kulak

Varlıklı eski Rus köylülerine verilen ad

merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak

dinlemek, işitmek istemek

(ses için) kulağı rahatsız etmek

bir şeyi duymazlıktan gelmek

tarımda domatesin olgunlaşması sırasında yapılan bir işlem

büyük bir dikkatle dinlemek

belli etmemeye çalışarak dinlemek

önem vermek (vermemek), dinlemek (dinlememek)

"önemseme, dimleme!" anlamında uyarı sözü

dikkate almamak, göz önünde tutmamak

Başın her iki yanında bulunan işitme organı Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri Telli çalgılarda tel germeye yarayan...

Kocaman ve öne doğru kulakları olan

kanlı canlı ve iri yapılı olan gösterişli, itibarlı sayılan

Kulakları ince, düzgün ve dik at

çok dinleyip az söylemeli

Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü

gözetmek, korumak, bakmak görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak

(erkek için) iri yarı kelli felli

Kulağın, kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bölümü