önemlidir. mesela çocukken sevdiğiniz bir şarkı veya albümü şimdi açın dinleyin size iyi gelecektir..

Çocuklara din eğitiminin verilmemesi konusuna ben de katılıyorum. 18 yaşından önce din denerek çocuklara hurafe yüklemesi yapılıyor. Kuran'ı okumak isteyen de 18 yaşından sonra okumalı.
Nisa 24 ve daha pekçok akla takılan ayetler vardır, dediğim gibi benim de var ama meal de önemli. Ben bazı meallerde okuduğum ayetleri başka mealde çok başka anlam verildiğini görüyorum. Kuranın tamamlandığı çağın toplumsal ve tarihsel zorunluluklarını göz önünde bulundurmak bence önemli. Ve kitaba genel bakış çok önemli. Ben mesela kuran mealini bitirdiğimde kendime ne hissediyorum diye sorduğumda aklıma gelenler; eşit hale gelin, yardımlaşın, paylaşın, iyide doğruda ve akılda barışta birleşmek oldu. Çünkü 6200 küsür ayetin büyük çoğunluğu bu mesajlardan oluşuyor. İşte zaten zaman üstü ve evrensel mesajlar bunlardır.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
din eğer (bu çözümsüzlük ve bilgisizlik ve belirsizlik yumaklarıyla birlikte) karşı bilgi eksikliği ve karşı bilgi çözüm olmaması ve dinin kendi de yeterli bilgi-tatmin ve tutarlı açıklama sunmaması ve çelişkileri ile birlikte bünyemizi rahatsız ediyorsa ve onu eleştirmek zor ve yorgunsa ve bunun çözüm uçları ve anahtarları tüm diğerlerimizde hepimizde ve toplumda ise ;
bu haliyle onu ne tutabiliyor ne atabiliyor ne savunabiliyor ne de karşı savunabiliyorsak biz ; evet durumumuzu ortaya koymak iyi bir yol olabilir..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
din yorgun yılların kutsal beşiği ve yorganı ve yazın yazlık pikeler ..

din ya da kutsal sayılacak üzerinden;
insan düşüncesine nüfuz etmiş ve sonrasında değişime uğramış ya da kendi karşıtlığını ve çatışmasını geliştirip yerini bırakmaya hazırlanan bazı olgular izleri ve eski düşünce yerleri ve geride kalan (taşıdıkları) kökleriyle birlikte düşünce de yorucu eski yerlere (ve köklere) sahip öyle anlıyoruz

ve bunun ucundaki ve arkasındaki dinamik tam netleştirilemiyor ve çözüm ortaklığında ve önerilerinde ya da yapılabilecek iş ve tahlilerde/analizlerde de hemfikir uyuşuk-uzlaşık değiliz öyle anlıyoruz
toplumsal bilgimiz yok ya da ilgimiz; sözler iyileştirmiyor sanırım

Bir ağacı kökünden toprak üstünden kestiğimizde genelde toprakta köklerini çürümeye bırakırız- Bazı türler daha fazla dış doğaya saçılır ve başka filizler sürer.

Dini kestiğimizde ve söktüğümüzde manzaramız bu anlamada açılamadı mı ya da alt fauna ve diğer büyümesi gereken -glgede kalmış bitkiler daha fazla güneş ve ışın alamadı mı?
eski kökün yerine başka bir şey-ağaç mı dikmek istiyoruz ya da

Din ağacını düşünceden sökmek ve atmak-uzaklaştırmak konusunda uzlaşık bilgiye ve erken bilgiye ve hazırlığa ya da ortak yaklaşıma ve ilgiye sahip değiliz öyle anlıyoruz
-İnsanoğlu genel anlamda bunu umursamıyor ve bireysel çaba alanına hapsedilmiş bir ilgi sanırım

Düşünce harmanımızda-avlumuzda boşluklar oluştu ya da ele ayağa gelen kökler var öyle anlıyorum..
--

insan düşüncesine nüfuz etmiş ve sonrasında değişime uğramış ya da kendi karşıtlığını ve çatışmasını geliştirip yerini bırakmaya (yıkılmaya ve ya da değişme uğramaya hazırlanan köklü seyrin ve olgunun ve yerine yenisi dikilmeye ve yeni üretmeye ve filizlenmeye didinen başka münhasır olgu kökünün dikimi ile uğraşılmamışsa ve eğer ordaki boşluk manzara için hazırlanan değildiyse zamansız söküm mü var)
hazırlanan ya da sökülen ve kesilen bazı olgular izleri ve taşıdıkları kökleriyle birlikte (kesildikleri yerlerde ve) düşünce de yorucu eski yerlere (ve karşı çözüm dinamiklerine -geridekilerle bağlılık-iç geri bağ ve iççatışma uçlarına ve saçlarına, dinamiklerine) sahip öyle anlıyoruz

kök sökme ya da söktürme üzerine; sanırım bir deyim burdan geliyor;
din insana sanırım kök söktürüyor;
din söktürücü bilmiyorum

-
kötü çalışan bi işvereni işten kovmuyoruz öyle anlıyorum;

işten çıkın o halde;
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Çocuklara din eğitiminin verilmemesi konusuna ben de katılıyorum. 18 yaşından önce din denerek çocuklara hurafe yüklemesi yapılıyor. Kuran'ı okumak isteyen de 18 yaşından sonra okumalı.
Nisa 24 ve daha pekçok akla takılan ayetler vardır, dediğim gibi benim de var ama meal de önemli. Ben bazı meallerde okuduğum ayetleri başka mealde çok başka anlam verildiğini görüyorum. Kuranın tamamlandığı çağın toplumsal ve tarihsel zorunluluklarını göz önünde bulundurmak bence önemli. Ve kitaba genel bakış çok önemli. Ben mesela kuran mealini bitirdiğimde kendime ne hissediyorum diye sorduğumda aklıma gelenler; eşit hale gelin, yardımlaşın, paylaşın, iyide doğruda ve akılda barışta birleşmek oldu. Çünkü 6200 küsür ayetin büyük çoğunluğu bu mesajlardan oluşuyor. İşte zaten zaman üstü ve evrensel mesajlar bunlardır.

bende bol bol tehdit,bol bol psikolojik manipülasyon, bol bol gelenek görenek,bol bol mit,bol bol çelişki buluyorum dostum..

Kuranın tamamlandığı çağın toplumsal ve tarihsel zorunluluklarını göz önünde bulundurmak bence önemli.

bu kabul edilemez dostum. tanrı mesajına bunları bahane yapamaz..bende senin gibi dinimiz realisttir, gerçeklere göre hareket eder felan diye savunurdum..

yazdıklarından anlıyorum ki (haddimi aşıyorsam kusuruma bakma)zamanla her sorgulayan gibi sende dini reddedeceksin dostum..tek kurtuluş fideizmdir..inancını bırakmaya hazır değilsen sorgulamayı bırakmanı ve fideizmi tavsiye ederim..


[MENTION=4591]sanalmanik[/MENTION];

hani tepelere çıktıkça atmosfer basıncı artar ya işte varoluş basıncı diyede birşey var.

inancı terketmek evini kendi ellerinle yıkmak gibidir. artık açıktasın, devasa bir büyüklüğün altında küçücüksün ve tek başınasın..böyle varolmayı öğrenmemiz lazım.. ve ölmeyide öğrenmemiz lazım..

Tanrı vardı (dinin tanrısı) güvendeydik ve ölüm diye bişide yoktu...ama öyle değilmiş... dine bu yüzden zehir diyorum birazda..

inancımı (evimi )yıkmanın bulantısını yaşıyorum... bu zehir şırınga edilmeseydi çocukluğumda şimdi bu bulantımda olmayacaktı..
 
Son düzenleme:
L

lamei

Ziyaretçi
Hayır!
Fıtratın ve değişmiş kendin çelişiyorsun,
İşte tüm mesele bu.

Ama dur bu daha azı,
eğer bu inançsızlık devam ederse ,
yaşın ilerledikçe bunu daha çok hissedeceksin,
Huzursuzluk, mutsuzluğun artacak.
Artık intihar mı edersin imana mı gelirsin bilmem.

Biri vardı böyle,
hatırladım da..
Kötü öldü.

Ayrıca din zehir değil,
Nden bana değilde sana zehir,
Demek ki başka başka şeyler var.

Düşünülmeli.

Senin için dua edeceğim.
 

sherlockholmes

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2016
Mesajlar
84
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İnsan ölümden sonrayı merak eder , sonsuzluğu ve burda sevdiklerinle geçirdiği vakitlerin hiç bitmemesini arzular dine inanmadan önce hangi dine inanmalı bu kararlaştırılmalı sevgiye saygıya ahlaka mı yoksa yozluğa yobazlığa mi inanılacak yoksa adın budist olmuş musluman olmuş yahudi olmuş hiç önemi yok önemli olan senin uyumun ...

Doğaya kendine çevrene topluma uyumun ama din uyutabilirdi düşünün kuran 600 sayfa onun için yazılmış tefsirler mealler fıkıh kitaplarını kütüphaneler almıyor buda insan eklentisinin çok olduğunu belirtmekte tabi sade kuranı okuyup katil olanlarda var mesela selefi hareketi işid...

Yani sen ölümden sonrasına inan kalp kırma zina yapma adam öldürme çalma kul hakkı yeme o zaman Tanrıya inanmıssın inanmamıssın ne farkeder...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrının yokluğunun yerine, bir karşıt, karşı inanç ile dengelenmiş zihin ya da yokluk ya da bir karşı inanç değilde yine kendi yokluğu ve olmaması ve kendi -hiç- yokluğu ile yüzleşmenin iradesi ve bilgisi ve bunun sonuçları ve dayanakları ve diğer -sonuç bilgi konabilir sanıyorum
ve belki de bunun diğerlerine, bu konuda geri kalanlara aktarım ve yardım metodolojisinin işlemesi, yeni toplumsal ve gerçeksel gözlemin artan filizlenmesi sonuçları belki; Belki de bilgi arayışı
son sonuçta ve son tahlilimiz buna yakın

Felsefe girişmesinde, tanrı istenmeden karşıtlar metodolojisi ya da artan ve aşan bilgi istemi-korkması vb. istemsiz -çatışma- ve bilgi savaşları körlüğü ile kaybedilmişse ve sonuç istenmeden edinilmiş ,ele geçirilmiş ve zoraki görülüp alınmış ise ve yani kişi bireysel bir koşuşturmanın ve bilgi açıklığının peşinde değildi ise bunu bilmiyorum

Yokluğu barışı ve barışması ve diğerlerimizin durumlarını ve vicdanlarını izlemek bizi rahatlatacaktır...

Özgürlük düşüncesi kollarını açıp bizi beklemiyor ve tanrı düşüncesi gelecek için-gelecek özgürlükler ve nesiller ve yaratımlar-üretimler-gelişmeler için dostumuz değil-Bu sonuca koşabilirim o yüzden bi şey diyemiyorum
İnsanlar karşıtsız yer -boşluk saha düşünemiyor; tanrı olmadığında ne var? artan gelecek umudu-azalan hiyeralşi umudu -(bilgi için daha fazla yer ve boşluk/alan) bilmiyorum ve emin değilim ancak bugünkü evren tozlarında bilgi arayan -karşıt- tabloyu bende -hiçmihiç-sevmiyorum
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hayır!
Fıtratın ve değişmiş kendin çelişiyorsun,
İşte tüm mesele bu.


Ama dur bu daha azı,
eğer bu inançsızlık devam ederse ,
yaşın ilerledikçe bunu daha çok hissedeceksin,
Huzursuzluk, mutsuzluğun artacak.
Artık intihar mı edersin imana mı gelirsin bilmem.


Biri vardı böyle,
hatırladım da..
Kötü öldü.


Ayrıca din zehir değil,
Nden bana değilde sana zehir,
Demek ki başka başka şeyler var.

Düşünülmeli.

Senin için dua edeceğim.

Dostum hiç saklamıyacağım bu satırların beni biraz öfkelendirdi! yaptığınız şey zaten mücadele ettiğim şeyleri bana yöneltmek! nedir bunlar?

- kendinden/düşüncesinden eminlik. ve bu eminlikle yargılama.
-metafizik korkutmalar
-psikolojik manipülasyon

koyu renge boyadığım sözlerini birde bu açıdan okumanı rica ediyorum.

ama sende kendince haklısın dostum. sana bunları kuran öğretti. ve tabiki ona inananlar.

İşte zehir bu dostum. kuran apaçık insan sözü ama zehirin etkisinden bunu anlayamıyorsun. ve emin ol gerçek bir küfre girmeden de anlayamayacaksın. ben bir çok şeyi BU SÖZLER TANRI SÖZÜ DEĞİLDİR /YALANDIR dediğim andan itibaren anlayabildim .

bizleri kuranın öğrettiği biçimde yaftalamaya devam et dostum. bizler kötü niyetliyiz,din ve peygamber düşmanıyız,gerçeğin üstünü örtüyoruz,bizlerin psikolojik sorunları var,nasibimiz yok,işledimiz günahlardan böyle olduk, kalbimiz kapanmış,Allahın bildiği vardır falan..

ama iyi niyetin için genede teşekkür ediyorum. duada edeceksen teşekkür ederim.



Tanrının yokluğunun yerine, bir karşıt, karşı inanç ile dengelenmiş zihin ya da yokluk ya da bir karşı inanç değilde yine kendi yokluğu ve olmaması ve kendi -hiç- yokluğu ile yüzleşmenin iradesi ve bilgisi ve bunun sonuçları ve dayanakları ve diğer -sonuç bilgi konabilir sanıyorum

dostum yoklukla yüzleşmek imkansız. eğer aniden ölmezsek yani öldüğümüzü anlamadan birden bire olürsek mesele yok ama diyelim yatakta öleceğiz ölümün geldiğini hissettik o anda akıl ve mantıkla; herşey buraya kadarmış yapacak bişi yok hiçliği kabulleneyim falan dememiz hem zor hemde saçma. bir filozofun dediği gibi ölüm anında hayali bir tanrı yaratmak daha iyi. (ki zaten ben tanrı yaratıcı yok eminim diyenlerden değilim)

İntiharda bir diğer seçenek. yeri ve zamanı geldiğinde kendi ölümüze karar vermek ve ölümü beklememekte olabilir..

ki dostum benim derdim daha çok; sevdiklerimin ölümü ve hayatın anlamsızlığı... bunları düşünmek fazlaca duygu yoğunluğu yaratıyor..düşünmemeye çalışıyorum.. şimdilik yapacak fazlada bişi yok sanırım... gün ola hayrola :)
 
Son düzenleme:
L

lamei

Ziyaretçi
Dostum hiç saklamıyacağım bu satırların beni biraz öfkelendirdi! yaptığınız şey zaten mücadele ettiğim şeyleri bana yöneltmek! nedir bunlar?

- kendinden/düşüncesinden eminlik. ve bu eminlikle yargılama.
-metafizik korkutmalar
-psikolojik manipülasyon

koyu renge boyadığım sözlerini birde bu açıdan okumanı rica ediyorum.

ama sende kendince haklısın dostum. sana bunları kuran öğretti. ve tabiki ona inananlar.

İşte zehir bu dostum. kuran apaçık insan sözü ama zehirin etkisinden bunu anlayamıyorsun. ve emin ol gerçek bir küfre girmeden de anlayamayacaksın. ben bir çok şeyi BU SÖZLER TANRI SÖZÜ DEĞİLDİR /YALANDIR dediğim andan itibaren anlayabildim .

bizleri kuranın öğrettiği biçimde yaftalamaya devam et dostum. bizler kötü niyetliyiz,din ve peygamber düşmanıyız,gerçeğin üstünü örtüyoruz,bizlerin psikolojik sorunları var,nasibimiz yok,işledimiz günahlardan böyle olduk, kalbimiz kapanmış,Allahın bildiği vardır falan..

ama iyi niyetin için genede teşekkür ediyorum. duada edeceksen teşekkür ederim.

Benim yazdıklarım inancım,
ve yaşadıklarımdan kesit.
Yazdıklarım haktan başka bişey değil.

Hayır kardeşim.
Sen kendinle boğuşuyorsun,
Seni öfkelendirmek değil, sarsmaktı amacım.
Ola ki iyice düşünürsün,
şimdi olmasa da bi gün geldiğinde..
Mutlaka söylediklerim aklına gelir.

Kalbinin kapalı olup/olmadığını bilmiyorum,
Haddim değil ahkam kesmek,
Yalnız yazdıklarından kapanmadığını seziyorum,
Çünkü boşluktasın izlenimini hissettim.
Allahualem.

Sorum var,
-Tabii rahatsız olmayıp cevaplamak istersen-
Yazdıklarına bakılırsa önceden inançlıdın,
Fikirlerini değiştiren ne oldu?
 

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bende bol bol tehdit,bol bol psikolojik manipülasyon, bol bol gelenek görenek,bol bol mit,bol bol çelişki buluyorum dostum..

bu kabul edilemez dostum. tanrı mesajına bunları bahane yapamaz..bende senin gibi dinimiz realisttir, gerçeklere göre hareket eder felan diye savunurdum..

yazdıklarından anlıyorum ki (haddimi aşıyorsam kusuruma bakma)zamanla her sorgulayan gibi sende dini reddedeceksin dostum..tek kurtuluş fideizmdir..inancını bırakmaya hazır değilsen sorgulamayı bırakmanı ve fideizmi tavsiye ederim..

Dostum şöyle bir örnek vereyim, Mehmet Okuyan'dan dinlemiştim videodan. Kuran'da birkaç ayette mealleri inceliyor ve hepsinde şu mana verilmiş; "Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir." Bu Kuran'da birkaç ayette geçiyor. Bu ayeti okuyan adam Kuran'ı kapatır ve ateist olabilir diyor. Ama ayetin Arapça aslından Türkçesi şudur: "Allah dileyeni saptırır, dileyeni hidayete erdirir". Meallerin önemine işaret etmek için verdim bu örneği ve buna benzer yüzlerce ayette belki bilerek belkide bilmeden bambaşka anlamlar verilmiş bazı mealciler tarafından. O yüzden kendimi tekrar ediyorum :) Eliaçık'tan (en iyisi bence) bir meal alıp baştan sona okumak.
İkincisi; rica ederim neden haddi aşmak olsun, görüşlerin düşüncelerin için sevinirim. Çevremde benim düşüncelerime bakarak senin gibi düşünenler oldu ama ben hala inançlıyım. Dediğim gibi sorgulamaya devam ediyorum, düşünmeye devam ediyorum ama inanmaya da devam ediyorum. Fideizmi ilk kez senden duydum, araştıracağım, teşekkür ederim. Y. N. Öztürk'ün Deizm diye bir kitabı var bilmiyorum duydunmu, o kitapta ilginç düşünceleri var Öztürk'ün katıldığım ve katılmadığım ama okumanı tavsiye ederim.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
dostum yoklukla yüzleşmek imkansız. eğer aniden ölmezsek yani öldüğümüzü anlamadan birden bire olürsek mesele yok ama diyelim yatakta öleceğiz ölümün geldiğini hissettik o anda akıl ve mantıkla; herşey buraya kadarmış yapacak bişi yok hiçliği kabulleneyim falan dememiz hem zor hemde saçma. bir filozofun dediği gibi ölüm anında hayali bir tanrı yaratmak daha iyi. (ki zaten ben tanrı yaratıcı yok eminim diyenlerden değilim)

İntiharda bir diğer seçenek. yeri ve zamanı geldiğinde kendi ölümüze karar vermek ve ölümü beklememekte olabilir..

ki dostum benim derdim daha çok; sevdiklerimin ölümü ve hayatın anlamsızlığı... bunları düşünmek fazlaca duygu yoğunluğu yaratıyor..düşünmemeye çalışıyorum.. şimdilik yapacak fazlada bişi yok sanırım... gün ola hayrola :)

-tanrı varolmayışı diğer herşeyi var ve anlamlı yaptı-yapıyor ve yapacaksa;
tanrı; şimdi bu gerçekten diğer herşeyi gölgeleyen koca bir çınar gibi ve kimilerimizin düşüncesine uyumsuzluk geliştiriyor artık

tanrının yokluğunu kabullenmek (ya da hiçlemek ve değillemek) diğer herşeyi hiçlemek midir?
tanrı yok demek herşey anlamsız demek midir? öyle mi olacak nedne?
tam tersine herşeyi başka bir paradigma ile bu varlamaksa ve kendinizi öyle varlamaksa
ya da varoluşunuzu tanrısızca daha gür geniş ve içten ve açık varlamaksa bu
-bence siz tam tersi kendi doğal varoluşunuzla aranıza koydunuğunuz bir mesafeyi indirgiyorsunuz bunu yaparak
ya da aradaki bir sapma ve gölgeleyiciyi çıkarıyorsunuz ordan

insanın kendini tanrı üzerinden varlaması ya da tanrı değil yok olarak -tüm diğer herşeyle birlikte varlaması arasında ne fark vardır?

ölüm ve anlamsızlık
ağaçların ölümü yenilerinin doğması içindir

ben tanrı yoktur derken ve öyle düşünürken koca bir anlamsızlık ve bilinmezlik bulutu ya da rastgele oluşlar ve yokoluşlar ardı ve bilinemez bilinemeyecek şeyler var diyenlerden değilim

Tanrıya atfedilen şeyin ve şeylerin, sistemin/varolanın kendinde ve var oluşunda kendinde bulunması ya da varolanın kendinliğine ve doğasına bunların atfedilemesinde; tanrısız ama tanrıya ve tanrı demeye yine de yakın ,ama yine de tanrı olmayan, bi yaklaşım ve izlenim bulunabilir;

tanrı yok demek anlamsız mıyız demek mi? Ben tanrı yok demenin mutlaka ama mutlaka daha anlamlı olacağı bir düzlemi önerirdim
tanrı yok, tanrı var'ı mutlak'a aşan bir bilgi olmalı ki ; indirgenmiş tek merkezden tek öznenin bunu yaptığı ve yönettiği ve yapmış olabileceği kolayı ve hızlısı açıklamasından (ve bu kolaycılıktan) çıkıp kurtulup bilgi ve algı özgürleştirmesi ve yönelimi sağlamalı idi

tanrı yok sonucu dikkat edilirse tanrı var sonucunun ve hızlı atlamasının ve çıkarımsanın yanında ve uzağında ilk bakışta bile beşbin kat felan anlamlı bir sonuç olabilecekken neden bu anlamsızlık ve anlamasızlık sarıyor ve doğuyor ve kuşatıyor bizi bunu hiç düşündünüz mü?

aslında çok basitçe beni annem doğurdu meselesini, tam olarak, tam vites geri ya da ileri ve ama tüm yönlere sürersek nereye varacağız?

peki günola hayrola

---

siz nerdeyse tanrı yok sonucundan bir üzgünlük ve ezginlik duyacaksınız herşeyi anlamlı olduğu bir yeri kaybettim diye
ben daha anlamlı bir yer öneriyorum

--

merkez iradesinden kurtuluyorsunuz-merkez sapmasından azıcık direnin
tek kutba yönelim -tek ışığa yönelim.. orda bir çizgisel düzlem ve gökte bir güneş merkezi vardır ve onun adı tanrıdır
insanların bugünkü tanrı algısını resmetseydik -bu kadar küçük ve iki -ikibuçuk boyutlu bir perspektif resim ve hareket çıkardı inanın -bir düzleme doğan ve batan güneşin tanrı oluşu ve arkası olmayan yer ve güneşten daha büyük ve başka olmayan şeyler
hala şaka yaptığımı benim düşünüyor olabilirsiniz;
o halde -güvenin- gülen ben olacağım unutmayın...

siz şimdi küçümsüyor olabilirsiniz- insanların tanrı algısı bırakın dalga geçilecek düzeydedir
yüzleşmeliler- bende çocuk ve genç oldum ve bunu taşıdım-
onlar adına/kendi adıma ve kendi geçmişim adına sonsuz iyiniyetle karar veriyorum şimdi- bunun mutlaka üzerinde durulması gerektiğinin önemine
ve azıcık olsun bildiğim ve farkettiğim bir yerden ki kendi geçmişim için ;onu umursayarak;diğerleri-miz için önemle sözediyorum bunlardan
çatlayana ve patlayana kadar da sözedeceğim birilerimizin ve daha fazlamızın daha büyük dikkatini ve umurunu çeken kadar
büyük laflar kurgulamaya çalışarak bunu yapıyorum ki önemli-dir
bırakın taşlasınlar bizi *hazırız
ve bunu algıladığımı düşündüğüm bir yerden iyiniyetli kalbimle iyiniyetli bir seçim ve anlatım olarak bunları sözediyorum

tanrı oyuncağı hemen elden atılması ve bırakılması gereken yerine yenilerinin alınması gereken küçücük ama küçücük bir sopadır

o halde bırakın ve tüm dünyaya karşı tanrı yok'un peygamberliğini ve anti peygamberliğini ve tanrı olmayanın antitanrılığını da ben ilan edeyim
benim bundan konuşmaktan hiç mi hiç rahatsız olmadığım ve üste ferah, içgüleşi ve neşesi bulduğum saatler (durumlar ve kişiler de) var

-------------

--------------------------
Küçük Prens,
Kendinizi gökteki -boşluktaki- büyük kürelerin üzerinde düşünün

---------------
Düzlemsel bir kağıda bir çizgi çizdiğimizde bu zemin olur-bunu TV de izlersek -
Hemen ilk iş oraya sağ üst köşeye bir güneş çiziyoruz;

Kendinizi uzay boşluğunda düşünün;

----
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Dostum şöyle bir örnek vereyim, Mehmet Okuyan'dan dinlemiştim videodan. Kuran'da birkaç ayette mealleri inceliyor ve hepsinde şu mana verilmiş; "Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir." Bu Kuran'da birkaç ayette geçiyor. Bu ayeti okuyan adam Kuran'ı kapatır ve ateist olabilir diyor. Ama ayetin Arapça aslından Türkçesi şudur: "Allah dileyeni saptırır, dileyeni hidayete erdirir". Meallerin önemine işaret etmek için verdim bu örneği ve buna benzer yüzlerce ayette belki bilerek belkide bilmeden bambaşka anlamlar verilmiş bazı mealciler tarafından. O yüzden kendimi tekrar ediyorum :) Eliaçık'tan (en iyisi bence) bir meal alıp baştan sona okumak.
İkincisi; rica ederim neden haddi aşmak olsun, görüşlerin düşüncelerin için sevinirim. Çevremde benim düşüncelerime bakarak senin gibi düşünenler oldu ama ben hala inançlıyım. Dediğim gibi sorgulamaya devam ediyorum, düşünmeye devam ediyorum ama inanmaya da devam ediyorum. Fideizmi ilk kez senden duydum, araştıracağım, teşekkür ederim. Y. N. Öztürk'ün Deizm diye bir kitabı var bilmiyorum duydunmu, o kitapta ilginç düşünceleri var Öztürk'ün katıldığım ve katılmadığım ama okumanı tavsiye ederim.

Dostum anlatmaya çalıştığı şeyi çok iyi anladım buna emin ol. ve bu durumları da değerlendirdim..

bende sana bu durumlara başka bir perspektiften bakman için bazı şeyler söylemek istiyorum;

İsmini andığın bu isimler ve günümüzde tefsirciliğe soyunmuş diğer hocalar ilimlerini nereden almaktadırlar?

cevap nettir; önceki müfessirlerden. (zaman makinaları var ve geçmişe gidip oradan öğreniyorlarsa kanıtlasınlar)

açalım;

kuranın tarihini kimden öğrendi şimdiki hocalar?
arap harf ve kavramlarını kimden öğrendi şimdiki hocalar?


yani ilimlerini eski müfessirlerden aldıkları halde nasıl bambaşka anlamlara varabiliyorlar?

metotlarının dayanağı nedir? cevap gene nettir: kuranın her çağda yeniden yorumlanması gerekliliği!!

ilk önce şunu şöyleyim böyle bir gereklilik kuranda belirtilmiyor.

ikinci olarakta;

dinde elbette içtihat vardır. akıl varolan hükmü açmaya çalışır ve buradan hukuku bir düzenleme çıkarır.

peki; dinde -bana göre- var mıdır, akıl ile hüküm koyma var mıdır? ve dahada vahimi eğer bu yapılırsa yani dinin kavramları kullanılarak yeniden yorumlama yapılırsa ortaya çıkan şey DİN midir? yoksa dinin kavramlarını kullanarak ve sözde ona bağlı kaldığını iddia ederek ortaya yeni bir din atmak mıdır. başka deyişe Allahın dini Muhammedin dini yerine onların kavramlarını kullanarak ve sırtını -uluhiyet açısından- onlara yaslayarak ortaya bambaşka bir din çıkarmak mıdır?

dostum kişisel kanaatim; ne bu saydığın isimlerin ne de daha birçoklarının anlattığı şey Muhammedin dini değildir. (bu insanlar kendi hayallerinin,felsefelerinin ve mantalitelerinin dinini yaratmışlardır)

buradan varılacak başka bir sonuçta; kelime -kavram ve zamansal bir elçi ile iletilen vahyin evrensel olmasının zorluğudur. Kuranın mesajının tüm zamanları kapsadığı ve evrensel olduğu iddiası bu yüzdendir.(çok büyük bir iddiadır ancak kanıtları yetersizdir) her zaman diliminde herkese elçiler gönderilmesi gerekir ve tabiki anladıkları dille. yoksa zaman kelime -kavramları dolayısı ile anlamları tarih ilminin yasalarına bağlar ve normal olarak şimdiki durumlar yaşanır. kuranın iddialarından biride her kavme peygamber gönderildiğidir zaten ancak bu kanıtlabilir olmadığı gibi son peygamber beyanı/ilanıda bu savla çelişir.
**
[MENTION=4591]sanalmanik[/MENTION];

Tanrının yerine yaratan-yaratıcı veya bambaşka hiç düşünülmemiş gerçeklerde olabilir elbet. ama ne dostum ne ? kasyopya bu bambaşka şeylerden biri diyosun. onada ben pek ihtimal veremedim..başka ne olabilir??

eğer ben birgun kendi savımı oluşturabilirsem burada paylaşcam söz :)
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tanrı genelleştirilebilir diyorum ve özelleştirilmemeli (özelleştirilmeli mi?) diyorum/diyoruz
-tanrı tüm-herşeyleştirilebilir ve ya da hiçbişeyleştirilebilir

tanrı olarak bulunan ithafları varoluşa ithaf edin/geri verin ve kurtulun
-
varoluştan bir tanrı adı/onuru ve neliği söktüğünüzde neden ondan-varoluştan onunal birlikte tüm diğer ad anlam ve onuruda söküp götürecek gibi davranıyorsunuz
,
hayır bir tanrı olması varolanı nasıl (ve ya da niye) anlam yapıyorduysa şimdi o anlamı alalım ve varoluşa geri verelim ve bunu yaparken içinden sadece tanrıyı çıkarılım
-diğer anlamı değil

-----------

TANRI ÖZGÜRLÜK HAPİSHANESİDİR her ne dersek diyelim-asıl susmak ya da görmezden gelmek asıl başağrıtıcı olacaktır
Tanrı düşüncesi, düşünceninin özgürlüğünün ya da düşüncenin kendi kısıtlayıcısı ise

Tanrı özgür -kuş- hapishanesi yada özgür kafesidir-

Tanrı özgürlük kafeslerinde biri ve tanrı düşüncesiyle yaşamak ve diğerlerinin tutukluluğuna kayıtsız kalmak
Bazen kafesin aslında varolmadığı ve ya da açılabileceği ve uçulabileceği gösteriliyorsa ve kişi kayıtsızsa haklısınız din konusunda ve bu konuda konuşmak can sıkıcı ve moral bozucu ...

sayılmış tutsaklığa karşı konuşmak evet moral bozucu..
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst