Forumumuza Hoş Geldiniz
Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!
- 25 Ocak 2017
- 848
- 8
- 18
İnsanlarla iyi geçinelim.
Ne kadar sevmediğimiz milyonlarca insan çeşidi olursa olsun bu dünyada tek değiliz.Bir imece gerekiyor.
Birilerinin mahkeme davalarına bakarken öte yandan birilerinin de fırında ekmek yapması gerekiyor.
Durkheim'in organik dayanışmacı toplumundan bahsediyorum.
Kendimizi unutmayalım.
Birisini düşünün ki sizinle ağlayıp sizinle gülen sizinle hasta olup sizinle turp gibi olan(anneniz dışında).
Bu kendimizden başkası olamaz.
Kendinize yatırım yapın.Canınız ne istiyorsa* yapmaya çalışın.Mutlu edin kendinizi.
*: Zararsız şeyler
İnandığınız bir din varsa ona sıkıca sarılın.
Şu nacizane ömrüm boyunca bir şey tecrübe edebildiysem o da manevî kavramlarının temelinin doğrudan veya dolaylı bir şekilde dine dokunduğudur.
Bir dine inanmıyorsanız da sorun yok.Günümüz toplumunda saygı kavramı eskiye nazaran gözlü görülür ilerleme kaydetti.Size saygı duyulur.
Fakat bir dininiz varsa sıkıca sarılın çünkü bir Yaratıcının varlığı kesin ve ona bir şekilde ulaşmak gerek!
Bol bol kitap okuyun.
Her fırsatta bunu tavsiye ediyorum.Biliyorum dikte ediyor gibi geliyor ancak bununla mükellefiz.
Hayatın her anında illaki kutsal kitapları okuyacağız diye bir şey yok.
Sevdiğiniz yazarlar tarafından kaleme alınmış kitapları şöyle bağrımıza basıp sıkıca sarılalım olur mu?
İyi yazılmış bir kitaptan aldığım tadı karamelli Dido'dan almıyorum şahsen.
Çevrenize bakmayın.
O kadar vasat veya vasat altı insanlarla var ki toplumumuzda maalesef.
Değişmiyor ki adam.Kitabın üçüncü sayfasına gelince "Başın ağrıdı,sigaraya çıkacağım ben." diyor.
Bunlara takılıp "Ya ne uğraşacağım.Bataklığa girmişiz bir kere." dediğimiz anda ağzınızda çamur tadı hissedebilirsiniz.
Merkez noktanız çevre değil kendiniz olsun.
Bir işin ucundan tutun.
Bir işten yorulunca diğerine geçin.Yorgunluğun aslı sıkılmadır.
Yorgunluk, "Kolumu kaldıracak halim yok." deriz ya şöyle içli içli.Bu yorgunluktur.
Diğer türlüsü rehavettir.
İnsanların gözüne bakın.
Şimdi diyeceksiniz ki nereden geldik buna azizim.
O kadar etkili ki...
Bir kadın gözlerinin içine bir baksanız aşık edersiniz.
Bir annenin gözlerinin içine bir bakarsanız mutlu edersiniz.
Bir patronun gözlerinin içine bir bakarsanız zam elde ederseniz.
İnanmazsanız bir deneyin.Belki kısa vadede gerçekleşmez ancak uzun süreçte bu yapılırsa insanlarla iletişiminiz bir dolar olsa 6 değil 66 olur.
Ekonomimizle ilintili bir madde vererek de bugünlük yazımı bitirmiş olayım.
Umarım yaşadığım dünya daha da güzelleşir.
Daha kaliteli insanlarla ve dolayısıyla hayatlarla karşılaşabilirim.
Dostça kalın.
Ne kadar sevmediğimiz milyonlarca insan çeşidi olursa olsun bu dünyada tek değiliz.Bir imece gerekiyor.
Birilerinin mahkeme davalarına bakarken öte yandan birilerinin de fırında ekmek yapması gerekiyor.
Durkheim'in organik dayanışmacı toplumundan bahsediyorum.
Kendimizi unutmayalım.
Birisini düşünün ki sizinle ağlayıp sizinle gülen sizinle hasta olup sizinle turp gibi olan(anneniz dışında).
Bu kendimizden başkası olamaz.
Kendinize yatırım yapın.Canınız ne istiyorsa* yapmaya çalışın.Mutlu edin kendinizi.
*: Zararsız şeyler
İnandığınız bir din varsa ona sıkıca sarılın.
Şu nacizane ömrüm boyunca bir şey tecrübe edebildiysem o da manevî kavramlarının temelinin doğrudan veya dolaylı bir şekilde dine dokunduğudur.
Bir dine inanmıyorsanız da sorun yok.Günümüz toplumunda saygı kavramı eskiye nazaran gözlü görülür ilerleme kaydetti.Size saygı duyulur.
Fakat bir dininiz varsa sıkıca sarılın çünkü bir Yaratıcının varlığı kesin ve ona bir şekilde ulaşmak gerek!
Bol bol kitap okuyun.
Her fırsatta bunu tavsiye ediyorum.Biliyorum dikte ediyor gibi geliyor ancak bununla mükellefiz.
Hayatın her anında illaki kutsal kitapları okuyacağız diye bir şey yok.
Sevdiğiniz yazarlar tarafından kaleme alınmış kitapları şöyle bağrımıza basıp sıkıca sarılalım olur mu?
İyi yazılmış bir kitaptan aldığım tadı karamelli Dido'dan almıyorum şahsen.
Çevrenize bakmayın.
O kadar vasat veya vasat altı insanlarla var ki toplumumuzda maalesef.
Değişmiyor ki adam.Kitabın üçüncü sayfasına gelince "Başın ağrıdı,sigaraya çıkacağım ben." diyor.
Bunlara takılıp "Ya ne uğraşacağım.Bataklığa girmişiz bir kere." dediğimiz anda ağzınızda çamur tadı hissedebilirsiniz.
Merkez noktanız çevre değil kendiniz olsun.
Bir işin ucundan tutun.
Bir işten yorulunca diğerine geçin.Yorgunluğun aslı sıkılmadır.
Yorgunluk, "Kolumu kaldıracak halim yok." deriz ya şöyle içli içli.Bu yorgunluktur.
Diğer türlüsü rehavettir.
İnsanların gözüne bakın.
Şimdi diyeceksiniz ki nereden geldik buna azizim.
O kadar etkili ki...
Bir kadın gözlerinin içine bir baksanız aşık edersiniz.
Bir annenin gözlerinin içine bir bakarsanız mutlu edersiniz.
Bir patronun gözlerinin içine bir bakarsanız zam elde ederseniz.
İnanmazsanız bir deneyin.Belki kısa vadede gerçekleşmez ancak uzun süreçte bu yapılırsa insanlarla iletişiminiz bir dolar olsa 6 değil 66 olur.
Ekonomimizle ilintili bir madde vererek de bugünlük yazımı bitirmiş olayım.
Umarım yaşadığım dünya daha da güzelleşir.
Daha kaliteli insanlarla ve dolayısıyla hayatlarla karşılaşabilirim.
Dostça kalın.
- 23 Ara 2012
- 4,763
- 319
- 83
İlaç tavsiyesi soran insanları anlamakta zorlanıyorum. Bazı insanlar da ısrarla ilaç öneriyor bazı durumlarda ve zarar verebileceklerini hiç düşünmüyorlar.
