Arama sonuçlarınız

--bu zeminde sen mi varsın? --hayır, ben bir hiç’im, oyasa hiçlik benden bağsız bir olgudur --bağsızlık, bağımsızlık, bağımlılık ne bileyim daha bir çok bağlanma/bağsızlaşma halleri sen ve hiçlik gibi mi ayrışır? --hepsi bir diğerinden farlıkdır; mesela, bağımsız olmak farklı bağsız olmak...

--bilmek için araştırmak, irdelemek ve önemsemek gerekir, --nerede nasıl yürüyeceğini bilmek, nerede nasıl davranacağını bilerek davranmak, neyi ne amaçla ürettiğini bilerek üretmek, üretirken paylaşım değeri yaratmak, neyi ne kadar doğuracağını bilerek doğurmak her zaman farklı sonuçlar...

--haklı isem, senin için ne ifade eder? --çok şey, --mesela, --hak ettiğini kabullenmek, hak ettiğini benimsemek gibi, --hak ettiğimi düşündüğün şey ne ise onu bana veremez misin? --hak verilmez, alınmaz; mündemiç olan şey sadece korunur, benimsenir --alamadıktan sonra bunun benim için bir...

SEN BİR ‘HİÇ’SİN! --tık, tık, tık --kimdir o? --hiç --istediğin nedir? --sen --nasıl olur da bir hiç beni ister?! --bal gibi ister, --nasıl diye sordum --hiç-sin de ondan --şimdi bu, ne demak oluyor? --sen bir ‘hiç’sin! demek oluyor --anlaşıldı, konuşmalıyız, geç içeriye de biraz konuşalım...

Her hak, bir yükümlülük ile birlikte var olur; “hak”ın olduğu her yerde bir yükümlülük kaçınılmaz olarak ortaya çıkar. “Hak” denilen olgu bir bahşedilmişlik durumu asla değildir; o, bir diğerine göre kazanılmış bir mevzi, bir durumdur; doğal/evrensel haklar olsun, kazanılmış haklar olsun...

"ayıp" kavramı milyonlarca insanın ölümüne, sakat kalmasına, yersiz-yurtsuz kalmasına vs neden olan savaşları yaratan uygarlaşma hevesindeki insan türü için söylenecek en naif söz/tanım olsa gerek. kendinden menkul bir sulh/barışık olma durumu asla söz konusu olamaz; zira, dünyadaki tüm...

paranın iki yüzü gibi bir diğerine bağlı olan zıt olgularda olumlu olanı olumsuz kılan yüzün/olgunun tanımı yapılmadıkça, bu olgu kökten çözüme kavuşturulmadıkça olumlu yüz/olgu her daim gölgede kalır. bu nedenle işe olumsuzdan başlamak gerekir.

"şey" bir biçim, "hiç" ise bir içeriktir. ../. günlük dilde ise, iki yönü kesen bıçak gibi kullanılan kavramlardır; bu sözcüğü kullanan kişi karşı tarafa içeriğini ne şekilde doldurursan doldur sonuçta ben haklı çıkarım mesajını verebilmektedir.

-şey, dedi - ne dedin? -şey dedim, -o da ne, dedi -şey işte anla -şey demek! -anlamadın, hem de hiç -hiç mi dedin -evet, hiç -şey dedin ve hiç dedin, aslında hiç bir şey demedin, - sana öyle geliyor, dedi -öyle ise hiç bir şey -nasıl olur, dedi -olur, hem de bal gibi olur dedi -şey den hiç bir...

Aydınlanma, rasyonel olma, aklın efendi sayılmasına dayanan rasyonalizm hak denilen mefhumu doğallaştırdı, oysa hak denilen mevhum sosyal, ekonomik, tarihsel bir içeriğe sahipti....komünal toplumda tanımlanan hak ile kapitalist toplumda tanımlanan hak kavram ve içeriğinin farklı olması bu...

Hak, karşılıklı bir edimi gerektiren bir olgudur. Onun/hakkın var olduğu yerde karşı bir edim/yükümlülük kaçınılmazdır. Hak, hakkaniyet, haksızlık, keyfiyet at-başı giderler; ancak hiç biri tek başına “hak” denilen şeyi açıklayamaz. Yaşamak, beden bütünlüğünü korumak, beslenmek, barınmak gibi en...

# ne ekersen onu biçersin # bu ana-ata sözünü değiştirmek gerek; her zaman ektiğinden fazlasını biçer insan, değilse ekmez zaten...neyi nereye ne şekil ekeceğini bilmez isen fazlası her daim zararlıdır...kötü ve iyi için söylenmiş ve fakat kötü yargılanırken iyi olanın ne olduğuna açık kapı...

Kaçtı sanıp acele etme, kaçmış ise zaten yakalayamazsın, kaçmamış ise yakalamana gerek kalmayacak, ancak, sen ona eklemlenmek zorunda değilsin yol senin, eğilme....asla.. .. Gözleme dayanmayan bir deneyden olumlu, doğru, yapıcı, yaratıcı bir sonuç beklenemez; aynı şekilde mesafeli olduğunu...

Herkes 'hak'tan söz eder, 'adalet' hak denilen olgunun önüne geçemez, neye kime göre hak denilene biçilen değer bu değeri biçenin nerede olduğunu gösterir, hiç bir zaman hak yarışında ne eşitlik ne de tarafsızlık olamaz, o zaman hak denilen o mevhum şey nedir?

insan bir kere kaynak değildir; bu kavram insanı metalaştıran sömürü düzeninin ürettiği bir kavram olup, yapılan her şeyin salt/sadece insan için olduğu kavramı da gerçek değil ve olması gereken de değildir. Kapitalist üretim tarzı hiç bir zaman tam istihdam sağlamayı düşünmez, emeğin...

Farkında değilsen esen rüzgarın, ardından gelecek fırtınaya hazırlıksız sayılırsın ; rüzgarın dilini bilmeyen fırtınayla konuşamaz; maskelenene umut bağlama yeter.... Her gün oyalanacak yeni bir olay-gerekçe olmasa, büyük görünen bedenlerimizde çocuksu ruhumuzu nasıl sakinleştirirdik? Öyle...

lamei, feminist değilim; katılmamak konusunda düşüncelerine saygı duyacağımı bilmelisin...insan sömürüsünün her türlüsüne karşı durmak düşüncesindeyim ve kadının erk-egemen tarafından sömürüsü kölenin sömürüsünden öncedir ve bu nedenle kadın özgürleşmeden sömürünün hiç bir şekli son...

değer süreci çevre ile başlayan ve bireyde somutlaşan bir olgudur; öznelleşmesi ise var-olan değer-yargılarının aşılması ile mümkündür. toplumsal düzlemde olmayan birey/örneğin x adasında doğduğu günden beri başka hiç bir insan olmadan yaşayabilmiş olan bir canlıyı tahayyül ettiğimizde onu...

hiç-lik içinde var-lık; ancak bir değer yüklendiğinde var-olma-ötesine geçer; bu alan meta-ötesi değildir; bunu toplumsal birey yaratır/gerçekleştirir; çeperini maddi koşullar belirler; ekonomisi sınırsız değildir; o, mevcudu harmanlayarak hem kendini hem de toplumsal süreçleri gerçekleştirir...

Sevgi olmadan nefret, şiddet olmadan iktidar olmaz; sevgi doğurgan –dişildir-, türev olan nefret, şiddet ve iktidar kısırdır –eril-dir. Ancak burada sözü edilen eril ve dişil olma durumunun biyolojik cinsiyetle hiçbir alakası yoktur.