Yaratilis "Teorisi" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis Algisi ve Alternatifi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe'ye Giriş kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Yaratilis \"Teorisi\" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis Algisi ve Alternatifi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,744 kez görüntülenmiş, 15 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe'ye Giriş
Konu Başlığı Yaratilis \"Teorisi\" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis Algisi ve Alternatifi
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yaratilis "Teorisi" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis Algisi ve Alternatifi

Hic dusundunuzmu, creation, yani, insanoglunun one surdugu yaradilis "teorisine" karsi, yine insanoglunun one surdugu bir teori varmidir?

Burada; evrim teorisi bu teoriye karsitlik icermez, cunku; evrim, evrimlesmek demektir. Ama; sonucta sey olursa evrimlesme olur. Iste sey temelindeki yaratilis teorisinin karsiti nedir. Madde de diyemeyiz, bu seferde madde nasil olustu? sorusunun cevabi yoktur veya olsa bile "o nasil olustu? sorusu gelir. Kisaca, sey yaratilmismidir? Diyelim, yaratildi. O zamanda; o yaratan sey yaratilmismidir? temelli sorular devam eder. Bu temelde gidersek; bir seyi baslangic almak gerekir. Inac bunu, tanri olarak; bilim de madde olarak, ki en kucugu de bulunsa, ortaya koyar. Peki burada bir celiski yok mu?

Yani; sorumuz olusmak uzerine mi? olmak zorunda? Ozaman bir olusturan aranmiyormu? Peki bu olusturan; madde veya tanri olsa; sonucta bir olusturan da, karar kilinmis olmuyor mu?

Yoksa, cevabimiz varolus uzerine mi? var ve olmak? olan mi var?, yoksa var mi olan? Neden var ve olmak ikilemini bir arada kullaniyoruz da; sonra onu teke indirgemeye calisiyoruz. Evren varmiydi, yoksa olustumu? Nerden baslayacagiz?

Ya bir yaratici, ki tanri veya madde, ya da seyin kendi ic dinamigi ile kendini olusturmasi ve baska olusumlara yardimci olmasi. Buradaki ilk sey veya baslangic seyi; ister istemez bizi suregelen surekli surekliligin surecinde; bir karara zorluyor. Boyle bir kararsiz karara insanoglunun kendini zorlamasi, ne kadar mantikli?

Evren var mi? var. Peki nasil var? bes duyumuza yansimasiyla var. Peki evren oldu mu?, olusturuldu mu? Bu sorulari insanoglunun cevap olarak herhangibir zaman bilebilmesi mumkun mu? Iste buradaki olmak, yaratilistir.

Demekki olmak tan yola cikmak, yaratilisa varmaktir ve ilk yaraticida madde veya tanri karar kilmak demektir ama; "onu kim olusturdu?, ya da o nasil oldu? sorusu her zaman baki kalarak.

Demekki olmak yerine, vardan yola cikmak gerekiyor, ustelik olmak ile birlestirmeyerek. Yani evren var, vardi, varla basladi. Evrim de evrenin bunyesindekilerinin kendi icinde evrilmesi.

Demekki; olmak fiili ve olemri, sadece yaratilis kokenli bakis acisidir, ne bilimsel; ne de epistemolojik, ne de gercekcidir. Tamamen insanoglunun; kendi yetisi ile; vari olusturmasi veya oldurmasidir. Evren ve evrim var, yaratilis ise olmaktir. Cunku olmak icin; bir olduran lazimdir ve bu olduranin da oldurulmadan olani yoktur. Boylece, olmak temelli vara bakis acisi, cikmaza ve cozumsuzluge girer.

Ama, varin; olani insanoglu eliyle verilmistir. isim, cins, tur, bilim, felsefe, dil, algi, ifade, dusunce

Son cumle; Vari olduran insanogludur. Oyle oldugu halde, bunun bilincinde olmayip; bir olduran aramaktadir. Vari olduran, insanoglunun kendisidir. Halbuki varin oldurulmaya da; ihtiyaci yoktur. Vara sadece insanoglu verir. Iste varin oldurumundaki insanoglunun rolu gorulmezse; diger tum kapilar yaraticiya cikar. Vari oldurmanin evrensel koken ve temelini olusturan da dusunce ve onun yarattigi kavramdir. Vari kavramlar oldurur. Buradan da; oldurma temelli ve kokenli; dogal dusuncenin; tum insandisi ve insanlikdisi icerigi ortaya cikar.

Yaratmak, oldurmaktirr ve vari olduran tek turde insanogludur ve kendi turu icin, eliyle, adina, ait monolog olarak oldurmustur. Boylece, vara olmak ilistirilmistir.

Dolayisi ile; " A nasil oldu, olustu? sorusu ve cevabi; hem sorun, hem celiski, hemde yaratilis icin soru ve cevaptir. Cunku A var degilse; zaten oldurulmaz.
Dolayisiyle tanrisal yanasim; olmak temelli yanasimdir. Olmakta tamamen insanoglunun oldurmasidir ki buna, tum soyutlar, tum ideolojik inancsal dogrusallar ve tanri oldurumu da dahildir. Tanriyi ve soyutu olduran insanoglu varidir.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
üstat 2 yazınızıda okudum.. düşünen her insanın zihninden geçenleri özet biçimimde çok güzel ifade etmişsiniz.. bendekonu ile algılarımı sorularımla ifade edeyim;

Öncelikle; evren hep vardı ile Tanrı hep vardı arasında ne fark var? varsa bu fark bilimsel mi?



eğer evren hep varsa..bir ilki/başlangıcı yoksa..ve evrende oluşan herşey evrilme ise... sizce evren bir akla yada benzeri birşeye sahip mi?

Madem evrenin ilkini çözemiyoruz o zaman insanın ve dünyanın ilkine gelelim..bunların bir ilki var mı? bilim bu konuda ne diyor? eğer bu konuyuda bilemiyorsak bu temelde soruyorum; bu evren; insan ve dünya gibi 2 tane muhteşem eseri ortaya koyabiliyorsa oluşturabiliyorsa yada oluşumuna izin veriyor yardımcı oluyorsa v.s....mitolojideki anlamı ile Tanrılarda yaratmış olamaz mı? dünyayı oluşturan evren bir şimsek Tanrısı,deniz Tanrısı niye oluşturamasın? ne farkı var? niye mümkün olmasın?

İnsanı Yaratıcıya götüren sadece ilk/başlangıç mıdır? insanın kendiside dahil evrende algıladığı herşeyin bir etkisi yok mudur?


bide şöyle sorayım;insan bazen eline bir çakmak aldığı zaman bunun nerden geldiği,nasıl oluştuğu ,üretildiği kısaca nasıl var olduğunu sorgular mı? ..bu da mı doğal zihniyet sorgulamasıdır...yada aynı şeyi en temel ihtiyacımız 'su' için soralım ...sonuçta ortada bir eser var demi? çakmak ve su ikiside bir eser..öyleyse su hep vardı demekle? çakmak hep vardı demek arasındaki fark ne?

bu görüşleriniz ideoloji yada inançtan öte mi? bana göre değil..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Yaratmak, oldurmaktirr ve vari olduran tek turde insanogludur ve kendi turu icin, eliyle, adina, ait monolog olarak oldurmustur. Boylece, vara olmak ilistirilmistir.

Dolayisi ile; " A nasil oldu, olustu? sorusu ve cevabi; hem sorun, hem celiski, hemde yaratilis icin soru ve cevaptir. Cunku A var degilse; zaten oldurulmaz.
Dolayisiyle tanrisal yanasim; olmak temelli yanasimdir. Olmakta tamamen insanoglunun oldurmasidir ki buna, tum soyutlar, tum ideolojik inancsal dogrusallar ve tanri oldurumu da dahildir. Tanriyi ve soyutu olduran insanoglu varidir.

A'yı tanrı olarak düşünüp, A nasıl oluştu diye sorduğumuzda da aynı noktaya çıkıyoruz ne yazık ki..Tanrı vardır/yoktur sorunu beni aydınlatmıyor..Sadece kendi seçimim doğrultusunda öznel temellendirmemden yana dayanaklar sunuyor bana...Ya da sorunu ontolojiden koparıp sadece bilgisel/algısal/kişisel yansımalarla başbaşa bırakıyor beni..Varın zaten var olduğundan yola çıkarsak-ki bunu da algıyla sınırlarsak- yok-yokluk kavramlarına da yeni tanımlar/içerikler bulmak lazım gelir.

Var, vardır
Yok,yoktur..Bir varmış, bir yokmuş...-)
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Varın zaten var olduğundan yola çıkarsak-ki bunu da algıyla sınırlarsak- yok-yokluk kavramlarına da yeni tanımlar/içerikler bulmak lazım gelir.

Var, vardır
Yok,yoktur..Bir varmış, bir yokmuş...-)

:) yani üstadlar bu görev sizlere düşüyor:) küçükleri aşar:) gereğini yapın artık, göreve davet ediyorum :)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
A'yı tanrı olarak düşünüp, A nasıl oluştu diye sorduğumuzda da aynı noktaya çıkıyoruz ne yazık ki..Tanrı vardır/yoktur sorunu beni aydınlatmıyor..Sadece kendi seçimim doğrultusunda öznel temellendirmemden yana dayanaklar sunuyor bana...Ya da sorunu ontolojiden koparıp sadece bilgisel/algısal/kişisel yansımalarla başbaşa bırakıyor beni..Varın zaten var olduğundan yola çıkarsak-ki bunu da algıyla sınırlarsak- yok-yokluk kavramlarına da yeni tanımlar/içerikler bulmak lazım gelir.

Var, vardır
Yok,yoktur..Bir varmış, bir yokmuş...-)

Yok ve yokluk kavramlarinda yeni tanim ve icerige gerek yok. Cunku yok ve yokluk varlanan varin, uc turlu yoklanmasidir. Bunu aciklamadan once tek basina yok olmaz "ne yok?" sorusunun bir cevabi vardir ve verilmistir. Iste o cevap zaten varlanan vardir. Sorulan yok ile ilgili sorunun cevabi da yoklanan var olacaktir.

Buradaki var ve varlanma, insanogluna yansiyanin algi ile kavramlasarak ozdeslesmesidir. Iste bu varlanan var, diyelim tanri; daha sonra ya varlanan var olarak kalir ve "tanri var" denir, ya da yoklanan var olarak kalir ve "tanri yok" denir. Varlanan varin varlanmasi/yoklanmasi kararsiz kalirsa da "tanri bilinemez/soylenemez/aciklanamaz v.s." denir.

Gelelim uc turlu yoka;

Absent- yani varlanan varin o an yer ve durumda orada bulunmamasi.- Ali yok, param yok.
Extinct- varlanan varin varliginin artik yansimamasi/gozlem vermemesi- Dinazorlar.
Not/non exist- Varlanan varin, gozleme yansimamasi ya da aklin inancinda yer almamasinin var/yok tartismasi-tanri gibi.

Iste burada varlanan var kavram olandir ve bu kavram insanoglu kullanim ve paylasimda ve de sahiplik ve sabitlikte tuttugu surece vara/yoka, inanmaya/inanmamaya ifade olarak tasindigi surece ve de kavram olarak bir anlam ve icerigi oldugu ve onun ile bir bag kuruldugu surece varlanan olarak kalacaktir.

Insanoglu tarihine bakildiginda bir suru soyut kavramlar tarihsel etik donemlerini yitirdikce kullanim/paylasim ve hafizadan kalkar. Ayni sekilde bilimsel gozlem verenler de evrimsel gelisim, ya da teknolojik gelisim sonucu ortadan kalkinca, kavraminin da zaman icinde kullanilip paylasilmadikca ortadan kalktigi gorulur.

Insanoglu zaten yasamini 500 v.s. kelime ile gecirmektedir. Bu temelde de zamanla kullanilmayan kavramlar unutulur. Ama onu kullananlar kaldikca da hatirlanir.

O yuzden bir varmis bir yokmus olan varlanan kavramin ifadesidir. Ya da varlanan kavramin tedaulden hem gozlem hem de akilda yer etmesi olarak kalkmasidir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
üstat 2 yazınızıda okudum.. düşünen her insanın zihninden geçenleri özet biçimimde çok güzel ifade etmişsiniz.. bendekonu ile algılarımı sorularımla ifade edeyim;

Öncelikle; evren hep vardı ile Tanrı hep vardı arasında ne fark var? varsa bu fark bilimsel mi?

Evet bilimsel cunku evren yansiyor ve gozlem veriyor. Ayrica evrenin yansi ve gozlemini alan insanoglu da bu mekanda bir parca. Tanri'nin varligi ise akilda, inancta ve pozitif dusunce ve davranistadir, oyle kaldikca da onu akilda tutan icin de var olmaya devam edecektir. Yalniz burada onemli bir nokta var. Tanri varligini aklinin inancinda tutan bir kisi, mutlaka kendice onu somut bir fenomen ile ozdeslestirmistir (put, ilah, pitoresk, evren, madde, varolus, Muhammed, Kuran v.s.) iste bu kisi eger aklinda tanri ile ozdeslestirdiginin tanri olmadigini algilar ise, o zaman ya tanrisiz kalir, ya da baska bir ozdeslestirecek fenomen arar.

Ilk insanoglu, bunu yerine gore aya, gunese, yildizlara, hatta agaca v.s. kadar indirgeyerek cok tanrili idi.

Isye tam da bundan dolayi teolojik olarak tanrinin varliginin akilci inancsal ideolojileri cok cesitlidir ve din felsefeleri de cok cesitlidir.

Bu konuda benim bu sitede cok aciklayici bir yazim var. Istersen bulur ve linkini veririm.

eğer evren hep varsa..bir ilki/başlangıcı yoksa..ve evrende oluşan herşey evrilme ise... sizce evren bir akla yada benzeri birşeye sahip mi?

Evren sahip degil, beyin olarak "en gelismis" insanoglu sahip ve bu evrimsel olarak siralaniyor. Tabi bu ucsuz/bucaksiz evrenin okyanusundaki bir damla bile olamayan dunya ile ilgili, yani dunyevi. Bilim her turlu kavramini dunyaya gore ve dunyevi ortaya koyuyor. Oyuzden bir yerde evren =dunya olmus oluyor. Ama bugun dunya disindaki alanda kalan evren mekani hakkinda ortaya konabilen her seyin disinda kalan her turlu akilci soru/cevap bir spekulasyon, varsayim ve epistemoloji ustunden baska bir icerik tasimaz. Oyuzden akil dahil, her turlu insanoglu algi/bilgi ve kavraminin dunyevi oldugunu unutmamak gerekir.

Madem evrenin ilkini çözemiyoruz o zaman insanın ve dünyanın ilkine gelelim..bunların bir ilki var mı? bilim bu konuda ne diyor? eğer bu konuyuda bilemiyorsak bu temelde soruyorum; bu evren; insan ve dünya gibi 2 tane muhteşem eseri ortaya koyabiliyorsa oluşturabiliyorsa yada oluşumuna izin veriyor yardımcı oluyorsa v.s....mitolojideki anlamı ile Tanrılarda yaratmış olamaz mı? dünyayı oluşturan evren bir şimsek Tanrısı,deniz Tanrısı niye oluşturamasın? ne farkı var? niye mümkün olmasın?

Bilim evrimsel gelisme olarak bunlari bildigince ve gozlemledigince acikliyor. Dedigim gibi senin aklin hep bir tanri ariyor ve ona gore soruyor cevapliyor. Buradaki soru ise "neden sen bir insanoglu turu olarak illa tanrilastirmaya yoneliyorsun?" sorusuna senin verecegin yanittir. Ayrica nasil bir tanrilastirmadan bahsediyorsun, bunun da senin aklinda bir olusmuslugu gerekir. Zaten evren=tanri yaparsan, panteist olursun. Bunlari daha once acikladim. Cunku her aklin tanrisi kendini inandirdigi ve kendine dogruladigi ve ozdeslestirdigi bir fenomen temelindedir. Sen once bu konuda kendi tanri anlam ve icerigini ortaya koyki, onun uzerine konusalim. Yoksa tanri genelinin kavramdan ote bir anlam ve icerigi yoktur. Bunlar verildiginde tanri akilda yaratilir ve fenomen ile ozdeslestirerek inancsal ve ideolojik akilda dogrulanir. Ayrica senin dedigin tanrilari zaten insanoglu cok tanrili doneminde ortaya hem tanri hem de tanrica olarak ustelik cizimleriyle, pitoreskleriyle koymus. Eski yunan bu konuda en zengin tanri/tanricaya sahip. Zeus'u Apollon'u, Artamis'i v.s.

İnsanı Yaratıcıya götüren sadece ilk/başlangıç mıdır? insanın kendiside dahil evrende algıladığı herşeyin bir etkisi yok mudur?

Insani yaraticiya akil olarak goturen sordugu sorulardan ve bilimsel yanit alamadiklarindan dolayi aklin bu sorulara verdigi cevap tatminidir. Ayrica en buyuk etken, insanoglunun kendisini de sadece ortaya koydugu fenomenler gibi algilayip, onlardan bir parca olmasi ve kendi kim ve de belirleyici, yaratici ve belirtici faktor ozelligini gorememesidir. Eger kimin kendi oldugunu algilarsa, tanri konusu sona erer. Yani algiladigi her fenomeni kendi akli ve gozlemi ile kavramlastiranin kendi oldugunu.

bide şöyle sorayım;insan bazen eline bir çakmak aldığı zaman bunun nerden geldiği,nasıl oluştuğu ,üretildiği kısaca nasıl var olduğunu sorgular mı? ..bu da mı doğal zihniyet sorgulamasıdır...yada aynı şeyi en temel ihtiyacımız 'su' için soralım ...sonuçta ortada bir eser var demi? çakmak ve su ikiside bir eser..öyleyse su hep vardı demekle? çakmak hep vardı demek arasındaki fark ne?

Zaman insanoglunun bir urunudur ve bilimin en onemli degerlerinden biridir. Bir seyin bir seyden once/sonra oldugunu bilim deney, gozlem ve olcum ile ortaya koyar. Insanoglundan once suyun oldugunu soylersek, cakmaginda bir insanoglu urunu oldugunu soylersek zamansal olarak hangisinin once/sonra oldugu ortaya cikar. Dogal zihniyet sorgulamaz, sadece dogrular, kanitlar, sabitler, sahiplenir, tartisir, savunur, karsi cikar ve butun bunlari anlam ve icerik verdigi kavramlara ideoloji ve inanc yolu ile teslim ederek ve yasamini harcayarak yapar. Cunku kendi varliginin, birinin, yetisinin v.s. farkinda ve bilincinde degildir. Ya kendini bir maddeye esitler ve maddesel savas verir (izmler) ya da tanriya ve/veya dogaya, evrene, evrime mahkum kilar, teslim eder kul olur.

bu görüşleriniz ideoloji yada inançtan öte mi? bana göre değil..

Ideoloji ve inanctan ne algiladigina bagli. Ideoloji ve inancin her bir cesidinin ve hic birinin temeli, tabani insanoglu degildir. Hepsi ya metafizik, ontolojik/teolojik ya da etik (milli, dini, ahlaki, siyasi, geleneksel, toresel, toplumsal v.s.) kavramlarin kabullu/redli, varli/yoklu, inanmali/inanmamali savasimini verir.

Iste benim yaptigim tum bunlarin tum resminin gozlemini ve sorununu ortaya koymaktir. Hic bir ideoloji, inanc ve dogru penceresinden bakmadan. Disaridan bakis acisi ve notr algi ile. Sorunun temeli de insanoglu numenal yetisinin insani ve insanligi yansitmadigi, algilamadigi, bilinc ve farkindaliga cikarmadigi, bilimsel, bilissel ve kavramsal olmadigi v.s. dir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
:) yani üstadlar bu görev sizlere düşüyor:) küçükleri aşar:) gereğini yapın artık, göreve davet ediyorum :)

Gorev insanoglu turunun birer birleri olarak herkese dusuyor. Cunku birey bilinci ve insanoglu temelli insandisi ve insanlikdisi dogal zihniyetin sorunlarini algilamak, gorebilmek ve kendi dahil bunlarin bilinc ve farkina varabilmek, ancak birey bilinci ve bunun kisinin kendi kendini sorgulamasi ile mumkundur. Disaridan siringa ile bilinc verilmez ve sorun gosterilmez. Kisi bunu kendi kendini sorgulayarak yapmalidir.

Bu temelde bizim yaptigimiz bu sorunun gorunebilmesi icin sorunu dile getirmektir. Gerisi okura ve kisiye aittir.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Üstadım öncelikle ayrıntılı cevaplarınız için teşekkür ederim.. sizin benimsemiş olduğunuz yol ve yöntemlerle görüşlerinizi net bir biçimde ifade etmişssiniz ayrıca bunun içinde teşekkürler..ben şimdi yanıtlarınıza karşı bire bir yeni sorgulamalar/sorular sormayacagım..tüm bunların üzerine genel görüşlerimi paylaşacağım.. ama öncelikle şu sorunuza cevap vermek istiyorum;

...neden sen bir insanoglu turu olarak illa tanrilastirmaya yoneliyorsun?" ....

mitolojik Tanrılar örneğini sorumun sizdeki algısını güçlendirmek için yazdım..inanın zihnimi böyle bir yöne zorlamıyorum.. zihnimi Tanrının varlığı yönünde iten düşüncelerim olduğu gibi zaman zaman yokluğu yönüne iten düşüncelerde oluşuyor elbette..zaten belli bir eşiği geçmedikten sonra inancın böyle birşey olduğunu düşünüyorum..şöyle bir örnek vereyim; Hz Mevlananın sohbetleri sırasında biri ayağa kalkmış ve şöyle demiş..._hocam ben Tanrının varlığına 1000 tane delil gösterebilirim...kendince anlat bakalım birkaçını cevabını bekliyormuş ama aldığı cevap şu olmuş...- öyleyse senin Tanrının varlığından 1000 defa şüphen var ! ... işte belkide delille inanmanın bedeli budur:)

üstadım bilindiği ve görüldüğü üzere Tanrının varlığı/yokluğu hakkında bilimsel,felsefi,akılsal,mantıksal v.s deliller,işaretler yetersiz.. sorular cevapsız..birçok şey bilinemiyor.. siz bu durumun insanı Tanrıya götüren sebeblerden biri olduğuna işaret etmişsiniz.. bu görüşünüzde bende mevcut olmasada doğrulanamaz ve yanlışlanamaz bir görüş..olabilirde olmayabilirde..ben bu yönüne değil kendi açımdan şu yönüne dikkat çekmek istiyorum; Büyük dinlerdeki sınav dünyası öğretisine göre Tanrının varlığına inanmak , zaten inancın ötesinde bir yolla mümkün olmamalı ..öyleyse Tanrıya inanmamak için bir sebebde yok.. bilimsel olarak ispatlansaydı.. dinlerdeki anlamı ile inancın anlamı/içeriği sarsılmaz mıydı?

bakın daha yeni balkonda bir sigara içerken aya baktım..saçma sapan orada parlayan bişey..aklımdam şu geçti.. bu ay birgün çekip gitse.. ayı gören bizler..görmeyenlere desek ki ya bir zamanlar bir ay vardı geceleri parlardı hilali vardı dolunayı vardı falan...anlattımız kişi hadi lem ! gözlemleyemiyorum hani nerde dese...bizde ya bakın eskiden burdaydı işte hatta denizlerin kıyılarına bakın izi burda işte... o gidince artık denizler eskisi gibi dalgalanmıyor bakınsana deniz dalgaları eskiden aşındırdığı yere artık yılın hiçbir zamanında ulaşamıyor..gibi bir delil göstersek ...karşımızdaki adam ha ha ! fıtrtına çok olmuştur eskiden ondan böyle olmuştur dese......örnek pek olmadı belki ama anladınız bence siz beni:) kıssasdan hisse üstadım; ay çekip gitse 5 yıl sonra onu görenler bile unutup inanmaya bilirler artık...işte insandaki numenlerin çalışma sistemi kabaca böle bişi bana göre..ben bu sebeble sadece gözlem veren ve bilimsel bir biliş sistemini kendime tek bir yol /yön olarak benimseyerek, yargılamalara/kararlara varmayı kişisel olarak yeterli bulmuyorum..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Benim acimdan konu tanriya inanmak/inanmamak degil, tanri kavramina onu ifade etmek icin ve/veya ona bir anlam ve icerik vermek icin ve de bir bag kurmak icin ihtiyac duymamak, yani tanridisilik.

Tanri bilimsel degil ki, bilim onun ile ilgilensin. Tanri varlik ve inancsal olarak metafizigin, teolojik konusudur. Bilim ve bilimsellik ile ilgisi yoktur. Yalniz her bilim adami kisisel olarak tanri ile ilgili bir ifadeye sahip olabilir, ama; bu da bilimi ve bilimselligi baglamaz.

Burada onemli olan bir konu bilim ve bilimselligin her zaman inancin sabitligini ve kesinligini her yeni bilgilemesiyle curutmesidir. Diyelim Bilgi toplami X olsun. Bugune kadar bilimce bildirilen de y olsun ve z de bilinmeyen ve/veya bilinecek olan olsun. Formulumuz; X= y+z dir. Iste inanc bu z nin icindedir ve y nin gelismesi demek z nin azalmasi yani sadece bilinmeyenin degil, inancinda azalmasi demektir. Oyuzden bilim ve bilimselligi algilamanin paraleli zaten dinlerin ve inancin sarsilmasi anlamina gelir.

Ay konusuna gelince onu ben baska baslikta yoklari aciklarken, extinct,yani var olan varligin artik yoklugu olarak aciklamis ve dinazor ornegini vermistim.

Ayrica orada kavramlarin kaliciligin/geciciligini de aciklamistim. Bizde bir atasozu vardir "Gorusten irak olan gonulden de irak olur" diye. Zaten evrimlesmede budur. Hemen hemen hergun bir suru yeni canli cesidi kesfedilmekte ve bir suru olan canli cesidide yok (extinct) olmakta ve hatta extinct olmus bazi turler yeniden kesfedilmektedir. Iste o yuzden hersey degisim, donusum, baskalasim ve olusumdur. Bu bile basli basina aklin sabit bir tanrisi olmasina terstir. Bir soz vardir "degismeyen tek sey degisimin kendisidir" eger bunu algilarsan, zaten otomatikman sabit, degismez, kesin, mutlak v.s. inanclar, ideolojiler ve tanrilar kendi kendini elimine eder.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
biliyorum üstadım..inanın zaten aya bakınca sizin dinazor örneğiniz geldi aklıma..onlar getti bu da getsin dedim bir an:) esinlenerek verdiğim bir örnekti ....bi de ay beni küçüklükten beri hep etkilemiştir..gökyüzünde bir garip,iğreti duruyor sanki:) bu bir çok fenomenden/olayda etkilenme işinide seviyorum/sevmiyorum bazen üstadım..duruma göre numenlerimizi sürekli sağa sola sürüklüyor,sukunete yer bırakmıyor sanki:)
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Yok ve yokluk kavramlarinda yeni tanim ve icerige gerek yok. Cunku yok ve yokluk varlanan varin, uc turlu yoklanmasidir. Bunu aciklamadan once tek basina yok olmaz "ne yok?" sorusunun bir cevabi vardir ve verilmistir. Iste o cevap zaten varlanan vardir. Sorulan yok ile ilgili sorunun cevabi da yoklanan var olacaktir.

Buradaki var ve varlanma, insanogluna yansiyanin algi ile kavramlasarak ozdeslesmesidir. Iste bu varlanan var, diyelim tanri; daha sonra ya varlanan var olarak kalir ve "tanri var" denir, ya da yoklanan var olarak kalir ve "tanri yok" denir. Varlanan varin varlanmasi/yoklanmasi kararsiz kalirsa da "tanri bilinemez/soylenemez/aciklanamaz v.s." denir.

Gelelim uc turlu yoka;

Absent- yani varlanan varin o an yer ve durumda orada bulunmamasi.- Ali yok, param yok.
Extinct- varlanan varin varliginin artik yansimamasi/gozlem vermemesi- Dinazorlar.
Not/non exist- Varlanan varin, gozleme yansimamasi ya da aklin inancinda yer almamasinin var/yok tartismasi-tanri gibi.

Iste burada varlanan var kavram olandir ve bu kavram insanoglu kullanim ve paylasimda ve de sahiplik ve sabitlikte tuttugu surece vara/yoka, inanmaya/inanmamaya ifade olarak tasindigi surece ve de kavram olarak bir anlam ve icerigi oldugu ve onun ile bir bag kuruldugu surece varlanan olarak kalacaktir.

Insanoglu tarihine bakildiginda bir suru soyut kavramlar tarihsel etik donemlerini yitirdikce kullanim/paylasim ve hafizadan kalkar. Ayni sekilde bilimsel gozlem verenler de evrimsel gelisim, ya da teknolojik gelisim sonucu ortadan kalkinca, kavraminin da zaman icinde kullanilip paylasilmadikca ortadan kalktigi gorulur.

Insanoglu zaten yasamini 500 v.s. kelime ile gecirmektedir. Bu temelde de zamanla kullanilmayan kavramlar unutulur. Ama onu kullananlar kaldikca da hatirlanir.

O yuzden bir varmis bir yokmus olan varlanan kavramin ifadesidir. Ya da varlanan kavramin tedaulden hem gozlem hem de akilda yer etmesi olarak kalkmasidir.
Var/yok karşıtlığında bir sorun var zaten..Her türlü karşıtlık, ister soyut, ister somut olsun gözlem verir.Savaş/barış veya sevgi/nefret,sağ/ölü vb..Oysa varlık karşıtı sayılan, "yokluk", kendine ilişkin bir gözlem veremez.Başka bir "şey"le ilişkilendirilerek onun var olmadığına dair bir işaret verir.Böylelikle "karşıt" da sayılamaz bence..Yani varlık kavramının karşıtı yoktur..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Var/yok karşıtlığında bir sorun var zaten..Her türlü karşıtlık, ister soyut, ister somut olsun gözlem verir.Savaş/barış veya sevgi/nefret,sağ/ölü vb..Oysa varlık karşıtı sayılan, "yokluk", kendine ilişkin bir gözlem veremez.Başka bir "şey"le ilişkilendirilerek onun var olmadığına dair bir işaret verir.Böylelikle "karşıt" da sayılamaz bence..Yani varlık kavramının karşıtı yoktur..

Yokluk varligin karsiti degil, varligin negatif/olumsuz ifadesidir. Yokluk var olan birseyin yukarida acikladigim uc sikta olumsuz ifadesisir.

Yalniz Derrida'ya gore birlesik karsitliklarda mutlaka biri digerine gore tercih edilir. Baris savasa, sevgi nefrete, sag oluye nazaran tercih edilen ve baskin karsitliktir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Yaratilis "Teorisi" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis

"Tanri bilimsel degil ki, bilim onun ile ilgilensin. Tanri varlik ve inancsal olarak metafizigin, teolojik konusudur. Bilim ve bilimsellik ile ilgisi yoktur. Yalniz her bilim adami kisisel olarak tanri ile ilgili bir ifadeye sahip olabilir, ama; bu da bilimi ve bilimselligi baglamaz.

Burada onemli olan bir konu bilim ve bilimselligin her zaman inancin sabitligini ve kesinligini her yeni bilgilemesiyle curutmesidir. Diyelim Bilgi toplami X olsun. Bugune kadar bilimce bildirilen de y olsun ve z de bilinmeyen ve/veya bilinecek olan olsun. Formulumuz; X= y+z dir. Iste inanc bu z nin icindedir ve y nin gelismesi demek z nin azalmasi yani sadece bilinmeyenin degil, inancinda azalmasi demektir. Oyuzden bilim ve bilimselligi algilamanin paraleli zaten dinlerin ve inancin sarsilmasi anlamina gelir."

üstteki 2 paragraf sizden alıntı. yazıyı tam kavrayamamış olabilirim.ancak son olarak bilimsel gelişmenin neden tanrı ve din inancını sarstığını anlayamadım, tersi olamaz mı? z azaldıkça inanç da azalıyor."y ler bilinen olduğu için tartışılıp inanç kategorisine taşındırılmaz.çünkü inanç bilinmeyen bir şey olmalı ki farklılık oluştursun."diyebilirsiniz fakat ya bilinenler şahıslarca farklıysa.ya benim daha önce gördüğümü, duyduğumu, bildiğimi sizler bilmiyorsanız aynı formül üzerinden nasıl anlaşıcaz.burda esas bilim mi gerçek mi .bilim gerçeği bulana kadar kaç kişi ölür, ne kadar zaman geçer bilinmez.belki olur.belki bilim x i tamamlar. tamamladığı gün tanrının varlığı ispatı hiç olmuycak gibi neden düşünüyoruz.böyle bir ihtimal yok mu? neden? . kimileri bilimsel verileri dinindekilerle benzeştirip inancını kuvvetlendirebiliyor. size göre de bilim hem tanrının varlığıyla ilgilenmiyor. hem de inançlardan biri olan tanrı varlığı inancını zayıflatıyor.

Inanc, bilimsel olmayan; insanoglu aklinin ortaya attigivarliksal, ideolojik, etik v.s. degerler, veriler ve tabulardir. Buradaki inanc, dini uygulamali inanc anlaminda degildir. herhangibir seyi bilmek yerine ona inanmaktir. Mesela Galile, ilk defa dini inanca karsi bir olgu ortaya koymus ve bunu cani ile odemistir. Darwin'den once akilli tasarim inanci yoktur. Inanc bilinemez olan degil, inanilan bilgidir. Yani sosyal bilgidir. Konu bilginin sahislarca bilinmesi degil; bilimin bildirdikleridir. Bunun kisilerin bilip bilmesi ile ilgisi yoktur. Bilim gercegi de aramaz, bilimsel gercek; teorisi test edilmis, gozlemlenmis olgulardir. Bunlar da yine gozlem ile yanlislanabilir. O yuzden bilimde kesinlik ve suphe yoktur. (Bunun ile ilgili baslik var)

Tanrinin varliginin ispati, akil olarak inanmaya ihtiyac duyanlar icin gecerlidir. Cunku tanri fenomenal degil, numenal bir kavramdir. Ben bilimden degil, bilimin bilimselliginden bahsediyorum. Cunku gunumuzde, hem "inancsal bilim" hem de "bilimsel inanc" korunmakta ve bilimin bilimselligi inanc ile bulanmaktadir.

Iste bu temelde neyin bilimsel, neyin inancsal oldugunu; olgu, teori, teori test ve gozlem farklilastirir. Ama aklin boyle bir sorunu yoktur. Yeterki kendini bir seyin dogru/gercek olduguna inandirsin. Tanri varligi, metafizigin teolojisinin konusudur. Bilimin bilimselligi ise bilgi, olgu, gozlem, teori, teori test ve yanlislanabilirliktir.

Bilimin bilimselligi varlik degil; varligin gozlemidir. Insanoglunun ontolojik varlik tartismasi, ayni teoloji gibi metafizigin konusudur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Yaratilis "Teorisi" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis

tmmdır,bilimsel gerçek durumunu anladım.bütün açıklamanı anladım.peki bilim metafiziğe ait inançları sarsabilir mi?

"Oyuzden bilim ve bilimselligi algilamanin paraleli zaten dinlerin ve inancin sarsilmasi anlamina gelir."
sadece şu sözünü anlamaya çalışıyorum,bilim ve bilimselliği algılamak örneğin metafizik konusu dye uyardığın tanrı varlığı inancını zedeler mi?

Soyle dusun. Bir bilim kisisi, hem bilim icin calisir, hem de kendi yasam ve iliskisi vardir. Sence hala neden bir suru bilim kisisi, tanrisal bir bagdan kurtulamazlar?

Bilim ve bilimsellik, kisisel olarak baska, gozlem olarak baskadir.

Mesela gozlem olarak tum din felsefelerini, dini felsefe temelinde qua felsefesi ile disaridan ve notr algi ile gozlemler ve insanoglu uzerindeki her turlu etki/tepkisinin bilimsel olgularini elde edebilirsin.

Ama inancli isen, sadece bir din felsefesini savunur, digerlerine karsi cikar, onlarla tartisirsin. Yani oda disina cikamazsin.

Oyuzden bilimsellik hem olanin gozlemi, hem de bilgisidir. Yani kisinin, kendi gorusu ortada yoktur. Kisi gozleme ya da yorumuna kendi gorusunu katarsa, o zaman ortada oda degil, odanin o kisinin subjektif degerlerinin penceresinden bakis vardir.

Oyuzden kisi ve onun kisisel degerler temelli gorusu, inanci, ideolojisi v.s. baskadir, kisinin bilimsel gozlemi baskadir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Yaratilis "Teorisi" Evrim ve Madde Ile Celismez Yaratilis

kafamda bilimle inancı iyice ayırdın. kafamda nerdeyse 2 beyin var.bilimsel beynim,inançsal beynim.
ama demek istediğini anladım. örneğin inançsal beynimle mantıksal olarak bazı şeyleri kabul edebilirim fakat bilimsel beynimle birşeyleri kabul etmek için bazı şartlar var. rager that!!

Konu farkliliktan ziyade gozleme tasimaktir. Bilim ve bilimselligi gozleme tasiyabilirsin, ama inanc ve ideolojiyi ancak kendini inandirir ve kendine dogrularsan, o zaman gordugunle ozdeslestirirsin. Inanc beyni isletmez, sadece hafizadan kullandirir. Bilimsellik ise, beyni sorgulatir ve dusundurur.

Satrlarda, inancsalliktan farkini koymak icin vardir. Cunku sinirlilik inancsalliktadir. Bilimsellik ise sinirsiz ve ozgurdur. Cunku aklin inanc siniri ile degil; serbest beyin ile gozlemler.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Çok iyi bir konu daha. Eski fakat tartışılabilir. Konu günceldir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst