Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
utanmak
utanmak bakamamak mıdır aynaya, yoksa yüzleşememesi midir, insanın kendisiyle?
Utanmak, insan olmanın gereğidir, insan olduğunu hatırlatır ya insana.
Içini yaka yaka kızarması yüzünün, elinin ayağının reddetmesi insan olduğunu.
Insanız utanırız, hayvanlık diz boyuyken. Insanlık...
bilmem ne uzun yollardan geldin buralara.
Oltası elinde bir balıkcı gibi özlersin denizi.
Sarı sıcak kumlarda denizin mavisine hasret.
Kızıl gökyüzleri, boğulma sancısı sularda karanlığına
Ben şimdi izlerim seni,
en ücra köşesinde bir çöl kasabasının, elinde olta kumlar arasında balıkları kovalarken.
deniz deniz olalı
Bir denizlerde boğuluyorum ki
tuzu sen, suyu sen.
Içine çektigim havası, dalgası sen.
Ilıklığı yok bu suların, soğukluğu bir ayrı soğuk, karanlığı bir ayrı karanlık.
Sisler içinde, dalgalar arasında çıkmaz bir gıdımlık sesim.
Boğulan benim, deniz sen.
sen seversin yağmurları,
ağaçlarda biriken su damlalarının sessiz bekleyişlerini.
Deniz görmemişsindir hiç,
Benim olduğum dalgalarda,
boğulmamışsındır hiç şimdi ki gibi deniz tuzu göz yaşlarında.
Ağaçlar yaşlanmak, damlalar yüzmek içindir.
Sen hiç deniz görmemişsindir Benim olduğum...
Başında duman duman,
sisler içinde balıkçı, bekler beyaz teknenin güverterinde.
Balıklar kör, balıkçı yorgun, deniz sisler içinde bekler.
Altı üstü sis, altı üstü hüzün, altı üstü yaşamak kaygısı..
Rüyalar ölüdür
İnadını yerim senin,
sevemem ben seni rüyalarımda.
Gecenin bir yarısı yalarken karanlıklar ağaçları,
rüyalarımda yalayamam seni.
Bozuk para kokulu ensenden öpemem rüyalarımda.
Dudaklarında bir his varmıdır
rüyalarım da;
sıcak mıdır, rüyalarında dudaklarım yakacak kadar hala...
Azrail varsa rengi mavidir
Ölümün rengini merak eden insanlar!
Mavidir ölüm.
Deniz sonsuz bir mavidir,
boğulmak için sularında, bedenin sırıl sıklam.
Gökyüzü aldatılıcığın da,
yağmur damlaları gibi düşer aramıza birden, her gün aynı bollukta.
ıslanırda varmayız hiç farkına.
Sabah sisi...
-Yüreğimizi neden dinlemeliyiz? Diye sordu, mola verdikleri akşam. (delikanlı)
- Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır.
- Yüreğim sıkıntılı, çalkantılı, dedi delikanlı. Düşler görüyor, heyecanlanıyor ve bir çöl kızına âşık. Bana bir yığın şey soruyor, çöl kızını düşündüğüm zaman, geceler...
Mutluluğun hüznü
Kim istemez ki mutlu olmayı seninle.
Kıskançlığım olmasa taddırırdım herkese bu duygudan biraz.
Ağaç altında, yıldız altında, çimler üzerinde sevişmekle alakası yok aslında sevmenin seni.
Onlar olmasa da sevişirdik biz seninle gözlerimizin ucunda.
Gemi kazanı gibi olmazdı...
Sesler hatırlatırken isimleri,
kulaklar buz kesilir.
Yağmur yağmaz olurken duyarsın damlaların sesini.
Için buz kesilir.
Duyarken kulakların seslerin böylelerini,
duymaz hisselerini bir yerlerde yok olup dururken.
Diogenes, diogenes!
Sen bilirsin mutlu olmayı,
elinde kaybedecek hiç bir şey olmadan yaşamayı..
Kaybetmek böyle olmamalı diogenes.
Sıfırdan başlamamalı insan diyorum ya hani.
Sonra, düşünüyorum da haklısın sen bir yerde.
Kazanarak, didinerek elde ettiklerini bile hak etmez insan bazen...
Hissiz dudakların değerken temine,
Kanar içimde bir yer çok derinden.
Damlayan kanın tadını hissedebilir misin dudaklarım da?
Ağustos böceklerinin kanatları altında duymak senin sesini.
Karanlığın taa içinden seçebilmek gözlerinin yaşlarını.
Alabilmek kokunu hiç olmadan bendenin var olduğu...
Hayatımın resmi
Sesi oldum yağmurların
kurumuş topraklarda yankılanmak için.
Gölgesi oldum bulutların,
Hasır şapkalardan geçmek için,
ağustosun sıcağında.
Kurutmak için terini,
dalgalandırmak için sularını denizin
ve uçması için uçurtmanın,
rüzgarı oldum.
Ve
Çamura dönen topraklara düştüm...
Bir Sonbahar Sabahı
Dinlerken yaprakların kımıldanışını,
öksürüklerin gelir aklıma,
yapraklar gibi can çekişirken sen.
yapraklar gibi can çekişin gelir aklıma.
bir sonbahar sabahı.
Derin bir yerlerin acır,
derin hatıralarda can çekişirken sen.
Derin..
marien çukuru kadar derin...
Kara gecelerde kara köpekler dolaşır.
Kara gecelerde, buz mavisi bir sis,
yeşilini kapatırken yaprakların,
denizin çığlıklarını duyarım içimden.
Içimde bir çocuğu boğar
buz mavisi siste denizin çığlıkları..
Kara köpeklerin gözleri yaşarır,
kapatırken buz mavisi bir sis dört bir yanı.
Kısrak
Hasat mevsimi tarlaların güneşi,
yazın rengarenk kelebekleri,
Susmuş gecelerin susamış kıssağı...
Bir bulut olup
papatya kokuları
içinde gelsen,
bardağımda su gibi.
Dolsan yalnızlığımın boşluklarına.
Gece karanlık yada kararıyor gibi,
usulca.
Bir sessizliktir gelen ardından dağların.
kupkuru deniz,
yapraklar yaşken hâlâ.
Gözler yaş değildir.
bir şeylere duyarken özlemi, en içten.
Deniz gibi ıslak gözler,
şimdi.
Deniz mavisine döner renkleri.
Yaprak gibi yeşil,
duman gibi, sis gibi gri...