Yazdığım İki Dörtlük

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Amatör Şairler ve Şiirler kategorisinde Liebert tarafından oluşturulan Yazdığım İki Dörtlük başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,081 kez görüntülenmiş, 6 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Amatör Şairler ve Şiirler
Konu Başlığı Yazdığım İki Dörtlük
Konbuyu başlatan Liebert
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Liebert

Liebert

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2018
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selamun aleyküm arkadaşlar. İki adet dörtlük yazdım ve bunlar üzerine sizinle konuşmak istiyorum. Gözlemlediğim kadarıyla siz benden felsefe alanında çok daha bilgilisiniz. Benim bilgilerim çok yüzeysel ve az. :rolleyes:

***
Etle kaplı kemikler ve kötülükle kaplı ruhlar,
Dolaşıyorlar gökyüzünde özgürce,
Düşünce gökyüzü yere,
Eziliyorlar derinde...
***

***
Borazan ve trampetlerin birbirine karışan sesleri
Her şeyi ama her şeyi bastırıyor
Anlamsız melodiler dev lambaları patlatıyor
Dev güneş, dev gölgeleri örtüyor
Ve karanlık, yalan okyanusunda gömülü
Korkakların giremediği sularda.
Bastırıyor yine her şeyi
Borazan ve trampetlerin gittikçe yükselen sesleri...
***

Bu iki dörtlük hakkında ne düşünüyorsunuz?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Karamsar ve iç karartıcı geldi bana fakat şevkini kırmak da istemem sonuçta böyle eleştirmek doğru olmaz, kaldı ki senin ruh halini yansıtıyor olmalı, iyi de niye bu kadar kasvetli yazmayı seçtin ki?
 

Liebert

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2018
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Karamsar ve iç karartıcı geldi bana fakat şevkini kırmak da istemem sonuçta böyle eleştirmek doğru olmaz, kaldı ki senin ruh halini yansıtıyor olmalı, iyi de niye bu kadar kasvetli yazmayı seçtin ki?

Şu an bir gerilim romanı yazıyorum da, antonogist imin yazdığı dörtlükler olacak. Karamsar olması gerekiyordu. Birinci dörtlüğü nihilizm ve narsizm ile, ikincisini ise okyanus kadar büyük bir narsistlik ile açıklıyorum. Ama belki de yanılıyorumdur. Mesela ilk dörtlükte insanların düşündükleri zaman ne kadar özgür olduklarını (zaten gökyüzünde dolaşmaları bunun bir simgesi), ancak başlarına kötü bir şey geldiğinde acılar içinde kıvranmaları ve tüm düşüncelerinden sıyrılmalarını (özgürce dolaştıkları yer çöküyor ve yerin dibine gömülüyorlar) anlatmak istedim. Daha doğrusu antonogist im böyle istedi :)
Ayrıca ilk dörtlükte şu da var; etle kaplı kemikler iyi insanlar, kötülükle kaplı ruhlar da kötü insanlar. Neden iyilikle kaplı ruhlar demedim onlara? Çünkü karakterimin görüşüne göre iyi insanlar, hiç bir şeyi değiştiremeyecek olan ama kötü olmayan "nötr" kişiler. Yani iyiyi istemek ve elinden geldiği kadar bunun için çabalamak önemli değil. Dünyada hep kötülük hüküm sürecek bu yüzden iyi insanlar etle kaplı kemikten başka bir şey değiller. Burada her iki tip insanı da aşağılama var. Onlar insan, acizler ve başlarına kötü bir şey gelince ağlarlar. Zavallı yaratıklar.
İkinci dörtlükte de borazan sesleri erkeklerin sesleri, trampetler de kızların. Hayatta hep gerçeği söyledim ama beni çokluklarıyla susturdular, beni dışladılar. Yalan şeylere sıkıca sarılan "kadın" ve "erkekler", ben ne dersem diyeyim, ne yaparsam yapayım beni yine susturacaklar hatta öldürecekler. İşte bu anlama geliyor bence.
Yani bir bakıma benim duygularımın yansıması olabilir, hayata karşı biraz karamsarım şu sıralar. Bunları yazarken de hat safhadaydı. Ancak şimdi daha iyi sayılırım :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Şu an bir gerilim romanı yazıyorum da, antonogist imin yazdığı dörtlükler olacak. Karamsar olması gerekiyordu. Birinci dörtlüğü nihilizm ve narsizm ile, ikincisini ise okyanus kadar büyük bir narsistlik ile açıklıyorum. Ama belki de yanılıyorumdur. Mesela ilk dörtlükte insanların düşündükleri zaman ne kadar özgür olduklarını (zaten gökyüzünde dolaşmaları bunun bir simgesi), ancak başlarına kötü bir şey geldiğinde acılar içinde kıvranmaları ve tüm düşüncelerinden sıyrılmalarını (özgürce dolaştıkları yer çöküyor ve yerin dibine gömülüyorlar) anlatmak istedim. Daha doğrusu antonogist im böyle istedi :)
Ayrıca ilk dörtlükte şu da var; etle kaplı kemikler iyi insanlar, kötülükle kaplı ruhlar da kötü insanlar. Neden iyilikle kaplı ruhlar demedim onlara? Çünkü karakterimin görüşüne göre iyi insanlar, hiç bir şeyi değiştiremeyecek olan ama kötü olmayan "nötr" kişiler. Yani iyiyi istemek ve elinden geldiği kadar bunun için çabalamak önemli değil. Dünyada hep kötülük hüküm sürecek bu yüzden iyi insanlar etle kaplı kemikten başka bir şey değiller. Burada her iki tip insanı da aşağılama var. Onlar insan, acizler ve başlarına kötü bir şey gelince ağlarlar. Zavallı yaratıklar.
İkinci dörtlükte de borazan sesleri erkeklerin sesleri, trampetler de kızların. Hayatta hep gerçeği söyledim ama beni çokluklarıyla susturdular, beni dışladılar. Yalan şeylere sıkıca sarılan "kadın" ve "erkekler", ben ne dersem diyeyim, ne yaparsam yapayım beni yine susturacaklar hatta öldürecekler. İşte bu anlama geliyor bence.
Yani bir bakıma benim duygularımın yansıması olabilir, hayata karşı biraz karamsarım şu sıralar. Bunları yazarken de hat safhadaydı. Ancak şimdi daha iyi sayılırım :)

Kurgu roman ve karamsarlık benim hiç aklımın aldığı bir konu değil fakat ilgi duyanlara da saygımdan çok fazla yorum yapmıyorum. Korku filmlerini bile çok nadir izlerim çünkü bana göre ne hayal edersen, ona benzerini çekersin yani kötülük üzerine kafa yorarsan, kötülük gelir başına v.s. ancak tabii ki işin içine sanat, edebiyat dahil olunca bu bir tarz olduğu için doğal karşılıyorum. Konu ile alakası yok ama "Batman" filmini izlemeyen tek kişi benim galiba, üstten para verseler ne "Batman" ne de "Transformers" tarzı filmleri izlemem, o kadar anlamsız geliyor ki ifade etmem mümkün değil ancak yine de dediğim gibi sanatın farklı bir yüzü olarak bakıp, sevenlere haksızlık etmek de istemiyorum. Sinema sektöründe Emir Kusturica gibi yönetmenlerin daha fazla olacağı bir dünya hayal ederken, geldiğimiz nokta şahsen beni üzse de, saygı duyuyorum.:)

Antagonist ile doğruyu bulma yolunda başarılar dilerim, başka ne diyebilirim ki...:)
 

Liebert

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2018
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kurgu roman ve karamsarlık benim hiç aklımın aldığı bir konu değil fakat ilgi duyanlara da saygımdan çok fazla yorum yapmıyorum. Korku filmlerini bile çok nadir izlerim çünkü bana göre ne hayal edersen, ona benzerini çekersin yani kötülük üzerine kafa yorarsan, kötülük gelir başına v.s. ancak tabii ki işin içine sanat, edebiyat dahil olunca bu bir tarz olduğu için doğal karşılıyorum. Konu ile alakası yok ama "Batman" filmini izlemeyen tek kişi benim galiba, üstten para verseler ne "Batman" ne de "Transformers" tarzı filmleri izlemem, o kadar anlamsız geliyor ki ifade etmem mümkün değil ancak yine de dediğim gibi sanatın farklı bir yüzü olarak bakıp, sevenlere haksızlık etmek de istemiyorum. Sinema sektöründe Emir Kusturica gibi yönetmenlerin daha fazla olacağı bir dünya hayal ederken, geldiğimiz nokta şahsen beni üzse de, saygı duyuyorum.:)

Antagonist ile doğruyu bulma yolunda başarılar dilerim, başka ne diyebilirim ki...:)

Teşekkür ederim. Ben de seninle aynı fikirdeyim batman den nefret ediyorum sadece küçükken hoşuma gidiyordu. Hani "uu çok havalı" falan. Sen de gerçekliği seviyorsun. Romanımı gerçeklere yakın tutmaya çalışarak yazıyorum. Özellikle karakterlerin psikolojisine bol bol değindim. Yeni bir konu açıp orda mı sorsam? Hmm.. gerek yok. Felsefenin ilgi alanına girdiği kesin bu sitede olduğun için. O halde sana (spoiler gibi olacak ama..) hikayemin ana konusunu kısaca özetleyeyim ve bunun üzerine tartışalım:
Zihnin taşıyabileceği kadar çok acı çekmiş bir çocuk. Akıl direkleri parçalanıyor artık hıçkıra hıçkıra, perişan bir halde bağırarak ağlıyor tamam mı? İşte bayılıyor (gece vakti bu arada). Uyandığında kendisine çok benzeyen, kırmızı gözlü bir çocuk ona elini uzatıyor. "Ben duygularınım. Beni geri almak istiyorsan öfke duyduğun herkesi öldürmelisin (yani intikamını almalısın)." diyor. Çocuk gerçekten de hiç bir şey hissetmiyor. Buna inanıyor. Merhamet yok, öfke yok, üzüntü yok, kibir yok, endişe yok, kısaca hiç bir duygu yok içinde. Şöyle düşünüyor; "Duygularımı geri almak için bana acı çektirenleri öldürmeli miyim? Neden geri alayım ki? Buldum. Bu hayatta tadacak tek mutluluk bu. Alınan intikamın verdiği haz. Öfke duyduğum herkesi öldürünce duygularım geri gelecek ve ben de bu hazzı duyup kahkaha atacağım. Sonra da intihar ederim."
Şimdi... bu çocuk kötü mü, iyi mi? (Bu arada dediğini yapıyor başlıyor sırayla öldürmeye...)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Teşekkür ederim. Ben de seninle aynı fikirdeyim batman den nefret ediyorum sadece küçükken hoşuma gidiyordu. Hani "uu çok havalı" falan. Sen de gerçekliği seviyorsun. Romanımı gerçeklere yakın tutmaya çalışarak yazıyorum. Özellikle karakterlerin psikolojisine bol bol değindim. Yeni bir konu açıp orda mı sorsam? Hmm.. gerek yok. Felsefenin ilgi alanına girdiği kesin bu sitede olduğun için. O halde sana (spoiler gibi olacak ama..) hikayemin ana konusunu kısaca özetleyeyim ve bunun üzerine tartışalım:
Zihnin taşıyabileceği kadar çok acı çekmiş bir çocuk. Akıl direkleri parçalanıyor artık hıçkıra hıçkıra, perişan bir halde bağırarak ağlıyor tamam mı? İşte bayılıyor (gece vakti bu arada). Uyandığında kendisine çok benzeyen, kırmızı gözlü bir çocuk ona elini uzatıyor. "Ben duygularınım. Beni geri almak istiyorsan öfke duyduğun herkesi öldürmelisin (yani intikamını almalısın)." diyor. Çocuk gerçekten de hiç bir şey hissetmiyor. Buna inanıyor. Merhamet yok, öfke yok, üzüntü yok, kibir yok, endişe yok, kısaca hiç bir duygu yok içinde. Şöyle düşünüyor; "Duygularımı geri almak için bana acı çektirenleri öldürmeli miyim? Neden geri alayım ki? Buldum. Bu hayatta tadacak tek mutluluk bu. Alınan intikamın verdiği haz. Öfke duyduğum herkesi öldürünce duygularım geri gelecek ve ben de bu hazzı duyup kahkaha atacağım. Sonra da intihar ederim."
Şimdi... bu çocuk kötü mü, iyi mi? (Bu arada dediğini yapıyor başlıyor sırayla öldürmeye...)


Kötülük karşıtı birisine soruyorsun bu soruları çok objektif olamam ki, sonuçta bu bir roman karakteri fakat; yine de yaşadıkları ne kadar korkunç olursa olsun tabii ki "intikam almak" onaylanamaz. İntikam giden her ne ise, geri getirmez tam tersi daha fazlasını götürecektir. Sonunun intihar olması da anlaşılamaz bir durum bana göre çünkü duyguları yöneten beyindir ve beyindeki o sorun çözüldüğü an "intihar fikri" de ortadan kalkacaktır ancak tabii asıl mesele sorunlu bölgedeki ağ karmaşasının nasıl çözüleceğidir. İlerde hafıza silme teknikleri ile bu intihar eğilimini de çözecekler.

Roman karakterini katletmiş gibi oldum fakat dediğim gibi bana çok uzak konular.:)
 

Liebert

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2018
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kötülük karşıtı birisine soruyorsun bu soruları çok objektif olamam ki, sonuçta bu bir roman karakteri fakat; yine de yaşadıkları ne kadar korkunç olursa olsun tabii ki "intikam almak" onaylanamaz. İntikam giden her ne ise, geri getirmez tam tersi daha fazlasını götürecektir. Sonunun intihar olması da anlaşılamaz bir durum bana göre çünkü duyguları yöneten beyindir ve beyindeki o sorun çözüldüğü an "intihar fikri" de ortadan kalkacaktır ancak tabii asıl mesele sorunlu bölgedeki ağ karmaşasının nasıl çözüleceğidir. İlerde hafıza silme teknikleri ile bu intihar eğilimini de çözecekler.

Roman karakterini katletmiş gibi oldum fakat dediğim gibi bana çok uzak konular.:)

Teşekkür ederim. Yani zaten o sırada duyguları olmadığı için böyle düşünüyor. Pişman olacağı ihtimalini çok az görüyor. Hani insanı hayvandan ayıran şey akıldır diyenler var ya, onları sorgulatmak istedim ve insanın şeytandan daha kötü bir varlığa dönüşebileceğine. Bakalım... basılırsa bu karakter için ve roman için ne diyecekler çok merak ediyorum. Dünyayı kasıp kavuracağını hissediyorum çünkü özgün bir konu bence. Ama İNŞALLAH bakalım :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst