Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Belki de öyledir, lakin bu karamsarlık artık benim karakterime işlemiş olan bir durum.
Bu başlığı açmamdaki neden karamsarlığımı yenmekten çok sizinkiler gibi değerli fikirleri anlamaktı.
Fikirleriniz için çok teşekkür ederim, esenlikler.
Haklısınız, elbette ölümden sonra ne olacağı hakkında kesin bir kanıya varmak mümkün değil, sadece bana bu ölümden sonraki hayat küçük bir ihtimal gibi geliyor.
Yine de hiçbir konuyu kestirip atmış değilim, halen sorgulamaya devam ediyorum.
Ölümün ötesinde birşeyler olduğunu (örneğin ahiret gibi) pek düşünmüyorum, bana göre fazla mistisizme kaçıyor.
Ölümün arkasında bir ölümsüzlük, sonsuz yaşam gibi arzularım yok.
Lakin kim bilebilir ki? Sonuçta hiçbirimiz ölümün farkındalığını henüz tatmadık,
tadanlar da çoktan öldü zaten.
Doğum üzerine çokça düşündüm, düşünmeye de devam ediyorum. Lakin varlığımızda bir yaratımın olduğu fikrine katılmıyorum.
Elbette yaşam; doğum ve ölümün birlikteliğinden oluşuyor fakat ölümün varlığı tüm çabalarımızı boşa çıkarıyor gibi geliyor bana. Başı ve sonu belli olan bir oyunun heyecan...
Ölüm üzerine çok düşünen ve sorgulayan biri olarak bir nevi sonsuz bir melankoli içerisinde olduğumu hissediyorum.
Ölüm fikri yaşamı gözümde anlamsızlaştırıyor, ortalama 70 yıllık bir ömür için bu kadar uğraşmak mantıksız geliyor bana.
Bu düşüncelerin fazla pesimist olduğunun farkındayım lakin...
Determinizm üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konu. Beynimiz bir makine gibi işliyor. (Benjamin Libet deneyine bakabilirsiniz)
Kararlarımızızı bazen biz değil de toplumsal ve ahlaksal normlar belirliyor.
Bunun dışında mesela evrene dışarıdan bir bakış açısıyla bakamadığımız yani...
Dediğiniz gibi yok olma fikrini rafa kaldırıp, ölümden sonrasına anlam yüklediler. Ve bunu hep var olmak, ölümsüz olmak için yaptılar çünkü ölümden korktular. Ölümden korkmaları da bilincin sayesinde oldu. Çünkü bunu kavrayabilme yetenekleri diğer canlılara kıyasla çok daha fazla gelişti.
Tabi...
Fırlatılmışlık hissi aslında evrendeki yalnızlığımızla da alakalı. Ve tabiki insanın dünya ile uyum sağlayamaması ile de.
Bilincin olması elbette birşeyleri zorlaştırır, insanlar binlerce yıldır ölümün farkında oldukları ve bu evrende yapayalnız olduklarından dolayı kendilerine tanrılar...
Ben bu konuda determinizmin hakim olduğu bir evrende özgür iradenin var olamayacağını düşünüyorum. Herşeyin bir yanılsama olma olasılığı da var, ve bu kaostaki tek yadsınamaz gerçek ölüm. Bu yüzden bu tek gerçek olarak gördüğüm ölümden ayrı bir yaşam bana pek mantıklı gelmiyor.
Kesinlikle katılıyorum. Bu dünyaya fırlatıldık. Doğarken olduğu gibi ölürken de bunu biz seçemiyoruz ve bunları kavrayabilecek şekilde evrimleşmiş bir bilincimiz olması işleri daha da zorlaştırıyor. Bu gerçeklerin farkında olmamıza rağmen bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyoruz, bizim de...