Yeni Şafak’tan savaş senaryoları: Plan hazır, dalıyoruz arkadaşlar!

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Gündem (Dünya\/Türkiye) kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Yeni Şafak’tan savaş senaryoları: Plan hazır, dalıyoruz arkadaşlar! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 669 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Gündem (Dünya\/Türkiye)
Konu Başlığı Yeni Şafak’tan savaş senaryoları: Plan hazır, dalıyoruz arkadaşlar!
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
PYD’nin Tel Abyad’ı alarak Suriye’nin kuzeyinde etkisini artırmasıyla AKP ‘tampon bölge’ söylemini yeniden ısıtmaya başladı. Peş peşe alınan güvenlik zirveleri ve Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Yeni Şafak savaş senaryolarını hızla manşetine taşıdı: İki seçenekli harekatta 18 bin asker, 28-33 km. derinliğinde ve 110 km. uzunluğunda alana girecek!

yeni_safak_28haz_manset.jpg


IŞİD çetelerinin Kobanê’de büyük çoğunluğu sivil olmak üzere 200’den fazla kişiyi katletmesiyle birlikte AKP cephesi de harekete geçti. Bizzat Tayyip Erdoğan tarafından, göstermelik IŞİD kınamaları eşliğinde Rojava Devrimi’ni ve Kürt Hareketi’ni hedef tahtasına oturtan, ‘güvenli bölge’ tartışması doğrultusunda savaş hazırlıklarından söz edilen politik söylem yeniden ısıtılmaya başlandı.

AKP medyası da harekattaki rolüne uygun bir biçimde propagandaya hız verdi. AKP ile TSK arasında savaş hazırlıkları konusunda uzlaşmazlık olduğu iddiaları yalanlanırken, savaş senaryoları dillendirilir oldu. Şimdilik tek eksik, Süleyman Şah Türbesi operasyonundakine benzer, Erdoğan veya Davutoğlu’nun askeri yetkililerle birlikte harita başındaki pozu.

Erdoğan’dan aynı nakarat: “Suriye’nin kuzeyinde yeni bir devlete müsaade etmeyeceğiz”

Harekata ‘de facto Kürt devleti’ gerekçesi

Yeni Şafak gazetesi, savaş senaryolarında başı çeken gazete oldu. “Harekat planı hazır” manşetiyle çıkan Yeni Şafak, peş peşe yapılan güvenlik zirveleri sonrası Ankara’nın 28-33 kilometre derinliğinde, 110 kilometre uzunluğunda bir tampon bölge için hazırlıklara başladığını, 18 bin askerin eş zamanlı olarak Karkamış ve Öncüpınar’dan Suriye’ye gireceğini iddia etti.

Habere göre operasyonun gerekçesi ise PKK’nin Türkmen, Arap ve muhalif Kürtleri bölgeden tehcir ederek ‘de facto’ bir devlet kurma çabasında olduğu iddiası.

Yeni Şafak askere ‘yazılı emri’ verdirdi bile.

Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın askeri kaynaklara dayandırarak kaleme aldığı yazıda askerin “resmi-yazılı emir” istediği belirtilmişti. Yeni Şafak ise Davutoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e bu emri verdiğini, askerin buna karşın hukuki gerekçelerle çekinceli olduğunu savundu.

yeni-safak-28-haziran-suriye-mudahale.jpg


Daha önce AKP mitinglerinde kopyala-yapıştır yöntemiyle kitlelere kitle katan Yeni Şafak’ın savaş harekatına ilişkin görseli…

İki seçenek: Ya NATO desteği ya İsrail modeli

Yeni Şafak’ın senaryosuna göre, Ankara iki seçenekli hareket planı için hazırlıklara başladı.

Birinci seçenekte Türkiye ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava operasyonlarının Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiğini söyleyecek. Operasyon sürecinde ABD ve NATO ile düzenli görüşülecek, destek alınması halinde asker en az 2 yıl bölgede konuşlanacak.

Operasyona uluslararası destek alınamaması durumunda ise ikinci seçenek devreye sokulacak. İkinci seçenekte İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah kamplarının güvenliğini tehdit ettiğini söyleyerek tek yanlı tampon bölge ilan etmesini içeren ve BM kararı aramadığı “Güney Lübnan” modeli gündeme getirilecek. Bu seçenekte asker daha kısa süre bölgede kalacak ama sonrasında bölgeyi eğitim ve destek vereceği silahlı çetelere bırakacak.

‘IŞİD’le mücadele’ denilerek sunulacak

IŞİD’in Tel Abyad’dan çekildikten sonra stratejik noktalara ve Mare hattına yönelmesiyle bölgedeki sivillerin ve muhalif güçlerin doğrudan hedef olacağını düşünen askeri yetkililer, bölgede koruyucu kalkan oluşturulmasına karar verdi.

TSK ve MİT tarafından cuma gününe kadar tamamlanacak plan, ABD başta olmak üzere koalisyon güçleriyle de “Türkiye IŞİD terör örgütü ile mücadelede kararlı” mesajı vermek üzere paylaşıldı. Dışişleri Bakanlığı da operasyonun gerekçelerini anlatmak için bir diplomasi atağı için hazırlıklara başladı. İlk etapta ABD, Suriye ve İran ile görüşülmesi belirlendi.

‘Top sesleri’ ve teyakkuz açıklaması

Suriye’de tampon bölge oluşturulması için “düğmeye basıldığı” haberleriyle birlikte Suriye sınırındaki hareketlilik de egemen medyanın başlıca gündemi haline geldi.

Öğle saatleri itibariyle Kilis’in karşısındaki Halep’in Azez kasabasından ve Bab Es-Selame Sınır Kapısı yakınlarından çatışma ve top sesleri yükselmeye başladı. Patlamalarla birlikte Kilis’te tedirginlik artarken, sınır hattındaki askeri birliklerin ise teyakkuze geçirildiği belirtildi.

Sendika.Org

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:23 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:21 ----------

TSK Suriye konusunda sorumluluktan kaçmaz, gereken yapılır!’

Tayyip Erdoğan ve AKP’nin Suriye’ye müdahale söylemleri artarken, Genelkurmay’ın görüşünün de bu yönde örtüştüğü öne sürüldü.

Suriye’nin kuzeyinde YPG/YPJ güçlerinin IŞİD çeteleri karşısında ilerlemesi ardından Tayyip Erdoğan’ın “Bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla izin vermeyiz” açıklamasıyla ortaya atılan “Genelkurmay’la hükümet arasında savaş krizi” iddialarına ilişkin, askerin nasıl bir tavır içinde olduğuyla ilgili askeri kaynaklara dayandırılan bir iddia geldi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından aldığı talimatla Genelkurmay Başkanlığı’nın Türkiye sınırı boyunca koridor ve sınır ötesi operasyon şıklarını değerlendirdiği iddia edildi. Genelkurmay’ın “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir ferdi kendisine verilen emrin yükleyeceği sorumluluktan kaçmaz. Görev süresinin dolmasına üç gün bile kalsa böyle bir sorumluluk varsa, bu sorumluluk alınır, gereken yapılır ve gelecek isimlere devredilir” görüşünde olduğu öne sürüldü.

Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın, Suriye sınırında müdahale ihtimallerine ilişkin askeri kaynaklara dayandırdığı “Sorumluluktan asla kaçmayız” başlıklı yazısı şöyle:

Suriye sınırında PYD’nin silahlı kolu YPG ile IŞİD arasında giderek yaygınlaşan çatışmalar Ankara’yı da hareketlendirdi.

Başkentte yapılan güvenlik zirveleri, Genelkurmay Başkanlığı’na Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı talimat verilmesiyle sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın “ihtimaliyat hesaplarını” masaya yatırarak gelişmelere göre uygulanacak harekat planlarını hazırlamakta olduğunu, bu planların sınır bölgesinde gerektirdiği askeri hazırlıklara “en üst seviyede” başladığını söyleyelim.

Ankara’da hükümetin ve Genelkurmay’ın üzerinde yoğunlaştığı konu Afrin ile Kobani arasındaki Cerablus bölgesi.

Bu bölgenin tümüyle YPG’nin veya İŞID’in kontrolüne geçmesi halinde İdlib ve Halep’ten gelebilecek yüz binlerce göçmen ile terör saldırıları ve açılacak koridorda bir devlet yapısının oluşturulması riskleri Türkiye için ciddi “tehdit” olarak algılanıyor. Ankara, hazırlıklarını bu riski esas alarak yapıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “güneyimizde yeni devlet kurulmasına asla müsaade etmeyiz” sözlerini bu bağlamda okumak gerekiyor.

‘Asıl olan emrin icrasıdır’

Başkentteki güvenlik zirvelerinden sonra başlayan tartışmaların ve yapılan yorumların, askeri çevrelerde kamuoyunda yanlış algı oluşturduğu kaygısına yol açtığını gözlemleniyor. Özellikle, TSK’nın, hükümetin direktiflerine karşı ayak sürüdüğü, direndiği, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in emekli olmasına bir ay kala askeri operasyonlardan ve Suriye’ye girme sorumluluğundan kaçındığı gibi haber ve yorumlar bu yanlış algının kaynağı olarak görülüyor.

Hükümet-Genelkurmay ilişkileri, Genelkurmay Başkanı Özel ve TSK’nın tutumu ile ilgili olarak askeri yetkililerin yaklaşımını şöyle özetleyebilirim:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir ferdi kendisine verilen emrin yükleyeceği sorumluluktan kaçmaz. Ancak bu emri en iyi şekilde yerine getirecek şartların oluşmasını sağlar. Bu şartların sağlanması için yetkili mercilerden gerekli talepte bulunur. Verilen emirlere karşı, ‘diretme, ayak sürüme, çekince üretme’ gibi yakıştırmalar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genel karakteriyle bağdaşmaz ve kesinlikle asılsızdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki komuta kademesinin görev değişimleri bir emrin zamanında yerine getirilmesini asla engellemez, engelleyemez. Asıl olan verilen emrin başarıyla icrasıdır.”

Askeri yetkililer “görev süresinin dolmasına üç gün bile kalsa böyle bir sorumluluk varsa, bu sorumluluk alınır, gereken yapılır ve gelecek isimlere devredilir” diyor.

Kritik ülkelerle temas

TSK’nın hükümetten aldığı direktife karşı direndiği yolundaki yorumlara verilen yanıt böyle. Ancak Genelkurmay, direktifin başarıyla icra edilebilmesi için ihtiyaç duyulan siyasi, askeri ve diplomatik altyapının doğabilecek riskleri bertaraf edecek biçimde hazırlanması yönünde görüşünü iletmiş durumda. Hükümetin de bu görüşü dikkate aldığı anlaşılıyor.

Bölgeyle ilgili ve etkili Rusya, İran, ABD gibi devletlerle temas edilmesi ve hatta mümkünse Şam’la da iletişim kurulması altyapı oluşturulması yönünde dillendirilen öneriler arasında bulunuyor. Bu öneriler doğrultusunda Ankara’nın temaslara geçtiği de gelen bilgiler arasında.

Kontrollü güvenli kuşak

Aydınlığa kavuşturulması gereken bir diğer konu da Kobani ile Afrin arasında kalan Cerablus civarında güvenli kuşağın nasıl oluşturulacağı…

Bu konuda, hem hükümet hem askeri yetkililerden gelen bilgiler örtüşüyor.

Şöyle ki;

Ankara, Türkiye’nin stratejik olarak önemsediği Cerablus bölgesinin YPG’nin veya IŞİD kontrolüne geçmesini önlemeye kararlı. Ancak bunun için TSK’nın bu bölgeye girmesi ve fiilen girerek kontrolü ele alması gerekmiyor. Ankara, TSK’nın bu bölgede YPG ve IŞİD’e karşı güvenli kuşağı sınır ötesine yerleşmeden de sağlayacak güç ve kabiliyete sahip olduğunu hesaplıyor.

Sınır bölgesinde konuşlu bulunan 40 kilometre menzilli toplar ve kara ve havadaki diğer ateş gücüyle bölgeyi kontrol etmesi mümkün. Bunu sağlayarak söz konusu bölgede YPG ve IŞİD’in değil Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) daha rahat hareket edebileceği bir güvenli kuşak sınırdan kontrolle sağlanabilir görüşü hakim durumda.

Askeri yetkililer hükümetin verdiği direktifin bu tür operasyonlara uygun olduğu gibi, sınır ötesi hava operasyonu ve gerektiğinde sıcak takip anlamında sınırın ötesine geçen operasyonlara da uygun olduğunu vurguluyorlar.

Kuzey koridoru

Hükümet ve Genelkurmay’ın değerlendirmeye aldığı temel sorun, Türkiye sınırı boyunca Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e kadar uzanacak bir koridorun oluşturulması. Ankara’nın değerlendirmesi şöyle:

“PKK ve PYD’nin stratejik hedefinin bu olduğu Ankara tarafından biliniyor. ABD’nin IŞİD’e karşı yürüttüğü mücadelede yaptığı hava saldırıları YPG’ye bu yolda ilerleme imkanı verdi. PYD, “kuzey koridoru” amacına ulaşmak için, ABD’nin karada IŞİD’e karşı savaşacak güç arayışına yanıt verdi ve bu işlevi isteyerek üstlendi. Şimdi ABD’nin bu desteğinden yararlanarak hem askeri hem de siyasi gücünü artırmayı ve tıpkı Kuzey Irak’taki gibi bir devlet yapısı oluşturmayı planlıyor. Böyle bir gelişmenin Türkiye’yi etkilememesi mümkün değil.”

Ayrıca Ankara’nın bu kaygısı yeni de değil. ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003 yılından beri, Türkiye, kuzey koridoru olasılığı üzerinde duruyor. Arap Baharı’ndan sonra Suriye’de başlayan karışıklıkların yaygınlaşması üzerine bu bölgede Akdeniz’e açılacak bir koridor ve oluşturulacak devlet yapısının, Türkiye’nin toprak bütünlüğü, ulusal ve siyasal birliği bakımından tehdit oluşturacağı değerlendirmesi yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, sınırdaki gelişmeler karşısında, “Tüm dünyaya sesleniyorum: Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz” sözlerinin altında da bu değerlendirmenin olduğu açık.

Sendika.Org

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:32 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:23 ----------

Bir diğer yandaş gazete Akşam ise askerin operasyon ile ilgili çekincelerine yer verdi.

Askerin, herhangi bir müdahale emri için tüm hazırlıklarını tamamladığını belirten Akşma gazetesi, Ancak TSK'nın, bu hazırlıklarını yaparken çekincelerini olduğunu da kabul etti ve o çekinceleri şöyle sıraladı:

"- Askeri bir müdahale yarın uluslararası hukuk açısından sorun olmamalı. Suriye ile bir şekilde, dolaylı yollardan bir örüşme yapılarak, zımnen de olsa bilgi verilmeli. Bu yapılmazsa, askeri müdahale sonrası Esad Türkiye’ye bomba atarsa, uluslararası hukuk açısından bir şey diyemezsiniz.

- İkinci en önemli faktör; Rusya ve İran. Bu iki ülkenin Esad’a verdiği destek malum. Bu nedenle bir şekilde Rusya ve İran’a da harekatın gerekçeleri detaylarıyla anlatılmalı.

- TSK’nın en büyük çekincelerinden biri ise, ülke içindeki sıkıntılar. Bir anlamda askere göre; Türkiye birkaç cepheden tehdit altında. Askeri bir müdahale sonrası, bunu bahane ederek özellikle Güneydoğu'da başlaması muhtemel ayaklanmalar kaosa neden olabilir. Daha önce 6 - 7 Ekim’de bunun örneği yaşandı. Bugün de yine HDP’li yöneticiler tarafından ‘sokak’ çağrısı yapılıyor."

aksam_2015-06-28.jpg


---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:37 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:32 ----------

Savaşa koşan’ Erdoğan’a yanıt Twitter’dan: #BilalGitsinSavaşa

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın savaşı ima eden, “Bedeli ne olursa olsun Türkiye’nin güneyinde bir devlet kurdurmayız” sözleri sosyal medyada da yankı buldu.

Savaş karşıtları, Twitter’da #BilalGitsinSavasa etiketiyle kampanya başlattı. Kısa süre içinde en çok konuşulanlar arasına giren bu etiket altında yapılan yorumlardan bazıları şöyle:

CIlR_DeUkAAgGUT.jpg


CIlK1v2WwAAZF1Y.jpg


CIlHRAfWUAAAb4e.jpg
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst