- Konbuyu başlatan
- #1
Her hafta fakültede yaptığımız felsefe toplantılarının bu haftaki konusuydu bu.Aslında konu bu değildi;'Suların özelleştirilmesi' idi.Ama benim için tartışma budur.Hocalarımdan ikna edici cevapları alamayınca,burada konu açmak istedim.
Bilmeyenler için ekonomik malın(kıt malın,serbest olmayan) tanımını yapayım.Ekonomik mal;bir bedel ödenerek alınan tüm mallara denir(İktisat teorisinde ki tanımdır).Konuda hem iktisadın hem de felsefenin konusudur.İktisadi olarak ele aldığımız da şunu savunan görüşler var;'Su doğa da kıt bulunan bir maldır.İnsanında temel ihtiyacıdır,o nedenle sulara erişebilirlik ve kaliteli içme suyu kaynaklarına daha kolay ve nitelikli erişebilmek için suların her türlü işletimi özel sektör tarafından yapılmalıdır.Çünkü rekabet piyasası gereği özel şirketler suyu en iyi şekilde işletecek ve bizlere gerek enerji gerekse içme suyu olarak en iyi şekilde ulaştıracaktır.Burada rekabet suyun ziyan edilmesini engelleyecek,insanlar bundan büyük fayda görecektir'.Kapitalist teorinin konuya yaklaşımı genel itibariyle buydu.96 Dublin kararları da kapitalist sermayenin bu konuya ciddi bakış açısı ile yaklaştığını ortaya koyuyor.Türkiye'de de 2004 de çıkan kanunlarla suların özel sektöre devredileceği ortaya çıkıyor(Hem şebek suları hem de akarsular).
İktisadi bakış açısının yanı sıra olaya birde yeryüzünün(benim felsefi bakış açısı dediğim)korunması açısından bakanlar var.Onlarda;'Su insanın temel ihtiyacıdır.Dünya'da gittikçe azalan bu kaynak kesinlikle kapitalist şirketlere teslim edilmemelidir.Çünkü konuya doğası gereği kar maksimizasyonu ile yaklaşacak olan kapitalist sermaye,tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi karını düşünürken doğaya geri dönülmez bir tahribat verecektir.Düşük maliyetli üretimi düşünerek insanın en önemli ihtiyacı olan suya ulaşımda hem fiyat olarak artacak,hemde kalite söylenenin aksine dahada düşecektir.Örnek olarakta tekstil,kimya endüstrileri gösterilmektedir.Bugün kapitalist sermaye bu endüstrilerle doğaya büyük zararlar vermiştir.Bundandır ki bu alanlarda ki üretimi Çin,Hindistan gibi ülkelere taşımaktadır.Ama suyun taşınması mümkün değildir.Ve suyun tahribatının geri dönüşü diğer alanlardan farklıdır'.
Karşıt görüşün iktisadi yaklaşımı ise;'İnsan temel ihtiyacı olan suda tekelleşme olacaktır.Çünkü burada kar büyüktür,çok uluslu şirketler bu büyük karı elde edebilmek için büyük ölçekli yatırım yapacak ve diğer şirketlerin girmelerine engel olacaktır.Tekelleşmede fiyat arttırımına neden olacak,insanların suya ulaşımı zorlaşacaktır.Çünkü suyun talebi zorunludur.Bu zorunluluk tekelleşmeye birleşince,piyasa fiyatı bu tekel tarafından belirlenecektir'.
Her görüşün yaklaşımını kısaca belirttim.Tabi iktisadi terim ve yaklaşımları biraz azaltarak.Çünkü herkesin görüş belirtmesini isterim.
Bende olayı iki boyutta ele alacağım.Birincisi su ekonomik mal mıdır ? Su insan temel ihtiyacıdır.Yani insanların temel ihtiyaçları (özellikle su) ekonomik mal olarak değerlendirilmemelidir.Çünkü bu konu diğer hiçbir ekonomik bakış açısına benzemez.Geri dönüşü olmayan bu kaynak para ile ölçülebilir yaklaşımla görülmemelidir.Eğer bu konuyu böyle düşüneceksek üçüncü dünya savaşına hazır olmalıyız.Bunu nedeninde iki tanedir.İçme suyuna ulaşımın zorunluluğu bu kaynağa sahip olan zümreye büyük bir güç verecektir.Bu güç petrolün,altınında ötesindedir.Ve madem bilimde bize suların günden güne azaldığını söylüyor,demek ki ileride su savaş nedeni olacaktır.Bu nedenle belli bir zümre ve ya grubun eline geçmesi büyük tehlikedir.Bir diğer unsurda suyun enerjiye dönüştürülmesidir.Ama elektrik üretiminden ziyade,su ile hidrojenin ayırarak araçlarda kullanılacak bir enerji.Bugün bu kapitalist şirketler bilim adamlarına minik ücretler(!) vererek bu çalışmaları yapmaktadır.
Dünya petrolün tekelleşmesinin sonucunu görmektedir.
Çözüm:Benim kendi kafamda oluşturduğum bir çözümleme var.Evet su giderek azaltmaktadır,bu nedenle kontrolü gereklidir.Ama bu kontrol kar maksimizasyonunu düşünen özel şirkeler tarafından değil,devlet tarafından kar gözetmeksizin yapılmalıdır.Devletler kendi sınırları içerisindeki su kaynaklarını oluşturduğu ekiplerle kontrol altına alarak en iyi şekilde vatandaşlarına(insanlığa) sunmalıdır.Bu Birleşmiş Milletler Kararı çıkarılarak desteklenmeli ve BM oluşturulan uzman ekipler tarafından devletlerin bu kontrolü doğru yapıp yapmadığı denetlenmelidir.
Aksi halde Üçüncü Dünya Savaşına hazırlık yapmalıyız.
Sizlerinde konu hakkında ki görüşleriniz merakla bekliyorum.Şimdiden teşekkürler.
Bilmeyenler için ekonomik malın(kıt malın,serbest olmayan) tanımını yapayım.Ekonomik mal;bir bedel ödenerek alınan tüm mallara denir(İktisat teorisinde ki tanımdır).Konuda hem iktisadın hem de felsefenin konusudur.İktisadi olarak ele aldığımız da şunu savunan görüşler var;'Su doğa da kıt bulunan bir maldır.İnsanında temel ihtiyacıdır,o nedenle sulara erişebilirlik ve kaliteli içme suyu kaynaklarına daha kolay ve nitelikli erişebilmek için suların her türlü işletimi özel sektör tarafından yapılmalıdır.Çünkü rekabet piyasası gereği özel şirketler suyu en iyi şekilde işletecek ve bizlere gerek enerji gerekse içme suyu olarak en iyi şekilde ulaştıracaktır.Burada rekabet suyun ziyan edilmesini engelleyecek,insanlar bundan büyük fayda görecektir'.Kapitalist teorinin konuya yaklaşımı genel itibariyle buydu.96 Dublin kararları da kapitalist sermayenin bu konuya ciddi bakış açısı ile yaklaştığını ortaya koyuyor.Türkiye'de de 2004 de çıkan kanunlarla suların özel sektöre devredileceği ortaya çıkıyor(Hem şebek suları hem de akarsular).
İktisadi bakış açısının yanı sıra olaya birde yeryüzünün(benim felsefi bakış açısı dediğim)korunması açısından bakanlar var.Onlarda;'Su insanın temel ihtiyacıdır.Dünya'da gittikçe azalan bu kaynak kesinlikle kapitalist şirketlere teslim edilmemelidir.Çünkü konuya doğası gereği kar maksimizasyonu ile yaklaşacak olan kapitalist sermaye,tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi karını düşünürken doğaya geri dönülmez bir tahribat verecektir.Düşük maliyetli üretimi düşünerek insanın en önemli ihtiyacı olan suya ulaşımda hem fiyat olarak artacak,hemde kalite söylenenin aksine dahada düşecektir.Örnek olarakta tekstil,kimya endüstrileri gösterilmektedir.Bugün kapitalist sermaye bu endüstrilerle doğaya büyük zararlar vermiştir.Bundandır ki bu alanlarda ki üretimi Çin,Hindistan gibi ülkelere taşımaktadır.Ama suyun taşınması mümkün değildir.Ve suyun tahribatının geri dönüşü diğer alanlardan farklıdır'.
Karşıt görüşün iktisadi yaklaşımı ise;'İnsan temel ihtiyacı olan suda tekelleşme olacaktır.Çünkü burada kar büyüktür,çok uluslu şirketler bu büyük karı elde edebilmek için büyük ölçekli yatırım yapacak ve diğer şirketlerin girmelerine engel olacaktır.Tekelleşmede fiyat arttırımına neden olacak,insanların suya ulaşımı zorlaşacaktır.Çünkü suyun talebi zorunludur.Bu zorunluluk tekelleşmeye birleşince,piyasa fiyatı bu tekel tarafından belirlenecektir'.
Her görüşün yaklaşımını kısaca belirttim.Tabi iktisadi terim ve yaklaşımları biraz azaltarak.Çünkü herkesin görüş belirtmesini isterim.
Bende olayı iki boyutta ele alacağım.Birincisi su ekonomik mal mıdır ? Su insan temel ihtiyacıdır.Yani insanların temel ihtiyaçları (özellikle su) ekonomik mal olarak değerlendirilmemelidir.Çünkü bu konu diğer hiçbir ekonomik bakış açısına benzemez.Geri dönüşü olmayan bu kaynak para ile ölçülebilir yaklaşımla görülmemelidir.Eğer bu konuyu böyle düşüneceksek üçüncü dünya savaşına hazır olmalıyız.Bunu nedeninde iki tanedir.İçme suyuna ulaşımın zorunluluğu bu kaynağa sahip olan zümreye büyük bir güç verecektir.Bu güç petrolün,altınında ötesindedir.Ve madem bilimde bize suların günden güne azaldığını söylüyor,demek ki ileride su savaş nedeni olacaktır.Bu nedenle belli bir zümre ve ya grubun eline geçmesi büyük tehlikedir.Bir diğer unsurda suyun enerjiye dönüştürülmesidir.Ama elektrik üretiminden ziyade,su ile hidrojenin ayırarak araçlarda kullanılacak bir enerji.Bugün bu kapitalist şirketler bilim adamlarına minik ücretler(!) vererek bu çalışmaları yapmaktadır.
Dünya petrolün tekelleşmesinin sonucunu görmektedir.
Çözüm:Benim kendi kafamda oluşturduğum bir çözümleme var.Evet su giderek azaltmaktadır,bu nedenle kontrolü gereklidir.Ama bu kontrol kar maksimizasyonunu düşünen özel şirkeler tarafından değil,devlet tarafından kar gözetmeksizin yapılmalıdır.Devletler kendi sınırları içerisindeki su kaynaklarını oluşturduğu ekiplerle kontrol altına alarak en iyi şekilde vatandaşlarına(insanlığa) sunmalıdır.Bu Birleşmiş Milletler Kararı çıkarılarak desteklenmeli ve BM oluşturulan uzman ekipler tarafından devletlerin bu kontrolü doğru yapıp yapmadığı denetlenmelidir.
Aksi halde Üçüncü Dünya Savaşına hazırlık yapmalıyız.
Sizlerinde konu hakkında ki görüşleriniz merakla bekliyorum.Şimdiden teşekkürler.