Tanrı Hakkında Konuşmak çelişki midir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde DİN FELSEFESİ SEVDALISI tarafından oluşturulan Tanrı Hakkında Konuşmak çelişki midir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,129 kez görüntülenmiş, 11 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Tanrı Hakkında Konuşmak çelişki midir?
Konbuyu başlatan DİN FELSEFESİ SEVDALISI
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan SupremeFlation

DİN FELSEFESİ SEVDALISI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Kas 2020
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
yok
Seni seviyorum der genç kız gerçekten mi diye sorar erkek arkadaşı hayır der genç kız, erkek arkadaşı sezsizliğe bürünür ve bu nedensiz değildir genç kız önemli hiç bir şey söylemiyor gibidir çünkü bir eli ile verdiğini diğer eli ile almıştır.

Bazı insanlar tanrıya inanan kimselerin hikayedeki genç kız gibi olduklarını iddaa ederler ve onlara göre tanrı hakkında konuşmak inananların söylemleri doğrultusunda imkansızdır bu iki sebepten böyledir.

Bir tanrının bir çok sıfatı dünyada var olan ve dünyada anlaşılabilecek sıfatlardan oluşması.

İkinci olarak ise bu tanrı iyidir tanrı bilgilirdir söylemlerinin yanında aynı zamanda onun hakkında asla layıkı ile konuşamayız söylemidir.

Peki gerçekten hem tanrı hakkında asla layıkı ile konuşamayız diyip hemde tanrıya iyi bilgili gibi sıfatlar kullanamazmıyız.

Bu sorun din felsefesi tarihinde çok fazla yer edinmiştir bu soruna karşılık pek çok cevap üretilmeye çalışılmıştır bugün bunları incelicez.

Bazı düşünürler bu sorunu nedensellik üzerinden çözmeye çalışmışlardır mesela parçalanmış feci bir hale gelmiş bir ceset gördüğünüzü düşünün bu cesete iğrenç dehşet verici gibi ifadeler ile nitelendirebilirsiniz aynısı bunu yapan suçlu içinde yapabilirsiniz tanrıda tıpkı bu şekilde yaratılmışlar ile aynı sıfatlara sahip olsada bunlar tümüyle farklı anlamlardadır denilmiştir veya bulunduğu öznenin nesnenin durumuna göre farklı anlam kazanmıştır denilmiştir.

Bu görüş her nekadar başlangıçta makul gibi gözüksede en az iki temel mantık hatası içermektedir mesela nedenlerin sonuçlarına tam olarak benzer ifadeler ile nitelendirebildigi dogrumu bir dondurmacı nedeni olduğu dondurma ile nasıl bir nitelikte ortak özelliğe sahip olucak kabul edilsin ki bu durum her şey için böyle olsun bu durumda tanrıyı açıklamaya çalışırken saçmalık derecesine inmiş olmaz mıyız?

Mesela tanrı renkli olan şeylerinde sebebidir bu mantık ile tanrı renklidir mi demeliyiz veya tanrı maddi olan şeylerinden sebebidir. yine aynı akıl yürütme ile tanrı maddidir mi demeliyiz şu getirmez bir gerçek ki hiçbir teist bu açıklamalar ile mutlu olmayacaktır.

Bu probleme getirilen ikinci bir cevap ise metefor yolu ile yani mecaz açıklaması ile olmuştur bu açıklam ise tanrı hakkında olumlu ifadelerde bulunuriken onun yaratılmışlar ile arasındaki farklı gözetmeliyiz bu tür nitelendirmeleri metaforik bir açı ile değerlendirmeliyiz der.

Örneğin hükümetin su üstünde yüzdüğünü kastederiken burda bahsedilen devletin bir gemi olduğu manası değildir ancak yinede bu bize bir nitelik atfetmede yardımcı olur veya insanlara tilki derken bu cevap şeklide bir çok zaman benimsenmiş olsada yinede pek sağlam değildir mesela tanrı kale gibi sağlamdır dediğimiz zaman pekâla tanrının taştan bir kale olmadığını bunun tanrının kuvvetini gösterdiğini savunabiliriz eğer tüm tanrı yaklaşımlarını metaforik kabul edersek ozaman tanrı iyidir dediğimizde eminim ki hiç bir teist tanrı iyi değil burdaki anlam mecaz demiyecektir.

Bu cevapların alternatifinde felsefede olumsuzlama savunusu itibar görmüştür bu görüşü en çok savunan kimse ise Yahudi bir düşünür olan musa İbn meymundur ona göre
zihinde kendisini atfettiğin büyük anlam nedeniyle tanrıya olumyayıcı sıfatlar yüklemene hiç gerek yok.

Şimdi sana tanrıya mümkün olduğunca çok sayıda olumsuz sıfat atfedebileceğini buna karşılık onun hakkında herhangi bir olumyayıcı sıfatın kullanilmayacağını daha iyi anlayabilesin diye bazı örnekler vericem.

Mesela bir kişinin gemi diye bir şeyin varlığından haberder olmadığını düşün ve insanların bu kişiye gemiyi direk anlatamayacagı için şu şekilde anlattığı varsayalım birinci kişi onun arz olmadığını ikinci kişi mineral olmadığını üçüncü kişi yerde filizlenen bitki olmadığını dördüncü kişi bedeni olmadığını beşinci kişi yuvarlak olmadığını öğretsin ve bu böyle gitsin bu kimse her başka kişiyi dinlediğinde gemi hakkında bir fikre nitelendirmeye ulaştığı aşikârdır.

Maymun un bu yaklaşımı gerçekten makul mu peki aslında bakılırsa bu özel durumlara göre değişir. Yeni doğum yapmış olan bir anneye çocuğun erkek olmadığını söylerseniz tabi ki anne cinsiyeti kolayca anlaya bilecek ancak bir arkadaşına odanızda bulunan herhangi bir nesneyi açıklamaya bu şekilde çalışır iseniz bu sonsuza kadar gidebilir ve imkansız olabilir.

Kaldı ki meymun un bize sunduğu örnekte gemiyi bilmeyen kimse en sonunda onun bir tabut veya gardırop olduğuna düşünebilir.

Bu soruna verilen son cevap ise analoji savunusudur bu savunun en büyük takipçilerinden biri aquinas dır bu cevap ise şu şekildedir karabaş ve pati köpektir dediğimde buradaki köpek kelimesinin tek anlamda olduğunu anmakta zorlanmazsınız.

Ancak size yüz dersem bu sayı anlamında hem çehre hemde emir anlamında kullanıldığını düşünebilirsiniz ve burdan çıkartacağınız sonuç köpeğin tek anlamlı yüzün ise çok anlamlı şekilde kullanıldığıdır.

Analoji savunusu ise tam olarak bunun üzerinde durur ona göre kelimenin tek anlamlılık ve çok anlamlılık arasında üçüncü bir kullanım şekli daha vardır.

Bu da tanrıyı en iyi şekilde nitelendirendir ve bunu bize en iyi aquinas anlatır kelimeler der birincisi tanrı sonsuz ve kavranılması imkansız bir varlıktır bu yüzden tanrı ile yaratılmışlar arasında büyük fark vardır.

Bu yüzden bir kelime hem tanrıyı hemde yaradımışları tasvir edecek şekilde tek anlamlı olarak kullanılamaz örnek olarak tanrı bilgi sahibidir cümlesini alalım burada sıfat olarak kullanılan kelimenin tanrı için için ifade ettiği anlam kullandığımız kelimenin anlamı ile sınırlı kalmayıp onu aşmaktadır.

Buradan da anlaşılabileceği gibi bilgili kelimesi tanrı ve insanlar için aynı anlam ifade etmemektedir bu durum bütün kelimeleri kapsadığı için hiçbir kelime hem tanrı hemde kapsayacak şekilde tek anlamlı kullanılamaz.

Öte yandan tanrı ve yaratılmışlar için kullanılan kelimeler çok anlamlıda olamaz eğer her zaman tanrı hakkında konuşurken çok anlamlı ifadeler kullansa idik yaratılmışlar üzerinden tanrıya ulaşmamız imkansız olurdu ve bunun sonucu olarak tanrı hakkında kullanılan ifadelerin tanrı ve yaratılmışlar bakımından analojik bir şekilde kullanıldığı sonucuna ulaşabiliriz.

Bu analoji teorisi en güzel ve sade biçimde withgenstein felsefi soruşturmalar adlı eserinde açıklamıştır.

Şöyle demiştir:
Örneğin oyunlar dediğimiz fenomenlere bakın tahta oyunları kart oyunlarını top oyunlarını olimpiyat oyunlarını ve benzeri kastediyorum bunların hepsinde ortak olan şey nedir ortak olan bir şeyin bulunması gerekir gerekir.

Yoksa onlara oyunlar denemez demeyin sadece onların hepsinde ortak olan bir şeyin bulunup bulunamayacagını bakın ve görün çünkü onlara baktığınızda göreceğiniz şey onların hepsinde ortak olan şey değil benzerlikler ilişkiler ve onların bütün bir dizisi olacaktır tekrar edecek olursak düşünmeyin sadece bakın söz gelimi tahta oyunları ve bunlar arasındaki farklı türden ilişkilere bakın.

Şimdi kart oyunları geçin burada ilk gruptaki ile birçok benzerlik bulursunuz ancak fakat çoğu benzerlik kaybolur ve başkaları belirir top oyunlarına geçtiğimizde ortak olan şeylerin bir kısmı kalmamakla birlikte diğer kısımda kaybolmuştur.

Onların oyunların hepsi eğlencelimi peki satrancı dokuztaşla karşılaştırın veya her zaman için hepsi kazanma kaybetme oyunlarımıdır tek kişi tarafından oynanabilen bir iskambil kağıdı oyunu düşünün ve aynı şekilde birçok başka oyun gruplarını inceleyebilir ve benzerliklerin nasıl ortaya çıkıp kaybolduklarını görebilirsiniz.

Görüldüğü üzre analoji teorisi diğer 3 savunma şeklinde pek daha kuvvetli makuldur bu videoda tanrı hakkında konuşmak nedir çelişkilmidir bu görüşün savunmalarını nedir bunların inceledik videonun ikinci serisinde analoji teorisi ve tanrıyı kesin anlamda kavramadan onun varlığı hakkında argüman sunmanın mantıklı olup olmadığını çelişki olup olmadığını incelicez o güne kadar sağlıcakla kalınız.
 

DİN FELSEFESİ SEVDALISI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Kas 2020
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
yok
NOT :bu yazıyı başka forumlarda da bulabilirsiniz (anti doğmatik teist bir kimse )ancak o profilde bana ait lütfen yazıyı kaldırmadan önce benimle iletişime geciniz .
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Başlıkta soruyu görünce bunu bir soru sanıp yanıt verebileceğimiz bir şey olacak mı diye baktım, bir tür merak türevi sandım ve ne buldum? Okumayı deneyip, pişman olup bırakıp kendimi bunları yazarken buldum... Yazılarınız okumuyor bana göre vaaz gibi.. Üçüncü cümleden sonra kopuyoruz. Okumayı denemek o kadar sıkıcı ki.. Baştan bir varsayım, kurgul yargı ve (kişi tarafından doğrulanmış) bir şeyi (yeniden) doğrulama (doğrulayanlara müjdeletme alkışlatma) heyulası içine girmek gibi...

Bu soruyu kendi kendinize mi cevapladınız? O zaman daha çok vaaz gibi...
Neden birilerine açıklama yapma ihtiyacı duyuyorsunuz? Çünkü, Tanrıyı terkedenler geri dönmeyecek, binde milyonda bir bu olur... Bunun aksine Tanrı düşüncesinden kopuş o kadar yoğundur ki ve olan bu,,,
Özgürlükler, haklar geliştikçe, sorgulama arttıkça kitlesel özgürlük ve söz söyleme özgürlüğü geliştikçe mahalle baskısından kurtuldukça Tanrı terkedilir. Bu tüm dünyada böyledir. Bu yegane gerçek ve bu değişmeyecek...
O halde mevcut açıklamalar kopan kitleyi koparmamak için, terkeden kitleyi terketmesin diye, dağılanlar dağılmasın diye.. Sözde felsefe kılığına sokuldu... mış gibi yapıldı... Bunu gözden geçirin derim.. Yani hedef kitle bu, sesleniş kitlesi ve okuyucu kitlesi çünkü aktif felsefe ilgilisi bu içerikte emin olun hiç bir şey bulamayacak.
O halde çözümleme şu..
Sizin gerçeği bilmenizi istemiyorlar demek olur bu.. Size eski sürüyle, grupla kalın takılın emri verilmiş ve buna dair sunulan donedir yukarısı...
Diğerlerinin gerçeği bilmemesine, özgürleşmemesine aracı olma rolüne soyunmuşsunuz. Aslında teoloji vaazı ama felsefeyle ilgili olduğunu düşündürmeye çalışan bir Teoloji vaazı ve vaazı veren Teolog...
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Başlıktaki soruyu/sorunu hiç karşı/karşıt düşüncelilerle tartıştın mı?
Mesela bilimde, bilimsel bir makale buna akran değerlendirmesi ve çıkar çatışması beyanı deniyor. O halde çıkar çatışmalarımı bıraktım ve dost /dostane bir -geçmiş- akran değerlendirmesi yaptım diyelim... Yanlış ele alınmasın.. Yazılanlar bana göre henüz ne yazık ki felsefe değil. Yakın bile değil. Felsefe soslu sanılabilir diye 3 ekstrem kelime seçilip peşinden gelecek kitleye vaaz verme bilinci taşıyor. Seçkinlik bilinci dahil. Bir şeyleri anladığı sözetmesi ama anladığını varsaydığı şeyle hiç haşır neşir olmama,
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Vaazı bırakıp sorguya açık bir metin ortaya koyun ve serbest düşünceleri, doğal duyguları, çıkarları herşeyi belirtin-ortaya koyun ve karşılık verelim oturup konuşalım hepsi bu....
Yazıda yazının başlığı ile ilgili bir içerik bulamadım. Tanrı hakkında konuşmanın çelişkiliyse neden çelişikili değilse neden çelişkisiz. Diyelim çelişkisiz olduğu savunuluyor. Dediğim gibi bundan bir şey anlamamış hissediyorum. Yazı henüz dindar olacağı varsayılan muhtemelen henüz felsefe anlamayan (hatta belki ömrünün sonuna kadar anlamayacak) bir alt gruba, kitleye sesleniş, yön verme, ayar verme -kontrol, bir arada tutma vb. dürtü ve duyguları içeriyor sadece...
Bir kaç Hristiyan ve İncil meseli okuyun tıpkı böyle yazıyorlar. Ne dediğimi anlayacaksın..
 

DİN FELSEFESİ SEVDALISI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Kas 2020
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
yok
Başlıkta soruyu görünce bunu bir soru sanıp yanıt verebileceğimiz bir şey olacak mı diye baktım, bir tür merak türevi sandım ve ne buldum? Okumayı deneyip, pişman olup bırakıp kendimi bunları yazarken buldum... Yazılarınız okumuyor bana göre vaaz gibi.. Üçüncü cümleden sonra kopuyoruz. Okumayı denemek o kadar sıkıcı ki.. Baştan bir varsayım, kurgul yargı ve (kişi tarafından doğrulanmış) bir şeyi (yeniden) doğrulama (doğrulayanlara müjdeletme alkışlatma) heyulası içine girmek gibi...
aslında okuduğum yazıları paylasmayı severim bu yazıda din felsefesine giriş kitabından alıntı zorlama olmasın diye giriş kitabından alıntıladığım önemli yerleri ama anlaşılıyor ki siz anlamamızsınız üzgünün ama yapabileçegim tek şey size biraz din felsefesi kitabı okumayı tavsiye etmekten öteye gecmiçek.
Bu soruyu kendi kendinize mi cevapladınız? O zaman daha çok vaaz gibi...
Neden birilerine açıklama yapma ihtiyacı duyuyorsunuz? Çünkü, Tanrıyı terkedenler geri dönmeyecek, binde milyonda bir bu olur... Bunun aksine Tanrı düşüncesinden kopuş o kadar yoğundur ki ve olan bu,,,
Özgürlükler, haklar geliştikçe, sorgulama arttıkça kitlesel özgürlük ve söz söyleme özgürlüğü geliştikçe mahalle baskısından kurtuldukça Tanrı terkedilir. Bu tüm dünyada böyledir. Bu yegane gerçek ve bu değişmeyecek...
O halde mevcut açıklamalar kopan kitleyi koparmamak için, terkeden kitleyi terketmesin diye, dağılanlar dağılmasın diye.. Sözde felsefe kılığına sokuldu... mış gibi yapıldı... Bunu gözden geçirin derim.. Yani hedef kitle bu, sesleniş kitlesi ve okuyucu kitlesi çünkü aktif felsefe ilgilisi bu içerikte emin olun hiç bir şey bulamayacak.
O halde çözümleme şu..
Sizin gerçeği bilmenizi istemiyorlar demek olur bu.. Size eski sürüyle, grupla kalın takılın emri verilmiş ve buna dair sunulan donedir yukarısı...
Diğerlerinin gerçeği bilmemesine, özgürleşmemesine aracı olma rolüne soyunmuşsunuz. Aslında teoloji vaazı ama felsefeyle ilgili olduğunu düşündürmeye çalışan bir Teoloji vaazı ve vaazı veren Teolog...
siz bunları söyleyince aklıma bilgi çagındayız bilgimiz artıyor dinler azalıyor yok oluyor gibi söylemler geldi .biraz daha konuya geniş bakalım bilgi çagındayız ve düz dünyacılar evrim karşıtlarıda artıyor o halde artık bilgi çagında bir şeylerin artması veya azalmasının bir konu hakkında doğru bilgiye bizi ulaştırmadığı konusunda
konsensüs içersindeyiz diye medet umuyorum aksi takdirde bunlar sadece sizin hüsnü kuruntularınız olur . konu bir vaaz değil din felsefesinin en temel konularından olan din dilinin tanrı üzerindeki etkisi ki bunu dahi anlamayıp alaycı tavra bürünmeniz din felsefesi alanında eksikliğinizi gösterir cinsten .
Sözde felsefe kılığına sokuldu... mış gibi yapıldı...
burası gercekten çok paradoks bir durum olmuş madem hem aklın bizi din dışına götürdüğünü hemde dinin felsefe kılına bürünerek devam ettirilmeye calııldıgını iddia ediyorsunuz ozaman cevap veriniz .
 

eyba

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Kas 2020
Mesajlar
17
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Konum
izmir
Üniversite Bölümü
maliye
Tanrı hakkında konuşmanın, Aristoteles mantığı ile başarılamadığını farketmişsinizdir. Çünkü 4 boyutlu mantıkla Tanrı anlaşılamıyor(anlamak isteyenler için) ve inanç yara alıyor (nakil bunun için). Misal Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi? Evet yaratır ve o taşı kaldırır. Çok saçma değil mi? Evet. Ama kuantum mekaniği mantığında, taşlar yerine oturuyor.

Gündelik işlerimizi 4 boyutlu mantığımız ile düşünebiliriz. Ama olağanüstüyü anlamak için olağanüstü düşünmemiz gerekiyor.

Tanrı var ve Tanrı yok. Zira Tanrı varlığı da kuşatır yokluğu da kuşatır.
 

DİN FELSEFESİ SEVDALISI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Kas 2020
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
yok
Tanrı hakkında konuşmanın, Aristoteles mantığı ile başarılamadığını farketmişsinizdir. Çünkü 4 boyutlu mantıkla Tanrı anlaşılamıyor(anlamak isteyenler için) ve inanç yara alıyor (nakil bunun için). Misal Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi? Evet yaratır ve o taşı kaldırır. Çok saçma değil mi? Evet. Ama kuantum mekaniği mantığında, taşlar yerine oturuyor.

Gündelik işlerimizi 4 boyutlu mantığımız ile düşünebiliriz. Ama olağanüstüyü anlamak için olağanüstü düşünmemiz gerekiyor.

Tanrı var ve Tanrı yok. Zira Tanrı varlığı da kuşatır yokluğu da kuşatır.
Yazdiklariniz konu ile cidden alakasi yok .arti olarak tanri kaldiramayacagi tasi yaratibilir mi ?gibi basit ve sacma soruya takili kalip ve sanki tum teistler ve deistler bu konuda fikir birligi yapip yaratir ve kaldirir gibi sacma bir onkabulle yaklasiminiz ise ayri bir husus .ben buna deginmicem cunku konudan bagimsiz sizin bahsediginiz sey mutlak kudretlilik sorunu benim ki ise tanrinin sifatlari ile yaratilmislar arasindaki iliski hemen celiski kelimesini duyunca atlamaniz komik olmus :).
 

eyba

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Kas 2020
Mesajlar
17
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Konum
izmir
Üniversite Bölümü
maliye
İzninizle hemen savunmaya geçiyorum :)

Türev ya da integral çalışırken rakamları kullanıyoruz. Rakamlar Mat-1 konusu ne alaka, der misiniz? Trigonometride doğal sayılar var. Doğal sayılar matematiğe giriş konusu mu dersiniz?

İleri ingilizce öğrenirken bir diyalogta iki kişi karşılaşınca -how are you, geçse beginner seviyesi bu ne alaka der misiniz?

Cern'de çalışan bilim insanları eylesizlik, simetri, korunum (lise fiziği) gibi konuları gözardı ederler mi? Ya da bunu hatırlatan birine -saçmalama, derler mi? Bilmiyorum belki de derler.

Yazılanlara bakınca Tanrı hakkında konuşuluyor sanmıştım. Ondan cevap yazdım. Yazımı giriş-gelişme-sonuç olarak akış halinde okumanızı isterim.

Ayrıca felsefe biraz da bütünü görebilmektir. Derin kategorilerde boğulmanın faydalı olduğunu düşünüyorsanız siz bilirsiniz. Ama konuyu basitleştirebilenleri kendinizden uzaklaştırmayın. Zira basitlik en güçlü felsefi duruştur.

Hem bir şeyin basit ve saçma olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Size göre basit ya da saçma sorular sormayalım mı? Derin felsefenize yakışmaz mı?
 

DİN FELSEFESİ SEVDALISI

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Kas 2020
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
yok
İzninizle hemen savunmaya geçiyorum :)

Türev ya da integral çalışırken rakamları kullanıyoruz. Rakamlar Mat-1 konusu ne alaka, der misiniz? Trigonometride doğal sayılar var. Doğal sayılar matematiğe giriş konusu mu dersiniz?

İleri ingilizce öğrenirken bir diyalogta iki kişi karşılaşınca -how are you, geçse beginner seviyesi bu ne alaka der misiniz?

Cern'de çalışan bilim insanları eylesizlik, simetri, korunum (lise fiziği) gibi konuları gözardı ederler mi? Ya da bunu hatırlatan birine -saçmalama, derler mi? Bilmiyorum belki de derler.

Yazılanlara bakınca Tanrı hakkında konuşuluyor sanmıştım. Ondan cevap yazdım. Yazımı giriş-gelişme-sonuç olarak akış halinde okumanızı isterim.

Ayrıca felsefe biraz da bütünü görebilmektir. Derin kategorilerde boğulmanın faydalı olduğunu düşünüyorsanız siz bilirsiniz. Ama konuyu basitleştirebilenleri kendinizden uzaklaştırmayın. Zira basitlik en güçlü felsefi duruştur.

Hem bir şeyin basit ve saçma olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Size göre basit ya da saçma sorular sormayalım mı? Derin felsefenize yakışmaz mı?
Sadece yazılmış olmak için yazılmış bir cevap .

Kurduğunuz analojiler safsatalardan ibaret korkuluk safsatası desen başta gelir ,çarpıtma desen bini bin para ... (hakaret etmiyorum yanlış anlamayıniz bilinçsiz şekilde yazmış olabilirsiniz safsatayı )

Neyse artık eleştirilerine geçeyim ,

Beni geniş düşünmemek ile suçluyorsunuz hatta ve hatta bunu kendi doktirinleriniz ile tenellendiriyorsunuz .elbette septik yaklaşan biri en temel ve yüzeysel bir bakışla bile bu doktirinlerin doğruluğunu merak edecektir .acaba gerçekten kabul edilebilir mi bunlar ?

Kanımca verdiğiniz örnekler "tıpkı bir manavin daha iyi gözükmesi için meyvelerinin üzerine ışık yansıtması gibi "ilkleyin makulmus gibi gözüküyor ancak başarısız olduğu aşikar .

İtiraz ettiğim ilk husus 4 örnekle ile desteklediniz ve kabaca konuşulan konuya geniş bakilmasinin o konu ile ilgili terimlerin tamamının ve yaHut o konu ile ilgili söylemlerinin tamamının konuşulması gerektigi iddianız .bu ne denli doğrudur ?elbette şu getirmez bir gerçek ki yanlıştir .iddiaları örnekler ile desteklemek konusunda sizinle fikir birliği içinde olup bu yaklaşım çerçevesinde 1 örnek vermeyi uygun buluyorum .

Konumuz din felsefesi olsun (genel anlamda ) şimdi siz bana ilahi güç ile ilgili söylemlerde bulunduğunuzu haye edin .tam konuşma bana geldiği zaman ben konuyu değiştirerek şöyle bir cümle kuruyorum :

-"günah çıkarmak için papazla aramızda bir paravan olması çok önemli bir husus çünkü kutsal kitapda böyle olması gerektiğini söylüyor rahipler ."

Siz de şaşkınlık içinde bana kibarca konumuzun din felsefesi olduğunu ve konuya uygun konu açmam gerektigi husunda uyayiyorusuz .

Bende size hiddetle karşı çıkıp şöyle diyorum :

-"siz geniş bakamiyorsunuz !konumuz din felsefesi açtığım konu ise dinle alakalı dediğimi yapmaz isek dinin hükümlerini hiç yerine koyarız "

Eminim o anda garip bir hale bürünür hatta ileriye giderek tartışmaya son verip ordan uzaklasır idiniz .

Peki size bir soru ile başbasa bırakmak istiyorum . Neden konumu garipsediniz ? (Analojide )

Bence bu konuda eminiz ki cevapiniz alakasız olması olacaktır .peki siz neden benim yazımın içeriğine bakmadan alakasız bir konu yazıyorsunuz evet genel sizin söyleminiz ile geniş bakar isek haklısınız iki konuda (ilahi güç ve din dili )din felsefesi ile alakalı ama örnekte olduğu gibi sırf alakası var diye ikiside aynı başlık altında inceleniyor diye konuda konuya atlamak abes kaçar .işte şimdi asıl itirazım şuna indirgenebilir "konu ile yakınen ilişkisi olmadığı sürece başka gerekçelere dayanmaksizin (sizin yaptığınız gibi geniş bakmak vb .)konudan konuya atlamak gereksizdir konunun gidişhatini tehlike ye atar .

Ancak halada bir savunu hakkınız var .buda öyle görünüyor ki yazdığınız şeyin konu ile yakinen alakası olduğu olacaktır ki bende burda ikinci itirazımi belirtme ihtiyacı hissediyorum .

Sizin sorunuz (taş ile ilgili olan )ilahi güç ile ilgili olmak üzre bir üst kumede tanrının mahiyeti akabinde işe din felsefesinin konusudur .benim konum ise tanrının sıfatları hakkında söylemde bulunmak dogrumu olmakla birlite bir üst küme olarak din dili ve bir üstünde din felsefesi olarak son bulur .görüldüğü üzre en aza indirgenmenize karşın halen daha 2 küme ötesinde bir ilişki oluyorlar ki arasında bunu farklı şekilde yapmak hiç zorlama değil ve münkün .


Soru basit mi itirazınıza söyleyebileceğim tek şey ise din felsefesi literune bakınız ve ne kadar az yer kaplayip ,herhangi bir ciddi savunusu olamayan bir itiraz olduğu görünüz .


İyi günler .
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
madem hem aklın bizi din dışına götürdüğünü hem de dinin felsefe kılına bürünerek devam ettirilmeye calııldıgını iddia ediyorsunuz ozaman cevap veriniz .

soru var mı ki?? bana soru gösterin hay hay.. (Ayrıca soru olmasını rica ediyorum. Sözlük anlamıyla gerçek bir soru. Şunun gibi.)


soru

ad
  1. 1.
    bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve yanıt gerektiren söz ya da yazı.

Bir şey öğrenmek istiyorsan sor!

Dinin felsefe kılığına büründürülerek devam ettiğini ima etmedim. Diğer iddia ve yorumlarınız gibi bu da yanlış ya da yazdıklarımla tamamen ilgisiz/bağsız gözüküyor...

Bir kere sen alıntı yapmışsın alıntı kaynağını sunmamışsın. İmzasız şey kendi yazımın anlamına gelir. İstersen bunu düzelterek başla ve dediğim gibi eleştiri al-a-mayacaksan teoloji platformu kullan..

Bu yazıyı buraya asma amacın nrdir? Görüp doğal biçimde yanıt verdim. Bak. Zorlama yok. Başlıkta bir soru gördüm ve içeriği büyük umutla/merakla açtım ve okumaya çalışıp ne anlattığı bile anlamadım ve tamamen doğal tepkimi verdim yani düşüncelerimi ilettim ve bundan fazlası saçma ve zırvalamak olurdu..

Arkadaşım bir kez daha yazayım din felsefesi diye bir şey yok. Teoloji ve monoteizm. Ya teoloji ya da felsefe var. Biri varsa diğeri yok emin ol. Bilim felsefesi diye bir şeyden sözedebilirim ama ne bilim felsefe ne de felsefe bilim olmaz-değildir. Bu yüzden örneğin bilim felsefesi diye bir şey olacaksa bu bilim adamı/insanı değil felsefe insanı (filozof) tarafında yapılır yoksa bilim felsefesi değil bilim bilimi olur ve zırvalamak olur. Aynısı yukarıda var. Bunları anlayınca dediklerimi hatırla. Saygılar..

Yukarıdaki Teoloji teolojisi.. Orada felsefe yok.

Bak şimdi bilimin hakemi bilim ve dinin hakemi din olamaz. Din kendi felsefesini üretemez. Teolog felsefe üretemez.... Bu filozofun işi...Teoloji alnında filozof olunmuyor. Bilim alanından bilim insanı olabilirsin. Din alanında din adamı..
Üzerinde "Din Felsefesi" yazan bir kitabın ne yazdığı önemli değil. Bu kitap seni yazanı ya da onu onaylayanı bilgili yapmıyor. Bu özgür serbest iş bunlar bağımsız eleştiriler. Burada yeryüzünde bir kitaptan bir şey almak kopyalamak bir şey bilindiği anlamına gelmiyor birileri bir isim uydurmuşsa o doğru anlamına gelmiyor...
 

SupremeFlation

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Ara 2020
Mesajlar
2
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Konum
İstanbul
Tanrı hakkında konuşmanın, Aristoteles mantığı ile başarılamadığını farketmişsinizdir. Çünkü 4 boyutlu mantıkla Tanrı anlaşılamıyor(anlamak isteyenler için) ve inanç yara alıyor (nakil bunun için). Misal Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi? Evet yaratır ve o taşı kaldırır. Çok saçma değil mi? Evet. Ama kuantum mekaniği mantığında, taşlar yerine oturuyor.

Gündelik işlerimizi 4 boyutlu mantığımız ile düşünebiliriz. Ama olağanüstüyü anlamak için olağanüstü düşünmemiz gerekiyor.

Tanrı var ve Tanrı yok. Zira Tanrı varlığı da kuşatır yokluğu da kuşatır.
Öncelikle söylemeliyim ki ilginç bir yaklaşım. Üsteki arkadaş bunun konuyla alakasızlığını belirtmiş (ki bence haklı) ama müsaadenizle ben irrasyonelliğini de belirteyim.
Kuantum mekaniğinde taşlar yerine oturuyor ifadesi özellikle dikkatimi çekti. Mutlak Kadiriyet paradoksuna böyle bir yaklaşım nasıl yapılabilir anlayabilmiş değilim. Nitekim herhangi bir şekilde(boyut artırımı, sonsuz bölünebilirlik, eşzamanlılık gibi temel kuantumsal düşünceler bazında bahsediyorum) böyle bir ispat çıkması açıkça imkansız. Şayet böyle bir ispat yapılabiliyorsa bu paradoks çoktan tedavulden kalkardı.
Olağanüstüyü anlamak için olağanüstü düşünmeliyiz(!) Açıkçası Zihninizdeki hiç bir temel postulatını bilmiyorum ama olağan/olağanüstü tanımlarını TDK bazında düşünürsek Tanrıya (ya da onunla ilgili bir şeye) olağanüstü demek ne kadar doğru belli değildir.
Basit bir özet çıkartırsak Kuantum Fiziğinin metafizikle olan yakınlığı sizi basit bir mantık hatasına sürüklemiş sanırsam. Çünkü herhangi bir ideal varlık eğer fiziki varyasyonlara indirgenebilseydi biz şu an onları ispatlamış olurduk. Şayet bir tanrı varsa, omnipotence paradoksuna yalnız o cevap verebilir çünkü mutlakiyet kavramı insanların sınırlı irade ve kavrama yeteneğinin (kavram olarak bile) ötesindedir. Biz Kuantum Fiziği ile belki bir sürü anlamsız gözüken veya içinden çıkılmaz durulan problemi halledebiliriz ama Herhangi bir Septik ya da ateist yaklaşıma karşı ideal bir varlığın özelliğini kesin bir yargı gibi belirtemeyiz(Mantıksal olarak Tabi ki).
Bu başlığı açan arkadaşın sorusu gibi Tanrının tüm sıfatları mutlakiyete gittiğinden aslında hepsi odur ve hiç biri o değildir. Buna sınırlı kadirliğe sahip olan insanın net ve mutlak-mantıksal bir cevap vermesi mümkünatsızdır. Nitekim öyle bir durumda bunu söylen kişi özbireysel bakış açısı kullanacağı için kendisi Tanrısal sıfatlara sahip olmak veya Tanrıyı sınırlandırmak zorundadır.


Saygılarımla
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: ls2
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst