Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
her şeyin bir mantığı olduğuna dair düşünceye bir itirazım elbette olamaz ve fakat demek istediği şey her düşünce sorgulayıcı dediğimiz gerçek mantık süzgecinden geçmiyor/geçirilmiyor; dolayısı ile her şeyin bir mantığı olsa da bir kıymeti kalmıyor.
dinozor çağında hatırladığım bir tartışmayı anımsattın. bakmak ve görmek arasındaki fark ve ilişkiye dair bir münazaara yapardık o zamanlarda; tartışma, diyalektik bakış, mantık yürütme ve hepsinden önemlisi paradigmalara karşı okuyarak dogma düşüncelerden arınma diye bir eğilim ve dünyayı...
ilerleme"nin tek-yönlü olması anlamlı değil tam tersine hayatı görüldüğü üzere uygarlaşma adı altında büyük çoğunluğun mutsuzluğu üzerine inşa etmiş olması nedeniyle onu E. Canetti'nin belirlediği gibi ilk yasa olan "paylaşma yasası" nın ihlali nedeniyle amaç olmaktan çıkarıp araçsallaştırmayı...
iç-güdülerinden bir çoğunu elemine ederek" insan"laşan canlı türü olarak insan yaşama bir anlam katmak ister. yaşamın her alanda bir anlamı vardır ve bunu sağlayan da yine bireyin toplumsal gerçekliğidir. "haz" lar tek başına bir anlam ifade etmezler; ürettiğini paylaşan/paylaşamayan bu nedenle...
III/
-ben bir şey yapmadığımı düşünüyorum,
-öyle mi sandın?
-değil mi?
-insana, sen ben o olarak evrildiğimizde varlığımızın devamı için ilkin içgüdüsel olarak
güzel olana yönelmedik mi?
-çekici olan desek daha doğru olmaz mı?
-bir açıdan öyle ve fakat aynı şey değiller,
-yöneldik diyelim...
"...hayatı olduğu gibi kabule etmeli.." şeklindeki belirleme on-bin-yıllık sömürü düzenlerinin benimsenmesine neden olur ki insanların eşitliğini savunduğunu bildirdiğiniz stoa felsefesi-ne de aykırı düşer. covid-19 her hal ve şartta "insan" mahsulüdür. bu virüs de sömürü düzenine her yönüyle...
/II
-hiç bir zaman olmadı ki!
-öyle mi sanıyorsun?
-sanmıyorum
-ilk hece olmasından belli değil mi?
-ilk hece olmadığını da söyleyebilirim
-nereden bileceksin?
-bir zamanlar köleydim
-köleliğin çok sonralarda yaşanıldığını düşünüyorum
-haklı da olabilirsin
-sen ilk sözü söylerken hangi kanıta...
neo-liberalizmin zirve yaptığı bu zaman diliminde hiçbir şey yolunda olamaz! umut her zaman saklıdır ve fakat gezegen daha kötü günlere doğru savruluyor; bunu görmemek mümkün değil!
içinde bulunduğun koşullar, tarihsel-toplumsal-sosoyo-okonomik-politik olagular ile iç içe yaşanır ve ne ile değil neye göre ve neye inat yaşanır demek gerektiği kanısındayım...
kuantum fiziği olasılıklardan söz eder, bu durum çoklu gerçeğin aynı anda var olabileceğini gösterir, fotonun dalga ve parçacık özelliğini aynı anda gerçekleştirmesi bunun kanıtıdır ve gözlemlenerek atom-altı parçacık düzeyinde mikro dünyanın keşfi makro dünyanın keşfi ile örtüşmek...
bir şeyi gerçekleştirebileceğine dair bir inanç/ısrarlı irade, bilinmeyene duyulan inanç ile aynı değildir; bilmenin gücü inancın gücünden bana göre daha fazla olduğundan "indirgenemz" dedim; elbette katılmayabilir ve tam tersini düşünebilirsiniz, saygı duyarım; lakin sizin eleştirilerinizi...
evren sonsuz olduğuna göre ve mutlak olmadığına göre bilgi de sınırsız olacak ve hiç bir zaman tümünün bilinmesi söz konusu olmayacaktır. bu durum bilgi ve inancın örtüşmesini gerektirmemektedir. bilmediklerimizin devasa çokluğu bildiklerimizi gölgeleyemez ve onu inanç düzetine indirgeyemez.
İnanmak insanı huzurlu kılar ve aynı ölçüde köleleştirir, insan huzur ve kölelik arasında sıkışır kalır; huzur ve özgürlüğün aynı anda gerçekleşemeyeceğini gördüğünde huzursuzlanır, tüm inancını yitirmeye başlar ve özgürlüğe adım alır; lakin bu da yetmez, özgürlüğün inançsızlık temelindeki...
Çok yazık! ayrıca endişe verici, sapkınlığı meşrulaştırmak insana, canlıya hiç bir yarar getirmeyecektir, kitabın derhal yasaklanıp toplatılmasına karar verilmesi gerekir.