- 13 May 2008
- 1,906
- 174
- 63
Kuantum fiziğe göre evrende madde adını verdiğimiz şey, enerjinin çok yoğun formundan başka bir şey değildir. Evrende mevcut olan her şey; en sübtil, en ince enerji alanlarından, kaba maddenin en yoğun katlarına kadar var olan her şey “Energetic Continuum” “Enerjitik Kontinum” adı verilen bir şeyin içinde yer alır. Enerji devamlı olarak çok yüksek sübtil seviyelerden aşağılara, en sonunda da varoluşun maddi alanlarının içine durmadan bir akış halindedir. Bu yüksek seviyeler yoga öğretisinde astral, eterik ve elektromanyetik seviyeler olarak adlandırılır. Dünyada var olan her şey kendi “Enerjitik Kontinum” içinde var olur. Bizim fiziksel bedeniniz buna güzel bir örnektir. Bizler hepimiz fiziksel bedenimize ek olarak, enerji bedenleri olarak adlandırılan değişik enerji seviyelerinden oluşan katmanlara sahibiz. Bu enerji seviyeleri arasında “Enerjitik Kontinum” en sübtil bedenden en yoğun maddi bedene doğru bir akış içindedir. Bu “Enerjitik Kontinum” içinden akan enerji bir tek kaynaktan gelir. Buna Hindististan’da “Ana Tanrıça”, Hıristiyanlıkta “Kutsal Ruh”, yeni çağ spritüel öğretilerde de “Kozmik Enerji” adı verilmektedir. Modern fizikçiler ise buna “Sıfır Noktası Enerjisi” adını vermişlerdir.
Kuantum fizikte tüm kozmosu dolduran enerji “Sıfır Noktası Enerjisi” olarak adlandırılır. Bu enerjinin bir şekli, bir formu yoktur, ışıktan hızlı hareket eder ve her an her yerde mevcuttur. Sıfır Noktası Enerjisi varoluşun ve mükemmel formları yaratabilme zekasının tüm potansiyelini içinde barındırır. Bu noktada anlaşılması gereken bir şey de, Sıfır Noktası Enerjisi olarak adlandırılan bu enerjinin, onun özel bir formu olan Astral veya Eterik enerjilerle karıştırılmaması gerektiğidir. Sıfır Noktası Enerjisi şekilsizdir, bir forma sahip değildir. O var olan herşeyin kaynağıdır. Sübtil enerjilerin bütün seviyeleri “Enerjitik Kontinum” dediğimiz şeyin parçalarıdır.
Tachyon Enerjisi belirli bir şekle ve forma sahip olamayan Sıfır Noktası Enerjisinden ilk ortaya çıkan bir enerjidir. Sıfır Noktası Enerjisi gibi Tachyon enerjisi de bir frekans ile kısıtlanmış değildir. Dolayısıyla Tachyon enerjisi frekans spektrumu ile ölçülebilecek bir enerji değildir. Dahası diğer mevcut tüm enerjileri içinde barındırır. Sıfır Noktasının bütün özelliklerini taşır.
Tachyon enerjisi kendinde tüm yaşam formlarının içinde mükemmel bir “Enerjitik Kontinum” yaratabilmek için gerekli tüm potansiyeli barındırır. İnsan bedeninde var olan her şey Tachyon enerjisi tarafından mükemmel bir şekilde kodlanmıştır. Bunun en mükemmel örneği hayvanlar dünyasında görülür. İnsanlar tarafından etkilenmeyen hayvanlar tamamı ile sağlıklı bir yaşam sürerler.
Örneğin, memelilerin yaşam süreleri büyüme dönemlerinin yedi katı kadardır. Bunu insan yaşamına uyarladığımızda 140 yıllık bir yaşam tekabül ettiğini görürüz. Günümüzün tıbbı tarafından bilinen 40.000 adet kronik ve
akut hastalığın pek azı vahşi hayvanlarda görülür. Bunun sebebi de vahşi hayvanların kendi “Enerjitik Kontinum” larını bloke etme imkanlarının olmamasıdır.
Doğada tam anlamıyla bir mükemmellik mevcuttur. Bu da Tachyon enerjisinin bariz karakteridir. Tachyon enerjisinin içerdiği bilgi niteliği gereği mükemmeldir. Yaşamımızda sağlık ve dengeyi elde etmek istiyorsak yapmamız gereken tek şey “Enerjitik Kontinum”un özgürce akmasını sağlamaktır. Başka bir deyişle Tachyon enerjisini mükemmel bir şekilde kullanan bir süper idareci olmamız gerekir. Böyle davranmakla bu enerjinin tüm sübtil bedenlerimizin her seviyesinde akışını sağlamış oluruz. Bu enerji fiziksel tüm hücrelerimizin içinde akmakla onların mükemmel bir şekilde işlemelerini sağlayacak tam ve dengeli bir metabolizmanın oluşmasını sağlar.
Eğer sübtil enerji bedenimizin herhangi bir seviyesinde bir blokaj mevcutsa, enerji serbestçe aşağı daha alt bir seviyeye akamaz. Bu seviyeden başlamak üzere bundan sonra enerjinin kendisinde ve akışında belirgin eksiklikler ve noksanlıklar olacaktır. Herhangi bir sübtil seviyede oluşan blokajlar Tachyon enerjisinin serbestçe fiziksel bedenimize akışına engel olur. Bu sebepten dolayı birçok hastalık sübtil bedenlerdeki bu blokajlar tarafından oluşturulur. Bu da psikolojik durumumuzun fiziksel bedenimizi neden etkilediğinin cevabını bize açıkça vermektedir.
Gerçekte, duygusal ve mental bedenlerimiz o kadar sübtildirler ki fiziksel bedenimize doğrudan müdahale edemezler. Yaşam gücünün akışı metabolizmayı düzenleme amacıyla akarken, aynı zamanda da mental ve duygusal bedenlerimizden de akmak durumundadır. Dolayısıyla onlarda varolan blokajlar fiziksel bedeni dolaylı şekilde etkiler. Bu belirli blokajlar er geç fiziksel hastalıkları oluştururlar.
Bu açıklamalar frekansa dayalı değişik enerji sistemleri için temel bir açıklamadır. Foton enerjisini, kristal enerjisini, magnet enerjisini, orgon enerjini, ışık akupunkturunu, radyonik yöntemleri, foton ışığını, elektromanyetik ve ses terapilerini vs. biliyoruz. Bu sistemlerin hepsi kesinlikle iyi çalışırlar ve sübtil bedenlerin belirli seviyelerinde var olan bazı blokajları çözerler, enerjilerin akamadığı yerlerdeki durgun enerjileri harekete geçirebilirler. Bununla birlikte frekanslı enerjilerle yapılan terapilerin genellikle iki engeli vardır. Bunların birincisi tüm bu enerjiler belirli bir frekansla sınırlanmışlardır. Örneğin 16 ve 32 mu-metre. Bu aura alanının kesin bir spektrum seviyesidir ve blokajların da 16 ve 32 mu-metre arasında olmasını gerektirir. Bu durumda foton enerji doğru şekilde uygulandığında yardımcı olabilir. Peki eğer problemimiz bu spektrumdaki frekanslar arasında yer almamışsa ne olacaktır? Bizi etkileyen rahatsızlığı meydana getiren blokajlar örneğin 35 ve 50 mu-metre arasında yer aldığında ne yapmamız gerekir? Tabii ki bu durumda herhangi bir foton enerjisini uyguladığınızda küçük bazı yararlar görülebilir, fakat problem tam anlamıyla ortadan kalkmayacaktır. Foton enerjisi biraz yardımcı olabilecek ama problemin kaynağına inemeyecektir. Buradan şunu anlıyoruz ki, foton enerjisi gibi terapilerde kullanılan bütün sübtil enerji sistemleri bu büyük engelle karşı karşıya dırlar ve ancak kendi spesifik frekansları dahilinde etkili olabilirler.
Bu enerjilerin diğer ikinci bir engeli de, bu belirli frekansın etkisinin bu frekansın doğası tarafından belirlenmesidir. Örneğin; Foton enerjisi, orgon enerjisi veya elektromanyetik enerji gibi enerjiler insan bedeninde güçlü etkiler yaratarak onun belli bir yönde değişmeye zorlayan bazı karakteristiklere sahip oldukları için bir şekilde yardımcı olabilirler. Fakat, bu özel, spesifik frekansa gerçek manada ihtiyacımız yoksa bu enerjiler bize zararlı da olabilir. Orgon enerji şifalandırır ama sizi bayağı hasta da edebilir. Bu tip süptil enerji yöntemlerini düzgün ve güvenli bir şekilde kullanmak derin bir bilgi ve iyi bir deneyim sahibi olmayı gerektirir. Tachyon enerjisi bütün bunlardan tamamıyla farklıdır. Tachyon enerjisi bu tip bir enerji değildir, hatta O bütün diğer enerjileri içinde barındırır. Fiziksel bedenimiz veya sübtil bedenimiz içinde yanlış olan ne varsa, oraya özel yöntemle ilgili spesifik bilgiyi uygulayarak düzeltilebilir. Bu Tachyon enerjisi tarafından gerçekleştirebilir çünkü Tachyon enerjisi Sıfır Noktasına açılan kapıdır. Bu ancak frekansı olmayan bir şeyin yapabileceği bir şeydir. Tüm frekanslar bütünün, Sıfır Noktası enerjisinin içinde olan bütünün bir parçasıdır. Frekansa sahip olanlar ise sadece kendilerine has özel etkileriyle kısıtlıdırlar. Tachyon Enerjisinin yaptığı ise, organizmamıza, fiziksel bedenimize ve sübtil bedenlerimize ihtiyaçları olan etkileri üretme imkanı ve şansını vermektir. Tüm bedenlerimiz inanılmaz şekilde zeki oldukları için, her zaman kendilerine gerekli olan etkileri üretme şansına sahiptirler. Frekans içeren enerji şifa sistemleri için geçerli olan iki kısıtlama Tachyon için geçerli değildir çünkü Tachyon enerjisi belirli frekanslarla kısıtlı değildir. Diğer sübtil enerjilerle Tachyon enerjisi arasındaki diğer bir fark da Tachyon’un hiçbir şekilde, ne şart altında olursa olsun diğer enerjiler veya enerji formları tarafından etkilenemeyeceğidir. Enerji şifasında kullanılan diğer tüm sübtil enerji türleri ise diğer enerjiler veya enerji formları tarafından etkilenebilirler. Buna örnek olarak birinin düşüncelerinden veya duygularından etkilenmeyi verebiliriz.
Bunu sebebi enerjilerin ışık hızının altında yerçekimiyle ilgili çekime sahip olmalarıdır. Bu da onların birbirlerini etkilemelerini, çekmelerini sağlar ve bu sebepten birbirlerine yapışırlar. Bu tabii ki etkileşmeyi, değişimi ve enerjileri kendi özel etkilerini yaratmaları sonucunu doğurur. Tachyon ise ışık hızının üzerinde hareket ettiği için yerçekimi ilgili çekime sahip değildir. Bu yüzden hiçbir enerjiye yapışmadığı gibi hiçbir enerji de Tachyon’a yapışamaz.
Hangi form altında olursa olsun, düşüncelerimizin ne kadar “kötü” oldukları, duygularımızın ne kadar düşük oldukları, ne kadar negatif ürettiğimiz hiç önemli değildir. Onlar Tachyon enerjisini değiştiremez, onun Sıfır Noktası enerjisiyle bağlantı kurmamızı sağlama yeteneğini engelleyemezler. Bu sebepten dolayı Tachyon enerjisi, sahip olduğumuz mental, duygusal, ruhsal veya fiziksel tüm problemleri etkileme gücüne sahiptir. Bu kaynak enerjinin bir başka güzel yönü de, enerjiyi kullanırken istenmeyen yan etkiler uğraşmamız gerekmediğidir.
Çok kuvvetli ve çok hızlı bir şifa elde etmek amacıyla bedenin veya organizmanın herhangi bir bölümüne ihtiyacı olduğu enerji miktarında daha fazla bir enerji uygulayıp da diğer bölümlere ise yeteri kadar uygulayamamak bile bir problem oluşturmaz. Bu durum bazen arınma ve şifa reaksiyonlarına sebep olur ve bu yüzden kişi kısa bir süre için kendini bunalmış ve bastırılmış hissedebilir. Ama hiçbir şekilde negatif bir sonuç olmayacaktır.
Tachyon enerjisi aynı zamanda ikinci kısıtlamadan da muaftır. Bu enerjiyi doğru biçimde uygulamak için çok büyük bilgi ve deneyim gerekmez çünkü beden bir şekilde bu işlemden haberdardır. Tachyon enerjisini belirli bazı etkileri olması için uygulamayı zorlamayız, bunu yerine kendi şifa etkilerini oluşturması için bedeni kendi haline bırakırız. Tachyon enerjisi bu kendi kendine şifalanma prosesi için çok sadece doğal bir katalizördür.
Enerjitik Kontinum
Sıfır Noktası Enerjisinin Tachyon enerjisi içinde yoğunlaşması adına devamlı “Energetic Continuum” “Enerjitik Kontinum” adı verilen bir enerji akışı ile başlar. Hiçbir formu, hiçbir vibrasyonu olmayan, ışık hızından daha hızlı hareket eden bu enerji akışı yukardan aşağıya dikey bir şekilde ışık hızının üstünde akarken Tachyon’la karşılaşır ve onlara nüfuz eder. Işık hızı noktasında Enerjitik Kontinum “SOEF”larla (Sübtil Organize Enerji Alanları) karşılaşır ve onlarla etkileşim içine girer. Bu etkileşim sonucu, bütün fiziksel formları şekillendirip yapılandıran enerjitik matrix’i yaratmaya başlar. Enerjitik Kontinum’un kaynağı Sıfır Noktası enerjisi olduğundan içinde tüm potansiyeli ve zekayı barındırır. Enerjitik Kontinum sonsuz formsuz genişlemeden sonlu yapısal formlara doğru bir akış halindedir.
Enerjitik Kontinum’u kavradığımızda mevcut blokajların onun içindeki enerji akışı üzerindeki etkilerini de anlamış oluruz. Bu anlayışla özümüze ait doğal ahenk ve doğal şifa ile kendimizi yeniden düzenleyebilme, uyarlayabilme becerisini kazanırız. Kendimizi Enerjitik Kontinum’un akışına açtığımızda, enerjinin kaynağı Sıfır noktası olduğu için ve oradan Tachyon’lara, oradan da SOEF’lardan geçip varlığımızı enerjilendirdiği için, bu bizi yeniden yapılandırır ve dolayısıyla kendimizdeki yozlaşmayı ve yaşlanmayı da kontrol altına almış oluruz.
Tüm rahatsızlıklar ve hastalıklar kendi Enerjitik Kontinum’muzda blokajlar oluştuğu zaman ortaya çıkar. Buradan da Enerjitik Kontinum’un dikey şekilde tutmak ve düzgün bir akışı sağlamak için blokajları temizlememiz gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Gerçekte bir blokaj denilen şey Enerjitik Kontinum’un içinde enerji yetersizliği ve düzensizliğine sebebiyet veren bir düzensizlik, bir kaos olarak tanımlanır. Enerjitik Kontinum’daki bu blokajlar fiziksel bedende eninde sonunda rahatsızlık veya hastalıkları yaratan, özel frekans formlarıdırlar.
Tachyon enerjisi, SOEF’leri organize eden ve güç veren enerji taneciklerinin kaynağı olduğu için, bize ahenkli şifa frekanslarını yeni baştan onarmak potansiyelini sağlar.
Örneğin, bir kişi duygusal bir stres deneyimlemiş ve onları bırakmadan veya dengelemeden yaşamına bu şekilde devam etmişse, bu insanın duygusal bedeninde bir enerji blokajı meydana gelir. Bu blokaj enerjinin doğal enerji akışı(Enerjitik Kontinum) içinde, sırayla duygusal bedenle fiziksel bedenin bir bölümü arasında enerji yetersizliğine sebep olacaktır.
Farz edelim ki, blokaj sırtın alt bel bölgesinde enerji yetersizliğine sebep oluyor. Bu kişi bir bel ağrısı deneyimlemeye başlar. Eğer stres devam ettiği taktirde mevcut durum gelişmeye, şiddetli bir bel ağrısına, disk kopmasına hatta akut bir disk problemine dönüşmeye başlar. Enerjitik Kontinum’un
Herhangi bir bölümü bloke olduğunda, enerjiden mahrum bırakılan organ veya sistem eninde sonunda bu dünyada var olan bir hastalığa direnemeyip yenik düşecektir.
Aşağıdaki şekil Enerjitik Kontinum’un Sıfır noktası enerjisinden Tachyon enerjisine ve Işık hızına doğru akışını göstermektedir.
Yetersiz bir bölgenin üzerine odaklandığımızda Tachyon enerjisi aksaklık olan SOEF’ları yeniden organize edip ve enerjilendirmek suretiyle blokajların dağılmalarını sağlar. Enerji blokajları ortadan kalktığı zaman beden kendi Enerjitik Kontinum’u ile yeniden bağlantıya geçme yetisine sahiptir. Enerjitik Kontinum’la bağlantıya geçmek Sıfır Noktası enerjisi demek olan Yaşam Kaynağı enerjisinin akışını kuvvetlendirmek anlamına gelir. Şifa durumunu tekrar yaratan kimseler olarak bizler, Yaşam gücü enerjisini bir kere yükselttiğimizde duygusal stresleri de halletmiş oluruz.
Kendi içinde Tachyon enerjisi bir frekans değildir ama tüm frekansların potansiyelini içinde barındırır. Bunu anlamak çok önemlidir çünkü bazı holistik şifacılar tarafından kullanılan değişik frekanslı enerji terapileri bir karmaşayla sarmalanmış durumdadırlar. Bir kere Tachyon enerjisinin bir forma sahip olmayan Sıfır Noktası enerjisinin parçacıkları olduklarını, bütün frekansların kaynağı olduğunu anladığımızda, Tachyon enerjisini enerjitik spektruma oturtmak daha kolay olabilir. Foton enerjisi, Orgon enerjisi veya Yaşam Dalgaları gibi bütün frekanslar, SOEF’leri enerjilendirmek amacıyla Tachyon enerjisi kullanıldığında kolay anlaşılır, mantıklı ve dengeli bir hale gelebilirler. Enerjitik Kontinum vasıtasıyla Tachyon SOEF’larla etkileşime girerek onların frekanslarını enerjilendirmek ve kuvvetlendirmek için gerekli potansiyeli sağlar. Enerjitik Kontinum varoluşun içinde bildiğimiz her şeye uygulanabilir.
Tachyon Devri Başladı
Gerçeğin mutlak doğası bilim ve evrimde bizi bu noktaya getirdi.
Serbest enerji araştırmaları için yapılan bilimsel araştırmalar Tachyon’un varlığını önceleri bir varsayım olarak kabul etti, daha sonra ise varlığını ispatladı. Bugün onun potansiyelini artık kafamızda canlandırabiliyoruz. Bütün karşı koymalara rağmen Tachyon devri artık başlamıştır.
Tachyon Enerjisi1966 da Gerald Feinberg tarafından bulundu ve bilim dünyasını birleştirmek için“ışıktan hızlı atomaltı parçacıklar” olarak tanımlandı. Yaptıkları çalışmalarla bu yeni devrin temellerini atan ve Tachyon devriminin yolunu hazırlayan gelmiş ve geçmiş birçok bilim adamına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bundan sonra artık problem Tachyon enerjisinin varlığını kanıtlamak değil, daha çok onu kullanılabilir bir hale getirmektir. Birçok saygın bilim adamı bu alanda çalışmalar yapmış ve ortak sonuçlara varmışlardır. Bu insanların yaptıkları ve halen de yapmaya devam ettikleri şey, Tachyon enerjisini kullanılabilir bir elektrik enerjisine dönüştürme prosesinin üstesinden gelmektir.
İleri Tachyon Teknolojileri Enstitüsü’nün kurucusu olan David Wagner’in Tachyon enerjisinden yararlanma konusunda değişik bir vizyonu vardı. Onun vizyonu, Tachyon enerjisinin kullanılabilir bir elektrik enerjisine dönüştürülme işleminin gezegenin enerji krizine bir çözüm bulmak amacı için değil, bilinçlilik krizine bir çözüm bulmak için yapılması gerektiğiydi.
David Wagner herşeyin Tachyon alanı dışında gelişip evrim geçirdiğini ve uygulamalı fizikteki kendi buluşunun doğrudan Tachyonizasyon işleminden sorumlu olduğunun farkındaydı.
Tachyonizasyon işlemi, bazı doğal maddeleri moleküler altı bir seviyede yeniden yapılandırarak sabit ve kalıcı Tachyon antenleri haline getirir. Wagner’in Tachyon enerjisini çalışacak duruma getirme yeteneği ile bilim dünyasının çıkan sonuçları kanıtlama yeteneğinin birleşmesi Tachyon devriminin dünyanın 55 ülkesinde yer almasını sağlamıştır. Tachyonizasyon
Buluşu, Tachyon enerjisinin sonsuz potansiyelinden dünyanın yararlanması ve dünyasal bilincin yükselmesine yardım etme görevini sürdürmektedir.
David Wagner, Tachyonizasyon işlemini keşfettiğinden beri, Tachyon enerjisi ile ilgili evrensel farkındalığı yükseltme konusunda bir sorumluluğu olduğunun bilincindeydi. “The Quality of One” adlı semineri geliştirdi. Bu seminer vasıtasıyla yüzlerce, binlerce kişinin bakış açılarını ve yaşam deneyimlerini değiştirdi. Onun devrimini tam olarak anlamak için Tachyon’un önce bilimle ve kuantum fizikle daha sonra da holistik şifa ile olan ilgisini anlamamamız gerekir.
Wagner tarafından geliştirilen Tachyonizasyon işlemi %100 patent altına alınmıştır. Bu işlemin tescilli ve özel olmasını sağlamıştır. Bu durum işlem hakkında yapılabilecek tartışmaların sınırlı olması sonucunu doğurur. Herkesin bu işlemi tam olarak anlama isteğinin karşılanması olanaksızdır. Paylaşılacak şey işlemin nasıl işlediğini anlamak değil, nasıl işlemediğini kavramaktır.
Tachyonizasyon İşlemi:
Bir frekans değildir, manipülasyon veya transfer işlemi değildir.
Yüksek frekanslı bir sargı teknolojisi değildir.
Sesi kullanmaz.
Ürünleri şekillendirmek için kutsal geometriyi kullanmaz.
Duaya veya meditasyona ihtiyaç göstermez.
Foton bazlı bir teknoloji değildir.
Kristaller veya orgon teknolojisi kullanmaz.
Mıknatıs kullanmaz.
Uygulayıcının hassasiyetine bağlı değildir.
Tachyon’un nasıl çalıştığını anlamak, evrenin sırlarından birini anlamaktır.
Tachyon’un Fiziği
Kuantum fizikte tüm kozmosu dolduran enerji “Sıfır Noktası Enerjisi” olarak adlandırılır. Bu enerjinin bir şekli, bir formu yoktur, ışıktan hızlı hareket eder ve her an her yerde mevcuttur. Sonsuz zekaya sahiptir. Sıfır Noktası Enerjisi varoluşun ve mükemmel formları yaratabilme zekasının tüm potansiyelini içinde barındırır. Bir devri, frekansı veya titreşimi yoktur ve yerçekimine tabi değildir.
Tachyon enerjisi her yerde mevcuttur ve limitsizdir. Evrende mükemmel formları yaratabilmenin potansiyel bilgisine sahiptir. Aynen Sıfır Noktası enerjisi gibi, Tachyon enerjisinin de bir devri, frekansı veya titreşimi yoktur ve yerçekiminden etkilenmez. Tachyon enerjisi ile Sıfır Noktası enerjisi arasındaki gerçek fark, Tachyon enerjisinin bir forma sahip olmasıdır. Bunu daha iyi anlamak için şöyle bir benzetme yapabiliriz. Bir okyanusu ve onun enginliğini düşünelim. Okyanus sonsuz sayıda su zerreciğinden oluşmuştur. Sıfır Noktası enerjisi gibi, aynı zamanda şekilsizdir de. Okyanustan bir damla aldığınızda o damla içinde okyanusun içerdiği herşeyi içerir ama şimdi bir şekle sahiptir. Aynen Tachyon enerjisi de içinde Sıfır Noktasında olan her şeyi içinde barındırır ama tek farkı bir forma sahip olmasıdır.
Sıfır Noktası enerjisinin Tachyon enerjisi içinde yoğunlaşması, evrende var olan tüm formlardan doğrudan sorumlu olan Enerjitik Kontinum’la başlar. Enerjitik Kontinum’un bundan sonraki safhası fizik biliminin basitleştirilmiş terimleri ile çok daha iyi anlaşılabilir.
Bu açıklamada, Tachyon enerjisinin Zerreciklerin Lepton Ailesi ile olan karşılıklı etkileşimini inceleyeceğiz.
Lepton ailesinin ilk basit taneciklerine “pion” adı verilir. Pionlar ışık hızının altında yer alırlar, matematiksel bir şekilde hesaplanabilen bir sürekli yörüngeleri vardır. Onlara kısaca “SOEF” (Sübtil Organize Enerji Alanları) adı verilir. SOEF’lar ışık hızının altında yer alırlar ve Tachyon enerjisinin mükemmel formları tekamül ettirmesi, düzenlemesi ve yaratması için gerekli frekanslara dönüştürmesi işleminden doğrudan sorumludurlar. Evrende mevcut bütün formları değişik bir frekansa sahiptirler. SOEF’lar Tachyon enerjisini kendi belirli formlarının ihtiyaç duyduğu belirli frekanslara dönüştürürler.
Bu örnekte incelediğimiz SOEF pion’u kendi yörüngesinde tutmaktadır. Pion’un SOEF’ları ışık hızının tam altında yer alırlar ve ışık hızının üstündeki Tachyon enerjisi ile karşılıklı olarak etkileşim içine girerler. Tachyon, SOEF’lar tarafından pion’un frekansına dönüştürüldüğünde, pion bir anda evrim geçirerek muon’a dönüşür. Bu yeni muon’un pion’a oranla 10 kez daha büyük bir yörüngesi vardır. Muon’ların SOEF’ları hala ışık hızının altında bulunurlar. Muon’laron SOEF’ları Tachyon’la etkileşime girdiğinde yörüngesi önce tekrar genişlemeye başlar ve muon bir anda bir elektron’a dönüşür. Bu yeni oluşan elektron muon’dan 207 kez daha büyük bir yörüngeye sahiptir.
SOEF’ların bu sürekli Tachyon’ları istenen frekanslara dönüştürme işlemi tabii ki bu kadarda durmaz. Enerjitik Kontinum boyunca aşağıya doğru, mükemmel bir forma ulaşana kadar inmeye devam eder. Bu mükemmel form bir insan varlığı olabildiği gibi, gezegende mevcut herhangi bir form da olabilir. Tachyon enerjisi evrenin bağlayıcı enerjisidir. Evrende mevcut bütün formların yaratılmasından sorumludur. Daha önemlisi, Tachyon enerjisi sonsuz formsuzdan, sonlu formluya aşağı doğru olan enerji akışının anahtar elementidir. Bu da Enerjitik Kontinum’dur.
Tacyonizasyonun Bilimi
Evrende mevcut ışık hızın altındaki bütün formlar gibi SOEF’lar da ışık hızının üstüne çıkamazlar. Bu çok önemli bir noktadır. Dünyamız bir formlar dünyasıdır. Formlardan oluşan bu dünya için formu olmayan Sıfır Noktası ile bir araya gelmek yalnızca Tachyon aracılığı ile olur.
Tachyon enerjisi kendi içinde her bir yaşam formuna ait mükemmel Enerjitik Kontinum’unu yaratmaya yarayan tüm bilgiyi saklar. İnsan bedeninde olan her şey, Tachyon’un içinde mükemmel bir formda mevcuttur. Bunun en mükemmel örneğine hayvanlar dünyasında rastlarız. Araştırmalar ve gözlemler bize herhangi bir şekilde insanlar tarafından etkilenemeyen hayvanların tam anlamıyla bir sağlıklı yaşam sürebildiklerini göstermiştir. Örneğin memeli hayvanların yaşam süreleri büyüme dönemlerinin yaklaşık yedi katı kadardır. Bunu insan yaşamına uyarlarsak 140 yıllık mükemmel ve sağlıklı bir ömre tekabül eder. Günümüzün tıbbı tarafından bilinen 40.000 adet kronik ve akut hastalığın pek azı vahşi hayvanlarda görülür. Bunun sebebi de vahşi hayvanların kendi Enerjitik Kontinum’larını bloke etme imkanlarının olmamasıdır.
Enerjitik Kontinum’un ne şekilde var olduğunu ve nasıl işlediğini anladığımızda, blokajların enerjinin aşağı doğru kontinum’da akışını nasıl etkilediğini de anlamış oluruz.
Holistik bir bakış açısıyla, tam ve eksiksiz şifa fiziksel, duygusal, mental ve spritüel seviyelerdeki şifanın bir entegrasyonudur. Tüm yaşayan varlıklar devamlı yukarı doğru giden bir spiralin şeklinde tekamül ederler. Bu enerjitik spiral kaostan düzenin yüksek seviyelerine doğru tırmanır. Kaos, bir seviyeden daha üst bir seviyeye çıkmamızı sağlayan bir basamak, bir atlama taşıdır. Her yaşayan varlık bu prosesi ister farkında olsun, isterse de olmasın mutlaka deneyimler. Çıkılan her yeni düzen seviyesi şifa için yeni bir seviyedir.
Tachyon enerjisi, günlük yaşamda karşılaştığımız kaos ve streslerden kurtulmamız ve yeni düzen seviyelerine çıkarak yaşamımızı daha kaliteli hale getirmeyi sağlayacak bir anahtardır. Tachyon araçları, tüm seviyelerde ve hızlı bir şekilde mükemmele yakın enerjiyi dengelemeyi başarmamıza yardım ederek önemli ölçüde katkıda bulunurlar. Tachyon’u kullanmak bize bütünsel holistik bir şifa modeli sunmakla kalmaz, aynı zamanda tüm canlı varlıkların elde edebilecekleri parlak şifa ve Tek olanla bir olmayı, paylaşmayı sağlayan bir proses sunar.
Bir Süper İletken Olarak Haz ve Neşe Dolu Bir Yaşam
Bir zamanlar bilim ve spritüalite birbirlerinden ayrı ve bölünmüş durumdaydı. Varlığın kaynağı konusunda her biri ayrı fikirlere sahipti ver biri bu konuda kendi yolunu takip ediyordu. Tachyon hem bilimsel, hem de spritüel yolu tekrar “birlik” e getiren sinerjitik bir enerjidir. Kendi spritüel potansiyelimizi göstermek,yaşamımızın tüm alanlarında ahenk elde etmek ve parlak bir sağlık oluşturmak bizlerin doğal hedefleridir. Bu hedeflere ulaşmak, SOEF’ların Tachyon enerjisini varlığımızın tüm sübtil seviyelerinden ve en sonunda fiziksel bedenimize doğru akarken değişik frekanslara ne kadar iyi yönlendirebildikleri ile doğrudan bağlantılıdır. Bizler kendimizi gerçekten olmadığımız bir şeye dönüştürmek zorunda değiliz. Tek yapmamız gereken bir “Süper İletken” olmaktır.
Bilimde süper iletken, enerji akışına hiç direnç göstermeyen bir madde olarak tanımlanır. Bizim yapmamız gereken de optimal sağlığı elde etmek için, spritüel, mental, duygusal ve fiziksel bedenleri bir süper iletken haline getirmemiz gerektiğini bilmektir. Bu da Enerjitik Kontinum vasıtasıyla yaşamımıza gelen kozmik enerji akışına hiçbir şekilde direnç göstermemek demektir.
Spritüel bir bakış açısıyla baktığımızda kendi sağlık durumumuzu yaratan kişinin kendimiz olduğunu kabul etmemiz gerekir. Eğer yaşam sistemimize doğru akan enerji akışı önünde herhangi bir blokaj oluşturmamışsak spritüel potansiyelimiz rahatça ortaya çıkabilir. Bizler hepimiz, yaşamımızda parlak bir sağlık ve devamlı bir haz ve neşe oluşturabilme gücüne sahibiz. Bir süper iletken olarak bizler, yüksek bir optimal sağlık seviyesine ve düzen-kaos-düzen-kaos-düzen prosesinde yüksek bir seviyeye ulaşabiliriz. Bu kaos/düzen prosesi blokajlarımızı Tachyon ile temizlemeye başladığımızda oluşan şeydir. Her temizlediğimiz blokaj bize akan kozmik enerjiye haz ve neşe ekler. Bunun gerçekleştiğini tam olarak hissedebiliriz. Bunu devamlı bir şekilde deneyimlemeye ve İlahi enerjinin sürekli olarak içimizi neşe ile doldurduğunu görmeye başladığımızda, o İlahi enerjinin bir parçası olduğumuzu anlarız.
Yaşamımız boyunca hep seçimler yapmak durumda kalırız. Kendimize, bu dünyada daha etkin süper iletken olmamızı sağlayacak bir yaşam şekli, bir beslenme şekli mi seçiyoruz, yoksa İlahi ve doğa yasalarını inkar ederek sonucunda daha fazla kaos, düzensizlik ve dejenerasyon yaratmayı mı seçiyoruz?
Bu seçimleri nasıl yaparız?
Bu bilinçli bir seçim mi, yoksa yaşam kalitesini yükseltme veya yaşamı tüketme kararımızı etkilemeye devam eden başka faktörler var mı?
Enerjitik Kontinum için Bir süper iletken olmayı veya daha azı olmayı seçmemizi ne belirler?
Bütün bunların cevabı “Gerçeğin Anı”nın altında yatmaktadır.
Gerçeğin Anı
“Kaos/Düzen” teorisi içinde “Yol ayırımı Noktası” adı verilen bir terim vardır. Bu bir bunalma noktası, aynı zamanda bedenin de çöktüğü gerçeğin anı veya noktasıdır. Bu noktada ya hastalığı ortaya çıkarır veya daha mükemmel bir sağlığa doğru bir hareket yaparak bedeni daha yüksek bir düzen seviyesine yükseltir.
Geçmişte, bedenin yol ayırımı noktasına geldiğinde nasıl bir tepki vereceği konusu her zaman bir sırdı. Düzene ve şifaya doğru mu hareket edecek veya gereğinden fazla bir zamanı kaos ya da hastalığın içinde mi geçirecek, hiç bilinmezdi. Bugün Tachyon enerjisinin yarattığı devrimle yaşam sisteminin takip etmesi gereken yolu keşfetmiş durumdayız. Tachyon, tüm varlık sistemimizi etkileyen SOEF’ları hem dengeler hem de enerjilendirir.
Bir kişi “Gerçeğin Anı” adını verdiğimiz Yol ayırımı Noktası’na geldiğinde bedeninde bulunan herhangi bir bez, bir organ veya bir sistem kendini daha üst bir düzen durumuna göre ayarlayabilir ve bu yol ayırım noktası sayesinde kendini daha üst bir düzen seviyesine çıkarak kendini geliştirmiş olur. Enerjitik sistemimiz yol ayırımı noktasının içinden geçtiğinde, eğer sistemin SOEF’ları Tachyon enerjisi kullanılarak enerjilenmiş ve dengelenmiş bir durumda iseler, bu enerji sisteminin yapacağı hareket sağlığa doğru olacaktır.
David Wagner’in 1991 yılında geliştirdiği özel araç ve teknikleri kullanan, gerekli eğitimi almış ve yetkili bir Tachyon uygulayıcısının yapacağı bir şifa terapisi enerjitik sistemde bir Yol ayırımı noktasının oluşmasına sebebiyet verir. Tachyon araçlarının ileri uygulamalarını kullanarak ve Enerjitik Kontinum’la tekrar bağlantıyı sağlama suretiyle, eğitimli bir Tachyon uygulayıcısı ruh-beden-zihin komplesinin daha yüksek bir şifa ve denge seviyesine çıkmasını sağlar.
Bu konuda bilinmesi gereken bir başka nokta ise, Tachyon enerjisini deneyimlemek için her zaman bir Tachyon Uygulayıcısına ihtiyaç duyulmadığıdır. Herkes bu araçlardan bazılarını edinmek ve bedenin belirli bir bölgesinde kullanmak suretiyle Tacyon Enerjisinin faydalarını deneyimleyebilirler.
Tachyon’un dengeleme özelliğini bize gösteren en harika örnek iki gül deneyidir. Bu deneyde dalından iki gül tomurcuğu dalından kesilir. Biri“A” gülü diğerini de”B” gülü olarak nitelenir.
“A” gülü normal arıtılmış suyun içine, “B” gülü ise Tachyonize edilmiş suyun içine konur.
“A” gülü normal şekilde açar,ve 2 ile 2,5 gün sonra sapı eğilir ve çiçeğin boynu bükülür. Bu proses bu çeşit gülün ortalama ömür süresini bize gösterir. Bundan sonra “A” gülünün içine konulduğu su, Tachyonize edilmiş su ile değiştirilir. Bunun sonucunda ise, çiçeğin sapı tekrar dikleşir ve “A” gülü de tekrar açar ve üç gün boyunca da bu durumu muhafaza eder.
Bu arada Tachyonize edilmiş suyun içinde duran “B” gülü ise çiçek açar ve tam dokuz gün boyunca da hiçbir solma ve canlılığını kaybetme belirtisi göstermez. Tachyonize edilmiş su “B” gülünün SOEF”larını şarj etmiş ve ondaki yaşlanma etkilerini yavaşlatmıştır. “B” gülünün sapı üzerinde yapılan gözlemler bize çiçeğin gösterdiği gelişmenin normal köklü bir gülün gelişiminden hızlı olduğunu göstermiştir. Sekiz gün sonra çiçeğin sapı tekrar toprağa ekilmiş ve kısa bir müddet sonra da tekrar tomurcuklanmıştır.
Yapılan araştırmalar Tachyon prosesinin doğrulunu bize kanıtlamıştır. Dünyayı ve yaşamımızı dengelemek için var olan olasılıklar gerçekten de sonsuzdur. Dünya artık kendi geleceğini kucaklamaya başlamıştır.
Ruh, Beden ve Zihin ve duygusal kompleksi kapsayan tüm enerjitik yapıya kozmik bir seviyeden bakmaya başladığımızda, Tachyon enerjisinin Enerjitik Kontinumla olan bağlantımızı çok yüksek bir seviyede arttırdığını gözlemleriz. Bu da bizim İlahi olanla bağlantımızın artmasına ve kuvvetlenmesini sağlar. Tachyon enerjisine uyarlandığımızda ve onunla bağlantıda olduğumuzda bizi daha yüksek bir kozmik enerjiyi kabul edebilmemiz için hazır duruma getirir. Bir Yol Ayırımı noktasına geldiğimizde yapacağımız seçimlerin daha çok şifa seçimleri olmalarını sağlar. Tachyon enerjisinin potansiyeli varlığın yalnızca mikro seviyelerinde denge sağlamakla sınırlı değildir. Aynı zamanda ruh-beden-zihin bağlantısını makro sistemlerin içinden de onarılmasını sağlar.
Uyumlanma, Yoga felsefesi ve Meditasyon’da çok iyi bilinen bir konsepttir. İlk defa batı dünyasına 1920 lerde Parmahansa Yogananda tarafından tanıtılmıştır. Uyumlanmanın basit anlamı ahenge ve düzene getirmektir. Bu ahenk ve düzene getirmeye Yoga ve meditasyonun nasıl yardımcı oluyorsa, Tachyon da yardımcı olur.Tachyon araçlarını kullanmak, Kaynak’ın evrensel yaşam gücüne Enerjitik Kontinum vasıtasıyla erişmemizi sağlar.
Kaynak: Advanced Tachyon Technologies
Derleyen ve Çeviren: Sami Şarhon
Kuantum fizikte tüm kozmosu dolduran enerji “Sıfır Noktası Enerjisi” olarak adlandırılır. Bu enerjinin bir şekli, bir formu yoktur, ışıktan hızlı hareket eder ve her an her yerde mevcuttur. Sıfır Noktası Enerjisi varoluşun ve mükemmel formları yaratabilme zekasının tüm potansiyelini içinde barındırır. Bu noktada anlaşılması gereken bir şey de, Sıfır Noktası Enerjisi olarak adlandırılan bu enerjinin, onun özel bir formu olan Astral veya Eterik enerjilerle karıştırılmaması gerektiğidir. Sıfır Noktası Enerjisi şekilsizdir, bir forma sahip değildir. O var olan herşeyin kaynağıdır. Sübtil enerjilerin bütün seviyeleri “Enerjitik Kontinum” dediğimiz şeyin parçalarıdır.
Tachyon Enerjisi belirli bir şekle ve forma sahip olamayan Sıfır Noktası Enerjisinden ilk ortaya çıkan bir enerjidir. Sıfır Noktası Enerjisi gibi Tachyon enerjisi de bir frekans ile kısıtlanmış değildir. Dolayısıyla Tachyon enerjisi frekans spektrumu ile ölçülebilecek bir enerji değildir. Dahası diğer mevcut tüm enerjileri içinde barındırır. Sıfır Noktasının bütün özelliklerini taşır.
Tachyon enerjisi kendinde tüm yaşam formlarının içinde mükemmel bir “Enerjitik Kontinum” yaratabilmek için gerekli tüm potansiyeli barındırır. İnsan bedeninde var olan her şey Tachyon enerjisi tarafından mükemmel bir şekilde kodlanmıştır. Bunun en mükemmel örneği hayvanlar dünyasında görülür. İnsanlar tarafından etkilenmeyen hayvanlar tamamı ile sağlıklı bir yaşam sürerler.
Örneğin, memelilerin yaşam süreleri büyüme dönemlerinin yedi katı kadardır. Bunu insan yaşamına uyarladığımızda 140 yıllık bir yaşam tekabül ettiğini görürüz. Günümüzün tıbbı tarafından bilinen 40.000 adet kronik ve
akut hastalığın pek azı vahşi hayvanlarda görülür. Bunun sebebi de vahşi hayvanların kendi “Enerjitik Kontinum” larını bloke etme imkanlarının olmamasıdır.
Doğada tam anlamıyla bir mükemmellik mevcuttur. Bu da Tachyon enerjisinin bariz karakteridir. Tachyon enerjisinin içerdiği bilgi niteliği gereği mükemmeldir. Yaşamımızda sağlık ve dengeyi elde etmek istiyorsak yapmamız gereken tek şey “Enerjitik Kontinum”un özgürce akmasını sağlamaktır. Başka bir deyişle Tachyon enerjisini mükemmel bir şekilde kullanan bir süper idareci olmamız gerekir. Böyle davranmakla bu enerjinin tüm sübtil bedenlerimizin her seviyesinde akışını sağlamış oluruz. Bu enerji fiziksel tüm hücrelerimizin içinde akmakla onların mükemmel bir şekilde işlemelerini sağlayacak tam ve dengeli bir metabolizmanın oluşmasını sağlar.
Eğer sübtil enerji bedenimizin herhangi bir seviyesinde bir blokaj mevcutsa, enerji serbestçe aşağı daha alt bir seviyeye akamaz. Bu seviyeden başlamak üzere bundan sonra enerjinin kendisinde ve akışında belirgin eksiklikler ve noksanlıklar olacaktır. Herhangi bir sübtil seviyede oluşan blokajlar Tachyon enerjisinin serbestçe fiziksel bedenimize akışına engel olur. Bu sebepten dolayı birçok hastalık sübtil bedenlerdeki bu blokajlar tarafından oluşturulur. Bu da psikolojik durumumuzun fiziksel bedenimizi neden etkilediğinin cevabını bize açıkça vermektedir.
Gerçekte, duygusal ve mental bedenlerimiz o kadar sübtildirler ki fiziksel bedenimize doğrudan müdahale edemezler. Yaşam gücünün akışı metabolizmayı düzenleme amacıyla akarken, aynı zamanda da mental ve duygusal bedenlerimizden de akmak durumundadır. Dolayısıyla onlarda varolan blokajlar fiziksel bedeni dolaylı şekilde etkiler. Bu belirli blokajlar er geç fiziksel hastalıkları oluştururlar.
Bu açıklamalar frekansa dayalı değişik enerji sistemleri için temel bir açıklamadır. Foton enerjisini, kristal enerjisini, magnet enerjisini, orgon enerjini, ışık akupunkturunu, radyonik yöntemleri, foton ışığını, elektromanyetik ve ses terapilerini vs. biliyoruz. Bu sistemlerin hepsi kesinlikle iyi çalışırlar ve sübtil bedenlerin belirli seviyelerinde var olan bazı blokajları çözerler, enerjilerin akamadığı yerlerdeki durgun enerjileri harekete geçirebilirler. Bununla birlikte frekanslı enerjilerle yapılan terapilerin genellikle iki engeli vardır. Bunların birincisi tüm bu enerjiler belirli bir frekansla sınırlanmışlardır. Örneğin 16 ve 32 mu-metre. Bu aura alanının kesin bir spektrum seviyesidir ve blokajların da 16 ve 32 mu-metre arasında olmasını gerektirir. Bu durumda foton enerji doğru şekilde uygulandığında yardımcı olabilir. Peki eğer problemimiz bu spektrumdaki frekanslar arasında yer almamışsa ne olacaktır? Bizi etkileyen rahatsızlığı meydana getiren blokajlar örneğin 35 ve 50 mu-metre arasında yer aldığında ne yapmamız gerekir? Tabii ki bu durumda herhangi bir foton enerjisini uyguladığınızda küçük bazı yararlar görülebilir, fakat problem tam anlamıyla ortadan kalkmayacaktır. Foton enerjisi biraz yardımcı olabilecek ama problemin kaynağına inemeyecektir. Buradan şunu anlıyoruz ki, foton enerjisi gibi terapilerde kullanılan bütün sübtil enerji sistemleri bu büyük engelle karşı karşıya dırlar ve ancak kendi spesifik frekansları dahilinde etkili olabilirler.
Bu enerjilerin diğer ikinci bir engeli de, bu belirli frekansın etkisinin bu frekansın doğası tarafından belirlenmesidir. Örneğin; Foton enerjisi, orgon enerjisi veya elektromanyetik enerji gibi enerjiler insan bedeninde güçlü etkiler yaratarak onun belli bir yönde değişmeye zorlayan bazı karakteristiklere sahip oldukları için bir şekilde yardımcı olabilirler. Fakat, bu özel, spesifik frekansa gerçek manada ihtiyacımız yoksa bu enerjiler bize zararlı da olabilir. Orgon enerji şifalandırır ama sizi bayağı hasta da edebilir. Bu tip süptil enerji yöntemlerini düzgün ve güvenli bir şekilde kullanmak derin bir bilgi ve iyi bir deneyim sahibi olmayı gerektirir. Tachyon enerjisi bütün bunlardan tamamıyla farklıdır. Tachyon enerjisi bu tip bir enerji değildir, hatta O bütün diğer enerjileri içinde barındırır. Fiziksel bedenimiz veya sübtil bedenimiz içinde yanlış olan ne varsa, oraya özel yöntemle ilgili spesifik bilgiyi uygulayarak düzeltilebilir. Bu Tachyon enerjisi tarafından gerçekleştirebilir çünkü Tachyon enerjisi Sıfır Noktasına açılan kapıdır. Bu ancak frekansı olmayan bir şeyin yapabileceği bir şeydir. Tüm frekanslar bütünün, Sıfır Noktası enerjisinin içinde olan bütünün bir parçasıdır. Frekansa sahip olanlar ise sadece kendilerine has özel etkileriyle kısıtlıdırlar. Tachyon Enerjisinin yaptığı ise, organizmamıza, fiziksel bedenimize ve sübtil bedenlerimize ihtiyaçları olan etkileri üretme imkanı ve şansını vermektir. Tüm bedenlerimiz inanılmaz şekilde zeki oldukları için, her zaman kendilerine gerekli olan etkileri üretme şansına sahiptirler. Frekans içeren enerji şifa sistemleri için geçerli olan iki kısıtlama Tachyon için geçerli değildir çünkü Tachyon enerjisi belirli frekanslarla kısıtlı değildir. Diğer sübtil enerjilerle Tachyon enerjisi arasındaki diğer bir fark da Tachyon’un hiçbir şekilde, ne şart altında olursa olsun diğer enerjiler veya enerji formları tarafından etkilenemeyeceğidir. Enerji şifasında kullanılan diğer tüm sübtil enerji türleri ise diğer enerjiler veya enerji formları tarafından etkilenebilirler. Buna örnek olarak birinin düşüncelerinden veya duygularından etkilenmeyi verebiliriz.
Bunu sebebi enerjilerin ışık hızının altında yerçekimiyle ilgili çekime sahip olmalarıdır. Bu da onların birbirlerini etkilemelerini, çekmelerini sağlar ve bu sebepten birbirlerine yapışırlar. Bu tabii ki etkileşmeyi, değişimi ve enerjileri kendi özel etkilerini yaratmaları sonucunu doğurur. Tachyon ise ışık hızının üzerinde hareket ettiği için yerçekimi ilgili çekime sahip değildir. Bu yüzden hiçbir enerjiye yapışmadığı gibi hiçbir enerji de Tachyon’a yapışamaz.
Hangi form altında olursa olsun, düşüncelerimizin ne kadar “kötü” oldukları, duygularımızın ne kadar düşük oldukları, ne kadar negatif ürettiğimiz hiç önemli değildir. Onlar Tachyon enerjisini değiştiremez, onun Sıfır Noktası enerjisiyle bağlantı kurmamızı sağlama yeteneğini engelleyemezler. Bu sebepten dolayı Tachyon enerjisi, sahip olduğumuz mental, duygusal, ruhsal veya fiziksel tüm problemleri etkileme gücüne sahiptir. Bu kaynak enerjinin bir başka güzel yönü de, enerjiyi kullanırken istenmeyen yan etkiler uğraşmamız gerekmediğidir.
Çok kuvvetli ve çok hızlı bir şifa elde etmek amacıyla bedenin veya organizmanın herhangi bir bölümüne ihtiyacı olduğu enerji miktarında daha fazla bir enerji uygulayıp da diğer bölümlere ise yeteri kadar uygulayamamak bile bir problem oluşturmaz. Bu durum bazen arınma ve şifa reaksiyonlarına sebep olur ve bu yüzden kişi kısa bir süre için kendini bunalmış ve bastırılmış hissedebilir. Ama hiçbir şekilde negatif bir sonuç olmayacaktır.
Tachyon enerjisi aynı zamanda ikinci kısıtlamadan da muaftır. Bu enerjiyi doğru biçimde uygulamak için çok büyük bilgi ve deneyim gerekmez çünkü beden bir şekilde bu işlemden haberdardır. Tachyon enerjisini belirli bazı etkileri olması için uygulamayı zorlamayız, bunu yerine kendi şifa etkilerini oluşturması için bedeni kendi haline bırakırız. Tachyon enerjisi bu kendi kendine şifalanma prosesi için çok sadece doğal bir katalizördür.
Enerjitik Kontinum
Sıfır Noktası Enerjisinin Tachyon enerjisi içinde yoğunlaşması adına devamlı “Energetic Continuum” “Enerjitik Kontinum” adı verilen bir enerji akışı ile başlar. Hiçbir formu, hiçbir vibrasyonu olmayan, ışık hızından daha hızlı hareket eden bu enerji akışı yukardan aşağıya dikey bir şekilde ışık hızının üstünde akarken Tachyon’la karşılaşır ve onlara nüfuz eder. Işık hızı noktasında Enerjitik Kontinum “SOEF”larla (Sübtil Organize Enerji Alanları) karşılaşır ve onlarla etkileşim içine girer. Bu etkileşim sonucu, bütün fiziksel formları şekillendirip yapılandıran enerjitik matrix’i yaratmaya başlar. Enerjitik Kontinum’un kaynağı Sıfır Noktası enerjisi olduğundan içinde tüm potansiyeli ve zekayı barındırır. Enerjitik Kontinum sonsuz formsuz genişlemeden sonlu yapısal formlara doğru bir akış halindedir.
Enerjitik Kontinum’u kavradığımızda mevcut blokajların onun içindeki enerji akışı üzerindeki etkilerini de anlamış oluruz. Bu anlayışla özümüze ait doğal ahenk ve doğal şifa ile kendimizi yeniden düzenleyebilme, uyarlayabilme becerisini kazanırız. Kendimizi Enerjitik Kontinum’un akışına açtığımızda, enerjinin kaynağı Sıfır noktası olduğu için ve oradan Tachyon’lara, oradan da SOEF’lardan geçip varlığımızı enerjilendirdiği için, bu bizi yeniden yapılandırır ve dolayısıyla kendimizdeki yozlaşmayı ve yaşlanmayı da kontrol altına almış oluruz.
Tüm rahatsızlıklar ve hastalıklar kendi Enerjitik Kontinum’muzda blokajlar oluştuğu zaman ortaya çıkar. Buradan da Enerjitik Kontinum’un dikey şekilde tutmak ve düzgün bir akışı sağlamak için blokajları temizlememiz gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Gerçekte bir blokaj denilen şey Enerjitik Kontinum’un içinde enerji yetersizliği ve düzensizliğine sebebiyet veren bir düzensizlik, bir kaos olarak tanımlanır. Enerjitik Kontinum’daki bu blokajlar fiziksel bedende eninde sonunda rahatsızlık veya hastalıkları yaratan, özel frekans formlarıdırlar.
Tachyon enerjisi, SOEF’leri organize eden ve güç veren enerji taneciklerinin kaynağı olduğu için, bize ahenkli şifa frekanslarını yeni baştan onarmak potansiyelini sağlar.
Örneğin, bir kişi duygusal bir stres deneyimlemiş ve onları bırakmadan veya dengelemeden yaşamına bu şekilde devam etmişse, bu insanın duygusal bedeninde bir enerji blokajı meydana gelir. Bu blokaj enerjinin doğal enerji akışı(Enerjitik Kontinum) içinde, sırayla duygusal bedenle fiziksel bedenin bir bölümü arasında enerji yetersizliğine sebep olacaktır.
Farz edelim ki, blokaj sırtın alt bel bölgesinde enerji yetersizliğine sebep oluyor. Bu kişi bir bel ağrısı deneyimlemeye başlar. Eğer stres devam ettiği taktirde mevcut durum gelişmeye, şiddetli bir bel ağrısına, disk kopmasına hatta akut bir disk problemine dönüşmeye başlar. Enerjitik Kontinum’un
Herhangi bir bölümü bloke olduğunda, enerjiden mahrum bırakılan organ veya sistem eninde sonunda bu dünyada var olan bir hastalığa direnemeyip yenik düşecektir.
Aşağıdaki şekil Enerjitik Kontinum’un Sıfır noktası enerjisinden Tachyon enerjisine ve Işık hızına doğru akışını göstermektedir.
Yetersiz bir bölgenin üzerine odaklandığımızda Tachyon enerjisi aksaklık olan SOEF’ları yeniden organize edip ve enerjilendirmek suretiyle blokajların dağılmalarını sağlar. Enerji blokajları ortadan kalktığı zaman beden kendi Enerjitik Kontinum’u ile yeniden bağlantıya geçme yetisine sahiptir. Enerjitik Kontinum’la bağlantıya geçmek Sıfır Noktası enerjisi demek olan Yaşam Kaynağı enerjisinin akışını kuvvetlendirmek anlamına gelir. Şifa durumunu tekrar yaratan kimseler olarak bizler, Yaşam gücü enerjisini bir kere yükselttiğimizde duygusal stresleri de halletmiş oluruz.
Kendi içinde Tachyon enerjisi bir frekans değildir ama tüm frekansların potansiyelini içinde barındırır. Bunu anlamak çok önemlidir çünkü bazı holistik şifacılar tarafından kullanılan değişik frekanslı enerji terapileri bir karmaşayla sarmalanmış durumdadırlar. Bir kere Tachyon enerjisinin bir forma sahip olmayan Sıfır Noktası enerjisinin parçacıkları olduklarını, bütün frekansların kaynağı olduğunu anladığımızda, Tachyon enerjisini enerjitik spektruma oturtmak daha kolay olabilir. Foton enerjisi, Orgon enerjisi veya Yaşam Dalgaları gibi bütün frekanslar, SOEF’leri enerjilendirmek amacıyla Tachyon enerjisi kullanıldığında kolay anlaşılır, mantıklı ve dengeli bir hale gelebilirler. Enerjitik Kontinum vasıtasıyla Tachyon SOEF’larla etkileşime girerek onların frekanslarını enerjilendirmek ve kuvvetlendirmek için gerekli potansiyeli sağlar. Enerjitik Kontinum varoluşun içinde bildiğimiz her şeye uygulanabilir.
Tachyon Devri Başladı
Gerçeğin mutlak doğası bilim ve evrimde bizi bu noktaya getirdi.
Serbest enerji araştırmaları için yapılan bilimsel araştırmalar Tachyon’un varlığını önceleri bir varsayım olarak kabul etti, daha sonra ise varlığını ispatladı. Bugün onun potansiyelini artık kafamızda canlandırabiliyoruz. Bütün karşı koymalara rağmen Tachyon devri artık başlamıştır.
Tachyon Enerjisi1966 da Gerald Feinberg tarafından bulundu ve bilim dünyasını birleştirmek için“ışıktan hızlı atomaltı parçacıklar” olarak tanımlandı. Yaptıkları çalışmalarla bu yeni devrin temellerini atan ve Tachyon devriminin yolunu hazırlayan gelmiş ve geçmiş birçok bilim adamına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bundan sonra artık problem Tachyon enerjisinin varlığını kanıtlamak değil, daha çok onu kullanılabilir bir hale getirmektir. Birçok saygın bilim adamı bu alanda çalışmalar yapmış ve ortak sonuçlara varmışlardır. Bu insanların yaptıkları ve halen de yapmaya devam ettikleri şey, Tachyon enerjisini kullanılabilir bir elektrik enerjisine dönüştürme prosesinin üstesinden gelmektir.
İleri Tachyon Teknolojileri Enstitüsü’nün kurucusu olan David Wagner’in Tachyon enerjisinden yararlanma konusunda değişik bir vizyonu vardı. Onun vizyonu, Tachyon enerjisinin kullanılabilir bir elektrik enerjisine dönüştürülme işleminin gezegenin enerji krizine bir çözüm bulmak amacı için değil, bilinçlilik krizine bir çözüm bulmak için yapılması gerektiğiydi.
David Wagner herşeyin Tachyon alanı dışında gelişip evrim geçirdiğini ve uygulamalı fizikteki kendi buluşunun doğrudan Tachyonizasyon işleminden sorumlu olduğunun farkındaydı.
Tachyonizasyon işlemi, bazı doğal maddeleri moleküler altı bir seviyede yeniden yapılandırarak sabit ve kalıcı Tachyon antenleri haline getirir. Wagner’in Tachyon enerjisini çalışacak duruma getirme yeteneği ile bilim dünyasının çıkan sonuçları kanıtlama yeteneğinin birleşmesi Tachyon devriminin dünyanın 55 ülkesinde yer almasını sağlamıştır. Tachyonizasyon
Buluşu, Tachyon enerjisinin sonsuz potansiyelinden dünyanın yararlanması ve dünyasal bilincin yükselmesine yardım etme görevini sürdürmektedir.
David Wagner, Tachyonizasyon işlemini keşfettiğinden beri, Tachyon enerjisi ile ilgili evrensel farkındalığı yükseltme konusunda bir sorumluluğu olduğunun bilincindeydi. “The Quality of One” adlı semineri geliştirdi. Bu seminer vasıtasıyla yüzlerce, binlerce kişinin bakış açılarını ve yaşam deneyimlerini değiştirdi. Onun devrimini tam olarak anlamak için Tachyon’un önce bilimle ve kuantum fizikle daha sonra da holistik şifa ile olan ilgisini anlamamamız gerekir.
Wagner tarafından geliştirilen Tachyonizasyon işlemi %100 patent altına alınmıştır. Bu işlemin tescilli ve özel olmasını sağlamıştır. Bu durum işlem hakkında yapılabilecek tartışmaların sınırlı olması sonucunu doğurur. Herkesin bu işlemi tam olarak anlama isteğinin karşılanması olanaksızdır. Paylaşılacak şey işlemin nasıl işlediğini anlamak değil, nasıl işlemediğini kavramaktır.
Tachyonizasyon İşlemi:
Bir frekans değildir, manipülasyon veya transfer işlemi değildir.
Yüksek frekanslı bir sargı teknolojisi değildir.
Sesi kullanmaz.
Ürünleri şekillendirmek için kutsal geometriyi kullanmaz.
Duaya veya meditasyona ihtiyaç göstermez.
Foton bazlı bir teknoloji değildir.
Kristaller veya orgon teknolojisi kullanmaz.
Mıknatıs kullanmaz.
Uygulayıcının hassasiyetine bağlı değildir.
Tachyon’un nasıl çalıştığını anlamak, evrenin sırlarından birini anlamaktır.
Tachyon’un Fiziği
Kuantum fizikte tüm kozmosu dolduran enerji “Sıfır Noktası Enerjisi” olarak adlandırılır. Bu enerjinin bir şekli, bir formu yoktur, ışıktan hızlı hareket eder ve her an her yerde mevcuttur. Sonsuz zekaya sahiptir. Sıfır Noktası Enerjisi varoluşun ve mükemmel formları yaratabilme zekasının tüm potansiyelini içinde barındırır. Bir devri, frekansı veya titreşimi yoktur ve yerçekimine tabi değildir.
Tachyon enerjisi her yerde mevcuttur ve limitsizdir. Evrende mükemmel formları yaratabilmenin potansiyel bilgisine sahiptir. Aynen Sıfır Noktası enerjisi gibi, Tachyon enerjisinin de bir devri, frekansı veya titreşimi yoktur ve yerçekiminden etkilenmez. Tachyon enerjisi ile Sıfır Noktası enerjisi arasındaki gerçek fark, Tachyon enerjisinin bir forma sahip olmasıdır. Bunu daha iyi anlamak için şöyle bir benzetme yapabiliriz. Bir okyanusu ve onun enginliğini düşünelim. Okyanus sonsuz sayıda su zerreciğinden oluşmuştur. Sıfır Noktası enerjisi gibi, aynı zamanda şekilsizdir de. Okyanustan bir damla aldığınızda o damla içinde okyanusun içerdiği herşeyi içerir ama şimdi bir şekle sahiptir. Aynen Tachyon enerjisi de içinde Sıfır Noktasında olan her şeyi içinde barındırır ama tek farkı bir forma sahip olmasıdır.
Sıfır Noktası enerjisinin Tachyon enerjisi içinde yoğunlaşması, evrende var olan tüm formlardan doğrudan sorumlu olan Enerjitik Kontinum’la başlar. Enerjitik Kontinum’un bundan sonraki safhası fizik biliminin basitleştirilmiş terimleri ile çok daha iyi anlaşılabilir.
Bu açıklamada, Tachyon enerjisinin Zerreciklerin Lepton Ailesi ile olan karşılıklı etkileşimini inceleyeceğiz.
Lepton ailesinin ilk basit taneciklerine “pion” adı verilir. Pionlar ışık hızının altında yer alırlar, matematiksel bir şekilde hesaplanabilen bir sürekli yörüngeleri vardır. Onlara kısaca “SOEF” (Sübtil Organize Enerji Alanları) adı verilir. SOEF’lar ışık hızının altında yer alırlar ve Tachyon enerjisinin mükemmel formları tekamül ettirmesi, düzenlemesi ve yaratması için gerekli frekanslara dönüştürmesi işleminden doğrudan sorumludurlar. Evrende mevcut bütün formları değişik bir frekansa sahiptirler. SOEF’lar Tachyon enerjisini kendi belirli formlarının ihtiyaç duyduğu belirli frekanslara dönüştürürler.
Bu örnekte incelediğimiz SOEF pion’u kendi yörüngesinde tutmaktadır. Pion’un SOEF’ları ışık hızının tam altında yer alırlar ve ışık hızının üstündeki Tachyon enerjisi ile karşılıklı olarak etkileşim içine girerler. Tachyon, SOEF’lar tarafından pion’un frekansına dönüştürüldüğünde, pion bir anda evrim geçirerek muon’a dönüşür. Bu yeni muon’un pion’a oranla 10 kez daha büyük bir yörüngesi vardır. Muon’ların SOEF’ları hala ışık hızının altında bulunurlar. Muon’laron SOEF’ları Tachyon’la etkileşime girdiğinde yörüngesi önce tekrar genişlemeye başlar ve muon bir anda bir elektron’a dönüşür. Bu yeni oluşan elektron muon’dan 207 kez daha büyük bir yörüngeye sahiptir.
SOEF’ların bu sürekli Tachyon’ları istenen frekanslara dönüştürme işlemi tabii ki bu kadarda durmaz. Enerjitik Kontinum boyunca aşağıya doğru, mükemmel bir forma ulaşana kadar inmeye devam eder. Bu mükemmel form bir insan varlığı olabildiği gibi, gezegende mevcut herhangi bir form da olabilir. Tachyon enerjisi evrenin bağlayıcı enerjisidir. Evrende mevcut bütün formların yaratılmasından sorumludur. Daha önemlisi, Tachyon enerjisi sonsuz formsuzdan, sonlu formluya aşağı doğru olan enerji akışının anahtar elementidir. Bu da Enerjitik Kontinum’dur.
Tacyonizasyonun Bilimi
Evrende mevcut ışık hızın altındaki bütün formlar gibi SOEF’lar da ışık hızının üstüne çıkamazlar. Bu çok önemli bir noktadır. Dünyamız bir formlar dünyasıdır. Formlardan oluşan bu dünya için formu olmayan Sıfır Noktası ile bir araya gelmek yalnızca Tachyon aracılığı ile olur.
Tachyon enerjisi kendi içinde her bir yaşam formuna ait mükemmel Enerjitik Kontinum’unu yaratmaya yarayan tüm bilgiyi saklar. İnsan bedeninde olan her şey, Tachyon’un içinde mükemmel bir formda mevcuttur. Bunun en mükemmel örneğine hayvanlar dünyasında rastlarız. Araştırmalar ve gözlemler bize herhangi bir şekilde insanlar tarafından etkilenemeyen hayvanların tam anlamıyla bir sağlıklı yaşam sürebildiklerini göstermiştir. Örneğin memeli hayvanların yaşam süreleri büyüme dönemlerinin yaklaşık yedi katı kadardır. Bunu insan yaşamına uyarlarsak 140 yıllık mükemmel ve sağlıklı bir ömre tekabül eder. Günümüzün tıbbı tarafından bilinen 40.000 adet kronik ve akut hastalığın pek azı vahşi hayvanlarda görülür. Bunun sebebi de vahşi hayvanların kendi Enerjitik Kontinum’larını bloke etme imkanlarının olmamasıdır.
Enerjitik Kontinum’un ne şekilde var olduğunu ve nasıl işlediğini anladığımızda, blokajların enerjinin aşağı doğru kontinum’da akışını nasıl etkilediğini de anlamış oluruz.
Holistik bir bakış açısıyla, tam ve eksiksiz şifa fiziksel, duygusal, mental ve spritüel seviyelerdeki şifanın bir entegrasyonudur. Tüm yaşayan varlıklar devamlı yukarı doğru giden bir spiralin şeklinde tekamül ederler. Bu enerjitik spiral kaostan düzenin yüksek seviyelerine doğru tırmanır. Kaos, bir seviyeden daha üst bir seviyeye çıkmamızı sağlayan bir basamak, bir atlama taşıdır. Her yaşayan varlık bu prosesi ister farkında olsun, isterse de olmasın mutlaka deneyimler. Çıkılan her yeni düzen seviyesi şifa için yeni bir seviyedir.
Tachyon enerjisi, günlük yaşamda karşılaştığımız kaos ve streslerden kurtulmamız ve yeni düzen seviyelerine çıkarak yaşamımızı daha kaliteli hale getirmeyi sağlayacak bir anahtardır. Tachyon araçları, tüm seviyelerde ve hızlı bir şekilde mükemmele yakın enerjiyi dengelemeyi başarmamıza yardım ederek önemli ölçüde katkıda bulunurlar. Tachyon’u kullanmak bize bütünsel holistik bir şifa modeli sunmakla kalmaz, aynı zamanda tüm canlı varlıkların elde edebilecekleri parlak şifa ve Tek olanla bir olmayı, paylaşmayı sağlayan bir proses sunar.
Bir Süper İletken Olarak Haz ve Neşe Dolu Bir Yaşam
Bir zamanlar bilim ve spritüalite birbirlerinden ayrı ve bölünmüş durumdaydı. Varlığın kaynağı konusunda her biri ayrı fikirlere sahipti ver biri bu konuda kendi yolunu takip ediyordu. Tachyon hem bilimsel, hem de spritüel yolu tekrar “birlik” e getiren sinerjitik bir enerjidir. Kendi spritüel potansiyelimizi göstermek,yaşamımızın tüm alanlarında ahenk elde etmek ve parlak bir sağlık oluşturmak bizlerin doğal hedefleridir. Bu hedeflere ulaşmak, SOEF’ların Tachyon enerjisini varlığımızın tüm sübtil seviyelerinden ve en sonunda fiziksel bedenimize doğru akarken değişik frekanslara ne kadar iyi yönlendirebildikleri ile doğrudan bağlantılıdır. Bizler kendimizi gerçekten olmadığımız bir şeye dönüştürmek zorunda değiliz. Tek yapmamız gereken bir “Süper İletken” olmaktır.
Bilimde süper iletken, enerji akışına hiç direnç göstermeyen bir madde olarak tanımlanır. Bizim yapmamız gereken de optimal sağlığı elde etmek için, spritüel, mental, duygusal ve fiziksel bedenleri bir süper iletken haline getirmemiz gerektiğini bilmektir. Bu da Enerjitik Kontinum vasıtasıyla yaşamımıza gelen kozmik enerji akışına hiçbir şekilde direnç göstermemek demektir.
Spritüel bir bakış açısıyla baktığımızda kendi sağlık durumumuzu yaratan kişinin kendimiz olduğunu kabul etmemiz gerekir. Eğer yaşam sistemimize doğru akan enerji akışı önünde herhangi bir blokaj oluşturmamışsak spritüel potansiyelimiz rahatça ortaya çıkabilir. Bizler hepimiz, yaşamımızda parlak bir sağlık ve devamlı bir haz ve neşe oluşturabilme gücüne sahibiz. Bir süper iletken olarak bizler, yüksek bir optimal sağlık seviyesine ve düzen-kaos-düzen-kaos-düzen prosesinde yüksek bir seviyeye ulaşabiliriz. Bu kaos/düzen prosesi blokajlarımızı Tachyon ile temizlemeye başladığımızda oluşan şeydir. Her temizlediğimiz blokaj bize akan kozmik enerjiye haz ve neşe ekler. Bunun gerçekleştiğini tam olarak hissedebiliriz. Bunu devamlı bir şekilde deneyimlemeye ve İlahi enerjinin sürekli olarak içimizi neşe ile doldurduğunu görmeye başladığımızda, o İlahi enerjinin bir parçası olduğumuzu anlarız.
Yaşamımız boyunca hep seçimler yapmak durumda kalırız. Kendimize, bu dünyada daha etkin süper iletken olmamızı sağlayacak bir yaşam şekli, bir beslenme şekli mi seçiyoruz, yoksa İlahi ve doğa yasalarını inkar ederek sonucunda daha fazla kaos, düzensizlik ve dejenerasyon yaratmayı mı seçiyoruz?
Bu seçimleri nasıl yaparız?
Bu bilinçli bir seçim mi, yoksa yaşam kalitesini yükseltme veya yaşamı tüketme kararımızı etkilemeye devam eden başka faktörler var mı?
Enerjitik Kontinum için Bir süper iletken olmayı veya daha azı olmayı seçmemizi ne belirler?
Bütün bunların cevabı “Gerçeğin Anı”nın altında yatmaktadır.
Gerçeğin Anı
“Kaos/Düzen” teorisi içinde “Yol ayırımı Noktası” adı verilen bir terim vardır. Bu bir bunalma noktası, aynı zamanda bedenin de çöktüğü gerçeğin anı veya noktasıdır. Bu noktada ya hastalığı ortaya çıkarır veya daha mükemmel bir sağlığa doğru bir hareket yaparak bedeni daha yüksek bir düzen seviyesine yükseltir.
Geçmişte, bedenin yol ayırımı noktasına geldiğinde nasıl bir tepki vereceği konusu her zaman bir sırdı. Düzene ve şifaya doğru mu hareket edecek veya gereğinden fazla bir zamanı kaos ya da hastalığın içinde mi geçirecek, hiç bilinmezdi. Bugün Tachyon enerjisinin yarattığı devrimle yaşam sisteminin takip etmesi gereken yolu keşfetmiş durumdayız. Tachyon, tüm varlık sistemimizi etkileyen SOEF’ları hem dengeler hem de enerjilendirir.
Bir kişi “Gerçeğin Anı” adını verdiğimiz Yol ayırımı Noktası’na geldiğinde bedeninde bulunan herhangi bir bez, bir organ veya bir sistem kendini daha üst bir düzen durumuna göre ayarlayabilir ve bu yol ayırım noktası sayesinde kendini daha üst bir düzen seviyesine çıkarak kendini geliştirmiş olur. Enerjitik sistemimiz yol ayırımı noktasının içinden geçtiğinde, eğer sistemin SOEF’ları Tachyon enerjisi kullanılarak enerjilenmiş ve dengelenmiş bir durumda iseler, bu enerji sisteminin yapacağı hareket sağlığa doğru olacaktır.
David Wagner’in 1991 yılında geliştirdiği özel araç ve teknikleri kullanan, gerekli eğitimi almış ve yetkili bir Tachyon uygulayıcısının yapacağı bir şifa terapisi enerjitik sistemde bir Yol ayırımı noktasının oluşmasına sebebiyet verir. Tachyon araçlarının ileri uygulamalarını kullanarak ve Enerjitik Kontinum’la tekrar bağlantıyı sağlama suretiyle, eğitimli bir Tachyon uygulayıcısı ruh-beden-zihin komplesinin daha yüksek bir şifa ve denge seviyesine çıkmasını sağlar.
Bu konuda bilinmesi gereken bir başka nokta ise, Tachyon enerjisini deneyimlemek için her zaman bir Tachyon Uygulayıcısına ihtiyaç duyulmadığıdır. Herkes bu araçlardan bazılarını edinmek ve bedenin belirli bir bölgesinde kullanmak suretiyle Tacyon Enerjisinin faydalarını deneyimleyebilirler.
Tachyon’un dengeleme özelliğini bize gösteren en harika örnek iki gül deneyidir. Bu deneyde dalından iki gül tomurcuğu dalından kesilir. Biri“A” gülü diğerini de”B” gülü olarak nitelenir.
“A” gülü normal arıtılmış suyun içine, “B” gülü ise Tachyonize edilmiş suyun içine konur.
“A” gülü normal şekilde açar,ve 2 ile 2,5 gün sonra sapı eğilir ve çiçeğin boynu bükülür. Bu proses bu çeşit gülün ortalama ömür süresini bize gösterir. Bundan sonra “A” gülünün içine konulduğu su, Tachyonize edilmiş su ile değiştirilir. Bunun sonucunda ise, çiçeğin sapı tekrar dikleşir ve “A” gülü de tekrar açar ve üç gün boyunca da bu durumu muhafaza eder.
Bu arada Tachyonize edilmiş suyun içinde duran “B” gülü ise çiçek açar ve tam dokuz gün boyunca da hiçbir solma ve canlılığını kaybetme belirtisi göstermez. Tachyonize edilmiş su “B” gülünün SOEF”larını şarj etmiş ve ondaki yaşlanma etkilerini yavaşlatmıştır. “B” gülünün sapı üzerinde yapılan gözlemler bize çiçeğin gösterdiği gelişmenin normal köklü bir gülün gelişiminden hızlı olduğunu göstermiştir. Sekiz gün sonra çiçeğin sapı tekrar toprağa ekilmiş ve kısa bir müddet sonra da tekrar tomurcuklanmıştır.
Yapılan araştırmalar Tachyon prosesinin doğrulunu bize kanıtlamıştır. Dünyayı ve yaşamımızı dengelemek için var olan olasılıklar gerçekten de sonsuzdur. Dünya artık kendi geleceğini kucaklamaya başlamıştır.
Ruh, Beden ve Zihin ve duygusal kompleksi kapsayan tüm enerjitik yapıya kozmik bir seviyeden bakmaya başladığımızda, Tachyon enerjisinin Enerjitik Kontinumla olan bağlantımızı çok yüksek bir seviyede arttırdığını gözlemleriz. Bu da bizim İlahi olanla bağlantımızın artmasına ve kuvvetlenmesini sağlar. Tachyon enerjisine uyarlandığımızda ve onunla bağlantıda olduğumuzda bizi daha yüksek bir kozmik enerjiyi kabul edebilmemiz için hazır duruma getirir. Bir Yol Ayırımı noktasına geldiğimizde yapacağımız seçimlerin daha çok şifa seçimleri olmalarını sağlar. Tachyon enerjisinin potansiyeli varlığın yalnızca mikro seviyelerinde denge sağlamakla sınırlı değildir. Aynı zamanda ruh-beden-zihin bağlantısını makro sistemlerin içinden de onarılmasını sağlar.
Uyumlanma, Yoga felsefesi ve Meditasyon’da çok iyi bilinen bir konsepttir. İlk defa batı dünyasına 1920 lerde Parmahansa Yogananda tarafından tanıtılmıştır. Uyumlanmanın basit anlamı ahenge ve düzene getirmektir. Bu ahenk ve düzene getirmeye Yoga ve meditasyonun nasıl yardımcı oluyorsa, Tachyon da yardımcı olur.Tachyon araçlarını kullanmak, Kaynak’ın evrensel yaşam gücüne Enerjitik Kontinum vasıtasıyla erişmemizi sağlar.
Kaynak: Advanced Tachyon Technologies
Derleyen ve Çeviren: Sami Şarhon