Sosyal Fobi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde phi tarafından oluşturulan Sosyal Fobi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,944 kez görüntülenmiş, 27 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Sosyal Fobi
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Sosyal etkileşimler sırasında yoğun korku hissediyor musunuz?
Sınıfta veya iş arkadaşlarınızla yemekteyken konuşmaktan kaçınıyor musunuz?
Tanımadığınız insanların bir araya geldikleri faaliyetlerde sürekli nasıl davranacağınızı ve ne söyleyeceğinizi düşünüp duruyor musunuz?
Toplantıdayken söz sırası size gelecek diye aşırı bir kaygı hali yaşıyor musunuz?
Bir partiye katılmayı düşünürken terlemeye ve titremeye başlıyor musunuz?
Eğer bu sorulara evet diyorsanız sosyal fobi olabilirsiniz. Sosyal fobi sizi dünyadan soyutlayabilir. Ama bu durum bir kader değildir. Günümüzde deneyimli profesyonellerle çalışıldığında çok kısa sürelerde bu sorun ortadan kalkmaktadır.

SOSYAL FOBİ NEDİR?

Sosyal fobi, sosyal ortamlarda kişinin kendisini aşırı güvensiz hissetmesi, başkaları tarafından alay edileceği, reddedileceği, olumsuz olarak değerlendirileceği ve yargılanacağı düşünceleri eşliğinde yoğun kaygı yaşaması durumudur. Sosyal fobisi olan kişi sosyal ortamlar içinde bulunmaktan korkar, bu korku esnasında sürekli kendine odaklanır ve kendini izler, bununla beraber söylediklerinden ya da söylemediklerinden ötürü kendini yargılar, eleştirir, suçlar. Kişi sanki iç dünyasındaki kaygısı dışarıdan görülebiliyor hissine kapılır. El titremesi, sesin titremesi, yüzün kızarması gibi bedensel durumlardan aşırı rahatsız olur, utanır ya da aşağılık hissine kapılır. Bu kişiler yalnız kaldıkları durumlarda herhangi bir korku ya da kaygı yaşamazlar.
Sosyal fobi, yetersizlik, utanç, aşağılanma ve kaygı duygularına yol açan, diğer insanlar tarafından olumsuz olarak yargılanma ve değerlendirilme korkusu olarak da tanımlanabilir. Bir insan sosyal ortamlarda huzursuz olup yalnızken iyi hissediyorsa, ya da tanıdıkları ile rahatken yabancı birilerinin olduğu ortamlarda kaygı yaşıyorsa sosyal fobisi olması ihtimali yüksektir.

SOSYAL FOBİ SIKLIĞI
Sosyal fobi tahmin edildiğinden çok daha yaygın bir problemdir. Dünyanın her yerinde milyonlarca insan bu sıkıntıyı her gün çekmektedir. Sosyal fobi bu insanların iş, sosyal ve aile alanlarındaki hayatları ciddi ölçüde etkilemektedir. Hayatları kısıtlanan bu insanlar bir süre sonra depresyona grime eğiliminde olmaktadır.

Sosyal fobi depresyon ve alkolizmden sonra en çok rastlanan üçüncü psikolojik rahatsızlıktır. Genel nüfusun % 7 ila 8’ i sosyal fobiden muzdariptir. Özellikle ergenlik döneminde kendini belli eder. Ancak erken çocukluk döneminde de ortaya çıkabilir. 25 yaş üzeri yetişkinlerde ender olarak rastlanır. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla görülmektedir: Sosyal fobinin görülme sıklığı kadınlarda %2.3, erkeklerde %1.1’dir.

SOSYAL FOBİ GENETİK MİDİR?
Sosyal fobide genetik etmenlerin katkısı orta düzeydedir. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma oranı %24.4, çift yumurta ikizlerinde ise %15.3 olarak bulunmuştur. Sosyal fobide ailevi etkileşim %50 ile %22 arasındadır. Sosyal fobisi olanların akrabalarında sosyal fobi sıklığının %15 yani olmayanlara göre 2.5 kat fazladır.

ÖZGÜL VE YAYGIN SOSYAL FOBİ
Özgül sosyal fobi sadece belirli ortamlarda, mesela topluluk önünde konuşurken korku yaşanmasıdır. Yaygın sosyal fobideyse kişi nerdeyse bütün sosyal ortamlarda huzursuz, kaygılı ve gergin hisseder. Yaygın sosyal fobi en sık rastlananıdır.

SOSYAL FOBİ BELİRTİLERİ
Sosyal fobi yaşayan bireyler aşağıdaki durumlarda ciddi ölçüde duygusal sıkıntı yaşarlar:

Diğer insanlarla tanıştırıldıklarında: Ne söyleyeceğini bilememe, karşısındakinin kendisini olumsuz değerlendireceğine dair yüksek kaygı, konuşulanları dinlemektense kendisinin ne söyleyeceğine değil de ne söylemesi gerektiğine odaklanma, bunun sonucu olarak ortamdan kopma ve endişeyle beraber sıkıntı hissetme.

Eleştirildiklerinde veya sataşıldıklarında: Utanç ve aşağılanmışlık hissi, cevap verememenin verdiği eziklik duygusu, karşısındaki kişiye öfke ve düşmanlık besleme.

Dikkatler üzerinde olduğunda: Utanma, kızarma, sanki kendisi değil de başkası konuşuyormuş gibi hissetme, ne söyleyeceğini unutma, rezil olduğunu düşünme, kendine öfkelenme.

Bir şey yaparlarken izlendiklerinde: Yaptığı işe odaklanamayıp izleyen kişinin kendisi hakkında ne düşünüyor olduğunu tahmin etmeye çalışma, bunun sonucunda doğal olmayan garip hareketler yapma, yaptığı şey ile ilgili bir şey söylendiğinde altında olumsuz bir mana arama.

Yüksek kademeden, önemli insanlarla buluştuklarında: Ezik ve güçsüz hissetme, karşısındakinin onu nasıl değerlendireceğini düşünüp durma, bunun sonucunda konuşulanlara odaklanamama, söylemesi gerekenleri söyleyemediğine ve istediği imajı çizemediğine inanıp kendisine kızma.

Karşı cinsle iletişimde doğal olamama: Söyleyecek bir şey bulamama, nereye bakacağını bilememe, duygularını ifade etmede acelecilik ya da uzun süre ifade edememe, uzun süre sessiz kalma, konuştuğu kişiden ziyade etrafta olup bitenlerle ilgilenme ve bunlarla ilgili konuşmak zorunda hissetme.
Yukarıda sıralanan sıkıntılara genellikle aşırı terleme, boğaz ve ağız kuruluğu, yüz kızarması, hızlı kalp atışları, nasıl gözüktüğüyle aşırı ilgilenme, kas gerginliği, titreme, yutkunma zorluğu kendine güvensiz beden dili, aşırı gülümseme ya da nötr bir yüz ifadesi gibi sorunlar da eşlik eder. Yoğun ve sürekli kaygı hali en belirgin durumdur.
Sosyal fobiye sahip insanlar kaygı veren ortamdan ayrıldıklarında kaygılarının nedensiz olduğunun farkında olurlar. Ancak, kaygının yaşandığı anlarda çevrelerindeki insanların kendilerini izlediklerine ve olumsuz yorumlar yaptıklarına büyük ölçüde inanırlar.

Sadece zaman zaman sosyal ortamlarda heyecanlanıyor olmanız sosyal kaygı bozukluğu yaşıyor olduğunuz anlamına gelmez. Birçok insan, günlük hayatta zaman zaman kaygılı ve utangaç olabilir. Ancak, kaygı, günlük hayatı olumsuz etkiler ve ciddi zorluklara neden olur hale gelirse, şiddetli ve sürekli ise sosyal fobiye işaret eder ve tedavi edilmesi gerekir.

Mesela bir konuşma yapmadan önce heyecanlanmak oldukça normaldir. Ancak sosyal fobi yaşayan bireyler günler hatta haftalar öncesinden endişelenmeye başlar, konuşmayı yapmamak için mazeret uydurmaya çalışır, hasta olduğunuzu söyleyebilir veya konuşma sırasında konuşmasını zorlaştıracak kadar titreme ve terleme yaşayabilir.

SOSYAL FOBİ YAŞAYAN İNSANLAR İÇİN STRESLİ OLAN DURUMLAR

  • Yeni insanlarla tanışma
  • Dikkatin odağı olma
  • Bir şey yaparken izlenme
  • Küçük konuşmalar yapma
  • Sahnede olma
  • Eleştirilme
  • Önemli insanlarla ya da otorite figürleriyle konuşma
  • Sınıfta adının söylenmesi
  • Buluşmaya gitme
  • Telefon konuşması yapma
  • Halka açık tuvaletleri kullanma
  • Sınav olma
  • Halka açık alanda yeme-içme
  • Bir toplantıda konuşma yapma
  • Parti veya benzeri sosyal toplantılara katılma

SOSYAL FOBİNİN PSİKOLOJİK BELİRTİLERİ

  • Girilecek sosyal durum ile ilgili günler, haftalar, hatta aylar öncesinden aşırı düzeyde endişelenmk
  • Özellikle tanımadığınız insanlar tarafından izlenme ve yargılanma korkusu
  • Her gün bulunulan topluluklarda bile aşırı telaşlanma ve kaygılanma
  • Kendinizi utandıracak ya da aşağılayacak tarzda davranışlar sergilemekten korkmak
  • Başkalarının sizin tedirgin olduğunuzu farketmesinden korkmak
  • Yaşamını olumsuz yönde etkileyecek derecede sosyal ortamlardan kaçınmak

SOSYAL FOBİNİN FİZİKSEL BELİRTİLERİ

  • Kalp çarpıntısı veya göğüs sıkışması
  • Ses titremesi
  • Hızlı solunum, nefes almada zorluk
  • Terleme veya sıcak basması
  • Mide bulantısı, mide sorunları
  • Ağız kuruluğu
  • Titreme
  • Kas gerilmesi
  • Yüz Kızarması
  • Baş dönmesi, bayılma hissi
  • Nemli eller
  • Tik, seyirme
  • Şiddetli baş ağrıları

SOSYAL FOBİBİB DAVRANIŞSAL ÖZELLİKLERİ

Özellikle tanımadığı insanlardan kaçma/kaçınma davranışları
Sürekli olarak kendisiyle ya da başka şeylerle ilgilenme
Biriyle göz göze gelmemeye çalışma
Alkol kullanımı
SOSYAL FOBİ YAŞAYANLARIN SOSYAL AKTİVİTELER SIRASINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

  • Hata yapmamalıyım
  • Kaygılarımı belli etmemeliyim
  • Herkes beni beğenmeli
  • Beni yetersiz buluyorlar
  • Beni sıkıcı buluyorlar
  • Beni kimse sevmedi
  • Herkesin gözü benim üstümde
  • Bir an önce burayı terk etmeliyim
  • Rezil olacağım

SOSYAL FOBİNİN NEDENLERİ

Beynimizde duygularımızı kontrol eden amigdala adında bir bölge bulunmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar, beynin korku tepkilerinden de sorumlu olan bu bölgenin bazı kimyasal dengesizlikler ve aktivasyonundaki aşırı artışın sosyal korku gelişimini tetiklediğini ileri sürmektedir. Ancak, kimyasal dengesizlikler kendiliğinden olmaz. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan alay edilme, dışlanma, küçük düşürülme gibi travmatik deneyimler sonucunda çocuk sosyal ortamlarda aşırı stres yaşamaya başlar. Bu süreç uzun sürdüğünde stres hormonlarının salgılanması daha yoğun ve süreklilik arz eden bir durumda olduğundan kimyasal dengede bozulmalar olur.
Sosyal korkuya sahip olan insanlar çevrelerindeki insanların davranışlarını gözlemleme yoluyla ve/veya olumsuz bir takım deneyimlerden etkilenerek bu korkuyu edinirler. Özellikle aile ve okul çevresinde yaşanan olumsuz deneyimler travmatik etki oluşturarak bu korkunun gelişmesinde oldukça önemli rol oynar.

Çocuklar, özellikle okul öncesi gelişme dönemlerinde, ebeveynlerinden aldıkları eğitim ile sosyal durumlara nasıl yaklaşılması gerektiğini öğrenir ve davranışları bu yönde gelişir. Aşırı koruyucu ebeveynler, çocuğunun sosyal ortamlara girmesini kısıtlar veya bu ortamlarda kendilerini ifade etmelerine fırsat vermez ve sosyal becerinin gelişimi engellenir. Bu insanlarda sosyal korku geliştirme olasılığı diğer insanlara oranla daha yüksektir.
Okulda arkadaşları tarafından alay edilen veya şiddete maruz kalan çocuklar sosyal korku geliştirmeye çok daha yatkındırlar. Bu insanlarda daha sonra da toplum içerisindeyken yaptıklarından veya söyledikleri bir sözden dolayı rencide edilme korkusuyla bu davranışlardan kaçındıkları için zaman içerisinde sosyal korku gelişir. Sosyal ortamlardan kaçınma sürdükçe korku pekişir.

UTANGAÇLIK
Utangaçlık, kişi, özellikle yeni ve tanımadık insanlarla birlikte olduğunda, yabancı birileri kişiyle diyalog kurmak istediğinde veya kişinin kendisinin birileriyle konuşması gerektiği durumlarda deneyimlenen endişe ve huzursuzluk yaşama halidir. Utangaçlığın bir çok derecesi olabilir. Daha yoğun yaşanan türleri sosyal fobi olarak isimlendirilir.

Tetikleyiciler, özellikler ve yanlış anlamalar
Utangaçlık genellikle aşina olunmayan sosyal ortamlarda ortaya çıkar. Utangaç insanlar huzursuz ve ahmak gibi hissetmekten korunmak amacıyla endişe duydukları ortamlardan kaçınırlar. Bu nedenle belirli ortamlara yabancı kalırlar ve utangaçlıkları pekişir. Utangaçlık zamanla azalabilir; örneğin yabancılara karşı utangaç olan bir çocuk büyüdükçe ve tanımadığı insanların bulunduğu ortamlar içine girdikçe ortamlara uyum sağlayabilir. Bu genellikle ergenlikte veya erken ergenlikte (genel olarak 13 yaş civarında) gerçekleşir. Ancak bu dönemlerde sosyal ortamlara gerekli uyum sağlanamazsa, yani kişi sosyal ortamlarda kaygı uymaya devam eder ve/veya bu ortamlardan kaçınırsa bu hal yaşam boyu sürecek olan bir kişilik özelliği haline gelebilir.
İnsanlar utangaçlığı farklı alanlarda ve farklı derecelerde deneyimlerler. Mesela, bir oyuncu sahnede ya da kamera karşısında çok etkili bir performans sergileyebilirken, bir röportaj esnasında utangaç olabilir. Bunun yanında, bir insanın utangaçlığı belirli insanlarla ortaya çıkabilirken diğerlerinin yanında kendini göstermeyebilir veya bir kişi arkadaşları ve ailesiyle beraberken oldukça dışa dönük bir bireyken romantik ilişkilerde utangaçlık yaşıyor olabilir.
En basit haliyle utangaçlık durumu, sosyal ortamlarda ne söyleyeceğini bilememenin, huzursuzluğu veya tedirginliğin getirdiği zihinsel, duygusal ve fiziksel rahatsızlıkları içerir. Örneğin, utangaç kişi bir ortamda iken herkesin kendisi ile ilgili olumsuz düşünceler içinde olduğuyla ilgili bir kanıya kapılabilir, ciddi bir sıkıntı hissedebilir ve yüzü kızarabilir ya da sesi titreyebilir. Bazı ortamlarda kendilerini sıkıcı hissedebilirler ve/veya ilgi yaratmak için duruma ve ortama uygun olmayan garip davranışlar sergileyebilirler. Bu süreç, kendilerini ortama daha da yabancı hissetmeleri ile sonuçlanır. Sosyal durumlardaki gülümseme, kolaylıkla sohbet konusu yaratma ve iyi göz teması kurmak gibi davranışlar utangaç insanların doğal bir şekilde yapmakta zorlandıkları davranışlardır. Bu insanlar bu tür davranışları oldukça büyük zorluklarla gerçekleştirebilirler ya da gerçekleştiremezler. Utangaçlık utangaç olmayan insanlar tarafından normal bir kişilik özelliği olarak düşünülebilirken, utangaç insanların kendileri tarafından çok daha olumsuz bir özellik gibi algılanır. Aslında utangaç insanların bunu daha olumsuz algılaması, diğerlerine karşı olan davranış ve tutumlarından kaynaklanır. Utangaç insanlar genelde sohbetler sırasında uzak ve mesafeli dururlar, bu da diğer insanların onlar hakkında farklı izlenimler edilmelerine neden olur. Bu izlenimler, kişinin utangaç olduğu yönünde olabileceği gibi, kişinin içinde bulunduğu ruh halini hiç bir şekilde yansıtmayan uzak, soğuk, mesafeli, burnu büyük, kendini beğenmiş, ukala şeklinde de olabilir.
Açık sözlülük ve aşikar bir özgüvenin önem taşıdığı kültürlerde, utangaçlık “zayıflık” olarak algılanabilir. Karşısındaki ile yeterli düzeyde empati kuramayan bir kişi utangaç birini soğuk, mesafeli, küstah veya içten olmayan biriymiş gibi yanlış anlayabilir ki bu da utangaç kişinin hayal kırıklığına uğramasına ve kendisini kötü hissetmesine neden olabilir. Fakat özellikle doğu kültürlerinde utangaç olan insanlar düşünceli, zeki, iyi bir dinleyici ve konuşmadan önce düşünmeyi tercih eden insanlar olarak algılanabilirler.

SOSYAL FOBİNİN TEDAVİSİ

Sosyal korkunun tedavi edilebilir bir durum olduğunu bilmek gerekir. İlaç tedavisi kaygıyı ve korkuyu azaltmada etkilidir. İlaç tedavisi uygulanacaksa mutlaka psikoterapi çalışması da yapılmalıdır. Sosyal korkuya sebep olan travmatik deneyimleri ortadan kaldıran psikoterapi programları tamamen ortadan kalkmasını sağlamaktadır. EMDR yöntemi bu sorunun ortadan kaldırılmasında oldukça etkilidir. Eğer korku geçmişte yaşanan belirli bir olay nedeniyle geliştiyse, ki genelde neden budur, EMDR adı verilen göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme yöntemi son derece hızlı ve etkili sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Alkol kullanımının nedenlerinden biri sosyal ortamlarda kaygı duymamayı sağlamak olduğundan, sosyal kaygı sorunu uzun dönem devam ederse alkol kullanma ve bunu sürdürme riski ortaya çıkar. Erken teşhis edilen ve tedavisine başlanan bireylerde, ileride ortaya çıkabilecek alkol bağımlılığı gibi ek rahatsızlıkların da önüne geçilir.

SOSYAL FOBİ İLAÇLARI - SOSYAL FOBİ İLAÇ
Sosyal fobi tedavisinde genellikle antidepresan ilaçlar kullanılır. Antidepresanlar özellikle serotonin döngüsündeki bozuklukları düzelterek sosyal fobiyi tedavi etmeye çalışırlar. Ancak sosyal fobiyi tek başına ilaçla tedavi etmek mümkün değildir. Evet, ilaçlar kişiyi cesaretlendirir, rahatlatır, ilave depresyon varsa onu düzeltir, fiziksel belirtileri geriletir fakat sosyal fobiye sebep olan düşünce sistemini değiştirmez, kişinin geçmiş travmalarını etkisizleştirmez. O yüzden ilaç tedavisine mutlaka psikoterapiyi ilave etmek gerekir. Özellikle kognitif-davranışçı terapi ile EMDR terapisi sosyal fobide etkin psikoterapi yaklaşımlarıdır.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
toplumda çözümü için iki reçetesi var bu sorunun;birincisi selamı yaymak,ikincisi cemaate devam etmek..fobiler o kadar çoğaldı ki,yaşantı İslama göre olmayınca her türlü fobi kaçınılmazdır..
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
günümüz samimiyetsizlikleri,günü yanlış kullanma,özveriden kaçınma,ben merkezci yaşam iletişim kurmaya engel oluyor,büyük şehir rutinleri derken akşamdan akşama iyice depreşen asosyalitemizi böyle ekran karşısında çözümleyip çareler buluyoruz.Hayata geçiremeyince kaygı artıyor dalga dalga büyüyen bir sosyal korkuya,müzminleştikçe fobiye dönüşüyor.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İslamı anlayan ve yaşamak için emek veren bir mümin ne fobi yaşar, ne panik atak ne de vesvese...
Eğer yaşıyorsa o zaman imanını sorgulamalıdır mutlaka bir yerde bir kaçak vardır..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İslamı anlayan ve yaşamak için emek veren bir mümin ne fobi yaşar, ne panik atak ne de vesvese...
Eğer yaşıyorsa o zaman imanını sorgulamalıdır mutlaka bir yerde bir kaçak vardır..

Bu öğüdünüzü okur-yazar arkadaşımıza da vermelisiniz çünkü kendisi çok sayıda kötü niyetli varlığın kendisine musallat olduğunu ve kurtulmak için çok çaba verdiğini anlatmıştı. Bu durumda kaçak nerede acaba sizce?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sosyal fobi ile dini bilgilerin çok alakası olduğunu sanmıyorum. Kişi ne kadar inançlı olursa olsun insanlar arasında kendini huzursuz hissedebilir. Hata yapmaktan ya da alaya alınmaktan çekinir bu sebeple kendini olduğu gibi ifade edemez. Şekilden şekile girerler, bu tip insanlar takdir görmeden kolay kolay adım atamazlar.

Kişi kendini başkalarına beğendirmek ya da takdir görmek için yaşadığı sürece hayal kırıklıkları kaçınılmazdır. Kendin gibi olmak ve samimiyet bazen sınırları aşınca maalesef karşıdaki insanı incitici boyutlara ulaşıyor. Dengeyi kurmak çok önemlidir.
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Sosyal fobi istemli olaylar sonucu oluşan bir şey değilki dinle yada başka bir şey ile bağdaştırılsın.Yani demek istediğim şu ki kişi zaten bilinçli olarak bazı davranışlarına karşı koyma yada uygulama yetisine sahip değilki bir Müslüman yada ateist gibi yaşayıp iyileşsin. Bu yönde yapılmış yorumları anlamsız buldum.
 

kestanmis

Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Din ile ilişkilendirilmesini komik bulmakla beraber sosyal fobinin aslında kötü bir şey olmadığını düşünüyorum, göreli olarak. Bu fobiye sahip insan rahatsızlık duyabilir fakat insanı yalnızlaştırması, özüne döndürmesi, farkındalık yaratmasına neden olması ve boş uğraşlarla ilgilenmesinin önüne geçmesi insanlık adına fayda sağlayabilir... İnsanlığın gelişmesine katkı sağlayan, sanat alanında olsun, bilim alanında olsun çoğu insanın en azından gençliğinde asosyal olduğunu tahmin ediyorum...
 

sherlock holmes

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Ağu 2013
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
imanla sosyal fobinin bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum en azından bahsettiğiniz kadar. çünkü bu başta psikolojik olmakla birlikte fıtrat meselesidir cemaat içinde rahat hissediyordur ama sonra hiç bulunmadığı hiç de fikir sahibi olmadığı bir ortama girince sudan çıkmış balığa dönecektir çünkü sıkıntı imanda değil beynindedir. ayrıca sosyal fobi var mı yok mu olarak tartışılmamalı buharlaşmanın her derecede olduğu gibi sosyal fobide her insanda vardır. fakat kimisinde hastalık düzeyinde kimsiinde ise insani düzeydedir. herkes yabancısı olduğu bir ortama girdiğinde yani hakim olmadığı konulara yahut insanlara karşı bir tedirginlik duyar sosyal fobi derecesine göre bu tedirginlik saplantı yahut hastalık derecesini alır.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bu öğüdünüzü okur-yazar arkadaşımıza da vermelisiniz çünkü kendisi çok sayıda kötü niyetli varlığın kendisine musallat olduğunu ve kurtulmak için çok çaba verdiğini anlatmıştı. Bu durumda kaçak nerede acaba sizce?

farklı birşeyler yazsanız hep aynı kanaldan yazıyorsunuz..

İnşallah siz de bazı yazılanları anlamak için yaşarsınız..İslam hakkında biraz daha büyüklerle oturup kalksanız bu yolda nelerle karşılaşıldığını bilirdiniz. Ayrıca bu forumda sadece okur yazar değil donkişot mono mor ve ötesi phi gibi bir çok üyeyide taktir ederek okuyorum..
ha anlaşamadığımız kişilere sataşmak zorunda değiliz değil mi?
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Sosyal fobinin ve bir çok psikolojik rahatsızlığın samimi bir iman ile güçlü bir maneviyat ile tedavi olacağına inanıyor ve çevremde deneyimliyorum.
Bir de nefs tezkiyesine girmiş ise zaten hepsi süprülür gider. Sosyal fobi nefsimizn ürettiği zihin oyunu ..
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.(Rad, 28)

O kadar çok ayet vardır ki bize bu müjdeyi veren ancak biraz düşünsek üzerine..
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İslam hakkında büyüklerle oturup kalkmak ile ne kastediyorsunuz bilemiyorum fakat bu tür tavsiyelere uyup size benzemek istemem. Yine de tavsiyenizi iyi niyetli kabul edip, teşekkür ederim.

Sataşmak? Anlıyorum sizinle iletişim kurmaya çalışmak hatalı bir yaklaşım olmuş. Size iyi forumlar dilerim.

:)Hayırlı Bayramlar olsun...
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Size de hayırlı bayramlar. Okur-yazar'ın kötü niyetli varlıklarla karşılaşmasını ne tür bir kaçağa bağladığınızı da açıklarsanız sevinirim.

Kendiniz ile ilgili bir sualiniz varsa seve seve cevaplarım ancak başkalarının durumlarını konuşarak bir yere gelemeyiz. Ayrıca gıybet hele söz hakkı yoksa kişinin bizim uzak durmaya çalıştığımız bir davranıştır.

size okur yazar üzerinden değil her hangi bir derviş üzerinden anlatmaya çalışayım..
düşünün ki İstanbuldan Ankaraya yola çıktınız..Boğaz köprüsünden geçersiniz şahane bir boğaz manzarasını izleyerek daha sonra belli yeşilliklerin olduğu, binaların olduğu cadelerden vs. geçersiniz , bolu da konaklarsınız belki yada geçer gidersiniz..İzmit körfezinden yada tuzladan geçerken pis kokular gelir burnunuza ve görüntüler..Ne yani o koku ve görüntüleri görmemek için yola çıkmayacakmısınız? o kokuları duyan ve görenler sadece yola çıkanlardır..bunun kaçak ile bir ilgisi yoktur..
Her derviş olmaya niyetli kişi nedemek istediğimi anlar hissediyorum..

Sayın dijital başkalarından ziyade biraz kendinizden bahsetseniz konular üzerinde konuşurken..daha kolay değil mi diğerlerinden bahsetmek..
ama kendilerini rahatça yazabilenler sakal gibi okuryazar gibi kişiler çok daha sorunsuz kişilerdir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sosyal fobi konusuna dönersek kişinin bu tip durumlar yaşamasının inançlı ya da inançsız olmakla pek alakası olduğunu düşünmüyorum. Kaçak var ifadenizi de doğru bulmadığım için ısrarla aynı soruyu sordum. Şu dünyada insanın ruh halini bozan o kadar çok olay var ki inançlı da olsa kişi dengeleri kaybedebiliyor. Siz bile bazen ne kadar agresif olabiliyorsunuz değil mi? İnançlı biri olarak hayır da şer de Allah'dandır kabulü ile hoşgörülü olmaya çalışmak gerekmiyor mu ne dersiniz?
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Sayın dijital ,
anlamamak için çok çaba sarfediyorsunuz halbuki o kadar açık yazmıştım ki ve örneklerle..
son defa söylüyorum başkalarının üzerinden değil kendi üzerinizden konuşun ...
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
[MENTION=4324]dijital[/MENTION] yalancı birkaç şahit ermeye giden kestirme adımlardandır. Arkadaş bir basamak olma yolunda :)
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
evet bu forumda acizane derviş olma yolunda gördüğüm 3 adamdan biri okur-yazar..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst