Yazar-yazı ilşkisi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ezgiden tarafından oluşturulan Yazar-yazı ilşkisi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,747 kez görüntülenmiş, 21 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Yazar-yazı ilşkisi
Konbuyu başlatan ezgiden
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ezgiden

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Yazar mı karakterleri yaratır, yoksa yazı mı karakterleri yaratır? Bu konu oldukça çetrefilli bir alana doğru sürüklüyor hem yazarı hem de okuru...

Bu bağlamda şu soru hep gündemde oluyor: yazar ile yazıları ayırt mı etmek lazım?

Ben de şu soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum: Edebiyat : insanın kendi hikayesini anlatması mıdır? Yoksa, kendini başka insanların yerine koyabilme (empati ) yeteneği midir?
 

nehir

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Haz 2008
Mesajlar
18
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

Bence yazı yazarın özütüdür.Yani yumurta tavuk ilişkisi hakim garip gibi görünen ama aslını özünde bulduğumuz bir önermedir.Yazı var olduğundan beri insanlar kendilerini ifade etme şekli olarak kullanmışlardır bunu.Şekiller,semboler adeta kişiye özgü hale gelir ve ortaya eserler çıkar.Yazan kişi kimi zaman yaklaşımlarında empatiyi bir ölçüt olarak kullanır ve eserindeki kişi olmaya değil o karakterde olduğunda ne yapacağını aslında yine kendini yazar ve kendini ortaya koyar.Bu nedenle ayırt edilemez bir olgudur yazarlık ve yazılar..Ayrılamaz ama birbirinin benzeri olmayan iki kavramdır.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

ezgiden ' Alıntı:
1)Yazar mı karakterleri yaratır, yoksa yazı mı karakterleri yaratır?

2)Edebiyat : insanın kendi hikayesini anlatması mıdır? Yoksa, kendini başka insanların yerine koyabilme (empati ) yeteneği midir?
Birinci soruya şöyle bir ek yapsak nasıl olur "yazı " kelimesi yerine "yazar " kelimesini koyarsak yani "karakterler yazarı mı yaratır?"

Yani her karakterde bir parça yazar yok mudur?

2.soruya gelirsek "edebiyat kendini başka insanların yerine koyabilme (empati ) yeteneği midir?"

Bir yazar erkek diye erkek karakterini mi oynamalı mesela?Kim anlar ki Balzac'ın" İki Yeni Gelin " kitabındaki kadın karakterini, kadın psikolojisini,kadının acısını bir erkek olarak yazdığını?? Peki Gorki'nin "Ana" kitabını bir annenin duygularını, düşüncelerini, eylemlerini bir erkek olarak yazdığını kim bilebilir ki?
Ne yani romanında bir eşcinsel karakteri olan yazareşcinsel mi olmalı?
Bakın Marcos ne demiş :
"Marcos, san francisco'da bir eşcinsel, güney afrika'da bir karaderili, Avrupa'da bir asyalı,san ysidro'da bir chicano yerlisi, ispanya'da bir anarşist, israil'de bir filistinli, san cristobal sokaklarında bir maya kızılderilisi, neza'da (meksiko şehrinde büyük bir gecekondu bölgesi) bir çete üyesi, (solcu halk müziğinin büyük etkisi olduğu) ulusal üniversite'de bir rockçu, almanya'da bir yahudi, savunma bakanlığı'nda bir halk temsilcisi, soğuk savaş sonrası dönemde bir komünist, galerisi veya mevkii olmayan bir sanatçı, bosna'da bir barış taraftarı, meksika'daki herhangi bir şehrin herhangi bir mahallesinde bir cumartesi gecesi evde yapayalnız bir ev kadını, ctm'de (grevlere şiddetle karşı olan hükümet taraftarı sendika federasyonu) bir grevci, arka sayfalara yer dolduracak haber yazmak zorunda bırakılan bir muhabir, gece saat 10'da metroda yalnız başına bir kadın, topraksız bir köylü, işten atılmış bir işçi, mutsuz bir öğrenci, serbest piyasa ekonomisinin tam ortasında bir muhalif, ne kitabı ne de okuyucusu olan bir yazar ve tabii ki meksika'nın güneydoğusundaki dağlarda bir zapatista'dır."
Yazar da böyledir yazmak empatiyle gelir.
 

ezgiden

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

Sayın fides,

Yazar-yazı ilşkisine yönelik düşüncelerinizle, düşüncelerim örtüşüyor. Bana göre de: yazar bir çok şeye nüfuz edip, kendi yaşam hikayesi olmadığı halde, kendi yaşamış gibi anlatabilir. Bu "olmak" anlamını taşımaz. Yani ki: bir katili anlatıyorsa : yazarın katil olduğunu çıkartamayız değil mi?

Murathan Mungan bu düşünceye karşı bir düşünceyle gelir. İfadesinde kullandığı cümle tam olarak aklımda değil ama özü şöyle:kusursuz bir cinayet romanı yazan kişinin, aynı zamanda kusursuz bir katil olabileceğini de düşünürüm der.

Selamlar.
 

efe

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ağu 2008
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

Hikaye yada roman yazarı karakterler yaratır. bu kahramanlar vasıtası ile kurguladığı olayları anlatır. Fakat kurgudan ve anlatımdan ziyade başka faktörlerlede ilintili geniş yelpazede incelenmesi gereken bir konuyu gündeme getirmişsiniz.
Öyle oluncada bu farklı bakış kastını söylediğim başlıklardan birisinide ben gündeme getirmiş olayım. Bir çoğumuzun takip ettiği yazarlar vardır. ve bu yazarların yeni kitapları çıktığında hemen onu edinmek isterler. Aslında yazarın anlattığı dil bize çok yabancı gelebilir. ( dilden kastım anlatımıdır) İşte burada çevirmen asıl başrolü üstleniyor. Ve bize çoçukluğumuzdan itibaren yeni ufuklar açan bu yazarların yayınlandığı o ülkenin dilinde de okunabilmesi için çevrildiği ülkenin diline hakim bir çevirmenin sayesinde o yazar daha çok taraftar bulabilir veya bazı okuyucularını kaybedebilir.
Ben çocukluğumda 80 Günde Devri Alem'i çevirmeni Bertan Onaran sayesinde sevdim.
 

dionysos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
20 Ara 2008
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

BU konuda okuduğum en ilginç ve bir o kadar da öğretici yazı, Miguel de Unamuno'nun Sis adlı romanın son bölümünde, yazar Miguel ile roman kahramanı Augusto arasındaki diyalogdur. Augusto romanın bu son bölümünde intihar etmeye karar verir. Ancak daha önce Unamuno'nun intihar üzerine yazdığı bir denemesini okuyup bundan büyük ölçüde etkilendiği için Unamuno'yla son bir görüşme yapmadan bu dünyadan göçüp gitmek istemez. Buraya kadar Augusto kendisinin Unamuno tarafından yaratılan hayal ürünü bir varlık olduğunu bilmemektedir. Ancak konuşma sırasında Augusto yaşamını ve felaketini anlatmaya başlayınca, yazar Unamuno, onun başından geçenleri kendisi kadar iyi bildiğini söyleyerek sözünü keser. Hayret ve dehşet içine düşen Augusto'nun aslında hiç varolmayan birisi olarak kendini sorgulaması, Unamuno'nun da kendi varoluşunu sorgulamasına neden olur. Nitekim Unamuno bir çok yazısında Don Quijote'la Sancho'nun, Cevantes'ten daha gerçek varlıklar olduğunu söylemiştir. Belki de Unamuno, Augusto'nun hikayesini insanlara aktarma görevindeki bir araçtan başka bir şey değildir.
Ayrıca şu soruyu sorar Augusto: "Bir insan yatağında hiç hareket etmeden yatsa, uyusa ve bir rüya görse daha ziyade varolan şey nedir: Rüya gören şuur halinde o insan mı, yoksa bizzat rüyanın kedisi mi?"
Unamuno soruya soruyla yanıt verir: "Ya o rüyasında, kendisinin yani rüya görenin varolduğunu görse ne olur?"
Augusto da bu soruya başka bir soruyla yanıt verir: "Bu taktirde o, kendini rüyada gören bir yaratık olarak mı vardır, yoksa kendisi rüyada görülen bir yaratık olarak mı vardır?"
Diyalog bir varoluş sorgulamasıyla sürüp gider. Sonunda yazar Unamuno, edebi yaratığı olan Augusto'ya öleceğini bildirdir. Augusto'nun yazarına karşı isyan ifadeleri gerçekten yazarınkiler kadar acımasızdır:
"Demek imkansız, cidden imkansız ha? Demek siz benim bir benlik olmamı istemiyorsunuz. Karanlıktan çıkıp yaşamama müsaade etmiyorsunuz, siz beni yaşatmak istemiyor, dinlememe, hissetmeme, dokunmama, ıstırap çekmeme müsaade etmiyorsunuz? Demek öleyim? Ey benim sahibim ve yaratıcım Don Miguel, pekala. Siz de öleceksiniz, siz de... Geldiğiniz hiçliğe döneceksiniz! Tanrı rüyasında sizi görmeye nihayet verecek. İşte öleceksiniz, evet ne kadar direnseniz de öleceksiniz, siz ve benim hikeyemi okuyacakların hepsi: hepsi, hepsi. Hiçbiriniz kurtulamayacaktır! Hepiniz hayal yaratıklarısınız benim gibi. Bunu size, yine sizin gibi bir hayal yaratığı bir roman kahramanı olan ben Augusto Perez söylüyorum. Siz de Augusto Perez gibi birer kurbansınız...."
Böylece yaşamının bir rüya, hem de başka birisinin rüyası olduğunu anlaması Augusto'yu acıklı bir ölüme götürür. Ölmeden önce yazdığı bir notu öldükten sonra Unamuno'ya telgraf çekmesini uşağından ister: "Salamanca. Unamuno. Muradızıa erdiniz. Öldüm. Augusto Perez."
Elbette bu kadarcık naçizane özetimle yetinmeyip kitabı okumanız çok daha verimli olacaktır.
 

socRates

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

bnce yazarlar bir karakter yaratırlar ve bu karaktere gore olaylara yonunu verirler.ama edebiyatta yazarın kendi yasamından izler tasımayan eser yoktur.yazar hayatını kesinlikle karakterine ve hikayesine yansıtır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

Yazın-sanatı, insan türünün, çığlıkların/nidaların/haykırışların önce çizgiler ile ve daha sonra sözcükler ile kendisini/gözlemlerini/duygu ve düşüncelerini anlatmaya çalıştığı; çevresini, dış dünyayı ve toplumsal yapıyı yorumlayıp estetize ederek sesin ve soluğun sonsuzluk halkasına eklemlenmesi, yeniyi yaratma istenci içerisinde ortaya çıkmıştır. Yazar hem yaratısının içinde ve hem de dışındadır. O, yalnızca kendisini anlatmaz –biyografiler hariç-. O, kendisi ile ötekinin, öteki ile kendisinin ve bunu da aşarak diğerinin sesi ile soluğu ile konuşur. Yazar ayrıca geçmiş ve gelecek arasında bir köprü görevini yüklendiği için zaman ve yer boyutunu aşarak dün-den hareketle bu günü kuramsallaştırırken geleceğe seslenir. Eser bu bağlamda yazardan kopar. Yazar eserdeki kahramanları ya yaşanmış olaylardan seçer ya da yaşanmışlıklar ile örtüşen düşsel kahramanlar ile söylemek istediğini dillendirir. Her ikisinde de kahramanı yeniden yaratan kişi olduğundan yaşanmış olgulardan seçtiği kişileri de kendince yorumlayacağından rahatlıkla kahramanların eseri ortaya koyan kişinin ürünü olduğunu söylemek mümkündür. Ancak, yazarın kahramanlarına yüklediği davranış/düşünce biçimleri, eylemleri yaratı sırasında eser sahibinin de karşı gelemeyeceği değişiklikleri/mecraları zorunlu duruma getirir. Bu bağlamda kahramanlar eser sahibine kendi yönlerini dikte ettirirler. Burada ikili/çoklu bir değişim dönüşüm yaşanır. Hem kahramanlar şekillenir hem de eser yaratıcısı onlarla birlikte değişip dönüşür. Bir iç-içe geçme söz-konusudur.

Saygılarımla...
 

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

Üç tür bağlamı var konunun. Umberto Eco'ya göre:
-Yazar merkezli okuma
-Okur merkezli okuma
-Metin(yazı) merkezli okuma
Ben üçüncüyü seçiyorum. Metin yazarını aşar, çünkü yazar yazdığının hangi felsefi bağlamlara girdiğini kestiremez; o yalnızca kendi bağlamına mahkumdur. ABD'de bir öğretmen tahtaya bir isim listesi asmış; daha sonraki öğretmen(bu önemli biri de adını unuttum) öğrencilerden bu listenin yorumunu istemiş; öğrenciler bir listeden farklı yorumlar çıkarmışlar. Halbuki önceki öğretmen bunları kastetmeden yazmıştı.
 

zifir

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

stephen king'in yazma sanatı isimli, kitabında çok güzel bir benzetme vardı yazma olayıyla ilgili. yazma işi çok eskilerden kalma bir dinozorun fosillerini gün yüzüne çıkarma olayına benzetilmişti. ve bana kalırsa bu fosilin çıktığı yer de insanın bilinçaltı oluyor. yazdığım hikayelerin aslında bilinçaltımdaki düşüncelerin ilginç imgelerle ortaya çıkışı olduğunu farkediyorum her hikayemde ve bunu yazarken değil yazmayı bitirip hikayeye yabancılaştıktan sonra tekrar okuduğumda farkediyorum. yani bir insan hiç bir amaç gütmeden sadece yazmak için yazdığında ortaya çıkan şey o kişinin düşünceleri soruları ve çelişkileri oluyor yalnızca. yani yazılan şeyin anlamını sorgulamak yersiz benceç yazılan ürün zaten onu yazan kişinin anlamı.
 

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Yazar-yazı ilşkisi

" yani yazılan şeyin anlamını sorgulamak yersiz benceç yazılan ürün zaten onu yazan kişinin anlamı. "

yazan kişi yazdığı şeyin bağlamlarını bilmiyorsa metin yazarın önüne geçer. Bilinçdışı Freuddan bildiğimize göre bir gramer olarak yapılanmıştır. Kişi kendi bilinçdışının yapısallığının farkında olmayabilir. Bu yüzden yazı yazarını aşar bence.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
şöyle düşünmek yeridir; "burası bir yazıların sitesidir yazarların değil" diyen yerler gördüm-m
hepimizin ismi anonim olsaydı diye düşündük-yani hepimizin adı aynı ve aynı yani her üyenin adı örneğin burada felsefe.net üyesi ya da felsefe net gönüllüsü olsa ve kişisel takma ad kullanılmasa mesela

"yazıların anonim olması ve benliksizliği üzerine de düşünelim"
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
şöyle düşünmek yeridir; "burası bir yazıların sitesidir yazarların değil" diyen yerler gördüm-m
hepimizin ismi anonim olsaydı diye düşündük-yani hepimizin adı aynı ve aynı yani her üyenin adı örneğin burada felsefe.net üyesi ya da felsefe net gönüllüsü olsa ve kişisel takma ad kullanılmasa mesela

"yazıların anonim olması ve benliksizliği üzerine de düşünelim"

Nick olmasa da sen hemen farkedilirdin sanalmanik:smile:
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Herhangi bir yazida yazari aramak o yazi cesidini bibliyografi yapar.

Yani bibliyografinin disinda, felsefi akademik, bilimsel, tarihi, cografi v.s. kisaca bilgi veren yazida, yazar aranmaz.

Cunku onemli olan yazinin icerdigi bilgidir.

Eger yazinin yazari araniyorsa, zaten yazar "bu yazi benim eserimdir." demis ve imzasini atmistir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Yeryüzündeki her şey, çer çöp, konserve kutuları, el frenleri ya da düdükler, her şey ama her şey yazma değerdir. Bir yazarın normalde yazmayacağı ya da yazmaması gereken şeyleri yazması da iyidir, kitabına bir keşif hissi kazandırır. Okurun sizi yargılayacağına dair endişeniz yoksa, özgürsünüzdür ve dilediğiniz her şeyi yazabilirsiniz. Bir parça sakız hakkında saçmasapan bir 10 sayfa yazmaya ne dersiniz? Ben yaptım. Çiğnendiğinde insan beynine benziyorlardı ve onları çiğneyip çiğneyip masamın üzerine diziyordum, önümde bir sürü beyin varmış gibi oluyordu. Sonra hepsini kaldırıma fırlatıyordum ve bunu dünyanın neresinde yaparsam yapayım, simsiyah gökyüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızları andırıyorlardı.

 

odinhan

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
8 Nis 2015
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Herhangi bir yazida yazari aramak o yazi cesidini bibliyografi yapar.

Yani bibliyografinin disinda, felsefi akademik, bilimsel, tarihi, cografi v.s. kisaca bilgi veren yazida, yazar aranmaz.

Cunku onemli olan yazinin icerdigi bilgidir.

Eger yazinin yazari araniyorsa, zaten yazar "bu yazi benim eserimdir." demis ve imzasini atmistir.

Bilgi nedir Evrensel? örneğin sabah kahvaltıda ne yediğinin bilgisine nasıl ulaşıyorsun? nasıl doğruluyorsun? emin ol senin yöntemle kahvaltıda yediklerini bilgiye dönüştüremezsin :)))
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Bilgi nedir Evrensel? örneğin sabah kahvaltıda ne yediğinin bilgisine nasıl ulaşıyorsun? nasıl doğruluyorsun? emin ol senin yöntemle kahvaltıda yediklerini bilgiye dönüştüremezsin :)))

Bilgi insanoglu bunyesindeki iletim ve iletisim aracidir.

Sabah kahvaltida yedigimin bilgisine, yediklerimin ne oldugunu ogrenmis olarak ulasiyorum.

Burada bir dogrulama soz konusu degil, sadece karar ve secenek ve de ekonomik olanak soz konusu.

Neden donusturemiyeyim.

Ben burada kahvaltida ne yedigimi yazsam, sence; ne yendigi mi onemlidir, kahvaltiyi yiyenin kim oldugu mu?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 01:05 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 01:00 ----------

Bir yazinin yazarini bilmek bir kisiye ne kazandirir?

On yargi, pesin hokum, "bu yazar boyle yazar/yazmaz" ezberi vermektgen baska!

Bir yerden bir sey okurken, onemli olan nedir; alinan bilgi mi, yaziyi kimin yazdigi mi?
 

odinhan

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
8 Nis 2015
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bilgi insanoglu bunyesindeki iletim ve iletisim aracidir.

Sabah kahvaltida yedigimin bilgisine, yediklerimin ne oldugunu ogrenmis olarak ulasiyorum.

Burada bir dogrulama soz konusu degil, sadece karar ve secenek ve de ekonomik olanak soz konusu.

Neden donusturemiyeyim.

Ben burada kahvaltida ne yedigimi yazsam, sence; ne yendigi mi onemlidir, kahvaltiyi yiyenin kim oldugu mu?

Sabah ne yediğini nasıl öğrendin? burayı anlamadım! anlasam cevap verecem. sabah ne yediğini sadece hatırlarsın. bunun içinde hafıza kayıtlarını kontrol edersin. öğrenmekten kasıt hafıza mı?
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Sabah ne yediğini nasıl öğrendin? burayı anlamadım! anlasam cevap verecem. sabah ne yediğini sadece hatırlarsın. bunun içinde hafıza kayıtlarını kontrol edersin. öğrenmekten kasıt hafıza mı?

Ogrenmekten kasit, duymus/gormus olmak ve hafizaya kayit etmis olmak.

Ayrica ogrenmek ile bilmek farklidir.

Cocuklar nasil ogrenir, sorarak!

Burada ogrendigi bilgidir, yazar degildir.

Sen bir yerde bir haber duydugunda haberi mi okursun, yoksa once onu kim yazmis ona mi bakarsin?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 01:21 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 01:10 ----------

Sen bir sey okudugunda ya da bu ekrana baktiginda, yazar mi goruyorsun; yazi mi?

Yazari mi okuyorsun, yaziyi mi?

Bu yazi sana yazari hakkinda bir fikir veriyor mu?

Yoksa bu yazi sana bir sey mi iletiyor?

Bu ekranda sen yazilan yaziyi mi anlamaya calisiyorsun, yoksa yazari mi?

Yazilan yazidan, yazar hakkinda ne anlayabilirsin?
 

odinhan

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
8 Nis 2015
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ogrenmekten kasit, duymus/gormus olmak ve hafizaya kayit etmis olmak.

Ayrica ogrenmek ile bilmek farklidir.

Cocuklar nasil ogrenir, sorarak!

Burada ogrendigi bilgidir, yazar degildir.

Sen bir yerde bir haber duydugunda haberi mi okursun, yoksa once onu kim yazmis ona mi bakarsin?

Bilgi felsefesi ile ilgili birşeyler oku bence Evrensel. bilgi konusunda ahkam kesen ben değilim sensin.. öğrenmekle bilgi farklıymış mışta mış. farkı yaratan ne? farklıdır demekten kastın ne farkları ortaya koy madem öyle. basit birşey soruyoruz arkasından bir yığın şey. ben sadece sabah kahvaltı yaptığın bilgisine nasıl ulaştığını sordum du.. ve tamam vazgeçtim..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst