Su ekonomik mal mıdır ???????

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde faşist tarafından oluşturulan Su ekonomik mal mıdır ??????? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,295 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Su ekonomik mal mıdır ???????
Konbuyu başlatan faşist
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan pissen

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Her hafta fakültede yaptığımız felsefe toplantılarının bu haftaki konusuydu bu.Aslında konu bu değildi;'Suların özelleştirilmesi' idi.Ama benim için tartışma budur.Hocalarımdan ikna edici cevapları alamayınca,burada konu açmak istedim.

Bilmeyenler için ekonomik malın(kıt malın,serbest olmayan) tanımını yapayım.Ekonomik mal;bir bedel ödenerek alınan tüm mallara denir(İktisat teorisinde ki tanımdır).Konuda hem iktisadın hem de felsefenin konusudur.İktisadi olarak ele aldığımız da şunu savunan görüşler var;'Su doğa da kıt bulunan bir maldır.İnsanında temel ihtiyacıdır,o nedenle sulara erişebilirlik ve kaliteli içme suyu kaynaklarına daha kolay ve nitelikli erişebilmek için suların her türlü işletimi özel sektör tarafından yapılmalıdır.Çünkü rekabet piyasası gereği özel şirketler suyu en iyi şekilde işletecek ve bizlere gerek enerji gerekse içme suyu olarak en iyi şekilde ulaştıracaktır.Burada rekabet suyun ziyan edilmesini engelleyecek,insanlar bundan büyük fayda görecektir'.Kapitalist teorinin konuya yaklaşımı genel itibariyle buydu.96 Dublin kararları da kapitalist sermayenin bu konuya ciddi bakış açısı ile yaklaştığını ortaya koyuyor.Türkiye'de de 2004 de çıkan kanunlarla suların özel sektöre devredileceği ortaya çıkıyor(Hem şebek suları hem de akarsular).

İktisadi bakış açısının yanı sıra olaya birde yeryüzünün(benim felsefi bakış açısı dediğim)korunması açısından bakanlar var.Onlarda;'Su insanın temel ihtiyacıdır.Dünya'da gittikçe azalan bu kaynak kesinlikle kapitalist şirketlere teslim edilmemelidir.Çünkü konuya doğası gereği kar maksimizasyonu ile yaklaşacak olan kapitalist sermaye,tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi karını düşünürken doğaya geri dönülmez bir tahribat verecektir.Düşük maliyetli üretimi düşünerek insanın en önemli ihtiyacı olan suya ulaşımda hem fiyat olarak artacak,hemde kalite söylenenin aksine dahada düşecektir.Örnek olarakta tekstil,kimya endüstrileri gösterilmektedir.Bugün kapitalist sermaye bu endüstrilerle doğaya büyük zararlar vermiştir.Bundandır ki bu alanlarda ki üretimi Çin,Hindistan gibi ülkelere taşımaktadır.Ama suyun taşınması mümkün değildir.Ve suyun tahribatının geri dönüşü diğer alanlardan farklıdır'.

Karşıt görüşün iktisadi yaklaşımı ise;'İnsan temel ihtiyacı olan suda tekelleşme olacaktır.Çünkü burada kar büyüktür,çok uluslu şirketler bu büyük karı elde edebilmek için büyük ölçekli yatırım yapacak ve diğer şirketlerin girmelerine engel olacaktır.Tekelleşmede fiyat arttırımına neden olacak,insanların suya ulaşımı zorlaşacaktır.Çünkü suyun talebi zorunludur.Bu zorunluluk tekelleşmeye birleşince,piyasa fiyatı bu tekel tarafından belirlenecektir'.


Her görüşün yaklaşımını kısaca belirttim.Tabi iktisadi terim ve yaklaşımları biraz azaltarak.Çünkü herkesin görüş belirtmesini isterim.


Bende olayı iki boyutta ele alacağım.Birincisi su ekonomik mal mıdır ? Su insan temel ihtiyacıdır.Yani insanların temel ihtiyaçları (özellikle su) ekonomik mal olarak değerlendirilmemelidir.Çünkü bu konu diğer hiçbir ekonomik bakış açısına benzemez.Geri dönüşü olmayan bu kaynak para ile ölçülebilir yaklaşımla görülmemelidir.Eğer bu konuyu böyle düşüneceksek üçüncü dünya savaşına hazır olmalıyız.Bunu nedeninde iki tanedir.İçme suyuna ulaşımın zorunluluğu bu kaynağa sahip olan zümreye büyük bir güç verecektir.Bu güç petrolün,altınında ötesindedir.Ve madem bilimde bize suların günden güne azaldığını söylüyor,demek ki ileride su savaş nedeni olacaktır.Bu nedenle belli bir zümre ve ya grubun eline geçmesi büyük tehlikedir.Bir diğer unsurda suyun enerjiye dönüştürülmesidir.Ama elektrik üretiminden ziyade,su ile hidrojenin ayırarak araçlarda kullanılacak bir enerji.Bugün bu kapitalist şirketler bilim adamlarına minik ücretler(!) vererek bu çalışmaları yapmaktadır.

Dünya petrolün tekelleşmesinin sonucunu görmektedir.


Çözüm:Benim kendi kafamda oluşturduğum bir çözümleme var.Evet su giderek azaltmaktadır,bu nedenle kontrolü gereklidir.Ama bu kontrol kar maksimizasyonunu düşünen özel şirkeler tarafından değil,devlet tarafından kar gözetmeksizin yapılmalıdır.Devletler kendi sınırları içerisindeki su kaynaklarını oluşturduğu ekiplerle kontrol altına alarak en iyi şekilde vatandaşlarına(insanlığa) sunmalıdır.Bu Birleşmiş Milletler Kararı çıkarılarak desteklenmeli ve BM oluşturulan uzman ekipler tarafından devletlerin bu kontrolü doğru yapıp yapmadığı denetlenmelidir.

Aksi halde Üçüncü Dünya Savaşına hazırlık yapmalıyız.


Sizlerinde konu hakkında ki görüşleriniz merakla bekliyorum.Şimdiden teşekkürler.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Her hafta fakültede yaptığımız felsefe toplantılarının bu haftaki konusuydu bu.Aslında konu bu değildi;'Suların özelleştirilmesi' idi.Ama benim için tartışma budur.Hocalarımdan ikna edici cevapları alamayınca,burada konu açmak istedim.

Bilmeyenler için ekonomik malın(kıt malın,serbest olmayan) tanımını yapayım.Ekonomik mal;bir bedel ödenerek alınan tüm mallara denir(İktisat teorisinde ki tanımdır).Konuda hem iktisadın hem de felsefenin konusudur.İktisadi olarak ele aldığımız da şunu savunan görüşler var;'Su doğa da kıt bulunan bir maldır.İnsanında temel ihtiyacıdır,o nedenle sulara erişebilirlik ve kaliteli içme suyu kaynaklarına daha kolay ve nitelikli erişebilmek için suların her türlü işletimi özel sektör tarafından yapılmalıdır.Çünkü rekabet piyasası gereği özel şirketler suyu en iyi şekilde işletecek ve bizlere gerek enerji gerekse içme suyu olarak en iyi şekilde ulaştıracaktır.Burada rekabet suyun ziyan edilmesini engelleyecek,insanlar bundan büyük fayda görecektir'.Kapitalist teorinin konuya yaklaşımı genel itibariyle buydu.96 Dublin kararları da kapitalist sermayenin bu konuya ciddi bakış açısı ile yaklaştığını ortaya koyuyor.Türkiye'de de 2004 de çıkan kanunlarla suların özel sektöre devredileceği ortaya çıkıyor(Hem şebek suları hem de akarsular).

İktisadi bakış açısının yanı sıra olaya birde yeryüzünün(benim felsefi bakış açısı dediğim)korunması açısından bakanlar var.Onlarda;'Su insanın temel ihtiyacıdır.Dünya'da gittikçe azalan bu kaynak kesinlikle kapitalist şirketlere teslim edilmemelidir.Çünkü konuya doğası gereği kar maksimizasyonu ile yaklaşacak olan kapitalist sermaye,tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi karını düşünürken doğaya geri dönülmez bir tahribat verecektir.Düşük maliyetli üretimi düşünerek insanın en önemli ihtiyacı olan suya ulaşımda hem fiyat olarak artacak,hemde kalite söylenenin aksine dahada düşecektir.Örnek olarakta tekstil,kimya endüstrileri gösterilmektedir.Bugün kapitalist sermaye bu endüstrilerle doğaya büyük zararlar vermiştir.Bundandır ki bu alanlarda ki üretimi Çin,Hindistan gibi ülkelere taşımaktadır.Ama suyun taşınması mümkün değildir.Ve suyun tahribatının geri dönüşü diğer alanlardan farklıdır'.

Karşıt görüşün iktisadi yaklaşımı ise;'İnsan temel ihtiyacı olan suda tekelleşme olacaktır.Çünkü burada kar büyüktür,çok uluslu şirketler bu büyük karı elde edebilmek için büyük ölçekli yatırım yapacak ve diğer şirketlerin girmelerine engel olacaktır.Tekelleşmede fiyat arttırımına neden olacak,insanların suya ulaşımı zorlaşacaktır.Çünkü suyun talebi zorunludur.Bu zorunluluk tekelleşmeye birleşince,piyasa fiyatı bu tekel tarafından belirlenecektir'.


Her görüşün yaklaşımını kısaca belirttim.Tabi iktisadi terim ve yaklaşımları biraz azaltarak.Çünkü herkesin görüş belirtmesini isterim.


Bende olayı iki boyutta ele alacağım.Birincisi su ekonomik mal mıdır ? Su insan temel ihtiyacıdır.Yani insanların temel ihtiyaçları (özellikle su) ekonomik mal olarak değerlendirilmemelidir.Çünkü bu konu diğer hiçbir ekonomik bakış açısına benzemez.Geri dönüşü olmayan bu kaynak para ile ölçülebilir yaklaşımla görülmemelidir.Eğer bu konuyu böyle düşüneceksek üçüncü dünya savaşına hazır olmalıyız.Bunu nedeninde iki tanedir.İçme suyuna ulaşımın zorunluluğu bu kaynağa sahip olan zümreye büyük bir güç verecektir.Bu güç petrolün,altınında ötesindedir.Ve madem bilimde bize suların günden güne azaldığını söylüyor,demek ki ileride su savaş nedeni olacaktır.Bu nedenle belli bir zümre ve ya grubun eline geçmesi büyük tehlikedir.Bir diğer unsurda suyun enerjiye dönüştürülmesidir.Ama elektrik üretiminden ziyade,su ile hidrojenin ayırarak araçlarda kullanılacak bir enerji.Bugün bu kapitalist şirketler bilim adamlarına minik ücretler(!) vererek bu çalışmaları yapmaktadır.

Dünya petrolün tekelleşmesinin sonucunu görmektedir.


Çözüm:Benim kendi kafamda oluşturduğum bir çözümleme var.Evet su giderek azaltmaktadır,bu nedenle kontrolü gereklidir.Ama bu kontrol kar maksimizasyonunu düşünen özel şirkeler tarafından değil,devlet tarafından kar gözetmeksizin yapılmalıdır.Devletler kendi sınırları içerisindeki su kaynaklarını oluşturduğu ekiplerle kontrol altına alarak en iyi şekilde vatandaşlarına(insanlığa) sunmalıdır.Bu Birleşmiş Milletler Kararı çıkarılarak desteklenmeli ve BM oluşturulan uzman ekipler tarafından devletlerin bu kontrolü doğru yapıp yapmadığı denetlenmelidir.

Aksi halde Üçüncü Dünya Savaşına hazırlık yapmalıyız.


Sizlerinde konu hakkında ki görüşleriniz merakla bekliyorum.Şimdiden teşekkürler.

Evet gelecegin onemli bir konusuna deginmissin. Cunku dusunce, bilhassa kuresel isinma/soguma temelli algida, ileride su savaslarinin cikacagini ongoruyor.

Bence konuya once yasam acisindan bakmak gerekir. Yani insanoglu olarak susuz yasamak mumkun degildir ve bir insanoglunun yasamini her turlu idame ettirebilmesi her turlu minimum su ihtiyacinin giderilmesi ile mumkundur.

Tabiki konuya bu acidan yana insanoglu acisindan yaklasildiginda, suyun ekonomik bir mal olmasindan ziyade, ekonomik icerigi olmayan ve hava gibi saglanan bir fenomen olmasi gerekir.

Bugun geldigimiz sistem ve duzende, kapitalizm her seye kar ve ekonomi amacli bakmaktadir. Bu da daha once de belirttigim sekliyle, en iyi algilanir sekilde, W.Churchill'in soyledigi gibi "bir damla petrol, bir damla insan kanindan daha degerlidir". Zaten kapitalist sistem insanoglunu kullanilan, harcanan, bir kole ve kul olarak gorur. Boyle gordugu yetmiyortmus gibi, bir de ona urettigi herseyi geri satar.

Bu acidan konuya baktigimizda, kapitalist sistemin insanoglunu ve onun yasamini dusunmesi de mumkun degildir.

Fakat burada bir sorun vardir. Sonucta bu sistem sirtindan gecindigi insanoglunu yasatmak ve yasamini idame ettirmesine izin vermek zorundadir ki, ekonomik cikarina devam edebilsin.

Iste bu acidan suyun ozel sektor, ya da devlet eliyle tanziminin, uretim ve tuketiminin v.s. orgutlenmesinden ziyade, buradaki zihniyet onemlidir. Su alinip satilan bir fenomen oldugu surece de, tabiki sistem bu isten en kar getiren bir sekilde yararlanmak isteyecektir.

Burada suyun yarin bir "petrol/altin" durumuna gelmesi, hem kapitalizmin istahini kabartacak, hem de suya ulasimi zorlastiracaktir. Bugun zaten bir suru cografya da acliktan bir suru olumler gerceklesmektedir. Kapitalist zihniyetin umurunda olmayan bu duruma ve olumlere susuzlukta eklenecektir.

Cunku bu sistem kendi bindigi dali kesmektedir. Yalniz suya erisimin zorlasmasinin da bir kaos ve kesmekes/anarsi yaratacagini unutmamak gerekir.
 
P

pissen

Ziyaretçi
mal => emtiya => meta => kapital => rant => mülkiyet => vs vs vs evet.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst