Siyaset Felsefesinin Epistemolojik Boyutu

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Makaleleri kategorisinde phi tarafından oluşturulan Siyaset Felsefesinin Epistemolojik Boyutu başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,587 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Makaleleri
Konu Başlığı Siyaset Felsefesinin Epistemolojik Boyutu
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Felsefenin önemli dallarından bir başkası bilgi kavramını çözümleyen, bilgiye nasıl ulaşılacağını araştıran epistemolojinin bir dalı olarak bireyin karşı karşıya kaldığı problemleri hangi araçları kullanarak çözmesi gerektiğini tartışan metodolojidir.

Siyaset felsefesinin epistemoloji ve metodolojiyle de yakın bir ilişkisi vardır; yani onun metafiziksel olduğu kadar epistemolojik bir boyutu da bulunmaktadır. Siyaset felsefesiyle epistemoloji arasındaki en önemli temas noktası, aklın toplumsal meselelerde ve politik hayattaki rolüyle ilgili olmak durumundadır. Burada karşımıza temel bir zıtlık, rasyonalizm ve irrasyonalizm karşıtlığı çıkar. Politik rasyonalizm, toplumsal düzenin tesisi ve politik hayatın kuruluşunda akla başat bir konum yükleyen tutumdur. O, bu noktada bireylerin kendi öznel veya kültürel önyargıları yerine, aklın evrensel mantığına tabi olmaları gerektiğini öne sürer. Rasyonalizmin liberalizmde, liberalizmin insan davranışının rasyonel olduğu ya da rasyonel tercih teorisinde ve sosyalizmde cisimleştiği söylenebilir.

Oysa irrasyonalizm, toplumsal meselelerde aklın etkinliğinin olmaması veya sınırlı olması gerektiğini öne sürerek, aklın yerine duyguları, kültürel veya dini değerlerle beklentileri, sembolleri ya da mistik sezgi formlarını ikame eder. İrrasyonalistler, politik rasyonalistleri, çağda toplumun temelinde veya akıl yürüten bireysel zihnin artalanında bulunmak durumunda olan entelektüel ve sosyal mirasın engin bilgeliğini göz ardı ettikleri için eleştirirler. Onlar, burada kalmayıp aklın evrensel olduğuna inanılan takipçilerinin, aslında belli bir kültürün, meşrulaştırılmasından başka bir şey olmadığını öne sürerler. Söz konusu irrasyonalistlerin bakış açısından, bir grup ya da kültürel rasyonel görünen çözümlerin başka bir grup ya da kültür için geçerli ya da doğru bir çözüm olması gerekmez. İnsan zihninin dünyanın farklı yerlerinde farklı mantıklar geliştirdiğini veya insan eyleminin yeryüzünün çeşitli yerlerinde, farklı tarihsel koşullar altında alternatif yaşama tarzları ya da yöntemleri geliştirebildiğini savunan politik irrasyonalizm muhafazakarlık olarak bilinir.

Kaynak: Ahmet Cevizci / Felsefeye Giriş Sf. 294
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst