Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,448 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrı zorunlu olarak vardır,tözdür,kusursuzdur.Tanrı kusursuz varoluşu sebebi ile kusursuzluktan daha aşağı birşey buyuramaz. (ölüm,yozlaşma,acı vb kusur olarak algılanıyorsa bu insanın sınırlı bakış açısındandır)

Evren yasaları Tanrının iradesi ve aklı demektir. Tanrının kendisi ;zorunluluk ve doğa yasaları için kullanılan bir mecazdır.

Tanrı; kurtaran veya cezalandıran,yaratıcı,sevgi dolu veya kızgın bir baba değildir. Tanrı doğal olayların seyrine mudahale etmez.bu yasaları kendi bile çiğnemez. (çünkü bu kusura yol açmak olur ) Maddi dünyada sadece -şahsi olmayan- zorunluluk vardır.bunun dışında dua edecek kimse yoktur. Tanrı sadece varoluşundan dolayı övülebir.

Spinoza.

Spinozanın Tanrı anlayışını anıtsattı yazılarınız.

***

bir tanrı varlığının -nedensiz- -doğalca- -kendiliğinden- varolmasını kabullenmekle/kabul etmekle;
kendi doğal varlığınızın nedensiz- -doğalca- -kendiliğinden- varolmasını kabullenmek arasına ne fark var?
lütfen -doğalca -nazikçe- içten- yanıtlayın, yanıtlamayı deneyin, düşünün; -atıştırıp-geçiştirmeyin;

Vahiyle mi? Kişisel inançlarımla/anlayışımla mı? şüpheci akılla mı? cevaplayım. cevaplar değişecektir duruma göre haliyle:)))

ben iki insanın tensel beraberliklerinin ürünü olarak doğdum. kendiliğinden/doğalca derken bunu nasıl anlamalıyım??

söz ondan sonra olabildiğince doğalca cevaplıcam.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Kendi varlığını kavrayamayan insanoğlunun, yaratıcıyı kavrama yoluna çıkması ne kadar büyük bir çelişki... Kendisi hakkında bir sözü vardır yüce yaratıcının.

"Beni her nasıl hayal ediyorsanız veya düşünüyorsanız, bilin ki ben ondan farklıyım."

Düşünmeniz çok güzel... Ancak bu kadar ileri seviyede düşünebilen bir sürü değerli insan, birlikte bir doktrin hazırlasalar insanlığın sorunları için. Bu ülkede tez çok yazıldı ve yazılıyor... Ama sanırım doktrin neredeyse hiç yok. En son doktrini de sanırım bir siyasi partinin rahmetli lideri yazmıştı.

Hikmet ve aksiyon birleştirilir ise bu düşünme uğraşılarının bir neticesi olur. Yüzü bir neticeye bakmayan düşüncenin ne sahibine ne de diğer insanlara bir faydası olur.

2014 yıllının sonbaharında biz hala yaratıcının mahiyetini çözemedik... İleride de çözemeyeceğiz! Ama çözmemiz gereken yığınla sorun var.

İnsanları hızla yozlaştıran çok güçlü bir akım, yer yüzünü kuşatmış durumda... Ölüm, korku ve açlık her yerde kol geziyor. İnsan kılığında dolaşan garip yaratıklar, dünyayı yaşanmaz hale getiriyor. İnsanları sevebilmek artık neredeyse imkansız.Nefret, çok büyük bir imparatorluk kurmuş ve yeri kuşatıyor. Karşısında durabilecek bir güç yok gibi...

Filozoflar yaratıcının mahiyetini ve varlığını tartışa dursun... Hepinizi birer filozof olarak görüyorum.

Şu an en önemli şey doktrin yazmaktır... Doktrin illa ki bütün için yazılmaz. Her hangi bir konunun çözümü ve iyileştirmesi için ortaya konacak bir yol haritası doktrindir.

Önümüzde iki seçenek var.

1- Kafamızı kuma gömmüş düşünürler olarak, kumun altında kimse bizi duymadan konuşmaya devam edebiliriz. Sadece birbirimizi duyarız. Başkalarının bizi duyması da umurumuzda olmaz. Ettiğimiz sözlerin kendimiz de dahil hiç kimseye bir faydası olmaz.

2- Doktrinler yazıp herkesi ve her kurumu uyarmaya çalışırız. Şurada şöyle bir sorun var ve bize göre de çözümü budur. Doktrinler geliştirilebilir. Siz aklınızın ve bilginizin yettiği kadarını yazabilirsiniz. Ortak akıl işe son şeklini vermekte gecikmeyecektir. Böylece sesimizi başka insanlara ve kurumlara da duyurmuş oluruz.

Benim önerim süre ile kısıtlı konu başlıkları açmak ve altını doldurmak. Ardından da bir sonuç metni hazırlamak. Sonuç metninde bazı maddelerle ilgili çoklu görüş de bildirilebilir. Hiç bir mahsuru da yoktur. Bu sonuç metinlerinin de tanıtımının ve ilgili yerlere ulaştırılmasının, forum içindeki görevi kabul edecek bir ekip tarafından yapılması. Başbakanlık, bakanlıklar, gazeteler, dernekler, kurumlar, vakıflar ve benzeri kurumlara sonuç metinlerinin sürekli gönderilmesi.

Bu konuyu buraya açmak doğru olmayabilir. Ama sorunların giderek büyümesi karşısında, böyle bir platformun üyelerinden böyle bir projeye dahil olmalarını istemek, sanırım doğru yere konu açmaktan önemlidir.

İnsanlığın faydasına, kimseye hakaret etmeden sadece çözüm yollarının önerileceği böyle bir çalışma kimsenin zülfü yaresine dokunmayacaktır.

İşin teknik kısmı bir konu balığı altında tartışılabilir bir gün. Kimin görevi ne olacak, kim ne yapacak gibi...

Sevgiyle kalın...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
***
Vahiyle mi? Kişisel inançlarımla/anlayışımla mı? şüpheci akılla mı? cevaplayım. cevaplar değişecektir duruma göre haliyle:)))
ben iki insanın tensel beraberliklerinin ürünü olarak doğdum. kendiliğinden/doğalca derken bunu nasıl anlamalıyım??
söz ondan sonra olabildiğince doğalca cevaplıcam.

hayır;
varlığınızın/varoluşunuzun tanrıya ihtiyaç duymaması;
tanrının varlığı tanrıya ve yaratıcıya ihtiyaç duymuyorsa; sizin ya da herhangi şeyin ya da herşeyin varlığı yaratıcıya ihtiyaç duymaz; ya da duymayabilir; (mantıklı-olası yada akılcıdır,)
bu mantıklı mı? ya da mantıklı değil mi? akıl bunu redder mi yani? reddetmeli mi? ya ne nedenlerle reddetmeli-reddeder?

ikinci bir sonuçta ise; tanrının yaratımı, yaratıcıya (kendi yaratıcına) bağımlı değilse sonuç olarak sizin yaratımınızda tanrıya/yaratıcıya bağımlı değildir; Değildir çünkü sizi yaratımsız sonuca bağlısınız; (Zincir-dış halka ya da neden-sonuç zinciri olarak; Köksel ve kaynaksal olarak yaratımsız kaynak'ın üretimisiniz ve onun üretimi olmanız dolayısıyla dolaylı olarakta olsa neden sonuç zincirinde yaratımsızsınız)
değerlendirin; sadece lütfen; eleştirin-yargılayın; genişletin-düzeltin; her ne ise işte;

sıradan akıl ve mantık sadece;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kendi varlığını kavrayamayan insanoğlunun, yaratıcıyı kavrama yoluna çıkması ne kadar büyük bir çelişki... Kendisi hakkında bir sözü vardır yüce yaratıcının.

"Beni her nasıl hayal ediyorsanız veya düşünüyorsanız, bilin ki ben ondan farklıyım."

buraya katılmıyorum/katılmıyoruz; ya da yanlış/eksik ifadeler; bütünü-olmalı;

Düşünmeniz çok güzel... Ancak bu kadar ileri seviyede düşünebilen bir sürü değerli insan, birlikte bir doktrin hazırlasalar insanlığın sorunları için. Bu ülkede tez çok yazıldı ve yazılıyor... Ama sanırım doktrin neredeyse hiç yok. En son doktrini de sanırım bir siyasi partinin rahmetli lideri yazmıştı.

İnsanlığın faydasına, kimseye hakaret etmeden sadece çözüm yollarının önerileceği böyle bir çalışma kimsenin zülfü yaresine dokunmayacaktır.

İşin teknik kısmı bir konu balığı altında tartışılabilir bir gün. Kimin görevi ne olacak, kim ne yapacak gibi...

Sevgiyle kalın...

insanlığın sorunları için doktrin hazırlamak derken,
insanlık bir bütün mü?
insanlar kendini insanlık olarak görüyor mu?
kendini bir bütün olarak görüyor mu?
bir 'ben'ler bütünü mü yani insanlık;
bir 'ben'ler çoğulu mu?
kendini öyle-böyle görüyor mu?
yalnız-soyut-yalıtık benler olarak mı görüyor insanlar kendini;
insanlık; ne güzel kelime o ;,
insanlık olsa doktrinlere ihtiyacı olmaz;
insanlar var- bölüşük bölüşük; ayrışık-ayrışık, ve yönetenler-seçkinler vb. var belki;

hem hazırladık hadi;
insanlık'a nasıl sunacağız- sunum yapacağız;
kime (yada nasıl) ulaştıracağız,
düşünmüş düşünürler- büyük düşünürler- büyük ütopyalar; siyasal sosyal sistem idealleri ve diğerleri onlar doktrin değil mi?
barış bir doktrin değil mi?
savaşsızlık ve silahlanma bir doktrin değil mi? eşitlik ideali ve ülküsü bir doktrin değil mi?
ama doktrin ne?
kim ne?
kim nasıl yaşaycak bunları;insanlar bunlara neden nasıl inanacak ve arzulayacak;
büyük bir insanlık mı?

Biz bireysel varoluşu sorguladık ya da bireyler olarak varoluşumuzu sorguluyoruz; ya da varoluşun bütününü; değil mi_?
ne yapalım;
bireysel arzularını doyuran (ya da ihtiyaçlarını gideren-gidermek için debelenen) büyük ya da çoğul insanlık;
(için)
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
buraya katılmıyorum/katılmıyoruz; ya da yanlış/eksik ifadeler; bütünü-olmalı;



insanlığın sorunları için doktrin hazırlamak derken,
insanlık bir bütün mü?
insanlar kendini insanlık olarak görüyor mu?
kendini bir bütün olarak görüyor mu?
bir 'ben'ler bütünü mü yani insanlık;
bir 'ben'ler çoğulu mu?
kendini öyle-böyle görüyor mu?
yalnız-soyut-yalıtık benler olarak mı görüyor insanlar kendini;
insanlık; ne güzel kelime o ;,
insanlık olsa doktrinlere ihtiyacı olmaz;
insanlar var- bölüşük bölüşük; ayrışık-ayrışık, ve yönetenler-seçkinler vb. var belki;

hem hazırladık hadi;
insanlık'a nasıl sunacağız- sunum yapacağız;
kime (yada nasıl) ulaştıracağız,
düşünmüş düşünürler- büyük düşünürler- büyük ütopyalar; siyasal sosyal sistem idealleri ve diğerleri onlar doktrin değil mi?
barış bir doktrin değil mi?
savaşsızlık ve silahlanma bir doktrin değil mi? eşitlik ideali ve ülküsü bir doktrin değil mi?
ama doktrin ne?
kim ne?
kim nasıl yaşaycak bunları;insanlar bunlara neden nasıl inanacak ve arzulayacak;
büyük bir insanlık mı?

Biz bireysel varoluşu sorguladık ya da bireyler olarak varoluşumuzu sorguluyoruz; ya da varoluşun bütününü; değil mi_?
ne yapalım;
bireysel arzularını doyuran (ya da ihtiyaçlarını gideren-gidermek için debelenen) büyük ya da çoğul insanlık;
(için)

Barış bir sonuçtur. Doktrin kavramı üzerinde duracak değilim. Silahsızlanma bir sonuçtur. Mesela; sokaklarda ucuz arabalarla, alkol alarak ve yüksek sesle seyahat edenler birer sonuçtur.

Ben sonuçları değiştirecek doktrinlerden bahsediyorum.

Mesela bu foruma üye olan herkes çok büyük ihtimal ile 100 yıl sonra yaşıyor olmayacak. 70 yıla bu kadar hırsı ve taşkınlığı sığdırması hayret vericidir insanların. İnsan diyorum çünkü bir varlığın tanımı olarak alıyorum bu kelimeyi. İnsan olabilmekten ne denli uzak varlıkların yaşadığı malumum.

Biz bol-bol tespit yapıyoruz. Evet; barış gereklidir. Evet uyuşturucunun önüne geçilmelidir. Yöntem ne olacak peki? Eğitim sistemi komple ele alınmalı bunun için. Sadece eğitim sistemi de yetmez! Ekonomik ve sosyal yapı da ele alınmalı. Çok daha derinlikli çalışmalar yapılmalı. Bunları yapmaz isek sanırım yakın bir gelecekte, vahşilerin saldırısı altında yaşayan veya yaşayamayan narin filozoflar olarak kalacağız.

Kavramlar üzerinden felsefe yapacak durumda değilim. Kavramlar üzerinden felsefe yapmaktan o kadar beriyim ki; artık midem bulana biliyor.

Bol doktrin var demişsiniz. Ben şu an kapitalizme alternatif bir doktrin göremiyorum. Siz biliyor musunuz? Adil gelir dağılımı olan bir ekonomik sistem kurabilmek için bir önerisi olan filozof da görmüyorum çağımızda yaşayan. Belki ben görmüyorum. Ama siz doktrinlerin bolluğundan dem vurmuşsunuz. Sağlık sistemi ve eğitim ile ilgili de doktrinler yok. Belki de ben körüm. Siz sonuçları sıralayıp, bunları birer doktrin olarak ele almışsınız.

Dediğiniz aynen şuna benziyor: "Evli bir çift mutlu olmalı." Evet olmalı; ama bunun için bir önerinizin olması lazım.

İhtiyaç duyduğumuz doktrin alanları.

Eğitimin yaygınlaştırılması
Eğitimin işlevinin arttırılması
Ekonomi
Savaş ekonomisinin önlenmesi
Sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliğinin arttırılması ve kolaylaştırılması
Adil gelir dağılımı
Suçları azaltmanın yolları
Uyuşturucu kullanımının engellenmesi ve/veya azaltılması

Ben birkaç tanesini sıraladım... Bu liste büyütülebilir ve genişletilebilir. Konu doğru yere yazılmadı ise silinebilir.

Sevgiyle kalın.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
hayır;
varlığınızın/varoluşunuzun tanrıya ihtiyaç duymaması;
tanrının varlığı tanrıya ve yaratıcıya ihtiyaç duymuyorsa; sizin ya da herhangi şeyin ya da herşeyin varlığı yaratıcıya ihtiyaç duymaz; ya da duymayabilir; (mantıklı-olası yada akılcıdır,)
bu mantıklı mı? ya da mantıklı değil mi? akıl bunu redder mi yani? reddetmeli mi? ya ne nedenlerle reddetmeli-reddeder?

ikinci bir sonuçta ise; tanrının yaratımı, yaratıcıya (kendi yaratıcına) bağımlı değilse sonuç olarak sizin yaratımınızda tanrıya/yaratıcıya bağımlı değildir; Değildir çünkü sizi yaratımsız sonuca bağlısınız; (Zincir-dış halka ya da neden-sonuç zinciri olarak; Köksel ve kaynaksal olarak yaratımsız kaynak'ın üretimisiniz ve onun üretimi olmanız dolayısıyla dolaylı olarakta olsa neden sonuç zincirinde yaratımsızsınız)
değerlendirin; sadece lütfen; eleştirin-yargılayın; genişletin-düzeltin; her ne ise işte;

sıradan akıl ve mantık sadece;

Dostum; ihtiyaç duymamak- bağımlı olmamaktan bahsediyorsun yani. meseleyi sadeleştirelim. sadelik olmayan yerde büyüklük yoktur:) yani fikirler bazen şaşalı gözükür ama sadeleşince büyük olmadıkları anlaşılır.

bizler madde dediğimiz (maddenin mahiyetine girmeyecem) bedenlerden oluşan canlılarız. bedenimiz hem bağımlı hemde ihtiyaçları var. senin dediğinin olabilmesi için ruh dediğimiz töze sahip olmamız gerekir. ancak ruh dediğimiz şeyin varlığı konusunda elimizde hiçbir bilgi yok. öyleyse kişisel inançlar üzerinden konuşmamız gerekir. ki metafizik olan hakkında; doğrulamada yanlışlama da mümkün değildir bildiğin üzere.

Kendimizi hep varolan/sonsuzdan beri var olan tözler olarak düşünmemiz bence mantıklı değil. açık bir biçimde gözüküyor ki hayvanlarla aynı sınıftayız. (derecemiz elbet farklı) kendimizi varlıkların en tepesine koyup aşağı baktığımızda hayvanları görüyoruz. bu da bu yücelik iddiamızı yok ediyor bana göre. biz hep vardık da onlar niye öyle kaldılar:)

*** @toz_zerresi

Teklifine gerçekten şaşırdım. dostum bu işler için siyasi partiler var,sendikalar var ,vakıflar var,meslek kuruluşları var,dernekler var vs. ayrıca bu dediğin işler uzmanlık ister. her kurum ve kuruluşun bu sorunları inceleyen birimleri var zaten. yani bunlara katılabilirsin. ayrıca ancak bir işin içine girdiğinde oradaki sorunların neden çözülemediği anlarsın. (dışardan bakınca saçma gelenin içerden bakınca bir sebebi olduğu anlaşılır) uzaktan bakarak bişi olmaz bana göre..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Dostum; ihtiyaç duymamak- bağımlı olmamaktan bahsediyorsun yani. meseleyi sadeleştirelim. sadelik olmayan yerde büyüklük yoktur:) yani fikirler bazen şaşalı gözükür ama sadeleşince büyük olmadıkları anlaşılır.

bizler madde dediğimiz (maddenin mahiyetine girmeyecem) bedenlerden oluşan canlılarız. bedenimiz hem bağımlı hemde ihtiyaçları var. senin dediğinin olabilmesi için ruh dediğimiz töze sahip olmamız gerekir. ancak ruh dediğimiz şeyin varlığı konusunda elimizde hiçbir bilgi yok. öyleyse kişisel inançlar üzerinden konuşmamız gerekir. ki metafizik olan hakkında; doğrulamada yanlışlama da mümkün değildir bildiğin üzere.

Kendimizi hep varolan/sonsuzdan beri var olan tözler olarak düşünmemiz bence mantıklı değil. açık bir biçimde gözüküyor ki hayvanlarla aynı sınıftayız. (derecemiz elbet farklı) kendimizi varlıkların en tepesine koyup aşağı baktığımızda hayvanları görüyoruz. bu da bu yücelik iddiamızı yok ediyor bana göre. biz hep vardık da onlar niye öyle kaldılar:)

tanrı tözünün sonsuzluğu?

yine de bence (açık olarak) cevaplamadınız-üzerinden geçmediniz ya da düşünmediniz;
ama (o zaman) bu yorumunuzdan tanrının (da) başladığı-başlıyor olduğu yorumunu/savını mı çıkarmalıyım; isterseniz bunu da tartışalım-üzerinden geçelim;

yokluk başlar; yokluk mu var olur? ya da yokluk mu başlar- var olmayan mı_? var olmaya mı başlar; yokluk tohumundan biter ya da benzeri;

ama düşünmüyorsunuz?
sizce düşünüyor musunuz?
zaman-varolmak ya da sonsuz;
nedir ya da değildir ama bi yokladınız-zorladınız mı? onları/kelimeleri-anlamları; düşünleri, etkinleştirdiniz mi?

---

toz zerresi sanırım, fırıncı neden ekmek yapmıyor ya da neden ekmek yapmıyor da başka işler mi yapıyor demek istedi;
toz zerresi topu taca mı atıyor ya da forvet oynaması gerkenler yedekte ya da başka işer yapıyor mu diyor?
sanırım toz zerresi, insanlık için sorumluluk almasını bekliyor kişilerin/birilerinin; galiba Platon'un filozoflar yönetmeli/yönlendirmeli- demesi, iddiası gibi;
Toplumsal büyükler/ombudsmanlar- ya da eski dervişler-erenler- her neyse benzeri gibi işte; Neredeyse saltanata gücü yeten sözü yeten insanlar ki topluma da baskı yapan ve etki eden; Bence neden bu çağda yok/yoklar diye soruyor ve arıyor; Söz büyüğün (olmalı) gibi bi şey;
Yani diyor ki varlık yokluk tartışmaları ile yiten zamanda dünya için eylem/düşünce (inanç-hayal)üretebilir bu insanlar-güç ya da emek;
sanırım toplumsal sorunlar ya da giderilemeyen toplumsal sorunlar-uzlaşı eksikliği vb. doktrin eksikliği vb. ya da bunun ile/bu yolla giderilebilir gibi yorumladı;
ben böyle anladım; ve s,
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bugün hatta biraz önce bi okulun önünde şu satılar gördüm ve bu tartışma aklıma geldi; Özellikle toz zerresinin sunduğu/başlattığı;,

"Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.
İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. " - M. Kemal


tabi "doğru yoldan sapmaktır," bölümü olmadan

Ve aklıma bu/o tartışma geldi ve düşündüm biraz; Ben bilimi yeniden yorumladım; Keşfetmek ve aramak hissi/güdüsü, aranmak;
Ve fenni de biraz da ha deney/gözlem-araştırma keşif gibi yorumladım; Keşfetmekti özellikle ben de çağrışan kelime;
Yani bugünkü bilim anlayışına ve kavramına baktığımda bende de canlanmadı bu ifade ama her neyse işte düşündüm;

Bu doktrin işini (de) düşündüm; Yani kendimce geçmişte de;
Hani şarkıda diyor ya, "Bi yardım gelirse de eminim gökten gelir çünkü biz bi türlü insanlığı öğrenmedik" "Artık gökten umarız medet çünkü yerde sevgi bitti"
Kimimiz de bilimden umuyoruz, Kimimiz doğa felaketleri ya da başka dışsal etkenler; İçsel değişimi ya da içsel değişime inanmıyoruz, Yani konuşarak ya da birbirimize anlatarak; İnsanlığın birleşip kucaklayacağı bi kurama/kuruma-ortak inanca-bilime vb. her nedense inanmıyoruz; Bunun için çok makul-geçerli sebeplerimiz var; İnsanları ya da kitleleri peşlerinden koşturacak insanlar; ne demeli onlara, İyi kaçmalı onlar belki; Belki de başka şeyler;

Bi doktrin koyalım/koyuyoruz;
Bütün insanların özgür olduğunu mu koyacağız başa; eşit olduğunu mu?
Siyasal sosyal kurumları/yapıları/devletleri-ülkeleri-innaçları-şunları-bunları hatta güçleri ve güç odaklarını herşeyi birleştirecek uzlaştıracak bi şey;
Doktrin değil bu, insanlık iradesi ya da insan gücü-insan emeği ya da insanlığın istemesi; yapması;

gökten yardım ummayı biliyorum (dünya acılarına-karmaşasına ve kasosuna katlanamayıp-çözüm umup)
ya da hatta bilinmeyen varlıklardan, içsel varlıklardan-ruhani varlıklardan-gelişmişlerden-hamilerden;
uzaylılartdan uman bile var biliyorum;
hatta doğa felaketlerien ve doğanın felaket üretmesine sarılanalr var;
bilim keşif/keşifler yapsın, aydınlansın aydınlatsın-diyenelr/umanlar var;
neden?
kimse insanlığa inanmıyor?

yaşayıp devineneler var;
mutlu/mesut-arzulu/coşkulu olanlar var;
her şey var;
savaş çocukları;
barış çocukları;
her neyse;
uzar gider bu;

birleşik irade doktrin-birleşmiş irade;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Barış bir sonuçtur. Doktrin kavramı üzerinde duracak değilim. Silahsızlanma bir sonuçtur. Mesela; sokaklarda ucuz arabalarla, alkol alarak ve yüksek sesle seyahat edenler birer sonuçtur.

Ben sonuçları değiştirecek doktrinlerden bahsediyorum.

Mesela bu foruma üye olan herkes çok büyük ihtimal ile 100 yıl sonra yaşıyor olmayacak. 70 yıla bu kadar hırsı ve taşkınlığı sığdırması hayret vericidir insanların. İnsan diyorum çünkü bir varlığın tanımı olarak alıyorum bu kelimeyi. İnsan olabilmekten ne denli uzak varlıkların yaşadığı malumum.

Biz bol-bol tespit yapıyoruz. Evet; barış gereklidir. Evet uyuşturucunun önüne geçilmelidir. Yöntem ne olacak peki? Eğitim sistemi komple ele alınmalı bunun için. Sadece eğitim sistemi de yetmez! Ekonomik ve sosyal yapı da ele alınmalı. Çok daha derinlikli çalışmalar yapılmalı. Bunları yapmaz isek sanırım yakın bir gelecekte, vahşilerin saldırısı altında yaşayan veya yaşayamayan narin filozoflar olarak kalacağız.

Kavramlar üzerinden felsefe yapacak durumda değilim. Kavramlar üzerinden felsefe yapmaktan o kadar beriyim ki; artık midem bulana biliyor.

Bol doktrin var demişsiniz. Ben şu an kapitalizme alternatif bir doktrin göremiyorum. Siz biliyor musunuz? Adil gelir dağılımı olan bir ekonomik sistem kurabilmek için bir önerisi olan filozof da görmüyorum çağımızda yaşayan. Belki ben görmüyorum. Ama siz doktrinlerin bolluğundan dem vurmuşsunuz. Sağlık sistemi ve eğitim ile ilgili de doktrinler yok. Belki de ben körüm. Siz sonuçları sıralayıp, bunları birer doktrin olarak ele almışsınız.

Dediğiniz aynen şuna benziyor: "Evli bir çift mutlu olmalı." Evet olmalı; ama bunun için bir önerinizin olması lazım.

İhtiyaç duyduğumuz doktrin alanları.

Eğitimin yaygınlaştırılması
Eğitimin işlevinin arttırılması
Ekonomi
Savaş ekonomisinin önlenmesi
Sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliğinin arttırılması ve kolaylaştırılması
Adil gelir dağılımı
Suçları azaltmanın yolları
Uyuşturucu kullanımının engellenmesi ve/veya azaltılması

Ben birkaç tanesini sıraladım... Bu liste büyütülebilir ve genişletilebilir. Konu doğru yere yazılmadı ise silinebilir.

Sevgiyle kalın.

ben bu yazınız okumamıştım, okumadan yorum/yorumlar bıraktım;
son mesaja baktım ve görmedim sanırım,
ben kendi adıma tekrar yorumlayacağım;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Birincisi, insanlara verilmez;
Karşılıksız verilmez ya da istenmeden verilmez;
Alınır-savaşılır-görülür-öğrenilir; düşülür;
düşmüş insanlığı elinden tutup kaldıralım mı?

ben böyle yazdığım için üzgünüm;
İnsanlara, insanlığın iyiliğini düşünmek, ne büyük çaba;
(kendi bşaıma kaktıkları mbunlar-üzgünüm;)

gerçekliğini bütün yapısı incelenmeli-bilinmeli; bilgi ile donanılmalı;
zekanın ve varlığın yapısı da, ilkerleri ve yasaları da;
devinen bu şey deviniyor-bize bozuk deviniyor gibi geliyor; acı ve diğer şeyler; en kötüsü bile kötü değil; varsın olsun; varsın her şey olsun, kötüye varsın, en kötüye varsın; olacağın-olabileceğin en kötüsüne varsın, endişe etmeyin;

doktrin sahiplerini seçsin insanlar ya da filozofları seçsin-onları seçmeyi öğrensin, Ya da yapamıyorlarsa yapabilenlerlere versinler-sunsunlar; Onlardan akıl istesinler; ama o değil, Kendileri yapsınlar; Birlikte yapsınlar; Birlikli ve uyumlu irade ile, Kurtarıcılar-büyükler-hamiler-doktrin vericiler yazıcılar aramasınlar belki de;

özgür değillerse özgürlük için savaşsınlar; özgür olmadıklarını düşünüyorlar mı? siz (belki de) biz bakıp onlar için endişe ediyoruz ya da kaos ve karmaşa/çöküş görüyoruz;
doğa/evren/varlık/dünya her ne diyorsak işte; afrika belgeselleri gibi bu, burda düzen bu; Dünyada düzen bu;
İyiler-bilgeler-yüksekler-idealleri ve hayalleri olanlar insanlar; inanç-düşünce-hayal ya da bilgelik empoze edemiyor-aşılayamıyor-öğretemiyor, Salgınlar-acılar -hastalıklar ya da felaketler olmadan ders almaz insanlık;
Biz çok düşündük, Bu dünyada savaş bir günde bitmeli, Bu dünyada acı bir günde bitmeli, İnsanlık kalkmalı ve dur demeli-bitmeli;
Siyasal- (toplumsal) sistem idealleri ve eylemlerle iş yürümüyor; Yazın, Tarihin en esaslı doktrinini-değerler bütününü ütopyasını; Tek tek eylem düşünce belirleyin, bilmiyorum ne olur?

insanlara bilgi vermek isteyenler insanlara karşı savşaıyor;
insanlara yardım etmek isteyenler insanlara karşı tutuşuyor;

bilgi,inanç,umut; neye en çok ihtiyacı var insanın?
arzularını tüketmeye mi? tüketmeye mi? ne istiyor insanlar;
özgürce tüketmek, arzularını doyurmak
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Biz bol-bol tespit yapıyoruz. Evet; barış gereklidir. Evet uyuşturucunun önüne geçilmelidir. Yöntem ne olacak peki?

yöntem dediğimizde bile biz insanlığa karşı, bu topluma karşı ya da düzene karşı savaşıyoruz/duruyoruz;
Biz eylem yapıcılarız, ürecileriz , ya da düşünce üreticiler;
Orada duran bi taş var ve biz kaldırıcılarız; ya da kaldırmak için çözüm üreticiler yol göstericiler fırsat sunucular-göstericiler ve sorun göstericiler;
Herkesin sorunu; Sekiz milyarın eşit sorunu; Herkes eşit ve ortak irade ve sorumluluk alırsa çözer/çözülür/kaldırır;
içinde bulunduğu doğal koşullaır onaylamamal ıbelki de insanalr, belki de yalnız olmaz, belki zor evet ama bilmiyorum;

Bi de o taşı oraya koyan var mı? Orada durmasını isteyen var mı? Her şey içiçe;
Taşın altında yılan gizli; Bekliyor ısırmayı kaldıranı ya da kaldırmayı deneyeni; Altını yoklayana karanlık dumanlar püskürüyor;

biz, insalığa karşı;

evrilmiş-oluşmuş ve kendini oluşturmuş bu düzen, her şey yerli yerinde, herkes yer tutumuş ve kimse yerini değiştirmek ve kımıldamak istemiyor ya da yeterince kişi (bunu yapmak istemiyor;); Belki de yeterince kişi/irade kımıldadığında/kımıldattığında kendiliğinden oluır; Kapitalizm hasatalanır çöker, Eğer kapitalizm hasta ederse bırakalım üstesindne gelsinler bağışıklık kazansınlar; Çıban atsın; Ama aşısı olsun diyorsanız;


Bunları yapmaz isek sanırım yakın bir gelecekte, vahşilerin saldırısı altında yaşayan veya yaşayamayan narin filozoflar olarak kalacağız.

"benim sizden ekendim için istediğim hiç bi şey yok;
şeker bile yiyemez ki kaat gibi yanan çocuk" - n.hikmet

siz kendinizi mi düşünüyorsunuz? onları mı? ben yanarım; kaat gibi; ya da yaşarım vahşilerle; etlerimi parçalayanlarla; düpedüz;

Kavramlar üzerinden felsefe yapacak durumda değilim. Kavramlar üzerinden felsefe yapmaktan o kadar beriyim ki; artık midem bulana biliyor.

eylem; yalın ıs, eylem; ya da eyleme yöneli kbilgi ve düşün; gerçek bir dalga, tarihi değiştirecke bir dalga;
eylem ama kime neye karşı? kendi içimizde kendimize; insanların değiştirmek için çaba sarfetmediği bu şey karşı biz mi?
yeterince kişinin ucundan tuutmadığı bir taşı mı kalşdırmak istiyoruz, yeterince kişiyi yardıma çağırmalıyız; ya da bir kaldıraç bilmiyorum;
tabi ki eylem birlikle-birleşmiş bir bütünlükle-(ortak iradeyle) olur;
ha biz bi dalga başlatalım yayılır ve sahile vurur diyorsanız, durmayın; en hızlı yüz metreyi koşun; biz arkanızdan gelelim ya da daha iyi bir derce yapmayı deneyelim;

Bol doktrin var demişsiniz. Ben şu an kapitalizme alternatif bir doktrin göremiyorum.

kapitalizm bi doktrin olarak mı evrimleşti/var edildi; bilmiyorum; Orada duran doğal bi düşücne yığını olsa insanlar ona bakıp düşünüp evet alternatifi var ona doğru dönüşelim-dönüştürelim mi diyecekler;

Siz biliyor musunuz? Adil gelir dağılımı olan bir ekonomik sistem kurabilmek için bir önerisi olan filozof da görmüyorum çağımızda yaşayan.

yok çünkü nereyi tutsa elinde kalıyor, yok çünkü kime el atsa yolsa kalıyor; yok çünkü güç/para/erk iktidar;
yok çünkü insanlara inanmıyor; ve başka sebepler; ama bu değil mesele;

belki de insanlar kaderini yaşıyor bilmiyorum-belki her şey olması gerektiği gibi; tüketmek istiyorlar ve tüketiyorlar; savaşmalılar; savaşmalılar çünkü biri üretiyor diğeri tüketiyor; ,


umarım siz de;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
tanrı tözünün sonsuzluğu?

yine de bence (açık olarak) cevaplamadınız-üzerinden geçmediniz ya da düşünmediniz;
ama (o zaman) bu yorumunuzdan tanrının (da) başladığı-başlıyor olduğu yorumunu/savını mı çıkarmalıyım; isterseniz bunu da tartışalım-üzerinden geçelim;

Tanrı tözünün sonsuzluğu?

Bu konuda ne tartışabiliriz bilmiyorum. neden sonuç ilişkisi ile yaratanın yaratanı şeklinde yaratılış zincirinde sonsuz geriye gidemeyeceğimiz için; başlangıcı olmayan bir Tanrının olduğu ve varolan herşeyi yarattığı fikri -MANTIKSAL OLARAK- ZORUNLU sonuçtur. bunun üzerine henüz fikir geliştirilememiştir.

Bu fikir yaratılış veya varoluş gizemini elbet çözmez. çözmez tabi ama bu durum bu fikrin büyüklüğünü ve geçerliliğini de azaltamaz.

Bir Tanrı varsa ve bizleri yaratmışsa; yaratan ile yaratılan arasında ontolojik olarak sonsuz yapı farklılığı olması da mantıki zorunluluktur. kierkegaard.

Sonsuz bir töz olan Tanrı ile aramızda zaman-sonsuzluk gibi bizleri ondan kesin biçimde ayıran bir geçit oluşur. (kierkegaard)

eğer yukarda yazdıklarımı önerme olarak sayarsak ve doğru kabul edersek; Tanrı hakkında hiçbir zaman tam ve doyurucu bilgi elde edemeyeceğimizi onu asla bilemiyeceğimizi de kabul etmemiz gerekir. Tanrı duyularımızla algılanır duruma gelse bile , onu duyularımızla algılayabilsek bile bu onu bilebildiğimiz anlamına gelmez. (sonuçta duyuların yaratıcısıda O'dur) (paradokslar) ayrıca örneğin; Tanrı bize hem ruhundan üflemiş hemde bizden büsbütün ayrıdır.(zorunlu paradokslar)

Tanrının tözünün sonsuzluğu bizim için paradoks olarak kalmaya mahkum bir durum gibi görünüyor. kierkegaardın dediği gibide Tanrı ancak bir paradoks olarak tanınabilir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrı tözünün sonsuzluğu?

Bu konuda ne tartışabiliriz bilmiyorum. neden sonuç ilişkisi ile yaratanın yaratanı şeklinde yaratılış zincirinde sonsuz geriye gidemeyeceğimiz için; başlangıcı olmayan bir Tanrının olduğu ve varolan herşeyi yarattığı fikri -MANTIKSAL OLARAK- ZORUNLU sonuçtur. bunun üzerine henüz fikir geliştirilememiştir.

Bu fikir yaratılış veya varoluş gizemini elbet çözmez. çözmez tabi ama bu durum bu fikrin büyüklüğünü ve geçerliliğini de azaltamaz.
başlangıcı olmayan kaynak demek;

Bir Tanrı varsa ve bizleri yaratmışsa; yaratan ile yaratılan arasında ontolojik olarak sonsuz yapı farklılığı olması da mantıki zorunluluktur. kierkegaard.
kaynak ile yansıması -yansıtması- arasında;
kaynak kaynaktır;


Sonsuz bir töz olan Tanrı ile aramızda zaman-sonsuzluk gibi bizleri ondan kesin biçimde ayıran bir geçit oluşur. (kierkegaard)
kaynak kendini yakamaz ya da aydınlatamaz;

eğer yukarda yazdıklarımı önerme olarak sayarsak ve doğru kabul edersek; Tanrı hakkında hiçbir zaman tam ve doyurucu bilgi elde edemeyeceğimizi onu asla bilemiyeceğimizi de kabul etmemiz gerekir. Tanrı duyularımızla algılanır duruma gelse bile , onu duyularımızla algılayabilsek bile bu onu bilebildiğimiz anlamına gelmez. (sonuçta duyuların yaratıcısıda O'dur) (paradokslar) ayrıca örneğin; Tanrı bize hem ruhundan üflemiş hemde bizden büsbütün ayrıdır.(zorunlu paradokslar)

Tanrının tözünün sonsuzluğu bizim için paradoks olarak kalmaya mahkum bir durum gibi görünüyor. kierkegaardın dediği gibide Tanrı ancak bir paradoks olarak tanınabilir.

tanrı tözü yapılmamış;
tanrı tözü kendi varoluşunu üretmemiş;
tanrı tözü varolma hali başlatmamış; varolmanın kaynağı değil;
bu sonuçlarda-n- açıktır;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrı tözünün sonsuzluğu?

Bu konuda ne tartışabiliriz bilmiyorum. neden sonuç ilişkisi ile yaratanın yaratanı şeklinde yaratılış zincirinde sonsuz geriye gidemeyeceğimiz için; başlangıcı olmayan bir Tanrının olduğu ve varolan herşeyi yarattığı fikri -MANTIKSAL OLARAK- ZORUNLU sonuçtur. bunun üzerine henüz fikir geliştirilememiştir.

Bu fikir yaratılış veya varoluş gizemini elbet çözmez. çözmez tabi ama bu durum bu fikrin büyüklüğünü ve geçerliliğini de azaltamaz.


eğer yukarda yazdıklarımı önerme olarak sayarsak ve doğru kabul edersek; Tanrı hakkında hiçbir zaman tam ve doyurucu bilgi elde edemeyeceğimizi onu asla bilemiyeceğimizi de kabul etmemiz gerekir. Tanrı duyularımızla algılanır duruma gelse bile , onu duyularımızla algılayabilsek bile bu onu bilebildiğimiz anlamına gelmez. (sonuçta duyuların yaratıcısıda O'dur) (paradokslar) ayrıca örneğin; Tanrı bize hem ruhundan üflemiş hemde bizden büsbütün ayrıdır.(zorunlu paradokslar)

buradan yürürsek;
tanrı - için-

varolmayı varetmemiş;
kendi varolma halinden başlayarak, kendini oluşturan koşulların oluşturulması, -kendinin değil-
varolma dış çeperini üretmemiş; varlık biçimleme alanını üretmemiş; bunlar hep doğal (ve zorunlu-kısmen) olarak var, (kendiliğinden)
tanrı kendiliğinden var; var kendiliğinden var;
tanrının kendiliğinden varolması ve varın kendiliğinden varolması tanrıya muhtaç bağımlı değil; ve yaratımsız;
(içinde oluşmuş ya da ortaya çıkmış; kendiliğinden;)

tanrı (kendi doğal varolması içinde; kendiliğinden doğal olarak varolan içinde; hep varolan yaratılmamış içinde;)
içsel olarak varlık üretmiş-türetmiş (varlık içinde varolan içinde-tüm varolan)

varolmasını sonlayamaz-başlatamaz;
bir başkasına varolma durumu kendi yokluğundan veremez; (tanırnın kendi yokluğu, tanrının içinde bulunduğu koşulların yokluğu ya da başkalığı)

varolma halini değiştiremez-başkalayamaz;
kendi yokluğunu üretemez;
kendi yokluğunu sonlayamaz;

kendi yapısıyla oynayamaz;
özetle tanrı kendi kaynağının yansıtımı-yaratımı ya da oluşturumudur,

kendi öz biçimini varedemez;
kendi öz biçimini değiştiremez;

öz biçimi bilinmeyen -hükmedemediği- varlık-varoluş üretemez-türetemez;
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"Tanrı vardır".
Önermesinin doğru veya yanlışlığını
" Tanrı yoktur " Önermesinin doğru ve yanlışlığını bilemeyiz.
Tanrıya a posteriori olarak da a priori olarak da ulaşılamaz.
Bilseydik zaten, bu doğa bilimlerinin alanına girerdi.
" Bir yanıtın bir sorusu vardır. Bir sorunun da bir yanıtı. Kuşkucuların, yanıtı olmayan sorular üzerine tartışması yanlış değil saçmadır. " L.Wittgenstein
90 sayfa kim ne yazmış böyle :) bana göre pek gereksiz
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kuşkumuz yok- tanrı yok; ama bize anlatılan tanımlar/tanımlamalar içinde bi tanrı yok, ya da var ve yalan;
varlık kaynağı olarak tanımlandığında ise, zaten o yok diyemeyiz-biz yok diyemeyiz; yokuz diyemeyiz;
ya da yaratıcılık ve var etme/gerçeklik biçimlendirme yetisi ve yetkisi; zeka içinde var (potansiyel olarak var) dediğimizde bu yetiye tanrı/tanrılık-tanrı adı biçiyorsakta var, var olmalı;
ya da varoluşun/evrenin yasaları var demekse tanrı, tanrı var;

genellikle tanrı yok demek, din yok cehennem yalan demektir; genelde tanrı var demekte bi cezalandırıcı (elinde) sopası ölüm sonrasında sizi bekliyor-akıllı olun demektir, demekse tanrı yok-tanrı var-tanrı var ve yok; yok ve var;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@sanalmanik;

Tanrı için; mutlak,değişmez,sonsuz-mükemmel, kusursuz,herşeye gücü yeten vs tanımlamalar bizlere ait. örneğin tek gerçek varlık Tanrı ise O'dan gayri birşey yoksa..O Tanrı zaten herşeyin ölçüsüdür. Ondan başka birşey yoksa ; tabiki kusursuz,mutlak,mükemmel vb. dir. gücü yetmeyeceği birşey de olamaz. zaten tektir,rakipsizdir.tüm güç zaten kendisidir.

neyse ayrıştığımız noktaya geleyim. Tanrının kendi yasalarının kendini bağlayışı. Örneğin bizler Tanrıya güveniriz çünkü biliriz ki sözünü tutar. işte bu Tanrının zorunlu öğesidir. sözünü tutar. aldatmaz. Tanrı böylece kendini bağlamış oluyor. Tanrının sözünden vazgeçmeye gücü yetmez mi peki? ya kısacası işte bunlar bizler için birer paradoks. Ancak Tanrı için değil.

sizin Tanrı tasviriniz Spinozanın anlayışı ile çok yaklaşık gibi..

Doğa Tanrı tarafından yaratılmıştır,o zaman bir kusursuzluk ürünüdür. eğer tanrı demek doğa demekse o zaman tanrı doğa yasalarını ve bunun altında yatan ilkeleri tanımlamanın farklı bir yolundan başka birşey değildir. yani bu durumda tanrı ayrı bir varlıkmış gibi bahsetmek gereksiz olur. doğa hakkında konuşurken zarafet,kefaret,diriliş gibi kelimeler kullanmak yerine yerçekimi,temodinamik kütle ve elektrik gibi terimler kullanmak O nu tanımlamak için yeterli olacaktır. Spinoza ayrıca Tanrıyı kusursuzluk olarak düşünüyor. kusursuzdan aşağısını buyurmaz diyor,herşey kusursuzca işler,tanrı bu yüzden hiçbirşeye müdahele etmez/edemez diyor.. sonuç olarakta ;dua etmek gereksiz ve faydasız herşey zorunlu olduğu gibi işlemektedir diyor...zorunluluktan değişmezlikten ve kusursuzluktan bahsediyor. Tanrının kendini bağlayan zorunlu yasalardan bahsediyor.. vs vs..

Tanrı mutlak olan-saf olan-zorunlu olan diyor, irade söz konusu değil diyor spinoza.. sizde öyle diyorsunuz sanırım (yanlış anlamam varsa düzeltin) (ya sizi spinoza üzerinden derledim, çünkü böylesi daha kolayıma geldi,sizi anlamak (özellikle usluptan ötürü)zor:) gerçi spinozayıda herkes başka türlü anlıyor orası ayrı:)

itirazım olan noktaya geleyim;

Tanrı mutlak olan-saf olan-zorunlu olandır , irade söz konusu değildire karşı ben; Tanrı mutlak olabilirliktir,saf olabilirliktir (zorunlu olarak değil,potansiyel olarak mükemmelliği-mutlaklığı taşır) diyorum. bu sebeple Tanrının iradesi ihtimaldir , zorunluluk değildir ve Tanrıya dua edilebilir. eğer böyle olmasa ve herşey zorunluluk olsaydı konuşmaktan başka hayvanlardan farkımız kalmazdı.

***

Genç adam @Thetoyman ;

Wittgenstein Tanrıya kafayı takmış düşün düşün delirmenin eşiğine gelmiş hatta belkide biraz kopmuş biri bildiğim kadarıyla sen daha 18 'inde O nun fikrine hemen teslim olma hani filozof olacam falan diyordun :) o öyle demiş ama belki sen çözersin olayı pes etme yola devam:)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
yar atıcı yar atar;
zar atıcı zar atar;
yar yara;
yar at - atabildiğin kadar;

yar birleştirici yar birleştirir; yar toplayıcı yar toplar;
tanrı bölücü tanrı böler;
tanrı bükücü tanrı büker;

yaratar yartoplar bir kalpte; tanrının işi ne? yaratım; yar atar kalp o zaman;
yar atan kalpte yaratıcının işi ne; yar atmak;

kalp atarda toplarda; tek işi atım değildir onun;

her neyse sıkıldım ben bu tartışmadan, tartışmadan sıkıldım; oyun oynayalım mı?

tanrı bulmaca mı oynuyoruz, bulun bulabildiğiniz kadar, bulabildiğimiz kadar bulalım; bende boşluk bitti;

yani yaratıcı var bide yartoplayıcı var; yani ; biz onu henüz tanımıyoruz keşfedemedik;
yani yaratıcıdan akıyoruz-toplayıcıdan geri dönüyoruz biz-böyle işte;
--

yaratıcı damardır kalp değil, kalpse kalptir beyin değil; beyinse beyindir; neyse neydir;

yardan yara ses yankı yapar, yar iyidir; boşver gitsin;
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Genç adam @Thetoyman ;

Wittgenstein Tanrıya kafayı takmış düşün düşün delirmenin eşiğine gelmiş hatta belkide biraz kopmuş biri bildiğim kadarıyla sen daha 18 'inde O nun fikrine hemen teslim olma hani filozof olacam falan diyordun :) o öyle demiş ama belki sen çözersin olayı pes etme yola devam:)

Bunun kafaya takmayla teslim olmayla ne ilgisi var. Burada bir düşünce mi konuşacağız yoksa benim wittgenstein'a 18 im de bağlanıp bağlanmama mı ? Wittgenstein ahlak'ın da konuşulmaya değmez olduğunu hatta doğa bilimleri dışında hiçbir önermenin konuşulmaya değmez olduğunu ( felsefe alanında ) söyler. Metafizik kavramını bu kadar geniş kullanıp felsefenin sınırlarını bu kadar daraltmam ama Wittgenstein haklıdır yaptığım alıntı gibi Kant haklıdır saf aklın eleştirisinde " İnsan kafasında ki bazı soruları yadsıyamaz ama bunlara cevap da bulamaz " der ileride tanrıya ne apriori nede a posteriori bilgiyle ulaşılabileceğini sadece iman edilebileceğini söyler. Başlık açtım yazdım ne biliyorsam "Teodise " probleminde bir kısmını yazdım. kim hangi sonuca varmış ? Boş felsefeden öteye gidilebilmiş mi ?
Bu bir fikre teslim olma meselesi değil, " Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında soyut ve somut deliler " diye bir başlık açılmış 90 sayfa cevap gelmiş. 18 yaşında biri saçma bir başlık açıldığını söylüyorsa ve bunu akla dayalı şekilde kanıtlamaya hazırsa, 18 yaşında birinin bunu söylemesi olayı çözemeyeceği anlamına mı geliyor ahanda çözüyorum.

"Evrenin bir başlatıcısı vardır " Tez
"Evrenin bir başlatıcısı yoktur " Anti-tez
eee ? ....
Paradoks üçe ayrılır: Semantik paradoks, eristik paradoks, kozmolojik paradoks
Bu bir kozmolojik paradokstur. Yani bu T ve A-T ler bir sentez oluşturamazlar eğer oluştururlarsa paradoks olmazlar ( Çünkü paradoks çözülemeyen çelişki anlamına gelir ) Sentez oluşturamazlarsa çözülememiş olurlar.

" Tanrı " Aynı zamanda semantik bir paradokstur ( yani dildeki kavramlara verdiğimiz anlamlardan kaynaklanan paradoks ) Çünkü tanrı kavramı o kadar üstün sıfatlardadır ki ne gözlenmesi ne de kavranması mümkündür.
ÖRN:
" hiçbir şey yoktan varolamaz. Tanrı yoktan varolmuştur. " yada " Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi ? gibi.

Bütün bu zutturubitton sorunların en temeli " Tanrı " kavramıdır. Eğer tanrı nesnel olsaydı ancak o zaman mantıki çıkarımlarda bulunulabilirdi.
Yani
Efradını cami
Ağyarını mani
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@Thetoyman;

Genç adam dur celallenme:)wittgenstein öyle ,demiş kant böyle demiş diye Tanrı kavramı konusunda yapılan tüm felsefeler boş mu oluyor yani. doluyu boşu onlara mı soracağız. bana göre de doğa bilimleri boş ne bilim ne de felsefesi yapılmasın o zaman.

Sana art niyetle ya da küçük gördüğüm için yazmadım o satırları..iyi niyetle yazdımdı ama belli ki öyle anlamamışın. kusuruma bakma. teslim olmuşun derken ,olma anlamında ters psikoloji gibi anla o satırları..yoksa bu yaşta bu donanım ve merakına inan ki saygı duyuyorum. (gönlünü almak için söylemiyorum bunları hissetiğim biçimde yazdım inanki)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst