Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sıkıntı olmamalı aslında. Bilinçli kullanıldıktan sonra... Bu şu demek oluyor galiba, sevgili üyelerimiz saçmalamayınız diye en az 20 karakter kullanmalısınız, çünkü 20 karakter kullanıldığında burası facebook'tan farklı olacaktır, gibi...
Hissedilen duygunun yoğun yaşanması belki de. Kahkaha ve feryat figan ağlamak. Ve bunlar kardeştir bana kalırsa. Bu nedenle taşkınlık demek insanın doğasına hakaret olmalı. Her şey bizler için.
Özür dileyerek şuraya değinmek isterim. Kahkahayı taşkınlık olarak değerlendiriyorsun. Şimdi bir örnek vereceğim; annesini/babasını/çocuğunu vs. yakınını kaybetmiş biri avaz avaz ağlar değil mi, bu da taşkınlık mı?
Neden gülümseriz konusuna gelince, tepki bu. Nasıl elin yandığında vücudunda...
Ben dünyayla sınırlı değilim. Geçmiş ve gelecekle de. Ben her yerdeyim, ve aynı anda, ve sonsuz. Ve kimliğim yok. Ve ideoloji kölesi değilim. Ve kendime inanırım. Ve yeri geldiğinde kendimi inkar edebilirim. Ve bu yüzden köşesizim. Ve bunun için mutlu değilim. Ve yine bu beni huzurlu ediyor. Ve...
Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından
'Affet beni anne' dedim
sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince, kibarca
Annemin elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından
yaz'ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali'
'bu evde dökülsün etlerim
'Bu evde...
Hiçbir şey bana iyi gelmiyor. Ne yakındakiler ne uzaktakiler. Ben mi istemeliyim iyi olmayı yoksa ben istemezken başıma mucizeler gelebilir mi? Bunun cevabını bir mucizeye tanık olmadan veremeyeceğim elbette ki. Şimdilik inanmamaya devam. Belki hırslanır da geliverir başıma, al sana der. Bir de...
"Ölüm, her bir bireyin onu bir başkasına geçirme gibi bir imkan olmaksızın kendi başına karşılaması gereken tekil bir deneyimdir.”
Bunu da iyi anladım. Seni kendime hediye ediyorum canım cümle, Heidegger'in dudaklarından çıkışını hayal ederek yıllar sonrasına
“Eğer yeniden gelme şansım olsaydı hayata…
tüm hatalarımı yeniden yaşardım” diyen şairin
dibe vurmuş umutsuzluğuyla karşı karşıyayım…
Bir daha dönemeyecek olmak… Bir daha başlayamayacak olmak…
Bir daha gelmeyecek olmak… Bir dahası olmayacak Olric…
Bir dahası hiç olmayacak…
Bazen sana ihtiyaç...
Perşembe ve sonrasındaki günleri geneliyle seviyorum. Kulaklıklarımla tek başıma umarsız yürürken de çok mutluyum. Geceyi de güzel bağlarsak memnun kalırım senden gün.
“Hepimiz heba oluyoruz. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompaliyor, garsonluk yapiyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir acımız yok, ne büyük...
Özgürlük her türlü kısır döngüden, kıskançlıktan, dogmalardan, kısıtlayıcı bilinçten sıyrılmış bir zihin durumudur. Demek ki uğrunda bunlardan vazgeçilir.