Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde telrunya tarafından oluşturulan Karalama Defteri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 207,260 kez görüntülenmiş, 1,750 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Karalama Defteri
Konbuyu başlatan telrunya
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan velevki

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113


Çıldırtan kalabalıktan uzak, her türlü düzensizlikten, bayağılıktan arınmış, şiirli günler yaşıyorum.
En şifa veren yanı, hiçbir edebiyat zevki taşımayan siyasetçi konuşmalarından uzak günleriydi. Ne yalan söyleyeyim, İstanbul’a dönünce arayacağım. Hoş, ben onları İstanbul’da da dinlemiyorum ama yine de maruz kalıyorum.
Cuma günü Düden Park’ta düzenlenen bir açılışla günüm daha da şenlendi. Artık oranın adı Düden Şiir Park.
Parka girer girmez Orhan Veli ve arkadaşlarının ünlü fotoğrafını anımsadım. Soldan sağa, Orhan Veli, Şinasi, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday bir parkta yan yana oturuyorlar. Orhan Veli hariç hepsinin başında şapkası. Yüzleri gülüyor...
Şimdi park var mı etrafımızda?
Gökdelenlerin, şehir yutan AVM’lerin işgal ettiği şehirlerde, örneğin İstanbul’da yaşayanlar bir süre sonra park kelimesini unutacak. Otopark hariç! İnsanların oturup dinlenebileceği, gazetesini okuyabileceği, çocuklarını götürebileceği, sevdiğiyle, arkadaşıyla buluşabileceği park kalmıyor artık çevremizde. O yüzden artık albümlerde park fotoğrafları da yok!***
DÜDEN ŞİİR PARK’a girince sakin bir deniz bekliyordu bizi. Alabildiğine bir mavilik, falezlerin engelini aşınca, birdenbire deniz! Bu manzaraya dalmışken, bir banka ilişmeniz.
Oturduğunuz bankta yalnız kalmayacaksınız, ünlü bir şair size arkadaşlık edecek!
Çünkü açılmış bir kitap formunda bir bank bu! Sözünü ettiğim bankın arkalığında bir şairin fotoğrafı, biyografisi ve şiiri yer alıyor. Yanda bulunan bir düğmeye basınca o şairin bir şiirini dinliyorsunuz.
Yan yana dizili banklarda iyi şairlerin şiirlerinden oluşan sesli antoloji tecrübesi yaşayacaksınız.
Bir zamanlar İstanbul’da da kullanılmıştı benzer banklar. Açılmış kitap şeklinde, bir şairin fotoğrafının olduğu ve şiirinin yer aldığı. Sonra kaldırıldı. Mukayese ettiğimde Antalya’dakinin daha başarılı bir uygulama olduğunu söylemem gerek...
Hangi şairleri okuyabilir ve dinleyebilirsiniz?
Nâzım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Sabahattin Ali, Cahit Sıtkı Tarancı, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Orhan Veli, Gülten Akın, Ahmet Haşim, Behçet Necatigil, Can Yücel.
***
UMARIM İstanbul’un parkları yaşar ve orada da şiirler okuruz!
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
BAYAT MASAL..
Herşeyin bir gerekçesi varmış gibi ben yazarken bir resme bakarım mesela .Duvarda desem afilli olurdu belki.Okuyanın aklına-- vay asılı bir resim ve resme geçişte yaşananlar --diye bir düzmeceler silsileside gelir belki.İşin resim kısmı beynimde bir yerlere sıkıştırmış mıyım acaba diye sorduğum bir hatıra parçası aslında, baktığım;öyle içeriye doğru yani.Zemin ve fon renkleri anlık gelgitlerle değişen bir kare.Bir dere kenarında, yağmur sonrası artan suyun üzerine ceviz kabuğu koyup suyun hızında koşan,setleri, bentleri ceviz kabuğundan gözünü ayırmadan atlayabilen,çevik ve çamurlu ayaklı ,bayağıda üşümüş bir çocuk.İşte orda.. durup pes eden nefessizlikten,sınırı da geçip ırmağa ceviz kabuğuyla atlamaktan ürken.Haklısın başka da kimse yok etrafta zaten.Şimdi bu gördüğün çocuğu sana göstermeli miydim diyorum yazmadan önce.O sorunun cevabı olabilir ,sakıncası yok diye çıkıyorsa eğer;Biraz kurnazlık edip, yırtık eteğini arkaya doğru çeviriyorum,sonra akan sudan biraz elime sürüp saçını başını düzeltiyorum,akıllı uslu görünsün diye iki omuzundan baktığın yöne çevirip,dur böyle diyorum.Ben resme bakıyorum içimde deyince siz gözlerini sizin omzunuzdan bana dikmiş benle beraber komutla tebessüm eden kızı görüyorsunuz,ışıkları kapatıyorum.Tamam işte bu baktığım resim deyip sizi kendi hikayenize gönderip ben ,ceviz kabuğunun seyahatini konuşmak üzere gidiyorum.Hadi bakalım herkes kaldığı yerden kendi hikayesine...
Şimdi ....dur şu saçları eski haline çevirelim....hıh rahat mısın.?Birde şu eteği çıkaralım bence ayaklarına dolanacak şimdi zaten ıslanmış..Bak ne diycem?Gel şurda bir ateş yakalım senle.Isınırken konuşuruz,ne dersin?
Sanırım bişey demezsin,seslendirmeyi de mi ben yapıyorum yani şimdi,ya gözlerinin dili?Gerçek olasın vardı da ben mi engelliyorum seni.Ama sesini duyarsam sesimi sana vermiş olurum sen burda ne yapacaksın sesi?
Dur ,biz en iyisi kuru ağaç arayalım ,uzaklaşma sakın ama.Korkutma beni ırmak yakın,gece basmak üzere,ayak sesinden başkasıda yok bildiğim,suda ayak sesi de çıkmaz.Dur vazgeçtim sen tam burada dur bekle beni,ben toplarım dalları,çakmağımıda getirmiştim..ısınıcaz..ceviz kabuğu mu ?anlatıcam dedim ya nereye gittiğini....geliyorum bak bekle..ayrılma bir yere..
 

ElChupakabra

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2014
Mesajlar
40
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
'Sevmek, sevilme projesidir.' demiş Sartre. Bir insanın çevresinden isteyebileceği en masun şeydir sanırım sevgi, ancak üstadın cümlesini okuyunca sanki bir olumsuzluk bir sinsilik var gibi geliyor.. İçim mi kötü, ne?
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Hatem olmasaydı o sabah yanımda,en sevdiğim oğlak boğulup gitmişti.Herbiri sadece iki ayağıyla bir sıçrayışta beş metre uzağa sıçrayabilen 20 küsür oğlak.6 yaşında dağ başında Abdullah Papur dinlemeye mahkum edilmiş çoban.Boyundan büyük sarı çamların hemen arkasında başlayan uçurumun görünmez korkusu,aşağıda bir yerde köy ahalisinin kendini ırmağa atmış bir gelini ,içini karıştırıp bulmaya çalışmalarına kızıl sularıyla gülen bir nehir.Kıvrım kıvrım kızıl korku hergece üstüme yürüyen.Askerleriyle korunan bir karargah gibi mezar taşlarıyla çevrili türbe.Mahbus umudu yeşile boyanmış,mumla islenmiş ,eğilmeden geçemeyeceğin,kapısında rakı içilip ve bıyıklar kolla silinip içeri dalınan tanrı kapısı.Yerde yatan tanrı upuzun sessiz,anasonlu ağızlarla öpülmüş rengarenk örtü,tükrük kokan dilekler..
Yaşam ve dünya coğrafyasının bu dağ başından gördüğü kadar olduğuna inanmış,evren ve hayat'ı komşunun iki tuhaf çocuğu olarak tanımış çoban.Elimi tut! rüyanda görmeyi bile beceremeyeceğin bir yolculuk için,yeni adlar öğreticem sana.Ben Hızır..
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Hızır dı adın öylemi?Hızır ...hızır...nereye götürebilirsin beni peki benim bilmediğim?Anlatsana biraz.Dur ama önce tanışalım benim adım Sumina,düşkızıyım .Eski değirmende ,zifir gecede takırtıları beraber dinleyen,tablonun arkasında sadece O na görünen ıslak elbiseli,kendini dut ağacından yılanın ağzına atan kurbağa,tepede ki yıkık duvar...
ıslak kartopunu sert zemine fırlattığında etrafa dağılan su damlacıkları kadar çoğum..Beni neye götürebilirsin bilmeyeceğim;Neptün e mi?yoksa yok edici güneşe mi?iki boyutlu bir oluşa mı ?..adını benim koyduğum şey'lere ne diyeceksin?''An''diyene kadar sen benim olamayacağım yer yok..ve şimdi hala elimi tutmak istiyorsan göreceklerin için izan kurallarını unutmuş olmalısın.istersen şimdi git.Ben burda bekleyeceğim.İşte tam şu ağacın altında ,yazsız kışsız geceli gündüzlü..Zaman aynı.Büyümüyor,yitmiyor.Sadece bir an ı bölüyorum bazen,bir otu koparıyorum yerden,görüntüler değiştiriyorum,kimi neden aradıklarını bilmeyen köylüler yine telaşla koşuşturuyorlar.Git seni her kim gönderdiyse,geldiğin yere.Birini götürmek istiyorsan hala şu yaşlı türbedara teklif et,gözlerini görme derim ya da düşlerine bile sığmayacak korkular görmek istersen ,yeni adlar bulmak istersen tadacağın acılara;bak..
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Dönüşe 79 gün kala,bilet almaya 78,varış gününe 82..gayb olunan yerde ,kaybı bulmaya bulduklarını,birdaha hiç bulunamayacak bir yere gömmeye; 84 gün,olanları sır olmaktan çıkamasın diye unutmaya 85 yada 86 gün.Peki toprağı atacak biri ,kim olmalı?Bir şans vermeli belki,belki o daha şanslıdır inanır,takva ondadır,ihlas,huzur...evet bir şans vermeli,,küreğide o na vermeli bu durumda..87 .gün yaşasın şimdiye dek zulme uğramış alter egomun varlık günü..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
teyze şu an yatağımın başında iki melek var,korkma sana bir şey olmayacak seni alıp götüreceğiz diyorlar..dur teyzem ağlama sakin ol ne meleği iyi misin sen yanında kim var?annem.....teyze elimden tutup beni göğe çıkardılar şimdi kabe'nin etrafını dolaşıyoruz orada da melekler var bana bakıp gülüyorlar,teyze ne oluyor bana..teyzem ilaçların etkisinden olmasın halüsinasyon mu görüyorsun yoksa? yok hayır bak yanımda annem var öyle olsa annemi görebilir miyim hepimiz aynı odadayız..tamam teyzem ağlama sen iyileşeceksin çok acı çektin sabrettin,ağlama teyzem ne olur ağlama çocuklar duymasın....tamam teyze ağlamıyorum ne olur dua et,duadan eksik etme...dua et teyzem...dua et !
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yokuntu

yokum

yokunluk


yog-yoğ-yoh-
yogun-yoguntu - yokuntu -(görünlük)

yokunlaşma - yoğunlaşma - yoğunlaşık

yokumlaşma- yoğumlaşma-yoğumlaşık


yoklama - varlama

ama aslında varlama yoklama

yoklanırken varlanır buradalanır bulungulanır insanda, şeyde;
bulunan yoklanır;

yog - gok - yoguk - yög-gög-göğk- gök- gögün-gögüntü
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
söz yiğidin kamçısıdır,yiğit birde mazoşist se ...anonim
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tı-Rol

Trol ::::::

Tı-rol > Tı (t) (ti) (d)

Ta-Tı-T
Ads%C4%B1z6.png
طـ

Çapa :::::
page20_Kahnuc.jpg
Bahce_1248353.jpg
1846.jpg
images



T Harfi :::::

kredi-sozlugu-t.jpg



Tı ( ط ): Taat: İtaat, ne söylenirse yapmak.
Ti - Borazan sesi, (toplanma-bi araya gelme çağrısı)
Ta - uzakara

i-taat -i
it- aat
ita (verme) - ait (aidiyet, sahiplik) iad - (korkutma-yıldırma) - iade (geri verme)

Rol -- Gerçek olmayan davranış, gösteriş.

Ati - Gelecek
Gelecek - Henüz gelmemiş olan, -(beklenen-(beklenti)
 

Dedi Belebele

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Nis 2014
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Karalanmak paralanmakla mı mümkün ki
Yoksa fakir fukara da karalanabiliyor mu kolaycacık..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Geliştirmeler-Denemeler;
---

- Yok varın gideceği yer değildir,
- Yok varın biteceği yer değildir,
- Yok, var yolunun sonu değildir,
- Var sonunda-bitişinde dışında yok uçurumu/dışlığı yoktur, Var bitişi yoktur; Var kendi içinde sonsuzdur, Yok kendi içinde bitimsizdir;
- Yok, varı kuşatmış-sarmış değildir,
- Yok varın içindedir-dışındadır, Hem içindedir hem dışındadır, ne içindedir-ne dışındadır, Dışıdışa ve içiçedir;

- Pepee içinde ve dışındayı öğreniyor;

- Birbirini dışlayan/geçişmeyen/(geçişemeyen) iki küme yoktur, Varsa olasılığı dışsallanmış bircil-bütüncül küme içinde vardır/değildir,bütündür/bozuktur/olmadı,bu olmadı;
- İkilik yoktur, Birlik dışında tanımlanamaz, İkilik birlik dışında tanımlanamaz, Bir tanımlanmaksızın/tanımlanamaksısın değil/değili tanımlanamaz;/tutmadı
- Tanım birdir, Bir birin birliğe oranıdır
- İki ayrı dışlıkın/geçişemezliğin , iki ayrı dışlanmış kümenin birbirne bitişemeksizin/kesişemeksizin/geçişemezksizin (birbirine göre-yokluğa göre) tanımı yoktur, birbirine göre tanımı yoktur; Biri diğerine göre tanımsızdır/geçimsizdir/bakışımsızdır/bitişimsizdir,
- Dışlık içlik dışında-içinde tanımlanamaz/tanımlanabilir, İçliği olmayan dışlık, içermeyenlikteki dışlık tanımlanamaz;

- İç dışın yokluğu değildir ya da öyledir; İçin dışa gitmesi yokluğa gidiş değildir, Dış olmayan dışa genişleme-ki aslında iç olmayan bilinmeyen dış-a- içişmedir midir?

Bu dili kim yaptı? Bu dil bozuk? mu? değil mi?

Dış geometrik olarak kapalı-bütün bir modeli/yapıyı tanımlar, aynı zamanda içte, Bİlinmediğinde-biçimi bilinmediğinde ya da biçime ihtiyaç duymadığında biçimsizdir; Biçimsiz iç dairedir, biçimsiz dış dışsal daire dışı/kesiti/görüntüsü,içten dışa bakış mı? ne bu?

Geometri, alan, bi iç ya da dış tanımlanmak/tanımlamak için bi alan/yüzeye/biçime ya da boşluğa ihtiyaç varki , onun biçime ihtiyacı yok evet,
Biçim alan içinde yapılan hesaplamayı/örtümü tanımlar, biçim bozuk;
Ölçümsüz ölçülmez, sonsuz ölçülür mü? ölçü ne? göre göreye göre göredir,
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsanlar ne kadar yalancı ve riyakar ya yuhhh be
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ben hayatın anlamından taşıdım bunu, Gereksiz-gerekli iç ses tutuşmalarım;

Beğendim ama bu bölümü istisna tutarak; yani burayı okumadan önce beğendim; yani beğendimde sadece bu paragrafı beğenmedim gibi oldu;

"Sonsuz amaç ve anlam" herşey gibi kendiliğinden varolur ve herşey gibi kendiliğinden gelişir (değişir) ve genişler;

Bir oyunu yazıp oynayıp, sıkılıp-tüketip her şeyini öğrenip bitirebilirsiniz;
Bu başka bi oyun yazıp/yaratıp/yapıp/tasarlayıp oynayamacağınız anlamına gelmez;
Bi oyun onu oynayıp bitiren için sonludur ama henüz oynamamışlar için sonsuzdur; Hep başka oynaacaklar ve deneyecekler vardır; Siz bir varoluşu baştan sona oynayıp bitirebilirsiniz; Tüm levelleri geçip ve yeni bir varoluş bulursunuz ya da kendinizi eskisini bile hatırlamadan yeni bir varoluşta bulursunuz kimbilir, Zekanın seçimleri ve çözümleri sonsuzdur; Kapalı-sabit ve olasılıksız düşünmek; Örneğin belki de yerine her şey açık olsa ve ben yazsam yapsam ne yapardım; Gidip bi öğreneyim-gelişeyim tüm varoluşu gözlemleyeyim (baştan sona onayıp bitireyim;) cevapları öğreneyimde bakalım birlikte yeni bir varoluş yapabiliyormuyuz (varmıymış içine dalacak) ordan yanıtlarım demek belki;

Bi gerçekliğin içindeyiz ve onu yaşayıp keyfini çıakrmıyoruz (da), Çok fazla anlam ve çok fazla gerisini arıyoruz; Bizce bu neden? Bi şeylere mi yakınız, Ne yansıtıyor bu bize ve neyi yansıtıyor aslında;

Aklı aşan akıldır; Aklı aşan ifadesinde aklın sınırı mı var; Aklın aşımıda dışıda her yeride akıldır;
Aklın dışana taşan, aklı aşan, dışında yada taşımında ancak akıl bulur;

(Ben kendimce yorumladım kusura bakmayın, fazlasıyla kendimce ve kendi kendime düşünüp konuşarak yani aslında tam ben olan kendime sarfettim bu sözleri, Bunu yazdım çünkü tekrar okuyunca biraz kaba ve içtensiz buldum yazdıklarımı ancak tükettiğim ifadeleri de değiştirmek istemedim yine de zaten sarfedilmiş olması üzerine ve özür belirttim;
Yani soruyu ki soru yok; Olmayan soruyu ve gerekli bi yorumu ve düzeltmeyi aşan bi yorumdu; Kendimi düşünenin yerine koydum ve istençsizce kendi gelecek bulgularımı ve düşüncelerimi belirttim ona; Yani ben olsam böyle düşünürdüm- düşünüyorum demek kabalığını gösterdim sanırım, bilmiyorum, Bunları yazınca böyle hissettim ve ifade etmek istedim nedense, söz tutmadım içimde;)

Peki daha iyi anlatmayı deneyeceğim, Akıl kendi içinde akılsızlıkla çevrelenmiş-kuşatılmış değildir, Bunu hızlıca ve amansızca belirttim; VE kırmış gibi ya da pişman olmuş gibi hissettim, Her neyse bu alanı karalama defterine çevirdim; Akılla ilgili tutumumu ve ifademi değiştireceğim; VE bu alanı da sileceğim sanırım;)

Açmam gerekiyor sanırım,
Örneğin varlık yokluk; yer ve gök gibi birbirinemi sarılır ve tutunur/yaslanır ve ya da
birbiri içinde ve dışında mıdır? birbirini kuşatgan mıdır? gibi; Yani yokluk varlığın dış kapsamı, kuşatganı ve bitimgeci midir? değil midir?
gibi ve benzeri
Akıl nasıldır sorusunu yeğliyorum;

(Aklısızlık diye bi olgu yoksa (ya da yani aklın yokluğu) akıl kendi içinde bitimsizdir ve sınırsızdır;)

zıtlıklar terminolojisi;
Zıtlıklar birbirini kapsar ve kuşatır mı?
içerir mi?
barındırır ve bulundurur mu?
bi dışlık içinde ikiside mi birlikte varolur gibi sorular;
Bunun gibi hepsi birer kavramsa akıl bir kavram mıdır? var mıdır? varsa fiziksel bi alan gibi (midir?) bitimli midir? nasıl düşünülmelidir benzeri sorular;
Bi kavramın dışından söz edebilir miyiz ya da bi düşüncenin; Kendi ifadesi onun içidir ve dışıdır aynı zamanda,

Hayır, gerçeği yakını/benzeri şudur;
akıl olan bi yetiye içeremez-kapsayamaz ve işlem yapamaz alanlar (ya da sınırlar) biçiyoruz; Aklın içeremeyeceği ya da işlem yapamaycağı ya da çözümleyemeyeceği alan olamaz; Yetinin doğasına ters,
Hayır, akıl varlığın çözümleme ve kendini düşünme yetisiyse varlık içinde erişemeyeceği ya da çözümleyemeyeceği çözüm-çözümsüzlük bulunmaz, bulunamaz, barınmaz,barınamaz; Bi işlemcinini içinde işleyemeyeceği veri ya da done bulunmasını düşünelim; Henüz işlemeyi öğrenmemiştir; Ya da henüz işlememiştir; TÜm varlık bilgisini bi günde işleyelim hepsini bi günde öğrenelim ve deneyimleyelim mi? Biz erişemiyoruzdur ya da bizim öğrenmemiz henüz erişmeyordur; erişecektir;

Akıl evrenseldir ya da akıl birdir, Herkes erişir ve onu kullanır, Ortak kullanım; Aklın erişiminden söz edilebilir; Akıl denen bi kutumuz var ve içine bi şeyler sığmıyor gibi düşünüyoruz; Bu tartışmayı burda sürdürdüğüm için üzgünüm; Cevabı en kısa zamanda karalama defteri benzeri alana taşıyacağım, İfadelerimin sonuç ve cevap ve açıklama-üretme gereği doğurduğunu düşünerek sürdürdüm; Kusura bakmayın;

Akıl işletilir ve öğrenme süzülür; Öğrenme biriktirilir ve geliştirilir, GEnişletilir; Akıl onu/onları, olanları bitenleri sonsuz işleyendir;

(Lütfen;
Yer bi yüzey olduğunda ve iki boyutlu düşünüldüğünde yer ve gök bi aynanın iki yüzü gibi birbirine yapışır;
Göğün kuşatıcılığı görüngüdür; Üç boyutlu evrende ve üç boyutlu görünümde;/düşünüşte;
DÜnyanın yuvarlak olduğna ilişkin gözleminiz yoksa (ya dünya dışsa-dış dünyasal gözelmeniz yoksa) bu çıkarımı yapamazsınız, (Göğün yeri barındırdığı, içinde barındırdığı ve bulundurduğu)
Her şey gözlemcinin bakış ve görüş açısına göre değişir;
Her şey gerçekliğin boyutsal/çok boyutsal algı yapısına göre değişir; Gözleme göre değişir;
Bilgi ve gözlemde böyle gelişir;)

BEnim akıl hakkınadaki görüş ve düşüncelerim tam/oturmuş ve bütünlenmiş/tamamlanmış değiller, Bu yüzden fikirlerimi ileterek bu tartışmadan (akıl) çekilmek istiyorum izninizle;

Akıl varlığın bilgi işlemcisi-süzümcüsü-değerlendirimcisi-ya da çıkarımcısı gibi şeyler yani işlemler yapıyor;
Bilgi ve veri ile gözlem ile matematiksel işlemler ve değerlendirmeler yapıyor; VE yetisi sonsuz ve yetkin;
Akıl benim için herhangi kavram kadar kavram ve herhangi soyut kadarda soyut;
Akıl zaten onun bize ifade ettiği şeyler soyutu ve anlamı ve bütünü;
Varlığın özdeksel yapısının bi görünümü ve iffadesi, matematiğin ifadesi ya da bunun gibi şeyler, Bu anlatımlar eksik olabilir ama benim için analtması ve ifade doğurtması karmaşık ve zor;
Özdeksel bi yetiyi ifade eden kavramsal soyut ya da beceri
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
(Biz son bulacağız küskünleriyiz; çok ve muhtemelen değersiz karalama;)

(Hayır varoluşun yada bilincin her neyse ve nasılsa- bi yaratıcılık/tasarımcılık/mimarlık her neyse özelliği, özdekselliği niteliği her ne olursa ve ne denirse işte benzeri taşıdığını barındırdığını düşünmek; ille de bi yaratıcı düşünmek midir? Kendi öz zekama ve varlığıma güvenmek için bi yaratı(cı)ya mı sığınmalıyım? sığınmak zorunsa mıyım? bende bunu diyorum; Bence varoluşta matematik olması bile varoluşun ve hatta tanrının bile matematik olduğunun; hatta matematiğin kendisinin tanrısı olduğunun ya da benzerinin kanıtıdır; ÖRneğin benim düşüncemde bölünmüş bi Tanrı öznesi ya da özgesi yok ve içeremez; Bilinen anlamda Tanrı kavramı ve Tanrlık içermez; Sonsuz Tanrı vardır ya da yoktur ve hepsi birbirine eşittir ve her şeye eşittir; Var ya da yoktur ne farkeder; Varsa anlatılan değildir ve olamaz ve bu bence mutlak; Yoksa olmayanı yermek ve kendi özlüğüne küsmek gereksizdir bence; Ölümden sonra -hatta sonra olmayan sonra da- deneyimin sürmesi Tanrının varlığının kanıtı değildir bence ve hiç bi şey değildir, Hiç bi şeyin kanıtı değildir, Tıpkı bunun gibi ölümden sonra deneyimin sürmemeside Tanrının varszılığının kanıtı değildir ve olamaz; NEden bunları yazıyorum biliyor musunuz? Bilim sanki Tanrıyı kabul etmek ve tanımak zorunda kalacağız sanrısı ve iklemiyle buraları dörünmüyor ve diğer zeka birey ve gözlemciler;

Açıklamayı deneyeyim; Matematiğin babası matematiktir, Oğluda matematiktir, Ve baba oğla göre baba, babaya göre oğuldur; Baba olan çocuk olur ve döngü ile ödeşilir, Ama aslında ikiside ne babadır ne oğul; İlk ve son birbirine eşittir; Aslında sadece matematiktirler; Yani ne babadır ne de çocuktur ama her ikisidirde; Babaya göre oğul ve ilk baba olmaz benim düşüncemde bakın bunu görmüyoruz; Ben oğla göre babaysam, babay göre de oğulum ve her iksiyim;
İkinci savda ise matematik vardır ve boşluktadır; Biri onu boşluktan alır ve boşluğa koyar; Diğer durumda da elden ele verir ve tüm ellerden geçer en son alan el onu boşluğa geri koyar; Böylece boşluktan alınmış ve boşluğa geri konmuş ve her elede deymiş ve eşitlenmiş olur; Şöyle yapalım; Dünyada bi bilgi taşı olsun ve tüm insanlar bi halka yapsın ve elden ele herkes ona dokunsun, ilk ve son olmanın ne anlamı kalır ya da ilklikte sırayla dönüyor olsun; Birinci ilk olan Tanrıdır mı diyeceğiz; VE son oalrakta şöyle yapalım;Boşlukta bi bilgi olsun ve herkesin ve herşeyin ona eşit ve aynı anda erişimi olsun; )
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst